25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 TEMMUZ 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bundan 28 yıl önce, karanlık odakların Jarahk katillerinin kurşunlanna hedefolmuştuKemal Türkler: Bir eylem veörgüt adamı • Yaşamını işçi sınıfının ekonomik, demokratik ve politik savaşımına adamış bu insanm, arabasınm içine yığılıp kalan bedeni, aslında Türkiye'nin üstüne yığılmıştı. SÖNMEZ TARGAN Kurşun sesleri geniş bir çev- rede duyulmuş, tabancanın namlusundan çikan barut ko- kusu tüm caddeye yayılmıştı. Çıktığı apaıtmanın üst katla- nııdan açüan bir penccreden acı bir çığhk yükseldi: "Kc- mallll"! Arabanm direksiyonu üze- rine bir beden yığılıp kaldı. Evet, bundan 28 yıl önce, 22 Temmuz 1980 günü sabah 09.40'ta karanlık odaklaıın ki- ralık katillerinin kurşunlanna hedef olarak arabanm içine yığılıp can veren bu beden, es- ki Türkiye Devrimci İşçi Sen- dikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı ve Tür- ldye Maden-lş Sendikası Baş- kanı Kemal Türkler'den baş- kası değildi. Ne ilginç bir rast- lantı ki kcndi kullandığı kurşun geçirmez cipi 15 gün önce onanma alınmış ve zıpkın gi- bi hiç yanından aynlmayan POL-DER'li koruması da yine o günlerde değiştirilmişti. Yaşamını işçi sınıfının eko- nomik, demokratik ve politik savaşımına adamış bu insanın arabasının içine yığılıp kalan bedeni, aslında Türkiye'nin üstüne yığılmıştı. Ölümünden üç gün sonra kaldınlan cena- zesi, o güne değin görülmemiş bir yığınsallıkla binlerin, on binlerin, yüz binlerin omuzla- n üzerinde Topkapı Mezarlı- ğı'nda toprağa verildi. Cena- zeye katılamayan işçi vc emek- çiler de işyerlerinde ya şartel- leri indirdiler ya da geçici bir süre iş bıraktılar. Bu sıradan bir cenaze töreni değil, Türkiye'deki sosyalist- lerin, devrimcilerin, ilerici ve yurtseverlerin nüfus sayımıy- dı adeta. Kadınıyla, erkeğiylc, genciyle yaşlısıyla sele dö- nüşmüş insan topluluklan ya- tağuıı yiyen dereler gibi cadde caddc, sokak sokak cenazeyc akıyordu. Bu denli insanın scvgi ve saygısını kazanan bu insan ne- den hedef seçilmişti? Bu soruya bir ölçüde yanıt olabilecek bir anımı okuıiarla paylaşmak isterim. İzmir'in Dikili ilçesi, diyebiliriz ki Tür- kiye'de belediye kültür festival, geleneğinin başlamasında önemli bir yere sahiptir. Os- man Özgüven'in Dikili Bele- diye Başkanı olduğu 9O'lı yıl- larda burada düzenlenen festi- vallerin birkaçmda düzenle- me kurulunda görev almıştım. Yanılmıyorsam 1990 yılında Yunanistan'ın Midilli Adası Belediycsi ile yapılan ortak bir festival izlencesinde Kemal Türkler için de bir anma gecesi düzenlenmesine karar veril- mişti. Bu konudaki sorumlu- luğu Türkler'in damadı Oğuz Soydan'la birlikte aldık. Daha 12 Eylül askersel devirmesiy- le kapatılan DİSK açılmamış, konulan yasaklar henüz kalk- mamıştı. Bir belgesel hazırlayarak ge- cede bir saydam gösteriyle sunmamız tasarlanmıştı. Belgeselin senaryosunu Haş- met Zeybek, film çekim ve dü- zenlemelerini Hilmi Etikan, seslendirmeyi Nevzat Şenol, danışmanlık hizmetlerini Mu- zaffer Hiçdurmaz, belge, do- küman ve gerekli gereçlerin sağlanmasını Kemal Türkler'in ailesi ile ben yüklcnmiştim. Topladığım tüm argüman vc dokümanlan arabaya yük- leyerek Haşmet Zeybek'i de yanımıza alarak Dikili'ye git- tik. Zeybek, cldeki verilerle se- naryoyu yazacaktı. 1977 kan- lı 1 Mayıs olaylarımn görün- tüleri ise belgeselin sonunu oluşturacaktı. Sabahat Türk- ler'in aile albümünün dışında Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı ve Türkiye Maden-İş Sendikası Başkanı Kemal Türk- ler 22 Temmuz 1980 günü sabah 09.40'ta evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirmişti. Türkiye'de konuya ilişkin tek bir görsel gereç sağlayama- dık. Sonunda Hollanda İşçi Enstitüsü arşivinden sağladı- ğımız bir video kaydı ile sorun çözüldü. Bir dc Mersin'de afiş ressarnı olan Yusuf Adakoğ- lu'na 4x2.5 metre boyııtunda dev bir Kemal Türkler bez portresi yaptırdık. Haşmet Zeybek senaryoyu zamanlamıştı. Kendisine "Na- sıl, belgeler işe yaradı mı" di- da ilk adımmı attı. 1951 yılın- da Demir ve Madeni Eşya tş- çileri Sendikası'na girdi ve bu sendikanın 13 Eylül 1953'te yapılan ilk genel kurulunda şube yönetim kuruluna daha sonra da adı Türkiye Maden- lş Sendikası olarak bu sendi- kanın 16 Eylül 1954'te genel başkanlığına getirildi. Bu sendikanın gelişmesi, Türkiye ölçeğinde örgütlen- mesi çalışmalarına önderlik Adına destanlar yazılan Ka- vel grevi başta olmak üzere bir- çok işçi grev ve dire-nişlerin- de görev ve sonımluluklar alan Kemal Türkler, Türkiye işçi sı- nıfının tarihindcki en büyük toplu direnişi olan 15/16 Ha- ziran eylemlerine de öncülük etti ve bu nedenle turuklandı. Kemal Türkler, 1960'lara değin gelen ve genellikle san sendikacılık olarak tanımla- nan anlayışa karşı verilen sa- I' . • > • - " - ' 1 DİSK öncülüğünde gerçekleştirilen 1 Mayıs 1976'ya her kesimdcn emekçi katılmıştı. Türkler, bugün törenle anılıyor tstanbul Haber Servisi - Türkiye Dev- rimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) kurucusu ve ilk genel başkanı Kemal Türkler, katledilişinin 28. yıldö- nümiinde bugün nıezan başında törenle anılacak. Topkapı'daki mczarı başında sa- at 11 .OO'de gerçekleştirilecek anma törc- nine Türkler'in ailesi, mücadele arkadaş- ları ve sevenleri katılacak. Türkler'in kat- ledişinin yıldönümünde bir bildiri yayım- layan Birleşik Metal-tş Sendikası, "Ülke- miz son dönemde emekçilere saldırıla- rın yoğunlaştığı, insanca yaşam taleple- rinin vahşice bastırılmaya çalışıldığı vc sendikaların teslim alınmaya çalışıldığı bir dönemden geçiyor. O yüzden bugün Kemal Türkler'i anmak daha anlamlı hale geldi" ifadelerini kullandı. ye sorunca, "Tabii yaradı ve inceledikçe gördüm ki bu insanı öldürmekte geç bile kalmışlar" yanıtını verdi. Yaşamöyküsü Gelin Haşmet Zeybek'in bu kara mizahmı Kemal Türk- ler'in yaşamöyküsüyle somut- lamaya çalışahm. 1926 yılında Denizli'de do- ğan Türkler yükseköğrenim için geldiği Istanbul'da hukuk fakültesme girdi. Yükseköğ- renimle birlikte sendikacılığa eden Türkler ölene değin bu sendikanın başkanlığını üst- lendi. Kemal Türkler, işçi sınıfi için verdiği sendikal savaşımı siyasal çalışmalaıla da taçlan- dıran ender işçi önderlerüıden biri olarak tarihe geçti. 13 Şu- bat 1961 yılında kurulan Tür- kiye İşçi Partisi kurucusu oldu ve genel başkan yardımcılığı- nı yaptı, bu partinin 1971'de kapatılmasına değin genel yö- netim kurulu üyeliğinde bu- lundu. vaşımm içinde de etkin olarak yer aldı. Özellikle Türk-îş'in iş- çi eylemlerine karşı gösterdi- ği olumsuz tutuma karşı çıka- rak 13 Şubat 1967 yılında ku- rulan Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyo- nu'nım (DİSK) kuruluşuna ön- derlik etti ve bu konfederas- yonun genel başkanı oldu. Türkiye işçi sınıfının sendi- kal devinmesi DİSK ve Kemal Türkler'le yeni bir niteliğe bü- rünüyor yeni bir kimlik kaza- nıyordu. İşçi sınıfının ekono- mik, demokratik hak ve öz- gürlükler için verdiği savaşım "sınıf ve Idtle sendikacılığı" temelindc daha köklü boyutlar alıyordu. Türkler'in selamı Yıllarca içi boşaltılarak ve çarpıtılarak kutlanan 1 Ma- yıslar, ilk kez onun başkanlı- ğında ve DlSK'in öncülüğün- de işçi sınıfının birlik, daya- nışma ve savaşım günü olarak alanlara taşmıyordu. 1 Mayıs 1976'da lstanbul Taksim Ala- nı'nda 500 bin emekçinin ka- tılımıyla ilki gerçekleştirilen 1 Mayıs mitinginde elleri hava- da kcnetlenmiş bir biçimde coşkulu kalabalığı selamlayan Türkler'in bu selamlama biçi- mini daha sonra siyasete so- yunan Turgut Özal ondan ça- İacaktı. Kemal Türkler sıradan bir scndikacı ya da rüzgârın ge- tirdiği bir siyasetçi değildi. Her şeyden önce o bir eylenı insanıydı ve inançlanrun ödün vernıez bir savunucusuydu. Türkiye'de yıllarca baskı al- tında kalarak marjinalleşmiş bir siyasa, onun DİSK Genel Baş- kanlığı döneminde cte kemiğe bürünüyor, "Ulusal Demo- kratik Cephe" (UDC)söyle- miyle kitleler içinde yaşam buluyordu. Kemal Türkler, UDC ko- nusunda yaptığı bir konuşma- da özetle şu gerçeklere deği- niyordu: "... Ulusal Demo- kratik Cephe'nin bir savaşım cephesi olduğu, ülkedeld tüm antiemperyalist, antifaşist güçleri kapsadığı için ulusal nitelik taşıdığı, demokrasiden yana olan herkesi kapsama- sı nedeniyle de demokratik olduğu, ulusal ve demok-ra- tik güçlerin ulusal bağım- sızlığa ve demokrasiye karşı olan güçlerin cgemenliğinc son vermek için örgütsel ve ideolojik bağımsızlıklarını koruyarak güçlerini birleş- tirmelerini ifade etmesi ne- deniyle de cephe niteliğinde olduğunu..." Türkler'in UDC konusun- daki tutumu DİSK içinde zaten var olan görüş aynlıklannın da- ha da derinlcşmesine neden oldu. Nitekim Arahk 1977'de yapılan DİSK 6. Genel Kuru- lu'nda başkanhktan aynlan Türkler'in yerine Abdullah Baştürk DİSK Genel Başka- nı oldu. Ancak, Türkler'in DtSK içinde en güçlü ve kök- lü sendika olan Türkiye Ma- den-lş Sendikası Genel Baş- kan] ığı öldürülene dek sürdü. Sendikacı olarak doğdu ve bu uğurda can verdi Kemal Türkler Yazımızın içinde dc vurgu- lamaya çalıştığımız gibi Kemal Türkler adeta sendikacı olarak doğmuş ve yine bu uğurda can vermişti. 1990'da ölümü- nün lO.yılmda 12 Eylül bas- kılarınm en azından psikolojik etkisi henüz toplumun üzerin- den kalkmadığı bir tarihsel evrede Dikili Barış ve Kültür Festivali kapsamında anma gccesinde de çok geniş bir ke- sim katılmıştı. Gecede; Kemal Türkler'in eşi Sabahat Türkler, Yunanis- tan Komünist Partisi Genel Başkanı, Şükran Kurdakul, Rasim Öz, Akın Birdal, Ha- san Algül, Celal Özdoğan, Tayyar Elmas'da bircr ko- nuşma yaptılar ve abu yazının nirengisi olan belgeselin gös- terimi ile birlikte sanatçı Rah- mi Saltuk bir dinleti verdi. Bu anma gecesinin önemi neydi ki, bu yazıda özellikle buna vurgu yapmak gereği duyduk? Bunun birinci nede- ni, o güne değin 12 Eylül fa- şizminin toplumda yarattığı büyük travma nedeniyle ka- buğuna çekilmiş Türk solu ilk kez toplumsal bir etkinlikle buluşuyordu. lkincisi, 6O'lı yıllarda Türkiye'de ve dünya- da yükselen sol dalganın po- pülizmine kendini kaptırarak solda saf tutmayı yeğlemiş ama bugün irtica rüzgârına yelken açarak demokrathk yap- tığını sanan defolu aydmlar ile "tali cumhuriyetlerden" niccleri, daha o günlerde, da- vetli olmasma karşın bu et- kinliğe katılmamıştı. Ve Kemal Türkler yaşıyor olsaydı, Türkiye entclijansi- yasında bugün yaşanan bu iki- yüzlülüğü gördükçe asıl o za- ınan değil bir kez, bin kez ölürdü. MED CEZİR MEHMET FARAÇ Hizbııllahçı Emir Eri! Karanlıkta kalmışlar bir yana, aydınlanmış vakaları bile Ümraniye soruşturmasına mon- te etmeye çalışan dinci med- ya, başlamamış bir yargılama üzerinden kafa karıştırmayı sürdürüyor! Vakit ga- zetesi dün "Ergenekon soruşturmasıy- la faili meçhul cinayetler mercek altına alınıyor" diyerek Bahriye Üçok'u öl- dürdüğü gerekçesiyle cezaevinde bu- lunan Kudüs Savaşçılan adlı örgütün yö- neticisi Ferhan Ozmen'in şuçsuz ol- duğunu öne sürdü! Hatta, Üçok'u öl- düren bombayı ozmen'in değil MlT'te şoför olarak çalışan Kemal Tunçsel'in gönderdiğini iddia etti! Aynı gazete lo- gonun üzerinde "Ergenekon paşaları benimle görüştü" şeklindeki sözleri Ab- dulhah Ocalan'a dayandırdı! Vakit, öcalan'ın "Erbakan da bana mektupyaz- mıştı" şeklinde avukatlarına 7 Mayıs'ta söylediği sözleri anımsatmaya gerek duymamıştı! Zaman ise Hizbullah-asker ilişkisinin Ergenekon iddianamesinde olduğunu yazdı ve "Hizbulvahşetin büyük hamisi Ergenekon çıktı" başlığını kullandı. Ga- zeteye göre iddianamede, biri Hizbullah itirafçısı iki gizli tanığın ifadesi vardı! Ta- nıklar, 17 Ocak 2000'de Beykoz'da öl- dürülen ve militanlannın "Emir" diye ta- nımladığı Hizbullah lideri Hüseyin Ve- lioğlu'nun, dönemin Adana Jandarma Bölge Komutanı Tuğgenaral Temel Cingöz ve ll Jandarma Komutanı Vic- dan Başaran'la ilişkisi olduğunu öne sürmüştü! Gazete, "Velioğlu'nu komu- tanların emir eri sanmıştım" sözünü de bir tanığa dayandırmıştı! Taraf gazetesi dün Diyarbakır Baro- su Başkanı Sezgin Tannkulu'nun, "Er- genekon bitmeden Kürt sorunu çözül- mez" şekiindeki iddialarını sürmanşete çıkarmıştı. Bu haberin yanında ise öca- lan'ın "Kıvrıkoğlu'nun adamları be- nimle görüştü" sözlerine yer verilmişti. Aynı gazetenin manşetinde ise "Bom- balarbulundu" başlığı vardı. Taraf, Üm- raniye'de ele geçirilen bombaların mü- himmatının imha edildiğini, gövdelerinin ise savcılıkta olduğunu yazdı. Yeni Şafak ise Tuncay Güney'in, "iş- kence altında aldılar" diye reddettiği ifa- deleri gündeme getirmeyi sürdürdü. Bu gazete dün "Sabancı suikastını Çat- lı yönetiyordu" diye manşet attı ve bu ko- nunun Ergenekon iddianamesine girdi- ğini duyurdu! Star gazetesinin manşetinde ise "Çe- te faturası 20 milyar dolar" başlığı var- dı. Gazete 2007'de 20 ildeki 167 çete operasyonunda 2 bin 400 kişinin yaka- landığına yer verdi. Temiz EllerL Hizbullah-asker ilişkisini ilk kez 27 Temmuz 1993'te, TBMM Faili Meç- hul Cinayetleri Araştırma Komisyo- nu'na bilgi veren dönemin Batman Emniyet Müdürü ve Vali Yardımcısı gündeme getirmiş, Gercüş ilçesine bağlı Seki, Gönüllü ve Çiçekli köyle- rinde, jandarma denetiminde Hiz- bullah kampları bulunduğunu öne sürmüşlerdi. Ancak Jandarma Genel Komutanlığı iddia- ları yalanlamıştı. Şimdi bu ilişki Üm- raniye'de ele geçi- rilen bombaların 1999'daki Hizbul- lah operasyonun- da ele geçirilen- lerle aynı seriden olduğu iddiasından yola çıkılarak ku- ruluyor! Türk Hizbullahı'nın, Iran'daki dinci darbenin ardından Kum kentine gö- türülen MSP'nin gençlik kolu Akıncı- lar'la MTTB kökenliler tarafından ku- rulduğu bir gerçek. Hatta kimi gü- venlik birimlerinin salt PKK'lileri öl- ZAMAN Hizbülvahşet'in büyük hamisi Ergenekon çıktı dürüyorlar diye Hizbullahçılara göz- yumduğu da bir gerçek! Peki bugün Hizbullahçılar üzerinden askeri hedef alan Zaman gazetesi, örgütün Gü- neydoğu'yu kan gölüne çevirdiği 1990'lardan Nurcu Zehra Eğitim Vak- fı yöneticilerinin öldürüldüğü 2000 yı- lına kadar bu ilişkileri neden sorgu- lamamış, kafasını niçin kuma göm- müştü? Ya, dün Kudüs Savaşçısı militan- larını aklamaya gi- rişen Vakit, Hiz- bullah namluları Zehracılara yöne- lene ve gazete bi- nalarına Kalaşni- kof atılana kadar şeriatçı militanların eylemlerini hangi amaçla örtbas etmişti? Dinci medya yargılamayı bekle- meden Ümraniye soruşturmasını, "temiz eller" adı altında, eli kanlı te- röristleri aklama çabasına dönüştür- mek istiyor? Ancak Güneydoğu ger- çeği bu hikâyelerle örtüşmüyor! Borç ve KamçıL Aylardır Türk Silahlı Kuvvetleri'ni he- def alan, Fethullahçılığı ve finansörü tartışılan Taraf gazetesinin sahibi Başar Arslan, dünkü Sabah gaze- tesine konuşmuştu. Tarikat ilişkisini yalanlayan Arslan, gazeteyi yayıncı- lıkla finans ettiklerini söylemiş ve "Ekonomik açıdan büyük zarar. Zor- lanıyoruz. Sıkıştığımız zaman hisse karşılığında borç alıyo- ruz" demişti! Oysa Akşam yazan Serdar Akinan geçen aylarda Ta- raf'ın nasıl finanse edildiğini rakam- larla sorgulamıştı: "50 bin tirajın altında, doğru düzgün reklam almadan ve 40 kuruşa gaze- te çıkarmak ayda en az 500 bin do- lar net zarar. Alkım Yayınları matbaa- sı gece vakti gizli gizlipara basmıyorsa bu gemi yürümez." Fatih Altaylı ise 17 Temmuz'da, Habertürk.com'daki yazısında, Sabah gazetesinde günde 150 bin adet ba- sılan Taraf'ın baskı ve dağıtım har- camalarının aylık 2 milyon YTLoldu- ğuna dikkat çekmişti. Röportaj yap- mak yetenek gerektirdiği için Sa- bah'taki sohbette bu maliyet hesapları sorgulanmamıştı! Oy- sa Başar Arslan'ın "Zaman içe- risinde bu yatırımın karşılığını alacağımızı düşünüyoruz" şek- lindeki sözleri atlanmamıştı! Eee ne demişler.. borç yiğidin kamçısı! Taraf da birilerinin kamçısı!.. Bir askere, bir Atatürk'e vurup duruyor! Elbette bu yayınları ellerini ovuşturarak izleyen partilisi, tarikatçısı, cemaatçisi, libo- şu sadece alkış çalmıyordur! NE:YAZ.D>l? tl Atlatma haber yapanlar, CIA'dan /"ı bilgi getirenler, iktidarpartisiyan- daşlan, Başbakan uçağına binen ve kendilerine bilgi sızdmlan yazarlar, genel yayın müdürleri darbe gün- lükleri yazarı emekli Orgeneral Öz- den Ömek'/n eşinin Gaziosmanpaşa Belediyesi'nden alması gereken 75 milyar liralık istimlak hakkının hızla ödenmesi için Başbakan'ın 'iş ta- kipçiliği yapmasının' Ergenekon Savcısı'nın iddianamesine girip gir- mediğini hiç sorgulamadılar." Necati Doğru, Vatan ıcrürkiye'deki liberaller TSK'nin ana- I yasal yapı içerisindeki mevcut konumundan şikâyetçiler; bu şikâ- yet konulannı arka arkaya yazmak da mümkün, zaten uzun süredir de bu işi yapıyoruz. Sözde Cumhuriyetçi birileri bu eleştirileri saldırı olarak ni- telendiriyorsa, o kişilerin ya de- mokrasi ve cumhuriyet anlayışlann- dan ya da zekâlanndan şüphelen- mek gerekir diye düşünüyorum." Eser Karakaş, Star SABAH SAiAH SEVA BAYANVA BU SABAH FRGB1EK0N KOfJUSULACAK.' TANIKLAZ, ,W:ALİ K0NUKLAH/... C0K 02ŞL TELEFON KAYITLARI VE OAHBE ÇUNLÜKLEM... AGARTACI ÜNLULER KİAALER? ... VE DAHA NELER NELER.' 20 Temmuz 2008 (Akşam Gazetesi) HIPS ve Namaz! Hırsızlıkla namaz bir arada olur mu?. Milli Ga- zete'nin sivri dilli yazarı M. Şevket Eygi dün hem "Olmaz" demiş hem de ilginç bir örnek vermişti: "Beş altı kişilik bir sohbetteyiz. Kula- ğı delik, istihbarat kaynakları çeşitli ve güçlü birisi, birinin malı gö- türdüğünü, birkaç sene için- de vurgun vurduğunu anlat- tı. Içimizdeki saflardan biri, 'Ama nasıl olur? O zat, beş vakit namazlı bir Müslümandır' şeklinde biritirazda bu- lundu. Oradakilerden biri; 'Hem çalıyor, hem de namazını kılıyor' dedi. Islâmîke- simde birtakım gayr-i meşru servetler oluşmuştur. Türkiye temiz bir ülke olmak istiyorsa bunun öncülüğünü Siyasal Is- lam'ın yapması gerekir. Hırsızlıkla bu ül- keye hizmet edilmez. Haram yiyicilik ile namaz bir arada olmaz. Yazımı bu dev- leti soyan mâlum hırsızlara lânet ederek bitiriyorum." Hoca kimden söz ediyor acaba? Be- lediye işçiliğinden devlet yönetimine gelenlerden mi? Belediye yönetimin- deyken haklarındaki yolsuz- C1 A 7PW ' ^ dosyaları olanlardan mı? Gemi ve mısır tacirlerinden mi? Cami cemaatini soyarak Islami holding kuranlardan mı? Saf dindarla 'diyaloğ'a geçip medya impa- ratorluğu kuranlardan mı? Milyar dolarlık imparatorluk oluşturan emekli vaizlerden mi? Yoksa ciplerden inmeyen, tesettür otellerinden çıkmayan son 6 yılın iktidar zenginlerinden mi? Hoca iyi hoş yazıyor da, bir türlü açık sözlü olamıyor! e-posta: mfarac@cumhuriyet.com.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear