24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 EYLÜL 2007 PERŞEMBE 6 HABERLER AKP, Kuzey Irak ve Suriye bağlantılı Nakşilerin desteğiyle DTP’nin önünü kesmeye çalışıyor PERŞEMBE ORHAN BURSALI Kavganın perde arkası ? Erdoğan ile DTP’li Baydemir arasındaki tartışma TSK’nin “Toplumsal Gelişime Destek Faaliyetleri” kapsamında yüz binlerce insana hizmet götürdüğü Güneydoğu’daki birkaç başkanlık koltuğu uğruna yaşanıyor. “Terörü yenmek için halk kazanılmalı” gerçeği birilerinin siyasal hırsına kurban gidiyor. MEHMET FARAÇ Vurgulamalar Mehmet Tezkan, Cumhuriyet’ten bizim eski arkadaşımızdır. Vatan’daki yazısında (27 Ağustos) dinci, İslamcı, AKP’li gazeteci tayfasını kastederek şöyle yazıyor: “Aynı masada oturduğumuzu sanıyorduk.. aynı masayı paylaştığımızı... Meğer oturuyor gibi yapıyorlarmış... Yüzde 46.6 oy oranı gerçek yüzlerini gösterdi, masadan ilk önce onlar kalktı.. Fehmi Koru gibiler... Dünün demokratları.. Solcu demokratları kafalayıp İslamcı demokrat yapmaya çalışanlar... Şimdi, kendi gibi düşünmeyen masa arkadaşlarına ‘kes sesini’, ‘uzatma, buraya kadar’ demeye başladılar... Şimdi yeni anayasaya karşı çıkarsan darbecisin, şakşakçılık yaparsan demokrat... Ya fanatik mahalleli olmalısın ya da mahalleyi terk etmelisin...” İç burucu... Bu deneyim için AKP’nin yüzde 46 oy alması mı gerekirdi? Dünyada insanlığın bilgi hafızasında, bu gerçek, kaç kez kayıtlı? Durun bakalım! Daha işin başındayız! AKP’nin iktidar mutlaklığı arttıkça, hele hele toplumda muhafazakârlık ve buna bağlı dincilik yükseldikçe, ülkemizde iktidar açısından demokrat bir geçmişi olmayan, böyle bir geçmişten gelmeyen, ama buna karşılık siyasal dinin mutlak iktidarını “Kanlı mı kansız mı olacak?” fikriyatı içinde gören ve bu fikriyatta büyüyenleri, ileride daha başka kılıklarda da göreceğiz! ??? Dincilerin kendi içlerinde tek bir demokrat sese bile tahammülleri kalmadı. Köşeleri, terbiyesizlikten, ahlaksızlıktan, küfürden geçilmiyor!.. AKP’de görevli, köşe yazarı Ayşe Böhürler, türbanlıların da özgürce eleştirip düşüncelerini dile getirebilecekleri deneyimini yaşıyor. Ama dinci erkeklerin saldırısı altında! Yeni Şafak’taki yazısında şöyle diyor: “Tek sesli bir koroya dahil olmak istemezseniz, tepkilere hazır olmalısınız... Niye bizim gibi düşünmüyorsun soruları, sürüye boyun eğmek zorundasın yaklaşımı.. yoksa sen de mi onlar gibi oldun, davayı satıyorsun..” Böhürler, onlara “dinci” diyor. Hem türbanlı hem özgür düşünmek, erkek dincilerin kabul edebilecekleri bir şey değil. Böhürler’in başı açık olsaydı, belki de bu suçlamayla karşı karşıya kalmayacaktı! “Fanatik mahalleli”lik, bütün “kapalı ideolojiler”in açmazıdır. ??? “Fanatik mahallelilik” sadece o cenaha özgü mü? Hayır, bütün cenahlarda var! Örneğin AKP safına geçen İkinci Cumhuriyetçi biatçılardan da ortalık geçilmiyor... Dinci cenahın ayrıcalığı, referanslarını “din” gibi, her şeyi yok edebilecek, tartışılmayacak bir “ülke baskısı”ndan almaları! Ertuğrul Özkök dostumuz, dinci “gazeteci”lerin “biatçılıklarını”, yeni görüyor diyemeyeceğim, ama yeni yeni yazıyor! “Bizim gibi” kılıklı, ama bütün ruhları biatçı, serbest piyasada 40 bin satan “Zaman” gazetesini ziyaret ediyor ve övüyor. Niye? Dinci gazeteleri dağıttıkları için, olabilir mi? Dinci gazeteler, zamanı gelince ve para kazanacakları noktayı görünce, Doğan’ın dağıtımında bir gün bile kalmazlar... Hürriyet ve grubun diğer gazetelerinin okurları, yüzde 90, özgürlükçü, laik, kadını toplumda yücelten, Atatürk’ün başardıklarına, değerlere saygılı ama eleştiren ve özgür düşünen birey ve beyinlerden oluşuyor. “Amiral Gemisi” bunu yeni fark ediyor?! ??? Kültür ve Turizm Bakanı koltuğuna, dönemin ruhuna uygun olarak “Bismillahirrahmanirrahim” diyerek oturan Ertuğrul Günay’ın Şanlıurfa’daki konuşmasında sözleri ilgi çekiciydi. Günay, müsteşarlarının hazırladığı konuşmayı bir yana bırakarak içindeki duyguları şöyle dile getirmiş: “...tarihsel bir yerleşimin yanına çürük bir diş gibi bir beton bina yapıldığını gördüğümde yüreğime hançer gibi saplandığını hissetmişimdir... Ama buna itiraz edebilecek bir mevki makamda olmayışımı hep eksiklik olarak görmüşümdür, içimde acısını hissetmişimdir. Allah’a şükür şimdi buna hem itiraz edebileceğim hem müdahale edebileceğim.” Günay, demek yıllardır bir bakan koltuğuna oturmak için yüreği yandı durdu. Demek, AKP’ye katılmaktan başka bir şansı yoktu! Şimdi bol bol çürük binalara itiraz edebilir! Düşünüyorum da şu ülkenin yüzde 99’u yüreğinde bir “koltukmakam” eksikliğini hep duyuyor... Herkesin o kadar düzelteceği, itiraz edeceği, yapacağı şey var ki bu Türkiye için! Acaba herkes AKP’ye mi geçse! AKP’de herkese bir koltuk var mıdır? Günay’dan bir çağrı bekliyor “içi buruk, koltuksuz” halkımız! BAYDEMİR: AL EVİNİ ANKARA’YA GİT DEMEDİM DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, AKP yetkililerini canlı yayında tartışmaya davet etti. İzmir için CHP, Yozgat için MHP, Konya için AKP kalesi yakıştırmalarını anımsatan Baydemir, “DTP’nin neden kalesi aynı zamanda kalecisi olmasın, neden bundan gocunuyorlar” dedi. “Barışın İnşasında Yerel Yönetimlerin Rolü” toplantısı için İspanya’nın Barselona kentine giden Baydemir, havaalanında açıklama yaptı. 2005’in Ağustos ayında Erdoğan’a Diyarbakır ve bölge sorunlarına ilişkin bir rapor sunduklarını bildiren Baydemir, Başbakan’ın masasında Diyarbakır’ın kaderini etkileyecek 5 şirket dosyası bulunduğunu vurguladı. Hükümetin tüm belediyelere eşit durmasını isteyen Baydemir, “Gelin canlı bir televizyon programı gerçekleştirelim. Hükümetten de bir temsilci gelsin, ben de katılayım, ben bir saat içinde bütün Türkiye halkına kendimi ifade edeceğimi iddia ediyorum. Kim haklı, kim haksız açık bir şekilde ortaya çıkacaktır” ifadelerini kullandı. Önceki açıklamasında savaş ve kale benzetmelerini kullanmasıyla ilgili soruya ise Baydemir, şöyle yanıt verdi: “Ben hizmetimi beğenmiyorsan al evini Ankara’ya git veya bilmem nereye git demedim. O kavramı da çok fazla abartmamak lazım. Pek çoğumuz biliriz ki İzmir için bir siyasi partimizin kalesi denir. Konya için başka bir partinin kalesi denir. Ya da Yozgat için başka bir siyasi partinin kalesi denir. Peki her siyasi partinin kalesi var da, DTP’nin neden kalesi ve aynı zamanda kalecisi olmasın. Neden bundan gocunuluyor.” Başbakan Erdoğan ile DTP’li Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir arasındaki polemikten en çok terör unsurları yararlanıyor, yurttaşın devletle diyaloğu darbe alıyor. PKK, devletin Güneydoğu’yu ihmal ettiği ve insanları açlığa mahkum ettiği yolundaki propagandasını yoğunlaştırarak sempatizanlarını artırıyor. AKP iktidarında serbest bırakılan Hizbullahçılar ise Lübnan Hizbullahının stratejisini uygulayarak el altından hükümetin Nakşi politikalarına ve siyasi hedeflerine hizmet ediyor. AKP’liler, Erdoğan’ın talimatı gereği önümüzdeki yerel seçimlerde başta Diyarbakır olmak üzere DTP’de bulunan belediye başkanlıklarını almak için yoğun bir çalışma yürütüyor. Seçim sonuçlarına bakıldığında hem AKP’nin bölgeye asılmasının hem de DTP’nin sert çıkışlarının nedeni ortaya çıkıyor. 3 Kasım 2002 seçimlerinde AKP yüzde 15.96 oranıyla 67 bin 298, DEHAP ise yüzde 56.13 oranıyla 236 bin 689 oy topluyor. 28 Mart 2004 yerel seçimlerinde AKP ile DTP arasındaki oy farkının merkezde de kapanmaya başladığı görülüyor. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde AKP yüzde 34.99 oranıyla 34 bin 795, DTP (SHP) ise yüzde 58.7 oranıyla 61 bin 909 oy elde ediyor. 22 Temmuz genel seçimlerinde AKP’nin oyu 191 bin 214’e (yüzde 41.23) çıkıyor. DTP ise yüzde 43.50’lik oranla 200 bin 747 oy alıyor. AKP’nin yükselişi hem DTP’yi hem de PKK’yi ürkütüyor. PKK, hükümetin ihmali ve ambargosunu çok iyi kullanıyor. Örgüt, başta Diyarbakır olmak üzere Güneydoğu’ya üvey evlat muamelesi yapıldığı, bölgenin bilinçli olarak geri bırakıldığı, istihdam ve diğer sorunlara yönelik çözüm üretilmediği ve halkın açlıkla terbiye edildiği yolunda yaygın bir propaganda yürüterek yurttaşın devlete güvenini sarsıyor, sempatizan topluyor. AKŞİ YAPILANMA NAKP, DTP’yi eritmek için Kuzey Irak ve Suriye bağlantılı Nakşi yapılanmaları kullanıyor. Ancak PKK’nin 2002’den bu yana Nakşibendi hareketine yönelik çıkışlar yaparak AKP konusunda tabanını uyarmaya çalıştığı da biliniyor. AKP’nin Nakşi politikalarla büyüdüğü tehlikesine en çok Öcalan dikkat çekiyor. Öcalan 6 Nisan 2007’deki açıklamasında, Cumhuriyet yönetiminin Nakşiliğin gücünü kırdığını ve bu hareketi gerilettiğini belirterek şöyle diyor: “AKP’de Nakşilik çok etkindir. Nakşiler AKP eliyle iktidardalar. AKP’deki bazı Kürt milletvekilleri eliyle Kürtleri yanlarına çekiyorlar. Mesela Mir Dengir Fırat çok tecrübelidir. KDP de Nakşidir. ABD, bunları destekliyor.” Öcalan’ın avukatlarıyla 24 Ağustos 2007’de yaptığı son görüşmedeki açıklamaları ise beş gün önce şiddetlenen Erdoğan Baydemir polemiğinin nedenlerine ışık tutuyor: “AKP, başta Diyarbakır olmak üzere, bölgede halkı açlığa mahkum edip oy devşirme politikası gütmüştür. Halkı çok açık bir şekilde açlıkla terbiye ediyorlar, daha sonra da mikro kredi vb. şekillerle satın almaya çalışıyorlar. Aç insan her şeyi yapar!” Nakşi geleneğin bölgedeki etkinliği, KDP ve KYB’den ihale alan Kürt müteahhitlerin son seçimlerde hükümete hizmet etmesi AKP’yi bölgede giderek daha güçlü hale getiriyor. Terör ve yoksulluğun toplumu girdaba aldığı Diyarbakır’da, AKP iktidarında serbest bırakılan Hizbullahçılar da hükümetin Nakşi politikalarına hizmet ediyor. Kentte kurulan başta Mustazaflar Derneği olmak üzere Hizbullahi yapılanmalar varoşlarda okuma evleri, dershaneler, aşevleri aracılığıyla yoksullara yemek, yakacak, kırtasiye, giyim gibi yardımlar dağıtarak DTP’nin tabanını eritmeye çalışıyor. KP’YE KDP’Lİ ADAY!.. A PKK’nin yayın organı ANF’de dün yayımlanan bir yazıda, “Bölge milletvekilleri ve AKP’ye yakın işadamlarının, Diyarbakır Belediyesi’nin DTP’nin elinden alınması için Kürt ve İslam kimliğiyle siyaset yapan, KDP’yle ilişkileri güçlü ve tanınmış bir adayı çıkarmak için Erdoğan’a önerilerde bulunduğunu” iddia etmesi de AKP DTP gerginliğinin önemli bir nedenini dışa vuruyor. Yazıdaki şu satırlar ise dikkat çekiyor: “AKP, bölgede tek hâkim olarak Ortadoğu’da da Kürt siyasal hareketini bitirmeyi hedefliyor. Bunun için de siyasal İslamcı dernek, vakıf ve örgütlerin gelişmesine destek verdi. Bu dernekler yoksul halka çeşitli yardımlar yaparak DTP ile aralarındaki bağı koparmak için çalışıyor.” Tüm bu tartışmalar, TSK’nin “Toplumsal Gelişime Destek Faaliyetleri” kapsamında yüz binlerce insana eğitim, sağlık ve altyapı hizmeti götürdüğü Güneydoğu’daki birkaç başkanlık koltuğu uğruna yaşanıyor. “Terörü yenmek için halk kazanılmalı” gerçeği ise birilerinin siyasal hırsına kurban gidiyor! ‘Başbakan boş konuşuyor, atıyor’ Deniz Baykal, hükümet programı görüşmelerinde CHP sıralarına sık sık laf atan Erdoğan’a ‘Bir başbakan daha saygılı ve nazik olmalı’ diyerek tepki gösterdi ‘TBMM’YE TÜNEL KAZARAK GİRDİK, KÜRSÜYE DE TÜNEL KAZACAĞIZ’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hükümet programı görüşmeleri sırasında kendisine ve CHP milletvekillerine laf atan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, “Başbakan boş konuşuyor, atıyor. Bu işler kantin muhasebecisi mantığı ile olmaz” diye tepki gösterdi. Başbakan Erdoğan hükümet programı üzerindeki görüşmeler sırasında “Baykal’ın Maliye bakanlığı döneminde faizler yüzde 40’tı” sözleriyle CHP lideri Baykal’ı hedef alırken, CHP Trabzon Miletvekili Akif Hamzaçebi’ye de “Öğren de gel. Bu defterdarlıkta vergi memurluğu yapmaya benzemez” diye laf attı. Erdoğan’a tepki gösteren Baykal, şu görüşleri dile getirdi: “‘Yüzde 40 faizi, hepsini indirttim, önümde rakamlar’ diyerek caka satıyor. Söylediği zaman kendisine ‘atıyorsun’ dedim. Bir Başbakan’a ‘atıyorsun’ denir mi? Boş konuştuğuna inanırsan, attığını düşünürsen söylersin. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı yanlış rakam kullanamaz. Bir Başbakan ağzından çıkan her sözü ciddiye almak zorunda. Hele bu bir rakamsa. Görüşmelerde Akif Bey, ekonominin gereğini söyledi. ‘Faiz ile enflasyon birbirini etkiler’ dedi. Bir kızgınlıkla, ‘defterdarlıkta vergi memurluğu yapmakla bu işler olmaz’ diyor, hakaret ediyor. Birisi de çıkıp ‘Kantin muhasebeciliği yapmakla bu işler olmaz, olursa da bugünkü gibi olur’ dese ne olacak? Milletvekiline hakaret etme hakkını nereden buluyor? Akif Bey Gelirler Genel müdürlüğü yapmış, önemli görevlerde bulunmuş birisi. Kaldı ki olmasa ne yazar. Bir milletvekiline ‘Sen bilmezsin, anlamazsın, haddini bil’ demesi acı bir manzara. Başbakan’ın insana bakışı işte bu. Türkiye’yi yaşamış, ekonomiyi biraz bilen bir insan bu hataları yapmaz. Ben söyler söylemez hemen yerimden itiraz ettim. 1980 öncesi faizler negatifti. Enflasyon da yüzde 20’ler civarındaydı. Dediği rakam mümkün değil. Bunu söylemek Türkiye’yi ve dünyayı bilmemek demek. Bu küçük bir rakam şaşırması değil ki. Bilgi eksikliği, sorumsuzca bir çarpıtma.” L BAŞKANLARI ‘İ ATANDI Öte yandan, dün akşam toplanan CHP MYK’de bazı il başkanlıklarına atama yapıldı. Adıyaman İl Başkanlığı’na Salih Fırat, Amasya İl Başkanlığı’na Nadir Ersoy, Bingöl İl Başkanlığı’na Mesut Kayaoğlu, Denizli İl Başkanlığı’na Ümit Dizdaroğlu ve Trabzon İl Başkanlığı’na Lüffü Karakullukçu getirildi. (Fotoğraf: AA) Uras AKP’nin çoğunluk diktatörlüğünden yakındı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ÖDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras “AKP’nin çoğunluk diktatörlüğü” nedeniyle TBMM’de söz alamamaktan yakınırken, “TBMM’ye tünel kazarak geldiğimizi söyledik, anlaşılan kürsüye de tünel kazmak gerekecek” dedi. Hükümet programında birçok yerde “Pinokyo politikalarının” izlerinin göründüğüne dikkat çeken Uras, “Kalkışa (takeoff) geçirilen Türkiye’nin nereye ineceği belli değil” açıklamasını yaptı. Uras, dün parlamentoda düzenlediği ilk basın toplantısında hükümet programını değerlendirdi. Erdoğan’ın hükümet programında “Kimsesizlerin kimsesi olacağız” dediğine dikkat çeken Uras, “Bu söz Mustafa Kemal’indir. Mustafa Kemal’in adı verilmeden söylenen bu sözler iktidar açısından inandırıcı değil” dedi. 60. hükümet programınının 12 bin 152 sözcükten oluştuğunu, ancak içinde “eşitlik” sözcüğünün bir tek kez kullanıldığını vurgulayan Uras, “AKP tarafından uygulanan yeni liberal politikalar eşitsizlikleri ve adaletsizlikleri derinleştiriyor ve kalıcılaştırıyor” dedi. Uras, programdaki işsizlik ve sosyal adaletle ilgili değerlendirmeleri eleştirirken, programda “demokratikleşme adımlarından pek söz edilmediğinin” altını çizdi ve “Bu program sayın Başbakan’ın iddia ettiği gibi, Türkiye’nin ve toplumun tamamını eşit ve güvenli bir hızda ve yükseklikte uçurmaya yeterli değildir. Kalkışa (takeoff) geçirilen Türkiye’nin nereye ineceği belli değil” görüşünü dile getirdi. obursali?cumhuriyet.com.tr KISA..KISA.. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öngören anayasa değişikliği paketinin halkoyuna sunulmasına ilişkin süreç, gümrük kapılarında 11 Eylül’de oy verme işlemiyle başlayacak. Bir yurttaş, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hakkında, Refahyol hükümeti döneminde “memuriyet sıfatını veya görevini kötüyü kullanmak suretiyle, kendisine veya başkasına haksız mefaat sağladığı” iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Alkollü araç kullanan bir kişinin temyiz kararını inceleyen Yargıtay Ceza Genel Kurulu, “Alkol veya uyuşturucu kullanan sürücü, tehlikeli olmayabilir. Aksini iddia etmek için, kişinin araç kullanamayacak durumda olduğunun doktor raporu gerekir’’ hükmüne vararak cezayı bozdu. İzmir’in Bornova ilçesinde Besime H. (77), torunu O.H’nin (17) gece eve gizlice aldığı erkek arkadaşı G.Ö. (20) tarafından öldürüldü. G.Ö. Balıkesir’de yakalandı. Fransa’nın Strasbourg kentinde 300 kadar Yezidi, AB’nin desteğini almak için Avrupa Parlamentosu önünde gösteri yaptı. Göstericilerin sözcüsü İlyas İsa, “Yezidiler dini azınlık oldukları için hedef alındıklarını hissediyorlar’’ dedi. Karayipler’de maksimum gücüne ulaşan ve Nikaragua’nın kuzeyini vuran Felix kasırgasında ölenlerin sayısının 21’e çıktığı, 96 kişinin de kayıp olduğu bildirildi. Şans Topu oyununun bu haftaki çekilişinde kazanan numaralar, “18, 23, 24, 26, 27 ve +3” olarak belirlenirken 5 +1 bilen 2 kişi 298 bin 222 YTL kazandı. Çekilişte, 5 bilenler 2 bin 357 YTL, 4 +1 bilenler 153 YTL, 4 bilenler 15 YTL, 3 +1 bilenler 8 YTL, 3 bilenler 1.8 YTL, 2+ 1 bilenler 2.45 YTL, 1+ 1 bilenler ise 1.4 YTL ikramiye kazandı. İki partinin kavgasının altında 2009’daki yerel seçimlerin yattığına dikkat çekiliyor AKP DTP savaşı erken başladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 22 Temmuz seçimlerinde sürpriz oranda oyunu artıran AKP ile bağımsız adaylarla parlamentoya giren DTP arasında “yerel seçim savaşı” erken başladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile DTP’li Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir arasındaki kavganın altında iki partinin 2009’daki yerel seçimlere dönük hesabının yattığına dikkat çekiliyor. Parlamentonun yeni rengi DTP ile iktidar partisi arasında Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde başlayan karşılıklı “iyi niyet mesajları” 60. AKP hükümetinin güvenoylaması öncesinde kısa sürede “gerginliğe” dönüştü. Baydemir’in, AKP hükümetinin kaynak aktarımı konusunda başta Diyarbakır olmak üzere DTP’li belediyelere negatif ayrımcılık yaptığını savunarak Erdoğan’a, “Diyarbakır’a savaş ilan ediyorsanız, Diyarbakır halkı, ben ve arkadaşlarım ilan edilmiş bir savaştan hiçbir zaman kaçmayız. Hodri meydan” sözleriyle meydan okuması gündeme damgasını vurdu. KP BELEDİYEYİ ENGELLİYOR’ ‘A DTP yönetimi, AKP hükümetinin uluslararası kuruluşlardan Diyarbakır için gelen yardımları bile engellediği görüşünü savunuyor. Belediyenin bölge halkının “işaş kapısı” olduğuna dikkat çeken DTP yönetimi, AKP hükümetinin belediyeyi “iş yapamaz” hale getirerek yerel seçimlerde Baydemir’i seçtirmeme hesabıyla hareket ettiğini öne sürüyor. AKP’nin engellediği “hibe”ler arasında Dicle Vadisi rehabilitasyonu için İspanya’dan gelen 350 bin Avro, Diş İmplant Projesi için Güney Kore Büyükelçiliği ve Avrupa AvrupaAsya Diş Hekimliği Akademisi’nin yapmak istediği hibe, Suriçi Tramvay Projesi için Deutsche Bank ile yapılan anlaşma, Kentsel Gelişim Projesi için Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği’nce yapılması planlanan 9 milyon 926 bin Avro, Aziziye Kentsel Dönüşüm Projesi için Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası ile 30 milyon Avro’luk kredi anlaşması sayılıyor. DTP’liler bu hibelerin DPT, İller Bankası, Sağlık Bakanlığı tarafından ya tamamen engellendiğini ya da bir bölümünün Diyarbakır’a bir bölümünün de AKP’li belediyelere aktarıldığını iddia ediyor. İDERLİK HESABI YAPIYOR’ ‘L AKP ise Baydemir’in Kürtlerin yeni liderliği hesabı yaptığını, belediyedeki başarısızlığını örtmek için böylesine sert çıkışlar yaptığını ileri sürüyor. AKP kulislerinde Baydemir’in hakkındaki soruşturmalar nedeniyle “mağdur kozunu” kullanarak Kürt hareketinin liderliğine gelme hesabı yaptığı yorumları yapılıyor. CUMHURİYET 06 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear