Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
1
980 sonrasõnda parti-
leşmeye izin çõktõğõnda
aynõ kadrolar önce
üçüncü partileri Refah Par-
tisi’ni ardõndan da partiyi
finanse edecek şirketleri bir-
biri ardõnca kurdular. Yön-
tem aynõ sadece mutemetler
değişmişti. Bu kez partinin
mutemetlik görevini Gür-
gen Bayatlõ yerine Fatih’te
mali müşavirlik yapan Sü-
leyman Mercümek ile An-
kara’da terzilik yapan Beşir
Darçın almõştõ.
RP ve partinin yurtdõşõn-
daki ayağõ Avrupa Milli Gö-
rüş Teşkilatõ’nõn (AMGT)
iki mutemedinden biri olan
Süleyman Mercümek’e kur-
durduğu şirketler Milli Ga-
zete’nin basõmõnõ gerçek-
leştiren Milsan Basõn Sana-
yi, Milli Gazete’yi yayõmla-
yan Yeni Neşriyat, Hak-İn-
şaat, Kor-Kömür, YA DA
Yayõn ve Dağõtõm Pazarlama
A.Ş, Yeni Devir Matbaacõ-
lõk A.Ş, YA DA Arsa Alõm
Satõm Şirketi, GEPADA Ge-
nel Dağõtõm Pazarlama ve
Visan AŞ’ydi. Bu şirketlerin
ortaklõk yapõlarõ incelendi-
ğinde siyaset sahnesinde RP
saflarõndan daha sonra boy
gösterecek isimlere rastlõ-
yoruz. Bu isimlerden bazõlarõ
bugün AKP saflarõnda aktif
politika yapõyor.
ME R C Ü M E K ’ İ N
ORTAĞI TOPBAŞ
Süleyman Mercümek’in
YA DA Yayõn ve Dağõtõm
Pazarlama A.Ş’deki ortak-
larõndan biri şu anda İstanbul
Büyükşehir Belediye Baş-
kanõ Kadir Topbaş. 1994
yerel seçimlerinde RP’den
Beykoz Belediye Başkanõ
seçilen Yücel Çelikbilek,
Sultanbeyli Belediye Baş-
kanõ Ali Nabi Koçak diğer
şirketlerdeki ortaklarõ. Bir
Musevi işadamõ tarafõndan
kurulan Visan A.Ş’nin genel
müdürlüğünü ise AKP’de
Tayyip Erdoğan’õn gözde-
lerinden İdris Güllüce ya-
põyordu.
Mutemetlerden Süleyman
Mercümek İstanbul’da faa-
liyet gösterirken diğer mu-
temet Beşir Darçõn da An-
kara’da dört koldan faaliyet
gösteriyordu. Hac organi-
zasyonu yapan AKA Tur,
ETAŞ Turizm A.Ş ve İz-
mir’de yine Musevi işa-
damlarõ tarafõndan yõllar ön-
ce kurulan Van der Zee Şir-
keti de Beşir Darçõn tarafõn-
dan yönetiliyordu. Ayrõca
partinin genel merkezinin
bulunduğu bina ile Erba-
kan’õn evi de Beşir Darçõn’a
ait görünüyordu.
RP’NİN VURGUNU
ORTAYA ÇIKTI
Her şey dönemin başba-
kanõ Tansu Çiller’in bir
açõklamasõyla başladõ. Baş-
bakan Tansu Çiller ile
DYP’li bakanlar hakkõnda
neredeyse her hafta bir gen-
soru önergesi veren RP’ye
karşõ iktidar partisi Şubat
1994’te karşõ atağa geçti.
22 Şubat 1994’te Başbakan
Tansu Çiller, RP’nin yurti-
çinde ve yurtdõşõnda Bos-
na’ya yardõm amacõyla top-
ladõğõ paranõn yarõsõnõ yeri-
ne ulaştõrmadõğõnõ ve konu-
nun ayrõntõsõnõ daha sonra
yapacağõnõ açõkladõ.
Çiller’in iddiasõna ilk ya-
nõt RP Grup Başkanvekili
Şevket Kazan’dan geldi.
Kazan, “Çiller, RP yar-
dımlarının yerine ulaşıp
ulaşmadığını Bosna-Her-
sek Cumhurbaşkanı Aliya
İzzetbegoviç’e sorsun” de-
di. Aynõ gün Bosna-Hersek
Ankara Büyükelçisi Hajru-
din Somun, RP’den kendi-
lerine hiç para iletilmediği-
ni açõkladõ. Yargõtay Cum-
huriyet Başsavcõlõğõ, Baş-
bakan Çiller’in bu yöndeki
iddiasõnõ ihbar kabul ederek
inceleme başlattõ. 24 Şubat
1994’te yaptõğõ açõklamada
parti olarak yardõm toplama
işi yapmadõklarõnõ söyler-
ken partinin Grup Başkan-
vekili Şevket Kazan ise top-
lanan paralarõn 2 milyar li-
rasõnõn elden Bosnalõ Albay
Adem Haciç’e teslim edil-
diğini belirtti. Ancak Bosna
hükümeti, ordularõnda Adem
Haciç adõnda bir albay bu-
lunmadõğõnõ açõklayõnca
RP’nin yalanõ ortaya çõktõ.
Yapõlan araştõrmalar sonu-
cunda RP’nin Bosna ordu-
sunda albay diye tanõttõğõ
Adem Haciç’in aslõnda
imam olduğu anlaşõldõ. Ya-
lan ortaya çõkõnca, Erbakan
düzenlediği basõn toplantõ-
sõnda, “İmamsa imam size
ne? Yardımı toplamışlar,
bu adama inanıp vermiş-
ler, ne karışıyorsun?” di-
yordu. Yardõm yerine ulaş-
sa kimsenin karõşacağõ yok-
tu ancak Bosna Başbakanõ
bile kendilerine bir yardõm
ulaşmadõğõnõ õsrarla söylü-
yordu.
CMYB
C M Y B
12 EYLÜL 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA
DİZİ 7
Yõllarca kitlelerin dini duygularõ sümürülerek toplanan paralar ya partiye aktarõldõ ya da zimmete geçirildi
İnanç hortumcularõ
C
umhuriyet devrimi ile yaşanan toplum-
sal dönüşümden olumsuz yönde etkile-
nen İslami cemaatler, Osmanlõ döne-
mindeki sosyal, siyasal ve ekonomik ay-
rõcalõklarõnõ tümüyle yitirdiler. İslami cemaat-
lerin yeniden derlenip toparlanmalarõ ve ka-
munun olanaklarõndan nemalanmalarõ için çok
partili siyasal yaşamõ beklemeleri gerekti. DP
iktidarõnõn göz kõrpmasõyla cesaretlenerek yer-
altõndan çõkan cemaatler, siyasal yaşama mü-
dahil oldular. Siyasal yaşama aktif olarak ka-
tõldõklarõ ölçüde kamu olanaklarõndan da ya-
rarlanmayõ keşfettiler.
Menderes döneminde kamu bankalarõ ve
kooperatiflerin kredileri ile palazlanan İslami
kesimin, basõn yayõn faaliyeti gösteren şirket-
leri de örtülü ödenekten nemalandõ. Abdül-
hamit dönemini aratacak sansür uygulamala-
rõna ek olarak kâğõt ambargosu da uygulayan
Menderes hükümeti, başta Necip Fazıl’õn ba-
şõnda bulunduğu İslami yayõn kuruluşlarõna sõ-
nõrsõz kâğõt desteği verirken örtülü ödenekten
de hatõrõ sayõlõr paylar ödeniyordu. 1960 ihti-
laliyle yaşanan kõsa bir durgunluk döneminden
sonra DP’nin devamõ olan AP iktidarõ döne-
minde de siyasal ve ekonomik güçlerini bü-
yüttüler. Bu dönemde bir yandan İlim Yayma
Cemiyeti, Komünizmle Mücadele Dernekleri
ve Milli Türk Talebe Birliği gibi dernek ve va-
kõflarla kitlelere ulaşõrken bir yandan da çok or-
taklõ kooperatif tarzõ şirketleşmeye gittiler.
MSP DÖNEMİNDE ŞAHA KALKTILAR
Cemaatler, her alanda MSP’nin iktidar ortağõ
olduğu dönemde şaha kalktõlar. Cemaat-siya-
set eksenine ticareti de ekleyerek birbirini des-
tekleyen üçlü bir sacayağõ oluşturdular. Bu şir-
ketlerin hedef müşteri kitlesi de hazõrdõ: Din-
dar vatandaşlarõmõz. Erbakan’õn siyaset sah-
nesine çõkmasõyla İslamcõ siyasete yön veren
kadrolar, siyasi ortaklõklarõna ticari ortaklõğõ da
eklediler. Çok partili siyasal tarihimizin ilk İs-
lamcõ partisi olma özelliğini taşõyan Milli Ni-
zam Partisi’nin kuruluşunun hemen ardõndan
partinin önder kadrolarõ İPA Gõda ve İhtiyaç
Maddeleri Pazarlama A.Ş ile Nidaş Nizam Neş-
riyat ve Dağõtõm Şirketi’ni kurarak siyasetle ti-
careti birlikte yürütmeye başladõlar.
Milli Nizam Partisi’nin kapatõlmasõ ve mal
varlõklarõna el konmasõ üzerine aynõ kadrolar
bu kez Milli Selamet Partisi’ni kurdular. Par-
ti yöneticileri siyasetin yanõnda ticareti de ih-
mal etmek niyetinde değildi. Milsan Sanayi
A.Ş, Mila A.Ş, Mades A.Ş ve Heka Dõş Tica-
ret, partinin yetkili organlarõnda hiçbir görevi
olmamasõna karşõn MSP’nin o dönemdeki
mutemedi Gürgen Bayatlı’nõn yönetiminde ku-
ruldu. Kâğõt üzerinde bu şirketlerin parti ile bir
alakasõ yoktu ancak partinin genel merkezi ile
aynõ binayõ paylaşan bu şirketler partinin yan
kuruluşu gibi çalõşõyor ve partiyi finanse edi-
yordu. Ayrõca başta Erbakan olmak üzere par-
tinin üst düzey yöneticilerinin hesaplarõndaki
hareketlilik de bunu kanõtlõyordu. Partinin gö-
rünürdeki muhasibi Abdürrahim Bezci ol-
masõna karşõn partinin mali işleri Gürgen Ba-
yatlõ’dan soruluyordu. İzmit’te ikamet eden par-
ti muhasibi Bezci, sadece konu mankeniydi.
Erbakan ve arkadaşlarõ, Gimtaş, Burak Gõ-
da ve İslami bir yaşamõn sürdürülmesi için ör-
nek uydu kent olarak tanõtõlan Selametköy pro-
jeleri ile mümin vatandaşlarõn birikimlerine göz
diktiler. Ancak vatandaşlardan toplanan para-
larla kurulan şirketler ve kooperatif ne hikmetse
battõ. Çatalca’da 5 bin konutluk Selametköy
projesi için İslami yayõn organlarõnda aylarca
reklam yayõmlandõ. İslami yaşam biçiminin uy-
gulanacağõ projeye daha çok yurtdõşõnda ya-
şayan gurbetçiler ilgi gösterdi. Ancak aradan
geçen 30 yõla yakõn süre içinde ne böyle bir köy
kuruldu ne de paralar iade edildi. 12 Eyül 1980
darbesiyle siyasal partilerin kapatõlmasõ ve mal
varlõklarõna el konulmasõ kararõ alõndõ.
AP, CHP ve MHP’nin mallarõna el kondu.
MSP’nin ise el konulacak malõna rastlanmadõ.
Çünkü yöneticilerince partinin mal varlõklarõ
mutemet kişilerin üzerine alõnmõştõ.
Bosnayardõmparalarõiçedildi
Milyarlar RP’ye aktarõldõ
R
P yöneticileri, kimliği tar-
tõşmalõ Adem Haciç’e elden
verilen 2 milyar lira dõşõnda
toplanan 27 milyar liranõn da Al-
manya’daki Uluslararasõ İnsani
Yardõm Teşkilatõ (IHH) hesabõna
aktarõldõğõnõ açõkladõ. Ancak yapõ-
lan araştõrma sonucunda söz konu-
su teşkilatõn Bosna’ya yardõm kam-
panyasõnõn başlatõlmasõndan sonra
kurulduğu ve yöneticilerinin ta-
mamõnõn RP’nin yurtdõşõndaki şu-
besi gibi çalõşan Avrupa Milli Gö-
rüş Teşkilatõ’nõn üyeleri olduğu
belirlendi. Para trafiği incelendi-
ğinde Bosna yardõm paralarõ Tür-
kiye’den IHH’nin Almanya’daki
hesaplarõna, ordan Mercümek’in
Almanya’daki hesabõna, oradan da
yine Süleyman Mercümek’in Tür-
kiye’deki hesabõna akõyordu. Mer-
cümek’in hesabõndaki paralar, da-
ha sonra kõsa bir gezintiye çõkõyor,
yurtiçinde ve yurtdõşõnda birçok
bankaya uğradõktan sonra RP’nin
örgütlerine pay ediliyordu.
Parti yöneticileri önce Bosna
için yardõm toplamadõklarõnõ, daha
sonra topladõklarõnõ ama yerine
ulaştõrdõklarõnõ söyleyerek tornistan
yapmõşlardõ. Savcõlõğõn dava dos-
yasõnda bulunan belgelerden bi-
rinde yurtdõşõndaki IHH yönetici-
lerine verilecek harcõrah tutanağõ-
nõn altõnda “Yukarıdaki gider
göstergesi sadece Erbakan Ho-
camız tarafından onaylandığı
takdirde ödenecektir” yazõsõ yar-
dõm kampanyasõnõn ve toplanan
paranõn kimin denetiminde oldu-
ğunu ortaya koyuyor.
PARA TRAFİĞİ
Türkiye’de Bursa, Manisa, İzmir
ve Konya Seydişehir RP örgütü ta-
rafõndan başlatõlan yardõm kam-
panyalarõ sonucunda toplanan pa-
ralar, Faisal Finans ve Amerikan
Expressbank aracõlõğõyla IHH’nin
Düsseldorf ve Freiburg’daki Volks-
bank’taki hesaplarõna gönderili-
yor, oradan Süleyman Mercümek’in
Duesseldorf Yapõ Kredi Banka-
sõ’ndaki hesabõna aktarõlõyor. Du-
esseldorf Yapõ Kredi’deki paralar
bir süre sonra yine Mercümek’in
Fatih Yapõ Kredi Bankasõ’ndaki
hesabõna gönderiliyordu. Mercümek
adõna Düsseldorf’ta açõlan hesaptaki
5 milyon 900 bin markõn Türki-
ye’ye aktarõldõğõ saptandõ. Alman-
ya’da IHH’nin banka hesaplarõna el
konuldu.
Mercümek’in, Türkiye’deki he-
sabõnda toplanan paralarõn büyük bir
bölümünü daha yüksek faiz verdi-
ği için TYT ve Marmarabank’a ya-
tõrdõğõ ancak bu bankalar batõnca or-
taya çõktõ. Olay duyulunca Mercü-
mek, TYT Bank’ta 1 milyon 400
bin dolar, Marmarabank’ta ise 400
bin dolar Bosna parasõnõn battõğõnõ
açõkladõ. Mercümek, Almanya’nõn
Freiburg kentinde bulunan Ameri-
kan Express Bank’õn şubesine ha-
vale yapõlmasõ için Marmarabank’a
yatõrdõğõ 2 milyon 544 bin 817 do-
larõ Marmarabank batõnca alamadõ
ve bankadan alacağõnõ tahsil için İs-
tanbul 9. Asliye Ticaret Mahke-
mesi’nde 1994 Ağustos ayõnda da-
va açtõ. Fatih Savcõlõğõ 21 Mayõs
1994’te Mercümek’in hesaplarõna
el koyarak tüm bankalardan Mer-
cümek’le ilgili hesap kayõtlarõnõ
istedi. Kayõtlar gelince görüldü ki,
Mercümek’in çeşitli bankalarda 14
ayrõ döviz hesabõ olduğu ve bu
hesaplardaki 16 trilyon 548 milyar
500 milyon lirayõ kontrol ettiği or-
taya çõktõ.
Siyasal İslamın mütedeyyin kitlelerin dini duygularını sömüre-
rek yaptığı vurgunun son halkası Deniz Feneri oldu.
1970’lerde Selametköy, GİMTAŞ ve Burak Gıda projeleri
için dindar vatandaşlardan toplanan paralar iç edildi. O günlerde
MSP’li kadroların marifetiyle yapılan hayal satıcılığı1990’lı yıllar-
da da sürdü. Bu kez RP, çeşitli yöntemlerle para topladı. Yurtiçin-
den çok yurtdışındaki müslümanların paralarına gözdiktiler. Yurt-
dışı onlar için bir altın madeniydi. Kimi zaman hacca gönderme,
kimi zaman vekaleten kurban kesme, kimi zaman Bosna’ya yar-
dım, kimi zaman Adil Düzen Üniversitesi, kimi zaman İslami Hol-
dingler, kimi zaman televizyon kurma bahanesiyle dindar vatan-
daşların kapısını çaldı.Yurtiçinden ve yurtdışından toplanan para-
ların küçük bir kısmı görüntüyü kurtarmak için asıl amaca harca-
nırken, aslan payı ya partiye aktarıldı ya da zimmetlere geçirildi.
Projelerin adı ve mutemetler değişti ama yöntem hiç de-
ğişmedi. Yurdışından yurtiçine ve ordan da kişilerin ya
da siyasal partilerin hesaplarına aktaran para trafiği ne-
dense yurtiçindeki savcıların değil hep yurtdışındaki savcıların
ilgisini çekti. Bosna yardımlarının, vekalaten kurban kesme
paralarının, YİMPAŞ’ın ve son olarak da Deniz Feneri’nin
yaptığı yasa dışı para toplama ve toplanan paraların amaç dışı
kullanımı için tetiği hep yurtdışındaki savcılar düğmeye basıp
dava açtı. Kirli paralar ve kirli ilişkiler nedense önce hep red-
dedildi, ortaklar başlangıçta birbirini tanımadılar. Belgeler or-
taya çıkınca yavaş yavaş hafızalar yerine geldi ve hatırlamaya
başladılar. Artık mızrak çuvala sığmayınca da saldırganlığa
başladılar. Bu dizide siyasal islamın para aşkı ve dindar vatan-
daşları nasıl aldattıklarının kısa bir tarihçesini okuyacaksınız
TOPBAŞ GÜLLÜCE KOÇAK ÇELİKBİLEK
S Ü R E C E K
Mercümek’in yüksek faiz getiren hesaplarõnda toplanan
Bosna yardõm paralarõ RP’nin örgütlerine dağõtõlõyordu
Şirket kurup adil düzen
üniversitesi için arazi sattılar.
Bosna paraları Erbakan
talimatıyla harcandı.
Süleyman
Mercümek
Necmettin
Erbakan
Koçtaş 19.
mağazasõnõ açtõ
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Koçtaş’õn
Türkiye’deki 19. mağazasõ İzmir Çiğli’de açõl-
dõ. Açõlõşta konuşan Koç Holding Yönetim Ku-
rulu Başkanõ Mustafa Koç, Koçtaş’õn Türki-
ye’deki satõş alanõnõn 100 bin metrekareyi geç-
tiğini söyledi. 2012’ye kadar 68 mağazaya
ulaşmayõ hedeflediklerini belirten Koç, önceki
gün açõklanan Türkiye’nin büyüme rakamlarõna
ilişkin olarak “Bana biraz sürpriz olarak gel-
di ama tahmin ediyorum 4. çeyrekte bunu
telafi edeceğiz. Ramazan herhalde biraz sa-
kin geçecektir. Ondan sonra ekim, kasım,
aralık, normalde de hep 4. çeyrek daha hızlı
geçer. O bakımdan öngörülen 4-4.5’i yakala-
rız diye düşünüyorum” dedi.
Çiğli’de açılan Koçtaş’ta 90 kişi istihdam edilecek.
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Başbakan, Milli Egemenliği
Nasıl Anlıyor?
DSP İstanbul Milletvekili Hasan Macit, 22
Mayıs 2008’de TBMM Başkanlığı aracılığıyla
Başbakan Erdoğan’a Deniz Feneri ve Kanal 7
ile ilgili olarak Almanya’da başlatılan soruştur-
madan Türk basınına yansıyan haberlere ışık
tutmasını amaçlayan bir yazılı soru önergesi ve-
riyor.
22 Mayıs’tan bugüne tam 123 gün geçtiği hal-
de, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın, bir
milletvekilinin parlamento içtüzüğüne dayanarak
kendisinden öğrenmek istediklerine yanıt vermek
gereğini duymadığını, önceki gün DSP Genel Se-
kreteri Masum Türker’in yaptığı basın toplantısıyla
ilgili haberleri dinlerken öğreniyoruz.
Macit’in Başbakan’dan istediği yanıtlar devlet
sırrı değil.
Soruşturmaları etkileyecek bilgiler de değil.
Önergede içtüzüğe aykırı herhangi bir istem de
yok.
Tam aksine, Frankfurt soruşturmasında isim-
leri geçen üç kişiden biri olan Mehmet Gürhan’ın
son genel seçimlerde AKP’den milletvekili adayı
olmak isteyip istemediğinin açıklanmasını istemiş.
Dahası RTÜK Başkanı Zahid Akman’ın bu so-
ruşturma nedeniyle Almanya’ya gitmesi halinde
tutuklanacağıyla ilgili haberlerin doğru olup ol-
madığını sormuş. Bir üçüncü soruda da, oğul Bu-
rak Erdoğan’ın çeşitli tarihlerde Deniz Feneri Der-
neği ve Kanal 7’nin Frankfurt’taki bürolarını ziya-
ret edip etmediğinin yanıtı merak ediliyor.
Yinelenen soru...
Bir başka muhalefet milletvekili CHP’li Ahmet
Ersin de, 60 gün önce İçişleri Bakanı Beşir Ata-
lay’dan yine Deniz Feneri Derneği ile ilgili olarak
verdiği önergesine yanıt alamadığı için 10 Eylül gü-
nü, Meclis Başkanı’ndan isteğini bir kez daha yi-
neliyor.
İzmir Milletvekili Ersin, bu dernek ve Kanal 7 ku-
rucularının oluşturdukları Beyaz Holding’in de yö-
neticileri arasında yer aldığı söylenilen İçişleri Ba-
kanı Atalay’a AKP iktidarının kamu yararına der-
nek üstünlüğü tanıdığı Deniz Feneri adına, Emniyet
Genel Müdürlüğü’nün polislerden bağış adı al-
tında ne kadar para kesildiğini ikinci kez soruyor.
Başbakan da, İçişleri Bakanı da parlamenterlerin
denetim haklarını duymazdan geliyor ve kös din-
lemeyi yeğliyorlar.
Erdoğan ve Atalay’ın makamlarında sumen al-
tında tutulan bu önergeleri bugünkü yazının ko-
nusu yapmamın iki nedeni var.
İlk neden, bugün artık ülkenin birincil konuları
arasına gelen Deniz Feneri soruşturmasında, bu
iktidarın, müdahil yani davacı olacağı yerde arka
çıkma yöntemini seçtiğini söylemek.
İkincisi de, milli hâkimiyet kavramını, yeri geldiği
zaman ağızlarından düşürmeyen Erdoğan ve
partisinin aslında bu kavrama gerekli saygıyı
göstermediğini kanıtlamak.
Yeri gelmişken, bu iktidar bakanları tarafından
ısrarla uygulandığı anlaşılan milletvekillerinin so-
rularına yanıt vermemenin, sadece Macit ve Er-
sin’in önergelei ile sınırlı olmadığını da söyleme-
liyim.
Çok partili parlamenter demokrasilerde ege-
menliğin temsilcileri olan yurttaşların oyları ile be-
lirlediği meclislerde zaman zaman kürsüye çıkıp
“Yüce Meclis’in sayın üyeleri” diye seslenmek
boşuna değildir.
TBMM Başkanı’na düşen...
Çünkü gerçek demokrasilerde, parlamento-
dan başka “yüce” kurum, kuruluş yoktur.
Ama o yücelik Erdoğan’ın algıladığı anlaşıldığı
biçimde boş bir kavram da değildir.
Meclis’in üyeleri, yani milletvekilleri, görevleri sü-
resince iktidarda ya da muhalefette olsunlar,
egemenlik hakkını tek tek temsil etmek gibi bir üs-
tünlüğe sahiplerse, başbakan ya da bakanlar her-
kesten önce onların görev yapmalarına saygı gös-
termek durumundadırlar.
Çağımızda bırakınız parlamenterleri sade yurt-
taşların bile yönetenlerden bilgi almak, ülkelerin-
de olup bitenleri olduğu gibi öğrenme hakları ya-
sal dayanaklarla tanınmaktadır.
Bir başbakan ya da bakanın, milletvekilleri ta-
rafından kendilerine yöneltilmiş olan önergenin üs-
tüne yatmak ya da o önergeyi sumen altında tut-
mak gibi bir lüksü olmadığını, o “Yüce Parla-
mento”yu yönetmek ve temsil etmekle görevli ol-
ması gereken TBMM Başkanı da unutmamalıdır.
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net