Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
leyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr
SAYFA CUMHURİYET 16 KASIM 2008 PAZAR
12 PAZAR KONUĞU
CMYB
C M Y B
Yapõ Kredi Bankasõ Genel Müdürü Tayfun Bayazõt küresel krize yol açan büyük finans kuruluşlarõnõ eleştirdi:
Akõl hocalarõmõz sõnõfta kaldõ
Dünyayõ ciddi biçimde sarsan küresel finans
krizini Yapõ Kredi Bankasõ murahhas üyesi ve
Genel Müdürü Tayfun Bayazõt’la
konuşuyoruz. Bayazõt, bir zamanlar Türkiye’ye
finans ve ekonomi konularõnda akõl hocalõğõ
yapan finans kuruluşlarõnõn sapõr sapõr
döküldükleri ve sõnõfta kaldõklarõnõ söylüyor.
Bayazõt konuşmamõzda bir de şu ilginç
saptamada bulunuyor: “Hırsları akıllarından
önde gittiği için böyle oldu. Bu kesinlikle
açgözlülük.” Yaşamakta olduğumuz bu krizin
geçmiştekilerle benzerliği bulunmadõğõna da
dikkat çeken Bayazõt, kimi çevrelerde
dillendirilen “Kapitalizmin sonu geldi” gibi
“uçuk” denebilecek görüşlere de katõlmadõğõnõ
belirtiyor.
- 2001’de yaşadığımız krizle bugün dünyayı
sarsan kriz arasında bir kıyaslama yapabilir
misiniz?
Bayazıt - Ben bankacõlõğa başladõğõm yõllarda
da krizler yaşadõm. 1987’de Yapõ Kredi’de
olduğum sõrada patlak veren krizi bizi
etkilemeyen, dõşarõda olan bir kriz gibi izledik.
2001’e kadar da kendimize özgü krizleri
yarattõk. Dõşarõdaki krizlerden zaman zaman
olumsuz etkilendik. 2001 ve 2002’de
yaşananlar özellikle bizim mali sektördeki
kõrõlganlõklar ekonomide çok ciddi
yapõlanmayõ gerektirdi.
2001’den bugüne gelen süreç sektörün hem
risk yönetimi becerisini kazanmasõ hem
büyüme potansiyelini elde etmesi açõsõndan
ilginç bir dönem oldu. Bugün ise bütün
dünyada risk yönetimi konusunda ders
aldõğõmõzõ sandõğõmõz devasa kurumlar sapõr
sapõr dökülürken Türk bankacõlõk sektörü
epeyce bir aşama kaydetti.
- Bu bize akıl hocalığı yapan kurumların
teker teker dökülmelerini nasıl karşıladınız?
- Doğru. Hocalar sõnõfta kaldõlar. Finans
dünyasõ artõk çok karmaşõk hale geldi. İşler
hem coğrafi olarak hem ürün bazõnda iç içe
geçiyor. Bu böyle olmaya da devam edecektir.
Yaratõcõlõk bu işlerin denetiminin, gözetiminin
önünde gidiyor. Aslõnda dünyada her konuda
böyle. Ama finans dünyasõnda yaratõcõlõk çok
aşõrõ gider, üstelik boyutlarõ, kapasitesi çok
aşõrõ riskler alõnõrsa önce köpükler, sonra da bu
köpüklerin patlamasõ sonucunda krizler
oluşuyor. Son beş-altõ yõldõr dünyanõn belli
başlõ ekonomistlerinin çoğu ciddi bir
genişlemenin, likiditenin söz konusu olduğunu,
bunun tehlikeli olduğunu, finansal
enstrümanlarõn çok kaldõraçlõ anlaşõlamaz hale
geldiğini, bunu tasarõmlayan uzmanlarõn dahi
bazen bu enstrümanlarõ anlamadõklarõnõ, bu tip
enstrümanlarõ kendi bilançolarõnda tutan banka
yönetim kurullarõnõn, yöneticilerinin bile bunu
anlamakta zorluk çektiklerini söylediklerini
biliyoruz. Ama likiditenin çok bol olduğu bu
işlerin kârlõ bir şekilde büyüyebildikleri
ortamlarda hõrs aklõn önünde gidiyor. Son
aylarda dünyanõn kavramaya başladõğõ konu
buradaki yanlõşlõğõ düzeltmektir.
- Son yıllarda hep yeni modeller türetildi,
sanal paralar üzerinden alışveriş yapıldı.
Klasik finans denetim sisteminin bu işi
kontrol altına alamayacağı ya da
yürütemeyeceği anlaşılamadı mı?
- Bir kere orada kesinlikle bir anlayõş eksikliği
var. İkincisi, bazõ riskler bilindiği halde belki
yanlõş anlaşõldõ.
- Bu yanlış anlamaya açgözlülük mü neden
oldu?
- Kesinlikle açgözlülük. Hõrsõn aklõn önünde
gitmesi de diyebiliriz. Aslõnda bu insanõn
tabiatõnda var. Bir kredi imkânõ varsa insan
bunu sonuna kadar kullanmayõ düşünür. Oysa
doğal adõmlar şöyle olmalõdõr: Önce bir proje
geliştirilmeli, onun fizibilitesi yapõlmalõ, bu
yapõldõğõnda öz kaynak-borç dengesi
kurulmalõ, daha sonra da borcun nasõl temin
edilebileceğinin araştõrõlmasõna girilmelidir.
Ama, önce finansmanõ buluruz ya da
finansmanõn çok bol olduğu ortamda kendi
içinde kârlõlõğõ olmayan projeler geliştirerek
bunu yapmaya çalõşõrsanõz önce o finansman
sayesinde bu işi yürütür gibi görünebilirsiniz.
Ama bu borcun kendisini geri ödeme kabiliyeti
olmaz. Sanal dediğimiz dünya gerçeğe
dayanmayan bu tip borçlarõn, türev
enstrümanlarõn kullanõlmasõyla ortaya çõktõ.
Sermaye piyasalarımız
yeterince derin değil
- Demin finansal enstrümanların çok
kaldıraçlı anlaşılamaz hale geldiğinden söz
ettiniz. Kaldıraçtan neyi kast ediyorsunuz?
- Her işi sadece öz kaynakla yapamazsõnõz. Öz
kaynakla yaparsanõz kõsõtlõ miktarda büyüme
imkânõ bulabilirsiniz. Tasarruf edenle o
tasarruflarõ, projeleri aktaran bankalar bu
kaldõracõ sağlõyorlar.
Birisinin 100 liralõk öz kaynağõ var. Buna 200
liralõk bir borç yükleyebilirsek 300 liralõk bir
borcu finanse edebilirim, diyorsunuz. Likidite
imkânõ bolsa bu 300 liralõk borç kõsmõnõ 500-
600 liralara getirebiliyorsanõz kaldõraç artõşõ
böyle oluyor. Nitekim Amerikan piyasasõnda
konut kredileriyle başlayan konu bu oldu.
Derecelendirme kuruluşlarõ bunun riskini az
gördü. İnsanlar da bu kaldõraç imkânõnõ
olabildiğince kullandõlar. Sonra bir zaman
geldi ki alõşkanlõk giderek yaygõnlaştõ ve iş
giderek büyüdü. Kredilerin geri ödenmesi
gerekti. O zaman da teminat olduğu sanõlan
varlõklarõn gerçek değerleri, teminat
olmadõklarõ ortaya çõktõ. Zararlarõ anlaşõldõ.
Kaldõracõn aşõrõ derecede kullanõlmasõ
nedeniyle şişmiş olan varlõk değerleri belli bir
seviyeye doğru geriliyor. İnsanlar paniklediler.
Değerler normal olmasõ gerekenin de altõna
indi. Kriz de bundan çõktõ. Kredi
değerlendirme kuruluşlarõnõn da riski gerçek
anlamda objektif olarak değerlendirme
konusunda tabii ki hatalarõ var.
- Hükümet yetkililerinin bu türev ürünlerin
Türkiye’ye girmemeleri sayesinde “bize
hamdolsun bir şey olmaz” tavrı var. Gerçekten
bu türev ürünler Türkiye’ye girmedi mi? Bize
bir şey olmaz mı? Yoksa bu krizin etkileri
şimdiden hissedilmeye başlandı mı?
- İki şeyi birbirinden ayõrmamõz lazõm. Bir
kere, küreselleşme piyasalarõ çok hõzlõ biçimde
etkileşim içinde kõlõyor. Piyasalarõn artõk ABD
ve AB piyasalarõnda olanlardan
etkilenmemeleri söz konusu değil. Kendi
ekonominiz içindeki kõrõlganlõklarõ asgariye
indirmeyi başarabiliyorsanõz bu
etkileşimlerden en az etkilenmek söz konusu
olabilir. Türkiye’de reel sektördeki kimi
kõrõlganlõklar dõşõnda mali sektörün yapõsõ
gerçekten bu tip kredilere dayanõklõlõk
açõsõndan eskiden olduğundan daha iyi bir
durumda. Ama, dediğim gibi, biraz
etkilenmemek de mümkün değil. Hedge fonlar
dediğimiz gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere
yatõrõm yapan fonlar ciddi bir biçimde kaldõraç
kullandõlar. Bunlar gelişmekte olan ülkelere ve
bizim borsalarõmõza ciddi yatõrõmlar da
yaptõlar. Bizim sermaye piyasalarõmõz henüz
yeteri kadar derin olmadõğõ, para piyasalarõmõz
da sermaye piyasalarõ kadar olmasa bile onlar
da yeteri kadar derin olmadõğõ için bu fonlar
giriyor, aktif fiyatlarõnõ hõzla yükseltip
çõktõklarõnda yine hõzla düşürüyorlar.
Şu anda bizim borsalarõmõzda süratli değer
kaybõ olmasõnõn nedeni bunlarõn kategorik
olarak bütün gelişmekte olan ülkelerin
piyasalarõndan süratle çõkmalarõdõr. Aynõ
durum kurlara da yansõyor.
Krizin sonuçları çok derin olabilir
- Bundan sonra ne olur? Önünüzü net bir
biçimde görebiliyor musunuz?
- Önümüzü çok rahat görebildiğimiz bir dönem
değil. Çünkü bu yaşadõğõmõz kriz boyutu ve
çapõ itibarõyla daha önce yaşadõklarõmõzdan
çok farklõ. Çok daha derin sonuçlarõ olabilecek
bir kriz. Birçok ekonomist başta ABD olmak
üzere dünyanõn uzun süreli bir durgunluğa,
resesyona girebileceği endişesini taşõyor. Kredi
piyasalarõnda ciddi daralmalar oldu. Bu
daralmalar sonucunda dünyanõn büyük
bankalarõnõn sermaye ihtiyaçlarõ ortaya çõktõ.
Bunlarõn bir kõsmõ piyasalardan sağlandõ. Ama
geri kalan kõsmõnõn temin edilemeyeceği
görülünce devreye devletler girdi. Hem ABD
hem Avrupa devletleri kamu olarak ya bu
bankalara ortak oldu ya da birtakõm yeni
fonlama olanaklarõ sağladõ. Mevduata garanti
getirip sistemdeki likiditeyi temin edebilmek
için birtakõm adõmlar atõldõ.
Alõnan bu ciddi tedbirlere rağmen endişelerin
hâlâ tam olarak bertaraf edilemediğini
görüyoruz. Dolayõsõyla önümüzdeki dönem
için böyle bir ortamda, bu krizin dibini gördük,
artõk bundan sonra çõkõş noktasõdõr
diyebileceğimiz bir rahatlõk içinde değiliz.
Büyük ihtimalle en kötüsünün çoğunu gördük.
Önümüzdeki iki-üç ay içinde yavaş yavaş para
piyasalarõnõn açõlmaya, daha sonra kredi
mekanizmalarõnõn çalõşmaya başladõğõnõ
göreceğiz. Mekanizmalarõn yeniden çalõşmaya
başlamasõ ve hayatõn finans dünyasõnda
normale dönmeye başlamasõ zaman alacak.
- Özellikle ABD’de liberal ekonomistler
devletin piyasalardan kesinlikle elini
çekmesinin zorunlu olduğunu, piyasaların
kendi serbest hareketleriyle yollarını
bulmaları gerektiğini savunuyorlardı. Şimdi
ise devletler piyasalara müdahale ediyorlar. O
zaman bu nasıl bir çelişkidir?
- İdeolojilerden bağõmsõz olarak en liberal
düşüncelerde olanlar dahi finans sektörünün
düzenlenmesi ve denetlenmesi konusunda çok
daha muhafazakâr davranõyorlar. Mali
piyasalarõn kamunun yararõna olan para akõşõnõ,
sistemlerin çalõşmasõnõ sağlayõcõ bir rolü
olduğu için tamamõyla serbest bõrakõlmalarõ,
denetleme ve düzenleme dõşõ bõrakõlmalarõ söz
konusu değildir. Bu denetlemenin sõkõlõğõ
ekonomik büyüme ve refahõn artõşõna katkõsõ
konusunda daha fazla tartõşma var. Krizler
olduğunda daha sõkõ denetlenmesi, kamunun
daha aktif rol oynamasõ gerekir, diyenlerin
görüşü daha fazla ağõrlõk kazanõyor.
Ekonominin büyüdüğü, genişlediği
dönemlerde de liberallerin dedikleri daha
geçerli oluyor. Önümüzdeki dönem bu yangõn
sönüp işler biraz daha normalleşmeye başladõğõ
zaman liberal görüşlerin kamunun yeniden
elini piyasalardan çekip özelleştirmelerin
başlamasõ gerektiğini dile getireceklerini
düşünüyorum. Bu kriz bize mali sektörün daha
sõkõ denetlendiği ve düzenlendiği, birtakõm
yeni kurallarõn konduğu, bu tip krizlere karşõ
kõrõlganlõklarõ azaltõcõ birtakõm tedbirlerin
getirildiği bir dönemi işaret edecek. Bu
dönemde Avrupa ülkelerinde özellikle mali
sektör açõsõndan daha katõ kurallarõn
konduğunu, bunun da ekonomik büyümeye
olumsuz etkileri olacağõnõ görebileceğiz.
Çünkü bankalarõ çok fazla sõktõğõnõz zaman
ekonomik büyümeye olumsuz etkileri oluyor.
Bunun ince bir ayarõ var. Dolayõsõyla bu ayarõn
biraz daha sõkõldõğõ bir dönemi yaşayacağõz.
Küresel finans krizlerinde AB üyesi olmak da kurtuluş değil
- Tasarruf açığından cari açığı mı
kastediyorsunuz?
- Cari açõğa baktõğõnõz zaman sizin tasarruf
edemediğinizi bir başkasõ finanse ediyor. Uzun
vadeli, doğru yatõrõm sağladõğõnõz ortama soğuk
para ya da doğrudan yatõrõmlarla finanse
edilirse işinizi daha rahat yürütebiliyorsunuz.
Çünkü biliyorsunuz ki o para yakõn zamanda
çõkmayacak. Yatõrõm yapan bu ülkeye istihdam
sağlõyor, ihracatta bulunuyor. Sonuçta ülkenin
refahõna katkõ sağlõyor ve sizin açõğõnõzõ finanse
ediyor.
Bununla tamamlayamadõğõnõz kõsmõ bir şekilde
finanse etmek zorundasõnõz. Sõcak para
dediğimiz kõsõm burada devreye giriyor. Daha
cazip faizlerle bu portföy yatõrõmlarõ ülkeye
çekiliyor. Sermaye piyasamõz çok gelişmiş
olsaydõ sadece doğrudan yatõrõmlar dõşõnda da
müteşebbislerinizin oluşturduğu yatõrõm
olanaklarõ olsaydõ buraya da yatõrõm yaparlardõ.
Ama ne yazõk ki biz sermaye piyasalarõmõzõ
yeteri kadar geliştiremedik.
Kura gelirsek… Hem faizi, hem kuru hem de
para akõmlarõnõ kontrol etmek olanaksõz gibi.
Bu finansõn çok basit bir kuralõ. Bizim
modeldeki tercihimiz faizlerle ilgili öngörüleri
enflasyon beklentilerine göre Merkez
Bankasõ’nõn para politikalarõnõ belirlediği bir
ortam. Kur da piyasadaki gelişmelere göre
dalgalanõyor ve serbestçe belirleniyor. Bu
sistem içinde tasarruf açõğõnõn zaman içinde
giderilememesi nedeniyle daha yüksek faiz ve
daha değerli bir kur oluştu.
Bunun aksini yapõp faizi düşük tutar kuru da
belli bir yerde sabitleştirmeye çalõşõrsanõz o
fonlama imkânlarõna sahip olamõyorsunuz. Bu
politikanõn yapõsal değişikliklerini tamamlayõp
onun sonuçlarõnõ alamadõğõnõz takdirde bu faiz
ve kurla ilgili dengede çok fazla bir değişiklik
yapma şansõnõz yok.
Gelişmekte olan AB üyesi ülkelerin hepsinde
işin bu şekilde kotarõldõğõnõ gördük.
Türkiye’deki de bu açõdan ona benzer bir
model. Bugün AB üyesi olmak da işi
çözmüyor. Bu krizde örneğin Macaristan’õn
ciddi biçimde etkilendiğini gördük. Bütün
dünya birden sõkõşõnca Macaristan’õn AB
üyeliği güvencesi de yetmedi ve sõkõştõ.
- Olay biraz magazin haline de dönüştürüldü. Son
birkaç ayda Marx’ın Das Kapital kitabının en çok
satan kitapların liste başı olduğu haberleri var. Sizce
insanlar Marksizmi yeniden mi keşfediyorlar ya da bu
neden birden pompalanmaya başlandı?
- Kapitalizmin, işleyişi içinde tökezlediği tek örnek bu
kriz değil. Kapitalizm sürekli büyümeleri ve arkasõndan
da krizleri yaratõyor. Büyüme dönemleri zaman zaman
daha uzun olabiliyor. Meydana gelen krizlerden zaman
zaman daha süratli çõkõlabiliyor. Bu krizden nasõl
çõkõlacağõnõ şu anda bilemiyoruz. Bence bu
söyledikleriniz kapitalizmi sorgulamak için
bekleyenlerin bu krizi fõrsat bildiklerini düşünüyorum.
Bunun ideolojik tartõşmalara yol açmasõ sistemin
tökezlediği anlarda birilerine bir fõrsat yaratmasõ
açõsõndan ilginç bir durum. Yoksa bu, ne son ne de ilk
yaşanan kriz olacak. Belki derinlik ve boyut açõsõndan
daha önce gördüklerimizden daha farklõ. Ama bu sistem
kendi içinde uzun süreli refah ve büyüme dönemleri
sonrasõ zaman zaman bu tip krizleri yaşayabiliyor.
Bu sefer belki krizden çõkõş süreci daha öncekilerden
uzun olabilir
- Uzun süre AKP hükümetinin yüksek kur yüksek faiz
politikasını eleştirdik. Bir de sıcak paraya
odaklanılması büyük eleştiri topladı. Acaba bu tür
politikalar Türkiye gibi gelişmekte olan pazarlar için
çok ciddi riskler mi barındırıyor?
- Faiz ve kur üzerine her türlü yorum yapõlabilecek
kadar esnekliği olan enstrümanlardõr. Bizim gibi
gelişmekte olan ülkelerde başlangõçtaki kronik sorun
tasarruf açõğõdõr. Kronik hale gelen tasarruf açõğõnda
istihdam yaratabilme, yatõrõm yapma, büyümeyi
sağlayabilmek için izleyebileceğiniz tek yol
borçlanmadõr. Bunu ülkeden ülkeye borçlanmalar gibi
yapabilirsiniz. Onun bir limiti, kapasitesi var. Onun
dõşõnda düzgün bir yatõrõm ortamõ sağlayabildiyseniz
sermaye fazlasõ olan ülkeler sizdeki büyüme
kabiliyetine, ucuz iş gücüne, bazen yatõrõm
olanaklarõnõn cazibesine bakõp yatõrõm yaparlar.
P
O
R
T
R
E
TAYFUN BAYAZIT
Diyarbakõr, 1957 doğumlu. İlk ve ortaöğrenimini Ankara’da
tamamladõktan sonra yükseköğrenimini Illinois Üniversitesi
Makine Mühendisliği Bölümü’nde yaptõ. Columbia
Üniversitesi’nde finans ve uluslararasõ ilişkiler üzerine
yüksek lisans derecesini aldõ. Bankacõlõk kariyerine
Citibank’ta başladõ. Daha sonra 13 yõl Çukurova Grubu
bünyesinde Yapõ Kredi Bankasõ Genel Müdür Baş Yardõmcõsõ
ve İcra Kurulu üyesi olarak görev yaptõ. Bunun ardõndan
İnterbank’ta genel müdür ve Banque de Commerce et de
Placement İsviçre’de başkan ve murahhas üye olarak çalõştõ.
1999’da Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanvekilliği ve
Dõşbank murahhas üyeliğine getirildi. 2005’te Fortis’in
Dõşbank’õn çoğunluk hisselerini satõn almasõndan sonra
Fortis Bank İcra Başkanõ ve yönetim kurulu üyesi oldu. Nisan
2007’den beri de Koç Finansal Hizmetler ve Yapõ Kredi
Bankasõ murahhas üyeliği ve Genel Müdürlüğü görevini
yürütüyor. Gönüllü kuruluşlarda da etkin görevler yapõyor.
SÖYLEŞİ
LEYLA TAVŞANOĞLU
IMF’yle anlaşma önemli
- IMF çapası çözüldü. Peki,
yeniden IMF çapasına gerek
olacak mı?
- IMF’nin değişik programlarõ
var. Bunlarõn bazõlarõ ülkelerin
kendi ekonomilerini yürütüp
küresel ekonomiye uyum
sağlamakta teknik yardõm
aldõklarõ programlar. Bazõ
yapõsal ödemeler dengesi
sorunu olan ülkelerde bunu
çözmeye yönelik olarak
ödemeler dengesi finansmanõ
için yürütülen programlar
bulunuyor.
Bir de altõ ay önce
hazõrlanmakta olduğunu
bildiğimiz ve ihtiyati stand-by
dediğimiz normal stand-by
süresi sonrasõ denetim ve
gözetimin devam ettiği ama
finansman ihtiyacõ olmayan
programlar. Bunlarla ilgili çok
teknik düzeyde IMF’yle
hükümetin çalõşmalar yaptõğõnõ
biliyoruz. Şu anda finansman
ihtiyacõ içinde olmadõğõmõzõ
biliyoruz. Ama önümüzdeki
dönem küresel piyasalarõn
gelişmekte olan ülkelere
finansman desteği açõsõndan
çok da rahat olmayacağõ
ihtimali var. Bir sürü dev ABD
ve Avrupa bankasõ
kamulaştõrõldõ.
Yakõn bir zaman içinde
bunlarõn tekrar
özelleştirilmeleri, sermaye
piyasalarõnõn gelişmiş ülkelerde
tekrar çalõşmaya başlamasõ
gelişmekte olan ülkelere
sermaye akõşõ açõsõndan kötü
haber olabilir. Çünkü onlar
önce kendi ihtiyaçlarõnõ
gidereceklerdir. Gelişmekte
olan ülkelere önümüzdeki
dönem belki daha az pay
düşecektir. Önümüzdeki dönem
böyle bir finansman desteğinin
yanõmõzda olmasõnõn yararõ var,
zararõ yok. Bu açõdan IMF’yle
anlaşma hem yapõsal
reformlarõn geri kalan kõsmõnõn
devamõ için bir destek ayrõca da
finansman ihtiyacõnõ
karşõlayacak bir destek olacağõ
için önemli.
Bizde kronik
sorun tasarruf açõğõ