23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 29 EYLÜL 2008 PAZARTESİ 10 DIŞ BASIN dishab@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ Finansal Krizde Kriz! Finansal spekülasyonlar sonucu iflasın eşiği- ne dayanan bankaları kurtarmak için bir süredir büyük merkez bankalarının kamuya ait dolar mus- luklarını açtıkları biliniyor. Buna koşut olarak sis- temik bir krizin önlenmesine dönük bazı önlem- lerin alındığı da gerçek. Ama çoğunlukla sorulan, ne var ki, kimsenin tatmin edici bir yanıt vere- mediği soru şu: “Ne zamana kadar?” Lehman Brothers’ın güç duruma düşmesine se- yirci kalmayı yeğleyen W. Bush yönetimi, aniden bunun tam tersini yaparak “küresel ölçekte bir kri- zin önlenmesi” için sigorta devi AIG’ye bir çırpı- da 85 milyar dolarlık destek sağlamıştır. Fransız gazetesi L’Humanite’nin anımsattığı gibi kapita- lizmin kadim “ ‘kârlar özel’e ‘zararlar kamu’ya’ öz- deyişinin bugün de, kuşkusuz yarın da geçerli ol- maya devam ettiğini göstermiştir. Ancak öyle görünüyor ki, AIG’ye verilen bu des- tek, miktar olarak bakıldığında “devede kulak” da- hası “denizde bir damla” bile değil. Biraz da bu yüzden W. Bush giderayak, özellikle de finansal kriz sonrası kamuoyu yoklamalarında şimdiye de- ğin görülmemiş ölçüde neredeyse dibe vuran Cumhuriyetçi aday McCain’e arka çıkmanın yanı sıra çaresizlik içinde ağlaşıp duran piyasa- ları bir nebze de olsa sakinleştirmek adına 700 milyar dolarlık bir yardım paketini acil olarak onay- lanması için Kongre’ye sevk etmiştir. Bu miktar ne denli önemli olsa da kuşkusuz finans piya- salarının içinde devindikleri derin krizin atlatıl- masına yeterli olmaktan uzak. Ayrıca bu satırla- rın yazıldığı ana kadar söz konusu paket onay- lanmış da değil. Zira 700 milyar dolarlık yardım paketi Kongre’de sadece çoğunlukta olan de- mokratlar tarafından değil, beklenmedik bir bi- çimde, birbirlerine zıt görüşlerde de olsa Cum- huriyetçiler tarafından da eleştiriye uğramış ve bu paketin acilen onaylanmasını geciktirmiştir. Bu ge- cikme salt Amerika’nın değil, tüm dünya borsa- larının yeni bir çöküşüne yol açmıştır. Bilindiği üze- re söz konusu yardım paketi, yeni bir örgütün ku- rulmasını ve zor durumdaki finans kuruluşlarının “çürük” hisse senetlerini sözü geçen bir örgüte devretmelerini öngörmektedir. Bu, uzmanlara ba- kılırsa iflasların çığı halinde birbirini izlemesini ön- leyecek, mutlaka gerekli görülen bankalar arası nakit alışverişinin gerçekleşmesini sağlayacak gü- ven ortamını yaratmaktır. Ne var ki, sorun, De- mokrat çoğunluğa göre, söz konusu operasyon vergi mükellefleri için büyük yük anlamına gel- mektedir. Özellikle de paketin tek yanlı bir biçimde bankaların düze çıkmasını sağlarken krizin zora soktuğu aileleri hesaba katmamaktadır. Banka- lar komisyonu başkanı Demokrat senatör Chiri- stopher Dodd, planın bu haliyle uygulanmasının mümkün olmadığını ileri sürmektedir. W. Bush yö- netiminin ekonomik ve sosyal alanlardaki “per- formansını” (!) bilen Amerikan kamuoyu ise bü- yük çoğunluğuyla kamuya ve vergi mükellefleri- ne ait milyarlarca doların krizin sorumlusu, çoğu düpedüz “üç kâğıtçı” olarak görülen speküla- törlerin kurtarılmasına gitmesinden kaygı du- yaktadır. New York Times yeni başyazılarından birinde, W. Bush yönetiminin bugünkü krizde aşı- rı zenginlerin vergilerini indirdiği için büyük so- rumluluğa sahip olduğunu vurgulamakta, bugün ise mükelleflerin 700 milyar dolarını salt Wall Stre- et ve bankaları yeniden ayağa kaldırmak için kul- lanmaya çalışmakla eleştirmektedir. Gerçi her iki aday da bir müdahale planı ko- nusunda ortak bir görüşte anlaşmışlardır. Ama ta- raflar arasında yine de temel bazı görüş ayrılık- ları da yok değildir. Nitekim, Obama ve Demo- kratlar finans piyaslarının kurallara bağlanması- nı, spekülasyonlarla büyük kârlar sağlayan fır- satçıların vergilendirmesini koşul olarak ileri sür- müşlerdir. Buna karşılık L’Humanite yazarı Jac- ques Coubard’ın önemle altını çizdiği gibi, bu- nun gerçekleşmesi yine de zor görünmektedir. Zi- ra bu konuda karar verecek komisyonun üyleri doğrudan finans sistemine bağlı uzmanlardan oluşmaktadır(L’Humanite, 26.09.2008). 700 milyar dolarlık yardım paketinin encamı şu anda belirsiz. Büyük bir olasılıkla da koşullu da olsa Kongre’nin onayını sağlayacak görünmek- tedir. Ama işin eğlenceli bazı yanları da yok de- ğil. Zira demokrat aday Obama yardım paketine krizin asıl mağdurlarının dahil edilmediğini, büyük ve kolay kâr uğruna her şeyi mübah gören aç- gözlü spekülatörlerin hizaya getirilmesine yöne- lik koşullar ileri sürerken W. Bush’un devamı sa- yılan Cumhuriyetçilerin, Demokratlar tarafından ileri sürülen koşulları “Eyvah, sosyalizm geliyor” çığlıklarıyla karşılamaları, hayli eğlenceli bir gül- dürü olması bir yana, aynı zamanda ibret verici- dir. Ve bundan çıkarılması gereken ders de “kü- reselleşen kapitalizmin”, şu günlerde Avrupa’yı, Güney Amerika’yı, Uzakdoğu’yu sarsmaya baş- ladığı büyük krize karşın “bırakınız adam olma- yı” eşyasının tabiatına uygun olarak adam olmaya yönelik en utangaç adımları bile atmaya niyeti ol- madığı, yeteri açıklıkla anlaşılmış bulunmaktadır. Krizin çaresi yok değil. Kural tanımaz küresel piyasacıların doyumsuz kredi taleplerini sınırla- yacak reformlar, hisse senedi sahiplerinin kârla- rının, tavan tespitiyle sınırlandırılması, Avrupa Bir- liği’nce de kutsanan sermayenin serbest dolaşımı özgürlüğüne son verilmesinin, büyük sermaye- den çok kendilerini halkın esenliğine ve bilime adamış dürüst ekonomistler tarafından uzun süredir önerildiği ise kimse için sır değil. “Bırakmayın geçmesinler, bırakmayın yapma- sınlar”! ABD’de liderlik boşluğu Washington’da başkanlõk koltuğuna aday iki isim de ekonomiyi düze çõkarma konusunda umut vaadetmiyor Bush’un konuşmasõ bu kriz boyunca bizi endişelendiren bir şeyi anõmsattõ; seçim kampanyalarõ da dahil olmak üzere gerçek ulusal liderlik boşluğu. Bu konuda sayõn Bush’un şok edici zayõf performansõ göz önüne alõndõğõnda bunu sağlayacak olanlarõn onun yerine geçmek için yarõşan iki adam olmasõ gerekir. Şu ana kadar ne John McCain ne de Barack Obama bu liderliği gösterebildi. BB aşkan Bush ülkenin mali krizi konusunda Amerikan halkõna hitap etmek için geçen çarşambaya kadar bekledi ve konuşmasõnda korkudan başka bir şey sunamadõ. Hükümet düzenlemelerinin şok edici başarõsõzlõğõ, ya da ülkenin bundan sonra zenginlere yönelik vergi indirimini ve bütçeyi batõran savaşlarõ kaldõramayacağõ ya da vergi mükelleflerinin en az 700 milyar dolarõnõ Wall Street’i kurtarmak için harcanmasõnõn dikkat ve şeffaflõk içinde ve Kongre ve mahkemelerin denetimi altõnda yapõlmasõna yönelik herhangi bir onay da yer almadõ konuşmasõnda. Düzenlemeleri küçük görmesinin bu karõşõklõğõn nedeni olduğu düşünülürse Bush’un neden halka seslenmekte tereddüt ettiğini anlayabiliriz. Mali piyasalardaki fiyasko için hiçbir sorumluluk üstlenmeyen Bush konuşmasõnda kredi piyasalarõna yönelik ürkütücü bir tarafsõzlõktan daha fazlasõnõ sunabilirdi. Önerilen kurtarma planõyla vergi mükelleflerini koruma sözü veren Bush, sorunlu varlõklarõ hükümetin ucuza alõp pahalõya satacağõ yönünde yüzeysel bir güvence dõşõnda bunu nasõl yapacağõnõ da anlatmadõ. Ardõndan Kongre bu kurtarma planõnõ kabul etmezse “tüm ekonomimiz tehlikeye girer” diye de uyarõda bulundu. Sonunda Bush’un konuşmasõ bu kriz boyunca bizi endişelendiren bir şeyi anõmsattõ; seçim kampanyalarõ da dahil olmak üzere gerçek ulusal liderlik boşluğu. Bu konuda Sayõn Bush’un şok edici zayõf performansõ göz önüne alõndõğõnda bunu sağlayacak olanlarõn onun yerine geçmek için yarõşan iki adam olmasõ gerekir. Şu ana kadar ne John McCain ne de Barack Obama bu liderliği gösterebildi. Durumu özellikle sinir bozucu yapan bu krizin her ikisine de ekonomik politikalarõnõ açõklama ve somut bir çözüm önerme şansõnõ sağlamasõ. İki adayın farklı önerileri McCain, Obama’dan açõkça daha beter. Önce, evlerini kaybeden yüzbinlerce Amerikalõnõn õstõrabõnõ göz ardõ ederek ekonominin güçlü olduğunu ileri sürdü ve krizin nedenlerini araştõracak bir komisyon kurulmasõnõ önerdi. Son birkaç gündür de bugüne kadarki kariyeriyle tezat oluşturan popülist bir yaklaşõm içinde. McCain şimdi Kongre’de tartõşõlan kurtarma planõnõn vergi mükelleflerini korumasõ ve tüm paranõn iki partiden üyelerin yer alacağõ bir heyet denetiminde kamu önünde harcanmasõ gerektiğini söylüyor. Ancak bu kurtarma planõndan sonra vergi mükelleflerinin nasõl “iyileştirileceği” konusunda ufacõk bir ipucu bile vermedi. En önemlisi de McCain düzenlemeleri güçlendirmek konusunda tek kelime etmezken Bush’un zenginlere sağladõğõ vergi indirimlerinin sürdürülmesi õsrarõndan bir parmak bile kõmõldamadõ. Bu yaklaşõm pek çok Amerikalõnõn yaşamlarõnõ geliştirmediği gibi bundan sonraki nesillere engel getirecek bütçe zararlarõnõ beraberinde getirdi. Obama mali krizin nedenleri ve büyüklüğü konusunda daha açõk oldu. Mali endüstriye güçlü düzenlemeler getirilmesi ve kurtarma planõnõn vergi mükelleflerini korumasõ gerektiğini uzun süre savundu. Obama zenginlerin daha fazla vergi ödemesi gerektiğini yoksa bu ülkenin bu derin mali çukurdan çõkamayacağõnõ biliyor. Ama Obama her zaman yaptõğõ gibi reçete sunmanõn kõyõsõna kadar geldi ve orada durdu. Washington’da McCain ya da Obama’nõn iyi bir şeyler yapõp yapmayacağõnõ bilmiyoruz. Ancak McCain’in televizyondaki başkanlõk tartõşmasõnõ ertelemek istemesi bunlara yatkõn bir aday için çõlgõn bir hareketti. Ülke Obama ve McCain’in bu krizi tartõşmasõnõ ve kimin yönetmeye hazõr olduğunu görmek istiyor. İngilizceden çeviren: Elçin Poyrazlar (New York Times başyazısı, ABD, 25 Eylül 2008) Hristofyas ve üç sorunFİLİPPOS SAVVİDİS KK õbrõs’ta sorunun çözümüne yönelik gerçekler acõdõr. Ve bu nedenle adanõn siyasi yöneticileri maliyet ödeme korkusundan olsa gerek, halklarõna karşõ açõk konuşmaktan her zaman kaçõndõ. Bunu yaparlarken aynõ zamanda da birtakõm masallar üretmekten çekinmediler. Üstelik bu süreç hâlâ devam ediyor. Sivil toplum kuruluşlarõ ve kurumlar ise bir taraftan bu masallara güvenirken diğer taraftan ada gerçeğini kabul etmekte hâlâ zorluk çekiyor. 1974 Türk çõkartmasõndan (Barõş harekâtõ) sonra gerçekleri ve doğrularõ konuşma cesaretini gösterenler sürekli eleştirilip “vatan haini” olmakla suçlandõlar. Tüm bu faktörlere rağmen bugün için Kõbrõs konusu yeni ve önemli bir aşamaya geldi. Artõk kimsenin milliyetçi masallarla yetinme lüksü de kalmadõ. Kõbrõs Cumhurbaşkanõ Dimitris Hristofyas ile muhalefet partisi başkanõ Nikos Anastasiadis, bunlarõ açõkça ifade etmekten çekinmiyorlar. Adadaki gerçekler Kõbrõs Helenizm’inin önüne cesaretle ve doğrular çerçevesinde süslenmeden konuluyor. Çözüm her iki tarafõn da karşõlõklõ uzlaşmasõ sonucu ortaya çõkacak. Cumhurbaşkanõ Hristofyas net olarak siyasi parametrelerini ve uzlaşma sõnõrlarõnõ ortaya koydu. Çok fazla aşõrõya kaçmadan fakat aynõ zamanda Kõbrõslõ Rumlarõn temel haklarõnõ korumayõ hedefleyen sõnõrlar belirlenmiş durumda. Muhalefetin ve Kõbrõslõ Rumlarõn büyük çoğunluğu Hristofyas’õn bu stratejisine destek veriyorlar. O da aldõğõ bu güçle, 11 Eylül tarihinden itibaren “derin sulara” inerek doğrudan görüşmelere katõlõyor. Reddedici seslere ve müzakerelerin başarõsõz olacağõnõ ileri süren “profesyonel muhaliflerin” tepkilerine rağmen büyük kararlõlõkla taleplerde bulunarak aynõ zamanda esnek davranarak, görüşmelerin ilerlemesine olanak sağlayacak bir görüntü veriyor. Dikenli konular Bu aşamada görüşme sürecinden ayrõlarak konunun çõkmaza girmesi sorumluluğunu üstlenip Türkiye’ye günahlarõnõ silme fõrsatõnõ tanõmayacak gibi görünüyor. Kõbrõs konusundaki bütün “aktörler”, sorunun bugün için çözümlenmesinin geçmişe kõyasla çok daha zor olduğunu biliyorlar. Cumhurbaşkanõ Hristofyas, Papadopulos’un beş yõllõk görev süresi sonunda bõraktõğõ kötü mirasla bir şekilde idare etmek zorunda. Ancak diğer taraftan Hristofyas-Talat ikilisinin adanõn yönetiminde olmalarõ çözüm konusunda umut vaat ediyor. Buna sebep olarak her iki tarafta da çözüm için siyasi iradenin var olmasõ, farklõlõklar üzerinde köprü kurabilmeleri ve tabii bunun sonunda kapsamlõ bir çözüme ulaşõlmasõ. Bu noktada “Kıbrıs konusunda dikenli sorunlar nelerdir?” sorusunu sorabiliriz. Doğrudan görüşmelerde gündemin ilk sõrasõnda “yönetim” konusu bulunuyor. Müzakerelerin ilk aşamasõnda bu konu bütün yönleriyle tartõşõldõ ve çözüm anlamõnda “verimli” ve “üretken” olarak değerlendirildi. Kõbrõs Rum tarafõ dönüşümlü cumhurbaşkanlõğõ ve bakanlar kuruluyla, (cumhurbaşkanõ ile cumhurbaşkanõ yardõmcõsõnõn doğrudan halk tarafõndan seçileceği) cumhurbaşkanlõğõ sistemini önerdi. Kõbrõs Türk tarafõ ise cumhurbaşkanõ ile cumhurbaşkanõ yardõmcõsõnõn belli sürelerde değişmesi ve Meclis tarafõndan seçilmesi konusunda õsrar ediyor. Konuyla ilgilenenler bu maddenin diğerlerine göre daha kolay çözümlenebilir olduğunu vurguluyorlar. Aynõ kaynaklara göre Cumhurbaşkanlõğõ ve bakanlar kurulu konusunda anlaşma ortamõ sağlanmasõ, servetler, toprak, güvenlik ve garantiler gibi konularõn ele alõnmasõnda gerekli dinamizmi sağlayacak. Toprak konusu Kõbrõs Rum tarafõnõn zorlu görüşmeler yapmasõna neden olacak bir konudur. Bu çerçevede temel hedef mümkün olduğu kadar fazla toprağõn elde edilmesi ve mümkün olduğu kadar fazla göçmenin evlerine geri dönmelerini sağlamaktõr. Ancak, son yõllarda yeni yapõlarõn yoğunlaşmasõ ve yerleşimcilerin sayõsõndaki artõş durumu daha da karmaşõk hale getiriyor. Toprak konusu gayrimenkuller konusuyla doğrudan bağlantõlõdõr. Hristofyas’õn hedefi, Kõbrõs Türk yönetimi (KKTC) altõnda olsa bile, geri dönüş hakkõnõ garanti altõna almak ve topraklarõnõ geri alamayacak olanlar için tatmin edici düzenlemeler sağlamaktõr. Taraflar arasında köprüler kurulması mümkün Güvenlik-garanti konusu ise hâlâ büyük bir sorundur. Kõbrõs Rum tarafõ “haklı olarak” Kõbrõs’õn Avrupa Birliği üyesi olduğuna dikkat çekip, bu nedenle yeni bir güvenlik şemsiyesi altõnda olduğunu vurgulayõp 1960 Garanti ve İttifak anlaşmalarõnõn devam etmesine gerek olmadõğõnõ savunuyor. Kõbrõs Türk tarafõ ise õsrarla bu garantilerin devamõndan yana tavõr koyuyor. Her iki taraf arasõnda var olan görüş ayrõlõklarõna rağmen, çözüm yolunda köprüler kurulmasõ mümkündür. Zaten bu anlayõş olmasaydõ, doğrudan müzakerelerin başlamasõna gerek duyulmayacaktõ. Siyasi irade ve manevra yeteneğinin olduğu bir görüşme sürecinde, anlaşmazlõklar karşõlõklõ adõmlarla çözüm yoluna girebilir. Hristofyas ve Talat, tarih karşõsõnda üstlendikleri sorumluluklarõn bilincindeler. Doğrudan müzakerelerin başladõğõ ilk günden itibaren bu yoldan geri dönüş olmadõğõnõ biliyorlar. Ya karşõlõklõ olarak uzlaşarak soruna çözüm bulacaklar ya da başarõsõzlõktan kimin sorumlu olduğuna bakõlmaksõzõn maliyetin her iki toplum arasõnda paylaşõlacağõ yeni bir çõkmaza girecekler. BM Kõbrõs özel temsilcisi Alexander Downer’õn her iki lidere ifade ettiği “çözüm süreci size ait” uyarõsõ bu noktada önem kazanõyor. Bu ifade aynõ zamanda yeni girişimin başarõlõ ya da başarõsõz olmasõnõn sorumluluğunu iki topluma da yüklemektedir. Görüşmelerin başarõsõzlõkla sonuçlanacağõnõ ileri sürenlerin konuyu bir daha düşünmelerinde yarar var. Çözüm süreci zorlu olacak bu biliniyor, ancak bu aşamada başka alternatif de yok. Eğer Kõbrõslõlar adayõ ikiye bölen bugünkü düzen konusunda uzlaşma kararõnõ aldõlarsa, o zaman tabii ki iş değişir. Yunancadan çeviren: Murat İlem (To Vima, 17 Eylül) Hristofyas ve Talat, doğrudan müzakerelerin başladõğõ ilk günden itibaren bu yoldan geri dönüş olmadõğõnõ biliyorlar. Ya uzlaşarak soruna çözüm bulacaklar ya da başarõsõzlõktan kimin sorumlu olduğuna bakõlmaksõzõn maliyetin her iki toplum arasõnda paylaşõlacağõ yeni bir çõkmaza girecekler. GÖKÇEADA İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZ AÇIK ARTIRMA İLANI SAYI: 2007/2 ESAS Satõlmasõna Karar Verilen Taşõnmazõn Cinsi, Kõymeti, Adedi Evsafõ: Taşõnmazõn Tapu kaydõ ve özellikleri:Çanakkale ili, Gökçeada İlçesi, Kaleköy Köyü, Köyönü mevkii, 16 Dubleks Ev ve Arsasõ, 2695,45m2miktarlõ, 116ada, 1 parselde kain, Kat mülkitetli, 1/16arsa paylõ, R/Zemin kat, 1 Bağõmsõz bölüm, Dubleks meskenin kõymet takdirinde kesinleşen 80.000,00-YTL üzerinden Gökçeada İcra Müdürlüğü’nde satõlacaktõr. Taşõnmazõn tapu kaydõ üzerindeki Beyanlar: 2/07/2004-266 Yönetim planõ ve 3. Derece Arkeolojik Sit alanõnda Kalmak- tadõr Taşõnmazõn Yüzölçümü : 2695.45m2 Takdir Olunan Kõymeti : 80.000.00 İmar Durum : İmar planõ içinde olup, Konut alanõ içinde kalmaktadõr. 1. Satõş Günü : 17/11/2008 11:00-11:10 Pazartesi 2. Satõş Günü : 27/11/2008 11:00-11:10 Perşembe Yukarõda özellikleri yazõlõ taşõnmazlar bir borç nedeni ile açõk arttõrma suretiyle satõlacaktõr. Satõş Şartlarõ: 1- Satõş yukarõda belirtilen gün ve saatte GÖKÇEADA İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'nde açõk artõrma sureti ile yapõlacaktõr. Bu artõrmada tahmin edilen kõymetin % 60'õnõ ve rüçhanlõ alacaklõlar varsa alacaklarõ mecmuunu ve satõş masraflarõnõ geçmek şartõ ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alõcõ çõkmaz ise en çok artõranõn taahhüdü baki kalmak şartõ ile yukarõda belirtilen gün ve saatlerde ikine arttõrmaya çõkõlacaktõr. Bu arttõrmada da bu miktar elde edilememiş ise taşõnmaz en çok arttõranõn taahhüdü saklõ kalmak üzere arttõrma ilanõnda gösterilen müd- det sonunda en çok arttõrana ihale edilecektir. Şu kadarki, arttõrma bedelinin malõn tahmin edilen kõymetinin % 40'õnõ bulmasõ ve satõş isteyenin alacağõna rüçhanõ olan alacaklarõn toplamõndan fazla olmasõ ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştõrma masraflarõnõ geçme- si lazõmdõr. Böyle fazla bedelle alõcõ çõkmaz ise satõş talebi düşecektir. 2- Arttõrmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kõymetin % 20'si nisbetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanõn teminat mektubunu vermeleri lazõmdõr. Satõş peşin para iledir, alõcõ istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi, ihale pulu, 1/2 tapu harcõ ve masraflarõ ile Damga vergisi ve KDV alõcõya aittir. 3- İpotek sahibi alacaklõlarla diğer ilgililerin (*) bu taşõnmaz üzerindeki haklarõnõ hususu ile faiz ve masrafa dair olan iddialarõnõ dayanağõ belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazõmdõr. Aksi takdirde haklarõ tapu sicil ile sabit olmadõkça paylaşmadan hariç bõ- rakõlacaktõr. 4- İhaleye katõlõp daha sonra ihale bedelini yatõrmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alõcõlar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasõndaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrõca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardõr. İhale farkõ ve te- merrüt faizi ayrõca hükme hacet kalmaksõzõn Dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alõnacaktõr. 5- Şartname, 1. satõş gününden 15 gün öncesi herkesin görebilmesi için dairede açõk olup masrafõ verildiği takdirde isteyen alõcõya bir örneği gönderilebilir. 6- Satõşa ' iştirak edenleri şartnameyi görmüş ve münderecatõnõ kabul etmiş sayõlacaklarõ, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2007/2 sayõlõ dosya numarasõ ile Müdürlüğümüze başvurmalarõ ilan olunur.09/09/2008 (İc.İf.K.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkõ sahipleri de dahil- dir. Yönetmelik Örnek No :27 Basõn: 51147
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear