05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 11 ARALIK 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 15 Polis kurşunu Yunanistan’ı karıştırmış... Bizde olsa barıştırırdı. Ahlak Çağdaş Doğan Kapkıner: “Konya’da türbanlıya ‘Çağdaş ol’ diyen doktora ceza verilmiş. RTE demek ki bu yüzden çağdaş olmaktan söz etmiyor!” Burka Celil Özdemir: “Hikmet Çetin, Deniz Baykal’ı Afganistan Devlet Başkanı Hamit Karzai ile tanıştırmalı; ‘burka kreatörü’ diye!” YağmurDeniz - Bush, giderayak günah çıkarıyormuş... “Papazlar fazla mesai yapıyordur!” KURBAN Bayramı’nın son günü geldik kurban konusunun son bölümüne. Orhan Hançerlioğlu’nun İnanç Sözlüğü’nden okuyoruz: Kurban kesme yükümü, özellikle İslam dininde varlıklı Müslümanlar için zorunlu kılınmıştır. İslam inançlarına göre Tanrı, peygamber İbrahim’i sınamak için oğlu İsmail’i kendisine kurban etmesini istemiş, o da tam çocuğu keseceği sırada gökten bir koç indirmiş ve İsmail’in yerine bu koçu kurban etmesini buyurmuş ve insan kurban etme geleneği böylelikle iyi yürekli tanrı tarafından kaldırılmış. Yahudi peygamberi İsmail, İslam inançlarında, ‘tanrının kurbanı’ anlamında zabihatullah adıyla anılır. Çünkü İslam inançlarına göre peygamber İbrahim’in Tanrı’ya kurban etmek üzere olduğu oğlu, Hıristiyan kaynaklarındaki İshak değil İsmail’dir. İslam inançlarında bir çocuğun doğumundan yedi gün sonra onun için kesilen kurbanla kesilen saçına akika denir. Şeriata göre çocuğun doğumunun yedinci günü hem kurban, hem de çocuğun saçları kesilir ve çocuğa bir ad verilir. Kurban etinin büyük bölümü yoksullara dağıtılır. Kurban, erkek çocuklar için iki koç ya da iki teke, kız çocuklar için bir koç ya da bir tekedir. Kesilen saçların ağırlığı kadar da altın ve gümüş sadaka dağıtılır. Bu gelenek Arapların puta taparlık çağlarından kalmıştır ve peygamber tarafından benimsenmek zorunda kalınmıştır. İslam dininde kişisel kurbanlar olduğu gibi ortak kurbanlar da vardır, örneğin koyun ve koç bir kişi için deve ve sığırsa yedi kişi için kurban edilebilir. Bu arada Yahudi inançlarında adı geçen iki Sara vardır. Bunlardan birincisi büyük Yahudi peygamberi İbrahim’in (Abraham) karısı Sara, ikincisi Raşel’in kızı Sara’dır. Peygamber karısına ilkin Sarai (bu sözcük İbranice prenses demektir) denirdi. Sara, firavun tarafından kaçırılmış ve Tanrı’nın aracılığıyla peygambere geri verilmiştir. Kısırlığın da Tanrı tarafından giderildiğine ve peygambere İshak’ı doğurduğuna inanılır. İsmail, bu kısırlık yüzünden İbrahim’in hizmetçi Hacer’den doğma oğludur. Kurbanlık olarak seçilme nedeni de Sara’nın kıskançlığıdır. Nitekim Sara, sonunda İsmail’i ve anası Hacer’i evden kovdurtmuştur.” Kurban-3 DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ İşbirlikçinin Haysiyet Sorunu!.. Bizim işbirlikçi “aydınlar” yılbaşında yeni bir kam- panya başlatıyor, adı da şöyle: - Özür diliyorum!.. Kimden özür diliyorlar? Ermenilerden!.. Ermeni Di- yasporasının “dürüst ve cesur aydınlar” niteleme- siyle alkışladığı, başını Prof. Ahmet İnsel, Prof. Bas- kın Oran, Dr. Cengiz Aktar, Ali Bayramoğlu, Ha- lil Berktay, Elif Şafak, Murat Belge ve Taner Ak- çam gibi “yüksek şahsiyetlerin” çektiği bu arkadaş- lar internette başlatacakları “imza kampanyası” için şöyle bir metni uygun bulmuşlar: - 1915’te Osmanlı Ermenilerinin maruz kaldı- ğı Büyük Felaket’e duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kar- deşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum. İşte bu “aydın çağrısı” bir yıl boyunca internette do- laşacak ve kendi deyişleriyle en yüksek katılımın sağ- lanması için çaba harcanacak... Peki, en yüksek ka- tılım sağlanırsa ne olacak? Ermeni Diyasporası, ya- ni Ermenistan dışında örgütlenmiş Ermeni lobisi, zil- leri takıp oynamaya başlayacak ve “soykırım” çığlıkları en yüksek perdeden atılmaya başlanacak!.. Şunun şurasında 1915 Ermeni Tehciri’nin yüzüncü yılına ne kaldı ki, yalnızca 6 yıl!.. “Önce özür, sonra tazmi- nat, sonra toprak” üçlemesinin tamamına erdirilmesi için son tarih de o zaten, 2015!.. Tabii, bir de bizim “aydınlar” açısından önemine değinmek lazım; o nu da Vatan gazetesi yazarı Ruhat Mengi yazmış: - Tebrikler, tebrikler kim bilir “yurtdışından” ne güzel yılbaşı hediyeleri, teşekkürler gelir hepsi- ne!.. Her şeyden önce bu haysiyet dışı girişime birkaç bilgi notuyla katkıda bulunmamız şart oldu!.. Bu metni kaleme alan, bu kampanyanın başını çe- ken Türk asıllı “aydınlar” aşağıda sıralayacaklarımı bi- liyorlar mı?.. - Ermenistan’ın ilk başbakanı Kaçaznuni’nin, “Taşnak Partisi’nin Yapacağı Bir Şey Yok” kita- bındaki tüyler ürperten, tehcir kararının hangi insanlık dışı Ermeni faaliyetleri sonucu alındığını ilk ağızdan itiraf eden konuşmalarını okudular mı?.. - Dünyaca ünlü Amerikalı tarihçi Bernard Lewis’in 1993’te Fransız Le Monde gazetesine verdiği de- meçte, “1915’te Osmanlı’nın yaptığı Ermeni teh- ciri bir soykırım değil, savaşın bir yan ürünüdür. Yaptığım tüm araştırmalardan çıkan sonuç budur” dediğinden habersizler mi?. - Justin McCarty, Stanford Shaw, Norman Stone, Andrew Mango, Guenter Lewy gibi dünyanın en saygın tarihçilerinin İngiliz, Rus, Alman ve Türk ar- şivlerinde yaptıkları uzun araştırmalar sonunda “Or- tada asla bir soykırım yoktur. Böyle bir dayatmayı Türklere yapmak acımasızlıktır” dediklerini bilmi- yorlar mı?.. - İşgalci İngilizlerin, aralarında eski sadrazam, ba- kan ve milletvekillerinin de bulunduğu önde gelen 143 Osmanlı aydınını zorla Malta’ya götürüp “Ermeni kat- liamı” suçlamasıyla sorguladığını, ancak İngiliz hâ- kimlerin tüm baskılara karşın bu kişileri mahkûm ede- mediğini de mi bilmiyorlar?.. - Ermeni çetelerinin sırf o yörede çoğunluğu oluş- turabilmek maksadıyla, Türk, Kürt yüz binlerce Müs- lümanı, Rus ve Fransız desteğinde boğazladığından da mı haberleri yok?.. - Türkiye’nin, “Gelin sizdeki ve bizdeki arşivle- ri sonuna kadar açıp, birlikte inceleyelim” öneri- sini Ermenilerin, “Önce soykırımı kabul edin” diyerek reddettiğini de mi bilmiyorlar? Eğer, bu “aydın” arkadaşlar bunları bilmiyorlarsa çok ayıp!.. Biliyor da, göz ardı edip o “özür metnine” imza atı- yorlarsa hem çok daha ayıp, hem de çok yazık!.. İşte tam bu noktada, 1889 yılında, yani tam 119 yıl önce Osmanlı’nın neredeyse tüm gelirlerine el koyan Düyun-Umumiye’nin başındaki Daniel Ducoste’nin, İngiltere, Fransa ve İtalya’ya gönderdiği mektupta yer alan şu satırlar yaşamsal önem kazanıyor: - Bizim, Osmanlı’nın dininden, gelenek ve gö- reneklerinden anlayan, onlara kendi dilinde hitap edecek “Yerli misyonerlere” ihtiyacımız var… Demek ki neymiş; yerli misyonerlerin ya da bugünkü deyişle işbirlikçilerin soyu tükenmezmiş!.. Başka?.. - İşbirlikçinin haysiyet sorunu da bulunmu- yormuş!.. Sevap Işık İşgüden: “Genelevlere kömür yardımı devam etmeli; gusül abdesti de soğuk su ile alınmaz ki!” Beşir Dirikol: “AKP yandaşı atamalara ‘Etik sorun var, yasal sorun yok’ diyen Uşak Valisi, ahlakın en az yasalar kadar önemli olduğunu bilmiyor mu?” Erzurum’da ‘güzel’ bir dekan ataması ERZURUM’DAKİ Atatürk Üniversitesi’ne yaz sonu yeni bir rektör atandı. Daha sonra da yeni rektörün kadrosuna uygun olarak dekanlıklara ve yüksekokul müdürlüklerine atamalar yapıldı. Fakat nedense Güzel Sanatlar Fakültesi’ne dekan ataması bir türlü yapılmadı. Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanlığı için, Fen Edebiyat Fakültesi’nden Hamza Gündoğdu’nun ve Eğitim Fakültesi’nden Kemalettin Yiğiter’in isimlerinin YÖK’e gönderildiği söylentileri ortaya çıktı. Kasım sonuna doğru bir gün; Gündoğdu’nun dekan olarak atandığı bildirildi. Atatürk Üniversitesi Rektörü Hamza Koçak tarafından tebligat yapılarak Gündoğdu törenle dekanlık koltuğuna oturtuldu. Ne var ki, Gündoğdu’nun dekan olduğu günün ertesi günü YÖK’ün internet sayfasında Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanlığına Yiğiter’in atandığı haberi yayımlandı. Tut kelin perçeminden mi dersiniz yoksa perçeminden tutamadığınız kele, kepeğe karşı şampuan mı önerirsiniz bilinmez ama Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü birkaç günlüğüne de olsa derin bir sessizliğe gömüldü. Birkaç gün sonra, Atatürk Üniversitesi Rektörü birkaç gün önce dekan olarak koltuğa oturttuğu Gündoğdu’yu koltuğundan kaldırıp yerine hakkındaki bilimsel hırsızlık iddiaları zamanaşımında uğratılmış Yiğiter’i oturttu. SESSİZ SEDASIZ (!) KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci mynet.com 11 Aralık HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Karabük ilinde, Türkiye’nin en uzun mağaralarõn- dan biri. 2/ Yunan rakõsõ... Aydõn ilin- de ünlü bir antik kent. 3/ Dil devri- minin ilk yõllarõnda belediye başkanõ anlamõnda kullanõ- lan sözcük... Bir no- ta. 4/ Yetenek, be- ceriklilik. 5/ Kaşõn- dõrõcõ bir deri hastalõğõ... Yüksek sesle bağõrma. 6/ Halk dilinde mõsõra verilen bir ad... Pasak. 7/ Özbe- kistan’õn plaka imi... Ya- rõ, yarõm. 8/ Şarkõ, tür- kü... İyi yaşamak için ge- rekli her şey. 9/ Unsurlar, öğeler... Renyum elemen- tinin simgesi. YUKARIDAN AŞA- ĞIYA: 1/ Kastamonu’nun Põnarbaşõ ilçesinde bir mağara. 2/ Sõ- kõntõ verme, üzme... Edebiyat. 3/ Yerli bir keçi cinsi... Es- ki Mõsõr’da güneş tanrõsõ. 4/ Amerika’da yaşayan bir cins yaban öküzü. 5/ Bayõndõrlõk... Türlü müzik araçlarõnõn ver- diği sesleri birbirinden ayõrt etmeyi sağlayan ses özelliği. 6/ Sõcak bölge ormanlarõnda yetişen bir tür sarmaşõk... Tun- celi yöresine özgü, “sac sırımı” da denilen bir tür hamur yemeği. 7/ Vilayet... Genellikle ölülerin ardõndan söyle- nen, ağõt niteliğindeki türkü. 8/ Bisikletin atasõ olan binek aracõ. 9/ Posta sürücüsü... Bir cetvel türü. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Z İ L K A L E U A D A L A P A S R A N D A E K B D O B O O K E K O A L A R A Z İ N O B E R V E N K U A Y A N İ H A L E A T Ş A R A Ş U R A 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com PERİHAN ERGUN CHP Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal’ın son gün- lerdeki çarşafa dolanmayla başlayan şaşırtıcı söylem- leri giderek başlıktaki ata- sözüyle örtüşür oldu. Geçen günlerde AKP’yi yerel seçimlerde yenme amacıyla ilkelerine ters dü- şen kadınlarımızın bireysel haklarını erkek egemen top- lumun baskısı ve kültürü- müze ters düşen örtünme- lerini propaganda aracı et- mesi yetmedi.. bir de son günlerde Atatürk Cumhuri- yeti’nin ilkeleri olan eğitimde, sosyal yaşamda, sanatta, bilimde, üretimde ve bu- günkü yaşantımızı borçlu ol- duğumuz birçok yeniliklerde çağdaşlaşmanın on beş yı- la sığdırılmasının akıl almaz sonuçlarını üreten o günlerin tek partisi CHP’nin de inkâ- rına soyundu. Böylece tarihi gerçeği ay- nen İkinci Cumhuriyetçiler gibi ıskalayarak, redd-i mi- ras hatasına düştü. Bunu “Tek Parti İktidarı” tanımıyla kırklı yıllardaki iktidarı döne- minde Kızılay ve Ulus’a ör- tünmüşlerin giremediği gibi gerçeğe aykırılıkla ispata kalkıştı. Aklımın iyice ermeğe baş- ladığı o kırklı yıllarda getirilen yenilikler ve okuma yazma seferberlikleriyle uyandırıl- mış olan kadınlarımız çarşa- fı atmış, manto ve eşarpla baş örtme kılığına girmiş- lerdi. Büyükannem ve an- nemin fotoğraflarda kalan çarşaflarının yerini manto, tayyör, bere ve hatta şap- kalar almıştı. Kırsal kesimin kadınları da yörelerindeki ik- lim şartlarına göre eskiden olduğu gibi şalvar, zıbın çev- re, yeldirme, Keşan peşte- malı vs. ile yaşantılarını sür- dürüyorlardı. Çocukluk ve gençlik dö- nemlerimizde bizleri aile ve okullarımızdan sonra eğiten en büyük kurumlar oldukla- rına inandığım Halkevleri de o günlerin sanat ve kültür yu- valarıydı. Tiyatro, bale, tek ve çoksesli müzik, resim, oku- ma odaları ve birçok çalış- malarla çağdaş toplumu ya- ratmışlardı. Unutulmamalı ki o tek parti ve Milli Şef iktidarı Türkiye’yi II. Dünya Savaşı’na sokmadan 1946’da çok par- tili düzene geçilmesini de sağlamıştır. Sayın Baykal’a bakanlık dahil bugünkü vazgeçeme- diği genel başkanlığı veren de o karaladığı Tek Parti’dir. Kendisine bu tarihi yanılgıyı giderebilmesi için önerim; usta gazeteci, araştırmacı yazar Sayın Cüneyt Arca- yürek’in “Atatürk’ten Bu Günlere Nasıl Geldik” adlı ya- pıtını okumasıdır. Şimdi CHP’nin baş görevi anayasaya ters düşen, İçiş- leri’ne bağlı nüfus idarele- rince oluşturulan tam ba- ğımlı seçim kütüklerinin ay- yuka çıkan yanlışlarının üs- tüne giderek tekrar sorum- luluğu YSK’ye verdirmek ol- malıdır. Bu, vatandaşların özgür ve adil seçim hakları- nı sağlamanın da ötesinde gerçek demokratik haktır. Sayın Kanadoğlu başta ol- mak üzere bütün yasa bili- ciler bunu açıklıkla ifade et- mektedirler. Mahalle muh- tarlarının açıklamaları da bu yazımların yanlışlarını ortaya dökmektedir. Korkarım, se- çim sandıklarında görevlile- rinin disiplinini sağlayamayan CHP, bu durum düzeltile- mezse 29 Mart seçimlerinde de üzülebilir. Türk kadınına 5 Aralık 1934’te Seçme Seçilme Hak- kı’nın sağlanmasının 74’ün- cü yılındayız. Aydınlanma- dan uzak kalmış, reform ya- pamamış bir toplumda kadın önce babasını, sonra koca- sını, daha sonra da oğlunu mutlu etmekle yükümlüdür. İşte cumhuriyetle gelen ye- niliklere değin Türk kadını da bu koşullar içinde kişisel haklardan yoksundu. Erkek- lerden oluşan ilk Meclis’le - 1920- cumhuriyet ilanı -1923- süresi içinde ilk basımı 1997’de yapılan “Cumhuriyet Aydınlanmasında Öncü Ka- dınlarımız” adlı kitabımda çok geniş yer verdiğim o günlerin Kadınlar Partisi’ni kurmak isteyen Nezihe Mu- hittin-Nimet Remide-Latife Bekir ve Şükûfe Nihal’in bu dilekleri Meclis’çe yadsın- mış, istemleri ancak Şubat l924’te, İstanbul’da Türk Ka- dınlar Birliği’ni kurmalarıyla yerine gelebilmiştir. Ulu Ön- derimizin “Şuna iyice inan- mamız gerekir ki dünya yü- zünde gördüğümüz ne varsa kadının eseridir” özdeyişiyle kadınlarımızın 3 Aralık 1934 günü Başbakan İsmet İnö- nü ile 91 milletvekilinin im- zaladıkları yasa teklifiyle bir- çok çağdaş ülkeden önce (İtalya 1944-Yunanistan 1952-İsviçre 1950’den son- ra) Seçme ve Seçilme Hak- ları TBMM’ce 1924 Anaya- sası’nın 10. ve 11. maddele- ri 2599 sayılı yasayla değiş- tirilerek kabul edilmiştir. Böylece 1 Mart 1935’te toplumumuzun değişik kat- manlarından 18 kadınımıza o tarihte 444 erkek milletveki- linin yanında yer aldırıIarak, Cumhuriyet tarihimizin en önemli yapıtı olan “Kadın Hakları Devrimi”ni aydınlan- manın ışığı olarak ortaya koymuştur. Şaşan Ördek Tersinden Dalar e-posta: umitzileli@gmail.com HARBİ SEMİH POROY
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear