23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube- si, 10 Aralık İnsan Hakları Evrensel Bildir- gesi’nin kabulünün 60. yıldönümü nedeniyle dün Sultanahmet Parkı’nda basın açıklaması yaptı. Ellerinde, “Kadınlar üzerindeki sömürüye ve ayrımcılığa son”, “Töre cinayetleri- ne hayır”, “Polis şiddetine son verilsin”, “Cezaevlerinde ölüm istemiyoruz”, “İnsanlık onu- ru işkenceyi yenecek”, “Terk etmeyeceğiz değiştireceğiz”, “Çocuklara karşı şiddete son”, “Yaşama hakkı kutsaldır”, “Sokak infazlarına son” dövizleri taşıyan grup “İnsan Hak- larıyla İnsandır”, “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek” sloganları attı. (Fotoğraf: NİHAN İNAL) CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada Evrensel değerlerle bakıldığında bir kişinin 4 temel hakkı vardır: 1- Yaşama hakkı. 2- Barınma hakkı. 3- Sağlık ve eğitim hakkı. 4- Kültürel hakları. Eğer birinci hak, hakkın rahmetine kavuşmuşsa, öteki hakların bir anlamı olabilir mi? Olamaz... Ne yazık ki, küresel güçler yıllarca hedef ülkeleri kendi eksenleri etrafında tutmak için bu hakları ter- sine çevirdiler. Devamında da ülkeleri, toplumları, evi- re çevire kana buladılar. Bulamaya da devam edi- yorlar. Bugün Afrika başta olmak üzere her 30 saniyede 1 çocuk kolayca önlenebilir hastalıklar nedeniyle ya- şamını yitiriyor. Ötesi var mı? İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin temel mad- desi şu: İnsanlar eşit doğar. Kimse, renk, dil, din, cinsiyet ayrımına tabi tutulamaz. İnsanlar, siyasi görüşleri, et- nik yapıları, sosyal kökenleri ve mülkiyet durumları nedeniyle farklı bir tutumla karşı karşıya bırakılamaz. Bugün dünyaya baktığımızda küreselleşmenin ruhunun yukarıdaki ayrımlar olduğunu görüyoruz. Art arda yeni sınırlar çizilirken, ülkeler kendi içle- rinde özerk bölgelere ayrılırken temel etken ne? Etnik kökenler ya da dini inançlar... İnsan hakları, insan haklamalarına dönüşmüş du- rumda! Eğer Afrika’nın, Asya’nın köşelerinde bir ülke yö- netimi kendisini küresel yapıya teslim etmişse, hal- kına ne yaparsa yapsın, demokratik bir ilerleme için- de olduğu ilan ediliyor. Tersi ise, artık ayrımlardan ay- rım, dışlamalardan dışlama beğen! Bildirgenin ana maddesi şu şekilde değişse yeri- dir: İnsanlar kendi aralarında renklere, dillere, dinlere, ırklara göre ayrılırlar ve ötekine karşı haklarını koru- mak için her şeyi yaparlar. Yeryüzünü saran ekonomik krizi de insan hakla- malarından ayrı tutamayız. Sık sık kullanılan şöyle bir slogan var: Yoksullukla mücadele! Dünyanın zengin ülkelerini yönetenler o kadar yuf- ka yürekli ki; fakir ülkelerin sofralarına yufka gitme- diği an, yürekleri yufka yufka parçalanıyor! Kocaman bir yalan. Özünde; yoksullukla mücadele değil, yoksullukla mukavele var! Nedir o mukavele? Önce aç bırak, kendine muhtaç bırak... Sonra kar- nını doyuracak kadar ekmek verince, senden iyisi ol- masın, iktidarını kalıcı bırak! Bu yöntem sadece küresel değil ülkesel de kul- lanılan ve sonuç veren bir siyasal bakış... Yerel se- çimlere giderken, ülkemizin dört bir yanından gelen “yardım” haberlerinin özüne inince ne yazık ki, birinci sırada sözünü ettiğimiz gerçek var. Üstelik siyasal ayrım da KDV’si! Bayramlık ağzımızı yine olumsuzluklar üzerine aç- tık ama, halkımız ne demiş: Dil, yaranın üstüne gider! Türkiye de küresel gidişten payını aldı; her türlü ay- rımın ortak paydalarımızın önüne geçmesi için her şey yapıldı. Başlıca tesellimiz ve gücümüz; Anadolu insanının bir arada yaşama duygusunun hâlâ her şeyin üze- rinde olması! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Yanıt: Terör sorununu çözecek yeni bir müsteşarlık kurduk. Polis bundan böyle -ABD’de olduğu gibi- kim- lik gösterecek. Bu yakınılar kalıcı değil, arızi. Geçer, geçer! Poturlu, fesli, şalvarlı, takkeli, külahlı toplumu adam gibi giyinmeye ve çağdaş yaşama dönüştür- meye yönelik çabaları bugün reddi miras görüntüsü altında, oy kazanma kaygısıyla bir kalemde silmek; türbanı siyasal simge olarak kabul ederken, şeriat sim- gesi kara çarşafa sarılmayı sindirmek, anlamak ola- naksız. Yanıt: 29 Mart 2009’a ne kaldı ki şuracıkta… Bu da geçer, geçer! Seçmen kütükleri üzerindeki yanlış saptamalar, şun- ca seçimdir görülemeyen eleştirilere yol açtı. Yanlı- şı düzeltme olanağı yaratılmazsa yerel seçimler şai- beli damgası yiyecek! Yanıt: Şurada burada görülen kimi aksaklıkları bü- yütmemek gerek. Kütüklerin ikinci kez asılmasıyla şi- kâyetler; eleştiriler ortadan kalkacak. Bugün var yarın yok bu eleştiriler, suçlamalar. Bu da geçer, geçer! Geçer mi? Kuşkulu ve zor. Seçim sandığında açılan rahnenin kolay onarılacağını sanmak; şikâyetler, yakınmalar, eleştiriler gelir geçer demek, kolaycı yola başvurmak demek. Üstelik başka ülkelerde rağbet görmeyen demo- kratik kolaycılık bizde fazla itibar görüyor. Kütük rezaletinin altını biraz olsun karıştırmaya, araş- tırmaya nedense ne siyasetçiler ne de olayla yakın- dan ilgili olan çevreler yanaşmıyor. Geçen pazar günü Milliyet seçmen sayısı ve seç- men kütüğü sorununa büyük yer ayırdı. Son günlerde birkaç kez eğildiğimiz konuya değindi. Güncel’de 2007 yılında seçmen kütükleri sorununa CHP ve MHP gerektiği önemi verseydi; bugünkü sa- kıncalı düzene dümen kırılmayacaktı, dedik. Kütük rezaletine nasıl gelindiğini açıklayan Milliyet, “seçmen kütüklerinin Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne göre oluşturulmasını eleştiren muhalefe- tin, bu uygulamaya izin veren yasa hazırlanırken ve- ya çıkarıldıktan sonra itirazda bulunmadığının ortaya çıktığını” kamuoyuna duyurdu... Ayrıca, ana muhalefetin ilgili yasanın mektupla oy kullanılmasına ilişkin 10. maddesinin iptali için Ana- yasa Mahkemesi’ne dava açarken söz konusu dü- zenlemeyle ilgili 4. madde ile girişimde bulunmadı. Olay burada kalmıyor. Konuyla ilgili yasa TBMM’de görüşülürken -Tarhan Erdem’in yaptığı araştırma- ya göre- CHP sözcüleri, bugün büyük yakınma ko- nusu olan kütüklerin Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi verilerine göre hazırlanmasını sağlayan mad- deye hiçbir itirazda bulunmuyor... Hatta kendi adına söz alan bir CHP milletvekili, kü- tüklerin bu sistemle hazırlanmasının 2007 seçimle- rindeki şikâyetleri ortadan kaldıracağını söylüyor. Bu madde nasıl giriyor ilgili yasaya? Tasarı da yok! Lakin Anayasa Komisyonu’nda -kimin, bir partinin mi önerdiği belli olmayan- bir önerge ile sistem yasaya giriyor. Meclis Genel Kurulu’ndan da itiraz gelmeden geçiyor. Bu öykü, bugün içinden nasıl çıkacağımızı kestir- mediğimiz seçmen kütükleri rezaletini anlatan bir öy- kü. TBMM Anayasa Komisyonu üyesi Antalya Millet- vekili Attila Emek (CHP); haklı olarak isyan ediyor: “(İktidar) İnsan haklarına aykırı biçimde Meclis’i ça- lıştırıyor. Hele hele yanlış bir durumu geçirmek isti- yorlarsa bunu gece yarısı yapıyorlar. Yanlışlık ortaya çıktı. Bayramdan sonra Meclis toplanıyor. İki saatte yasayı düzeltiriz. Yeni bir seçim takvimi yapma imkânı da var” diyor. Hatadan dönmeyi gündeme getiren Attila Emek’in bir dileği var: “AKP mazeret çıkarmasın!” Sorun çözülür ve kütük ve seçmen sayısı ile ilgili tartışmalara son verilebilir mi? TBMM, “hatayı düzeltmek zorunda” diyor Tarhan Erdem. Ama nasıl? 2098 sayılı yasanın 33. maddesi birinci fıkrasını yü- rürlükten kaldıran tek maddelik bir yasa ile… Bu, gerçekleşirse YSK’nin işi kolaylaşacak; bugünkü kütüklerin yerini 2007 yılı referandumundaki seçmen kütüklerini Yüksek Seçim Kurulu askıya çıkaracak! O zaman 6 milyon fazla seçmen sorunu çözüm- lenmemiş olmayacak mı? “O başka bir sorun. Üstelik o rakam yanlış hesap- lara dayandığı artık bilinen nüfus sayımına göre bu- lunan bir rakam” diyor Erdem. Kütük rezaletine çare umudu bayram sonrasına ka- lıyor. ankcum@cumhuriyet.com.tr SAYFA11 ARALIK 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET 17HABERLERİN DEVAMI İstanbul PB 12 Edirne S 12 Kocaeli S 15 Çanakkale PB 14 İzmir PB 15 Manisa PB 14 Aydın PB 16 Denizli S 14 Zonguldak PB 14 Sinop PB 13 Samsun PB 11 Trabzon PB 9 Giresun PB 10 Ankara S 8 Eskişehir S 8 Konya S 7 Sıvas S 3 Antalya PB 19 Adana PB 17 Mersin PB 18 Diyarbakır PB 8 Şanlıurfa PB 12 Mardin PB 7 Siirt PB 9 Hakkâri PB 9 Van PB 6 Kars B 1 Oslo K - 7 Helsinki K 7 Stockholm K 2 Londra B 4 Amsterdam K 5 Brüksel K 3 Paris K 4 Bonn K 2 Münih Y 5 Berlin K 5 Budapeşte K 7 Madrid Y 10 Viyana Y 5 Belgrad B 9 Soyfa B 11 Roma Y 16 Atina B 19 Zürih K 3 Moskova K 1 Aşkabat B 18 Astana B - 1 Taşkent B 18 Bakû Y 8 Bişkek B 12 Tiflis Y 5 Kahire B 20 Şam B 14 Yurdun kuzeydoğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Rize, Artvin, Hopa ve Ar- dahan çevreleri ya- ğışlı, diğer yerler parçalı ve az bulut- lu geçecek. Yağış- lar yağmur ve kar şeklinde olacak. ‘JİTEM derin devlet’ MAHMUT GÜRER ANKARA - Beyaz Saray’a yakõnlõğõ ile bilinen Jamestown Fonu Araştõrmalar Merkezi tara- fõndan hazõrlanan “Türkiye’nin Jandarması: Terörle Mücade- lenin Ön Ucunda Reform” ad- lõ raporda, Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele Birimi’nden (JİTEM) “derin devlet” olarak söz edilirken, bu kurumun yasa- dõşõ hareketleri nedeniyle, “Er- genekon Soruşturması”nõn önemli unsurlarõndan biri haline geldiği belirtildi. Jamestown Fonu’nun yayõn or- ganõ olan “Terorism Monitor”de Andrew McGregor imzasõ ile yayõmlanan raporda, Jandar- ma’nõn Türkiye’nin terörle mü- cadelesinde, yõllardan beri bü- yük değişimler gerçekleştirerek önemli başarõlara imza attõğõ be- lirtildi. Jandarma içinde gerçek- leştirilen reformlarõn, terörle mü- cadeleye doğrudan yansõtõldõğõna işaret edilen raporda, Jandarma Genel Komutanlõğõ’nõn Türki- ye’nin Avrupa Birliği üyeliği için de büyük bir koz olduğu bildiril- di Raporda, Türk Jandarmasõ’nõn başta mobil cihazlar olmak üze- re çok iyi bir donanõmõ bulundu- ğu kaydedilirken, Ergenekon So- ruşturmasõ’na da önemli bir yer ayrõlmasõ dikkat çekti. Ergenekon bağlantısı Raporda, JİTEM ve Ergenekon soruşturmasõ ile ilgili olarak şu ifa- delere yer verildi: “Jandarmanın tartışmaya en açık bölümü ise, teşkilat şemasında yer alma- maktadır. Jandarma İstirbarat ve Terörle Mücadele (JİTEM) olarak anılan bu birim, jan- darmanın istihbarat ve anti- terör uygulamalarını gerçek- leştirmektedir. Uzun süre res- mi olarak reddedilen JİTEM ve çalışanlarının gerçekleştirdik- leri, ‘derin devlet’ adı altında gündeme gelmektedir. Bu ya- sadışı uygulamalardan bazıla- rı da sürmekte olan Ergenekon İHD’den basõn açõklamasõ soruşturmasının da önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Jİ- TEM, aslında sivil kullanımın dışında, devleti tehdit edebile- cek ve güvenliğini sıkıntıya so- kabilecek, şiddet ve suçun az- altılması için kurulmuş bir bi- rimdir. Ancak, JİTEM hak- kında kitap yazan birimin eski çalışanı Abdülkadir Aygan, Jİ- TEM’in suikastleri olağan gör- düğünü, hatta devlete yönelik saldırıları bile hoş görülebilir bulduğunu anlatmıştır.” Veli Küçük dönemi Raporda, JİTEM’in kurucusu olan emekli general Veli Kü- çük’ün döneminde, kurumun bir çok şaibeli olay ve cinayete ka- rõştõğõ da belirtildi. Raporun so- nuç bölümünde ise, Jandarma’nõn kendi sorumluluk bölgelerinden bazõlarõnõ, diğer güvenlik güçle- rine devretme konusunda direniş gösterdiği savunulurken bunun anlaşõlõr bir tavõr olmadõğõ öne sü- rüldü. Jandarmanõn mevcut ya- põsõnõn, özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde terörle mü- cadele için oldukça önemli ol- duğu vurgulanan raporda, kurum içinde kurulacak olasõ yeni is- tihbarat servislerinin ise, Türki- ye’yi güvenlik yönünden AB’den uzaklaştõracağõ belirtildi. Türkiye’nin karnesi zayõf BAYKAL’DAN SERT ELEŞTİRİ ‘Çanta kumarhane’ dönemi 865 adet çek/senet, 436 tabanca, 74 sahte kimlik, 14 çelik yelek, 12 kelepçe ve 4 el bombasõ izledi. Polis tarafõndan en fazla operas- yon yapõlan il 43 operasyonla İstanbul olurken, ikinci sõrayõ Ankara aldõ. Raporda, organize suç örgütle- rinin karekteristiği ve üye profi- li de mercek altõna alõndõ. Örgüt- lerin faaliyetlerine süreklilik ka- zandõrmak için değişen koşullara adapte olabilmelerinin en önem- li özelliği olduğu vurgulananan ra- porda, “Profesyonel mücadele- nin başladığı 1998 yılından iti- baren her geçen yıl faaliyetleri kontol altına alınan suç örgüt- lerinin, haksız çıkar sağlamak için birtakım emekli/müstafi kamu görevlileri ve tanınmış ki- şileri aralarına katma girişi- minde bulundukları görülm- üştür” denildi. Son üç yõldaki operasyonlarda 407 kamu gö- revlisinin yakalandõğõ belirtildi. Organize suç örgütlerini sokak çe- telerinden ayõran özelliğin bilin- çli bir şekilde kendi ilgi alanlarõ- na giren kamu birimlerinden gö- revlilerle ve medyada tanõnmõş ki- şilerle irtibata geçme ve onlarõn nüfuzundan yararlanma isteği ol- duğuna işaret edildi. ‘Kamunun yararına...’ Suç örgütlerinin özellikle kamu görevlileri veya tanõnmõş kişiler- le aynõ karede olmaya çalõşõlõrken, onlarõ da kendi örgütlerinin bir parçasõ olarak gösterme çabasõna girdikleri kaydedildi. Raporda, organize suç örgütleri aralarõna al- dõklarõ tecrübeli kamu görevlile- ri sayesinde, faaliyetlerini sanki “kamunun toplumun veya ül- kenin yararına” gibi gösterme- ye çalõştõklarõ vurgulandõ. Raporda, şu değerlendirme yapõldõ: “Yasal boşlukları ken- di lehlerine çevirmeye devam etmişlerdir. Yaptırımı ağır olan suçlar yerine daha çok pa- ra cezası ile kurtuldukları suç- lara yönelmişlerdir. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri ku- mar onatmak için yer ve im- kân sağlamaktır. Zaman za- man bu faaliyetlerini yurtdışı seyahati kolay olan ülkelere ta- şıyarak, buralarda devam et- mişlerdir. Yasal bir zemin ol- madığı için lüks villa ve işyer- lerini kumarhanelere başka bir deyimle casinolara dön- üştürmüşler, hatta bunları ta- şınabilir hale getirmişlerdir. Bir işyerini kısa sürede çanta kumar makineleri ile kumar- haneye çevirebilmişlerdir.” ‘Çocuk yaşta başladılar’ Birçok suç örgütü liderinin, çocuk sayõlabilecek yaşlarda su- ça karõştõklarõ ve bunu sürekli ha- le getirdikleri anlatõlan raporda, “Bu süreklilik organize suç örgütü kriterlerinde de sayıl- dığı gibi, örgüt liderinin ismi- nin gündemde kalmasına, böy- lelikle suç örgütünün devam- lılığının sağlanmasına yol aç- maktadır” denildi. Haber Merkezi - Türkiye İn- san Haklarõ Vakfõ (TİHV) ve İn- san Haklarõ Derneği (İHD) yö- neticileri Türkiye’de 2008 yõlõn- da “dur” ihtarõna uymadõklarõ ge- rekçesiyle güvenlik güçlerinin ateş açmasõ sonucunda 9, gözal- tõnda 8 ve cezaevinde de 36 kişi- nin yaşamõnõ yitirdiği açõkladõ. 10 Aralõk İnsan Haklarõ Ev- rensel Beyannamesi’nin Birleşmiş Milletler (BM) tarafõndan kabul edilişinin 60. yõldönümü ve İnsan Haklarõ Haf- tasõ nedeniyle dün Taksim’deki TİHV bina- sõnda TİHV Genel Başkanõ Yavuz Önen ile yönetim kurulu üyesi Coşkun Üsterci ile İHD Genel Başkanõ Öztürk Türkdoğan katõlõmõyla basõn toplantõsõ düzenlendi. Türkiye’nin insan haklarõ ve özgürlükleri an- lamõnda birçok anlaşmaya taraf olmasõna karşõn bunun gerekçelerine yerine getirme- diğini, demokrasiyi tahsis edemediğini söy- leyen Türkdoğan, “Demokrasinin çoğulcu- luk, açıklık ve katılımcılık ilkeleri açısından Türkiye’nin sisteminde ciddi sorunlar bu- lunmaktadır” dedi. 12 Eylül Anayasasõ’nõn değişmesi gerektiğini belirten Türkdoğan, mevcut hukuk sisteminin bir bütün olarak dü- şünce ve ifade özgürlüğünü kõsõtlayõcõ bir ni- teliğe sahip olduğunu dile getirdi. Önen: İç savaş çanları çalıyor TİHV Başkanõ Yavuz Önen de Türkiye’nin giderek “korku toplumu” haline geldiğini be- lirterek “Yunanistan’da polis kurşunu ile öldürülen gencin ar- dından halk ayaklandı, oysa ülkemizde benzeri olaylar sık sık yaşanıyor, insanlardan ses çıkmıyor. Ülke giderek faşist bir konseptin egemenliğine bürü- nüyor. İç savaş tehlikesi çanla- rı çalıyor” uyarõsõnda bulundu. ‘Ülke geriye gidiyor’ İzmir’de TİHV, İHD, Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir şubeleri yaptõğõ or- tak açõklamayla, işkence ve kötü muamele, dü- şünce ve ifade özgürlüğü bakõmõndan ülkenin “geri” gittiği vurgulandõ. TİHV İzmir Şube- si görevlisi Nergis Tuba Ataç, AKP hükümeti döneminde işkence ve kötü muamele gören- lerin sayõsõnda gözle görülür artõş olduğunu be- lirtti. Adana’da da CHP ve İHD’den yapõlan açõklamalarda, ekonomik kriz ortamõnõn insan hakkõ ihlallerini artõrdõğõ ve sorunu daha ya- kõcõ hale getirdiği vurgulandõ. Baştarafı 1. Sayfada OSLO (AA) - Nobel Barõş Ödü- lü’nü dün düzenlenen törenle alan Finlandiyalõ devlet adamõ ve diplomat Martti Ahtisaari, ABD Başkanõ seçilen Barack Obama’dan Ortadoğu sorununa “yüksek öncelik” tanõmasõ çağõ- rõsõnda bulundu. Norveç’in baş- kenti Oslo’da yapõlan ödül töre- ninde konuşan Ahtsaari, dünyada çözülemeyecek sorun olmadõğõnõ belirterek, Ortadoğu’nun dünyanõn en önemli barõş tesis etme projesi olduğunu kaydetti. Obama’ya çağrõda bulunan, ancak Filistin ile İsrail arasõn- da on yõllardõr süren sorunun çözümü hakkõn- da görüş belirtmeyen Ahtisaari, Ortadoğu’daki sorunun yõllarca süremeyeceğini, çözüm için bir şeyler yapõlmasõ gerektiğini ifade etti. Ah- tisaari, ekonomik krizin gelişmen ülkeleri daha kötü vuracağõnõ belirtti. Stockholm’deki tören- de 2008 Nobel edebiyat, fizik, tõp, kimya ve ekonomi ödülleri sahiplerine teslim edildi. ABD’deki bir merkezin raporunda, jandarmanõn teşkilat yapõsõ incelenirken JİTEM’in bu yapõlanma içindeki en tartõşmalõ kurum olduğuna dikkat çekildi İnsan hakları örgütleri, uluslararası anlaşmaların uygulanmadığını vurguladı Bahçeli’ye ‘siyasi pusucu’ yanıtı NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ VERİLDİ Obama’ya Ortadoğu çağrısı ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - CHP Lideri Deniz Baykal, “Ilımlı siyasi İslamın sağ ayağı AKP, sol ayağı CHP” diyen MHP Genel Baş- kanõ Devlet Bahçeli’ye sert tepki gösterdi. Baykal dün yaptõğõ yazõlõ açõklamada, in- sanlarõn kõlõk kõyafetlerini öz- gürce seçmelerine, kullanma- larõna saygõ gösterilmesini iste- menin “ılımlı İslam” olarak yorumlanmasõna tepki göstererek “Kıyafeti bir dışlama, bir etiketleme ve bir yaftalama nedeni saymayı reddetmek ılımlı İslamın ifadesiyse; dini siyasi simge niteliğindeki kı- yafetlerin kamusal alanda kullanılmasını sağlamak için anayasa değişikliği girişimin- de bulunmak neyin ifadesidir? Ilımlı olma- yan bir din istismarcılığının mı, yoksa siyasi pusu kurma geleneğinin mi ifadesidir” dedi. “Ilımlı İslam bir din projesi değildir, bir si- yaset projesidir” görüşünü dile getiren Bay- kal, şunlarõ söyledi: “Özel yaşam alanında örtünen insanların kılık kıyafetlerine saygı gösterilmesi laik Cumhuriyete inanan her- kesi mutlu etmelidir. Bundan memnun ol- mayanlar, din istismarcılığıyla, siyasi pusu kurma geleneğine sahip olanlardır” dedi. Başbakan ‘çek git’ diyemez Başbakan Tayyip Erdoğan’õn “ya sev ya terk et” söylemi ile pompalõ tüfekle gösterici- lere müdahale eden yurttaşa yönelik değerlen- dirmelerine gönderme yapan Baykal, “Herkes kendi kimliğini kendisi tarif etsin. ‘Sen şu- sun, sen busun’ deme hakkı ne devlette var- dır ne de herhangi bir kimsede. Başbakan kalkıp bir insanımıza ‘çek git’ diyemez.” Türkiye İnsan Hakları Vak- fı’nda düzen- lenen toplan- tıda Türki- ye’nin insan hakları konu- sundaki duru- mu anlatıldı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear