26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 16 OCAK 2009 CUMA 6 HABERLER BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Çukurova Fuarı’ndan Haberler... Çukurova 2. TÜYAP Kitap Fuarı 10 Ocak’ta açıldı. Onun- la beraber, Çukurova 2. Eğitim Fuarı da açılmış oldu. 10 - 18 Ocak’ta Adana olağanüstü günler yaşayacak ve yaşıyor... Açılış da çarpıcı idi: Adana Valisi Sayın İlhan Atış ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak olmak üzere, başka yetkililer ve halktan/aydınlardan büyük bir kitle hazır bulundu. Konuşmalarda fuarların, kitaplar ve kültürün önemi belirtildi ve geleceğin aydınlığına inanç or- taya kondu. Her şey bir yana, şu haber çarpıcıdır. 2. Çukurova Ki- tap ve Eğitim Fuarı’na 186 yayınevi ve 350 şair, yazar, bi- lim insanı katılıyor: Konferanslar, söyleşiler, sergiler, ki- tap imzalamaları... Bu katkı ve etkinlikler, bir kentin ya- şamında etkisiz olabilir mi? Hem elimizde bir kanıt da var: Geçen yıl düzenlenen fuarda, Çukuruova halkının gösterdiği ilgi, hepimizin tah- minini aşmıştı. Belli olmuştu ki, Adana halkının kıvamın- da başka sentezler hayata doğmuş. Başka bir gelişme olmuş ki, bağrından bir Yaşar Kemal’i, bir Orhan Kemal’i, bir Muzaffer İzgü’yü çıkarmış. Muzaffer İzgü, bu “Gülümseyen Usta”, Çukurova Ki- tap Fuarı’nın bu yılki onur konuğudur. Türkiye, bir Doğu toplumu olmaktan gelen zengin bir mizah, bir gülmece ülkesidir. Daha önceki yüzyıllar bir ya- na bırakılırsa, hepimiz Nasrettin Hoca’nın torunlarıyız. “Gülümseyen” kişileriz ve yaşama, olana bitene bir not veririz. Her yüzyıl bir mizahçımızı yetiştirmiştir: Düzyazıdan ka- rikatüre kadar yayılan zengin bir gülmece edebiyatımız vardır yüzyılımızda ve Muzaffer İzgü’nün apayrı bir yeri vardır orada. O, “Ben bando mızıkayla doğdum” diyor. Doğar ve 136 kitap yazarak kafileye katılır: Öyküler, ro- manlar, oyunlar, çocuk öyküleri, gençlik romanları... TÜYAP, onun için “Gülümseyen Usta Muzaffer İzgü” adıyla çok güzel bir kitap da yayımladı. Onu okumalısı- nız. Fuarda da ilginin yıldızıdır İzgü... Onu ilk olarak tanıyacak olanlara da bir tavsiyemiz var- dır: Hazırlıklı olunuz. Bir öyküsünü bir çırpıda okuya- mazsınız; ilk satırda bir kahkaha krizine tutulursunuz ve sürer gider. İsterseniz, “Dayak Birincisi”nden başlayınız... Çukurova Fuarı’nın bir başka sürprizi de şu: Dünyaca ünlü piyano sanatçımız İdil Biret, 16 ve 17 Ocak tarih- lerinde Adana Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu’nda şef Nezih Seçkin’in yönetiminde Çukurova Devlet Sen- foni Orkestrası ile iki konser verecek. Orada buluşmayı unutmayalım! Kitaplarla ilgili sürprizlerimiz de var. Deniz Kavukçuoğlu’nun -heyecanla beklediğimiz- ki- tabı, Umut: Sosyalizm, Literatür Yayıncılık’tan çıktı. Mut- laka okumalısınız! Evrensel Yayınlar’ın son ürünleri şu: - Haydar Demir, Makine (Öyküler); - Sennur Sezer (Hazırlayan) Benim Nasrettin Hocam; - J. D. Bernal, Tarihte Bilim; - Steven Rose, 21. Yüzyılda Beyin; - Yücel Sarpdere, Paralı Asker; - Nejat Elibol, Geleceğe İlk Adım; - Sennur Sezer (Hazırlayan), 68’in Edebiyatı, Edebiyatın 68’i; - Emin Türkelçin, Bir Dönemin Belge Mektupları (1927 - 1965); - Semih Hiçyılmaz, Soygun, Rüşvet, Cinayet: İşte De- rin Devlet; - Adnan Özyalçıner, Ayak İzleri (Öyküler). Kırmızı Yayınlar’da çıkanlar şunlar: - Peter Sloterdijk, Kapitalist Dünyanın İç Evreninde; - Sevan Nişanyan, Elif’in Öküzü ya da Sürprizler Kitabı; - Ara Güler, İstanbul’da Alınteri; - Sarışın Bir Kurt (Atatürk’ün Yayımlanmamış Fotoğ- rafları); - Alain Touraine, Başka Türlü Düşünmek; - John B. Thompson, Medya ve Modernite; - Füsun Akatlı, Öykülerde Dünyalar (Denemeler); - Celal Saçaklıoğlu, Yüreğini Ferah Tut (Roman); - Gönül Çolak, Komi ve Kemikler (Öykü), - Ülkü Tamer, Alleben Öyküleri (Öykü); - Mehmet Akif, Hayatı ve Toplu Şiirleri; - Arthur Rimbaud, Ben Bir Başkasıdır (şiirler). Son olarak şu eserler: Yüksel Mert / Cengiz Açıkgöz, Dünya İnsanlık Ailesinin Yüz Akı, İki Mustafa; Uğur Piş- manlık, Antik Çağ’da Tarsuslu Filozoflar, Mozaik Yay.; Mü- şür Kaya Canpolat, Düşünceden İçeri, (Şiirler), Sone Yay.; Necmi Uçar,Yazı Kalır, Kalan Yay.; Mehmet Yardımcı, Dilimde Elektrik Tadı. “Törerizm” gerçeğinin ardında her zaman kurban- lar ve onları ölüme sürükleyen töre tetikçilerinin yürek yakan dramları vardır... Feodalite, aile ya da aşiret onu- runun hırpalandığını anladığında iki kurbana görev ve- rir: Kıza ölmek!.. Oğlana öldürmek!.. Bu senaryolarda, barbarlığın töre adı altında yüz- yıllardır kanlı oyunlar sahnelediği Doğu coğrafyasın- da roller hiç değiştirilmedi!.. Bu gerçeğe uzun yıllar yalnızca kur- banlar değil, onları dramatik sona sü- rükleyen aile ya da aşiret meclislerinin üyeleri de inandırıldı!.. Tıpkı toplu- mun tamamının olduğu gibi, polis ve yargı da ne yazık ki cehaletin damga- ladığı bu gerçeğe boyun eğdi!.. Birkaç yıl önce, törenin canlara kıy- dığı Avrupa’dan dersler alındı! Töre vahşetinin ardındaki yönlendiricilere, azmettiricilere kötü adam rolleri veril- mesi gerektiği anlaşıldı!.. Peki, bunları niye mi anımsattık?.. Dünkü Hürriyet gazetesi, Van’ın Başkale ilçesinde 2 yıl önce tecavüz sonucu hamile kalan 16 yaşındaki Naile Erdaş’ı ağabeyine öldürten baba, anne, amca ve dayıdan olu- şan aile meclisine müebbet hapis cezası verildiğini yaz- mıştı. Binlerce töre vakasından sonra genç kızları bir hiç uğruna katleden gerçek suçluların görülmesi ve üze- rine gidilmesi, Türk yargı sistemi açısından sevindiri- ci bir gelişme... Anlaşılıyor ki, Van 1’inci Ağır Ceza Mah- kemesi’nin bu kararının ardından feodal senaristlerin yeni öykülerini yazarken çok daha dikkatli olması ge- rekecek!.. “Ergenekon terör örgütü” adı verilen ope- rasyonda dikkatlerin ısrarla yoğunlaştırılması gereken iki önemli nokta var: Psikolojik savaş ve ajan faaliyetleri!.. Artık sokaktaki çocuk bi- le ABD’nin “ılımlı İslam” projesini Türkiye’ye uy- gulamaya çalışan bir cemaatin tüm karşıtla- rının derin komplolarla saf dışı bırakılmaya ça- lışıldığını anlıyor. Peki; dini, siyasi ve toplum- sal kimliği tartışmalı ve üzerinde “James Bond” damgası bulunan Tuncay Güney’in he- zeyanları üzerinden yürütülen bir operasyonun ardında nasıl bir mekanizma işliyor?.. “Ergenekon” iddiasıyla polisi ve yargıyı yurtseverlerin üzerine yönlendiren psikolojik sa- vaşın merkezinde Tuncay Güney duruyor. 20’li yaşlarda devşirilen Güney, Sabah gazetesine ofis boy olarak sokuluyor. Çok geçmeden, ca- hil ve deneyimsiz bu gençte müthiş bir gaze- tecilik yeteneği keşfediliyor! Onu medyaya ka- zandıranlar, araştırmacı gazetecilik için çok önemli kaynaklar olabilecek kişi ve kurumlar- la kısa sürede ilişkiye geçiriyor... Sonra aynı ki- şi, bir anda dine yöneliyor ve Fethullah Gü- len’in vaazlarını dinlemeye başlıyor!.. Gü- ney’in yolu, daha sonra cemaatin Kırklar Öğ- renci Yurdu’na uzanıyor!.. Bu parlak gencin yıl- dızı, orada aniden parlıyor ve kendisine Fet- hullahçıların Samanyolu televizyonunda bir program yaptırılıyor... Plan ve hedef!.. Ve bu bulunmaz yeteneğin ilişkiler ağı, kı- sa süre sonra emekli askerlerden, mafya- ya kadar uzanıyor. O bir yandan gazeteci- lik kisvesiyle Kuzey Irak’taki gizemli faali- yetlerde kurye görevi üstlenirken, diğer yan- dan devletin istihbarat birimlerinde bile rast- lanmayan tartışmalı bilgi ve belgeleri çu- vallarda arşivliyor! Güney, 2001’de sahte belgeyle araç sattığı iddiasıyla Organize Suçlar Şubesi’nce gözaltına alınınca, Tür- kiye’nin ileride karşılaşacağı ka- ranlık bir planın yol haritası da or- taya çıkıyor! Emniyet’te ifade verirken Öz- demir Sabancı’nın eroin için vu- rulduğunu, Çevik Bir’in PKK ile görüştüğünü, Habur’dan Tala- bani ve Barzani’ye 24 bin silah götürdüğünü, Hizbullah ve PKK’nin askerin kontrolünde ol- duğunu söylüyor! O gün polise verdiği uçuk ve komik ifadeleriyle ne yazık ki 1.5 yıldır Türkiye’yi sarsıyor. Onun iddiaların- daki hedefler çok ama çok dikkat çekiyor: Fethullahçılara tavır alan ordu mensupla- rı, cemaatin faaliyetlerini deşifre eden İşçi Partisi, Cumhuriyet gazetesi ve Atatürkçü çevreler... Güney’in anlatımlarındaki tuhaf ilişkiler kendisinin bir merkez tarafından çok iyi eği- tildiğini ve akla ziyan iddiaların ona mü- kemmel biçimde ezberlettirildiğini apaçık gösteriyor. Bu çok bilgili (!) zatın ifadeleri 7 yıl bo- yunca nedense hiç ortaya çıkarılmıyor! Onun korkunç iddialarıyla ilgili yasal bir iş- lem de yapılmıyor! İlişkiler prensini sorgu- layan ve daha sonra “F tipi”ne yönelik ope- rasyonu nedeniyle meslekten atılan polis şe- fi Adil Serdar Saçan ise “Ergenekoncu” di- ye cezaevine konuluyor!.. Cemaatlerin ekonomi, siyaset ve bürokraside hızla tırmandığı, AKP’nin ise toplumun hedef tahta- sına oturduğu bir dönemde düğ- meye basılıyor. Anayasa Mahkemesi’nin AKP’yi “laiklik karşıtlarının odağı” diye açık- lamasının ardından Güney’in hem kurye, hem psikolojik savaş elemanı olarak faaliyet yürüttüğü organi- zasyon harekete geçiriliyor. Atatürkçü askerler, siyasiler ve ga- zeteciler gözaltına alınırken hızlı ofis boy’un önce ABD, oradan da Kana- da’ya kaçırıldığı anlaşılıyor! Kilit, hırsız, çilingir!.. Türkiye işte aylardır bu kişinin deli saç- ması, tutarsız ve kafa karıştırıcı iddialarının yarattığı kaosun pençesinde kıvranıyor... Korku imparatorluğunun çarkları Cum- huriyet yanlılarını öğütmeye çalışıyor! Dev- letin hiçbir birimi bu “süper ajan”ı yaka- sından tutup yargının kucağına atmak ve Cumhuriyet’e kurulan tezgâhı bozmak için kılını bile kıpırdatmıyor!.. Güney’in karakterindeki tarikat ve cemaat kalemşorları ise onun mücadelesini yarıda bırakmamak için orduyu, Cumhuriyet ga- zetesini ve Atatürkçüleri yıpratmaya devam ediyor!.. Emniyet’teki sorgulama görüntülerinin medyada yayımlanmasının ardından Güney, önceki gece devletin TRT’sinde zırvalarını sürdürdü. Son hedefi “Ergenekon” iddia- larının ardındaki sinsi planı yıkmaya çalışan CHP ve onun lideriydi!.. Atatürk’ün kurduğu CHP’ye “cesur hırsızlar partisi” diye çamur sıçratmaya çalışan Güney, her aklıselim gi- bi operasyonun “siyasi bir proje” olduğunda ısrar eden Deniz Baykal’a “MİT ajanı” di- ye iğrenç bir iftira attı. Bu saldırısı, ne ilginçtir ki, Başbakan ve arkadaşlarının Baykal’a “Ergenekon” ima- larında bulunduğu döneme denk geldi!.. Anlatımları, hedefleri ve onun hayalleri- ni alkışlayanların yoğun çabaları, Tuncay Güney’in laik Cumhuriyet’i yıkmaya çalı- şanların psikolojik savaş elamanı olduğu- nu kanıtlamaya yetiyor... Evet, ortada kesinlikle bir terör örgütü var!.. İşte hilafetin kapısını zorlayan bu ör- güt, parlak ve mülayim bir çocuğu hem ki- lit, hem çilingir hem de hırsız olarak kul- lanmaya devam ediyor!.. Demokrasiye inanan her yurttaş, sapla samanı karıştıran, karanlık çevreleri Ke- malistlerle ilişkilendirmeye çalışanların ok- yanus ötesinden planladığı tezgâhı Cum- huriyet’in savcıları ve yargıçlarının boza- cağına yürekten inanıyor... mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com Psikolojik Savaşın Derin Elemanı!.. Müebbet!.. Naile Erdaş.Tuncay Güney. Hukukçular Güney’in ifadesini değerlendirirken sorgu kasetlerindeki çelişkilere dikkat çektiler ‘Hukuk dõşõ’lõk kanõtlandõİstanbul Haber Servisi - Polise verdiği ifade ile Ergenekon soruş- turmasõnõn başlatõlmasõna neden olan Tuncay Güney’in 2001 yõ- lõnda yapõldõğõ iddia edilen sorgu- sunu değerlendiren Ergenekon da- vasõnõn sanõk avukatlarõ ve hukuk- çular, “davanın hukuk dışı oldu- ğunu, sorgu kasetlerindeki çeliş- kilerin de bu hukuk dışılığı ka- nıtladığını” belirttiler. Hukukçular, bir devlet kanalõnõn “bir kanun ka- çağıyla” canlõ yayõn yapmasõnõ da sert bir dille eleştirdiler. Ergenekon davasõnõn tutuklu sa- nõklarõndan Vedat Yenerer’in avu- katõ Vural Ergül, duruşmalarda kõ- sõtlama kararõ gereğince kendisine verilmeyen müvekkilinin polis sor- gusunun gazetecilere dağõtõldõğõnõ ifade ederek “Ergenekon operas- yonu, hiçbir zaman hukuken so- nuç elde etmeye dönük bir yar- gılama sürecini hedeflemedi. Er- genekon, medya önünde yargı- lanan Atatürkçü, demokrat ve muhaliflerin kamuoyunda linci- ni amaçlayan bir medya ope- rasyonudur” diye konuştu. Er- gül, önceki gün polis sorgusu basõna dağõtõlan Tuncay Güney’in kaset- lerindeki çelişkilere dikkat çekerek “Davanın hukuk dışı olduğunu biz biliyorduk zaten. Şimdi ka- muoyunun gözünde de kanıt- lanmış oldu” dedi. ‘Dava muhaliflere karşı’ Ergül, Adil Serdar Saçan’õn kendisine dahi verilmemiş ev ara- ma tutanağõ, bilgisayar inceleme ra- porlarõnõn Fethullah Gülen ce- maati bağlantõlõ Aksiyon dergisine verildiğini, böylece Ergenekon’un Amerikancõ İslamcõ basõnõn hükü- met muhaliflerini hedef almasõ ve sindirmesi operasyonu olduğunun netleştiğini kaydetti. Ergül, MİT’in Başbakan’a gön- derdiği Tuncay Güney mülakatõ ile buna dayalõ bilgileri Başbakan’õn so- ruşturma savcõlarõna göndermesi, savcõlarõn da Başbakan’õn kendileri- ne gönderdiği MİT kitapçõğõna da- yanarak soruşturmayõ kitaba uydur- masõ sonucunda açõlan bu davanõn “hükümete bağlı polisler tarafın- dan, hükümete muhalif olanlara karşı yürütüldüğüne” dikkat çekti. Polis kontrolündeki dava Ergenekon davasõ kapsamõnda göz- altõna alõnõp sorgusu yapõldõktan son- ra serbest bõrakõlan avukat Hüseyin Buzoğlu da özetle şunlarõ kaydetti: “Bir taraftan Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) eşbaşkanı ol- duğunu ifade eden, diğer taraftan Türkiye’nin en yüksek yargı orga- nı olan Anayasa Mahkemesi tara- fından ‘laikliğe aykõrõ eylemlerin odağõ olduğu’ tescil edilen AKP’nin genel başkanı olan bir Başbakan’ın üstlendiği bir soruşturmayla kar- şı karşıyayız. Bu soruşturma ana- yasayı ortadan kaldırmak ya da mevcut rejimi değiştirmek gibi bir suçlama üzerine değil. Buradaki suçlamada, mevcut hükümeti or- tadan kaldırma veya hükümete karşı silahlı isyana tahrike ilişkin fi- illerden dolayı insanlar yargılanı- yor. Hükümete karşı fiillerden yar- gınan insanlarla ilgili bir soruş- turmanın, hükümetin tamamen idari kontrolünde olan emniyet birimleri tarafından yürütülmesi ciddi sorunları da beraberinde ge- tiriyor.” “RTÜK hesap sormalı” Eski İstanbul Barosu Başkanõ Tur- gut Kazan, Ergenekon soruşturma- sõ kapsamõnda son dönemlerde ya- şananlarõ “deli saçması” olarak ni- telendirdi. Güney’in ifadelerinin te- levizyon kanallarõnda yayõmlanma- sõna da değinen avukat Turgut Kazan, “Bu hukuk dışı bir durumdur. İfa- delerin TV’lerde yayımlanması re- zalettir. Yayımlayanları suçlamı- yorum. Öyle bir cadı kazanı yara- tıldı ki, basın da bunu yayımlamak zorunda kaldı. Eger Güney be- nim büroma gelip bunları bana an- latmak isteseydi, ona kibar bir şe- kilde kapıyı gösterirdim. Bu ada- manı akıl sağlığının tespiti gerekir. Kendisinin bu konuda önemli so- runları olduğu ortada” dedi. Güney’in TRT-2’de yayõmlanan bir programa katõlmasõna da değinen Kazan, sözlerine şöyle devam etti: “Bir kanun kaçağı ile canlı yayın yapılamaz. Bu insanımıza bir ayıp, inanılmaz bir utanmazlıktır, etiğe aykırıdır. RTÜK’ün bu durumun hesabını sorması gerekir.” ‘ABD emperyalizminin özel görevlisi gibi’ İstanbul Barosu Başkanõ Muammer Aydın da, Güney’in insanlarõ şüphe- li konumuna sokan, insanlarla ilgili if- tiraya, yargõsõz infaza varan açõkla- malar yaptõğõnõ vurgulayarak “Sanki Güney ABD emperyalizminin uzan- tısı, onun görevlisi gibi, ülkeyi ka- rıştırmak için görevlendirilmiş bi- ri gibi görünüyor. Bu kişinin özel gö- revli olduğu yönünde kuşkularım var. Soruşturmayı yönlendiren bi- ri gibi. Böyle bir kişinin ya ne söy- lediği üzerinde durulmalı ya da ar- tık dinlenilmemesi gerekir” diye konuştu. Eski İstanbul Barosu Başkanõ Av. Kazım Kolcuoğlu, savcõlõk ne- zaretinde alõnmayan bir ifadenin hu- kuki açõdan herhangi bir geçerliliği ola- mayacağõna dikkat çekerek ““Tuncay Güney isminin artık ortada daha fazla anılmaması gerekir” dedi. ‘Fethullah Hoca’ karmaşası İstanbul Haber Servisi - Ergenekon’un soruşturmasõ- nõn “kilit ismi” olduğu öne sürülen Tuncay Güney’in 2001 yõlõnda Organize Suçlar- la Mücadele biriminde yapõ- lan ve önceki gün Silivri’de sanõk avukatlarõna verilen sor- gu kasetlerinde “Fethullah Hoca” adõyla bahsederken savcõlõğõn bunu metinlere, Fethullah Gülen olarak değiş- tirerek geçirmesi dikkat çekti. Tutuklu sanõklardan Vedat Yenerer’in avukatõ Vural Ergül, “Fethullah Gü- len’den ‘Fethullah Hoca’ ola- rak bahsedildiği halde oriji- nal video mülakatlarında, kâğıda geçilirken ‘Fethullah Gülen’ olarak geçirilmiş. Bu Fettullah Hocaefendi kar- maşası dahi mülakatta Gü- len cemaatli bağlantılı özel polis ekibinin varlığı iddia- larını ciddiye almamızı ge- rektiren bir olgu olarak or- taya çıkıyor” dedi. Güney’in sorgusunun kaset- lerinin televizyon kanallarõn- da yayõmlanõrken, Güney’in ‘Zaman gazetesini ben yön- lendiriyordum’ şeklindeki açõklamasõnõ değerlendiren hukukçular, savcõnõn Zaman gazetesi yetkililerini çağõrõp “Tuncay Güney sizi yönlen- dirdiğini söylüyor, ne diyor- sunuz?” diyerek ifadelerine başvurmasõ gerektiğine dikkat çektiler. Konuyla ilgili görüş- lerine başvurduğumuz Zaman gazetesi yetkilileri ise sorula- rõmõzõ yanõtsõz bõraktõlar. Güney’i ‘Gülen’ terletti Haber Merkezi - Ergenekon şüp- helisi Tuncay Güney’i sorgulayan es- ki Emniyet Amiri Ahmet İhtiyaroğ- lu, her şeyi kolayca anlatan Güney’in söz Fethullah Gülen’e geldiğinde ter- leyip, tedirgin olduğunu vurguladõ. İh- tiyaroğlu, Güney’in Gülen oluşumu ta- rafõndan Ergenekon yapõlanmasõ içi- ne sokulduğunu söylediğini kaydetti. Sorgu kasetlerine ilişkin tartõşma sürerken İhtiyaroğlu’nun konuyla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsav- cõlõğõ’na dilekçe verdiği ortaya çõk- tõ. Meslek hayatõnda 23-24 bin ki- şiyi sorguladõğõnõ ancak Güney gibi birine rastlamadõğõnõ kaydeden İhti- yaroğlu, dilekçesinde “Bu kadar çok şey bilen tek adam, bu kadar kolay anlatan ve bu kadar evrak bulunduran bir adam bana uygun gelmedi. Anlattıklarına inanmı- yorum. Bize bazı şeyler anlatma- sı için gönderilmiş gibi. Bu durum suç, suçlu ve suçluluk psikolojisi- ne uymuyor” ifadesini kullandõ. NTV’ye konuşan İhtiyaroğlu, Gü- ney Ergenekon’dan bahsederken bir ara Gülen yapõlanmasõyla bağlantõsõ olduğunu söylediğini belirterek, Gü- ney’in, Gülen’e ilişkin sorular üzeri- ne terleyip tedirgin olduğuna dikkat çekti. İhtiyaroğlu şöyle konuştu: “Gü- len yapılanmasının 1970’li yıllarda Ergenekon oluşumunun alt yapı- lanması olduğunu, Turgut Özal’lı yıllarda güçlenip Ergenekon olu- şumunu geçtiğini, özellikle emniyet içinde çok güçlendiğini söyledi. 28 Şubat sonrası Ergenekon’un Gülen oluşumunu tasviye kararı aldığını anlattı. Kendisinin Gülen oluşu- mu içinde yer aldığını ve bu oluşum tarafından Ergenekon yapılanma- sı içerisine yerleştirildiğini, Erge- nekon yapılanmasının basın işle- rinden sorumlu olduğunu söyledi. Şimdi Ergenekon yapılanması ile Gülen arasında çatışma olduğunu beyan etmişti.” Neden kasetlerde yok? Ancak avukatlara verilen kasetler- de ve savcõ Zekeriya Öz’ün Tuncay Güney’in cevaplamasõ istemiyle gön- derdiği 37 soru içinde Gülen bölüm- lerinin bulunmadõğõ dikkat çekiyor. Güney’in Mehmet Eymür’e ilişkin söyledikleri de kasetlerde yer almõyor. Bu iki konunun kasetlerden kim ta- rafõndan neden çõkartõldõğõ bilinmiyor. Sanõk avukatlarõ ve hukukçular, Tuncay Güney’in ifadelerinin herhangi hukuki nitelik taşõmadõğõnõ belirttiler. Güney’i ‘davaya yön vermeye çalõşan biri’ ve ‘kanun kaçağõ’ olarak tanõmlayan hukukçular, TRT’nin de devlet televizyonu kimliğiyle Güney’i canlõ yayõna çõkarmasõnõ etiğe aykõrõ olarak nitelediler. Gürüz sorularõ yanõtlamadõ Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan ve savcılık sorgu- sunun ardından serbest bırakılan eski YÖK Baş- kanı Prof. Dr. Kemal Gürüz, Ankara’nın Yıl- dız semtindeki evine gel- di. Gürüz, evine girişin- de bir gazetecinin “Duy- gularınızı alabilir miyiz” şeklindeki sorusuna “Alamazsınız” karşılığı- nı verdi. Bir başka gaze- tecinin, “Özel bir yemek istediniz mi” sorusunu ise yanıtsız bıraktı. ‘HOCA’ MI? -‘GÜLEN’ Mİ? Güney’i sorgulayan eski Emniyet Amiri İhtiyaroğlu, ‘Sanki bize bazõ şeyleri anlatmasõ için gönderilmişti. Rahattõ, konu Gülen’e gelince tedirgin oldu’ dedi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear