25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada Cumhuriyeti’ne (KKTC) bıraktı. Aynı gün Türki- ye yeni devleti tanıdı, o gün bugün başka tanı- yan olmasa da KKTC tarih sahnesindeki ma- sada. Balkanlar’dan Orta Asya’ya, Kafkaslar’dan Or- tadoğu’ya her yıl devlet üstüne devlet doğuyor. Bizim lise yıllarımızda Birleşmiş Milletler’e üye devlet sayısı 160’tı, bugün 210’u buldu. Önümüzdeki yıllar sözünü ettiğimiz coğrafya yeni yeni devletlere gebe görünüyor, bunun için küresel güçler her türlü planı yapıyor. Aynı güç- ler, Kıbrıs’ta iyi kötü devlet olma geleneği edin- miş KKTC’yi tanımadığı gibi, eşit egemenliğe da- yalı bir yapı dahi kabul görmüyor... Bugüne gelirsek... Kıbrıs’ta çözüm olasılığı belirince şu başlıklar kullanılır: Son tango... Son şans... Son viraj... Yeni umut... Benzer başlıkların atılmasının beklendiği bir dö- nemi geride bıraktık, “umut” 2009’da! Bu gidişe artık tango-mango denmez, dense dense tonga denir. Tonganın sözcük anlamı, gi- dişi anlatmaya yeter mi, bilemeyiz: “Hile, tuzak, dalavere...” Sözümüz tonganın her türlü anlamından dı- şarı, Başbakan ABD’deki iki ciltlik konuşmasında önemlice bir bölümü Kıbrıs’a ayırdı. Dedi ki:“Biz 40 yıllık politikalarla bu iş çözülmez dedik, An- nan Planı’nı benimsedik... 24 Nisan 2004’te KKTC halkı yüzde 65 evet dedi. Rumlar hayır de- di. Ben, referandumdan önce sormuştum; biz evet dersek onlar hayır derse ne olacak, diye. Ba- na, o zaman evet diyen her türlü hak eşitliğine sahip olur dediler... Şimdi soruyoruz, o sözler ne- rede?” Erdoğan, Denktaş’ı eleştirip “40 yıllık politi- kalarla olmaz” demişti ama, onunki de 6 yılı ge- ride bıraktı. Bu durumda biz de soruyoruz: 6 yıllık politikalarla çözüm oluyor mu? Erdoğan özünde haklı bir soru soruyor ama, Kıbrıs sorununu başından sonuna bilenlere danışsa sanırım kendisine şunu söyleyecekler- dir: “Bu hep böyledir. Değil ağzınızla, bıyığınızla kuş tutsanız size haklı taraf gözüyle bakmazlar... Po- litikalarınızı ona göre belirleyin!” Adanın iki tarafındaki liderler ise dalgalı bir sar- maş dolaş sürecini yaşıyor. İki eski arkadaş Ta- lat ve Hristofyas hızlı başlamıştı. Yaz başında karşılıklı olarak şunu söylemişlerdi: “2008 çözüm yılı olacak...” Talat, ekim başında 2008’in çözüm yılı ola- mayacağını gördüğünü söyledi. Ancak perde ge- risinde kimi “çok kritik” konularda “kritik” söz- cüğündeki “i”lerin “ı”laştığı hissini veren haberler geliyor. AKP, kendisini de rahatlatacak şöyle bir for- mülü benimsedi: Talat, istediği koşullarda anlaşma yapsın, biz karışmayalım. Bize Kıbrıs’ı sattınız diyecek olurlarsa, Talat KKTC halkının oylarıyla seçil- miştir. İstediği kararları alır, siz halk iradesine say- gısız mısınız, deriz! Bu garantiyi alan Talat “eşit egemenlik” yeri- ne “siyasal eşitlik” kavramını belimseme eğili- minde. Bunun Türkçesi şudur: Ada bir Rum devleti olur, Türkler de oyu ka- dar yönetimde temsil edilir! Böyle bir anlaşmaya imza basmak, tongaya basmaktan daha beter olur... KKTC’nin 25. yılı kutlu olsun! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Oysa, yeni başkanın örneğin yardımcısı John Bi- den gibi Irak’ı üçe bölmeyi öngörüp görmediği, hat- ta Kuzey Irak’taki oldubittiye, terör örgütünün ora- daki varlığına, bölgedeki bağımsız devlet peşinde koşan eğilimlere, hatta ve hatta Türkiye’nin Kürt so- runu ile ilgili politikalarına nasıl baktığı henüz bilin- miyor. Türkiye ile doğrudan temas kurmuyor Obama. İkinci sınıfa ayırdığı devletler arasında yer veriyor. Varsın öyle olsun; Obama’nın olası tutumu bi- zimkini bağlamaz. Bu nedenle; örneğin İran’ın nükleer alandaki girişimlerine karşı çıkan ABD’nin yeni başkanına, Türkiye’de muhalefete kullandığı üs- luba benzer bir üslupla sesleniyor: “İran nükleer silahı eğer kitle imha silahı olarak ya- pıyorsa, her şeyden önce ona bunu yapma diyen- lerin de (ABD ile İsrail’in de) nükleer silahlarının ol- maması gerekir. Sizde nükleer silah olacak, karşı ta- rafa sen yapma diyeceksin” diyor. “Olmaaaz!” İran’ın tutumunu haklı buluyor: “O da kendine gö- re savunmaya geçiyor, bu her ülke için geçerli”. İran’ın avukatlığına soyunan RTE’ye Obama’dan yanıt yok. Yakın çalışma arkadaşlarından da... Türkiye’nin daha önceki uluslararası resmi gö- rüşmelerde “ABD’nin elinde nükleer silah bulun- durmasını, NATO’nun ve kendi güvenliğinin bir par- çası olarak gördüğünü” herhalde biliyor Obama. RTE’yi mazur görmek gerek; İran’ı savunan, ABD’yi ve İsrail’i elinde nükleer silah bulundurmakla suçlayan konuşmasını yaparken pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da Türkiye’nin politikasını, uluslararası bağlantılarını bilmiyor olabilir. Olmaz de- meyin. Oluyor, olur. Tabii şeffaflığı içeride başka dışarıda başka tür- lü anlıyor. IMF’nin “ümüğümüzü” sıkacak dayatmalarına kar- şı çıkan ama bunların neler olduğunu burada ka- muoyundan saklayan RTE; Amerika’da açıkladı da IMF’nin anlaşma koşullarını öğrenebildik. Açıkladığına göre IMF yatırımları durdurmamızı is- tiyor. RTE’ye göre “bu, kepenkleri kapatın” demektir. “Böyle bir şey yapamayacağını”, altyapı yatırımla- rını -üstelik yerel seçimler öncesi- durduramaya- cağını söylüyor. Bir türlü aklından çıkaramadığı yerel seçimler ön- cesi IMF’nin Belediye Gelirleri Yasası’nı geri çek- mesini dayattığını söylüyor. IMF’nin yediği naneye bakınız; adamcağız oy oy deyip yola çıkmış, yüzde 47’nin gelip geçici olma- dığını kanıtlamanın peşinde. Örneğin Ankara’nın il- çelerinde olduğu gibi hemen pek çok il ve ilçede dur- madan havuzlu parklar yapılıyor, yollar asfaltlanı- yor. Belediyelerin oy avcılığını sürdürebilmeleri, hal- kın gözünü boyaması için maddi olanaklar sağla- yan Belediye Gelirleri Yasası’nı neden geri çeksin? Ekonomik zorunluluklar söz konusu olsa da bre gafil IMF, oy sağlayacak böyle bir olanaktan vaz- geçecek göz var mı RTE’de? Olmaaaz! Açıkça söylüyor işte; “Biz belediyelerin gelirleri- ni arttırıcı önlem almazsak yerel yönetimlerin (AKP’nin yerel seçimlerde) hali ne olacak” diyor ve: Sanki Türkiye’ye “aman Türkiye, canım Türkiye. Ne olur benimle uzlaş, sana dövizler vereyim” diye yalvar yakar olmuş gibi IMF’ye bu koşulları kaldır- masını, aksi halde?.. Şimdilik anlaşma olmaz da diyemiyor, “durumu gözden geçireceğiz” diye gözdağı vermekle yeti- niyor... IMF’ye gelince; ola ki Türkiye Başbakanı’nın önce sert çıkışlar yaptığını ve birden yüz seksen de- rece döndüğünü biliyor ve RTE’nin deyimiyle “ar- mudun olgunlaşmasını” bekliyor. Türkiye’deki ekonomi ve mali çevreler dışarıya gü- ven sağlaması açısından IMF ile geciken anlaşmanın bir an önce yapılmasını istiyorlarmış... Uyarılara yanıtı her zaman hazır: Olmaaaz! Bugünlerde gündeminde dik durma uğruna Oba- ma ve IMF ile kavga var; yarın yelkenleri indirive- rir. Adı RTE, görev yeri Başbakanlık! ankcum@cumhuriyet.com.tr / IŞIL ÖZGENTÜRK Böyle Pazar Yazısı Olmaz Başlõğõmõ böyle attõm, çünkü pazar ya- zõsõ yazma olanağõ olan arkadaşlarõma gõpta ediyorum, onlarõn pazarõ benim nor- mal yazõ günüm. Şen şakrak bir şeyler yaz- mak istesem de günlerdir içimi kemiren bir sorun var? Şöyle, bu tecavüz, taciz olaylarõ birdenbire neden bu kadar arttõ? Yoksa hep vardõ da biz mi hasõraltõ ediyorduk? Mah- reme girer diye es mi geçiyorduk ya da bi- raz eşeleyince ortaya çõkacak manzaradan mõ korkuyorduk? Bence bunlarõn hepsi ve en önemlisi or- taya çõkacak manzaranõn hiç de iç açõcõ ol- mayacağõnõ gizli gizli seziyorduk. Çünkü ilk insandan bu yana insanoğlu- nun en büyük korkusunun ölüm korkusu ve disipline edemediği en önemli içgüdüler- den birinin cinsellik olduğunu biliyorduk. Ölüm korkusunu yenmek için hemen her uygarlõk bir öte dünya yaratmak zorunda kalmõştõ. Cinselliği disipline etmek için de kurallar ve cezalar koymuştu. Şimdi benimle gelin ve çok uzağa değil, İstanbul’un eteğindeki mahallelerden biri- ne gidelim. Önce kendinizi hazõrlayõn çün- kü yüksek duvarlarla ayrõlmõş sitelerin yanõ başõndaki gecekondularõ ziyaret ede- ceğiz. Gecekondumuz bir değil iki odalõ olsun. Bu iki göz odada kaç kişi yaşõyor, diyelim ki, anne-baba ve yedi çocuk. Çocuklarõn bir kõsmõ regl olunca artõk kadõn olduğu var- sayõlan ergen kõzlar olsun, diğer kõsmõ da ergen erkekler olsun ve bunlarõn hepsi ay- nõ odada uyuyor olsun. Ve õşõklar sönüyor. Gezimize devam edelim, diyelim ki, bu kez oldukça uzağa, Doğu’daki bir yerleşim merkezine gidelim. Bu kez tek göz bir ev, anne-baba ve sekiz çocuk, aynõ odada ya- tõyorlar. Ve õşõklar sönüyor. Ben, õşõklar söndüğünde neler olduğu- nu en çarpõcõ biçimde İtalyan Komünist Partisi’nin seçkin bir üyesi ve dünyanõn ön- de gelen film yönetmenlerinden Ettore Scola’nõn Napoli kentinin gecekondu böl- gesinde çektiği “Çirkinler, Pisler ve Kö- tüler” filminde görmüştüm. Cesur olmak işte böyle bir şey olmalõ. Ettore Scola bel- li ki, çok sevdiği insanlarõn gerçek hikâ- yesini çekerken bir şeyleri gizlemek ihti- yacõnõ duymamõştõ. Gelinini kapõnõn dõ- şõndaki tuvalete giderken sõkõştõran ka- yõnpeder, iş iştir deyip sapõna kadar erkek olduğu halde kadõn giysileri giyip, sakalõnõ tõraş ettikten sonra işe çõkan genç adam, kõ- zõnõn bir erkek dergisinde çõkan çõplak fo- toğraflarõnõ herkese gösteren ve kõzõnõn ün- lü olduğuna inanan bir mahalle sakini. Scola cesurdu, kadõn-erkek on kişinin tek bir göz odada yatõp kalktõğõ, kimin elinin kimin cebinde olduğunun bilinmediği bir mahalleyi anlatõyordu. Örneğin on kişilik ailenin babasõ bir yerlerden gelmiş önem- li bir miktar paraya sahipti ve bunu eşi ve çocuklarõ çalmasõn diye apõş arasõnda sak- lõyordu. Ve diğer aile bireyleri bir araya ge- lip bu parayõ almak için aile babasõna ze- hirli makarna yedirmeye karar verdiler ama adam ölmedi ve paralar apõş arasõnda kaldõ. Kimi zaman insana kahkahalar attõran bu film sonunda insanõ en can alõcõ noktasõn- dan vuruyordu. Filmin başõnda işe çõkmõş annelerin çocuklarõna bakan gencecik bir kõzõ, filmin sonunda karnõ burnunda sek sek oynarken görüyorduk. Şimdi ben bunlarõ neden anlatõyorum, her ailenin illa ki, üç çocuk yapmasõnõ isteyen Başbakan’a seslenmek için. Bu ülkenin en önemli problemlerinden biri hõzla artan nü- fusu. Ve Başbakan artan bu nüfus için hiç- bir şey yapmadan sadece emrediyor. “Tek göz odalarda çoğalın,” diyor. Ne evler bu- na uygun, ne yeteri kadar okul var, ne de iş var! Sonra hep birlikte hayret ediyoruz, bu cinsel taciz olaylarõ, tecavüzler neden art- tõ diye. Belki de hep vardõ ama biz biraz da- ha cesur olmaya başladõk. Not: Sevinçli bir haber, 1999 yõlõnda 12 Eylül darbesini gerçekleştiren emekli ge- neraller için suç duyurusunda bulunan ve bu nedenle Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu’nun disiplin cezasõ verdiği savcõ Sacit Kayasu daha sonra 2000 yõlõnda 7. Cumhurbaşkanõ Kenan Evren için dava açma girişiminde bulunmuş, karşõlõğõnda 2003’te gene Hâkimler ve Savcõlar Yük- sek Kurulu ona meslekten men cezasõ ver- mişti. Kayasu 2008’de Avrupa İnsan Haklarõ Mahkemesi’nce aklandõ ve şim- di Türkiye Kayasu’ya 41 bin Avro öde- yecek. Paradan daha önemlisi Kenan Ev- ren’e dava açma yolu açõlõyor, şimdi sõra hukukçularda. isilozgenturk gmail.com SAYFA 16 KASIM 2008 PAZARCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul S 16 Edirne S 15 Kocaeli S 17 Çanakkale PB 16 İzmir PB 18 Manisa PB 19 Aydın PB 21 Denizli S 20 Zonguldak PB 16 Sinop Y 16 Samsun Y 16 Trabzon Y 15 Giresun Y 15 Ankara PB 15 Eskişehir S 13 Konya PB 13 Sıvas PB 10 Antalya PB 24 Adana PB 23 Mersin PB 22 Diyarbakır B 18 Şanlıurfa B 20 Mardin B 16 Siirt B 15 Hakkâri Y 7 Van Y 9 Kars Y 7 Oslo K 5 Helsinki Y 6 Stockholm Y 5 Londra B 12 Amsterdam B 15 Brüksel B 11 Paris B 12 Bonn Y 10 Münih Y 15 Berlin Y 11 Budapeşte B 13 Madrid B 18 Viyana Y 12 Belgrad PB 13 Soyfa Y 15 Roma Y 18 Atina Y 18 Zürih Y 11 Moskova Y 9 Aşkabat B 12 Astana B 3 Taşkent A 10 Bakû PB 16 Bişkek PB 8 Tiflis PB 13 Kahire B 23 Şam B 21 Yurdun kuzey ve batı kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Orta ve Doğu Karadeniz kıyıları, Doğu Ana- dolu’nun doğusu ile Sinop çevreleri yağ- murlu ve sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu geçecek. Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olmayacak. Eşinin dinlenme olayõ ile ilgili konuşan Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Paksüt ‘Vay Türkiye’nin haline’ tutanaklarõ imha ettik’ diye bil- dirilmesi gerekiyor. Biz de böyle bir tebligat almadık. Ya dinleme devam ediyor ya da sona erdirildi ama bildi- rilmedi. Hiç bilgi almak mümkün olmuyor” açõklama- sõnõ yaptõ. Kendisinin anayasa- yõ korumak için yemin ettiğini anõmsatan Osman Paksüt, şun- larõ söyledi: “Benim kimliğim belli, ye- rim belli, verdiğim kararlar belli. Özel konuşmalarımızı yasal ya da yasadışı dinleye- bilirler. Bunları engelleme imkânım yok. Benim ve eşi- min suç işlemesi nasıl düşü- nülebiliyor ona hayret ediyo- rum. Bu kadar yıldır birlikte olduğum eşimin, suçla, çe- teyle ilgisi olamayacağını ta- bii ki eş sıfatıyla en iyi bilen bir kişiyim. Benden habersiz birtakım suçların içine gire- meyeceği de doğaldır. Ama in- sanların birtakım tanıdıkları kişilerle herhangi bir konuda konuşmaları, ikili çerçevede görüşmeleri, fikir yürütmeleri suç sayılacaksa vay halimize, Türkiye’nin vay haline. Bir- takım yarım yamalak psiko- lojik tabirler kullanılarak, bana ve eşime dönük haka- retamiz ithamlar da yapıldı. Paranoya dediler, hayal gör- dü dediler. Demek ki bunlar haksız yere yapılmış. Bir şeyler olduğu ortaya çıktı. Benim dinlemelerin içeriğin- den rahatsızlığım yok. İster- lerse 7 yıl dinlesinler. Ne bu- gün, ne yarın, ölünceye kadar benim ve eşimin suç işlemesi mümkün değil. Ama olayın yapılış tarzı ilginç. Bizim so- runumuz da telefonları din- lenen 70 bin ile 100 bin kişi- nin sorunu.” Anayasa Mahkemesi Baş- kanvekili Osman Paksüt, Erge- nekon davasõnõn Mahkeme Baş- kanõ Köksal Şengün’ün “hâ- kimlerin dinlenmediğini kim garanti edebilir” sözlerini anõmsatarak, “Demek ki hâ- kimler de dinleniyormuş. 70 ile 100 bin kişi dinleniyorsa, bunlar süresiz olur ve yeni ye- ni dinleme talepleri, mahke- me kararları olursa sayı yüz binleri aşar. Dinlemelerin ma- kul bir sürede bitirilmesi ko- nusunda yasal zorunluluk var. Dinlemeler bu kadar yaygınlaşırsa bunun içinden çıkılmaz” dedi. AYŞE SAYIN ANKARA - TBMM Telekulak Alt Ko- misyonu Üyesi ve CHP İzmir Milletvekili Ah- met Ersin, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt’ün eşi Ferda Paksüt’e yö- nelik dinlemenin “yasadışı” olduğunu belir- terek Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nõn ta- kipsizlik kararõyla “yasadışı dinlemenin üs- tünün kapatılmaya çalışıldığını” söyledi. TBMM İnsan Haklarõnõ İnceleme Komis- yonu’nda telekulak iddialarõnõ araştõrmakla gö- revli alt komisyonda görev alan ve Türkiye’ye ortam dinlemesi yapan 11 mobil dinleme ci- hazõndan bazõlarõnõn Başbakan Tayyip Er- doğan’õn “özel istihbarat örgütü” tarafõndan kullanõldõğõ iddiasõnõ da gündeme getiren Ahmet Ersin, Ferda Paksüt’ün “mobil ci- hazla” dinlendiğinin mahkeme kararõyla iti- raf edildiğine dikkat çekti. Komisyona bilgi veren Telekomünikasyon İletişim Başkanõ (TİB) Fethi Şimşek’in Türkiye’de bütün ya- sal dinlemelerin kendileri tarafõndan yapõldõ- ğõ yönündeki açõklamalarõnõ anõmsatan Ersin, “Savcılığın yasal dinleme yapıldığına iliş- kin takipsizlik kararı vermesi doğru değil. Çünkü bu dinleme yasal değil. Çünkü Türkiye’de mahkeme kararıyla dinleme yapma tekeli TİB’e ait. Bunun dışındaki dinlemenin yasal olması mümkün değil” di- ye konuştu. TİB’in “ortam dinlemesi yap- mıyoruz” açõklamasõna dikkat çeken Ersin, “Dolayısıyla ortam dinlemesi yapmak ya- sal değil. Yani savcılığın Ergenekon kap- samında dinleme yapıldığı iddiasının doğ- ru olmadığını düşünüyorum” görüşünü di- le getirdi. Ferda Paksüt’ü dinleme kararõyla ilgili bir- den çok çelişki bulunduğunu, Ankara Emni- yeti’nin daha önce dinleme yapõldõğõnõ red- dettiği gibi Emniyet İstihbarat Daire Başkan- lõğõ’nõn da “bizde mobil dinleme aracı yok” dediğini anlatan Ersin, oysa şimdi Kaçakçõlõk ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şu- besi’nde bu araçlarõn bulunduğunun ortaya çõk- tõğõna dikkat çekti. Ersin, Ferda Paksüt’ün ya- sal olarak dinlenmesi gerekiyorsa, bu dinle- menin mahkeme kararõ ve TİB aracõlõğõyla ya- põlmasõ gerektiğini, bunun dõşõndaki bütün din- lemelerin yasadõşõ olacağõnõ söyledi. CHP’Lİ AHMET ERSİN: DİNLEME YASADIŞIBaştarafı 1. Sayfada CEVAP VE DÜZELTME METNİ Gazetenizin 13/06/2008 tarihli nüsha- sõnda yer alan “Denetde’ye Gözdağı” başlõklõ haberle ilgili soruşturma dosya- sõ yargõya intikal etmiştir. Bu nedenle so- ruşturmalarõn içeriği ile ilgili yargõya say- gõnõn gereği olarak hiçbir bilgi verile- meyecektir. Haberinizle “adil yargıla- mayı etkilemeye teşebbüs” etmektesi- niz (TCK. Md. 288); ancak, haberinizde yer alan, soruşturma içeriğinde olmayan gerçek dõşõ bilgileri düzeltme ihtiyacõ du- yulmuştur. Teftiş Kurulu Başkanlõğõ tüzüğün 29. maddesi gereğince müfettiş raporlarõn- daki hata ve noksanlõklar tespit edildi- ğinde ilgili müfettişe iade edilmekte ve ikmali sağlanmaktadõr. Gerekli görüldüğü takdirde de başka müfettiş veya müfet- tiş grubuna yeniden inceleme yaptõrõla- rak soruşturmalar hukuka uygun bir şe- kilde sonuçlandõrõlmaktadõr. Nitekim haberde adõ geçen müfettişe bir soruş- turmayõ eksik yaptõğõ, yolsuzluk ve ka- mu zararõnõ ortaya çõkarmadõğõ için ra- poru iade edilmiştir. Bu iade yazõsõ çer- çevesinde müfettiş tarafõndan yeniden ya- põlan inceleme ve araştõrma neticesinde kamu zararõna sebebiyet verdiği ortaya çõkarõlmõştõr. Müfettiş ve Bakanlõğõmõzca yolsuz- luklarõn kapatõlmasõ için değil, varsa açõğa çõkarõlmasõ için gayret gösteril- mektedir. Harun Çelik Basõn ve Halkla İlişkiler Müşaviri Sağlõk Bakanlõğõ KESK ve DİSK 29 Kasõm’da Ankara’da MİTİNG ÖNCESİ YURT GENELİNDE HÜKÜMETİ UYARDILAR Haber Merkezi - KESK ve DİSK’in, krize karşõ işçi adõna önlem almasõ, hükümetin zamlarõ geri çek- mesi istemiyle 29 Kasõm’da Anka- ra’da düzenleyeceği miting öncesi, yurt genelinde sendikacõlar ve de- mokratik kitle örgütleri bir araya geldi. ANKARA’da Güvenpark girişin- de toplanan KESK Ankara Şubeler Platformu üyeleri adõna basõn açõk- lamasõ yapan Eğitim-Sen Ankara 2 No’lu Şube Başkanõ Tuğrul Culfa, “AKP hükümeti sesimize ve uya- rılarımıza kulak vermelidir. Krizin etkisini daha da büyütmemek için başta doğalgaz ve elektrik olmak üzere, son bir yıl içerisinde yapılan fahiş zamlar geri alınmalıdır. İşten çıkarmalar yasaklanmalı ve İşsiz- lik Fonu’nun, amacı dışında kul- lanılmasına izin verilmemelidir” diye konuştu. İSTANBUL’da Bakõrköy Özgür- lük Meydanõ’nda oturma eylemi ya- pan yaklaşõk bin kişilik grup adõna ba- sõn açõklamasõnõ okuyan KESK Ge- nel Başkanõ Sami Evren, “Bu kriz- leri biz yaratmadık ve bedelini ödemeyi kabul etmeyeceğiz. Bu nedenle tüm duyarlı kesimleri An- kara’ya bekliyoruz” dedi. İZMİR’de Basmane Alanõ’nda toplanan emekçiler “Kapitalizm sa- vaştır, sömürüdür”, “Kapitalizm açlıktır” yazõlõ pankartlar ve “Ser- mayeye değil, emekçiye bütçe” slo- ganõ ile Konak Meydanõ’na yürüdü. Yürüyüş sõrasõnca binlerce “Faturayı krizi yaratanlar ödesin” yazõlõ el ila- nõ dağõtõldõ. ANTALYA’da Kõşlahan Meyda- nõ’nda bir araya gelen çalõşanlar, KESK Şubeler Platformu Sözcüsü Mustafa Ayar’õn basõn açõklamasõ- nõn ardõndan, oturma eylemi yaptõ. ADANA’da Eğitim-Sen binasõ önünde toplanan emekçiler, İnönü Parkõ’na dek yürüdü. ÇORUM’da KESK, Türk-İş, DİSK, Çağdaş Hukukçular Derneği, EMO, ADD, Emekli-Sen, AKM, CHP, EMEP, DSP, ÖDP ve SHP’nin destek verdiği mitinge binlerce kişi katõldõ. TOKAT’ta Cumhuriyet Meyda- nõ’nda bir araya gelen emekçiler, bir saatlik oturma eylemi yaptõlar. İstanbul Haber Servisi - Be- yoğlu ve Şişli’deki iki sinagoga 5 yõl önce yapõlan bombalõ saldõrõ- larda yaşamõnõ yitiren 24 kişi dün törenlerle anõldõ. Kuledi- bi’ndeki Neve Şalom Sinagogu yakõnlarõndaki Barõş Anõtõ önün- de ve Şişli’de Beth İsrael Sina- gogu önündeki anma törenlerin- de terör lanetlenirken, ölenlerin yakõnlarõ gözyaşõ döktü. Şişhane’deki Barõş Anõtõ önün- de sabah saat 09.00’da düzenle- nen anma törenine Beyoğlu Kay- makamõ Hasan Şenses, Belediye Başkanõ Ahmet Misbah De- mircan, Türk Musevi Cemaati Başkanvekili Sami Herman ile aralarõnda saldõrõda ölen Murat Şahin’in hemşerileri olan Sõvas Yağbasan Köylüleri Yardõmlaş- ma ve Dayanõşma Derneği üye- lerinin de bulunduğu bir grup katõldõ. Törende konuşan Kay- makam Şenses, terörün, herhan- gi bir inanç ve duygu ile bir ara- da olmasõnõn mümkün olmadõğõ- nõ dile getirerek, “Övündüğümüz nokta, geçen 5 yılda saldırılara karşı Türkiye’de sergilenen birlik ve beraberliktir” diye konuştu. Beyoğlu Belediye Başkanõ De- mircan da, terörü lanetlediklerini ifade ederek, farklõlõklarõ bir ara- da tutan bir ilçenin mensubu ol- maktan gurur duyduğunu belirt- ti. Türk Musevi Cemaati Başkan Vekili Sami Herman, Yahudi ce- maatine yöneltilen bu saldõrõlarõn Türkiye’nin birlik ve beraberliği ile huzur ve istikrarõna karşõ dü- zenlendiğinin apaçõk ortada ol- duğunu vurgulayarak, “Ancak saldırıların tüm ülkemizde do- ğurduğu acılar, açtığı yaraları hâlâ kalbimizde hissediyoruz” diye konuştu. İstanbul Haber Servisi - Suç- lamalarõyla Ergenekon davasõnõn temelini oluşturan ve Kanada’da hahamlõk yaptõğõnõ iddia eden Tuncay Güney’in ismi Türkiye Hahambaşõlõğõ’nõn kayõtlarõnda bulunmuyor. Türkiye Musevi Cemaati Başkanõ Silvio Ovadyo, Tuncay Güney ile ilgili olarak “Türkiye’nin gündeminde olan önemli olaylarla ilgili en kilit adamın, bir Yahudi din adamı kisvesi altında biri olması ters bir olay” dedi. Kanada’da araştırıldı Türkiye Musevi Cemaati Baş- kanõ Ovadyo, Beyoğlu ve Şiş- li’deki sinagoglara yapõlan bom- balõ saldõrõda ölenlerin anõsõna düzenlenen anma töreninin ar- dõndan basõn mensuplarõnõn dün Milliyet gazetesinde yayõmla- nan “Türk Musevi cemaati- nin Tuncay Güney’i Kana- da’da araştırdığı” haberiyle il- gili sorularõnõ yanõtladõ. Silvio Ovadyo, Tuncay Gü- ney’e ilişkin olarak “Haham- başılığın kayıtlarında böyle bir kişinin (Tuncay Güney) adına rastlanmamıştır” diye konuştu. Ovadyo, bir gazetecinin, “Tuncay Güney’in, sürekli Ya- hudi kıyafetiyle televizyonda demeç veriyor olması sizi ra- hatsız ediyor mu?” sorusu üze- rine, “Bu durum Yahudi ce- maatini rahatsız ediyor. Tür- kiye’nin gündeminde olan önemli olaylarla ilgili en kilit adamın, bir Yahudi din adamı kisvesi altında biri olması, ters bir olay. Bu bizim bünyemiz- de oluşan bir hahamın bulaş- tığı olay da değilse tabii ki bi- zim için daha da rahatsız edi- ci” karşõlõğõnõ verdi. ‘HAHAM TUNCAY GÜNEY FOS ÇIKTI’ SİNAGOG MAĞDURLARI ANILDI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear