24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 15 OCAK 2009 PERŞEMBE 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Ne Yaptığını Bilmek Bir Anı, Bir Kitap Olacağı buydu. Şimdi de kimi vatandaşlarımız aralarında imza toplayarak, TV’de Lazca yayın is- tiyorlar. İsterler isterler, devletin te-levizyonu Ka- nal Şeş’te Kürtçe yayın yapıyorsan, eşitlik ilke- sine göre Lazcayı da yapacaksın, Çerkesçeyi de, Arnavutçayı da... Sakın bu sözlerimden Kürtçe televizyon yayı- nına karşı olduğumu sanmayın. Kişisel hak ve öz- gürlükler çerçevesinde bu işin daha bile önce- den çözülmüş olması gerekirdi. Ancak, iyi niyetli çözümler bazen beceriksiz- lik veya basiretsizlik yüzünden heba olabiliyor. Nitekim Kürtçe yayını da devlet televizyonunda değil, özel kanallarda çözmek gerekirdi. Böylelikle ondan sonra gelecek olanlar finan- sal olanakları olduğu takdirde isteklerini ger- çekleştirebilirlerdi. Ama Kürtçe yayını devlet televizyonunda ya- parak, devletin özgürlüğü sağlamanın dışında bir de bu talebi finanse etmek zorunluluğu varmış gibi yanlış bir izlenim edinildi, yanlış bir uygula- ma başlatıldı. Ne yaptığını bilmeyenler, sürekli yeni sorunların doğmasına neden olurlar. Ne yaptığını bilmeyenlerin şaşkın davranışla- rının başka alanlara da sıçrayacağının haberle- rini oradan buradan alıyoruz. YÖK’ün çok dira- yetli, çok bilgili, bilimsel düzeyi dünya çapında, demokrat, hoşgörülü Başkanı da geçenlerde açıkladı. Kürtçe dil eğitimi ve Kürt enstitüleri ko- nusunda öğretmen açığı ile karşı karşıya olduk- larından, yurtdışından öğretim elemanı getirmeyi düşünüyorlarmış. Bay YÖK’e tavsiyem, bu düşüncesinden he- men vazgeçmesidir. Bu konuda, Hulusi Turgut’un “Barzani Olayı” adlı yapıtında da, sözünü ettiği bir anıyı anlatmak istiyorum. 1968 yılında Akşam gazetesinde çalışan Hu- lusi Turgut, 1960’lı yılların sonlarına doğru Mol- la Mustafa Barzani ile görüşmeyi aklına koymuş, fakat ilk girişimlerinde bir türlü amacına ulaşa- mamış, son olarak da Paris’te bulunan Kamu- ran Bedirhan aracılığıyla şansını denemeye karar vermişti. Ben de o sırada gazetenin Paris temsilcisi ve dış politika yazarıydım. Bedirhan ile randevulaştık ve kendisiyle görüşmek üzere, 15 Şubat 1968 günü saat 11.30’da, Lille Sokağı 2 numaradaki Yaşayan Doğu Dilleri Okulu’nda bu- luşmaya gittik. Ama buluşamadık. Meğer o gün hasta imiş. Nihayet 20 Şubat günü kentin V. böl- gesindeki evinde görüştük. Kürt Teali Cemiyeti kurucularından olan ve Ata- türk’ün Nutuk’unda Sıvas günlerinde kendisin- den söz edilen Bedirhan bize çok misafirperver davrandı. Hatta bir de şiir okudu. Burada sözü H. Turgut’a bırakalım: “(Bedirhan anlatıyor)....Gençlik yıllarımı geçir- diğim Türkiye’yi çok özledim. Şimdi sırası gel- mişken, size bir şiirimi okumak istiyorum: ‘Göklerdeki yıldızım seninle, Bilmem ne olurdu barışmasaydı. Mademki, ayrılık varmış, Gönlüm sana hiç alışmasaydı.’ Kamran Bedirhan bir an durakladı. Ali Sirmen’le bana baktıktan sonra derin ‘ah’çekti...” Bende unutulmaz bir izlenim bırakmış olan Be- dirhan, o gün Kürtlerin bağımsızlık istemedikle- rini de söyledi. Oysa kendisini görmek için gittiğimiz Yaşayan Doğu Dilleri Enstitüsü’nde ders verdiği sınıfın ka- ra tahtası üzerine “Bağımsız Kürdistan” haritası asılmıştı bile. Daha sonra aynı enstitünün başına geçen Ken- dal’ı ise kamuoyumuz yakından tanıyor. Bu gerçekleri görmeden dışarıdan öğretmen getirmenin ne gibi sakıncalar doğurabileceğini iyi düşünmek gerekir sanırım. Bu arada Hulusi Turgut’un sözünü ettiğim ki- tabını da (Barzani Olayı, Doğan Kitap, 2008 İs- tanbul) Barzani olayını merak edenlere salık veririm. asirmen@cumhuriyet.com.tr Ergenekon şüphelisinin 2001’de verdiği belirtilen ifadelerin DVD’leri önce avukatlara sonra da medyaya ulaştõ Türkiye Güney’i TV’den izledi İstanbul Haber Servi- si- Kanada’da yaşayan Er- genekon şüphelisi Tun- cay Güney’in 2001 yõlõn- da İstanbul Organize Suç- larla Mücadele Şubesi’nde verdiği belirtilen ve Erge- nekon davasõnõn temel da- yanağõ olan mülakatõn gö- rüntüleri DVD ortamõnda avukatlara dağõtõldõ. Sa- nõk avukatlarõ, Güney’e ait mülakatõn 2001 yõlõna ait olmadõğõnõ, kasetler üzerinde oynama yapõldõ- ğõnõ ifade ediyor. Ergenekon davasõna ba- kan İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahke- mesi, Güney’in 8 yõl önce gözaltõna alõndõğõ sõrada polise verdiği mülaka- ta ilişkin 4 DVD’yi sanõk avukatlarõ- na verdi. Silivri Ceza İnfaz Kurumla- rõ Yerleşkesi’ndeki mahkeme kalemine giden avukatlar, kasetleri tutanakla al- dõlar. Mahkeme, avukatlarõn talebi üzerine kayõtlarõ verme kararõ almõş- tõ. Cezaevi önünde bekleyen tv ka- nallarõ Güney’in görüntülerini son dakika, canlõ olarak yayõnladõlar. ‘Hukuk açısından sakıncalı’ Ergenekon davasõnda yargõlanan Prof. Kemal Alemdaroğlu’nun avu- katõ Metin Çetinbaş, Tuncay Gü- ney’in ifadelerine 2001 yõlõnda savcõlõk tarafõndan takipsizlik kararõ verildiğini anõmsattõ. O dönemde ciddiye alõn- mayan kasetlerin 2007’de yeniden gündeme getirildiğini söyleyen Çe- tinbaş, “Bu ifade doğrudur değildir, tartışılır. Zamanlama önemli” diye konuştu. Mahkemenin yayõn yasağõ koymamasõnõ değerlendiren Çetin- baş, şöyle konuştu: “Bence mahkeme, temel delili oluşturan şahsın ne şe- kilde ifade verdiğinin, psikolojisinin bilinmesinde sakınca görmedi. İfa- delerinde çelişkiler var. ‘Ben para- yõ severim’ dedi. O zaman kim faz- la para verdiyse ifadesini değiştirip değiştirmeyeceği nasıl ispatlana- cak? Güney, iddianamenin ekle- rinde de olan bu mülakatı dolandı- rıcılık suçundan işlem görmesi ne- deniyle vermiş. İddianameye göre dolandırıcılık suçlarını da kabul ediyor. Bu durumda bu mülakat hukuk bakımından sakıncalı.” ‘Oynama yapıldı’ İP lideri Doğu Perinçek’in avuka- tõ Mehmet Cengiz, “Bu mülakat ka- yıtlarının aslı olduğu kanısında de- ğilim” dedi. Çekimlerin hemen ba- şõnda, yazõlõ metnin üçüncü sayfasõna denk gelen bölümde, sorgucunun, “Zaman gazetesinin reklam mü- dürünün ismi neydi?” diye sordu- ğunu, Güney’in de “İyi hatırlamı- yorum. Benden üç yaş küçük. Şim- di 33 yaşında” dediğini kaydeden Cengiz, şöyle devam etti: “Kendisi bu durumda 36 yaşında oluyor. 1972 doğumlu olması da bu beyanların alındığı yılın 2008 olduğunu göste- riyor. Mülakatta 2005’teki olay- dan söz ediyor. Bu olay, Veli Kü- çük’ün yaptırdığı heykelin dikilmesi meselesi. Bu olaylar mülakatın ter- tip olduğunu gösteriyor.” ‘Kayıtta yok, özette var’ Mülakatõn özetinin dosyaya sunul- duğunu anõmsatan Cengiz, özet mü- lakata dayanõlarak iddianamede, “Pe- rinçek’in Veli Küçük’ün talima- tıyla Bilecik’te yapılan toplantıda Ergenekon’un belgelerini hazırlar” iddiasõna yer verildiğine dikkat çek- ti. Dağõtõlan DVD’lerde Güney’in böyle bir açõklamasõnõn olmadõğõnõ söyleyen Cengiz, şöyle konuştu: “Pe- ki bu iddia metne nasıl giriyor? Ka- setler ya kırpıldı ya da oynama yaptılar. Ya da 2008 yılında çekti- ler. Sorgucu ‘sonra devam ediyoruz’ diyor. Nerede devamı?.” DTP, TBMM’de genel görüşme istedi DTP grubu, “Ergenekon başta olmak üzere ya- sadışı suç örgütleriyle ilgili olarak” TBMM’de ge- nel görüşme yapılmasını istedi. DTP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal ile Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan dün parlamentoda düzenledikleri basın toplantısında son olayları değerlendirdi. Birdal, “NATO üyesi her ülkede farklı isimler adı altında yasadışı örgüt bulunduğunu ve bu örgüt- lerin yapılan çalışmalar sonucunda dağıtıldığını, bu örgütün dağıtılmadığı tek ülkenin Türkiye ol- duğunu, yasadışı örgütlerle hesaplaşma iradesi- nin gösterilemediğini” söyledi. Yasadışı örgütlen- melere karşı Meclis’in sorumluluk üstlenmesi ge- rektiğini belirten Kaplan da konuyla ilgili olarak genel görüşme yapılması için TBMM Başkanlı- ğı’na müracaat ettiklerini bildirdi. (Fotoğraf:AA) Haber Merkezi - Memory Center Nöropsiki- yatri Merkezi’nin yöneticiliğini yapan Psikiyat- ri Uzmanõ Prof. Nevzat Tarhan, Tuncay Gü- ney’in ifade verirken sergilediği davranõşlarõ değerlendirirken, Güney’i “Teflon adam” ola- rak nitelendirdi. Tarhan, “Tava biliyorsunuz kendisi yanmaz ama başkalarını yakar. Çok rahatlıkla insanları birbirine düşürür, abar- tır ama hiçbir biçimde suçluluk hissetmez. Bu kişiler rezalet çıkarmaya bayılır” dedi. Güney’in tavõrlarõnõ Kanal D’ye yorumlayan Prof. Tarhan, “Tavırları çok rahat, kendin- den emin anlatımı var. Ama bazı oyuncu ki- şiler vardır; rahat senaryo yazarlar. Anlat- tıklarında somut isimler veriyor. Kolayca, ustaca, yapmacık davranabilen rol yapabi- len bir kişilik izlenimi veriyor” diye konuştu. Güney’in akõl hastalõğõyla ilgili bir tanõ olacak bulgu gözükmediğini kaydeden Tarhan, “Gi- rişken, canlı, heyecan verici bir tarzı var. Bilgi, veri toplayabilen birisi. Bu tarz kişilik yapısında bir kişide eğer, ‘rol yapma’, ‘ustaca yalan söyleme’ özellikleri de varsa bu tarz kişilere ‘teflon adam’ deniyor” dedi. PSİKİYATRİ UZMANI: GÜNEY TEFLON ADAM ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara’da İvedik Organize Sanayi Bölgesi’ndeki bir parkta, poşet içinde 2 el bombasõ bulundu. Bombalarõn Makine Kimya Endüstrisi Kurumu (MKE) yapõmõ olduğu belirlendi. Çankaya’daki büyük alõşveriş merkezi Panora önünde bulunan bir poşetten de 200 adet G-3 piyade tüfeği mermisi çõktõ. Emniyet yetkililerinden alõnan bilgiye göre, dün Demetevler’deki sanayi bölgesinde bulunan Cemre Park’ta güvenlik görevlileri, bir ağacõn altõna bõra- kõlmõş poşet içinde 2 el bombasõ buldu. Görevliler durumu polise bildirdi. Olay yerine gelen çok sayõ- da polis ekibi, çevreyi güvenlik çemberine alarak, el bombalarõnõn bulunduğu yerde inceleme yaptõ. Olay yeri inceleme şube müdürlüğünden gelen ekiplerin çalõşmasõnõn ardõndan, el bombalarõ, ince- lenmek üzere polis kriminal laboratuvarõna gönde- rildi. Bombalarõn MKE yapõmõ olduğu belirlendi. Önceki gün akşam saatlerinde de Çankaya’daki Panora Alõşveriş Merkezi’nin önüne bõrakõlan po- şetten şüphelenen yurttaşõn ihbarõ üzerine polis ekipleri olay yerine gitti. Poşet içinden 200 adet G- 3 piyade tüfeği mermisi çõktõ. Mermiler incelen- mek üzere kriminal polis laboratuvarõna gönderildi. Poşet poşet bomba ve mermi Ankara Demetevler’de bir parkta bulunan poşetten 2 el bombasõ, Çankaya’da bir alõşveriş merkezinin önünde bulunan poşetten de 200 tane G-3 mermisi çõktõ GÜNEY: KASETLER VAR ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Ergenekon soruşturmasõ şüphe- lisi olan ve Kanada’nõn Toronto ken- tinde yaşayan Tuncay Güney, dün açõklanan kayõtlarõn ifadelerinin sa- dece bir bölümü olduğunu kaydede- rek, “Bu kasetin ortaya çıkması devlet sırrı olmaktan çıkması de- mokrasi adına önemli bir gelişme- dir” dedi. Güney, “Susurluk bir hü- kümeti yıktı, Ergenekon da bir hü- kümeti yıkabilir” diye konuştu. Güney, dün gece TRT 2 canlõ ya- yõnõna katõlarak sorularõ yanõtladõ. TV’lerde yayõmlanan ifadelerinin iş- kence altõnda alõndõğõnõ söyleyerek bu ifadeleri reddeden Güney, “Bilgilerin hepsi doğru olsa da işkence altında olduğu için kabul etmiyorum” de- di. Güney, “Neden ifade vermekten kaçınıyorsunuz” sorusuna “Hiçbir yere kaçmadım. Kanada’da adre- sim bellidir. Eğer Türkiye’ye gelip ifade vermem isteniyor ise Türki- ye’ye gelenler öldürülmüştür. Mus- tafa Duyar ve Hiram Abbas’ı devlet koruyamamıştır” dedi. Savcõ Ze- keriya Öz’ün kendisine gönderdiği 37 soruya da değinen Güney, “Bana soru ulaşmamıştır. Devlet mektup arkadaşım değildir. Devletten bana mektup gelmesi Türkiye’yi rencide eder. Savcılıktan bana soru gelme- si imkânsız” diye konuştu. ‘2 numara Türk’ “Bir numara Türk vatandaşı mı değil mi” sorusuna ise Güney, “Geç- mişteki bir numarayı herkes bili- yordu. Ancak bugün için bir nu- maranın Türk vatandaşı mı değil mi sorusuna bir şey diyemem. An- cak iki numara Türk’tür” yanõtõnõ verdi. MİT veya JİTEM elemanõ ol- duğu yönündeki iddialarõ reddeden Güney “Ergenekon’un neresinde- siniz?” sorusuna, “Hiçbir yerinde de- ğildim. Gazetecilik gerekçesi ile il- gili kişilerle tanıştım” diye yanõtla- dõ. Daha fazla bilgi vermeyi reddeden ve sorularõ da yanõtsõz bõrakan Güney, 2001 yõlõnda gözaltõna alõndõğõ sõrada evinde 6 çuval belge bulunduğunu ve bütün sorularõn cevaplarõnõn bu bel- gelerde mevcut olduğunu söyledi. Kanal D’de 32. Gün programõna ka- tõldõğõnda “1 numara Karl Marks, 2 numara Engels’e benziyordu” şek- linde açõklama yaptõğõnõ ve bunun üze- rine Doğan grubu gazetelerinin ken- disine saldõrdõğõnõ savunan Güney, “Eğer devam ederlerse, Türki- ye’deki 5’li çeteyi, Ertuğrul Özök ve Doğan Grubu’nun bağlantısını, Veli Küçük ve işadamlarının bağ- lantılarını servis yapacağız. Aynı kasetler birilerinin ellerindedir” tehdidinde bulundu. Güney’in “servis ederiz” ifadesiyle ikinci kişileri ima ederek Türkiye’de bağlantõlarõ bu- lunduğu mesajõ vermesi dikkat çekti. ‘Veli Küçük’le tanõşmadõk’ Haber Merkezi - Uşak E Tipi Cezaevi’nde 2000’de hükümlü Nizamettin Dal’õn işkenceyle öldürülmesiyle ilgili açõlan ve Yargõtay’õn bozma kararõnõn ardõndan İz- mir 8. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne gönderilen davanõn ön- ceki gün yapõlan duruşmasõnda ifade veren Nuri ve Ve- dat Ergin kardeşler önemli iddialarda bulundu. AA’nõn haberine göre Mustafa Du- yar’õn öldürülmesi olayõnõn ardõndan kendisini ve kardeşini ortadan kaldõrt- mak isteyen kişilerin bu amaçla Uşak Cezaevi’ne kendilerinin naklini yap- tõrdõğõnõ öne süren Vedat Ergin, bu durumdan eski Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun’un sorumlu olduğunu ileri sürdü. Ergin, “Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz, Sabancı suikastıyla ilgili bir şeyler ortaya çıkarmak istiyorsa Ali Suat Ertosun’un neden Mustafa Du- yar’a yakınlık gösterdiğini sorgulasın” dedi. Özel bir televizyon kanalõnda yayõnlanan Uşak Cezaevi’ndeki isyan görüntülerine de değinen Vedat Ergin, bu görün- tülerin kovuşturmayõ yürüten Uşak Ağõr Ceza Mahke- mesi’nde dahi olmadõğõnõ öne sürdü. Ergin, “8 sene sonra hangi gizli el bu görüntüleri Zekeriya Öz’e gönderdi. Bu görüntüleri kim çekmiş, kim saklamış- sa asıl cinayet şebekesi onlardır. Ağabeyim ve ben onlardan davacıyız” şeklinde konuştu. Ergenekon sanõğõ Veli Küçük hakkõndaki sözleri konusunda ise Ergin, “Veli Küçük’ü tanımıyoruz. Hiçbir örgütün işbirlikçisi değiliz. Eğer bir oluşumla irtibatımız ka- nıtlanırsa kafamıza sıkacağız. Bi- zim soy ismimiz Ergin, Çakõcõ ya da rakıcı değil. O dönemde cezaevinde herkes uyuşturucu kullanmıştı. Ben de kullanmıştım. Askerleri et- kilemek için de öyle sözler sarf et- mişizdir. Nedeni budur” dedi. Mustafa Duyar’õ şehit ettiği Meh- metçikler nedeniyle milli duygularõyla hareket ederek öldürttüğünü ve bundan ceza aldõğõnõ kaydeden Nuri Ergin, “Ülkücü, sağcı ya da solcu değilim. Mehmetçi- ğin hesabını sormak bana düşmez ama düşerse sor- mak için elimden geleni yaparım” şeklinde konuştu. Mahkeme heyeti, Ergin kardeşlerin iddialarõnõn Cum- huriyet Savcõlõğõ’na gönderilmesine karar verdi. Vedat Ergin, ‘bir oluşumla ilişkimiz kanõtlanõrsa kafamõza sõkacağõz’ dedi Vedat Ergin “Zekeriya Öz, Sabancõ suikastõyla ilgili bir şeyler ortaya çõkarmak istiyorsa Ali Suat Ertosun’un neden Mustafa Duyar’a yakõnlõk gösterdiğini sorgulasõn” dedi. Tuncay Güney, kayõtlarda Erge- nekon’un Kuzey Irak’ta da örgüt- lendiğini, Adnan Hoca olarak bili- nen Adnan Oktar’õn İsrail tarafõn- dan finanse edildiğini ve İP Genel Başkanõ Doğu Perinçek’in de PKK’nin Türk gladyosu içindeki adamõ olduğunu öne sürüyor. Eski Genelkurmay Başkanõ emekli Orge- neral İsmail Hakkı Karadayı, eski Genelkurmay Başkanõ emekli Orge- neral Necip Torumtay, eski Jan- darma Genel Komutanõ Orgeneral Teoman Koman, eski Jandarma Genel Komutanõ emekli Orgeneral Rasim Betir, eski Deniz Kuvvetleri Komutanõ emekli Oramiral Güven Erkaya, emekli Tümgeneral Nejat Müldür, emekli Tümgeneral Os- man Özbek, emekli Tuğgeneral Engin Hoş, emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün Ergenekon’un çekirdek kadrosu olduğunu ileri sürüyor. Kuzey Irak’ta okul Güney’in iddialarõndan bazõ baş- lõklar özetle şu şekilde: -Veli Küçük’ün Kuzey Irak’ta okulu vardı. - Veli Küçük ile Turan Yaz- gan’ın ilişkisi vardı. -Hizbullah olayından sonra Ve- li Küçük ile Doğu Perinçek’in arası bozuldu. - Veli Küçük bana Hizbul- lah’ın normalde askerlerin gözeti- minde olduğunu söyledi. Özel kuvvetlerle hizipleşme - Ergenekon örgütlenmesinin sağı-solu yok. - Veli Küçük önemli bir gene- ral değildi, jandarma içine nüfuz edemezdi. - Özel kuvvetlerle Ergenekon arasında hizipleşme vardı. - Öcalan’ın avukatı Doğan Er- baş’la görüştüm. - Öcalan Moskova’da teslim olacaktı. Veli Küçük Kenya’da yapılan operasyona karşıydı. - PKK Lübnan’da Çevik Bir ile görüştü. - Ergenekon Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı Amerikan uşağı olarak görüyor. - Veli Küçük ile Öcalan’ın avu- katı Doğan Erbaş hiç görüşmedi. ‘Küçük, Yeşil için patrondu’ - Veli Küçük ‘Yeşil’ için pat- rondu. - Yeşil’in ölümü Veli Küçük’ün işine yaramazdı. - Mehmet Eymür ile Veli Kü- çük’ün arası açıktı. - Kimse Güneydoğu’da kalmak istemezdi, Cem Ersever kaldı. - Cem Ersever, JİTEM’in 4. Bölge Komutanı’ydı ama hiçbir zaman muhalif değildi. - Cem Ersever tarafında olan- ları tasfiye eden Veli Küçük’tü. - ‘Yeşil’in hayalet olması Veli Küçük’ün işine yarardı. - Kimse ‘Yeşil’i Veli Küçük’ten habersiz öldüremez. - Ergenekon’da sadece devlet- ten değil, bankalardan, mafyadan da kaynak akıyor. - Veli Küçük, Cumhuriyet gaze- tesini ele geçirmek istedi. “İlhan Selçuk’la bu iş olmaz” dedi. Proje kaldı. Yurtdışı örgütlenmeleri - Siyasete girmeyi hiç düşünme- di. Perde arkasındaki lider olmak daha çok hoşuna gidiyor. - Veli Küçük’ü Ergenekon’un yöneticisi olarak görüyorum. - Ergenekon’un İran, Azerbay- can ve Ortadoğu’da da örgütlen- mesi var. - Sadece Mehmet Eymür, Veli Küçük’e yakındı. -Abdullah Çatlı, İzmit’te Veli Küçük’ün yanına gidip gelirdi. Hablemitoğlu’nun raporu -Ergenekon bir yeraltı örgüt- lenmesi olarak geçiyor. -Bende olan belgelerin hepsi Veli Küçük’te de var. -Necip Hablemitoğlu’nun Fet- hullah Hoca raporu vardı. -Veli Küçük, Teoman Koman Paşa ile de ilişkideydi. -Veli Küçük, Abdullah Çat- lı’dan hoşnut değildi. -Veli Paşa’nın Sedat Bucak’la arası çok iyiydi. Güney’e göre Ergenekon’un çekirdek kadrosu İFADE KAYITLARI Ergenekon soruşturmasında ele geçirilen krokiler çerçevesinde Ankara’da kazı çalışmaları yapılmıştı. Tuncay Güney. Doğan Grubu’na tehdit
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear