25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada kapılarını sonuna kadar açmak üzere seferber ol- muşlar... Oysa gerçek, bu görünümden 180 derece fark- lıydı. AKP, içeride güçlü olmak için, kendi çe- kirdek tabanının istemlerine hayır diyebilecek dev- let kurumlarını sindirebilmek için kullanabilece- ği başlıca kaldıraç olarak AB’yi seçti. Kabul etmek gerekir ki; ilk yıllarda bunu çok iyi kullandı. Erdoğan’ın, Gül’ün AB liderleriyle gö- rüşmelerindeki hararetli “tam üyelik isteriz” vur- guları hâlâ belleklerde. AKP’nin bu ikili tutumu- nu AB de gördü ve hemen ona göre siyaset ge- liştirdi. Bir başka deyimle, onlar da Türkiye’ye kar- şı takıyyeyi öğrendi! 2002 sonundan 2006 başına dek, yılda orta- lama 2 defa AB’ye girdik! Kimi yıllar hızımızı ala- madık, 3 defa girdik. Her ilerleme raporu, her stra- teji belgesi Türkiye’yi AB’ye sokup sokup çıka- rıyordu! Topluma yalan söylediler. Gerçi bu davranış bi- çimini bir ölçüde geçmiş iktidarlardan devraldı- lar ama, hiçbir parti Türkiye’yi AKP kadar yoğun biçimde AB’ye sokmamıştı! Peşrevi uzun tuttuk. Gündeme getirmek iste- diğim konu; AB strateji belgesi... Belki de haklı olarak “o da ne ola ki” diyecek- siniz... Çünkü son iki yıldır AKP, ne ilerleme ra- poruyla ne de strateji belgesiyle muhatap oluyor. Önceleri neredeyse varlık nedeniydi, şimdi mu- hatap değil. Zira, AB üzerinden alabileceklerini büyük öl- çüde aldıklarını düşünüyorlar. Bize göre kırılma noktası 2005 yazında Avrupa’dan gelen türban kararı oldu. AKP’ye göre, türbana özgürlükler penceresinden bakmak gerekiyordu. AB de öz- gürlükçü olduğuna göre, AKP’yi haklı bulacak, Türkiye’yi haksız bulacaktı... Olmadı, tam tersi bir durum öne çıktı. O noktada arkadaşlar şu ka- nıyı netleştirdiler: “AB’den buraya kadar... Bundan sonrası için başka mekanizmalar geliştirelim...” Dün Cumhuriyet’in manşetinde yer alan, AB’nin yıllık olarak hazırladığı strateji belgesi bir bakıma yol haritasını oluşturuyor. Buna göre, Hır- vatistan 2009’da AB’ye tam üye olacak. Türki- ye’ye tarih yok! Gidiş gösteriyor ki; Hırvatistan’dan sonra Sır- bistan AB’ye tam üye yapılacak. Çünkü sınırla- rı ve gücü bakımından üye yapılacak kadar kü- çültüldü! AB ile ilgili haberlerin yanında Türkiye’nin uluslararası konumuna ilişkin bir haber daha ga- zetelerde değişik biçimlerde yer aldı. Eski CIA yö- neticisi Graham Fuller, Washington’da düzen- lenen Türkiye ve Kafkaslar konulu konferansta deki ki: “Türkiye dış politikada önümüzdeki dönem da- ha aktif olacak. Türkiye artık ABD’nin müttefiki de- ğil. Türkiye, Suriye, İran veya radikal İslami gruplarla konuşmak istiyor. Türkiye’nin bölgedeki gücü ve yaratıcılığı bağımsızlığından kaynakla- nacak. Bölgenin en güçlü ülkesi konumunda...” İlk bakışta olumlu gibi görünen bu değerlen- dirmenin satır aralarında farklı şeyler yatıyor. AKP’nin Türkiye’nin geleneksel dış politikasın- dan bağımsız olarak, özellikle Ortadoğu’da Sünni açılım heveslisi olduğu biliniyor... Bölgenin en güçlü ülkesi olmasının bir nede- ni de şu: Öteki güçlü ülkeler parçalandı! Türkiye, AKP’nin salt parti politikalarını öne çı- karan dayatmalarının getirdiği gerçeklerle henüz tam anlamıyla yüzleşmedi! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada ğını bilmediğini ortaya koyuyor. IMF bir umacı gibi biçimleniyor RTE’nin kafa- sında. Ama elinde yatırım yapacak YTL kaynakları, ya- tırım yapmak için başvurabileceği yabancı kaynak döviz kredisi yok! Oysa, yatırım yapmayı sağlayacak dış kredi ge- reksinimi karşılamak için -bir türlü içine sindire- mediği- IMF güvencesine gereksiniyor. IMF’nin büyümeyi yavaşlatın, vergiyi artırın, fonlara para ayırmayın, bütçeyi denk tutun ta- leplerinin kabul edilmeyeceğini söylüyor. Ne çare -yine uzmanlara göre- IMF’li de IMF’siz de bu konularda istediği gibi hareket etme ola- nağına sahip değil. RTE bu! Uluslararası kural ve olanaklara karşı gözlerimi dünyaya kaparım, istediğim gibi hare- ket ederim diyen bir anlayış sergiliyor. Uluslararası kuralların, medyanın, uzmanların, zaman zaman muhalefetin, söz sahibi demokra- tik toplum örgütlerinin söylemleri, tavsiyeleri -son günlere kadar- bir kulağından girip öteki kulağından çıkan açıklamalar! İyi de bu babayiğidin kendine özgü, bildiğini oku- yan biçimsellikteki yoğurt yiyişi kısa sürede iflas bayrağını çekti. ABD dahil hemen bütün Batı ülkeleri; İngiltere’si, Fransa’sı, Almanya’sı mevduat güvencesini ya kat- ladılar ya da yüzde 100 arttırdılar. RTE ise ey kudretli her şeyi bilir Başbakan; glo- bal krize bir önlem olmak amacıyla mevduat gü- vencesinin arttırılmasını içeren önerilere fena bo- zuk çaldı. Bankacılık sektöründe herhangi bir yamukluk yok, dedi. Öyleyse, mevduat güvencelerini art- tırmamızı neden istiyorlar, diyor. RTE mantığı soruyu yanıtladı: Bakkal kurar gi- bi yine bankalar kurulacak… Kısa zamanda hal- kın paraları hortumlanacak ve vatandaşın uçup gi- den paracıklarını 2001’lerde olduğu gibi yine devlet ödeyecek! RTE gibi müthiş kurnaz, yarını değil yarınları gö- rebilen bir devlet adamı olursa yönetimde, hiç bek- lentilere pabuç bırakır mı? Sonuç: Mevduat güvencesini arttırma önerile- ri topyekûn ret! Pekâlâ! Ama o ne? Maliye Bakanı itiraf etti. Hü- kümet, Meclis komisyonunda bir tasarı görüşü- lürken TMSF’ye ait mevduat güvencesinin miktarını saptama yetkisini iki yıllığına üzerine alan bir öner- genin kabulünü sağladı... Nerede kaldı RTE’nin yüksekten atan, mevdu- at güvencesini olduğu yerde tutarız diyen sert açık- lamaları? Ama bugün güvenceyi -öteki ülkelerde olduğu gibi- arttırdığını açıklamıyor da gerekli olduğu za- man bir dakikada arttırabileceğini ilan ediyor. Ha Ali ha Veli! Ya IMF’ye “ümüğümüzü sıktırmayacağız” diye günlerce kürsü kürsü söyledikleri? Bir kere hâlâ cari açık başa bela: Prof. Güngör Uras’ın dediği gibi IMF’siz yola devam etmek is- teseydi, her şeyden önce cari açığı kapatırdı. Ak- sine açık büyüyerek ilerliyor. IMF İstanbul ve Ankara’da şöyle bir dolaştı. RTE, IMF’ye yüklenirken bakanları IMF ile stand-by an- laşmasının koşullarını kapalı kapılar ardında sap- tamaya çabalıyorlardı. Sonunda Hazine’den sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, elbette RTE’nin izniyle başba- kanını yalanlama görevini üstlendi. “IMF’yle -istenilen, tavsiye edilen de buydu- si- gorta işlevi görecek bir ihtiyati stand-by anlaş- masına olumlu baktıklarını” açıklayıverdi. İhtiyati stand-by anlaşmasında yine uzlaşmaya varılan bir program gözden geçiriliyor. Tek fark “her gözden geçirme sonrasında” serbest bırakılan bir kredi limiti olmuyor. IMF kredisi IMF kasasında bekletiliyor. Bu da bir diğer “ha Ali ha Veli” hesabı! ankcum@cumhuriyet.com.tr SAYFA 1 KASIM 2008 CUMARTESİCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul PB 21 Edirne PB 24 Kocaeli S 25 Çanakkale PB 23 İzmir B 28 Manisa B 28 Aydın B 29 Denizli B 26 Zonguldak PB 23 Sinop PB 21 Samsun PB 21 Trabzon PB 21 Giresun PB 20 Ankara PB 21 Eskişehir S 20 Konya S 19 Sıvas B 15 Antalya B 29 Adana B 28 Mersin B 27 Diyarbakır PB 21 Şanlıurfa B 23 Mardin PB 19 Siirt Y 20 Hakkâri Y 9 Van Y 13 Kars PB 11 Oslo Y 1 Helsinki PB 6 Stockholm PB 5 Londra Y 9 Amsterdam Y 7 Brüksel Y 8 Paris Y 7 Bonn B 8 Münih B 13 Berlin B 13 Budapeşte Y 18 Madrid Y 10 Viyana Y 16 Belgrad Y 20 Soyfa B 22 Roma B 21 Atina B 23 Zürih Y 9 Moskova B 11 Aşkabat PB 16 Astana Y 11 Taşkent Y 15 Bakû Y 17 Bişkek Y 15 Tiflis Y 13 Kahire B 33 Şam PB 23 Yurdun kuzey ve doğu kesimleri parçalı çok bulutlu, Kastamonu, Hakkari Van, Şırnak çevreleri kısa süreli sa- ğanak yağışlı, diğer yer- ler az bulutlu geçecek. Sabah saatlerinde Mar- mara, Batı Karadeniz’in iç kesimleri, İç Ege ve Göller Yöresi ile İç Ana- dolu’nun batısında sis görülecek. EMİNE KAPLAN ANKARA - AKP hükümeti, “varlık barışı” olarak nitelendirdiği Bazõ Varlõk- larõn Milli Ekonomiye Kazandõrõlmasõ Yasa Tasarõsõ’nda değişiklik yaparak, yurtiçi ve yurtdõşõnda kişilerin başkalarõ üzerinde gösterdiği malvarlõklarõnõ da vergi ve kara para incelemesi yapõlmadan kayõt altõna almalarõnõ sağlamayõ planlõyor. CHP’li Akif Hamzaçebi, tasarõyla hak- kõnda naylon fatura düzenlemekten do- kunulmazlõk dosyasõ bulunan Maliye Ba- kanõ Kemal Unakıtan’a da af getirildiği- ni söyledi. AKP hükümetinin, küresel krizi gerek- çe göstererek TBMM gündemine getirdi- ği Bazõ Varlõklarõn Milli Ekonomiye Ka- zandõrõlmasõ Yasa Tasarõsõ ile ilgili tartõş- malar sürüyor. Tasarõnõn 3. maddesine gö- re, gerçek ve tüzel kişilerce 1 Ekim 2008 tarihi itibarõyla sahip olunan ve yurtdõşõnda bulunan para, altõn, döviz, menkul kõymet ve diğer sermaye piyasasõ araçlarõ, Tür- kiye’ye getirilerek beyan edilmesi duru- munda yüzde 2 oranõnda vergi alõnmasõ ko- şuluyla geçmişe dönük vergi ve kara pa- ra soruşturma ve kovuşturmasõ yapõlma- yacak. Türkiye’de gelir veya kurumlar ver- gisi mükelleflerince sahip olunan ve Tür- kiye’de bulunan, ancak 1 Ekim 2008 tarihi itibarõyla işletmenin özkaynaklarõ arasõn- da yer almayan para, altõn ve dövizin ver- gi dairelerine beyan edilmesi durumunda da yüzde 10 vergi alõnmasõ koşuluyla geçmişe dönük inceleme ve kovuşturma yapõlmayacak. AKP hükümeti, TBMM Genel Kuru- lu’nda tasarõnõn görüşmeleri sõrasõnda bu maddede değişiklik yapmayõ planlõyor. Ta- sarõnõn 3. maddesinde yer alan “sahip olu- nan” ifadesinin “ait olan” biçimde de- ğiştirilmesi düşünülüyor. Bu değişiklikle, yurtiçinde ve yurtdõşõnda malvarlõklarõnõ başkalarõ üzerinde gösteren kişilere de ver- gi ve kara para incelemesi yapõlmadan var- lõklarõnõ yasal hale getirmeleri öngörülü- yor. Bununkara paraya sõnõrsõz bir af an- lamõna geleceğine dikkat çekiliyor. Tasarõnõn önceki gün Plan ve Bütçe Ko- misyonu’ndaki görüşmeleri sõrasõnda, AKP’li milletvekillerinin verdiği önergeyle tasarõnõn yürürlüğe gireceği tarih itibarõyla devam eden vergi incelemelerinin de kap- sama alõnmasõ tartõşmalara neden oldu. De- ğişikliği eleştiren CHP’li Hamzaçebi, naylon faturaya ilişkin süren davalar ol- duğunu anõmsatarak “Bankaya yapılacak bir beyanla, bu konuya ilişkin ceza so- ruşturmaları ortadan kalkacak. Hak- kında soruşturma olan şirket yönetici- leri bankaya başvurunca süren davaları ortadan kaldırmayacak mı?” diye sor- du. Hamzaçebi, tasarõnõn bu şekilde kabul edilmesiyle sadece süren soruşturmalar de- ğil eski soruşturmalarõn da ortadan kal- kacağõnõ belirterek “Bu, Bakanı’nın ken- disini affeden bir tasarı” dedi. ‘AKP, 12 Eylül’ün ürünü’ ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Gazetemiz yazarõ Server Tanilli, iktidarda olan AKP’nin ayakta kalmasõnõ ABD ve Av- rupa’nõn istediğini, onlarõn çõ- karlarõyla AKP’nin çõkarlarõnõn örtüştüğünü söyledi. Tanilli, AKP’nin 12 Eylül rejiminin ge- tirdiği koşullarõn bir ürünü ol- duğuna da dikkat çekti. Uğur Mumcu Araştõrmacõ Ga- zetecilik Vakfõ (um:ag) tarafõn- dan düzenlenen 18.30 Söyleşi- leri’nin konuğu olan Tanilli, “Türkiye Nereye Gidiyor?” başlõklõ söyleşiye katõldõ. Tanil- li, 20. yüzyõlda dünyaya damga- sõnõ vuran iki büyük olay oldu- ğunu, bunun birincisinin 1917 Sovyet Devrimi, ikincisinin ise 1923’teki Cumhuriyet Devrimi olduğunu kaydetti. Tanilli, Sov- yetler’deki devrimin çöktüğü- nü, ancak 1923 devriminin halâ ayakta olduğunu vurgulayarak “Bizim cumhuriyetimiz çok sağlam temeller üzerinde ku- rulmuş ki her şeye rağmen ayakta. Ama korkunç şeylere uğramış bir devrim” dedi. 1923 devriminin üstünde yükseldiği il- keleri de anõmsatan Tanilli, şöy- le devam etti: “1923 devriminin üstüne oturduğu 3 büyük ilke var. Bu bağımsızlık, çağdaşlık ve la- ikliktir. Yani emperyalizme karşı yaptığı bir savaş ile doğan bağımsızlık. Geçen yüzyıllarla gelen köhne sürecin yerine ile- rici bir çağdaşlık. Müslüman ülkeler arasında ilk defa gün- deme gelen bir kavram laiklik. Ne oldu da Türkiye bu duruma geldi? 1950’li yıllarda devrimin yanına bir de demokrasiyi ko- yalım dediler. Bu güzel bir düşünce. Ama 1950’lerden ve Demokrat Parti ile başlayan süreçte ileriye dönük büyük adımlar olmadı. 1923 devri- mini tasfiye eden adımlar oldu. Bağımsızlık ihanete uğradı. Türkiye bağımsız bir ülkeydi. En başta Amerika’nın güdü- müne soktular. Çağdaşlık ko- nusundaki birtakım yaralar aldı. Ve laiklikte özellikle de eği- timde korkunç yaralar aldı. Ancak 27 Mayıs devrimi ile ik- tidara 1923 devrimini istediği gibi çizemeyeği söylendi. On- dan sonra 27 Mayıs devrimine yakışacak bir şey olmadı. Ge- len hükümetler toplumu kor- kunç bir kaosa attılar.” Tanilli, bu kaos döneminde büyük bir yanlõşlõk yapõldõğõ ve kapitalizmle Türkiye’nin çehre- sinin üretimden tüketime çevril- diğine işaret etti. İSTANBUL / İZMİR (Cumhuriyet) - Bilim insanõ, Sosyal Demokrat Halk Parti- si (SHP) Onursal Genel Başkanõ, Prof. Dr. Erdal İnönü, ölümünün 1. yõldönümünde Zincirlikuyu’daki gömütü başõnda ve İz- mir’de, İzmir Büyükşehir Belediyesi ile İz- mir’i Sevenler Platformu’nun düzenlediği tö- renle anõldõ. Erdal İnönü için gömütü başõnda dün dü- zenlenen törene İnönü’nün eşi Sevinç İnö- nü, yakõnlarõ, Şişli Belediye Başkanõ Mus- tafa Sarıgül, eski Kültür Bakanõ Ercan Ka- rakaş, SHP Genel Başkan Yardõmcõsõ İlhan Göğüş, sanatçõ Müjde Ar ve eski İngiliz par- lamenter Ann Clwyd ile siyasetçi ve yurt- taşlar katõldõ. Mustafa Sarõgül, törende yap- tõğõ konuşmada, birlikte görev yaptõğõ bilim insanõ ve siyasetçi Erdal İnönü’yü anmak için bütün dostlarõnõn mezarõ başõnda bulundu- ğunu belirterek İnönü’nün ölümünden si- yasilerin ders almasõ gerektiğini belirtti. Sa- rõgül, “Erdal İnönü, Türkiye Cumhuru- yeti’nin ilerlemesi, güçlenmesi ve gelişmesi için mücadele vermiş örnek bir siyaset- çiydi. Partisinin genel başkanlığında ol- duğu sırada politikayı bırakan ilk siyaset adamıydı. Ben, İnönü’nün siyasetteki üs- lubunu, nezaketini ve zarafetini kendime örnek alıyorum. Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum” dedi. Ann Clwdy de konuşmasõnda, İnönü’nün politikada ve bi- lim dünyasõnda önemli bir yeri olan ender insanlardan biri olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Erdal İnönü anõldõ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tür- kiye’nin terörle mücadelesine önemli katkõ sağlayacak Göktürk Uydu Projesi’nin, seçi- lecek firma konusunda askeri ve siyasi ka- nadõn farklõ tercihlerde bulunmasõ nedeniy- le tõkandõğõ öğrenildi. Nisan ayõnda düzenlenen Savunma Sana- yii İcra Komitesi’nde de ihalenin Alman ve İtalyan firmalardan hangisine verileceği ko- nusunda uzlaşõ sağlanamamasõ nedeniyle karar alõnamadõğõ belirtildi. CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ, Göktürk Uydusu’nun esas amacõnõn PKK’li teröristleri izlemek olduğunu anõmsatarak “Proje gecikmemiş olmaydı, Türkiye bu- gün ABD’nin istihbaratına da muhtaç olmayacaktı” dedi. Edinilen bilgilere göre, 200 milyon dola- ra mal olmasõ beklenen ve ihale süreci sona ermesinin üzerinden 2.5 yõl geçen Göktürk Uydu Projesi’ne ilişkin sõkõntõ halen çözüle- medi. Türk Silahlõ Kuvvetleri’ne PKK’nin ha- reketlerini uzaydan izleme fõrsatõ verecek olan projedeki gecikmenin askerlerin Alman şir- keti OHB-Systemi, hükümetin ise İtalyan şir- keti Telespazio’yu tercih etmesinden kay- naklandõğõ belirtiliyor. Geçen nisan ayõnda gerçekleştirilen Sa- vunma Sanayi İcra Komitesi’nde de bu ne- denle bir karar alõnamadõğõna dikkat çekili- yor. Sõnõr gözleme amacõyla projelendirilen Göktürk projesi ihalesinde, yörüngede teslim edilecek bir adet elektro-optik gözlem uydusu, bir adet sabit yer istasyonu ve bir adet de mo- bil yer istasyonu tedariki bulunuyor. (Fotoğraf:ALİAÇAR) Göktürk projesinde gecikme Kara paraya sınırsız af HATİCE TUNCER/HİLAL KÖSE Ergenekon davasõnõn, 3. oturumunda başlayan iddianame okuma işlemi, 6. oturumda da tamamlanamadõ. Duruş- mada, gazetemize atõlan bombalar tar- tõşmaya neden oldu. Yönetmen Halit Refiğ, opera sanatçõsõ Altan Günbay, Yazar Demirtaş Ceyhun ve Doç. Dr. Cüneyt Akalın’õn da aralarõnda bu- lunduğu 40 kişilik grup, cezaevi önün- de basõn açõklamasõ yaparak “Yurtse- ver aydınların bir an önce serbest bı- rakılmasını istiyoruz” dediler. İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkeme- si’nce, Silivri Cezaevi’ndeki duruşma salonunda görülen davanõn altõncõ otu- rumu dün yapõldõ. Duruşmaya, 13’ü tu- tuksuz sanõk 30 sanõk avukatõ katõldõ. Tutuklu sanõk Hayrettin Ertekin, Ad- li Tõp’a sevk edildiği için duruşmaya ge- tirilmedi. CHP milletvekili Şahin Men- gü de izleyicilere ayrõlan bölümden du- ruşmayõ izledi. Cumhuriyet Savcõsõ Mehmet Ali Pekgüzel, iddianamenin 284. sayfasõndan itibaren okumaya de- vam etti. Doğu Perinçek, Ergenekon te- rör örgütünün PKK ile ilişkisinin anla- tõldõğõ bölüme müdahale etti. Abdullah Öcalan ile görüştüğü ve PKK kampla- rõnda fotoğraflarõnõn olduğu bölüme itiraz eden Perinçek, “O dönemde parti genel başkanı değildim. Suç tarihi 1999 diyorsunuz, 1987’ye gi- diyorsunuz. Bari milattan önceye de gidin” dedi. İddianamedeki, DHKP-C ile bağlantõlarõn anlatõldõğõ bölümde DHKP-C tarafõndan öldürülen devlet görevlilerinin isimleri okunurken paşa sözcüğünün kullanõlmasõ da tepki çek- ti. Tutuklu sanõk Oktay Yıldırım, “1923’ten itibaren bu ülkede paşa yok sayın başkan, generaller var” dedi. Savcõ Pekgüzel, bomba irtibat ra- porlarõnda, Ümraniye’de bulunan bom- balarla Cumhuriyet gazetesine atõlan bombalarõn tapelerinde benzerliklerin ol- duğunu söylediği sõrada, bazõ tutuklu sa- nõklar söze karõştõ. Sanõklar, “Birebir aynı değil” deyince mahkeme başkanõ Köksal Şengün, “Birebir aynı demi- yor, benzerlik var diyor. Orada ya- zanı okuyor. Size sıra geldiğinde ko- nuyu irdeler, ne olduğunu açıklarsı- nız” dedi. Nihat Taşkın ve Pekgüzel’in dönüşümlü olarak okuduğu iddiana- menin dördüncü bölümündeki örgütün gerçekleştirdiği eylemler, başlõklar ha- linde sõralandõ. Savcõlar, tekrar olan bö- lümleri atlayarak öğleden önce 405. say- faya kadar okudular. Davayõ izlemeye dünyada en çok satan gazete olan Japon gazetesi The Asahi Shimbun’un Tahran Büro Şefi Yu Yoshitake de geldi. Öğle arasõnda yer- li basõn mensuplarõnõn sorularõnõ ya- nõtlayan Yoshitake, gazetesinin Türki- ye temsilciliğini de yaptõğõnõ belirtti. Ga- zetesinin sabah ve akşam iki baskõ yaptõğõnõ, toplam 12 milyon sattõğõnõ söyleyen Yoshitake, Ergenekon dava- sõnõn Türkiye’de önemli gündem mad- desi olduğuna, çeteleşme ve İslamlaş- ma açõsõndan ciddi sinyaller verdiğine dikkat çekti. Ergenekon davasõnõn AKP’ye kapatma davasõ açõlmasõnõn in- tikamõ gibi de görüldüğünü söyleyen Yoshitake, “Bizde de dava açıldığın- da birkaç kez haber oldu. Ben de bu konu ile ilgili derleme haber yapa- cağım. Bu nedenle izlemeye geldim” dedi. Hrant Dink davasõnõ da izlediğini söyleyen Yoshitake, Japonya’da bu tarz bir operasyonun olup olmadõğõ sorusu- nu şöyle yanõtladõ: “Japonya tarihin- de de önemli isimler mahkemelere düştü. Önceki başbakan tutuklandı. Eğer varsa, Ergenekon diye bir ör- güte ben Japonya’da rastlamadım. Bizdeki dava konuları genelde hü- kümet icraatları ve yolsuzluk.” Sanatçõ ve aydõnlarõn bulunduğu 40 kişilik grup da cezaevi önünde basõn açõklamasõ yaptõ. Yurtsever aydõnlarõn serbest bõrakõlmasõnõ isteyen grup adõ- na okunan bildiride, “Türk tarihine küfredercesine adına Ergenekon de- nilen ABD’nin tertibi, Türkiye’nin yurtsever aydınlarını hedef almıştır. Gerçek hedef Türk milletidir. İnsan tarihinde eşine az rastlanır bir hukuk skandalına, zalimce bir insan hakla- rı kıyımına tanık olmaktan utanç duyuyoruz. Cumhuriyet yargısına güveniyoruz. Ergenekon tertibi çö- kecek, Türkiye kazanacak” denildi. Gruptan 5 kişi, bir süreliğine duruşma salonuna da geldi. Ergenekon davasõ tutuklularõndan Doç Dr. Ümit Sayın, önceki günkü du- ruşmada mahkemeye verdiği dilekçe- sinde, İP Genel Sekreteri Avukat Nus- ret Senem‘de ele geçirildiği iddia edi- len ve iddianamede Senem’in suçu olarak gösterilmesine neden olan Yar- gõtay krokisinin 22 Şubat 2008’de göz- altõndayken sorgulama yapan polisler ta- rafõndan kendisine de gösterildiğini ve sorulduğunu belirtti. Sayõn, dilekçe- sinde, Senem’e bu krokiye dayanõlarak suçlama yöneltildiğini, 28 Ekim 2008 günlü oturumda iddianame okunurken öğrendiğini, şoke olduğunu, bu neden- le durumu dilekçeyle mahkemeye bil- dirmek gereğini duyduğunu belirtti. Mahkeme bu hususu sorgular sõrasõnda ayrõntõlõ olarak dinleyecek. Bilindiği üzere İP Genel Merke- zi’nde 21 Mart 2008’de arama yapõlmõş, aramada Nusret Senem’e ait Yargõtay krokisi bulunduğu iddia edilmişti. An- cak hemen ertesi gün Taraf gazetesin- de yayõmlanan bu krokinin 13 Mart 200 tarihinde Taraf gazetesi Ankara Büro- su’ndan İstanbul bürosuna fakslandõğõ ortaya çõkmõştõ. Ergenekon’da katılım azaldı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear