25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 20 KASIM 2008 PERŞEMBE 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Büyük Birader Hepimizi İzliyor İngiltere’de bir polis memuru olan, ama aynı za- manda bir zamanlar komünist ideolojiye inandığını söyleyen George Orwell’in, İspanya İç Savaşı ile ilgili anıları dilimize çevrilmiş olmasına karşın az ki- şi tarafından okunmuş, çok tanınmayan bir kitap- tır. Oysa, Orwell’in görüşlerini değiştirmesine neden olan olaylar İspanya İç Savaşı sırasında yaşanmıştır. İşin daha ilginç yönü, döndükten sonra, geride bı- raktığı kampın üyeleri tarafından çok eleştirilen ve görüşlerini değiştirmesi polislik mesleğine bağla- nan Orwell, İspanya İç Savaşı’nda bazı olaylara ta- nık olduktan sonra dönen tek komünist değildir, onun örneğini izlemiş birçok kişi vardır ki, ünlü Art- hur Koestler de bunlardan biridir. Orwell’in komünist sistemi eleştiren iki çok ta- nınan yapıtı, biri mizahi “Hayvanlar Çiftliği”, ikin- cisi de “1984”tür (Dilimize “Korkunç 1984” olarak çevrilmiştir). 1984 yılında dünyanın çok büyük kısmına egemen baskıcı rejim altında yaşayan insanların ve içinde bulundukları toplumun öyküsünü an- latan roman kaleme alındığında bir bilimkurguy- du, çünkü daha 1984’ün gelmesine otuz yıldan fazla zaman vardı. Orwell’in kurguladığı, herkesin “büyük birader” tarafından izlendiği, komünizme göndermeler yaptığı rejim 1984’te Avrupa’da gerçekleşmedi. Hatta komünist rejimler, 1984’ten çok kısa bir sü- re sonra bütün dünyada çöktüler. Ama bütün bunlara karşın, artık Orwell’in düş- lediğine benzer bir izlenme, Soğuk Savaş döne- minin deyimiyle “hür dünya”da bile egemen oldu. Artık sokaklar, dükkânlar, mağazalar, kamuya açık mekânlar sürekli kameralarla izleniyor. Evet, rejim olarak Orwell’in öngörüsü gerçek- leşmedi, ama bizi her yerde izleyen, her yerde din- leyen bir “büyük birader”, demokrasilerde bile ya- şamımıza girdi. Teknolojinin gelişmesinin, çağdaş devletlerin en demokratik olanlarını bile geçmişin en totaliter, en keskin rejimlerinden daha fazla bireyin yaşamını de- netler hale soktuğunu, geçen yüzyılın önde gelen siyaset bilimcilerinden Maurice Duverger de di- le getirmekteydi. Gerçekten teknolojinin olanakları, modern dev- letin bireylerini her yerde izlenir, her yerde dinle- nir hale getirmiş bulunmaktadır. Bu durumda bireyin de, onun varlığının onsuz ol- mazı demokrasinin de mevcudiyetinden söz etmek son derecede güçtür. Genelde izlenme ve dinlenme gizli olarak yapıl- dığından kamuoyu tarafından çok bilinmemekte, çok tartışılmamakta, gri alan olarak kalmaktadır. Oysa demokrasinin varlığı ile yokluğunun belir- lendiği gerçek yer de bu gri alandır. Eğer vatandaş keyfi olarak izlenip dinlenebili- yorsa, o zaman demokrasinin varlığından söz et- mek mümkün değildir. Türkiye bu tür ülkelerden biridir ve korkarım öy- le kalmaya da devam edecektir. Kimsenin meçhulü olmayan, ama pek de fazla konuşulmayan “büyük kulak”, duruşmaları Siliv- ri’deki “hapisane” binası içinde yapılan “Ergene- kon” davası dolayısıyla gündeme geldi. Ergenekon davası ile birlikte, resmen yaşamımızın ana öğelerinden biri haline gelen keyfi dinleme, o boyutlara varmış bulunmaktadır ki, bu davanın yar- gıcı bile, dinlenme ve izlenmeden şikâyetçi olan sa- nık avukatlarından birinin talebine, - Bizim dinlenmediğimiz ne malum, yanıtını ve- rebilmiştir. Şimdi, dinlenen veya dinlendiği izlenimi içinde olan bir yargıcın, adaletin tecelli etmesini sağlamak üzere, özgür vicdanının sesini dinleyerek karar ve- rebileceğinden nasıl emin olabilirsiniz? Bu durumda olan bir yargıç, velev ki adil karar vermiş olsa bile, devletin adil yargılamanın ger- çekleşeceği ortamı yaratmada üstüne düşen gö- revi yerine getirdiğini söyleyebilmemiz mümkün mü- dür? Hâkim ve savcıların örgütü olan YARSAV Baş- kanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun hakkında suç şüphesi olmamasına rağmen ülke geneli çerçe- vesinde izleme yapan sorumluların cezalandırılması yönündeki başvurusunun Ankara Başsavcılığı ta- rafından “mahkeme kararı uygulandı” gerekçesiy- le reddedilmesi ve Adalet Bakanlığı’nın da emni- yet ve MİT ile ilgili genel izleme kararlarının “uy- gulama süresi geçmiş kararları bozulması istemiyle Yargıtay’a taşıyamayacağını” bildirmesiyle, Yargı- tay’ın genel nitelikli izlemenin yasaya uygun ol- madığı yönündeki kararına rağmen, yaşamımızı bü- yük kulağın ipoteği altında sürdürmek zorunda ka- lacağız gibi görünüyor. Şimdi kim bu keyfi dinleme rejiminin (dinleme ka- rarının mahkeme tarafından verilmiş olması da bu niteliği değiştirmiyor) demokrasi olduğunu söylü- yorsa, yalan söylüyor demektir. asirmen@cumhuriyet.com.tr CHP’liKart,kredivermesürecindekamubankalarõnõnyanõltõldõğõnõsöylediBDDK’yigöreveçağõrdõ ‘Sabah’õn satõşõ hileli’ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - CHP Konya Milletveki- li Atilla Kart, Sabah gazetesi ve ATV’yi alan Turkuvaz şirketinin ekonomik gücü konusunda ban- kalarõn yanõltõldõğõnõ kaydederek “Sabah-ATV’nin alımı için verilen kredinin iptali ve geri alınması süreci başlamıştır” dedi. Kart, dün parlamentoda dü- zenlediği basõn toplantõsõnda sa- tõş sürecinde Halkbank ve Va- kõfbank’õn verdiği 750 milyon dolarlõk kredinin bankacõlõk ku- rallarõna aykõrõ verilmesi nede- niyle BDDK’ye başvurduklarõ- nõ anõmsattõ. Kendilerine bugü- ne dek bir yanõt verilmediğini vurgulayan Kart, “BDDK, özel- likle Vakıfbank’ın usulsüz kre- di sebebiyle bozulan dengele- rinin giderilmesi ve mevduat takviyesi yapılması gerektiği konusunda hükümeti bilgi- lendirmiştir. Hükümet bu uya- rıyı yerinde kabul ederek Va- kıfbank’ı takviye etmenin yol ve yöntemlerini aramaya baş- lamıştır” dedi. Kart, Rekabet Kurulu’nun Sa- bah-ATV satõşõ konusunda ver- diği raporda, “bildirim konusu işlemle birlikte Turkuvaz’ın kontrolünün Çalık Gru- bu’ndan, Çalık Grubu ve Lu- sail’in ortak kontrolüne ge- çeceği tespit edilmiştir” ifade- sinin yer aldõğõna dikkat çekti. Bu tespit ile birlikte olayõn BDDK’yi ilgilendiren hukuki ve cezai boyut kazandõğõnõ vur- gulayan Kart, sözlerini şöyle sürdürdü: “Rapora göre, gerek Lusail mensupları ve gerek Çalık Holding AŞ ve Çalık bünyesindeki iştirakler ile Ah- met Çalõk ve Serhat Albayrak’ın ‘organize bir şekilde kanuna karşõ hile’ teşkil eden bir yapı- lanma ve ilişki içinde oldukla- rı ortaya çıkmıştır. Turkuvaz şirketinin ekonomik gücü ko- nusunda bankalar yanıltıl- mıştır. Kamu yetkisi ve gücü, doğrudan ve dolaylı ilişkilerle içinde, çıkar amaçlı bir yapı- lanmaya alet edilmiştir. Bankaların proje kredisi olarak sundukları kredinin konusuz olduğu ortaya çık- mıştır. Hile, tehdit ve kamu gü- cü yoluyla bankalar iğfal edil- miştir. BDDK, yerinde dene- tim ve gözetim yetkisini hemen kullanmak durumundadır. Verilen kredinin iptali ve geri alınma süreci başlamıştır. BDDK’yi göreve davet ediyo- ruz.” Sabah-ATV grubunun satõşõnda, yabancõ ortak Lusail’in hisse oranõndan daha fazla etkinliğe sahip olduğunun Rekabet Kurulu raporuyla kesinleştiğini savunan Atilla Kart, ‘Turkuvaz şirketinin ekonomik gücü konusunda bankalar yanõltõldõ’ dedi. NECLA ARAT VE HALUK KOÇ SÜREÇTEN ENDİŞELİ CHP’de ‘çarşaf’ tartışması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal’õn İstanbul’da kara çarşaflõ kadõnlara parti rozeti takmasõ ve bunu, “Kültür muhafazakârlığıyla siyasi tercihi ayırma vakti geldi” diye savunmasõ partide tartõşma yarattõ. Son kurultayda genel başkanlõk yarõşõna girmek isteyen ancak yeterli imzaya ulaşamayan Samsun Milletvekili Haluk Koç, “kara çarşafı dekor yaparak verilmek istenen mesajın CHP kimliğiyle uyumlu olup olmadığının” sorgulanmasõnõ istedi. CHP İstanbul Milletvekili Necla Arat ise, İstanbul İl Başkanõ Gürsel Tekin’in “Ben, üniversitelerde türbanın özgür olmasını istiyorum” sözleriyle başlanan süreçte yaşananlara tepki gösterdi. “Türkiye’nin son otuz yılında gündemden hiç düşürülmeyen ‘türban’ ve şimdi buna eklemlenen ‘kara çarşafa’ yalnızca muhafazakâr bir kültürün simgeleri, kadõnlarõn özgür iradeleri ile seçtikleri giysi türleri’ olarak bakabilir miyiz?” diyen Arat sözlerini şöyle sürdürdü: “O zaman, aynı savı yıllardır savunan ikinci cumhuriyetçilerden ne farkımız kalır? Türbana ve kara çarşafa Kemalist devrimin altı ilkesini simgeleyen CHP rozetinin takılması, her ne kadar çok iyi niyetli bir gerekçe olarak ‘çarşaflõlarõn sosyolojik anlamda içinde bulunduklarõ ortam nedeniyle böyle giyindikleri ama içlerinde põrõl põrõl bir anlayõş, aydõnlõk bir düşünce ve çok duyarlõ yüreklerin bulunma olasõlõğõ olduğu’ öne sürülüyorsa da milyonlarca CHP’li seçmeni, özellikle de cumhuriyet kadınlarını derinden yaralamıştır. Çünkü onlar, bu popülist yaklaşımın dinci bağnazlığı coşturacağını çok iyi bilmektedirler.” YERELSEÇİMLER CHP’de aday isimleri netleşiyor İstanbul Haber Ser- visi - Yerel seçimlerde, İs- tanbul’da yarõşacak bele- diye başkan adaylarõ be- lirlenmeye başladõ. CHP Genel Merkezi, Mart 2009’da yapõlacak yerel seçimlerde İstanbul’un bazõ ilçelerinde sürpriz isimleri aday göstermeye hazõrlanõyor. Yerel seçimlere 5 ay kala CHP kulislerinde ha- reketli günler yaşanmaya başlandõ. Mart 2009’daki seçimlerde İstanbul’daki 39 ilçenin 22’sinde yö- netime gelmeyi hedefle- yen CHP’nin, başkan adaylarõnõ 20-21 Aralõk’ta yapõlacak olan Tüzük ve program kurultayõ son- rasõ açõklamasõ bekleni- yor. Avcõlar, Bakõrköy, Kadõköy ve Beşiktaş il- çelerini korumaya kesin gözüyle bakan CHP, AKP’li belediye başkan- lõğõnõn görev yaptõğõ Kar- tal, Bağcõlar, Bayrampa- şa, Güngören ve Kâğõt- hane’de de sürpriz isim- lerle yoluna devam et- meye hazõrlanõyor. Seçim kulislerinde öne çõkan isimlerin başõnda Güngören Belediye Baş- kanlõğõ için Trabzons- porlu eski futbolcu Lemi Çelik, Bayrampaşa’da Bahri Sipahioğlu, Kâ- ğõthane’de Gültekin Sar- ter, Bağcõlar’da Bahti- yar Ali Çeşmeli’nin isim- leri CHP Genel Merkezi tarafõndan da kabul görü- yor. Kartal Belediye Baş- kanlõğõ için Kartal’da Mehmet Moğultay adõ- nõn öne çõkmasõna karşõn, CHP Genel Merkezi’nin sanatçõ Emre Saltık’a sõ- cak baktõğõ belirtiliyor. Adaylõklarõ kesinleşen eski Silivri Belediye Baş- kanõ Selami Değirmenci ile eski Bahçelievler Be- lediye Başkanõ Saffet Bu- lut’un ise iki ilçede seçi- mi kazanmasõna kesin gö- züyle bakõlõyor. İstanbul’un gözde il- çelerinden Şişli’de, parti- den ihraç edilen Mustafa Sarıgül’e karşõ yerel se- çimlerde yenilgi almak istemeyen CHP yöneti- minin Şişli adaylarõ ara- sõnda eski milletvekili Berhan Şimşek’in ismi öne çõkõyor. Şahin’den CHP’ye ‘günaydın’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanõ Mehmet Ali Şahin, CHP’nin çarşaflõ kadõnlarõ partiye üye yapmasõnõ “günaydõn” diyerek değerlendirdi. Şahin, dün Borçlar Yasa Tasarõsõ’nõn görüşüldüğü Adalet Komisyonu’na gelişi sõrasõnda gazetecilerin sorularõnõ yanõtladõ. Şahin, “CHP’nin çarşaflõ üye açõlõmõnõ nasõl buldunuz” sorusu üzerine, “Günaydõn arkadaşlar, hepinize günaydõn diyorum” karşõlõğõnõ verdi. ADD’den suç duyurusu MARMARİS (Cumhuriyet) - Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Marmaris Şube Yönetimi “Kemalist Terör Örgütü” ifadesini õsrarla kullanarak basõn ahlak ilkelerini ve 5816 sayõlõ “Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkõnda kanunu” ihlal ettikleri gerekçesiyle, Star gazetesinden Mustafa Akyol, Taraf gazetesinden Yõldõray Oğur ve Vakit gazetesinden Hasan Karakaya hakkõnda ilçe cumhuriyet başsavcõlõğõna suç duyurusunda bulundu. ADD Şube Başkanõ Mukbil Gülkokan, Ergenekon operasyonuyla ilgili yazõlan yazõlarda, Atatürk ve ADD’nin terörle bağlantõlõymõş gibi gösterilmeye çalõşõldõğõnõ söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear