Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
ardından 15 Şubat 1999’da Türkiye’ye getirilmesi çok
önemli bir kilometre taşıydı. Aynı yıl içinde yargılanan
ve hüküm giyen Öcalan’ın cezasının buzdolabına kon-
ması, dönemin üçlü koalisyon hükümeti açısından zor
bir karar olmuştu. 3 lider yaklaşık 7 saat konuyu gö-
rüşmüş ve bu karara varmıştı.
Ortak bakış şuydu:
Asıl olan kanı kanla yıkamak değil, iç barışı sağla-
mak!
2000-2002 yeni dönemin nasıl iç barış temeline otu-
racağı tartışmasıyla geçti. O zaman diliminde idam
kaldırıldı. 2002 seçimlerinde AKP tek başına iktida-
ra geldi.
Güneydoğu’dan da oy almış bir parti olarak iç ba-
rışı sağlama sorumluluğunu ve fırsatını üstlendi. İlk
2 yıl bu iklimle geçti. Zamanla AB daha fazla devre-
ye girdi. AKP, AB sürecinin kendisini içeride de güç-
lü kılabileceği teziyle hareket etti. Terör örgütü de AB
sürecini lehine işletme girişimlerinde bulundu.
2005’te bu bekleyişlerin ikincilleşmesi üzerine te-
rör yeniden yükselmeye başladı. Son 3 yıldır iniş çı-
kışlarla yeni bir terör dalgasını yaşıyoruz...
Ekonomiye geçelim... Şubat 2001’de vuran eko-
nomik kriz toplumun her kesiminde kendisini his-
settirdi. Çözüm için aranan koltuk ABD’de bulundu.
Kemal Derviş, koalisyonun dördüncü ortağı dene-
bilecek bir güçle ekonomiden sorumlu Devlet Ba-
kanlığı’nı üstlendi.
Derviş, krizden çıkış için son derece katı bir plan
yaptı. Özelleştirmeden bankaların yeniden yapılan-
masına kadar her alanı kapsayan IMF destekli plan
ilk meyvesini enflasyonun düşüşünde verdi. Derviş’e
göre, 3 yıl uygulanacak bu program Türkiye’ye ne-
fes aldıracak, sosyal politikalar daha sonra ele alı-
nacaktı.
Öyle oldu...
Ancak başka bir hükümetle! 3 Kasım 2002 se-
çimlerine direnenlerin başında dönemin Başbakanı
Ecevit geliyordu. Ortaklarına şöyle dedi:
“Yapmayın. Halka acı ilacı içirdik. Tam iyileşmeyi ta-
dacakken, seçim olmaz.”
Ok yaydan çıkmıştı... Halk, krizi affetmedi, koalis-
yon ortaklarının tümünü sandığa gömdü. AKP, baş-
langıçta kendisi bir ekonomi programı yapıp yürü-
mekten yanaydı. Baktı ki, Derviş’in programı daha çok
işine yarıyor. Onunla devam etti. Derviş de bunu her
fırsatta dile getirdi, “AKP programa sıkı sıkıya bağlı,
bu ülke için olumlu” dedi. Ancak Derviş iki yıl önce
başka bir demeç verdi:
“Bizim hazırladığımız programın ömrü doldu.
AKP’nin yeni bir planla yürümesi gerekiyor.”
AKP bunu dikkate almadı... Geldik bugüne... Dün-
yadaki ekonomik krizi haftalardır görmezden gelen,
“biz dimdik ayaktayız” diyen hükümet 2-3 gündür te-
laşta!
AKP her iki konuda da çok önemli bir yol ayrı-
mında...
Önümüzdeki seçimler mi diyecek, önümüzdeki ne-
siller mi diyecek?
Başbakan yeri geldikçe şunu söylüyor:
“Ülkem kazanacaksa, ben kaybetmeye razıyım.”
Öylesi günlerdeyiz...
Terörle ilgili kimsenin elinde sihirli değnek yok. Ama
pek çok kesim zehirli değnekle geziyor, bu ayrı ya-
zı konusu. AKP’nin bu konuda atabileceği en önem-
li adım bize göre şu olabilir:
Hem devlet kurumlarının hem toplumun tümünün
hassasiyetlerini dikkatte ve dengede tutmak.
Ekonomide ise sihirli değnek şu:
Üretim ekonomisi...
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
kanıyı seslendiriyor. Meclis’teki tezkere görüş-
melerinde gürültü, kavga, küfür olmayınca mu-
halefet eleştirilerini sert bulmuyor medya.
Oysa Meclis kürsüsünden CHP ve MHP söz-
cüleri, hükümetin terör konusunda gerek güven-
lik gerekse diplomatik yönden tutumunu eleştiren
konuşmalar yapıyor.
Örneğin muhalefet partileri teröre yataklık ya-
pan, destek veren ve örgütü temel amaçlarına araç
gibi kullanan aşiret reisi Barzani’yi hedef göste-
riyor.
Hükümet, ABD desteğini arkasına alan Barza-
ni’yi “ya Türkiye ya da terör örgütü seçimini yap-
maya” zorlayamıyor.
RTE ve kadrosunun başını dik tutarak Barzani
ve terör örgütüne destek verenleri, izledikleri iki-
yüzlü politikalardan caydıracak politika izleye-
mediğini CHP adına konuşan Şükrü Elekdağ söy-
lüyor.
ABD terör konusunda işbirliği sağlamayı kabul
ediyor. Lakin işbirliği gereği, örgütün kökünü
kazımaya geldi mi sıra, “Türkiye’ye yasaklar” ge-
tiriyor.
Elekdağ ABD izni olmadan sınır ötesine kara-
dan operasyon yapılamayacağının altını çizerken,
diğer bir gerçeği hükümet sıralarında oturan
RTE’nin yüzüne vuruyor: “Karadan operasyona izin
yok ama hava operasyonlarıyla terörün kökü ka-
zınamaz” diyor.
Elekdağ bir başka yargıyı açıklıyor: “Hükümet
ABD’nin istihbarat vermesi karşılığında K. Irak’a mü-
dahale hakkından vazgeçmiştir!”
Anlık istihbarat? “ABD’den alınan istihbarat ve
işbirliğinin ‘mükemmelliği’” nerede kaldı?
ABD’nin her hareketi gece gündüz anında sap-
tayan araç ve gereçlerine karşın terör örgütü -Ge-
nelkurmay’ın açıkladığına göre- örneğin 73 mm.’lik
geri tepmesiz bir topu, diğer ağır silahları Aktütün
Karakolu’nun burnunun dibinde kadar getirebili-
yor.
ABD istihbaratı içi boş barakaları havadan vur-
mamız için istihbarat veriyor da Aktütün’e onca ağır
silahın örgüt tarafından taşınmasını saptayan is-
tihbaratı es geçiyor.
ABD’nin hangi hesaplara dayandığını kestire-
mediğimiz bu tutumunu hükümet sineye çekiyor.
Hükümetin ABD’yi işbirliğini daha yoğunlaştır-
maya çağırırken istihbarat konusunda beliren
kuşkulardan söz edip etmediği bilinmiyor.
Deniz Bölükbaşı da (MHP) aynı konuyu işliyor:
“Örgütün tasfiyesi için Türkiye ile askeri işbirliği-
ne yanaşmayan, geniş kapsamlı kara harekâtına
karşı ABD’nin desteği, sınırlı istihbarat ile yapılan
hava harekâtıyla sınırlı kalmıştır” diyor.
İki muhalefet partisi ABD’nin istihbarat işbirliğinin
sınırlı kaldığında birleşiyor. Barzani’nin örgüte ver-
diği desteğin mutlaka önlenmesi, kapsamlı kara
operasyonu yapılmasını öneriyor.
Hedef: Barzani.
Ne hükümet ne de askerden Kuzey Irak’a kap-
samlı kara operasyonu yapılacağını gösteren en
ufak bir işaret alınmıyor.
Meclis görüşmelerinde (Çiçek Cemil’in ağız do-
lusu incir çekirdeğini doldurmayan konuşması da-
hil) hükümet, muhalefetin, kamuoyunun sınır öte-
si operasyon konusundaki isteğine, eğilimine
yanıt vermemeye özen gösteriyor. Ne Barzani, ne
Kuzey Irak!
Bu görüntü bir kez daha hükümetle askerin ABD
izin vermediği için kara operasyonu yapma yeti-
sinde ve yetkisinde olmadığını gösteriyor.
K. Irak’tan akıp gelen örgüt elemanlarının önü-
nü kesmek için muhalefetin tampon bölge öne-
risine gelince...
Asker ve sivil otorite tampon bölgenin olmaz-
lığında anlaşmış görünüyor.
Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Hasan Iğ-
sız, Aktütün baskınına dair bilgiler verirken bu ko-
nudaki soruya “çok riskli” diye karşılık veriyor.
Hükümetin başı RTE ise, öneriyi saldırgan bir üs-
lupla karşılıyor:
“...Tampon bölge oluşturmak mümkün mü? Kor-
karım ki bu ifadeyi kullanan beyefendiler, daha böl-
gelere gidip de o bölgeleri gezme fırsatını da bul-
mamışlardır.”
Herhangi bir kişinin internetten o bölgenin
coğrafi durumunu bütün açıklığıyla görme ve öğ-
renme olanağına sahip olduğu bilinirken RTE’nin;
karşıtlarını cehaletle, yerinde görmeden tampon
bölge önerisinde bulunmakla suçlaması, ancak
kendi cehaletini, ancak muhalefetin ulusal duy-
gularla açıkladığı önerilerine karşı vurdumduy-
mazlığını kanıtlıyor.
Meclis’teki tezkere görüşmeleri muhalefetin
saptamalarına, önerilerine hükümetin gerektiği ka-
dar yanıt vermemesiyle sonuçlanıyor.
Saatlerce süren görüşmelerden sonra bir kez da-
ha anlaşıldı ki: Hükümet bıraktığımız yerde. Her
şeyi bildiğini sanan, muhalefetin sesine kulak as-
mamakta direnen; ama ABD, Barzani ve Bağdat’ın
tutumuna karşı eli kolu bağlı, hiçbir şey yapama-
yan konumunu muhafaza ediyor.
Kısacası terör savaşımında her şey eski tas es-
ki hamam. Tellaklar bile...
[email protected]
SAYFA 10 EKİM 2008 CUMACUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
İstanbul Y 21
Edirne B 22
Kocaeli Y 20
Çanakkale B 20
İzmir PB 25
Manisa PB 25
Aydın PB 28
Denizli PB 25
Zonguldak B 20
Sinop Y 20
Samsun Y 21
Trabzon Y 19
Giresun Y 21
Ankara PB 18
Eskişehir PB 19
Konya PB 19
Sıvas PB 17
Antalya PB 27
Adana PB 28
Mersin PB 28
Diyarbakır B 26
Şanlıurfa B 27
Mardin B 24
Siirt B 26
Hakkâri B 16
Van B 18
Kars PB 16
Oslo B 13
Helsinki B 11
Stockholm B 12
Londra B 18
Amsterdam B 17
Brüksel B 17
Paris Y 19
Bonn B 17
Münih PB 21
Berlin B 18
Budapeşte PB 21
Madrid Y 27
Viyana PB 18
Belgrad PB 20
Soyfa PB 19
Roma PB 22
Atina PB 23
Zürih B 19
Moskova PB 8
Aşkabat PB 25
Astana Y 23
Taşkent Y 33
Bakû PB 20
Bişkek PB 27
Tiflis PB 17
Kahire B 27
Şam B 28
Yurdun kuzey kesimle-
ri parçalı çok bulutlu,
Orta ve Doğu Karade-
niz kıyıları ile Marma-
ra’nın kuzeyi (Kırklare-
li, Kocaeli, Sakarya ile
İstanbul’un kuzey çev-
releri) kısa süreli ve ha-
fif olmak üzere yağ-
murlu ve sağanak ya-
ğışlı geçecek. Hava sı-
caklığında önemli bir
değişiklik olmayacak.
Gül seçti, Erdoğan ile vakıf kurdu
Rektör eleştirdi, Bakan yanıt verdi
versite rektörlerimiz yalnızca
kendi imzasıyla tayin ediyor.
Bu anlamda siz daha rahatsı-
nız Sayın Rektörüm, buna ina-
nın. Torba kadro konusunda
üniversitelerde çok ciddi bir is-
tismar yaşanmıştır. Bu da üni-
versitelerdeki rektörlük seçim
anlayışından kaynaklanıyor.
Üniversitelerdeki rektörlük
seçimleri, öğretim üyelerinin
arasına büyük bir fitne sok-
muştur. Bu rektörlük seçim-
lerinin olmaması gerekir.”
‘Militarizme alkış tuttular’
Ayhan’õn siteminin haklõ ol-
duğunu belirten Çelik, şöyle de-
vam etti:
“Siz bizi sevdiğiniz için sitem
ediyorsunuz. Elbetteki bize si-
tem edeceksiniz, gidip Sayın
Bush’a yapacak haliniz yok.
Biz bu sitemden dolayı rahat-
sız falan da olmuyoruz. Tür-
kiye’de şöyle bir şey var:
1997’nin 28 Şubat’ından bu
yana, bilim adamları, hür ira-
denin hür düşüncenin sahibi,
temsilcisi olması gerekirken
birçok yerde öğretim üyeleri
anti demokratik davranışlara,
militarizme alkış tuttular. Ra-
hatsız edici olan budur. Öğre-
tim üyelerimizin, bilim adam-
larımızın başımızın üzerinde
yeri vardır. Türkiye demo-
kratikleşecekse bunu üniver-
sitelerin yapması lazım.”
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İs-
tanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Me-
sut Parlak’õn isim vermeden İstanbul
Üniversitesi için rektör adayõ olduğunu be-
lirttiği Prof. Dr. Yunus Söylet, Cumhur-
başkanõ Abdullah Gül’ün YÖK üyeliği-
ne atadõğõ ilk öğretim üyesi olurken üni-
versitelerde türbanõn serbest bõrakõlmasõ-
nõ savunan “türbana özgürlük bildiri-
si”ne imza atanlar arasõnda yer alõyor.
İstanbul Üniversitesi’nde yeni akademik
yõl dolayõsõyla önceki gün gerçekleştirilen
törende Rektör Prof. Dr. Parlak’õn ocak
ayõnda gerçekleştirilecek rektörlük se-
çimleri için “YÖK Genel Kurulu’na
bir yıl önce hükümet tarafından atanan
bir üye, İstanbul Üniversitesi’nde ya-
pılacak seçimlerde rektör adayı olarak
karşımıza çıkmaktadır. Bu mudur de-
mokrasi, bu mudur bilimsel özerklik?”
açõklamasõyla gündeme gelen Prof. Dr.
Yunus Söylet, AKP’ye yakõnlõğõyla tanõ-
nõyor.
Bakanlar Kurulu tarafõndan YÖK üye-
liğine seçilen Prof. Dr. Söylet, Abdullah
Gül’ün cumhurbaşkanõ olduktan sonra 7
Eylül 2007’de atamasõnõ yaptõğõ ilk YÖK
üyesi oldu.
Üniversitede türbanõn serbest bõrakõl-
masõnõ savunan “türbana özgürlük bil-
dirisine” imza atan Söylet, üniversiteler-
de türbanõn serbest bõrakõlmasõnõ savunan
öğretim üyelerinin başõnda yer alõyor.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tõp
Fakültesi’nde öğretim üyesi olan Prof. Dr.
Yunus Söylet aynõ zamanda Başbakan Re-
cep Tayyip Erdoğan’a yakõnlõğõyla da ta-
nõnõyor. Söylet, İstanbul Tabip Odasõ’nda
2004 yõlõnda yapõlan seçimlerde AKP’nin
desteklediği Hekim Haklarõ Platformu
bünyesinde çalõşmalarda bulunmuştu.
Prof. Dr. Söylet, Başbakan Erdoğan ile bir-
likte Sõcak Yuva Vakfõ’nõn kurucularõ
arasõnda yer alõrken aynõ zamanda halen bu
vakfõn başkanlõğõnõ yapõyor.
Prof. Dr. Mesut Parlak’õn görev süresi-
nin 19 Ocak 2009’da sona ermesiyle İs-
tanbul Üniversitesi’nde en geç ocak ayõ içe-
risinde rektörlük için seçim yapõlacak.
Emekliye ayrõlacak Parlak, tekrar rektör ol-
mak için aday olamayacak.
Yapõlacak seçimlerde en çok oyu alan 3
aday YÖK’e gönderilecek. Söylet’in de
üye olduğu YÖK Genel Kurulu söz konusu
adaylarõn sõralarõnõ belirleyerek Cumhur-
başkanõ Gül’e iletecek. Gül, kendine su-
nulan 3 adaydan birini rektörlüğe atayacak.
MURAT KIŞLALI
ANKARA - Sosyal Güvenlik Ku-
rumu’nun (SGK) arife günü yayõmla-
dõğõ Sağlõk Uygulama Tebliği (SUT) ile
tedavi gören yurttaşlardan, yeni yasa ile
getirilen katõlõm payõnõ toplamak için
eczaneleri görevli kõlmasõ tepki yarat-
tõ. Reçetelerini almak için eczanelere gi-
den yurttaşlar 10 YTL’ye kadar ekstra
ödemelerle karşõ karşõya kalõrken, Es-
ki Türk Eczacõlarõ Birliği Genel Se-
kreteri Betül Bilgetekin “Eczanelerin
işi tedavi tahsilatı yapmak değil. Bu
durum yurttaşlar ile eczaneleri kar-
şı karşıya bıraktı. ‘Hastanelerde kuy-
ruğu kaldõrdõk’ demek için yapıyorlar”
dedi.
SGK’nin, CHP’nin iptal talebine
karşõn Anayasa Mahkemesi tarafõn-
dan görüşülmediği için yürürlüğe giren
5510 sayõlõ Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlõk Sigortasõ Yasasõ’nõ değiştiren ya-
saya dayanarak getirdiği SUT’un “Ka-
tılım Payı” başlõklõ 6. maddesinin 1.
fõkrasõna göre tedavi gören yurttaşlar-
dan “devlet hastaneleri ve bunlara
bağlı semt polikliniklerinin de için-
de bulunduğu ikinci basamak resmi
sağlık kurumlarında 3 YTL, eğitim
ve araştırma hastanelerinde 4 YTL,
üniversite hastanelerinde 6 YTL,
özel sağlık kurum ve kuruluşlarında
ise 10 YTL” katõlõm payõ alõnacağõ hü-
küm altõna alõndõ.
Aynõ maddenin 6. fõkrasõnda ise, bu
katõlõm payõnõn, SGK’den gelir ve ay-
lõk alanlar ile bakmakla yükümlü ol-
duğu kişiler hariç, bunlarõn dõşõndaki di-
ğer kişilerden “reçete ile ilaç temini
için başvurulan SGK ile sözleşmeli
eczaneler tarafından” alõnacağõ hük-
mü yer aldõ. SGK’nin bu uygulama-
sõyla, tepki toplamasõ olasõ katkõ pay-
larõnõn yurttaşlardan eczaneler tara-
fõndan toplanmasõ sağlanmõş oldu.
Eski Türk Eczacõlarõ Birliği Genel Se-
kreteri Bilgetekin şunlarõ söyledi:
“Bu uygulama kabul edilebilir bir
şey değil. Bunun adı ‘ayakta tedavi-
de hekim ve diş hekimi muayenesi ka-
tõlõm payõ’. Ama muayene eczanelerde
yapılmıyor. Niye tahsilatı burada
yapıyorsunuz? Eczanelerin işi teda-
vi tahsilatı yapmak değil. Bunu bize
toplatmalarını hiç anlayamıyoruz. Bi-
ze ‘Bunu hastanelerde almaya kalkar-
sak kuyruk oluşacak’ gerekçesini gös-
terdiler. AKP ‘Kuyruklarõ kaldõrdõk’
sloganını atabilmek için, ‘Hasta na-
sõlsa reçeteyle eczaneye gidiyor, bura-
da ödesin’ diyor. Eczacı ile yurttaş
karşı karşıya kalıyor.”
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Milli Eğitim Baka-
nõ Hüseyin Çelik, Gazi Üni-
versitesi Rektörü Prof. Dr. Rı-
za Ayhan’õn öğretim üyeleri-
nin özlük haklarõ konusunda
yaptõğõ eleştirilere, “Türki-
ye’de şöyle bir şey var:
1997’nin 28 Şubat’ından bu
yana, bilim adamları, hür
iradenin hür düşüncenin sa-
hibi, temsilcisi olması gere-
kirken birçok yerde öğretim
üyeleri antidemokratik dav-
ranışlara, militarizme alkış
tuttular. Rahatsız edici olan
budur” yanõtõnõ verdi.
Gazi Üniversitesi’nde yeni
akademik yõl dün düzenlenen tö-
renle açõldõ. Gazi Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. Ayhan açõlõş
konuşmasõnda YÖK’ün gerekli
istişareyi yapmadan Gazi Üni-
versitesi’nin kontenjanlarõnõ yüz-
de 33 oranõnda arttõrdõğõnõ ve bu-
nun kendilerini zor durumda bõ-
raktõğõnõ belirtti. Ayhan, şunla-
rõ söyledi:
“Öğrencileri oturtacağımız
sıralarımız yok. Siz yüzde 33
kontenjanımızı arttırdınız.
Tahmini 10 bin dolayında öğ-
renci alacakken, biz 14 bin
öğrenci aldık. Peki af yasasın-
dan kaç öğrenci gelecek Ga-
zi’ye? Kastamonu, Çorum,
Çankırı ve Kırşehir’dekiler
de buraya gelecek biliyorum.
Sayısını tespit edemiyorum.
Yasa çıktığı anda burada ola-
cak izdihamı tahmin edemi-
yorum. Hak verilecekse veril-
sin ama bu dönemde değil,
bundan sonraki dönemde ve-
rilsin. Bu kontenjan artımının
yarattığı sıkıntılar giderildik-
ten sonra verilsin.”
Ek bütçe ve mekâna ihtiyaç
duyduklarõnõ belirten Ayhan,
“Bize 60 bin öğrencinin so-
rumluluğunu vermişsiniz. 200-
300 trilyon liranın sorumlulu-
ğunu niye vermiyorsunuz?
Devlet Planlama Teşkilatı’nın
bizi zorlamasından biz kurtu-
lamadık. Üniversitelerin neye
ihtiyacı olduğunu biz tayin
ederiz, biz tespit ederiz. Han-
gi araştırmaları yapmanın
önemli olduğuna biz karar ve-
ririz” diye konuştu. Ayhan, öğ-
retim üyelerinin özlük haklarõ ko-
nusunda da şunlarõ dile getirdi:
“1980’de gerçekleştirilen ha-
rekât sonrasında üniversitele-
rin anarşinin kaynağı olarak
değerlendirilip adeta özlük
hakları itibarıyla cezalandı-
rılmaları, bu anlayışın bütü-
nüyle tasfiyesinin dile getiril-
diği bir ortamda özenle ele
alınması gereken bir konu de-
ğil midir? Öğretim elemanla-
rımızın çoğu, bilhassa araştır-
ma görevlileri açlık sınırının al-
tında maaş almaktadır. Öğre-
tim üyeleri ise fakirlik sınırının
altında maaş alıyor.”
‘Üniversitelerde rektörlük
seçimi yapılmamalı’.
Bakan Çelik de açõlõş törenin-
de yaptõğõ konuşmada üniversi-
telerin torba kadro uygulamasõ-
nõ kullandõğõnõ belirterek, şunlarõ
dile getirdi:
“Ben Bakan olarak, kendi
müşavirimi kendi imzam ile ta-
yin edemiyorum. Üçlü karar-
nameyle tayin ediliyor. Üni-
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Terörle mücadelede askerin talepleri ve
alõnacak önlemler dün geniş katõlõmlõ
toplantõda masaya yatõrõldõ. Toplantõda,
Türk Silahlõ Kuvvetleri (TSK) arama,
gözaltõna alma, ifade alabilme, yer
gösterme, yüzleştirme gibi konularda
güvenlik güçlerine yetki verilmesini is-
tedi. Başbakan Recep Tayyip Erdo-
ğan’õn başkanlõğõnda Başbakanlõk mer-
kez binada gerçekleştirilen toplantõya,
Devlet Bakanõ ve Başbakan Yardõmcõsõ
Cemil Çiçek, İçişleri Bakanõ Beşir
Atalay, Dõşişleri Bakanõ Ali Babacan,
Milli Savunma Bakanõ Vecdi Gönül,
Adalet Bakanõ Mehmet Ali Şahin, Ge-
nelkurmay Başkanõ Orgeneral İlker
Başbuğ, Kara Kuvvetleri Komutanõ Or-
general Işık Koşaner, Jandarma Genel
Komutanõ Orgeneral Atila Işık, Ge-
nelkurmay 2. Başkanõ Orgeneral Hasan
Iğsız, Başbakanlõk Müsteşarõ Efkan
Ala, MİT Müsteşarõ Emre Taner,
Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan
Köksal ve öteki ilgililer katõldõ. Top-
lantõ öncesinde Başbakan Erdoğan,
Dõşişleri Bakanõ Babacan, Adalet Ba-
kanõ Şahin, Milli Savunma Bakanõ
Gönül ve Maliye Bakanõ Kemal Una-
kıtan ile bir araya geldi.
Asker üyelerin toplantõda hükümet-
le uzun süredir görüşmelerini sürdür-
dükleri bazõ hukuki düzenlemeleri ye-
niden gündeme getirdikleri öğrenildi.
Askerler ayrõca, sorunun hukuki, top-
lumsal ve diplomatik boyutlarõyla ilgili
bazõ öneriler de sundu. Terörle müca-
dele konusunda güvenlik güçlerinin yet-
kisizlik nedeniyle yaşadõğõ sõkõntõlarõn
çözümü için istenen yasal düzenle-
meler de toplantõda ele alõndõ. Bu kap-
samda TSK’nin, arama, gözaltõna alma,
ifade alma, yüzleştirme, yer gösteril-
mesini sağlama ve gözaltõ süresinin uza-
tõlmasõ konusundaki isteklerini top-
lantõda dile getirdiği belirtiliyor.
Adalet Bakanlõğõ’nõn çağrõsõyla ge-
çen hafta sonu Ankara Hâkimevi’nde
yapõlan toplantõda gündeme gelen ve
üzerinde uzlaşmaya varõlan konular
da toplantõda bir kez daha görüşüldü.
Hükümet kanadõysa Genelkurmay’õn
5 ana başlõkta toplanan istemlerinden
ikisi üzerinde çeşitli düzenlemeler ya-
põlabileceğini, ancak geri kalan dü-
zenlemelerin şu an için gereksiz oldu-
ğu görüşünü savundu. Toplantõda, mu-
halefetin gündeme getirdiği Irak’õn
kuzeyinde tampon bölge oluşturulma-
sõ konusu da masaya yatõrõldõ. Hükümet
kanadõ, bu konuda askerin gerekli gör-
mesi durumunda adõm atõlabileceğini
belirtirken asker temsilcileri şu an için
buna gerek olmadõğõnõ belirtti.
Gazi Üniversitesi’nin akademik yıl açılış törenine Milli Eğitim Bakanı Çelik de katıldı. (AA)
Hükümet,
eczanelerle
yurttaşı
karşı
karşıya
bıraktı
Askerin talepleri görüşüldü