Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 27 AĞUSTOS 2008 ÇARŞAMBA
4 HABERLER
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
‘Büyük Satranç Tahtası’
ve NATO -2-
Gürcistan’ın Güney Osetya’ya saldırısıyla başla-
yan gelişmeler, NATO’nun kriz içinde olduğunu bir
kez daha gösterdi.
“Kriz” sözcüğünü kullanmamın iki nedeni var. Bi-
rincisi: NATO Avrupa’yı, ABD’nin dünya düzeni
vizyonunun tutarlı, tamlayıcı bir parçası olarak kon-
solide edecek… Avrupa’yı sağlam bir üsse, sadık bir
ortağa dönüştürecek bir örgüt olmak yerine, ABD ile
AB arasındaki görüş ayrılıklarının sürekli ön plana çık-
tığı bir platforma dönüştü.
İkincisi: Soğuk savaş boyunca Avrupa için bir gü-
venlik, siyasi istikrar kaynağı olan NATO şimdi is-
tikrarsızlıkları körükleyen, hatta yenilerini yaratan bir
örgüt haline geldi.
Gürcistan merceğinden NATO
ABD, Rusya’nın Gürcistan’a askeri müdahalesi-
ni, Rusya’yı tecrit etmek ve Avrupa’yı kendi yanına
çekmek için bir fırsat olarak kullanmak istedi. Tüm
ABD basını bu hedeflere kilitlendi; Rusya’nın Gür-
cistan müdahalesiyle Hitler’in 1938, SSCB’nin
1957 Çekoslovakya işgalleri arasında paralellikler kur-
du
Ancak Almanya, Fransa ve İtalya’nın liderleri, bu
yaklaşımı benimsemediklerini hemen dile getirdiler.
Rusya’nın yanı sıra Gürcistan’ı da eleştiren bir tutum
takındılar, Rusya’yı tecrit etmeyi kabul etmediler. Gür-
cistan konusunda, kendi ülkesinde eleştirilere he-
def olacak kadar ABD ile aynı çizgiyi izleyen İngil-
tere Dışişleri bakanı Miliband bile Rusya’nın G8’den
çıkarılmasına karşı olduğunu açıklamak zorunda kal-
dı.
Almanya ve Fransa gibi merkez AB ülkelerinin Gür-
cistan’a yönelik eleştirileri aslında, bu savaştan
ABD’yi de sorumlu tuttukları anlamına da geliyordu.
Almanya eski Devlet Başkanı Shröeder’in Der
Speigel’le yaptığı bir söyleşide işaret ettiği gibi, ABD
tarafından silahlandırılan ve eğitilen Gürcistan’ın böy-
le bir provokasyona, ABD’nin bilgisi dışında kalkış-
mış olması düşünülemezdi. Ya Gürcistan NATO üye-
si olsaydı? O zaman Avrupa ülkeleri birdenbire ken-
dilerini Rusya ile karşı karşıya bulmayacaklar mıy-
dı?
Almanya ve Fransa’nın, ABD’nin hegemonya
projesinden kaynaklanan risklerden dolayı Rusya ile
diplomatik, ekonomik ilişkilerini zedelemeye, kışın
doğalgaz sıkıntısı çekmeye, petrol fiyatlarındaki
yeni bir sıçramanın maliyetini üstlenmeye, dahası
kendilerini yeni bir soğuk savaş içinde bulmaya ni-
yetleri yok.
Güvenlik değil, istikrarsızlık kaynağı
Bu açıdan bakınca, NATO’nun önümüzdeki dö-
nemde üyeleri için giderek artan bir risk, istikrarsızlık
kaynağı olacağı söylenebilir.
Örneğin Gürcistan’ın, Rusya karşısında koru-
naksız kaldığını gören Ukrayna yönetimi, şimdi pa-
niğe kapılarak NATO üyeliği sürecini hızlandırmaya
çalışıyor. Halbuki, Ukrayna, gaz boru hatları, Rus-
ya’nın Karadeniz donanmasının demirlediği Sivas-
topol Limanı, limanın bulunduğu Kırım Yarımada-
sı’ndaki Rus nüfusu (halen Rusya bunlara pasaport
vermeye devam ediyor) nedeniyle, Rusya için stra-
tejik bir öneme sahip. Dahası, tarihsel ve kültürel ola-
rak Ukrayna Rusya’nın doğduğu yer, adeta Rus-
ya’dan bile önemli Rusya için. Bu koşullarda Uk-
rayna’nın NATO’ya üye olması, Gürcistan’ın üyeli-
ğinden çok daha büyük bir sorunu gündeme geti-
recek, belki de “Soğuk savaş ortamına geri mi dö-
nüyoruz?” diye endişe edenler, kendilerini nükleer
silahlara sahip ülkeleri kapsayan bir sıcak savaş ris-
ki ile karşı karşıya bulacaklar…
Bu o kadar gerçek bir korku ki, ABD yanlısı ola-
rak bilinen Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Baltık De-
nizi ülkelerinin dahi şimdi Rusya ile yeniden diyalog
kurmaya çalıştıkları, bu diyaloğa aracılık etmesi için,
düne kadar AB sürecinde sürekli çatışmak zorun-
da kaldıkları Angela Merkel’e yanaşmaya başla-
dıkları bildiriliyor (New York Times 25/08). NYT’nin
bu gözlemleri doğruysa, bu ülkelerin, Gürcistan’ın
başına gelenlerden sonra NATO üyeliğini, bu örgü-
tün içindeki uyumsuzlukların etkisiyle müdahale
kapasitesinin giderek zayıfladığını düşünerek yeterli
bir güvence olarak görmediklerini, Rusya ile diplo-
matik ilişkilerini güçlendirmeye, Avrupa içindeki li-
derliğe (Almanya-Fransa ekseni) yakınlaşmaya ça-
lıştıklarını düşünebiliriz. Nitekim kimi uzmanlara, ör-
neğin Plymouth Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bö-
lümü’nden Patrick Holden’e, göre, bu ülkeler açı-
sından NATO’ya sığınmak yerine soğuk savaş dö-
neminde Finlandiya ve Avusturya’nın yaptığı gibi NA-
TO konusunda gönüllü bir tarafsızlığı kabul edip
AB’ye güvenmek çok daha güvenlikli bir seçenek
(EuroObserver, 25/08).
Özetle NATO, krizini aşarak kendisinden beklenen
işlevi üstlenemiyor. Eğer bu saptama doğruysa, Tür-
kiye’nin ABD gemilerinin Karadeniz’e açılmasını ko-
laylaştıran dış politika anlayışını hemen terk etme-
si gerekir. Bölgede gelişen konjonktür içinde ABD’ye
yaslanarak güç yansıtma fantezileri, ülkeyi hiç is-
tenmeyen çatışmaların tarafı haline getirebilir. Önü-
müzdeki dönemde dış politikada yeni bir anlayış be-
nimsemek, bölgede siyasi, askeri gerginliklerin tır-
manmasını önleyecek önlemler üzerinde odaklan-
mak, çok daha güvenlikli olacaktır.
erginy@tr.net
http://erginyildizoglu.blogspot.com
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Cumhurbaşkan-
lõğõ görevinde yarõn 1 yõlõ
dolduracak olan Abdullah
Gül, bu süre içerisinde
AKP’yi hiç üzmedi. Ken-
disine sunulan toplam 116
yasadan 114’ünü onaylayan
Gül, yalnõzca 2 yasayõ veto et-
ti. Atamalara ilişkin 40
Bakanlar Kurulu kara-
rõnõn tamamõnõ onayla-
yan Gül, 17 ülkeye top-
lam 21 gezi düzenledi.
Gül, atamalar dõşõn-
daki işlere ilişkin 4’ü
devreden, 1380’i yeni
gelen 1384 Bakanlar
Kurulu kararõnõn
1360’õnõ onayladõ,
9’unu iade etti. Biri ge-
ri alõnan kararlardan 14’üne iliş-
kin işlemler ise sürüyor. Atama-
lara ilişkin Köşk’e gönderilen
40 Bakanlar Kurulu kararõnõn
ise tamamõnõ onaylayan Cum-
hurbaşkanõ Gül, 834 müşterek ka-
rarnamenin 796’sõna imza attõ,
2’sini iade etti. 27 karara ilişkin
işlemler sürerken kararlardan 9’u
geri alõndõ. Gül, bu sürede 2’si
devreden, 79’u yeni gelen 81
atama, görevden alma ve seçim
işleminin 50’sini onayladõ, bu
yazõlardan birini ise iade etti.
Önüne gelen 6 af dosyasõndan
3’ünü onaylayan Gül, dosyalar-
dan 1’ini iade etti; 1’inin işlemi
sürüyor, 1’i ise geri alõndõ. Cum-
hurbaşkanõ Gül’ün bu kararlarõ
arasõnda kapatõlan RP’nin Genel
Başkanõ Necmettin Erbakan’õn
kalan cezasõnõn “sürekli hasta-
lık” nedeniyle kaldõrõlmasõ da
bulunuyor.
Cumhurbaşkanõ Gül’e, göreve
geldiği 28 Ağustos 2007’den 22
Ağustos 2008’e kadar kurumsal
işlemler ya da çeşitli kamu hiz-
metleriyle ilgili 3 bin 283, kişisel
isteklerle ilgili 18 bin 578, Bilgi
Edinme Hakkõ Yasasõ ile ilgili
705 olmak üzere toplam 22 bin
566 başvuru yapõldõ.
Gül, siyasetçilerden şehit aile-
lerine, sanatçõlardan bilim adam-
larõna kadar farklõ alanlardan bir-
çok ismi Çankaya Köşkü’nde
ağõrladõ. Köşk’te verdiği resep-
siyonlarõ gündüz saatlerine rast-
latmaya özen gösteren Gül, böy-
lece alkol tüketimini de azalttõ.
Gül, göreve başladõktan kõsa bir
süre sonra “Çankaya Sofrası”
adõ verilen öğle yemeklerinde
farklõ kesimlerden temsilcilerle
bir araya gelmeye başladõ.
Cumhurbaşkanõ Gül, görevde
bulunduğu bir yõlda yurtdõşõ ge-
zileriyle de gündeme geldi. 1
yõlda 17 ülkeye 21 ziyaret ger-
çekleştiren Gül, ilk yurtdõşõ ge-
zisini KKTC’ye yaptõ. Gül, daha
sonra Fransa, Azerbaycan, Gür-
cistan, Pakistan, Türkmenistan,
Kazakistan, ABD, Mõsõr, Suriye,
Katar, Romanya, Senegal, Ma-
kedonya, Japonya, Hõrvatistan
ve Almanya’ya gitti. Gül’e;
KKTC, Azerbaycan, Pakistan,
ABD, Mõsõr, Senegal, Japonya,
Hõrvatistan gezilerinde eşi Hay-
rünnisa Gül de eşlik etti.
Elizabeth’i ağırladı
Abdullah Gül, cumhurbaşkan-
lõğõndaki ilk yõlõnda 19 yabancõ
devlet başkanõnõ ağõrladõ. Cum-
hurbaşkanõ Gül’ün konuklarõ ara-
sõnda en ilgi çekeni ise İngiltere
Kraliçesi II. Elizabeth oldu.
Cumhurbaşkanlõğõ internet sitesinde yer alan bilgilere göre, Gül, göreve geldiği 28
Ağustos 2007’den 20 Ağustos 2008 tarihine kadarki dönemde yalnõzca “Serbest
Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik
Yasasõ’nda Değişiklik Yapõlmasõ Hakkõnda Yasa” ile “Elektronik Haberleşme Yasasõ”nõ
yeniden görüşülmek üzere TBMM’ye geri gönderdi.
KILIÇDAROĞLU:
Erdoğanönce
çevresini
temizlesin
Şaban Dişli’nin yolsuzluklarõ konusunda
suskunluğunu koruyan AKP lideri
Erdoğan’a tepki gösteren Kemal
Kõlõçdaroğlu, ‘‘Sessizlik, suçu paylaşmak
anlamõna gelir’’ dedi.
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - CHP
Grup Başkanvekili Ke-
mal Kılıçdaroğlu, İstan-
bul’da bir arsanõn imar
planõnõn değişikliği için 1
milyon dolar aldõğõ bel-
gelenen AKP Genel Baş-
kan Yardõmcõsõ Şaban
Dişli ile ilgili “suskun-
luğunu” koruyan Başba-
kan Tayyip Erdoğan’a
“Çevrecinin daniskası-
yım diyen Başbakan,
çevresine bir baksın, ön-
ce kendi çevresini te-
mizlesin” sözleriyle tep-
ki gösterdi.
Kõlõçdaroğlu, Meclis’te
yaptõğõ açõklamada, Diş-
li konusunda Erdoğan’õn
hâlâ somut bir açõklama
yapmadõğõna dikkat çek-
ti. Erdoğan’õn, son olarak
Rize’de yaptõğõ konuş-
mada, “Yolsuzluk ya-
panların üzerine gide-
ceğiz, yollarımızı ayıra-
cağız” dediğini anõmsatan
Kõlõçdaroğlu, “Bekliyo-
ruz... Sayın Başbakan,
ortaya konulan belgeyi
eğer ciddi bulmuyorsa
bunu açıklasın. Belgeyi
ciddi buluyorsa o za-
man yollarını ayırsın.
Siyasete düzey kazan-
dırmak istiyorsa Recep
Tayyip Erdoğan’ın, Şa-
ban Dişli ile yollarını
çok süratli şekilde ayır-
ması lazım” dedi. Baş-
bakan Erdoğan’õn aksi
taktirde “yolsuzlukların
odağı haline gelen bir
partinin genel başkanı”
konumuna geleceğini
kaydeden Kõlõçdaroğlu,
şu görüşleri dile getirdi:
“Eğer kendi partisine,
AK Parti demek isti-
yorsa ve bu konuda da
samimiyse, rüşvet alıp
cebini dolduranlar çok
uzaklarda değil, kendi
çevresinde. ‘Çevrecinin
daniskasõyõm’ diyen Baş-
bakan, çevresine bir
baksın, önce kendi çev-
resini temizlesin. Ses-
sizlik, suçu paylaşmak
anlamına gelir. Başba-
kan, susarak Şaban Diş-
li olayını unutturaca-
ğım diye düşünüyorsa,
hiç böyle düşünmesin.
Yarın Meclis açılacak,
kürsüye her çıktığımda
Şaban Dişli olayı kendi-
sine hatırlatılacaktır.”
Kemal Kõlõçdaroğlu,
Dişli’yi savunan AKP
Genel Başkan Yardõmcõ-
sõ Egemen Bağış’a da
tepki gösterdi. Bağõş’õn
Amerikan kültürü almõş
bir insan olduğunu anõm-
satan Kõlõçdaroğlu, şunlarõ
söyledi:
“Amerika’da, 1 mil-
yon dolarlık iş takipçiliği
yapanları korumazlar.
Eğer kendisi, ‘Şaban
Dişli arkadaşõm’ diye sa-
vunuyorsa, kendisine
sormak isterim: Bu 1
milyon dolardan nema-
landı mı? Ayrıca din
imandan bahsedip pey-
gamberimizden söz edi-
yor. 65 bin ABD askeri-
ni Türkiye’ye getirip
Irak’taki Müslümanla-
ra karşı savaş açmak
isteyen 1 Mart tezkere-
si Meclis’e gelirken Ege-
men Bağış, Müslüman-
lığı hatırlamadı mı?”
Erdoğan’ın da 2003
yılından bu yana
yaşamını sürdürdüğü
Keçiören, başkentte AKP
iktidarının izlerinin yoğun
olarak hissedildiği yerlerin
başında geliyor. Gece saat
23.00’ten sonra içki sattığı
gerekçesiyle dövülen esnaf
Metin Şahin olayı
Keçiören’de mahalle
baskısının giderek arttığına
örnek teşkil ediyor.
(NECATİ SAVAŞ)
İçki sattõğõ için dövülen Metin Şahin’in şikâyeti savcõlõkça işleme konuldu
Zabıta terörüne soruşturma
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Ankara Cumhuriyet
Başsavcõlõğõ, Keçiören’de içki
satan Metin Şahin’i dövdükle-
ri iddia edilen Keçiören Bele-
diyesi Zabõta Müdürlüğü’nde
görevli 2 kişi hakkõnda, “kasten
yaralama” ve “mala zarar
verme” suçlarõndan soruştur-
ma başlattõ. ABD’nin Ankara
Büyükelçiliği de bu konuyla il-
gili araştõrma başlatmõş ve Baş-
katip Jeff Colins CHP’yi ziya-
ret ederek bu konuda bilgi al-
mõştõ.
Memur Suçlarõnõ Soruşturma
Bürosu Savcõsõ Mehmet Ci-
han Kısa’nõn yürütüceği so-
ruşturma kapsamõnda, şikâyet-
çi Metin Şahin ile Keçiören Be-
lediyesi Zabõta Müdürlüğü’nde
görevli şüpheliler B.Ş. ve
E.G’nin ifadelerine başvurula-
cak. Soruşturma çerçevesinde,
olay anõna ilişkin kamera gö-
rüntüleri de değerlendirilecek.
Zabõta görevlileri hakkõndaki
soruşturma, “kasten yarala-
ma” ve “mala zarar verme”
suçlarõndan yürütülecek.
Başbakan Recep Tayyip Er-
doğan’õn da 2003 yõlõndan bu
yana yaşamõnõ sürdürdüğü Ke-
çiören, başkentte AKP iktidarõ-
nõn izlerinin yoğun olarak his-
sedildiği yerlerin başõnda geli-
yor. Gece saat 23.00’ten sonra
içki sattõğõ gerekçesiyle dövülen
esnaf Metin Şahin olayõ Ke-
çiören’de mahalle baskõsõnõn
giderek arttõğõna örnek teşkil
ediyor. Hemen hemen hiç içki-
li restoranõn bulunmadõğõ semt-
te, gece saat 23.00’ten sonra iç-
ki satõşõ yapõlmõyor.
Başkentin diğer semtlerinde
içki satõşõ yapan bazõ büyük
marketler Keçiören’de içki sat-
mõyor. Büyük marketler bu du-
rumun nedenini, Keçiören Be-
lediyesi’nin içki ruhsatõ verme-
mesi olarak açõklõyor. Kentin tu-
rizmine katkõ sağlamak amacõyla
Keçiören Belediyesi’nce yapõlan
Estergon Kalesi’nin restoranõn-
da da içki satõşõ yapõlmõyor.
Semtte içki satõşõ gerçekleştiren
küçük büfelerin önünde içki sa-
tõşõna dair herhangi bir ibarenin
bulunmamasõ ise dikkat çekiyor.
Semtte dinlence amaçlõ açõlan
parklarda da içki içilmesine izin
verilmiyor.
Bölge esnafõ, özellikle AKP
iktidarõyla birlikte giderek artan
mahalle baskõsõ nedeniyle, semt-
teki sosyal yaşamõn durduğunu,
gece saat 22.00’den sonra yurt-
taşlarõn evine kapandõğõnõ, özel-
likle akşam saatlerinde iki gen-
cin semt sokaklarõnda özgürce el
ele dolaşamadõğõnõ dile getiriyor.
Ailesinin Adalet Bakanlõğõ’na yaptõğõ 20 başvuru bile korkunç sondan kurtaramadõ
Gardiyan dayağõyla ölüm iddiasõ
‘Diyanet, Türkiye’nin
en büyük holdingi’
İstanbul Haber Servisi - Hacõ Bektaş Veli Anadolu
Kültür Vakfõ (HBVAKV) Genel Başkanõ Ercan
Geçmez, Alevi gençlerin Türkiye’de yaşayan diğer
gençler gibi “gerici ve muhafazakâr yaşam
tarzına” karşõ direnç gösterdiğini belirterek kendi
kültür ve ibadetlerini cem evlerinde öğrendiklerini
söyledi. Devlet kurumlarõnõn bir din veya inancõn ne
olduğu konusunda fikir beyan etmemesi gerektiğini
vurgulayan Geçmez, Alevilerin laik Cumhuriyet
konusunda kõrmõzõ çizgileri olduğunu söyledi.
Geçmez, “Diyanet İşleri Başkanlığı bugün
Türkiye’nin en büyük holdingi haline gelmiş
durumda. İmam hatip liseleri amacından çıkarak
bugün devletin kurumlarında en üst noktaya
getirildi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin
laiklikten tam anlamıyla bahsedebilmesi için bu
iki kurum bir an önce kaldırmalıdır” diye
konuştu. Geçmez, sözlerine şöyle devam etti:
“Türkiye’de laiklikten söz edebilmemiz için de ilk
önce devletin dininin olamayacağı kabul edilmeli.
Türkiye’de İslam dini yalnızca Sünni Hanefi
mezhebine göre değerlendiriliyor.”
DİYARBAKIR (Cumhuri-
yet Bürosu) - Mardin Ceza-
evi’nde hükümlü bulunan Ab-
dülaziz Ekinci’nin gardiyan-
larõn dayağõ sonucu yaşamõnõ yi-
tirdiği iddia edildi. Ekinci aile-
si gardiyanlar hakkõnda suç du-
yurusunda bulunurken savcõlõk
kovuşturmaya gerek görmedi.
İHD Diyarbakõr Şubesi’ne
başvuran Medine
Ekinci, oğlu Ab-
dülaziz Ekinci’nin
cezaevine girdi-
ğinden itibaren sü-
rekli dayak yedi-
ğini söyledi.
Oğlunun görüş
günlerinde de an-
cak iki koluna gar-
diyanlarõn girme-
siyle yürüyebildi-
ğini anlatan Ekinci, “Oğlum sır-
tı, gözü morarmış görüşe ge-
liyordu. Daha önce benimle
konuşuyordu. Sonraları ko-
nuşmamaya başladı” dedi.
Adalet Bakanlõğõ’na yaklaşõk
20 dilekçe gönderdiğini, ancak
hiçbir yanõt alamadõğõnõ anlatan
Ekinci, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Oğlum bir görüşünde Se-
yithan ve Şirin adında iki gar-
diyanın ismini zorla söyledi.
Korkarak sesini kısarak ‘Be-
ni dövüyorlar’ dedi. Bunları
duyunca ağladım. Sonra on-
lar hakkında dilekçe yazdım
yine cevap çıkmadı. Devlet ve
onun kurumları neden bizle-
ri insan yerine koymuyorlar
ve cevap vermiyorlar. Daha
sonra İHD’nin yazdığı dilek-
çeyle oğlumu tedavi etmeye
başladılar. Sonra tedavileri
yarım kaldı.”
İHD Diyarbakõr Şube Baş-
kanõ Muharrem Erbey de, an-
ne Ekinci’nin başvurularõ üze-
rine 22 Temmuz 2008 günü
Adalet Bakanlõğõ, Başbakanlõk
İnsan Haklarõ Başkanlõğõ,
TBMM İnsan Haklarõ Komis-
yonu, Mardin Valiliği, Mardin
Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, Mar-
din Cezaevi İzleme Kurulu’na
dilekçeler yazdõklarõnõ söyledi.
Ekinci’nin Adana’da hastaneye
kaldõrõldõğõnõ belirten Erbey,
“Medine Ekinci 22 Ağustos
günü yeniden derne-
ğimize başvurdu. An-
cak oğlu Abdülaziz
Ekinci tedavi gördü-
ğü Adana’da ölmüş-
tü” dedi.
Erbey, Ekinci ailesi-
nin Mardin Ceza-
evi’ndeki İnfaz Koru-
ma Başmemuru Meh-
met Zahir Aydın ile
gardiyanlar Seyithan
Tosun ve Mehmet Şirin Bayık
hakkõnda şikâyette bulunduğu-
nu belirterek “Mardin Cum-
huriyet Başsavcılığı kovuş-
turmaya yer olmadığına dair
karar verdi. Fakat Abdülaziz
artık yaşamıyor. Öldü. Onu
dövenler ise serbest” diye ko-
nuştu.
Gardiyanlardan dayak yediğini söyleyen
Abdulaziz Ekinci, İHD’nin girişimleri sonucu
kaldõrõldõğõ hastanede tedavi görürken yaşamõnõ
yitirdi. Annesi Medine Ekinci oğlunun
görüşlere bile iki gardiyanõnõ yardõmõyla
gelebildiğini, buna rağmen şikayetlerinin
dikkate alõnmadõğõnõ belirtirken, savcõlõk olayla
ilgili soruşturmaya gerek görmedi.
ŞehitKomandoMersin’de
gözyaşlarıyla uğurlandı
MERSİN (Cumhuriyet) - Batman’õn Sason
ilçesinde şehit olan jandarma komando er Fa-
tih Tekdoğan’õn cenazesi Mersin’de gözyaş-
larõyla toprağa verildi.
Mersin merkeze bağlõ Huzurkent beldesindeki
Ulu Cami’de düzenlenen törene, şehit jandar-
ma komando er Fatih Tekdoğan’õn yakõnlarõ,
Mersin Valisi Hüseyin Aksoy, bazõ milletve-
killeri ile çok sayõda askeri personel ve vatan-
daş katõldõ. Törende, şehit babasõ Abbas Tek-
doğan (45) metanetini korurken, anne Ayşe
Tekdoğan (43) ile hala Salime Tekdoğan si-
nir krizleri geçirdi. Anne ve hala, zaman zaman
Kürtçe ağõtlar yaktõ. Şehidin cenazesi Huzurkent
belde mezarlõğõndaki şehitlikte toprağa verildi.
Köşk’te 1. yõlõnõ yarõn dolduracak olan Gül, hükümetten gelen yasalarõn yalnõzca ikisini geri çevirdi
AKP’nin en rahat yõlõ