Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 29 EYLÜL 2008 PAZARTESİ
10 DIŞ BASIN dishab@cumhuriyet.com.tr
CMYB
C M Y B
DEĞİŞEN DÜNYADAN
HÜSEYİN BAŞ
Finansal Krizde Kriz!
Finansal spekülasyonlar sonucu iflasın eşiği-
ne dayanan bankaları kurtarmak için bir süredir
büyük merkez bankalarının kamuya ait dolar mus-
luklarını açtıkları biliniyor. Buna koşut olarak sis-
temik bir krizin önlenmesine dönük bazı önlem-
lerin alındığı da gerçek. Ama çoğunlukla sorulan,
ne var ki, kimsenin tatmin edici bir yanıt vere-
mediği soru şu: “Ne zamana kadar?”
Lehman Brothers’ın güç duruma düşmesine se-
yirci kalmayı yeğleyen W. Bush yönetimi, aniden
bunun tam tersini yaparak “küresel ölçekte bir kri-
zin önlenmesi” için sigorta devi AIG’ye bir çırpı-
da 85 milyar dolarlık destek sağlamıştır. Fransız
gazetesi L’Humanite’nin anımsattığı gibi kapita-
lizmin kadim “ ‘kârlar özel’e ‘zararlar kamu’ya’ öz-
deyişinin bugün de, kuşkusuz yarın da geçerli ol-
maya devam ettiğini göstermiştir.
Ancak öyle görünüyor ki, AIG’ye verilen bu des-
tek, miktar olarak bakıldığında “devede kulak” da-
hası “denizde bir damla” bile değil. Biraz da bu
yüzden W. Bush giderayak, özellikle de finansal
kriz sonrası kamuoyu yoklamalarında şimdiye de-
ğin görülmemiş ölçüde neredeyse dibe vuran
Cumhuriyetçi aday McCain’e arka çıkmanın
yanı sıra çaresizlik içinde ağlaşıp duran piyasa-
ları bir nebze de olsa sakinleştirmek adına 700
milyar dolarlık bir yardım paketini acil olarak onay-
lanması için Kongre’ye sevk etmiştir. Bu miktar
ne denli önemli olsa da kuşkusuz finans piya-
salarının içinde devindikleri derin krizin atlatıl-
masına yeterli olmaktan uzak. Ayrıca bu satırla-
rın yazıldığı ana kadar söz konusu paket onay-
lanmış da değil. Zira 700 milyar dolarlık yardım
paketi Kongre’de sadece çoğunlukta olan de-
mokratlar tarafından değil, beklenmedik bir bi-
çimde, birbirlerine zıt görüşlerde de olsa Cum-
huriyetçiler tarafından da eleştiriye uğramış ve bu
paketin acilen onaylanmasını geciktirmiştir. Bu ge-
cikme salt Amerika’nın değil, tüm dünya borsa-
larının yeni bir çöküşüne yol açmıştır. Bilindiği üze-
re söz konusu yardım paketi, yeni bir örgütün ku-
rulmasını ve zor durumdaki finans kuruluşlarının
“çürük” hisse senetlerini sözü geçen bir örgüte
devretmelerini öngörmektedir. Bu, uzmanlara ba-
kılırsa iflasların çığı halinde birbirini izlemesini ön-
leyecek, mutlaka gerekli görülen bankalar arası
nakit alışverişinin gerçekleşmesini sağlayacak gü-
ven ortamını yaratmaktır. Ne var ki, sorun, De-
mokrat çoğunluğa göre, söz konusu operasyon
vergi mükellefleri için büyük yük anlamına gel-
mektedir. Özellikle de paketin tek yanlı bir biçimde
bankaların düze çıkmasını sağlarken krizin zora
soktuğu aileleri hesaba katmamaktadır. Banka-
lar komisyonu başkanı Demokrat senatör Chiri-
stopher Dodd, planın bu haliyle uygulanmasının
mümkün olmadığını ileri sürmektedir. W. Bush yö-
netiminin ekonomik ve sosyal alanlardaki “per-
formansını” (!) bilen Amerikan kamuoyu ise bü-
yük çoğunluğuyla kamuya ve vergi mükellefleri-
ne ait milyarlarca doların krizin sorumlusu, çoğu
düpedüz “üç kâğıtçı” olarak görülen speküla-
törlerin kurtarılmasına gitmesinden kaygı du-
yaktadır. New York Times yeni başyazılarından
birinde, W. Bush yönetiminin bugünkü krizde aşı-
rı zenginlerin vergilerini indirdiği için büyük so-
rumluluğa sahip olduğunu vurgulamakta, bugün
ise mükelleflerin 700 milyar dolarını salt Wall Stre-
et ve bankaları yeniden ayağa kaldırmak için kul-
lanmaya çalışmakla eleştirmektedir.
Gerçi her iki aday da bir müdahale planı ko-
nusunda ortak bir görüşte anlaşmışlardır. Ama ta-
raflar arasında yine de temel bazı görüş ayrılık-
ları da yok değildir. Nitekim, Obama ve Demo-
kratlar finans piyaslarının kurallara bağlanması-
nı, spekülasyonlarla büyük kârlar sağlayan fır-
satçıların vergilendirmesini koşul olarak ileri sür-
müşlerdir. Buna karşılık L’Humanite yazarı Jac-
ques Coubard’ın önemle altını çizdiği gibi, bu-
nun gerçekleşmesi yine de zor görünmektedir. Zi-
ra bu konuda karar verecek komisyonun üyleri
doğrudan finans sistemine bağlı uzmanlardan
oluşmaktadır(L’Humanite, 26.09.2008).
700 milyar dolarlık yardım paketinin encamı şu
anda belirsiz. Büyük bir olasılıkla da koşullu da
olsa Kongre’nin onayını sağlayacak görünmek-
tedir. Ama işin eğlenceli bazı yanları da yok de-
ğil. Zira demokrat aday Obama yardım paketine
krizin asıl mağdurlarının dahil edilmediğini, büyük
ve kolay kâr uğruna her şeyi mübah gören aç-
gözlü spekülatörlerin hizaya getirilmesine yöne-
lik koşullar ileri sürerken W. Bush’un devamı sa-
yılan Cumhuriyetçilerin, Demokratlar tarafından
ileri sürülen koşulları “Eyvah, sosyalizm geliyor”
çığlıklarıyla karşılamaları, hayli eğlenceli bir gül-
dürü olması bir yana, aynı zamanda ibret verici-
dir. Ve bundan çıkarılması gereken ders de “kü-
reselleşen kapitalizmin”, şu günlerde Avrupa’yı,
Güney Amerika’yı, Uzakdoğu’yu sarsmaya baş-
ladığı büyük krize karşın “bırakınız adam olma-
yı” eşyasının tabiatına uygun olarak adam olmaya
yönelik en utangaç adımları bile atmaya niyeti ol-
madığı, yeteri açıklıkla anlaşılmış bulunmaktadır.
Krizin çaresi yok değil. Kural tanımaz küresel
piyasacıların doyumsuz kredi taleplerini sınırla-
yacak reformlar, hisse senedi sahiplerinin kârla-
rının, tavan tespitiyle sınırlandırılması, Avrupa Bir-
liği’nce de kutsanan sermayenin serbest dolaşımı
özgürlüğüne son verilmesinin, büyük sermaye-
den çok kendilerini halkın esenliğine ve bilime
adamış dürüst ekonomistler tarafından uzun
süredir önerildiği ise kimse için sır değil.
“Bırakmayın geçmesinler, bırakmayın yapma-
sınlar”!
ABD’de liderlik boşluğu
Washington’da başkanlõk koltuğuna aday iki isim de ekonomiyi düze çõkarma konusunda umut vaadetmiyor
Bush’un konuşmasõ bu kriz boyunca bizi
endişelendiren bir şeyi anõmsattõ; seçim
kampanyalarõ da dahil olmak üzere gerçek
ulusal liderlik boşluğu. Bu konuda sayõn
Bush’un şok edici zayõf performansõ göz
önüne alõndõğõnda bunu sağlayacak olanlarõn
onun yerine geçmek için yarõşan iki adam
olmasõ gerekir. Şu ana kadar ne John McCain
ne de Barack Obama bu liderliği gösterebildi.
BB
aşkan Bush ülkenin mali krizi
konusunda Amerikan halkõna hitap
etmek için geçen çarşambaya kadar
bekledi ve konuşmasõnda korkudan başka bir
şey sunamadõ.
Hükümet düzenlemelerinin şok edici
başarõsõzlõğõ, ya da ülkenin bundan sonra
zenginlere yönelik vergi indirimini ve bütçeyi
batõran savaşlarõ kaldõramayacağõ ya da vergi
mükelleflerinin en az 700 milyar dolarõnõ Wall
Street’i kurtarmak için harcanmasõnõn dikkat ve
şeffaflõk içinde ve Kongre ve mahkemelerin
denetimi altõnda yapõlmasõna yönelik herhangi
bir onay da yer almadõ konuşmasõnda.
Düzenlemeleri küçük görmesinin bu
karõşõklõğõn nedeni olduğu düşünülürse Bush’un
neden halka seslenmekte tereddüt ettiğini
anlayabiliriz. Mali piyasalardaki fiyasko için
hiçbir sorumluluk üstlenmeyen Bush
konuşmasõnda kredi piyasalarõna yönelik
ürkütücü bir tarafsõzlõktan daha fazlasõnõ
sunabilirdi.
Önerilen kurtarma planõyla vergi
mükelleflerini koruma sözü veren Bush, sorunlu
varlõklarõ hükümetin ucuza alõp pahalõya
satacağõ yönünde yüzeysel bir güvence dõşõnda
bunu nasõl yapacağõnõ da anlatmadõ. Ardõndan
Kongre bu kurtarma planõnõ kabul etmezse
“tüm ekonomimiz tehlikeye girer” diye de
uyarõda bulundu.
Sonunda Bush’un konuşmasõ bu kriz boyunca
bizi endişelendiren bir şeyi anõmsattõ; seçim
kampanyalarõ da dahil olmak üzere gerçek
ulusal liderlik boşluğu. Bu konuda Sayõn
Bush’un şok edici zayõf performansõ göz önüne
alõndõğõnda bunu sağlayacak olanlarõn onun
yerine geçmek için yarõşan iki adam olmasõ
gerekir. Şu ana kadar ne John McCain ne de
Barack Obama bu liderliği gösterebildi.
Durumu özellikle sinir bozucu yapan bu krizin
her ikisine de ekonomik politikalarõnõ açõklama
ve somut bir çözüm önerme şansõnõ sağlamasõ.
İki adayın farklı önerileri
McCain, Obama’dan açõkça daha beter. Önce,
evlerini kaybeden yüzbinlerce Amerikalõnõn
õstõrabõnõ göz ardõ ederek ekonominin güçlü
olduğunu ileri sürdü ve krizin nedenlerini
araştõracak bir komisyon kurulmasõnõ önerdi.
Son birkaç gündür de bugüne kadarki
kariyeriyle tezat oluşturan popülist bir yaklaşõm
içinde. McCain şimdi Kongre’de tartõşõlan
kurtarma planõnõn vergi mükelleflerini korumasõ
ve tüm paranõn iki partiden üyelerin yer alacağõ
bir heyet denetiminde kamu önünde harcanmasõ
gerektiğini söylüyor. Ancak bu kurtarma
planõndan sonra vergi mükelleflerinin nasõl
“iyileştirileceği” konusunda ufacõk bir ipucu
bile vermedi. En önemlisi de McCain
düzenlemeleri güçlendirmek konusunda tek
kelime etmezken Bush’un zenginlere sağladõğõ
vergi indirimlerinin sürdürülmesi õsrarõndan bir
parmak bile kõmõldamadõ. Bu yaklaşõm pek çok
Amerikalõnõn yaşamlarõnõ geliştirmediği gibi
bundan sonraki nesillere engel getirecek bütçe
zararlarõnõ beraberinde getirdi. Obama mali
krizin nedenleri ve büyüklüğü konusunda daha
açõk oldu. Mali endüstriye güçlü düzenlemeler
getirilmesi ve kurtarma planõnõn vergi
mükelleflerini korumasõ gerektiğini uzun süre
savundu. Obama zenginlerin daha fazla vergi
ödemesi gerektiğini yoksa bu ülkenin bu derin
mali çukurdan çõkamayacağõnõ biliyor. Ama
Obama her zaman yaptõğõ gibi reçete sunmanõn
kõyõsõna kadar geldi ve orada durdu.
Washington’da McCain ya da Obama’nõn iyi bir
şeyler yapõp yapmayacağõnõ bilmiyoruz. Ancak
McCain’in televizyondaki başkanlõk
tartõşmasõnõ ertelemek istemesi bunlara yatkõn
bir aday için çõlgõn bir hareketti. Ülke Obama ve
McCain’in bu krizi tartõşmasõnõ ve kimin
yönetmeye hazõr olduğunu görmek istiyor.
İngilizceden çeviren: Elçin Poyrazlar (New
York Times başyazısı, ABD, 25 Eylül 2008)
Hristofyas ve üç sorunFİLİPPOS SAVVİDİS
KK
õbrõs’ta sorunun çözümüne yönelik
gerçekler acõdõr. Ve bu nedenle
adanõn siyasi yöneticileri maliyet
ödeme korkusundan olsa gerek, halklarõna
karşõ açõk konuşmaktan her zaman kaçõndõ.
Bunu yaparlarken aynõ zamanda da birtakõm
masallar üretmekten çekinmediler. Üstelik
bu süreç hâlâ devam ediyor. Sivil toplum
kuruluşlarõ ve kurumlar ise bir taraftan bu
masallara güvenirken diğer taraftan ada
gerçeğini kabul etmekte hâlâ zorluk
çekiyor. 1974 Türk çõkartmasõndan (Barõş
harekâtõ) sonra gerçekleri ve doğrularõ
konuşma cesaretini gösterenler sürekli
eleştirilip “vatan haini” olmakla
suçlandõlar. Tüm bu faktörlere rağmen
bugün için Kõbrõs konusu yeni ve önemli bir
aşamaya geldi. Artõk kimsenin milliyetçi
masallarla yetinme lüksü de kalmadõ. Kõbrõs
Cumhurbaşkanõ Dimitris Hristofyas ile
muhalefet partisi başkanõ Nikos
Anastasiadis, bunlarõ açõkça ifade
etmekten çekinmiyorlar. Adadaki
gerçekler Kõbrõs Helenizm’inin önüne
cesaretle ve doğrular çerçevesinde
süslenmeden konuluyor. Çözüm her iki
tarafõn da karşõlõklõ uzlaşmasõ sonucu
ortaya çõkacak. Cumhurbaşkanõ Hristofyas
net olarak siyasi parametrelerini ve
uzlaşma sõnõrlarõnõ ortaya koydu. Çok
fazla aşõrõya kaçmadan fakat aynõ zamanda
Kõbrõslõ Rumlarõn temel haklarõnõ
korumayõ hedefleyen sõnõrlar belirlenmiş
durumda. Muhalefetin ve Kõbrõslõ Rumlarõn
büyük çoğunluğu Hristofyas’õn bu
stratejisine destek veriyorlar. O da aldõğõ bu
güçle, 11 Eylül tarihinden itibaren “derin
sulara” inerek doğrudan görüşmelere
katõlõyor. Reddedici seslere ve
müzakerelerin başarõsõz olacağõnõ ileri süren
“profesyonel muhaliflerin” tepkilerine
rağmen büyük kararlõlõkla taleplerde
bulunarak aynõ zamanda esnek davranarak,
görüşmelerin ilerlemesine olanak
sağlayacak bir görüntü veriyor.
Dikenli konular
Bu aşamada görüşme sürecinden ayrõlarak
konunun çõkmaza girmesi sorumluluğunu
üstlenip Türkiye’ye günahlarõnõ silme
fõrsatõnõ tanõmayacak gibi görünüyor.
Kõbrõs konusundaki bütün “aktörler”,
sorunun bugün için çözümlenmesinin
geçmişe kõyasla çok daha zor olduğunu
biliyorlar. Cumhurbaşkanõ Hristofyas,
Papadopulos’un beş yõllõk görev süresi
sonunda bõraktõğõ kötü mirasla bir şekilde
idare etmek zorunda. Ancak diğer taraftan
Hristofyas-Talat ikilisinin adanõn
yönetiminde olmalarõ çözüm konusunda
umut vaat ediyor. Buna sebep olarak her iki
tarafta da çözüm için siyasi iradenin var
olmasõ, farklõlõklar üzerinde köprü
kurabilmeleri ve tabii bunun sonunda
kapsamlõ bir çözüme ulaşõlmasõ. Bu noktada
“Kıbrıs konusunda dikenli sorunlar
nelerdir?” sorusunu sorabiliriz. Doğrudan
görüşmelerde gündemin ilk sõrasõnda
“yönetim” konusu bulunuyor.
Müzakerelerin ilk aşamasõnda bu konu
bütün yönleriyle tartõşõldõ ve çözüm
anlamõnda “verimli” ve “üretken” olarak
değerlendirildi. Kõbrõs Rum tarafõ
dönüşümlü cumhurbaşkanlõğõ ve bakanlar
kuruluyla, (cumhurbaşkanõ ile
cumhurbaşkanõ yardõmcõsõnõn doğrudan
halk tarafõndan seçileceği)
cumhurbaşkanlõğõ sistemini önerdi. Kõbrõs
Türk tarafõ ise cumhurbaşkanõ ile
cumhurbaşkanõ yardõmcõsõnõn belli
sürelerde değişmesi ve Meclis tarafõndan
seçilmesi konusunda õsrar ediyor. Konuyla
ilgilenenler bu maddenin diğerlerine göre
daha kolay çözümlenebilir olduğunu
vurguluyorlar. Aynõ kaynaklara göre
Cumhurbaşkanlõğõ ve bakanlar kurulu
konusunda anlaşma ortamõ sağlanmasõ,
servetler, toprak, güvenlik ve garantiler
gibi konularõn ele alõnmasõnda gerekli
dinamizmi sağlayacak. Toprak konusu
Kõbrõs Rum tarafõnõn zorlu görüşmeler
yapmasõna neden olacak bir konudur. Bu
çerçevede temel hedef mümkün olduğu
kadar fazla toprağõn elde edilmesi ve
mümkün olduğu kadar fazla göçmenin
evlerine geri dönmelerini sağlamaktõr.
Ancak, son yõllarda yeni yapõlarõn
yoğunlaşmasõ ve yerleşimcilerin sayõsõndaki
artõş durumu daha da karmaşõk hale
getiriyor. Toprak konusu gayrimenkuller
konusuyla doğrudan bağlantõlõdõr.
Hristofyas’õn hedefi, Kõbrõs Türk yönetimi
(KKTC) altõnda olsa bile, geri dönüş
hakkõnõ garanti altõna almak ve topraklarõnõ
geri alamayacak olanlar için tatmin edici
düzenlemeler sağlamaktõr.
Taraflar arasında köprüler
kurulması mümkün
Güvenlik-garanti konusu ise hâlâ büyük bir
sorundur. Kõbrõs Rum tarafõ “haklı olarak”
Kõbrõs’õn Avrupa Birliği üyesi olduğuna
dikkat çekip, bu nedenle yeni bir güvenlik
şemsiyesi altõnda olduğunu vurgulayõp 1960
Garanti ve İttifak anlaşmalarõnõn devam
etmesine gerek olmadõğõnõ savunuyor.
Kõbrõs Türk tarafõ ise õsrarla bu garantilerin
devamõndan yana tavõr koyuyor. Her iki
taraf arasõnda var olan görüş ayrõlõklarõna
rağmen, çözüm yolunda köprüler
kurulmasõ mümkündür. Zaten bu anlayõş
olmasaydõ, doğrudan müzakerelerin
başlamasõna gerek duyulmayacaktõ. Siyasi
irade ve manevra yeteneğinin olduğu bir
görüşme sürecinde, anlaşmazlõklar
karşõlõklõ adõmlarla çözüm yoluna girebilir.
Hristofyas ve Talat, tarih karşõsõnda
üstlendikleri sorumluluklarõn bilincindeler.
Doğrudan müzakerelerin başladõğõ ilk
günden itibaren bu yoldan geri dönüş
olmadõğõnõ biliyorlar. Ya karşõlõklõ olarak
uzlaşarak soruna çözüm bulacaklar ya da
başarõsõzlõktan kimin sorumlu olduğuna
bakõlmaksõzõn maliyetin her iki toplum
arasõnda paylaşõlacağõ yeni bir çõkmaza
girecekler. BM Kõbrõs özel temsilcisi
Alexander Downer’õn her iki lidere ifade
ettiği “çözüm süreci size ait” uyarõsõ bu
noktada önem kazanõyor. Bu ifade aynõ
zamanda yeni girişimin başarõlõ ya da
başarõsõz olmasõnõn sorumluluğunu iki
topluma da yüklemektedir. Görüşmelerin
başarõsõzlõkla sonuçlanacağõnõ ileri
sürenlerin konuyu bir daha düşünmelerinde
yarar var. Çözüm süreci zorlu olacak bu
biliniyor, ancak bu aşamada başka alternatif
de yok. Eğer Kõbrõslõlar adayõ ikiye bölen
bugünkü düzen konusunda uzlaşma kararõnõ
aldõlarsa, o zaman tabii ki iş değişir.
Yunancadan çeviren: Murat İlem
(To Vima, 17 Eylül)
Hristofyas ve Talat, doğrudan
müzakerelerin başladõğõ ilk günden
itibaren bu yoldan geri dönüş olmadõğõnõ
biliyorlar. Ya uzlaşarak soruna çözüm
bulacaklar ya da başarõsõzlõktan kimin
sorumlu olduğuna bakõlmaksõzõn
maliyetin her iki toplum arasõnda
paylaşõlacağõ yeni bir çõkmaza girecekler.
GÖKÇEADA İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZ AÇIK ARTIRMA İLANI
SAYI: 2007/2 ESAS
Satõlmasõna Karar Verilen Taşõnmazõn Cinsi, Kõymeti, Adedi Evsafõ: Taşõnmazõn Tapu kaydõ ve özellikleri:Çanakkale ili, Gökçeada İlçesi, Kaleköy Köyü, Köyönü mevkii, 16 Dubleks Ev ve Arsasõ, 2695,45m2miktarlõ, 116ada, 1 parselde kain, Kat mülkitetli, 1/16arsa paylõ,
R/Zemin kat, 1 Bağõmsõz bölüm, Dubleks meskenin kõymet takdirinde kesinleşen 80.000,00-YTL üzerinden Gökçeada İcra Müdürlüğü’nde satõlacaktõr. Taşõnmazõn tapu kaydõ üzerindeki Beyanlar: 2/07/2004-266 Yönetim planõ ve 3. Derece Arkeolojik Sit alanõnda Kalmak-
tadõr Taşõnmazõn Yüzölçümü : 2695.45m2 Takdir Olunan Kõymeti : 80.000.00 İmar Durum : İmar planõ içinde olup, Konut alanõ içinde kalmaktadõr.
1. Satõş Günü : 17/11/2008 11:00-11:10 Pazartesi 2. Satõş Günü : 27/11/2008 11:00-11:10 Perşembe
Yukarõda özellikleri yazõlõ taşõnmazlar bir borç nedeni ile açõk arttõrma suretiyle satõlacaktõr. Satõş Şartlarõ:
1- Satõş yukarõda belirtilen gün ve saatte GÖKÇEADA İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'nde açõk artõrma sureti ile yapõlacaktõr. Bu artõrmada tahmin edilen kõymetin % 60'õnõ ve rüçhanlõ alacaklõlar varsa alacaklarõ mecmuunu ve satõş masraflarõnõ geçmek şartõ ile ihale olunur. Böyle bir
bedelle alõcõ çõkmaz ise en çok artõranõn taahhüdü baki kalmak şartõ ile yukarõda belirtilen gün ve saatlerde ikine arttõrmaya çõkõlacaktõr. Bu arttõrmada da bu miktar elde edilememiş ise taşõnmaz en çok arttõranõn taahhüdü saklõ kalmak üzere arttõrma ilanõnda gösterilen müd-
det sonunda en çok arttõrana ihale edilecektir. Şu kadarki, arttõrma bedelinin malõn tahmin edilen kõymetinin % 40'õnõ bulmasõ ve satõş isteyenin alacağõna rüçhanõ olan alacaklarõn toplamõndan fazla olmasõ ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştõrma masraflarõnõ geçme-
si lazõmdõr. Böyle fazla bedelle alõcõ çõkmaz ise satõş talebi düşecektir.
2- Arttõrmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kõymetin % 20'si nisbetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanõn teminat mektubunu vermeleri lazõmdõr. Satõş peşin para iledir, alõcõ istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi, ihale
pulu, 1/2 tapu harcõ ve masraflarõ ile Damga vergisi ve KDV alõcõya aittir.
3- İpotek sahibi alacaklõlarla diğer ilgililerin (*) bu taşõnmaz üzerindeki haklarõnõ hususu ile faiz ve masrafa dair olan iddialarõnõ dayanağõ belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazõmdõr. Aksi takdirde haklarõ tapu sicil ile sabit olmadõkça paylaşmadan hariç bõ-
rakõlacaktõr.
4- İhaleye katõlõp daha sonra ihale bedelini yatõrmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alõcõlar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasõndaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrõca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardõr. İhale farkõ ve te-
merrüt faizi ayrõca hükme hacet kalmaksõzõn Dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alõnacaktõr.
5- Şartname, 1. satõş gününden 15 gün öncesi herkesin görebilmesi için dairede açõk olup masrafõ verildiği takdirde isteyen alõcõya bir örneği gönderilebilir.
6- Satõşa ' iştirak edenleri şartnameyi görmüş ve münderecatõnõ kabul etmiş sayõlacaklarõ, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2007/2 sayõlõ dosya numarasõ ile Müdürlüğümüze başvurmalarõ ilan olunur.09/09/2008 (İc.İf.K.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkõ sahipleri de dahil-
dir. Yönetmelik Örnek No :27 Basõn: 51147