23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HATİCE TUNCER/HİLAL KÖSE Ergenekon davasõnda yargõlanan, Akın Birdal suikastõnõn azmettiricisi Se- mih Tufan Gülaltay, Tuncay Gü- ney’in kendisini “Özel Harp Daire- si’nde görevli binbaşı” olarak tanõtarak Yozgat Cezaevi’nde ziyaret ettiğini söyledi. MİT eski Kontr Terör Daire Başkanõ Mehmet Eymür hakkõndaki suçlamalarõnõ yineleyen Gülaltay, Yeşil adõyla bilinen Mahmut Yıldırım’õn Kontr Terör Dairesi’ne bağlõ çalõştõğõnõ ve kendisiyle İstanbul’daki buluşmala- rõna gelmek üzere Ankara’da yola çõk- tõktan sonra kaybolduğunu iddia etti. Ergenekon davasõnõn 34. oturumun- da, çete suçundan yargõlandõğõ başka bir dava kapsamõnda tutuklu bulunan Gü- laltay’õn çapraz sorgusu yapõldõ. Gülal- tay, Muzaffer Tekin ile 2004’ten son- ra görüşmediğini, İstanbul’daki ulusal- cõ ve milliyetçilerin birbirlerini tanõ- dõklarõnõ söyledi. Savcõ Mehmet Ali Pekgüzel’in, “Tekin ile Akın Birdal suikastından önce mi sonra mı tanış- tınız” sorusu üzerine Gülaltay, “Mete Yalazangil, daha önce ayaküstü bizi ta- nıştırmıştı. Bunu unutmuştum. Ken- disi bahsedince hatırladım. Emekli su- bay dostu olarak takdim etmişti ama dediğim gibi gerçek anlamda tanış- mamız cezaevinde oldu” dedi. ‘Eruygur’la fikir ayrılığım yok’ Gülaltay, İstanbul’da Ulusal Birlik Platformu çalõşmalarõ yaparken emek- li orgeneral Şener Eruygur’un kendi- lerinden ayrõ olarak Ankara’da ulusal bir- lik çalõşmalarõ yaptõğõnõ anlattõ. Eruygur ile arkadaşõ Hasan Ömer Özdönmez aracõlõğõyla tanõştõğõnõ anlatan Gülaltay, “Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı idi. Ulusal Birlik Platformu kurdu- ğumuzda onursal genel başkan seçtik. Kendisinin böyle bir talebi olmadı” di- ye konuştu. Eruygur’u Ankara’ya gitti- ğinde ziyaret ettiğini söyleyen Gülaltay, Eruygur ile arasõnda hiçbir fikir ayrõlõ- ğõnõn olmadõğõnõ ifade etti. Gülaltay, “Veli Küçük’ün devre arkadaşları arasında da kabul görmediğine” iliş- kin ifadesi anõmsatõlõnca, “Neyse ifadem odur” dedi. Savcõ Nihat Taşkın’õn “PKK kampları konusunda sizden yardım istendiğini söylediniz. Mah- mut Yıldırım, Mehmet Eymür hak- kında beyanlarınız oldu. Devletin herhangi bir istihbarat kurumunda çalıştınız mı” sorusuna, Gülaltay, her- hangi bir kurumla resmi bağõnõn olma- dõğõnõ söyledi. Gülaltay, Eymür ve kad- rosunun Suriye ve Irak dõşõndaki bir ül- kede bulunan PKK kamplarõyla ilgili sõ- kõntõlarõ olduğunu, bu nedenle kendisiyle görüştüklerini anlatarak “Ankara Ye- nimahalle’de resmi bir görüşmedir. Tutanakları vardır” dedi. Yõldõrõm’õn kendisine Eymür’ün yol- dan çõktõğõnõ ve nüfuzunu kötüye kul- landõğõnõ söylediğini anlatan Gülaltay, Eymür’ün bu nedenle görüşmelerini is- temediğini söyledi. Gülaltay, Eymür’ün Yõldõrõm’õ takip ettirdiğini anlatarak şöyle devam etti: “Yıldırım ile İstan- bul’da Arnavutköy’de buluşacaktık. Ankara’dan yola çıktı. O gece kay- boldu. Eymür kimi deşifre ettiyse şaibeli bir şekilde ölmüştür.” ‘Danıştay cinayeti aydınlansın’ Ankara’daki bürosuna aralarõnda ba- kanlarõn da bulunduğu çok kişinin gel- diğini, kimlerin istihbaratçõ olduğunu bi- lemeyeceğini ifade eden Gülaltay, “Ey- mür bu tahkikatı beyanlarıyla yön- lendiren ve başlatan şahıstır. Küresel örgütün Türkiye’deki beyin kadro- sudur. Bu küresel casusluk ağına gi- ren, ihanet eden şerefsizlerin hepsi hu- zura gelmeli” dedi. Gülaltay, savcõla- rõn dikkatini çekmediğini ancak Al- manya’da uyuşturucu kaçakçõlõğõ yap- tõğõ ileri sürülen ve öldürülen Ertuğrul Yılmaz’õn cezaevinden kaçõrõlmasõna ilişkin Eymür’ün oğlunun sorgulandõğõnõ söyledi. Gülaltay, Danõştay cinayetinin aydõnlatõlmasõ için Tuncay Güney, Ce- mal Alparslan Ertuğ ve Mehmet Ey- mür bu mahkemede sorgulanmasõ ge- rektiğini söyledi. ‘Eymür, jurnalci’ Gülaltay, “Hablemitoğlu cinayeti ile Eymür bağlantısı” iddiasõ konu- sunda şöyle konuştu: “Eymür küresel örgütün jurnalcisidir. Biz kişinin ayı- bını ve hakkındaki tereddütlerimizi devletin birimleriyle paylaşırız. Ancak kamuoyuna açıklamayız. Çağırın sor- gulayın. Devlete verdiği zararlar ve ihanetler ortaya çıksın. Onun altın- daki, Meclis’teki, bakanlıktaki kad- roları ortaya çıksın.” Gülaltay, Türk solu ve Türk sağõnõn birleştirilmesi fik- rinin kendisine ait olduğunu söyledi. Savunmasõnõ yapan sanõk Orhan Tunç, savcõ Pekgüzel’in telefon dinle- me kayõtlarõyla ilgili sorularõ üzerine “Ben de istihbaratçıydım, dinleme yaptım” diye konuştu. Tunç, Ümit Sa- yın ile telefon dinleme kayõtlarõ ve elektronik posta haberleşmelerine açõk- lõk getirdi. Sayõn’õn kendisini sürekli ara- dõğõnõ, “çok pimpirikli ve evhamlı ol- duğunu” anlatarak “Hatta mart ayın- da her sabah uyanınca pencereden ‘tanklar geldi mi, darbe oldu mu’ diye bakarmış. ‘Bir korgeneral ile konuştum. Darbe olmayacakmõş’” gibi sözleri Sa- yõn’õ sakinleştirmek için kullandõğõnõ, öy- le bir korgeneral olmadõğõnõ ifade etti. Tunç’un vekili avukat Mehmet Taş- gelen, tarihin hiçbir döneminde “Türk derin devleti” diye bir oluşum olma- dõğõnõ ileri sürerek “Günümüzde ise az- gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde derin devlet Amerika, İngiltere, Fran- sa, Almanya’dır. Siyonizm üzerine, dönmelik tarihi üzerine bir tek araş- tırma okumayan birisinin ‘derin dev- let’ kavramını anlaması mümkün de- ğildir” diye konuştu. ‘ABD ve AB onayıyla darbe olur’ Taşdelen, darbe söylentilerini ortaya atanlarõn amacõnõn hükümet ile TSK’nin arasõnõ açmak olduğunu savundu. Taş- delen, “Nitekim 15 yıla yakın bir sü- redir, bütün hükümetler askeri dar- beyle korkutulmuş, ancak söz konu- su darbe bir türlü yapılmamıştır. Askeri darbenin gerek ve yeter şartı, ABD ve AB’nin uygun görmesidir. Türkiye’de TSK hesabına “darbe or- tamõ” hazırlamak için cinayetler iş- lendiği iddiaları safsatadan ibarettir. TSK’de Amerika’nın ‘bizim çocuklar’ diyebileceği bir komuta kademesinin varlığından bahsedebilmek artık çok mümkün gözükmemektedir” dedi. Dedikodu niyetindeki telefon görüş- melerinin delil olarak iddianameye ko- nulduğunu söyleyen Taşdelen, emekli Tuğgeneral Veli Küçük ile gazeteci Ve- dat Yenerer arasõndaki bir telefon gö- rüşmesine dikkat çekti. Taşdelen, bu gö- rüşmede, Anayasa Mahkemesi üyeleri ile Başbakan Tayyip Erdoğan’õn Ab- dullah Gül’ün Cumhurbaşkanlõğõ ko- nusunda anlaştõklarõndan, bu sayede Koray Aydın’õn beraat ettiğinden söz edildiğini kaydederek bu ifadelerin doğ- ru olmadõğõnõ söyledi. ‘Konuşmalarımın arkasındayım’ Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, söz konusu telefon konuşmasõnõ kendisinin yaptõğõnõ ifade ederek “Konuşmaları- mın arkasındayım. Ancak o konuş- mayı Anayasa Mahkemesi üyelerini hedef alarak yapmadım. Mahkeme görülüyordu, tanık gelmemiştir, bi- rileri vazgeçmiştir, bir şey olmuştur böyle sonuçlanmıştır manasında o ifadeleri kullandım” dedi. Tutuklu sanõk Kemal Kerinçsiz’in avukatõ Tolga Akalın, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’nden Tuncay Güney’in açõklamalarõ doğrultusunda hazõrlanan Ergenekon şemasõ ve bilgi no- tuna ilişkin, herhangi bir gündem mad- desi oluşturulup oluşturulmadõğõnõn so- rulmasõnõ istedi. Davayõ bugüne ertele- yen mahkeme, sanõklarõn tutukluluk hallerinin devamõna karar verdi. CMYB C M Y B 30 ARALIK 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Devlet Kesesinden Savurganlık Hükümet, 2009 Bütçesi’nin “Giderler” faslın- da yüzde 10’luk bir indirim öngördü. Öylelikle ya- tırım bakanlıklarına ayrılmış olan kaynaklardaki bu zorunlu kısıntı, geniş halk kitlelerinin okul, yol, hastane ihtiyaçlarına yönelmiş beklentilerini de etkileyecektir. Ekonomideki durgunluğun devletin yatırımla- rına da yansımasının işaretlerini görüşmeler sı- rasında veren Maliye Bakanı Unakıtan, 24 Aralık’ta Meclis kürsüsünde “kamunun üzerine düşen tasarrufu yaptığını” söylüyor, ama özel sek- törün bu doğrultuda kendisinden beklenen ön- lemleri almadığını ileri sürerek şöyle diyordu: “Söyleye söyleye boğazımda tüy bitti. Herkes ayağımı yorganına göre uzatsın.” Akıllı bir özel girişimcinin, ayağını yorganından dışarıya çıkartarak bu fırtınalı ortamda buz ke- seceğine inanmak kolay değil. Bu nedenle ön- celikle kamunun malı üstünde oturan politikacı- ların ve bürokratların hâlâ birer mirasyedi gibi dav- ranmalarının önlenmesi gerekiyor. Bütçede sözünü ettiğim kısıntı, tasarının ya- salaştığı son günde, yani geçen haftanın so- nunda, 27 Aralık Cumartesi günü gerçekleşti- rildi. Aynı gün akşam saatlerinde Erdoğan ve eşi, Başbakanlığa ait Ata uçağı ile Ankara’dan İs- tanbul’a uçtular. Beş yıldızlı protokol saltanatı Haber kanalları gece yarısına doğru, başta Baş- bakanlık Müsteşarı olmak üzere Ankara Valisi ile Garnizon Komutanı ve Emniyet Müdürü’nün, Erdoğan ve eşini uğurladıkları haberiyle birlikte, Yeşilköy’de yine “huzuru mutat zevat” tarafın- dan karşılanışını da ekrana getirdiler. O “mutad zevat” dışında Erdoğan’ı bir de ses sanatçısı karşılamıştı. Başbakan, şarkıcı Cengiz Kurdoğlu’nun oğlunun düğününü onurlandıra- caktı! Aynı haberlerin devamından öğendik ki, Emi- ne-Recep Tayyip Erdoğan’ların Cevahir Otel’deki düğün kutlama ziyaretleri bir, bir bu- çuk saat kadar sürmüş, Başbakan ile eşi saat 22.30’da yine Ata uçağı ile ve yine aynı mutat ze- vat tarafından uğurlanarak Ankara’ya dönmüş- ler. Öyle tahmin ediyorum ki, Esenboğa’dan ken- disini uğurlamak için gelen Başbakanlık Müste- şarı, Ankara Valisi, Garnizon Komutanı ve Em- niyet Müdürü, o gidiş-dönüş için geçen beş sa- atlik süreyi, evlerine gidip istirahat etmek yerine, diken üstünde bir yerlerde doldurarak geçirme- yi yeğlemişlerdir. İşin, bağrından geldiği “halkın adamı” oldu- ğunu her fırsatta söyleyen Recep Tayyip Erdo- ğan’ın beş yıldızlı uğurlanma ve karşılanma me- rakı ile sergilenen saltanat tarafı bir yana. Bir devlet işi değil, hatta zorla alıştığımız, o TO- Kİ törenleri ile iç içe yapılan parti toplantılarında bulunmak için düzenlenen geziler de değil, özel bir arkadaşın oğlunun düğününde bulunmak amacıyla ve sadece beş saat için Başbakanlık uçağını uçurmak yanı önem taşıyor. Tarifeli uçaklara binmek ayıp mı? Ankara-İstanbul arasında karşılıklı olarak, her gün sadece THY’nin en az altı-yedi seferi var. Haydi özel bir düğünde bulunmak için, kendisi- nin ve eşinin bilet ücretlerini de cebinden vermek gibi doğal olanı yapmadı da, o işi örtülü ödenek faslına yükletti diyelim. Ama, sanki Üsküdar’daki konutundan Ok- meydanı’ndaki otele geliyormuş gibi Ata uçağına kurulmak, beytülmalın parasından en az 22.000 doların yok olmasına göz yummak açısından ayıp, hatta günah değil mi? O seyahat tarifeli bir uçak yolculuğu ile yapı- lamaz mıydı? Zırt pırt Başbakanlık uçağını kul- lanma alışkanlığını bir yana bırakınız. Erdoğan çifti, ilk hava yolculuğunu ne za- man ve hangi yaşlarda yaptılar? Onu bizler- le paylaşmayı düşünürler mi? Maliye Bakanı, parlamentoda, kamunun üze- rine düşen tasarrufu yaptığını söylerken sanırım bu son düğün sefasını hayal bile etmemiştir. Hangi özel girişimci kodaman, cebinden en az 22.000 dolar ödeyerek, kiraladığı özel uçakla bir tanıdığın mahdumunun düğününde boy göste- rir? Unakıtan’ın üzerlerine düşen tasarrufu yap- madıklarını söylediği girişimcilerden Özel uçak sahibi olanların, bu taşıtlarını, kul- lanmadıkları zaman için isteyenlere kiraladığını en yakından bilen kişi Maliye Bakanı’dır. Vatandaş Recep Tayyip Erdoğan’ın politikaya atılmadan önceki yaşamında, ayağını yorganına göre uzatmaya özen gösterdiğini tahmin edebi- lirsiniz. Ama ya Başbakan Erdoğan’ın?.. Atalarımız ne demişler? Devletin malı deniz… Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net ENTERNET / MEHMET SUCU Geçen hafta Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Konrad Adenuer Stif- tung’la birlikte Bilgi Toplumu ve Medya konulu bir panel düzenledi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Baş- kanı Orhan Erinç’in yönettiği panele Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aslı Tunç, NTV ve TGC’nin hukuk danışmanı Fikret İlkiz ve hasbelkader bende- niz de katıldım. Bilgi toplumunun teoride demok- ratikleşmeyi öngördüğünü belirten Tunç, bilginin paylaşılmasıyla ka- munun şeffaf ve hesap verebilir dü- zeye getirilebileceğini savundu. Bu köşenin okurlarının tahmin edebileceği gibi biz ise kısa ko- nuşmam içinde “Türkiye’nin en bü- yük yarasının internet yasakları ol- duğunu, bir sitedeki tek bir cümle için bütün bir kütüphanenin kapa- tılmasını anlayamadığımızı” dile ge- tirmeye çalıştık. Bilindiği gibi inter- netteki yasaklar yurttaşı o yasağı delmeye zorlayacaktır. Kısacası yeni teknik yollar bulunup o ya- saklanan sitelere erişim hemen her zaman olası olacaktır. Toplantıda, bilgi toplumu mu yok- sa izlenme toplumu mu diye de sormak cüretinde bulunduk. Bir kredi kartınız, bir cep telefonunuz, bir de yurttaşlık numaranız var ise ta- mamen çırılçıplaksınız. Nereye git- tiniz, ne aldınız, ne yaptınız, her şe- yiniz izlenir. Küresel bir gözaltı sü- recine girdik veya giriyoruz. Daha da beteri, bundan önce de bahsetmiştik: Konut Edindirme Yar- dımı adı altında internette çarşaf çar- şaf listeler yayımlandı. Bu listeleri saklayanlar burada adları olanların tüm mahrem bilgilerine ulaşabilirler. Vahameti siz düşünün. Tabii ki panelin en iyi ve anlamlı konuşmasını Fikret İlkiz yaptı: “Bizim kitle iletişim özgürlüğümüz için gazetecilerin bu ülkeyi bilgi top- lumu olmaya yöneltmesi gerekir. Yani gazeteciler kitle iletişim özgür- lüğünü sağlamak için habere ser- bestçe ulaşabilmeli, bilgiye ulaştık- ları anda bunu haber haline getirip bi- ze ulaştırmalıdır. Bunlar bize aktarıl- dığı andan itibaren bizlerin de bu kav- ramlar ışığında elde ettiğimiz bilgilerle bilgilenmiş bireyler olarak çalışmamız gerekir” dedi. Türkiye’de ifade özgürlüğünün sağlanması için çok mesafe kat edil- mesi gerektiğini dile getiren İlkiz, Av- rupa Birliği’ne (AB) uyum yasaları çerçevesinde 2001-2003 döne- minde çıkarılan ifade özgürlüğüyle ilgili 10 yasanın 6’sının Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi- ğini hatırlatarak bu geçiş döne- minde Türkiye’nin geriye gittiğini vur- guladı. Avrupa Konseyi’nin Bakanlar Kon- seyi’nin 25 Kasım 1981 tarihli tavsiye kararının başlangıcında kamu ma- kamlarının sahip olduğu bilgiye ulaş- ma hakkı yer aldığını dile getiren İl- kiz şöyle konuştu: “Bu tavsiye kararlarına uyarsanız bilgi toplumu olursunuz. Bu tavsiye kararının içeriğine baktığınızda eli- mizdeki fotoğraf, kamunun elindeki bilgiye ulaşma hakkıdır. Yani devle- tin görevi kendi elindeki bilgilere ulaşmak konusunda güvence sağ- lamaktır. Demokrasi dediğini bu hakka ulaşmaktır ve bunun garantörü devlettir”. TGC’den ödül alan iki gazetecinin, “herkesin dinlenebileceğine” dair haber yaptıkları için yargılandıkları- nı anlatan İlkiz, gazeteciye doğru ha- ber kaynakları açılmadığı takdirde saydam siyasi yapının oluşturula- mayacağını belirtti. Bilgiye ulaşımın devlet sırrı olarak engellenmesi ha- linde, devletin bu bilginin neden sır olduğunu açıklaması gerektiğini vur- gulayan İlkiz, ulusal savunma ve dış güvenlikle ilgili bilgilerin devlet sırrı sayılacağını, ancak bireysel ve key- fi kararlarla devlet sırrı saptaması ya- pılmasının doğru olmadığını anlattı. mehmet@cumhuriyet.com.tr Bilgi Toplumuna Doğru Eymür’e suçlama Organize suç operasyonu İstanbul Haber Servisi - İstanbul’da jandar- ma ekiplerince düzenlenen operasyonda, uyuş- turucu ticareti, oto hõrsõzlõğõ, evden, iş yerin- den ve otodan hõrsõzlõk ile sahtecilik başta ol- mak üzere toplam 97 olayõn aydõnlatõldõğõ, gözaltõna alõnan 39 şüphelinin adliyeye sevk edildiği belirtildi. Zanlõlarõn sorgularõnda, si- pariş usulü hõrsõzlõk yaptõklarõ ortaya çõktõ. ‘El-Kaide’de 15 tutuklama İSTANBUL (AA) - İstanbul’da terör örgütü El-Kaide’ye yönelik operasyonda gözaltõna alõnan 21 kişiden 15’i tutuklandõ. İstanbul Te- rörle Mücadele ve İstihbarat Şube müdürlükle- ri ekiplerince düzenlenen El-Kaide’ye yönelik operasyonda gözaltõna alõnan 2’si kadõn 21 ki- şi, savcõlõk tarafõndan sorgulandõ. Zanlõlar “te- rör örgütü üyesi olmak” ve “silah bulundur- mak” suçlarõndan yargõlanõrken, 6’sõ serbest bõrakõldõ, diğer 15 şüpheli tutuklandõ. Tutuklu sanõk İP Genel Başkanõ Doğu Pe- rinçek, Gülaltay’a yöneltilen sorularõ eleşti- rerek “Bu dava gladyonun davasıdır. Sav- cılar, ‘Niye görüştünüz, neden birleştiniz’ di- ye soruyorlar. Türk milletinin birleşmesin- den rahatsız oluyorlar. Gladyonun aleti ol- dukları bütün rezaleti ile ortaya konuldu” dedi. Tutuklu sanõklardan emekli Albay Fikri Karadağ, Ulusal Birlik Partisi platformunun ne zaman kurulduğunu bilmediğini belirterek Veli Küçük ile ne fikirde olduğunu bilecek kadar samimiyeti olmadõğõnõ söyledi. Küçük ile yaptõklarõ operasyonlara ilişkin fikir alõş- verişi olduğunu söyleyen Karadağ, “Mustafa Kemal nasıl bir Türkçüyse ben de öyle bir Türkçüyüm. 4 dalda mastır eğitimi aldım. Kendimi Mustafa Kemal’in birinci derece vârisi olarak görüyorum” dedi. Kılıç’ın başkanlığı ‘yok’ niteliğinde İstanbul Haber Servisi - Eski Trabzon milletvekillerinden ve BM Türk Derneği Baş- kanõ Rahmi Kumaş, Anayasa Mahkemesi Başkanõ Haşim Kõlõç’õn başkan seçilmesinin hukuki olarak “yok” nite- liğinde olduğunu söyledi. Kumaş, “Anayasa Mah- kemesi, gerektiğinde Yüce Divan olarak da çalõşacağõndan ve mah- kemelerde görev yapacak yargõçlarõn hukuk fakül- tesi çõkõşlõ olmasõ zoruluğundan yola çõka- rak, bu mahkemenin başkanõnõn hukuk fakül- tesini bitirmiş üye olmasõ ilkesi, kendiliğinden kar- şõmõza çõkõyor” dedi. Kılıçdaroğlu’ndan Durak dosyası ADANA(Cumhu- riyet Bürosu) - Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Başkanõ Cafer Esendemir ve yönetim kurulu üyeleriyle görü- şen CHP milletvekili Hulusi Güvel, “En geç 15 Ocak’ta başta büyük- şehir belediyeleri olmak üzere, adaylarõmõzõn tamamõ açõklanmõş ola- cak” dedi. Güvel, Adana Büyükşehir Belediyesi ve Başkan Aytaç Durak ile ilgili dosyayõ İstanbul Milletvekili Kemal Kõlõç- daroğlu’nun bizzat Adana’ya gelerek açõkla- yacağõnõ belirtti. Namazcı müdüre aylık ödülü BURDUR (ANKA) - Burdur Yeşilova Çok Programlõ Lisesi’nde öğrencileri müdür oda- sõnda namaz kõlmaya zorladõğõ ve doğru kõla- mayanlara zayõf not verdiği iddia edilen okul müdürü olan din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni Yusuf Urhan, hakkõnda soruşturma devam ederken, Milli Eğitim Bakanlõğõ’nca ödüllendirildiği iddialarõ ortaya atõldõ. Eğitim-İş Sendikasõ Burdur Şube Başkanõ Hasan Cengiz, yaklaşõk 8 ay önce soruş- turma başlatõlan Urhan’õn, Milli Eğitim Bakanõ Hüseyin Çelik’in onayõyla aylõkla ödüllen- dirildiğini ileri sürdü. 18 gazeteci tutuklu İstanbul Haber Servisi - Tutuklu Gazete- cilerle Dayanõşma Platformu, Türkiye’de 18 gazetecinin yeni yõla cezaevinde girdiğini belirterek, düşünce ve ifade özgürlüğünü engel- leyen 301. maddenin ve Terörle Mücadele Yasa- sõ’nõn iptal edilmesini istedi. Tutuklu bulunan 18 gazetecinin isimleri şöyle: Ali Buluş, Barõş Açõkel, Bayram Namaz, Behdin Tunç, Erdal Güler, Erol Zavar, Faysal Tunç, Füsun Erdoğan, Hatice Duman, İbrahim Çiçek, Mahmut Tutal, Mehmet Ali Varõş, Meh- met Bakõr, Mehmet Karaaslan, Murat Coş- kun, Mustafa Gök, Sedat Şenoğlu, Ziya Ulusoy. Gülaltay, Tuncay Güney’in Yozgat ziyaretini şöyle anlattõ: “Tuncay Gü- ney Yozgat Cezaevi’ne binbaşı sıfa- tıyla geldi. Yozgat Cumhuriyet Savcı- sı’nın izniyle, Cezaevi Müdür Yar- dımcısı’nın refakatinde geldi. Baktım binbaşı olacak yaşta değildi. Şüphe- lendim, kendisini Özel Harpçi olarak tanıttı. Veli Küçük’ün emrinde çalış- tığını söyledi. Manikürlü, efemine bir tip. Sert konuştum gitti. Daha sonra Veli Küçük ile cezaevinde konuştuğu- muzda ‘Bu adamõ Yozgat’a ben gön- dermedim’ dedi.” Danõştay sanõğõ, Er- genekon tanõğõ Osman Yıldırım’õ tanõ- madõğõnõ söyleyen Gülaltay. Yõldõ- rõm’õn da kendisi gibi Karslõ olduğunu belirterek “Tanınmış bir ailedenim. Bu vasıtayla tanışmış olabiliriz” dedi. Gülaltay, emekli Orgeneral Hur- şit Tolon ile görüşmesinin ayrıntı- larını şöyle anlattı: “Hurşit paşa Ulusal Birlik Platformu’na gelme- di. Küçükyalı’daki özel büroma geldi. Önceden tanımıyordum. Eski Başbakanlık Müsteşarı Yazıcıoğlu ile birlikte konferanslar verip ulu- salcılık yapılanması içindeydiler. Bununla ilgili olarak ziyarete geldi. Özel görüşme değildi. Emekli paşa- lar, müsteşarlar, genel müdürler vardı. Onlar heyet halinde geldi. Biz de heyet olarak karşıladık. Güç birliği yapmayı düşünüyorduk.” H U R Ş İ T T O L O N İ L E G Ö R Ü Ş M E P E R İ N Ç E K S O R U L A R A T E P K İ G Ö S T E R D İ ‘Güney binbaşı sıfatıyla ziyaretime geldi’ Gülaltay, ‘küresel casusluk ağõnõn Türkiye’deki beyin kadrosu’ dediği eski MİT’çi Eymür’ün Yeşil kod adlõ Mahmut Yõldõrõm’õ öldürttüğünü iddia etti
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear