28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 15 OCAK 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EMEK 7emek@cumhuriyet.com.tr Türk-İş, işten çõkarmalar ve krizin be- delinin çalõşanlara ödetilmesi yak- laşõmõnõ protesto etmek amacõyla 15 Şu- bat Pazar günü İstanbul’da miting dü- zenlemeyi kararlaştõrdõ. Alõnan bilgiye gö- re Türk-İş Yönetim Kurulu, 13 Ocak’ta yap- tõğõ toplantõda, ekonomik kriz sonrasõnda işçi- ler açõsõndan yaşanan gelişmeleri değerlendir- di. Yönetim kurulu, işten çõkarmalar başta olmak üzere krizin bedelinin çalõşanlara ödetilmesi yaklaşõmõnõn protesto edilmesi amacõyla 15 Şubat Pazar günü İstanbul’da geniş kapsamlõ bir miting düzenlemeye karar verdi. Mitinge ağõrlõklõ olarak, Türk-İş’e bağlõ sendikalarõn Marmara, Trakya ve Bursa örgütlerinin katõlacağõ belirtildi. Detay- larõ daha sonra belirlenecek mitinge tüm emek örgütleri de davet edilecek. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Hayalet Yasaklar... Siyaseti ayrıca değerlendirmeye gerek olma- dığını sanıyorum. Çünkü güvenilirlik sıralamasında en sonda yer aldığını belirtmek, kamuoyunda oluşmuş olan ka- nıyı özetlemeye yetiyor. Aynı değerlendirmede yayın organları daha yukarıda, kişilik olarak gazeteciler onun üstünde, yargı da daha üstte yer alıyor. Ancak hemen belirtmeliyim ki içinden geçmekte olduğumuz süreçte, hem medya, hem gazeteci- ler, hem de yargı önemli ölçüde yaralanmış du- rumda. Görüntünün böyle olmasına karşın, “kurunun ya- nında yaş da yanar” örneğinin tersine kurallara uyanları da sorumlu tutmak mümkün değil. Ama unutmayalım ki “istisnalar kaideyi bozmaz” kuralı da geçerliliğini sürdürüyor. Halkın bilgilenme hakkını, gazetecilerin de ha- berlere ulaşma, yayma, eleştirme ve yorumlama haklarını yok saymadan bir değerlendirme yap- mak durumundayız. Bu nedenle de “Yukarıdaki hakları yok sayan ya- sa maddeleri nasıl yapılabilir” sorusuna yanıt bulmamız gerekiyor. Ergenekon (son günlerde Orgenekon diyenler de var) soruşturması sürecinde yaşananları anım- sayalım. Gözaltına alınanların emniyetteki ya da cum- huriyet savcılığındaki ifadeleri daha mürekkebi ku- rumadan televizyon ekranlarında, ertesi gün de ga- zetelerde tefrika edilmeye başlanıyor. İşin ilginç yanı da yandaş medyada çalışmayan birkaç uzman gazeteci dışında, ayrıntıların daha çok yandaş medya olarak nitelendirilen yayın or- ganlarında yayımlanıyor olması. İfadelerin bilerek ve istenerek sızdırıldığı kuş- kularını giderme konusunda ne İçişleri Bakanlı- ğı’ndan ne de Hâkimler ve Savcılar Yüksek Ku- rulu Başkanı sıfatını da taşıyan Adalet Bakanı’ndan atılmış tek bir adım var. “Gazeteci, ele geçirdiği haberi yazar arkadaş” diyen meslektaşlarımıza söyleyecek sözümüz pek yok. Zaten gazetecileri değil, uygulanamayacak maddelerin taslaklarını hazırlayan bürokratları ve onları yasalaştıran siyasetçileri sorgulamak ge- rekiyor. Basın Yasası’nda, Türk Ceza Yasası’nda ve Ce- za Muhakemesi Yasası’nda “yargı gücünün oto- rite ve tarafsızlığının sağlanması amacı” ile geti- rilmiş çeşitli sınırlamalar var. Örneğin, Basın Yasası’nda iddianame hazırla- nıp ilgili mahkemeye sunulmadan, hazırlık so- ruşturması dosyasında yer alan “cumhuriyet sav- cısı, hâkim veya mahkeme işlemlerinin ve diğer bel- gelerin içeriğinin açıklanmasını” suç olarak ta- nımlayan özel bir madde yer alıyor. Merak ediyorum, yasanın hazırlanması süre- cinde, bu maddenin eski Basın Yasası’nda da yer almasına karşın uygulanamadığını, yeni yasa döneminde de uygulanamayacağını dile getiren gazetecileri ciddiye almayanlar bugün ne düşü- nüyorlar? Uygulamaya maddeler yazmaktan mutlu mudurlar? Erdoğan, dünkü AKP Meclis grup toplantısın- da “Yasama, yürütme ve yargı birbirinin işine ka- rışamaz” dedi. Oysa anayasaya göre yargı, çeşitli düzeylerde yasama ve yürütmeyi denetlemekle görevli. Yürütmenin yargıya karışmaması görüşüne karşı çıkmak ise olanaksız. Ama o zaman da Ada- let Bakanı ile müsteşarının Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nda ne işi olduğuna, bu yargı gö- revlileri ile ilgili inceleme ve soruşturma iznini ni- ye Adalet Bakanı’nın verdiğine ve bu işlevin ba- kanlıkta görevli Adalet müfettişleri tarafından ya- pıldığına da mantıklı bir açıklama getirmek gere- kiyor. “Kanun” yapmadaki kafa karışıklığının çeşitli ne- denleri olduğu biliniyor. Bir neden de ben ekleyeyim. Kanunların nasıl yapılacağını belirleyen kanuna, “anakanun” değil de “anayasa” diyoruz. Kanunların yapılmasını “yasama” olarak nitelendiriyor ve bu yetkinin Tür- kiye Büyük Millet Meclisi’nde olduğunu anayasaya koyuyoruz. Ama nedense “yasa” değil de “kanun” yapıyoruz. Acaba “kanun” denince aklımıza her telden ça- lınabilecek sazı anımsatan bir tercih geliyor da onun için mi “yasa” diyemiyoruz? oerinc@cumhuriyet.com.tr Başta finans ve otomotiv olmak üzere pek çok sektörde binlerce işçi, kriz nedeniyle işinden oldu. Pek çok ülkede büyük çapta gösteriler yapõlõyor. Y üzyõlõn ekonomik krizi olarak nite- lenen küresel kriz, dünyanõn tüm işçilerini, işsizlik tehlikesinde bir- leştirdi. Yurtdõşõnda baş- ta finans ve otomotiv, yurtiçinde başta otomotiv ve tekstil olmak üzere pek çok sektörde binlerce işçi işinden oldu. Olma- yanlar da işsizlik tehdi- diyle karşõ karşõya... ? Peru’da, küresel ma- den cevherleri fiyatlarõnõn düşmesinin madencilik sektörünü olumsuz etki- lemesi ve yeni yatõrõmla- rõ engellemesi yüzünden 5.460 maden ve çelik iş- çisi işini kaybetti. ? Brezilya’da ABD’li General Motors (GM) fabrikasõndan 800 geçici işçinin çõkarõlmasõnõ pro- testo için iş yavaşlatma eylemi yapõldõ. Sendika söz- cüsü Rodrigo Correia, Sao Jose dos Campos fab- rikasõnda sabah vardiya- sõnda çalõşan 3.000 işçinin bir saatliğine iş durdur- duğunu ve akşam vardi- yasõnda da 3.000 işçinin aynõ eylemi yapacağõnõ söyledi. ? İngiltere’de müzik, oyun ve DVD perakende zinciri şirketi Zavvi’nin 18 mağazasõnõ daha ka- pattõğõ ve 353 kişinin işsiz kaldõğõ kaydedildi. Geçen yõl aralõk ayõnda Zavvi’ye kayyum olarak atanan Ernst&Young, Zavvi’nin 74 mağazasõnõn açõk kalmaya devam ede- ceğini bildirdi. Zavvi 8 Ocak’ta 22 mağazasõnõ kapatmõş ve 178 kişi işsiz kalmõştõ. Kadõköy ritmini bozdu K adõköy Bele- diyesi’ne bağlõ KAS- DAŞ sağlõk polikli- niklerinde, sendika kurduklarõnõn teyit edilmesi sonrasõnda, biri diş hekimi ol- mak üzere dört sağlõk personelinin görevi- ne son verilirken beş çalõşanõn da görev yerleri değiştirildi. DİSK’e bağlõ Dev- Sağlõk İş Başkanõ Arzu Çerkezoğ- lu, işten çõkarmalarõn kriz dolayõsõyla küçültmeye gidilmesinden kaynak- landõğõ iddiasõnõ yalanlayarak işten çõkarõlmadan bir gün önce yapõlan 2009 ihalesine göre iş pozisyonlarõ- nõn aynen korunduğunu söyledi. Çerkezoğlu, işten çõkarõlmalarõn ön- cesinde ve sonrasõnda baskõlar, sür- günler ve sendikadan istifaya zorla- malar yaşandõğõnõ, konuyla ilgili savcõlõğa suç duyurusunda bulun- duklarõnõ ifade etti. Kadrolu işçile- rin geçmişten gelen sendikal örgüt- lülüklerine tanõnan olanağõn taşeron işçilere de tanõnmasõ gerektiğinin vurgulandõğõ toplantõda, Kadõköy Belediyesi’ne bu yanlõş tutumdan dönmesi için çağrõda bulunuldu.  İngiliz Barclays Bankası, 2 bin 170 kişiyi işten çıkarmayı planlıyor. İşten çıkarmalar, bankanın toplam işgücünün yüzde 7’sini temsil ediyor. İşten çıkar- maların 1.300’ünün Barclays Capital’den, 500’ünün Barclays We- alth’den ve 370’inin ise Global Investors bölümlerinden olacağını be- lirtti.  Küresel kredi krizi nedeniyle eylülden başlayarak GMAC, HSBC, Commerzbank, Royal Bank of Scotland, Citigroup, Credit Su- isse, Nomura, American Express ve birçok diğer banka binlerce ki- şiyi işten çıkardı. Londra merkezli Ekonomi ve İş Araştırmaları Mer- kezi’ne göre geçen yıl İngilte- re’de finans sektöründe işini kaybedenlerin sayısı 28 bin kişiye ulaştı. Merkez bu yıl da 34 bin kişinin işini kaybetmesini bek- liyor.  Dünyanın en büyük ilaç şirketi Pfizer, araştırma alanlarını daraltarak bu alanlarda çalışan 800 kişiyi işten çıkaracak. New York merkezli şirket, bu yıl küresel araştırma işgücünü oluşturan 10 bin kişiyi yüzde 5 ile yüzde 8 arasında azaltmayı planlıyor. Pfizer, 2007 Ocak ayında başlayan büyük yeniden yapılanmayla 14 bin 600 kişi- yi işten çıkarmış, 8 fabrika ile başka üretim yerlerini de kapatmıştı. 2 bin bankacı daha kapı dışarı Küresel ekonomik kriz emekçiyi vuruyor. Brezilya, Türkiye, İngiltere ve Japonya’da her gün binlerce kişi işini kaybediyor Dünyanõn bütün işçileri işsiz T Ü R K - İ Ş S E S S İ Z L İ Ğ İ N İ B O Z U Y O R Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanõ Bir- can Akyõldõz, yaşanan kriz dolayõ- sõyla enflasyon oranõnõn söylenildiğinin aksine yüzde 10 değil, yüzde 20 dola- yõnda gerçekleştiğini iddia ederek, “Bu durumun etkilerinin giderilebilmesi için me- mur maaşlarõna derhal aylõk 200 TL iyileştir- me yapõlmasõ gerekir” dedi. Vatandaşlarõn en- flasyonunun yüzde 10 değil, yüzde 20 olduğu- nu kaydeden Akyõldõz, “2008’in ikinci al- tõ aylõk döneminde memurlarõn yüzde 2 alacaklõ olduğu ortaya çõkmaktadõr. 2008 yõlõnõn ikinci yarõsõnda memurla- ra yüzde 2 maaş artõşõ yapõlmõştõr. Do- layõsõyla enflasyon farkõ kriterlerinin de yüz- de 2 olarak alõnmasõ gerekmektedir. Hiçbir ge- rekçeye dayanmayan yüzde 4’lük oranõ yargõ- ya taşõyacağõz” diye konuştu. MEMUR, 200 TL İYİLEŞTİRME İSTİYOR elden para teslim almak suretiyle kuryelik yap- tõğõ şeklinde gerçek dõşõ bilgilere yer veril- miştir. 1. Sayın Zekeriya Karaman ne Al- manya ne de bir başka ülkeden elden pa- ra almak suretiyle Türkiye’ye para ge- tirmemiş, bu yolla kuryelik yapmak gibi bir para transferinin içinde hiçbir şekil- de yer almamıştır 2. Sayın Zekeriya Karaman’ın, yuka- rıda belirtilen habere konu olan Deniz Fe- reni e.V. adlı dernekle hiçbir bağlantısı bulunmamaktadır. 3. Ortada, habere konu olan bilgileri doğrulayan hiçbir kanıt, belge ya da res- mi bir karar bulunmadığı halde bu yayını yapan Cumhuriyet Gazetesi yetkilileri, id- dianın taraflara sorularak teyit edilmesi gibi basın ahlakı açısından önemli bir kai- deyi de açıkça ihlal etmiştir. 4. Cumhuriyet gazetesi, müvekkilim Sayın Zekeriya Karaman ile ilgili verdi- ği bilgilerde, haber kaynağı tarafından gerçeğe aykırı iddialarla yanıltılmış ve ba- sın ahlakına yakışmayan bir tavır içinde olayı araştırmadan yayın yapmak yoluna gittiği için kamuoyunu yanlış bilgilen- dirmiştir. 5. Cumhuriyet gazetesinin Murat Kış- lalı imzası taşıyan ve Sayın Zekeriya Ka- raman ile Yönetim Kurulu Başkanlığı gör- evinde bulunduğu Kanal 7 Tel- evizyonu’nu karalamaya yönelik başka gerçekdışı haberler de yayımladığı göz önüne alındığında, yapılan yayınların gazetecilikten ziyade bir karalama kam- panyasının ürünü olduğu anlaşılmaktadır. Tüm bu maddi gerçekler varitken, iddia- larõn doğruluğu ve ciddiyeti hususunda bir araştõrma yapmaya dahi gerek görmeyen Ba- sõn kuruluşunuz, haklarõnda karalama yapõ- lan müvekkilime iddialarõn doğruluğunu sorma nezaketinde dahi bulunmadan, basõn ilkeleri ve kişilik haklarõnõ da yok sayarak, eleştiri sõnõrlarõnõ aşarak müvekkilimiz hak- kõnda yakõşõksõz ve gerçekdõşõ suçlamalarõ gazeteniz aracõlõğõyla okuyucu kitlesi ve ka- muya aktarmõş, kamuoyu ve gazeteniz okur- larõ bu hususta yanlõş bilgilendirilmiş, mü- vekkilimiz aleyhine aldatõlmõştõr. Yeni Dünya İletişim AŞ ve Zekeriya Karaman Vekili Av. İlknur Türker Cevap ve düzeltme Bugün elinizde tuttuğunuz Cumhuriyet’te bir cevap ve düzeltme metni var. Kanal 7 ad- lõ televizyon kanalõ ve bu kanalõn başõndaki isim Zekeriya Karaman, bu metinle Cum- huriyet’in 16 Eylül 2008 günlü iki ayrõ habe- rini “düzeltmiş oluyorlar”. Ama “düzelt- me” yetmediği için olsa gerek şu iddialara da yer verilmiş metinde: Söz konusu haberlerle Cumhuriyet “basın ilkeleri ve kişilik hakla- rını yok saymış”, “eleştiri sınırlarını aş- mış”, “yakışıksız ve gerçekdışı suçlamala- rı aktarmış”, “karalama kampanyası yap- mış” ve böylece kamuoyu ve Cumhuriyet okurlarõ Kanal 7 ve Z. Karaman aleyhine “al- datılmış”. Bu ifadelerle neyin düzeltildiğini ya da cevaplandõğõnõ biz anlayamadõk. Ama metni yayõmlamak zorundaydõk, çünkü önce Eyüp 2. Sulh Ceza Mahkemesi, ardõndan Eyüp 2. Asliye Ceza Mahkemesi bu metnin yayõmlanmasõna karar verdiler. Kestirmeden gidelim, söz konusu haberler- le “Cumhuriyet’in okurlarını aldattığı” id- diasõnõ paylaşan iki yargõcõmõzõn kararõ yan- lõştõr: Cumhuriyet, bu yayõnõyla okurlarõnõ al- datmamõş; aksine gerçek, güncel ve yayõm- lanmasõnda kamu yararõ olan bir konuda, ob- jektif bir haber yaparak kamuoyunu bilgilen- dirmiştir. İki haber söz konusudur. İlki gazeteci Os- man Çutsay’õn Frankfurt’ta görülen Deniz Feneri e.V. yargõlamasõna ilişkin izlenimleri- dir. Çutsay’õn haberinde Kanal 7 ve Z. Kara- man ile ilgili verilen iddialar, masa başõnda uydurulmamõştõr. Bunlar soruşturmayõ yürü- ten polis müdürü Alexander Böhm’ün du- ruşma sõrasõnda yaptõğõ açõklamalardõr. Bu açõklama gerçektir. Bu nedenle de tüm gaze- telerde yer almõş, devletin resmi haber ajansõ olan Anadolu Ajansõ tarafõndan da aboneleri- ne servis edilmiştir. Söylemeye gerek var mõ, Türkiye’de ya da Almanya’daki bir polis mü- dürünün, üstelik de bir yargõlama sõrasõnda yaptõğõ açõklamalarõn “haber değeri” olduğu açõktõr. Gazetecinin görevi, bunu haberleştir- mekten ibarettir. Yapõlan açõklamanõn somut olarak gerçek olup olmadõğõnõ araştõrmak ise yargõnõn işidir. Diğer haber gazeteci Murat Kışlalı’nõn Sermaye Piyasasõ Kurulu’nun Denetleme Dai- resi’nin Kanal 7 ve Z. Karaman’la ilgili tes- pitlerin de yer aldõğõ raporunun örtbas edil- mesiyle ilgilidir. Bu rapor da gerçektir (Bir ör- neği düzeltme ve cevap dosyasõna da sunul- muştur). Haberde yer alõp da raporda yer al- mayan “tek bir satır iddia” yoktur. Ve evet burada da gazetecinin görevi, bu raporu ha- berleştirerek kamuoyunun, SPK’nin niçin bu rapora göre işlem yapmadõğõnõ sorgulamasõ- nõ sağlamaktõr. Peki, bugün yayõmlanan düzeltme ve cevap metni neyi düzeltmektedir? Polis Müdürü Böhm duruşma sõrasõnda dinlenmemiş midir? Yoksa konuşmuş ama Deniz Feneri e.V.’ den Deniz Feneri’ne Zekeriya Karaman aracõlõ- ğõyla para aktarõldõğõnõ mõ söylememiştir? Ya da yargõçlarõn da gördüğü rapor hayal ürünü müdür? Gazeteci bunu evinde mi yazmõştõr? Gerçek ifadenin, gerçek raporun gerçek ha- berlerine “karalama kampanyası” denemez. Bu haberler ile “Cumhuriyet okuru aldatıl- mıştır” da denemez. Cumhuriyet okurlarõnõ aldatmamõştõr. Gazetecilik onurlu bir meslek- tir. Mahkeme kararõ nedeniyle zorunlu olarak yayõmladõğõmõz “düzeltme ve cevap metni” gazetecilerin onurunu çiğnemektedir. Cum- huriyet okuru bu gerçeği bilmelidir. C Cumhuriyet okurlarını aldatmamıştırBaştarafı 1. Sayfada İstanbul Haber Servisi - Emek ve meslek örgütleri, 22 Şubat’ta İstanbul’da yapa- caklarõ “İşsizliğe ve yok- sulluğa hayır” mitingine destek çağrõsõ yaptõ. DİSK Genel Başkanõ Süleyman Çelebi, Türk-İş’in 15 Şu- bat’ta miting kararõ almasõnõ da eleştirerek, “Türk-İş, bi- zim mitingimize destek ve- receğini açıklamıştı” dedi. Süleyman Çelebi, Şiş- li’deki DİSK Genel Mer- kezi’nde dün düzenlediği basõn toplantõsõnda ekono- mik krizin “işsizlik” krizi- ne dönüştüğünü belirterek, AKP iktidarõnõn önlem adõ altõnda uyguladõğõ politi- kalarõn emekçilerin çalõşma ve yaşam koşullarõnõ daha da kötüleştirdiğini söyledi. “Kriz emekçileri teğet geçmiyor” sözleriyle geli- nen süreci değerlendiren Çelebi, şöyle devam etti: “Tarım sektöründe her 50 saniyede bir, bir çiftçi mesleğinden oluyor. Tür- kiye, bu krizden en çok et- kilenen ülkeler arasında- dır. Biz emek ve meslek örgütleri olarak krize ve krizin yarattığı sonuçlara karşı sesimizi yükseltmek ve mücadelemizi birleş- tirmek için 22 Şubat’ta Kadıköy’deki mitingimi- ze herkesin katılması, des- tek olması çağırısında bu- lunuyoruz.” 22 Şubat’taki mitinge destek vermeleri için Türk- İş Genel Başkanõ Mustafa Kumlu ile yaklaşõk bir haf- tadõr görüşmelerde bulun- duklarõnõ da kaydeden Çe- lebi, “Türk-İş Genel Baş- kanı, bu sabah (dün) mi- tinge destek vereceklerini söyledi. Ancak, Türk-İş yönetimi, bu görüşmelere karşın 15 Şubat’ta miting yapma kararı aldı. Türk- İş’e destek çağrımızı sür- dürüyoruz. Biz kimseye tabi olmadan ortak bir eylem ortaya koymak is- tiyoruz” diye konuştu. TTB Başkanõ Gencay Gürsoy ise “Emek örgütleri ara- sında birlik görüşmesi varken Türk-İş’in bize haber vermeden böyle bir karar alması uygun de- ğildir” dedi. Başkanlar herkesi 22 Şubat’ta Kadıköy’e çağırdı. DİSK, KESK, TMMOB, TTB, TÜRMOB,TÜDEF ve Çiftçi-Sen 22 Şubat’ta alanlarda olacak Kriz emekçiyi teğet geçmiyor Praktiker ceza ödemeyi göze aldõ T ürkiye’de yapõ marketleri sektö- ründe faaliyet gös- teren bir işletmede ilk kez sendikal örgütlenme tamamlandõ. Çalõşma ve Sosyal Güvenlik Bakan- lõğõ, Türk-İş’e bağlõ Ko- op-İş Sendikasõnõn, Prak- tiker Yapõ Marketleri ve bağlõ iş yerlerinde ço- ğunluğu sağladõğõna ka- rar verdi. Ancak ne ol- duysa ondan sonra oldu. Sendika Başkanõ Eyüp Alemdar’õn verdiği bil- giye göre, sendika ör- gütlenmeyi tamamlaya- rak, Çalõşma Bakanlõ- ğõ’na çoğunluk ve yetki tesbiti için başvuruyor. Bakanlõk, 15 Aralõk’ta, sendikaya çoğunluğun sağlandõğõ bilgisini veri- yor. Sonra işveren, ba- kanlõğa “Ben aslında işe 47 kişi daha almıştım ancak bildirmeyi unut- muşum” diyerek 100 bin TL’yi aşan bir cezayõ da göze alarak çoğunluğun düşmesi için adõm atõyor. Alemdar, sürecin mah- kemelerle devam edece- ğini, bu süreçte kimlerin sendikalõ olduğunun an- laşõlacağõnõ ve baskõ ya- põlacağõnõ dile getiriyor. Dünyanõn her yerinde sendikalõ çalõşan Prakti- ker’in Türkiye’de bir kö- le düzeni kurmak istedi- ğini ileri süren Alem- dar, kendilerine uluslar- arasõ kuruluşlardan ve yabancõ sendikalardan da destek geldiğini dile getirdi. Otodabüyükyõkõm İngiliz Jaguar Land Rover 450 personelini işten çõkaracağõnõ açõkladõ. Geçen yõl Hintli Tata Motors’un Ford’dan 1.7 milyar sterline satõn aldõğõ Jaguar Land Rover şirketi, işten çõkarma kararõnõ, kredi sõkõşõklõğõyla ve talepteki ciddi düşüşle mücadele için aldõğõnõ açõkladõ. Şirketin üst yöneticisi David Smith yaptõğõ açõklamada, satõşlarõn “bir süreliğine” normal seviyelerine dönmesini beklemediğini söyledi. Geçen yõl kasõm ayõnda 750 kişinin işine son veren şirket, önceki gün, Noel tatilinde üretime ara verilen Solihull bölgesindeki fabrikasõnda üretimin bir hafta daha durdurulacağõnõ açõklamõştõ. Atılan sağlık emekçilerin- den Asiye Yetkiner bil- gi verdi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear