23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 23 ARALIK 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA 15 Muhsin Salman: “Lütfen; vefat etmiş vatandaşlarımızın ve de doğacak çocuklarımızın, seçme ve seçilme haklarını engellemeyelim!” Gül soyunu açıklamış. Bu da “soykütük” Irkçılık M. Ali Kılınç: “Eşim Arap ben Gürcüyüm demek ırkçılık değilse, anneniz Ermeniymiş demek ırkçılık olabilir mi?” İhanet Macide Tanır: “Vatana ihanetin yollarını araştırıyorum fakat ‘belgesel’ film yapamam, Ermenilerden özür dileyemem, ne yapsam bilemiyorum! Altı üstü Işık İşgüden: “Kara çarşafın altından El Kaide çıkmış. Üstünden de ‘Altı ok’ çıktı!” YağmurDeniz Özür hikâyesi Baba ve Piç’te gizli! ERMENİLERDEN özür dileme kampanyasından 1.5 yıl önce Yelkovan dergisinin Nisan-Mayıs 2007 sayısında Hürriyet Yaşar “Roman Bilimiyle Yazılmış Bir Naylon Roman” başlıklı yazısında Elif Şafak’ın Baba ve Piç kitabını eleştiriyor: “Elif Şafak, ‘tarih bilen’ 19 yaşındaki Armanuş aracılığıyla ‘cahil Türkler’e atalarının ne kadar zalim olduklarını, Ermenilerin suçsuz, haksız yere uğradıkları sürgünleri, ölümleri, kırımları anlattırdıktan sonra... Elif Şafak, Çakmakçıyan ve Kazancı ailelerinde simgeleştirdiği karşı karşıya getirme ve anlatıp kabul ettirme aşamasını gerçekleştirmiş, sıra sonraki adıma gelmiştir. Artık diyasporanın Ermeni tezlerini Armanuş’un duygularını anlatan Elif Şafak’ın tümcelerinden okuyabiliriz: ‘Yavaş yavaş anladı ki bir özür bekliyordu; o da olmadı suçun kabul edilmesini. Türklerdi 1915’te bunları Ermenilere yapanlar. Kendisi Ermeni, onlar da Türk olduğuna göre özür dilemeleri gerekmez miydi? Oysa kimse üstüne alınmış görünmüyordu...’ Romandaki diyaloglar aracılığıyla üstü kapalı olarak diyor ki: Siz kabul ettikten sonra, devletinize de kabul ettirmeye çalışın. Ancak böyle dürüst olabilirsiniz. Devletiniz kabul etmemekte direnirse, o devleti var edenlerden olmayın. Suça ortak olmamak için bize, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türklerin düşmanlarına katılın.” - Devletin yerini cemaatler almış... “ABD vizesi için Fetoş sorgusu bu yüzden!” NEYMİŞ... Aydınlanmanın ancak akıl ve bilimle olabileceğini söylemek... Din bezirgânlığının aydınlanmanın önünde büyük bir engel olduğunu anlatmak... Aydınlanmanın ardından hakça bir düzen için sosyalizmin geldiğini belirtmek... Kadının özgürlüğünün saçını rüzgârda savurabilmesi olduğunu savunmak... Evrim teorisinin bilimsel bir gerçek olduğunu bildirmek... Meclis’ten çıkarılan yeni yasalar ve hükümetin icraatlarıyla Cumhuriyetin kazanımlarının elden gittiğini ve bu gidişin sonunun ılımlı İslam Cumhuriyeti olacağını öngörmek... Alenen terör suçu işlemekmiş... Gönüllü savcısının İslamcı iktidarın başı RTE’nin olduğu Ergenekon davasının savcısı Zekeriya Öz, bütün bu suçları saptamış ve iddianamesine yazmış. Suçlu ise İlhan Selçuk’muş. Kendisine “abi” denmesinin bile suç unsuru sayıldığı İlhan Abi, 2001 yılının ekim ayında Bursa’ya gitmiş; Uludağ Üniversitesi’nde “Aydınlanma Devrimi ve Küreselleşme” konulu bir konferans vermiş. İşte bu konferansta bir sürü terör suçu işlemiş. İlhan Abi’nin sözleri eğer suç ise şu soruyu sormak gerekmez mi: Yedi yıl önce İlhan Abi konuşurken Bursa’da siyasi polis şefliği yapanlarla, savcılık yapanlar bu suçları niye soruşturmadılar? Velev ki görevlerini ihmal ettiler... Ergenekon davasının en birinci iddiası bildiğiniz gibi İslamcı AKP iktidarını devirmek için silahlı örgüt falan kurmak. Oysa, “Ergenekon’un fikir lideri” İlhan Abi 2001 yılının ekim ayında birkaç bin öğrenciye konuşurken, Adalet ve Kalkınma Partisi denen organizasyon, “Siyaset Baba”nın portakal bahçesinde çekirdek haline geleli henüz iki ay olmuştu ve iktidara gelmesine 13 ay vardı! Ekim 2001 nere... Kasım 2002 nere!.. Davanın savcısı, gönüllü savcı RTE’nin deyimi ile, ölmemiş hastaya kefen biçmiş! Son sözü, Cumhuriyet’te dün yayımlanan konuya ilişkin haber sayfasının “Son söz”üne bırakılım: “İddianameyi hazırlayanlar ya okuduğunu anlayıp değerlendirebilecek akıl ve bilgi yetilerine sahip değildir ya da Atatürk ve Atatürkçülüğe düşmandır... Bu iki olasılıktan ikisinin de tarifi mümkün olmayan bir vahametin yargı saflarına sızdığını vurgulamaktan başka anlamı olamaz. Düşmanlık GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM Kampanya: Barış, Anlamsız Özürlerden Geçmiyor İlginç bir durum var: Malum medya “Ermenilerden özür dileyenler”den “barışçı aydınlar” diye söz edi- yor. Halbuki son on gündür her iki toplumun onlar yü- zünden nasıl birbirlerine düştükleri ortada. Bu ger- çekler ışığında “aydın” kelimesi tabii ki onların teke- line bırakılamaz. Hafta içinde Yurtsever Hareket, çe- şitli aydınlar ve USTKB’nin de içinde olduğu farklı plat- formları temsil eden sivil toplumcular olarak bir araya geldik ve bir gerekçeli karşı imza kampanya- sını gerçek “barış” adına açtık. Ülkenin her aydın in- sanını ve sivil toplumcusunu bu metne destek ver- meye çağrıyoruz: “Ülkemizin içeride ve dışarıda yaşamakta olduğu sorunlarla tehlikeli bir süreçten geçtiği bu dönemde, birtakım yazar ve akademisyenlerin, 1915’te yaşanan trajik olaylara dayanarak, ‘Ermeni halkından özür di- leme’ konusunda başlattıkları imza kampanyasını onay- lamıyoruz. Çünkü, başta Kıbrıs meselesi veya Türki- ye’nin belki de sadece kendi iç siyasetini ilgilendiren konular da dahil olmak üzere, bir de ‘Sözde Ermeni Soykırımı’ suçlaması ile, neredeyse bütün bir Batı dün- yasının ülkemizi hedef tahtası durumuna getirdiği bir süreçte, bu kampanyayı ‘demokrasi’ adına bile ‘ma- zur görmek’ anlaşılır gibi değildir: Söz konusu iddialara karşı, uluslararası siya- si ve hukuksal arenada, tarafsız yargıçların de- netiminde Türkiye’ye savunma hakkı verilerek açı- lan bir dava olmuş mudur? Hukukun tüm kuralla- rına uyan böyle bir üst mahkeme, Türkiye aleyhine, ‘Bu topraklar üzerinde 1915 yılında bir soykırım ya- pılmıştır’ şeklinde nihai bir karar vermiş midir? Öyleyse hangi haklı gerekçelerle, bugün Türkiye’nin özür di- lemesi gündeme getirilebilmektedir? Kurmuş oldu- ğu Cumhuriyet, onuru ve erdemiyle dünya tarihine damga vurmuş bir ulus, hukukun tüm temel prensipleri göz ardı edilerek böylesine sinsi bir oldubitti senar- yoyla gelişen bir ‘yargısız infaz’la karalanabilir mi? Ayrıca birçok ek soru vardır: 1915 olaylarını kim, hangi sebeple başlatmıştır? Hoşgörüsüyle tanınan bir ulus, yüzyıllardır barış içinde bir arada yaşadığı in- sanlara nasıl olur da durup dururken en güçsüz ol- duğu dönemde bir ‘soykırım’ yapmaya kalkışabilir? ‘Tehcir’, acaba hangi nedenlerle gündeme getirilip uy- gulanmıştır? Yaşanan olaylar bir ‘soykırım’ idi ise, İs- tanbul’daki Ermeniler neden yok edilmemiştir? Ne- den ortada bir tek Nazivari karar veya slogan yoktur? Bugüne kadar gerek 1918, gerek tarih boyunca kı- yıma uğratılan onca Türk için kim özür dilemiştir? Bu ‘vicdani’ özürün ardından toprak ve tazminat talep- leri gelmeyeceğini kim söyleyebilir? Ayrıca böyle bir özür dileme, gerçekten ‘insan hak- ları’ adına yapılıyorsa,1915 olayları, dünya tarihinde külleri deşilmesi gereken tek trajik olay mıdır? Örne- ğin Kızılderili halklarının kökünü kurutan Amerikalılar, Güney Amerika halklarını katletmiş bir İspanya, Ce- zayir halkını ezen bir Fransa, yüzyılımızın yüz karası Bosna katliamı, Amerika’nın sözde barış adına top- rağını savaş alanına çevirdiği, milyonlarca ailenin ve yuvanın yok edildiği Irak için, dahası, 1915 olaylarında doğuda yok edilen yüz binlerce Türk ve ASALA’ya he- def olan 37 diplomatımız için, bu ‘aydınlar’ veya du- yarlı Batı medeniyetleri neden bir ‘özür kampanya- sı’ yürütmemişlerdir? Yoksa TC dünya adına tari- hin tüm acılarının yükünün bedellerini ödemeye mecbur olduğu bir konuma itilen tek ülke midir? Söz konusu talihsiz imza kampanyası Türk ve Ermeni ulusları arasında bir ‘yakınlaşma’ değil, tam tersine ne yazık ki bir ‘uzaklaşma ve yaban- cılaşma’ya neden olmaktadır. Ayrıca, Türkiye’nin bu konuda barış adına attığı adımlar da baltalanmış olmaktadır. Böylesi bir özür dileme kampanyası, ki- mi ‘aydınlar’ımızın ileri sürdüğü gibi, ne hoşgörü, ne de demokrasiyle bağdaşmaktadır. Biz aşağıda imzası bulunan TC vatandaşları, Türk ve Ermeni halklarının barış içinde yaşadıkları yeni bir döneme ulaşmalarını tüm kalbimizle istiyoruz. Ancak, uzun vadede kalıcı bir barışa giden bu yolun zoraki ve gerekçesi anlaşılmamış tek yönlü özürlerden de- ğil, bilimsel bir tavır ve önyargısızca girişilecek tarih diyaloglarından ve iyi niyetli yapıcı siyasetlerden ge- çeceğine inanıyoruz.” Bu kampanyaya destek verenlerin alttaki e-pos- taya veya yurtseverhareket.org sitesine imza yolla- malarını istiyoruz. Metin ayrıca www.ulusalstkb.org, www.bedribaykam.com ve www.piramidsanat.com sitelerinde de yer alıyor. Prof. Dr. MAHİR AYDIN İstanbul Üniversitesi Varlık ve yokluk, üzüntü ya da sevinç. Her şey en çok üç kuşak sürermiş. Sonrası için, yeni “yüklemeler” gerekli. 20. yüzyıla girerken neler yaşadı- ğımızı hepimiz biliyoruz. Sanı- rım 21. yüzyıl başlarında, ay- nı süreçten geçeceğiz. Post pahalı: Türkiye. Dünyanın göz- bebeği. Teknoloji malzemesi- nin maden cenneti. Biz kulla- namasak da… Son günlerde ülkemizde bir kampanya var: Özür diliyo- rum. İçeriği: “1915’te Osmanlı Ermenilerinin maruz kaldığı Büyük Felaket’e duyarsız ka- lınmasını, bunun inkâr edil- mesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeş- lerimin duygu ve acılarını pay- laşıyor, onlardan özür diliyo- rum.” Türkler Anadolu’ya 1071’de geldiğinde, kurumsal bir Er- meni yapılanması ile karşılaş- madı. Ermenilerin defterini, Bizans İmparatorluğu çoktan dürmüştü. Onları Hıristiyan bi- le saymamış, Doğu Anado- lu’nun uç noktasından ortala- rına, Sıvas’a, Kayseri’ye sür- müştü. 900 yıl önce Türkler, Erme- niler ile karşılaşırken, uygarlık tarihine “örnek komşuluk” no- tu düşülüyordu. Oysa bu dö- nem; günümüzün uygar Av- rupa başkent meydanlarına, kış mevsiminde kurtların indi- ği dönemdir. Bu onların soru- nu. Ama Büyük Selçuklu sul- tanı Melikşah 1092’de öldü- ğünde, Urfalı Ermeni tarihçi Mateos, ardından şunu söy- leyecek: “Onun ölümüne dün- ya ağladı.” 800 yıl boyunca birbirimize; “Gülün ömrü kısadır, gül de- mem ki hatırı kalır” yaklaşı- mında olduk. Ta ki, 1824’e ka- dar. ABD ilk kolejini açtı Tür- kiye’de. 1830’da Ticaret ve Dostluk Anlaşması yaptı. 70 yıl sonra, 186 koleje ulaştı. Protestan ABD, mezhebi- ne katkı için Türkiye’ye gel- mişti. Yahudi, Rum ve Türk’ten zırnık koparamayınca, Erme- nilere yöneldi. Kolejlerde okut- tu, yurtdışına gönderdi, geri döndürdü. Karabet Toma- yan, bu senaryonun en parlak örneğidir. Amerikan kolejleri, Türkiye ölçeğinde birçok vatan haini yetiştirdi, düşmanlık tohumla- rı ekti. Onlara akıl da verdi: “Bu böyle olmaz. Kimileriniz asıl- malı, kimileriniz kesilmeli ki, biz de uygar Avrupa olarak, Türk- lerin kırdığı dindaşlarımızın yar- dımına gelelim.” Bu eski plan; 1821 Yunan ve 1876 Bulgar ayaklanmalarında bire bir uy- gulanır. Tutar da. Çünkü “Ba- tı cephesinde yeni bir şey yok”. Batı için yeni olan her şey sürprizdir. Bizde ise, her ola- ğan şey sürpriz. Soykırım senaryosu ilk kez 1895’te uygulamaya konur. Türkiye Ermenilerini, 29 Eylül- 3 Aralık arasındaki 66 günde, 23 ayaklanmaya özendirirler. 1537 Türk, 6448 Ermeni ölür. Bu sayı önce 37 bine, sonra da 300 bine çıkar. Sonuçta, Er- meni soykırım töreni yapılır. Tarih: 29 Mart 1896. Yer: Lon- dra St. James Hall. Ama İngiltere, Ermenileri daha fazla destekleyemez. Çünkü ufukta, I. Dünya Sava- şı var. Fransa ve Rusya, Er- meni konusunda şiddetten vazgeçmiş. Almanya’dan kor- kan İngiltere, Fransa ve Rus- ya’dan kopamaz. Ve Ermeni- leri, ikinci kez yüzüstü bırakır. Birincisi mi? Osmanlı’daki tüm Hıristiyanlara sınırlı toprak be- lirlerken, Ermeni konusunu “ucu açık” bırakır. Soykırım senaryosunun ikin- ci kez sahne alışı, 1916’dır. Al- manya ile baş edemeyen İn- giltere, II. Dünya Savaşı’nda Pearl Harboor baskını gibi, yine ABD’yi kullanır. 1916’da bir Mavi Kitap yayımlar ve amacına ulaşır. 1923 Lo- zan’da, Ermenileri üçüncü kez yüzüstü bırakır. Bilmiyorum bugün, Ermeni- lerden özür dileyenlerin hangisi tarihçidir? Kaçı Osmanlıca bi- lir ve Osmanlı Arşivi’nde ça- lışmıştır? Yeni bir buluşları yoksa hiç yorulmasınlar. “Er- meniden çok Ermeni” olmaya gerek yok. Onlar zaten bu sa- vı, 90 yıldır söyleyip duruyor. Eğer dayanakları 1916 Ma- vi Kitap ise, alın size 16 ülke- den 95 renkli kitap. Alman- ya’nın 8, ABD’nin 12, Fran- sa’nın 15 ve İngiltere’nin 27 renkli kitabı. Bu sayı çokluğu ile Mavi Kitap 1916’nın; tüm başucu olma özelliği ve kariz- ması çizilmiş, sıradan bir yıllık düzeyine inmiştir. Türkiye’yi satın almanın “ön ödemesi”den nemalananlar, “özür diliyor”. Bu sapkın anla- yışın ucu, birilerince şimdi- den 700 yıl öncesine indiriliyor: Kosova, Varna, Belgrat ve İs- tanbul’un fethi. Ben özür diliyorum; Ermeni- lere kendi dindaşımızdan daha hassas davrandığımız için. Özür diliyorum: Balkan ulusla- rını, önce Sırp, sonra Macar asimilasyonundan kurtardığı- mız için. Yine özür diliyorum Er- menileri, Fener Rum Patrik- hanesi’ne yedirmediğimiz için. Ve de asıl özrüm; 1094-1270 arasında “çekirge sürüsü” gibi Anadolu’ya saldıran ve 7 Haç- lı Seferi sırasında yakıp-yıkı- lanları anlatamayışımdan ya da anlamayanlardan. Onlar AB fonlarından destek alabilir. İstediği DNA testini yaptırabilir. Ama Haçlı Sefer- leri’nin ağır faturasını yükle- nemez. Acaba AB, nasıl bir ödeme düşünür? Kaç trilyon dolar ya da kaç milyar Avro? TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com HARBİ SEMİH POROY 23 Aralık Kütük SESSİZ SEDASIZ (!) ‘Özür Diliyorum’ HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Son yõllarda mo- da olan bir tür jim- nastik. 2/ Düşman- lõk... Bir nota. 3/ Tunceli, Erzincan, Bingöl gibi illerin dağlõk kesimlerin- de üretilen bir cins tulum peyniri... Gölgede kalan yan. 4/ Yansõma, yankõ. 5/ Uğraş... İnsanõn kendine karşõ duy- duğu saygõ. 6/ İçinde bir su canavarõ yaşadõğõna ilişkin söylentilerle tanõnmõş İs- koçya’daki göl... Hindis- tan’da kral ve prenslere ve- rilen san. 7/ Karõşõk ren- kli... Mektup kâğõdõnõn boş bir yerine yazõlan ek düşünce. 8/ Ankara’nõn bir ilçesi. 9/ İlkel bir silah... Cinsel güçsüzlük. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ “Keşmir şalı” da denilen ve dağkeçisinin tüyleriyle do- kunan çok yumuşak bir dokuma. 2/ Kaz Dağõ’nõn antik dö- nemlerdeki adõ... Sõrtta taşõnan yük. 3/ Bir resmi, sulan- dõrõlmõş renklerle boyama ya da gölgeleme biçimi... Ta- but. 4/ Nevşehir’in bir ilçesi... Fas’õn plaka imi. 5/ Eski Türklerde bir babanõn taşõnmaz mallarõnõn mirasçõsõ olan en küçük oğul... İşyeri olarak kullanõlan birkaç katlõ ya- põ. 6/ Bir gõda maddesi... İşe yaramaz, eskimiş, bozulmuş eşya. 7/ Bir ilimiz. 8/ Köpük kõvamõnda, tuzlu ya da tatlõ yiyecek... Ceviz ya da badem içi. 9/ Sõr... “Ben toprak ol- dum yoluna / Sen aşõrõ gözetirsin / Şu karşõma göğüs ge- ren / --- bağõrlõ dağlar mõsõn”(Yunus Emre). 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 A T A N T İ Z M K A R A İ N A T S A N E M İ R Ü S S E K O Y A Y U M U Ş D E V E M E K K E T E K E M P A L S L A T İ N O T K A T A K O F T İ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 bedri.baykam@gmail.com Faks: 0212 227 34 65 BAKIRKÖY 8. AİLE MAHKEMESİ İLAN 2007/657 Davacõ Ebru Koç vekili Av. Belkõs Ahi Okçuoğlu tarafõndan davalõ Murat Koç aleyhine açõlan BOŞANMA da- vasõnda verilen ara kararõ gereğince, Malatya ili, Pütürge ilçesi, Bölükkaya Mah./köyü, Cilt no. l7, Hane no.43 BSN. 32, T.C. 45817602092’de nüfusa kayõtlõ Hasan ve Saime oğlu 10.08.1967 -İstanbul doğumlu davalõ MURAT KOÇ’un halen “Atatürk Mah. Akdoğan Sokak No.8/1 İkitelli -Küçükçekmece -İstanbul” adresinde ikamet ettiği bildirildi- ğinden ancak davalõnõn bu adresine tebligat yapõlamadõğõndan ve zabõtaca yapõlan araştõrmada da adresi tespit edile- mediğinden, ilanen tebligat yapõlmasõna karar verilmiştir. Yukarõdaki adresinde bulunduğu bildirilen MURAT KOÇ’un 20.01.2009 günü, saat 10.00’da yapõlacak duruşmada hazõr bulunmasõ veya kendisini bir vekil ile temsil et- tirmesi, aksi takdirde HUMK’nun, 213 ve 377. maddeleri uyarõnca duruşmaya yokluğunda devam edileceği ve ka- rar verileceği hususu dava dilekçesi duruşma gün ve saati tebliği yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 22.10.2008 Basõn: 68441 İstanbul Kültür Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü öğrenci kimlik kartõmõ kaybettim. Hükümsüzdür. M. Murat ANDAÇ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear