25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 15 KASIM 2008 CUMARTESİ 6 HABERLER Kitap fuarında kitaplarımı imzalamaktayken sırası gelen gençten bir arkadaş şöyle bir soru yöneltti: Biz sizi solcu biliyorduk, ama Cumhuriyet gazetesine ya- zalı beri sanki Kemalizm’e kaydınız. Ne dersiniz? Aynı konuda bana zaman zaman bu türden soru- lar ve eleştiriler yöneltildiği oluyor. Bu soru ve eleştirilerin sahipleri bence iki bakım- dan yanılmaktalar. Yanılgılarının ilki Cumhuriyet gazetesinin niteliği ko- nusunda. Gazeteyi tanımıyorlar, çünkü okumuyorlar. İkinci olarak da gazetemizle aynı adı taşıyan Tür- kiye Cumhuriyeti’nin ne durumda olduğunun farkın- da olmayışları, ya da bunu umursamayışları. Kitap fuarında bana soru yönelten arkadaş öğret- men ve Kürt’müş. Ona öncelikle, aydınlanma düşüncesinin bir ürü- nü olmakla birlikte Kemalizm’in aydınlanmayla bire bir aynı şey olmadığını söyledim. Kemalizm belli bir dönemde uygulanan ekonomi po- litiğin, siyasetin, o dönemin koşullarında gerçekleş- miş başkaca toplumsal devrim ve oluşumların top- lamına bazılarınca verilen addır. Bu bakımdan çer- çevesi belli bir zaman dilimiyle sınırlıdır. Bu nedenle de günümüzde Kemalist olmak bana çok da anlamlı görünmez. Buna karşılık Atatürkçülük, (bağımsızlık savaşını da içeren)Türkiye aydınlanmacılığının adıdır. Daha ge- nel ve evrensel bir anlamı vardır. Ben Kemalist de- ğilim. Ama sosyalizme inanmış, emekten ve emek- çiden yana biri olarak aynı zamanda da aydınlanma düşüncesinin yanındayım ve bu anlamda kuşkusuz ki Atatürkçüyüm. Bunun başka türlü olabileceğini de aklım almaz. Sosyalizmin kendisi de aydınlanma devriminin süreçlerinde ortaya çıkmış, onun ekonomi politik ala- nında ve hümanizmden de ayrı düşünülemeyecek bir aşamasıdır. Kitap fuarında bana yukarıdaki soruyu yönelten ar- kadaşa bunları bu kadar ayrıntılarıyla anlatmaya va- kit yoktu. Ona ancak şöyle bir örnek verebildim: Düşünün ki evinizdesiniz. Duvarlarınızı sevdiğiniz bir başka renge boyatıyor, çatınızı onartmayı planlı- yorsunuz. Bu arada koltuklarınızı değiştirmeyi dü- şünüyor, tablolarınızı ve aile fotoğraflarınızı nerelere yerleştireceğinizi tasarlıyorsunuz. Aynı anda hırsızların kapınızı zorlamakta olduğunu fark ediyorsunuz. Ne yaparsınız? O ana kadar yapmakta ve düşünmekte oldukları- nıza devam mı eder, yoksa hırsızlara karşı önlem mi alırsınız? Bugün zamanımızın ve enerjimizin çoğunu sosya- lizm için savaşım vermekten çok aydınlanma de- ğerlerinin, cumhuriyetin kazanımlarının korunup sa- vunulması için harcamakta oluşumuzun nedeni ay- nen budur. Çünkü bunları yitirmekle çağdaş anlamıyla insan olma değerlerimizi yitirecek olduğumuz için, sos- yalist olmak ya da olmamak da bir anlam taşımaya- caktır. Ve zaten sosyalizm düşüncesini aydınlanma düşüncesinden ayrı bir yerde düşünmek, toplumsal evrimleşme olgusuna ve mantığa aykırıdır. Ülkemizin bugün içinde bulunduğu durumu anlat- mada kapıya dayanan hırsız örneği de yeterli değil. Hırsız bugün evin içinde, evin sahibi konumundadır. Duvarlar onun sevdiği renklerin en çirkin tonlarında boyandı bile. Çöpe atılan tablolarınızın ve aile fo- toğraflarınızın yerinde şimdi onların kimliklerini ve inançlarını sergileyen yazılar ve resimler var. Sevdi- ğiniz müziklerin yerine pikabınızdan ve onların TV ka- nallarından ilahi sesleri yükseliyor. Kitaplarınız yakıl- dı, içki dolabınızda çeşitli ülkelerin damak ve keyif alma zevklerini yansıtan şişeler lanetlenerek parça- landı. Siz ise kendi evinizin kapısının dışına çoktan atıl- dınız. Sadece bazılarınız bilinçsizlik ya da utanmaz- lıkla uşaklığı kabullenerek bir arka odaya sığınmayı başardılar. Yukarıdaki tablo kimilerimize karamsar görülebi- lir. Fakat gerekli bilinç, uyanıklık, kararlılık, cesaret gös- terilemezse, daha da beterleri kapıdadır. ataolb@cumhuriyet.com.tr Faks: (0212) 343 72 64 CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Hırsız Kapıya Dayanmışsa Muzaffer Tekin Danõştay davasõnda tarikat bağlantõsõnõn örtülmek istendiğini söyledi ‘Arslan Gülen’le bağlantılı’ HATİCE TUNCER/HİLAL KÖSE Ergenekon davasõnõn 14. oturumun- da savunmasõna devam eden Muzaffer Tekin, “İddianamenin düzenlenme- sinin temel amacı, Cumhuriyet ga- zetesinin bombalanması ve menfur Danıştay cinayeti üzerindeki tarikat bağlantılarını örterek söz konusu menfur saldırıyı ulusalcıların üzeri- ne yıkmaktır” dedi. Tekin, Alparslan Arslan’õn Gülen cemaati ilişkilerinin sorgulanmasnõ istedi. ‘KURTLAR VADİSİ DİZİSİYLE ÖRTÜŞÜYOR’ İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkeme- si’nce görülen Er- genekon davasõna, Silivri Cezaevi’nde- ki duruşma salonun- da, sanõklarõn sa- vunmalarõnõn alõn- masõ ile devam edi- liyor. Dün ifade ver- meye başlayan Te- kin, bugünkü ifade- sinde, iddianamenin “Kurtlar Vadisi” dizisi ile örtüştüğünü belirterek “Şayet savcılar benim Cumhuriyet gaze- tesine bomba atıl- ması ve de Danış- tay saldırısı ile irti- batım olduğunu mevcut delilleri ile gönül rahatlığı ile savunabiliyorlar ise kendilerin bir tek tavsiyem olacak. O da bu mesleği bırakmak” dedi. ‘DELİL YOKSA İDDİANAME NİYE VAR?’ Savcõlarõn, Rahip Santoro, Hrant Dink ve Zirve Yayõnevi cinayetlerini iddianameye aldõklarõnõ, ancak bu ey- lemlere ilişkin dava açõlmadõğõnõ anõm- satan Tekin, “Delil yoksa, söz konu- su iddiaları, iddianameye yazarak asılsız suçlamalarda bulunup bizle- ri töhmet altında bırakamazsınız” de- di. Esas çetenin mahkemenin huzu- rundakiler değil, perdenin arkasõnda ci- rit atan, devletin yönetiminde ve bütün kurumlarõnda kadrolaşmõş, küreselci, ta- rikatçõ kadrolar olduğunu savunan Te- kin, “Her nedense darbe tehlikesini sürekli işleyen savcılar, irtica reji- mi tehlikesinden hiç bahsetme- mektedirler” dedi. Fethullah Gülen’in yeğeni Kema- lettin Gülen’in Arslan’õn yakõn arka- daşõ olduğunu söyleyen Tekin, şöyle konuştu: “Alpars- lan Arslan, Danış- tay cinayeti olayını bu kişiye açmış ve bu kişi kendisine her türlü maddi ve manevi desteğini vereceğini taahhüt etmiştir. Bu konu- da verilen Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ifadeler arka plan- da tutulmuş, ba- sında otosansür uy- gulanmıştır. Al- parslan Arslan’ın Glock marka si- lahların bedellerini nasıl temin ettiği konusunu çözüm- lemek için mutlaka Alparslan Arslan ile Kemalettin Gü- len arasındaki iliş- kilerin hangi boyutlara vardığını tespit etmek gerekir.” Arslan ile Ke- malettin Gülen’in telefon ve iş ilişki- lerinin, tarikat bağlantõlarõnõn incelen- mesi gerektiğini söyleyen Tekin, Ke- malettin Gülen’in bu davada ifadesine başvurulmasõ gerektiğini belirtti. Osman Yõldõrõm’õn ifadesinde, Necip Hable- mitoğlu cinayeti için yapõlan 1 milyon dolarlõk teklifi reddedettiğini söylediğini belirten Tekin, “Bu garabettir. Çünkü 2002 yılında 1 milyon doları kabul etmeyen Osman Yıldırım, 2006 yılında 500 bin doları kabul ederek gazeteyi bombalama işini kabul ediyor” diye konuştu. Yõldõrõm’õn ifadeleri doğru olsa bile tetikçilerin sözde örgüt liderleri ile toplantõ yapmasõnõn id- dianamede gizli olduğu söylenen örgütün yapõ- sõna ters olduğunu kaydetti. Tekin, “Sözde ör- gütün en önemli ilkesi gizlilik ise bombalar 15 kişini huzurunda nasıl veriliyor? İddiaya göre pazarlık kalabalık grubun içinde yapıl- makta, sözde örgüt lideri ile sözde tetikçiler birbirlerini tanımaktadır. Savcı, iddianame- nin her yerinde liderlerin tetikçileri asla tanı- mayacağı kuralından hareket etmiştir. Tanı- ğın amacı Danıştay cinayetinin bütün sorum- luluğunu üzerinden atarak etkin pişmanlık ve tanık koruma yasasından yararlanıp ceza- evinden kurtulmaktır.” ‘1 MİLYON DOLARI KABUL ETMEYEN 500 BİN DOLARI MI KABUL EDECEKTİ’ Davanõn tanõklarõ arasõnda yer alan, Danõştay saldõrõsõ davasõnõn sanõkla- rõndan Osman Yõldõrõm’õn ifadelerin- de, “1993 ve 2000 tarihlerinin fazla- sıyla geçtiğini” belirten Tekin, “23 yı- lı cezaevlerinde geçen bu kişinin as- kerlik süresi de dikkate alınarak verdiği tarihlerin teyit edilmesi ge- rektiğini” söyledi. Tekin, “Tanık Os- man Yıldırım’ın bütün amacının Danıştay cinayetinin bütün sorum- luluğunu üzerinden atıp, Etkin Piş- manlık ve Tanık Koruma Yasa- sı’ndan yararlanarak cezaevinden kurtulmak olduğunu” öne sürdü. “Ümraniye’de bulunan MKE 169- 5-85 kafile numaralı bomba ile Cumhuriyet gazetesine atılan ve patlamayan 173-9-85 numaralı el bombasının, benzer olduğunun tes- pit edildiğini” anlatan Tekin, “iki ka- file numarası arasında hiçbir bağ- lantı olmadığını” söyledi. Muzaffer Tekin, bu bombalarõn üretim tarihleri- nin de farklõ olduğunu belirterek söz- lerine şöyle devam etti: “Özetle bu- rada şu tespiti net olarak yapabili- riz ki, Ümraniye’de ele geçirilen 27 adet el bombası ile Cumhuriyet ga- zetesine atılan bombalar arasında hiçbir maddi bağlantı bulunma- maktadır.” İddianamede Cumhuriyet gazetesi- ne atõlan iki bomba ile Eskişehir’de, Fikret Emek’ten elde edilen bir bom- banõn kafile numarasõnõn aynõ olduğu- nun belirtildiğini de ifade eden Tekin, savcõnõn ikinci bir irtibatlandõrma kur- masõnõn açmaza düştüğünü gösterdi- ğini savundu. Tekin, “Türk hukuk tarihinin bu kadar çelişkiyi bünye- sinde barındıran bir iddianameyi bugüne kadar görmediği kanaatin- de olduğunu” kaydederek soyut id- dialarla ciddi suçlamalar yapõlamaya- cağõnõ söyledi. ‘ÜMRANİYE’DEKİ BOMBALARLA CUMHURİYET’E ATILANLAR FARKLI’ Danıştay davası sanığı Os- man Yıldırım’ın, gizli ve açık ta- nık olarak verdiği ifadelerin çe- lişkili ve gerçek dışı olduğunu söyleyen Tekin, Yıldırım’ın sav- cıların vaatlerinin etkisi altında kalarak ifade verdiğini savundu. Arslan’ın, saldırıları “dini duy- gularla yaptığı” yönündeki ifa- delerine iddianamede yer veril- mediğine dikkat çeken Tekin, şöyle konuştu: “Çünkü Alpars- lan Arslan’ın ifadeleri, savcıla- rın anlatımlarını tamamen ya- lanlamakta, bir senaryo yazıldı- ğını açıkça ifade etmektedir. Savcılar ilgisiz beyanlardan cım- bızla çektikleri sözcükleri bir araya getirerek kâğıttan bir şa- to kurma yoluna gitmişlerdir.” ‘İFADESİ ÇELİŞKİLİ’
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear