28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Temiz Toplum ya da Koyunların Sessizliği Türkiye’de halk arasında “bu memlekette devletin haberdar olmadığı hiçbir şey yapılmaz” söylemiyle özetlenen yaygın bir kanı vardır. Nitekim bu yaygın kanının hiç de yersiz olmadığını Hrant Dink’in kat- linden bu yana geçen iki yıl içinde karşılaştığımız so- mut örneklerde gördük. Ve anladık ki, öldürülmeden bir yıl önce onun bir cinayete kurban gideceği res- mi makamlara bildirilmiş; üstelik bildiren de bildiri- len makam da belliymiş, fakat hiçbir önlem alınma- mış, bu cinayet işlenmesin diye hiçbir şey yapılma- mış. İnsanda ister istemez, “bu cinayete bilerek göz yumulmuş”, dolayısıyla “bu cinayet istenmiş” diye bir kanı oluşuyor. İşin başka bir tuhaf yanı da insanda göz yumulmuş kanısı uyandıran bu cinayetin aynı dö- nemde alevlenen Ergenekon soruşturması kapsamına alınmamış olmasıdır. Toplum, Ergenekon mademki “derin devlet”e yö- nelik, o halde bu cinayetin de o kapsamda ele alın- ması gerekmez mi, diye soruyor. Ya da olay o kadar yüzeyde ve o kadar göz önünde ki Ergenekon ile iliş- kilendirilemiyor. Eğer öyleyse suçlular neden Erge- nekon’dan bağımsız bir davada yargılanıp cezalan- dırılmıyorlar? Yoksa bu ülkede devlet görevlilerinin göz göre göre işlenen bir cinayet karşısında sessiz kalmaları, bu cinayetin işleneceğini önceden bildik- leri halde hiçbir önlem almamaları suç oluşturmuyor mu? Ergenekon konusunda esip gürleyen Sayın Baş- bakan’ın, Sayın Adalet Bakanı’nın bu konuda da bir çift söz söylemesi gerekmez mi? Bunu beklemek bizim hakkımız değil mi? Sayın Başbakan, kulağına kim fısıldamışsa, son günlerde, 1990’lı yıllarda İtalya’yı ayağa kaldıran “Te- miz Eller Operasyonu” ile Ergenekon’u karşılaştırıyor. Oysa ikisinin benzer hiçbir yanı yok; Bettino Craxi, Giulio Andreotti gibi ünlü İtalyan politikacılarının ül- keyi terk etmelerine, cezaevlerini boylamalarına yol açan ve savcı Antonio di Pietro tarafından yürütü- len “Temiz Eller Operasyonu” ekonomideki yolsuz- lukları ortaya çıkarmak için gerçekleştirilmişti. Dileriz Sayın Başbakan’ın dil sürçmesi hayırlara ve- sile olur, Türkiye’de de benzer bir operasyon ger- çekleştirilir. Başta Deniz Feneri gibi yeşil bataklıklar kurutulur, toplum kendisini soyan dolandırıcılardan, hırsızlardan, uğursuzlardan kurtarılır. Doğal ki bu tür- den bir girişim her şeyden önce milletvekili doku- nulmazlıklarının kaldırılmasını gerektiriyor. Ama niye olmasın? Bu ülkenin insanları da İtalya’daki gibi te- mizlenmiş bir ülkede yaşamaya layık değiller mi? Bir bakmışız, Sayın Başbakan da bizim gibi düşünme- ye başlamış! Tanrı aşkına “Yok yahu,” falan deme- yin n’olur, izin verin, bir kerecik olsun bu fakir de ha- yal ettiğince yaşasın! Sayın Başbakan’ın sözünü etmek istediği NATO ilişkisi çerçevesinde “komünist bir ayaklanma olası- lığına karşı” devlet tarafından devlet içinde yuvalan- dırılmış, “Gladio” diye anılan özel/gizli bir örgüttür. Ne var ki, bu örgüt bir dönem sonra zıvanadan çıkmış, giderek derinleşerek resmi devletten bağımsız hareket eder olmuştu. 1972 yılında Pateano kentinde girişi- len bir suikast eylemi 3 jandarmanın ölümüyle so- nuçlanmış, yapılan soruşturma, aşırı sağın üstlendi- ği bu eylemde, bir gizli servise ait patlayıcıların kul- lanıldığını ortaya koymuştu. Derinleştirilen soruştur- ma Gladio’nun varlığını da ortaya çıkarmıştı. Bu so- ruşturmayı yürüten savcı Felice Casson daha son- ra seçildiği Senato’da da bu işin takipçisi olmuş, İtal- yan “derin devleti” 1990’lı yıllarda dağıtılmıştı. Doğal ki silahlı-külahlı derin devletten de hırsız- uğursuzlardan da arınmış bir ülkede yaşamak iste- yen yurttaşların mutlaka ve mutlaka yurttaşlık bilin- cine sahip olmaları, haklarına sahip çıkmaları gere- kiyor. Eğer bu bilinç oluşmazsa sermaye devleti “ko- yunların sessizliği” içindeki insanlara koyun muamelesi yapar. İnsanlar, Tuncay Güney-Caytun Kuzey fa- lan derken mışıl mışıl uyutulurlar. Hiçbir şey değiş- mez. Dünya yine uyanıklara kalır. Kalmasın! dkavukcuoglu@superonline.com www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com YÖK Başkanlõğõnõn, Türk Mi- mar ve Mühendis Odalarõ Birli- ği’ne (TMMOB) karşõ takõndõğõ tavrõ izleyebiliyor musunuz? Günlerdir Ergenekon’la per- delenen “diğer” garipliklerden biri de YÖK’ün mimar ve mü- hendis hocalara “meslek odanı- zı yönetmeniz izne bağlanmış- tır...” demesi. 17 Kasõm 2008 ta- rihli genelgesinde özetle; “aka- demisyenlerin meslek kuru- luşlarında görev alabilmeleri için üniversite yönetimlerinin onay vermesi gerekir...” buyu- ruluyor. Bunun yanlõşlõğõnõ anlatmak için YÖK’le görüşme isteklerine yanõt alamayan TMMOB ise ba- sõn açõklamasõnda özetle şunu söylüyor; “Bu, akademisyen- lerin yine öğretim üyesi kad- rosuyla başka kurumlarda gö- revlendirmeleri ile ilgili... Mi- mar, mühendis ve şehir plancısı akademisyenlerin ise kendi meslek odalarını yönetmeleri, yasal ve demokratik haklarıdır; izne bağlanamaz...” TMMOB sonuna kadar haklõ, YÖK’ü yönetenler ise sayõsõz nedenle haksõzlar... Çünkü öğre- tim üyeleri de meslek odalarõnõn üyeleridir. Oda yönetimlerinde “görevlendirme”yle değil, “gö- nüllü” olarak yer alõrlar. Daha- sõ, genel kurullarda “aday” ol- malarõ ve “meslektaşlarınca se- çilmeleri” gerekir. Akademisyenlerin “ihtiyaç duyulan” kurumlarda görevlen- dirilmeleriyle ilgili yasayõ kulla- narak “demokratik meslek ör- gütlenmesi hakları”nõ kõsõtla- maya kalkõşmak, sadece demok- rasiye değil, YÖK’ün temsil et- tiği bilimselliğe de asla yakõşmõ- yor... Anayasada “kardeş”ler Her iki kurumun “birbirleri- ni tamamlayan” amaçlarõna ba- kõldõğõnda YÖK’ün TMMOB ile kavga değil “işbirliği” yapmasõ gerekiyor... Anayasanõn 131. maddesinde YÖK’ün görevi “eğitim-öğretim ve bilimsel araştırmaları yön- lendirmek...” TMMOB’nin de 135. madde- de tanõmlanan görevi “mesle- ğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak...” Anayasa, “öğrenim ve meslek düzeni”nden bu iki kurumu so- rumlu kõlarken, YÖK neden TMMOB’ye destek olmak yeri- ne köstek oluyor? Sorunun yanõtõ, 5 YÖK üyesi- nin ortak açõklamalarõnda da gö- rülebilir. Prof. Dr. Engin Ataç, Prof. Dr. Mustafa İlhan, Prof. Dr. Tunçalp Özgen, Prof. Dr. Bülent Serim ve Prof. Dr. Fikret Şenses diyorlar ki: “Yeni YÖK üyelerinin ve rektörlerin çoğunlukla iktidar partisi yanlılıkları bilinen kişi- lerden seçilmeleri kaygı veri- cidir.” (Cumhuriyet-15 Ocak 2009) Mimar ve mühendis odalarõ, mesleklerin “bilimsel sorumlu- lukları” gereğince, siyasilerin bilim dõşõ ve toplumsal çõkarlara aykõrõ tutumlarõna karşõ çõktõkla- rõndan; yani bildirideki tanõmla “iktidar partisi yanlısı” ola- madõklarõndan, YÖK’ün yeni yönetimince “akademik des- tekten yoksun” bõrakõlmak iste- niyor... Eğitim-İş “davacı” Nitekim Eğitim-İş de YÖK’ün bu tutumunu hukuka aykõrõ gö- rerek Danõştay’da dava açtõ. 13 Ocak 2009 tarihli başvuruda özetle deniyor ki; “YÖK’ün amacı, bağımsız- lıklarının doğal sonucu ola- rak, gerektiğinde idari otoriteye özgürce muhalefet eden bu ku- rumların etkinliklerini azalt- maktır...” Temel amaçlarõnõn “de- mokrasi”yi geliştirmek oldu- ğunu söyleyenler tarafõndan ata- nan YÖK yönetiminin, bilim in- sanlarõna “meslek alanınızda söz ve yetki sahibi olmanız iz- ne bağlanmıştır...” demesi baş- ka nasõl yorumlanabilir? Yüksek öğrenimlerini tamam- layan mimar ve mühendislerin topluma hizmet verebilmeleri için üye olduklarõ meslek kuru- luşlarõyla işbirliği yerine kavga et- mek neyin göstergesidir? İktidar yanlõsõ olmayõ “demo- krat”lõk sayanlar ne derler bil- mem ama Eğitim-İş’in davasõn- da yargõ, bu sorularõn da yanõtõ- nõ vermiş olacak... ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ YÖK ve TMMOB HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com ekinci@cumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com HARBİ SEMİH POROY 21 Ocak 21 OCAK 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 15 Ahmet Mete Apak: “Filistin’de öldürülen militanlara şehit, Türkiye’de öldürülen askerlere kelle diyor; bu nasıl bir iştir Allah’ım!” Paket Çağlar Akay: “AKP’nin sadaka paketlerinden bulgur, pirinç, nohut derken el bombası ve mermi de çıkmaya başladı!” Bilgi Mustafa Pınar: “Kendine ‘liberal laik’ diyen Orhan Pamuk’a sosyal demokratların ve sosyalistlerin de laik olduğunu birisi anlatmalı!” Bazı kentlerimiz haritadan silindi! DUYARLI yurttaşlar fark etmiş: Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’nın resmi internet sayfasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yok sayılmış. Sayfadaki dünya haritasında, Kıbrıs’ın sınırları yok ve adanın üstünde “Cyprus” yazıyor. Sayfada “Cumhurbaşkanımız nerede” diye bir bölüm var. “Tık”layınca “Google”dan alınan bir harita ekrana geliyor. Cumhurbaşkanın gittiği yerlerin üzerinde “kırmızı fors” ve o gün bulunduğu yerin üstünde “mavi fors” duruyor. Türkiye haritasına bakınca anlaşılıyor ki, Cumhurbaşkanının Kırklareli, Sinop, Artvin, Muğla, Kocaeli, Afyon, Hatay ve daha birçok kentimize gitmesi söz konusu değil. Çünkü haritada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gibi Türkiye’nin birçok ili de yok sayılmış. İslamcı AKP milletvekillerinin oyları ile Başbakan RTE’nin “kardeş”i önce Müslüman sonra Türk Abdullah Gül Cumhurbaşkanı yapıldıktan sonra Çankaya Köşkü’nün bütçesini misliyle katlayanlar ve her şeye oluk gibi para bulanlar, doğru dürüst bir harita hazırlama veya hazırlatma gereği duymamışlar. Özensizlik diz boyu. Haritada Çin, Kiril, Arap harfleri bile kullanılırken, İngilizce gramerle “Kirikkale”, “Adiyaman”, “Nigde”, “Tekirdag” yazması ise başka bir ilgisizlik! Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” TÜRKİYE Cumhuriyeti’nin kurucu önderi Mustafa Kemal Atatürk aleyhine yürütülen sistemli saldırıları, karalama kampanyalarını biliyoruz. Bunun son örneğini belgesiz belgeselci Can Dündar’ın “Mustafa” filminde alenen gördük. Dikkat ederseniz; Türkiye Cumhuriyeti’nin Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı son Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de yaklaşık bir buçuk yıl önce görevinden ayrıldı ama başka türden karalama kampanyalarının hedefi oldu ve olmaya devam ediyor. Bir devleti çökertmek üzere temel ilkelerini içten içe kemirmek için herhalde bundan daha güzel bir “demokratik taktik” az bulunur: Kurucunu ve son temsilcisini halkın gözünden düşürmek! Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı son Cumhurbaşkanı Sezer hakkında oya işler gibi inceden inceye yürütülen kirli propagandaları kısaca bir anımsayalım: Devletin askerini öldüren ayrılıkçı teröristleri kim affedip cezaevinden çıkarttı? 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer! Son Ergenekon dalgasında gözaltına alınan Susurluk çetesinden hükümlü eski polis şefi İbrahim Şahin’i sağlık raporu ile affederek yıllarca hapiste yatmaktan kim kurtardı? 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer! İslamcı iktidarı devirmek için kurulduğu öne sürülen ve genel başkanı Ergenekon dalgasından tutuklanan, adını Atatürk’ün düşüncelerinden alan sivil toplum örgütü görüntüsündeki “terör örgütü”ne Çankaya Köşkü’nün bütçesinden para yardımı kim yaptı: 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer! Ergenekon dalgasının fikir babası İlhan Selçuk’u Çankaya Köşkü’nde sık sık kabul edip fikir alışverişinde kim bulundu: 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer! İktidarın yarı resmi sözcüsü Star gazetesinin “katil” ilan etmesi üzerine önceki gün Ankara’da intihar eden emekli albaya Devlet Övünç Madalyası’nı kim verdi: 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer! İslamcı Başbakan RTE’nin savcısı olduğu Ergenekon’da, Sezer gözaltına alınmasa bile beyni yıkanan halkın gözünde mahkûm olmak üzere! Taktik SESSİZ SEDASIZ (!) Prof. Kemal Gürüz: “Ben Amerikancıyım.” Dersini almış! YağmurDeniz BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Mardin’in Midyat ilçe- sinde, Sürya- ni mimarisi a ç õ s õ n d a n zengin bir bölge. 2/ Ba- yõndõrlõk... Mihrak. 3/ Radyo dalga- larõnõn yankõ- sõnõ alarak ci- simlerin yerini ve uzaklõğõnõ saptayan aygõt... Üye. 4/ Yu- murtadan yeni çõk- mõş ve henüz ayak- larõ oluşmamõş yavru kurbağa... İs- rail’in plaka imi. 5/ Kaşgar kentinde dokunan bir tür na- kõşlõ keçe. 6/ Gözü kapalõ inanõlan düşünce; dogma... Eski ve bi- linmeyen bir tarihi anlatmakta kullanõlan deyim sözü. 7/ Japon lirik dramõ... Satrançta bir taş... İstatistikte, bir grup veri içinde en sõk görülen değere verilen ad. 8/ Bir cetvel türü... Bir işi yapmaya hazõr. 9/ Etiyopya kökenli siyah deri- li Yahudilere verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Hakkâri-Van sõnõrõnda, kaya resimleriyle ta- nõnmõş bir yayla. 2/ Çõkar yol, çare... Bir müzik sesini belirtmeye yarayan işaret. 3/ Karahindi- banõn sebze olarak yenen yapraklarõ... Yabancõ. 4/ Kaliteli bir kahve cinsi. 5/ Boyun eğen, ken- disini başkasõnõn buyruğuna bõrakan... Birine dokunsun diye söylenen söz. 6/ Bir nota... Pa- muk kozasõ... Fas’õn plaka imi. 7/ Kaz Dağõ’nõn antik çağlardaki adõ... Kuzey. 8/ Doğu Anado- lu’da bir göl... Evin bölümü. 9/ Gösterişsiz ya- şamaktan yana olan alçakgönüllü kimse. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 M Ü H T E D İ P Ü R E S Ü K S E R E N E T L E Ş T M R E M İ L E V İ T A M İ N T R İ Ş İ N S E İ T İ K A T K E L İ M M A N İ K İ R S A K A R 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Kelleci Akademisyenlerin “izne bağlandığı” etkinlikler!
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear