Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
22 TEMMUZ 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Bundan 28 yıl önce, karanlık
odakların Jarahk katillerinin
kurşunlanna hedefolmuştuKemal Türkler:
Bir eylem veörgüt adamı
• Yaşamını işçi
sınıfının ekonomik,
demokratik ve politik
savaşımına adamış bu
insanm, arabasınm
içine yığılıp kalan
bedeni, aslında
Türkiye'nin üstüne
yığılmıştı.
SÖNMEZ TARGAN
Kurşun sesleri geniş bir çev-
rede duyulmuş, tabancanın
namlusundan çikan barut ko-
kusu tüm caddeye yayılmıştı.
Çıktığı apaıtmanın üst katla-
nııdan açüan bir penccreden acı
bir çığhk yükseldi: "Kc-
mallll"!
Arabanm direksiyonu üze-
rine bir beden yığılıp kaldı.
Evet, bundan 28 yıl önce, 22
Temmuz 1980 günü sabah
09.40'ta karanlık odaklaıın ki-
ralık katillerinin kurşunlanna
hedef olarak arabanm içine
yığılıp can veren bu beden, es-
ki Türkiye Devrimci İşçi Sen-
dikaları Konfederasyonu
(DİSK) Genel Başkanı ve Tür-
ldye Maden-lş Sendikası Baş-
kanı Kemal Türkler'den baş-
kası değildi. Ne ilginç bir rast-
lantı ki kcndi kullandığı kurşun
geçirmez cipi 15 gün önce
onanma alınmış ve zıpkın gi-
bi hiç yanından aynlmayan
POL-DER'li koruması da yine
o günlerde değiştirilmişti.
Yaşamını işçi sınıfının eko-
nomik, demokratik ve politik
savaşımına adamış bu insanın
arabasının içine yığılıp kalan
bedeni, aslında Türkiye'nin
üstüne yığılmıştı. Ölümünden
üç gün sonra kaldınlan cena-
zesi, o güne değin görülmemiş
bir yığınsallıkla binlerin, on
binlerin, yüz binlerin omuzla-
n üzerinde Topkapı Mezarlı-
ğı'nda toprağa verildi. Cena-
zeye katılamayan işçi vc emek-
çiler de işyerlerinde ya şartel-
leri indirdiler ya da geçici bir
süre iş bıraktılar.
Bu sıradan bir cenaze töreni
değil, Türkiye'deki sosyalist-
lerin, devrimcilerin, ilerici ve
yurtseverlerin nüfus sayımıy-
dı adeta. Kadınıyla, erkeğiylc,
genciyle yaşlısıyla sele dö-
nüşmüş insan topluluklan ya-
tağuıı yiyen dereler gibi cadde
caddc, sokak sokak cenazeyc
akıyordu.
Bu denli insanın scvgi ve
saygısını kazanan bu insan ne-
den hedef seçilmişti?
Bu soruya bir ölçüde yanıt
olabilecek bir anımı okuıiarla
paylaşmak isterim. İzmir'in
Dikili ilçesi, diyebiliriz ki Tür-
kiye'de belediye kültür festival,
geleneğinin başlamasında
önemli bir yere sahiptir. Os-
man Özgüven'in Dikili Bele-
diye Başkanı olduğu 9O'lı yıl-
larda burada düzenlenen festi-
vallerin birkaçmda düzenle-
me kurulunda görev almıştım.
Yanılmıyorsam 1990 yılında
Yunanistan'ın Midilli Adası
Belediycsi ile yapılan ortak
bir festival izlencesinde Kemal
Türkler için de bir anma gecesi
düzenlenmesine karar veril-
mişti. Bu konudaki sorumlu-
luğu Türkler'in damadı Oğuz
Soydan'la birlikte aldık. Daha
12 Eylül askersel devirmesiy-
le kapatılan DİSK açılmamış,
konulan yasaklar henüz kalk-
mamıştı.
Bir belgesel hazırlayarak ge-
cede bir saydam gösteriyle
sunmamız tasarlanmıştı.
Belgeselin senaryosunu Haş-
met Zeybek, film çekim ve dü-
zenlemelerini Hilmi Etikan,
seslendirmeyi Nevzat Şenol,
danışmanlık hizmetlerini Mu-
zaffer Hiçdurmaz, belge, do-
küman ve gerekli gereçlerin
sağlanmasını Kemal Türkler'in
ailesi ile ben yüklcnmiştim.
Topladığım tüm argüman
vc dokümanlan arabaya yük-
leyerek Haşmet Zeybek'i de
yanımıza alarak Dikili'ye git-
tik. Zeybek, cldeki verilerle se-
naryoyu yazacaktı. 1977 kan-
lı 1 Mayıs olaylarımn görün-
tüleri ise belgeselin sonunu
oluşturacaktı. Sabahat Türk-
ler'in aile albümünün dışında
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı ve Türkiye Maden-İş Sendikası Başkanı Kemal Türk-
ler 22 Temmuz 1980 günü sabah 09.40'ta evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirmişti.
Türkiye'de konuya ilişkin tek
bir görsel gereç sağlayama-
dık. Sonunda Hollanda İşçi
Enstitüsü arşivinden sağladı-
ğımız bir video kaydı ile sorun
çözüldü. Bir dc Mersin'de afiş
ressarnı olan Yusuf Adakoğ-
lu'na 4x2.5 metre boyııtunda
dev bir Kemal Türkler bez
portresi yaptırdık.
Haşmet Zeybek senaryoyu
zamanlamıştı. Kendisine "Na-
sıl, belgeler işe yaradı mı" di-
da ilk adımmı attı. 1951 yılın-
da Demir ve Madeni Eşya tş-
çileri Sendikası'na girdi ve bu
sendikanın 13 Eylül 1953'te
yapılan ilk genel kurulunda
şube yönetim kuruluna daha
sonra da adı Türkiye Maden-
lş Sendikası olarak bu sendi-
kanın 16 Eylül 1954'te genel
başkanlığına getirildi.
Bu sendikanın gelişmesi,
Türkiye ölçeğinde örgütlen-
mesi çalışmalarına önderlik
Adına destanlar yazılan Ka-
vel grevi başta olmak üzere bir-
çok işçi grev ve dire-nişlerin-
de görev ve sonımluluklar alan
Kemal Türkler, Türkiye işçi sı-
nıfının tarihindcki en büyük
toplu direnişi olan 15/16 Ha-
ziran eylemlerine de öncülük
etti ve bu nedenle turuklandı.
Kemal Türkler, 1960'lara
değin gelen ve genellikle san
sendikacılık olarak tanımla-
nan anlayışa karşı verilen sa-
I'
. • > • - " - '
1
DİSK öncülüğünde gerçekleştirilen 1 Mayıs 1976'ya her kesimdcn emekçi katılmıştı.
Türkler, bugün törenle anılıyor
tstanbul Haber Servisi - Türkiye Dev-
rimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu
(DİSK) kurucusu ve ilk genel başkanı
Kemal Türkler, katledilişinin 28. yıldö-
nümiinde bugün nıezan başında törenle
anılacak. Topkapı'daki mczarı başında sa-
at 11 .OO'de gerçekleştirilecek anma törc-
nine Türkler'in ailesi, mücadele arkadaş-
ları ve sevenleri katılacak. Türkler'in kat-
ledişinin yıldönümünde bir bildiri yayım-
layan Birleşik Metal-tş Sendikası, "Ülke-
miz son dönemde emekçilere saldırıla-
rın yoğunlaştığı, insanca yaşam taleple-
rinin vahşice bastırılmaya çalışıldığı vc
sendikaların teslim alınmaya çalışıldığı
bir dönemden geçiyor. O yüzden bugün
Kemal Türkler'i anmak daha anlamlı
hale geldi" ifadelerini kullandı.
ye sorunca, "Tabii yaradı ve
inceledikçe gördüm ki bu
insanı öldürmekte geç bile
kalmışlar" yanıtını verdi.
Yaşamöyküsü
Gelin Haşmet Zeybek'in bu
kara mizahmı Kemal Türk-
ler'in yaşamöyküsüyle somut-
lamaya çalışahm.
1926 yılında Denizli'de do-
ğan Türkler yükseköğrenim
için geldiği Istanbul'da hukuk
fakültesme girdi. Yükseköğ-
renimle birlikte sendikacılığa
eden Türkler ölene değin bu
sendikanın başkanlığını üst-
lendi.
Kemal Türkler, işçi sınıfi
için verdiği sendikal savaşımı
siyasal çalışmalaıla da taçlan-
dıran ender işçi önderlerüıden
biri olarak tarihe geçti. 13 Şu-
bat 1961 yılında kurulan Tür-
kiye İşçi Partisi kurucusu oldu
ve genel başkan yardımcılığı-
nı yaptı, bu partinin 1971'de
kapatılmasına değin genel yö-
netim kurulu üyeliğinde bu-
lundu.
vaşımm içinde de etkin olarak
yer aldı. Özellikle Türk-îş'in iş-
çi eylemlerine karşı gösterdi-
ği olumsuz tutuma karşı çıka-
rak 13 Şubat 1967 yılında ku-
rulan Türkiye Devrimci İşçi
Sendikaları Konfederasyo-
nu'nım (DİSK) kuruluşuna ön-
derlik etti ve bu konfederas-
yonun genel başkanı oldu.
Türkiye işçi sınıfının sendi-
kal devinmesi DİSK ve Kemal
Türkler'le yeni bir niteliğe bü-
rünüyor yeni bir kimlik kaza-
nıyordu. İşçi sınıfının ekono-
mik, demokratik hak ve öz-
gürlükler için verdiği savaşım
"sınıf ve Idtle sendikacılığı"
temelindc daha köklü boyutlar
alıyordu.
Türkler'in selamı
Yıllarca içi boşaltılarak ve
çarpıtılarak kutlanan 1 Ma-
yıslar, ilk kez onun başkanlı-
ğında ve DlSK'in öncülüğün-
de işçi sınıfının birlik, daya-
nışma ve savaşım günü olarak
alanlara taşmıyordu. 1 Mayıs
1976'da lstanbul Taksim Ala-
nı'nda 500 bin emekçinin ka-
tılımıyla ilki gerçekleştirilen 1
Mayıs mitinginde elleri hava-
da kcnetlenmiş bir biçimde
coşkulu kalabalığı selamlayan
Türkler'in bu selamlama biçi-
mini daha sonra siyasete so-
yunan Turgut Özal ondan ça-
İacaktı.
Kemal Türkler sıradan bir
scndikacı ya da rüzgârın ge-
tirdiği bir siyasetçi değildi.
Her şeyden önce o bir eylenı
insanıydı ve inançlanrun ödün
vernıez bir savunucusuydu.
Türkiye'de yıllarca baskı al-
tında kalarak marjinalleşmiş bir
siyasa, onun DİSK Genel Baş-
kanlığı döneminde cte kemiğe
bürünüyor, "Ulusal Demo-
kratik Cephe" (UDC)söyle-
miyle kitleler içinde yaşam
buluyordu.
Kemal Türkler, UDC ko-
nusunda yaptığı bir konuşma-
da özetle şu gerçeklere deği-
niyordu: "... Ulusal Demo-
kratik Cephe'nin bir savaşım
cephesi olduğu, ülkedeld tüm
antiemperyalist, antifaşist
güçleri kapsadığı için ulusal
nitelik taşıdığı, demokrasiden
yana olan herkesi kapsama-
sı nedeniyle de demokratik
olduğu, ulusal ve demok-ra-
tik güçlerin ulusal bağım-
sızlığa ve demokrasiye karşı
olan güçlerin cgemenliğinc
son vermek için örgütsel ve
ideolojik bağımsızlıklarını
koruyarak güçlerini birleş-
tirmelerini ifade etmesi ne-
deniyle de cephe niteliğinde
olduğunu..."
Türkler'in UDC konusun-
daki tutumu DİSK içinde zaten
var olan görüş aynlıklannın da-
ha da derinlcşmesine neden
oldu. Nitekim Arahk 1977'de
yapılan DİSK 6. Genel Kuru-
lu'nda başkanhktan aynlan
Türkler'in yerine Abdullah
Baştürk DİSK Genel Başka-
nı oldu. Ancak, Türkler'in
DtSK içinde en güçlü ve kök-
lü sendika olan Türkiye Ma-
den-lş Sendikası Genel Baş-
kan] ığı öldürülene dek sürdü.
Sendikacı olarak doğdu ve bu uğurda can verdi
Kemal Türkler
Yazımızın içinde dc vurgu-
lamaya çalıştığımız gibi Kemal
Türkler adeta sendikacı olarak
doğmuş ve yine bu uğurda
can vermişti. 1990'da ölümü-
nün lO.yılmda 12 Eylül bas-
kılarınm en azından psikolojik
etkisi henüz toplumun üzerin-
den kalkmadığı bir tarihsel
evrede Dikili Barış ve Kültür
Festivali kapsamında anma
gccesinde de çok geniş bir ke-
sim katılmıştı.
Gecede; Kemal Türkler'in
eşi Sabahat Türkler, Yunanis-
tan Komünist Partisi Genel
Başkanı, Şükran Kurdakul,
Rasim Öz, Akın Birdal, Ha-
san Algül, Celal Özdoğan,
Tayyar Elmas'da bircr ko-
nuşma yaptılar ve abu yazının
nirengisi olan belgeselin gös-
terimi ile birlikte sanatçı Rah-
mi Saltuk bir dinleti verdi.
Bu anma gecesinin önemi
neydi ki, bu yazıda özellikle
buna vurgu yapmak gereği
duyduk? Bunun birinci nede-
ni, o güne değin 12 Eylül fa-
şizminin toplumda yarattığı
büyük travma nedeniyle ka-
buğuna çekilmiş Türk solu ilk
kez toplumsal bir etkinlikle
buluşuyordu. lkincisi, 6O'lı
yıllarda Türkiye'de ve dünya-
da yükselen sol dalganın po-
pülizmine kendini kaptırarak
solda saf tutmayı yeğlemiş
ama bugün irtica rüzgârına
yelken açarak demokrathk yap-
tığını sanan defolu aydmlar
ile "tali cumhuriyetlerden"
niccleri, daha o günlerde, da-
vetli olmasma karşın bu et-
kinliğe katılmamıştı.
Ve Kemal Türkler yaşıyor
olsaydı, Türkiye entclijansi-
yasında bugün yaşanan bu iki-
yüzlülüğü gördükçe asıl o za-
ınan değil bir kez, bin kez
ölürdü.
MED CEZİR
MEHMET FARAÇ
Hizbııllahçı Emir Eri!
Karanlıkta kalmışlar
bir yana, aydınlanmış
vakaları bile Ümraniye
soruşturmasına mon-
te etmeye çalışan dinci med-
ya, başlamamış bir yargılama üzerinden
kafa karıştırmayı sürdürüyor! Vakit ga-
zetesi dün "Ergenekon soruşturmasıy-
la faili meçhul cinayetler mercek altına
alınıyor" diyerek Bahriye Üçok'u öl-
dürdüğü gerekçesiyle cezaevinde bu-
lunan Kudüs Savaşçılan adlı örgütün yö-
neticisi Ferhan Ozmen'in şuçsuz ol-
duğunu öne sürdü! Hatta, Üçok'u öl-
düren bombayı ozmen'in değil MlT'te
şoför olarak çalışan Kemal Tunçsel'in
gönderdiğini iddia etti! Aynı gazete lo-
gonun üzerinde "Ergenekon paşaları
benimle görüştü" şeklindeki sözleri Ab-
dulhah Ocalan'a dayandırdı! Vakit,
öcalan'ın "Erbakan da bana mektupyaz-
mıştı" şeklinde avukatlarına 7 Mayıs'ta
söylediği sözleri anımsatmaya gerek
duymamıştı!
Zaman ise Hizbullah-asker ilişkisinin
Ergenekon iddianamesinde olduğunu
yazdı ve "Hizbulvahşetin büyük hamisi
Ergenekon çıktı" başlığını kullandı. Ga-
zeteye göre iddianamede, biri Hizbullah
itirafçısı iki gizli tanığın ifadesi vardı! Ta-
nıklar, 17 Ocak 2000'de Beykoz'da öl-
dürülen ve militanlannın "Emir" diye ta-
nımladığı Hizbullah lideri Hüseyin Ve-
lioğlu'nun, dönemin Adana Jandarma
Bölge Komutanı Tuğgenaral Temel
Cingöz ve ll Jandarma Komutanı Vic-
dan Başaran'la ilişkisi olduğunu öne
sürmüştü! Gazete, "Velioğlu'nu komu-
tanların emir eri sanmıştım" sözünü de
bir tanığa dayandırmıştı!
Taraf gazetesi dün Diyarbakır Baro-
su Başkanı Sezgin Tannkulu'nun, "Er-
genekon bitmeden Kürt sorunu çözül-
mez" şekiindeki iddialarını sürmanşete
çıkarmıştı. Bu haberin yanında ise öca-
lan'ın "Kıvrıkoğlu'nun adamları be-
nimle görüştü" sözlerine yer verilmişti.
Aynı gazetenin manşetinde ise "Bom-
balarbulundu" başlığı vardı. Taraf, Üm-
raniye'de ele geçirilen bombaların mü-
himmatının imha edildiğini, gövdelerinin
ise savcılıkta olduğunu yazdı.
Yeni Şafak ise Tuncay Güney'in, "iş-
kence altında aldılar" diye reddettiği ifa-
deleri gündeme getirmeyi sürdürdü.
Bu gazete dün "Sabancı suikastını Çat-
lı yönetiyordu" diye manşet attı ve bu ko-
nunun Ergenekon iddianamesine girdi-
ğini duyurdu!
Star gazetesinin manşetinde ise "Çe-
te faturası 20 milyar dolar" başlığı var-
dı. Gazete 2007'de 20 ildeki 167 çete
operasyonunda 2 bin 400 kişinin yaka-
landığına yer verdi.
Temiz EllerL
Hizbullah-asker ilişkisini ilk kez 27
Temmuz 1993'te, TBMM Faili Meç-
hul Cinayetleri Araştırma Komisyo-
nu'na bilgi veren dönemin Batman
Emniyet Müdürü ve Vali Yardımcısı
gündeme getirmiş, Gercüş ilçesine
bağlı Seki, Gönüllü ve Çiçekli köyle-
rinde, jandarma denetiminde Hiz-
bullah kampları bulunduğunu öne
sürmüşlerdi. Ancak Jandarma Genel
Komutanlığı iddia-
ları yalanlamıştı.
Şimdi bu ilişki Üm-
raniye'de ele geçi-
rilen bombaların
1999'daki Hizbul-
lah operasyonun-
da ele geçirilen-
lerle aynı seriden
olduğu iddiasından yola çıkılarak ku-
ruluyor!
Türk Hizbullahı'nın, Iran'daki dinci
darbenin ardından Kum kentine gö-
türülen MSP'nin gençlik kolu Akıncı-
lar'la MTTB kökenliler tarafından ku-
rulduğu bir gerçek. Hatta kimi gü-
venlik birimlerinin salt PKK'lileri öl-
ZAMAN
Hizbülvahşet'in büyük
hamisi Ergenekon çıktı
dürüyorlar diye Hizbullahçılara göz-
yumduğu da bir gerçek! Peki bugün
Hizbullahçılar üzerinden askeri hedef
alan Zaman gazetesi, örgütün Gü-
neydoğu'yu kan gölüne çevirdiği
1990'lardan Nurcu Zehra Eğitim Vak-
fı yöneticilerinin öldürüldüğü 2000 yı-
lına kadar bu ilişkileri neden sorgu-
lamamış, kafasını niçin kuma göm-
müştü?
Ya, dün Kudüs
Savaşçısı militan-
larını aklamaya gi-
rişen Vakit, Hiz-
bullah namluları
Zehracılara yöne-
lene ve gazete bi-
nalarına Kalaşni-
kof atılana kadar
şeriatçı militanların eylemlerini hangi
amaçla örtbas etmişti?
Dinci medya yargılamayı bekle-
meden Ümraniye soruşturmasını,
"temiz eller" adı altında, eli kanlı te-
röristleri aklama çabasına dönüştür-
mek istiyor? Ancak Güneydoğu ger-
çeği bu hikâyelerle örtüşmüyor!
Borç ve KamçıL
Aylardır Türk Silahlı Kuvvetleri'ni he-
def alan, Fethullahçılığı ve finansörü
tartışılan Taraf gazetesinin sahibi
Başar Arslan, dünkü Sabah gaze-
tesine konuşmuştu. Tarikat ilişkisini
yalanlayan Arslan, gazeteyi yayıncı-
lıkla finans ettiklerini söylemiş ve
"Ekonomik açıdan büyük zarar. Zor-
lanıyoruz. Sıkıştığımız zaman
hisse karşılığında borç alıyo-
ruz" demişti!
Oysa Akşam yazan Serdar
Akinan geçen aylarda Ta-
raf'ın nasıl finanse edildiğini rakam-
larla sorgulamıştı:
"50 bin tirajın altında, doğru düzgün
reklam almadan ve 40 kuruşa gaze-
te çıkarmak ayda en az 500 bin do-
lar net zarar. Alkım Yayınları matbaa-
sı gece vakti gizli gizlipara basmıyorsa
bu gemi yürümez."
Fatih Altaylı ise 17 Temmuz'da,
Habertürk.com'daki yazısında, Sabah
gazetesinde günde 150 bin adet ba-
sılan Taraf'ın baskı ve dağıtım har-
camalarının aylık 2 milyon YTLoldu-
ğuna dikkat çekmişti. Röportaj yap-
mak yetenek gerektirdiği için Sa-
bah'taki sohbette bu maliyet
hesapları sorgulanmamıştı! Oy-
sa Başar Arslan'ın "Zaman içe-
risinde bu yatırımın karşılığını
alacağımızı düşünüyoruz" şek-
lindeki sözleri atlanmamıştı! Eee ne
demişler.. borç yiğidin kamçısı! Taraf
da birilerinin kamçısı!.. Bir askere, bir
Atatürk'e vurup duruyor! Elbette bu
yayınları ellerini ovuşturarak izleyen
partilisi, tarikatçısı, cemaatçisi, libo-
şu sadece alkış çalmıyordur!
NE:YAZ.D>l?
tl Atlatma haber yapanlar, CIA'dan
/"ı bilgi getirenler, iktidarpartisiyan-
daşlan, Başbakan uçağına binen ve
kendilerine bilgi sızdmlan yazarlar,
genel yayın müdürleri darbe gün-
lükleri yazarı emekli Orgeneral Öz-
den Ömek'/n eşinin Gaziosmanpaşa
Belediyesi'nden alması gereken 75
milyar liralık istimlak hakkının hızla
ödenmesi için Başbakan'ın 'iş ta-
kipçiliği yapmasının' Ergenekon
Savcısı'nın iddianamesine girip gir-
mediğini hiç sorgulamadılar."
Necati Doğru, Vatan
ıcrürkiye'deki liberaller TSK'nin ana-
I yasal yapı içerisindeki mevcut
konumundan şikâyetçiler; bu şikâ-
yet konulannı arka arkaya yazmak da
mümkün, zaten uzun süredir de bu
işi yapıyoruz. Sözde Cumhuriyetçi
birileri bu eleştirileri saldırı olarak ni-
telendiriyorsa, o kişilerin ya de-
mokrasi ve cumhuriyet anlayışlann-
dan ya da zekâlanndan şüphelen-
mek gerekir diye düşünüyorum."
Eser Karakaş, Star
SABAH SAiAH SEVA BAYANVA
BU SABAH FRGB1EK0N KOfJUSULACAK.'
TANIKLAZ, ,W:ALİ
K0NUKLAH/... C0K 02ŞL TELEFON
KAYITLARI VE OAHBE ÇUNLÜKLEM...
AGARTACI ÜNLULER KİAALER?
... VE DAHA NELER NELER.'
20 Temmuz 2008 (Akşam Gazetesi)
HIPS ve Namaz!
Hırsızlıkla namaz bir
arada olur mu?. Milli Ga-
zete'nin sivri dilli yazarı
M. Şevket Eygi dün hem "Olmaz"
demiş hem de ilginç bir örnek vermişti:
"Beş altı kişilik bir sohbetteyiz. Kula-
ğı delik, istihbarat kaynakları çeşitli ve
güçlü birisi, birinin malı gö-
türdüğünü, birkaç sene için-
de vurgun vurduğunu anlat-
tı. Içimizdeki saflardan biri,
'Ama nasıl olur? O zat, beş vakit namazlı
bir Müslümandır' şeklinde biritirazda bu-
lundu. Oradakilerden biri; 'Hem çalıyor,
hem de namazını kılıyor' dedi. Islâmîke-
simde birtakım gayr-i meşru servetler
oluşmuştur. Türkiye temiz bir ülke olmak
istiyorsa bunun öncülüğünü Siyasal Is-
lam'ın yapması gerekir. Hırsızlıkla bu ül-
keye hizmet edilmez. Haram yiyicilik ile
namaz bir arada olmaz. Yazımı bu dev-
leti soyan mâlum hırsızlara lânet ederek
bitiriyorum."
Hoca kimden söz ediyor acaba? Be-
lediye işçiliğinden devlet yönetimine
gelenlerden mi? Belediye yönetimin-
deyken haklarındaki yolsuz-
C1
A 7PW ' ^ dosyaları olanlardan mı?
Gemi ve mısır tacirlerinden
mi? Cami cemaatini soyarak
Islami holding kuranlardan mı? Saf
dindarla 'diyaloğ'a geçip medya impa-
ratorluğu kuranlardan mı? Milyar dolarlık
imparatorluk oluşturan emekli vaizlerden
mi? Yoksa ciplerden inmeyen, tesettür
otellerinden çıkmayan son 6 yılın iktidar
zenginlerinden mi? Hoca iyi hoş yazıyor
da, bir türlü açık sözlü olamıyor!
e-posta: mfarac@cumhuriyet.com.tr