28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 EYLÜL 2007 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Uzmanlar uyardı: Psikolojik sorunlar ciddi boyutlara ulaşmadan yardım alınsın 3 AYDINLANMA EMRE KONGAR Ruh sağlığı ihmal ediliyor SİBEL BAHÇETEPE ‘Mahalle Baskısı’ Nedir? Sevgili okurlarım, Türkiye’deki Çok Partili Rejim’in, Dinci Oligarşi’ye doğru kayması uzun ve çok faktörlü bir süreç. Bu sürecin günümüzde gittikçe önem kazanan bir öğesi de Prof. Şerif Mardin’in “Mahalle baskısı” “Mahalle havası” “Mahalle İslamı” diye adlandırdığı bir “grup dinamiği” olgusu. ??? 15 Mayıs 2007 tarihinde Vatan gazetesinin kitap ekinde yayımlanan Ruşen Çakır’la yaptığı konuşmada şöyle diyor: “…Siyasal İslam, iktidara tam sahip olduğu zaman bayağı ağır şartlar yaratan bir rejimi de kurabilir…” “…İslam’ın iktidarı tam olarak ele geçirmesi durumunu, liberal bir ortamın devam ettirilmesi olarak göremiyorum…” “…Türkiye’de “mahalle baskısı” diye bir şey var. Jön Türkler’in en çok korktuğu şeylerden biri de oydu. “Mahalle baskısı” bilinmeyen ve sosyal bilimce ifade edilmesi çok zor olan bir havadır. Bu havanın AKP’den bağımsız olarak Türkiye’de yaşadığına inanıyorum. Dolayısıyla bu havanın gelişmesine müsait şartlar oluşursa o zaman AKP de bu havaya boyun eğmek zorunda kalacaktır…” “…Buna örnek olarak daha çok İran’da ortaya çıkmış olan ve bugün Ahmedinejad’ın devam ettirdiği sistemi gösterebiliriz. O dinsel otokrasinin çevreyle, mahalleyle, ona destek veren insanların ortaya çıkardığı havayla da çok ilişkisi var. O havanın İran devriminde çok etkili olduğuna inanıyorum. Bu hava Türkiye’de de çıkabilir bir gün. 1020 sene öncesine kıyasla daha az şansı var, ama bugün o havayı pompalayan başka şeyler, tuhaf oluşumlar, kendiliğinden olan birtakım olaylar var. Bazı İslami altçevreler ortaya çıkıyor. Bunda günümüzün gelişmiş imkânları da etkili oluyor. Mahalle havası dediğimiz şeyin bu İslami altçevrelerle yeni bir şekil almış olduğuna inanıyorum. Bu yeni şekil AKP’yi döver. Demek istiyorum ki eğer böyle bir hava gelişirse AKP ona biat etmek zorunda kalabilir…” Mardin, benim “Dinci Oligarşi” dediğim düzene “Dinsel Otokrasi” diyor ve mahalle baskısının, AKP’ye de boyun eğdirebileceğini, Türkiye’nin İran’a dönüşmesi olasılığının bulunduğunu söylüyor. ??? 10 Haziran 2007 tarihli Vatan’ın Pazar ekinde Ruşen Çakır’ın, Mardin’le yapılmış ikinci bir röportajı yayımladı. “ …Ailemde, özellikle de Ebulala Mardin Bey’den ‘ham sofu’ diye geniş kullanımı olan bir tabir işitiyordum. Yaptığım iş bunu değiştirerek kullanmaktan ibaret. ‘Mahalle baskısı’ diyerek önemli bir sosyal olguyu anlamada ilk adımı atmış oluyorum. Sosyal bilimciler bu kavramı araştırırlarsa çok isabetli olur…” Ruşen Çakır’ın, “Mahalle baskısı dünyada da kullanılan bir kavram mı” sorusu üzerine: “Hayır kullanılmıyor. Onun yerine ‘fondamantalist’ kavramı bunların hepsini örtüyor. ‘Mahalle baskısı’ kavramıyla ilgilenmemin nedeni Jön Türkler’in bu konudaki korkularını merak etmemdir. İttihat ve Terakki Partisi döneminde bir grup aydın, İslam’ın müesseseler üzerindeki etkilerini kaldırmak istiyordu. İkinci grup ise dindardılar dindar olmalarına, ama kendi estetik duygularından farklı bir davranış tarzı olarak gördükleri ‘mahalle İslamı’ndan ürküyorlardı.” ??? Mardin’in “Mahalle baskısı” “Mahalle havası” “Mahalle İslamı” dediği olgu, bireyi biçimlendiren, onun tutum ve davranışlarını belirleyen, sosyal psikolojinin “Grup dinamiği” alanına giren ünlü “Grup baskısı” kavramının, tüm ilişkileri de kapsayarak topluma egemen olması, bireyleri ve toplumu belli bir yöne sevk etmesidir. Durkheim’dan beri bilinen, irdelenen “toplumsal bilinç” denilen kavram, işte bu toplumsal olgudur: Birey aile içinde büyür, eğitilir, kişilik kazanır. Arkadaş gruplarıyla gelişir. Formel eğitimle biçimlenir. Çalıştığı işyerinden, meslektaşlarından, medyadan etkilenir. Komşularıyla, mahallesiyle birlikte yaşar. Mardin’in sözünü ettiği “Mahalle baskısı” “Mahalle İslamı” işte bütün bu grupların, üstelik de birbirleriyle etkileşim halinde güçlenerek yaptığı büyük baskının adıdır. Mardin, “Mahalle baskısı” “Mahalle İslamı” karşılığında Batı’da genel olarak “fondamantalist” (köktendinci) teriminin kullanıldığını ve kendisinin de bu deyimi “Ham sofu”dan esinlenerek geliştirdiğini belirtiyor; böylece bu baskının radikal siyasal İslamcı (şeriatçı) niteliğine de ayrıca vurgu yapıyor. Tabii AKP iktidarının, mahalle İslamı’nı destekleyici politikaları, hem baskıyı arttırıyor, hem de devletin, bireyleri bu baskıya karşı koruma olanaklarını (laiklik kavramının altını oyarak) yok ediyor; böylece durum temel hak ve özgürlükler açısından son derece vahim bir hal alıyor. ekongar@cumhuriyet.com.tr; www.kongar.org Türkiye’de psikologlara ve psikiyatrlara gitme konusunda yeteri kadar destek alınmadığı belirtilerek, ruh sağlığı konusunda uzman hekimlerden destek alınması gerektiği vurgulanıyor. Türk Psikologlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ayla Dönmez, 1999 Marmara depreminden sonra psikologlara başvurularda artışlar yaşandığını ancak yine de psikolo jik desteğe duyulan ihtiyaçla, başvurular arasında çok net bir fark olduğunu vurguladı. Dönmez, “İnsanların önemli bir kısmı hâlâ ‘ben deli doktoruna gitmem’ derken, işler çıkmaza girdiğinde kaçınılmaz olarak başvurduklari kişilerdir psikologlar” dedi. ‘İlgili yasalar çıkarılmalı’ Sorunlar ciddi boyuta gelmeden psikologlara gidilmesi gerektiğini belirten Dönmez, Türkiye’de çerçe vesi belirlenmiş bir ruh sağlığı hizmet yasasının olmadığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Psikolojik tedavi ile ilgili hizmetlere ulaşma olanaklarının sınırlı ve ücretlerin yüksek olması önemli oranda engelleyici olmaktadır. Ruh sağlığı hizmet yasasının ve psikologların meslek yasasının da çıkarılması gereklidir. Bu yasalarla alanda hizmet alan ve hizmet verenler de güvence altına alınmış olacaktır.” Türkiye Psikiyatristler Derneği Başkanı Prof. Dr. Şahika Yüksel ise depresyon, travma, trafik ya da iş kazaları, cinsel istismar, aile içi şiddet gibi ruhsal travmalarda başvuruların düşük olduğunu söyledi. Yüksel, ayrıca psikiyatrlara gitme yerine din görevlilerinden yardım alınmasını eleştirerek, “Kişi ilk olarak bir uzmandan yardım almalıdır” dedi. Yüksel, yapılan araştırmaların dünyadaki insanların yüzde 20’sinin hayatlarında bir kez depresyon geçirdiğini söyledi. Rant kavgası protesto edildi ? İstanbul Haber Servisi Ümit Açıköğretim Dershanesi sahibi Ümit Kalko’nun rakip dershanenin broşürünü dağıtan öğretmen adayı Deniz Toprak’ın üzerine araba sürerek bacağının kopmasına neden olması protesto edildi. Ümit Açıköğretim Dershanesi önünde toplanan Mağdur Öğretmenler ve Eğitim Emekçileri Derneği üyeleri adına yapılan açıklamada, “Bu sorunun asıl muhatabı eğitimi özelleştirme politikalarıyla içler acısı hale getiren Hüseyin Çelik’tir” denildi. Ankara’daki cinayet Katilin sözleri şok yarattı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Öldürdüğü Cafer Er’in etini yediğini söyleyen Özgür Dengiz’in ifadeleri şaşkınlık yarattı. Dengiz, polisteki ifadesinde, Er’i parkta ensesine kurşun sıkarak öldürdüğünü, cesedi de bir ağacın altına çektikten sonra etinden parça aldığını anlattı. Bir çarşafa sararak arabasına yerleştirdiği cesedi Mamak çöplüğüne attığını söyleyen Dengiz, “Cesedinden kestiğim etlerinden bir kısmını çiğ olarak yedim. Geri kalanını buzdolabına koydum. Bazı parçaları köpeklere attım. İnsan eti yerken adeta kendimden geçiyorum” dedi. Dengiz’in evinde yapılan aramada, cinayetlerde kullanılan silah, satır ve bıçaklar da ele geçirildi. Balistik incelemesi yapılan silahın, geçen ay öldürülen bilgisayar mühendisi Sedat Erzurumlu cinayetinde kullanıldığı ortaya çıktı. Bu cinayeti de kabul eden Dengiz’in, “Onu da yiyecektim. Etraf çok kalabalık olduğu için kaçmak zorunda kaldım” dediği bildirildi. Polisteki ifadesinde gülme krizine tutulan Dengiz’in polislere, “Müebbet alır 30 yıl yatarım. O zamana kadar da nasıl olsa afla çıkarım” dediği kaydedildi. Manisa’nın Kula ilçesinde meydana gelen trafik kazasında 5 kişi öldü. (AA) ‘Asma kavgası’ kanlı bitti ? İstanbul Haber Servisi Kartal’da, Cevizli Beyazıt Caddesi üzerindeki bir apartmanın iki dairesinde oturan ve eşleri birbirinin amca oğlu olduğu öğrenilen Hatice Y. ile Ayşe Y. arasında tartışma çıktı. Balkonda bulunan asmanın dallarının kesilmesi konusunda çıktığı belirtilen tartışmanın büyümesi üzerine Hatice Y. ruhsatsız tabancayla Ayşe Y’yi vurarak öldürdü. Hatice Y. ile kavgaya karıştıkları belirlenen bazı kişiler gözaltına alındı. Samsun’da katliam gibi kaza SAMSUN (Cumhuriyet) Samsun’un Havza ilçesinde bir kamyonetle minibüsün çarpışması sonucu 8 kişi öldü, 6 kişi yaralandı. Ankara’dan Samsun yönüne giden Kenan Tomris yönetimindeki 55 NY 128 plakalı kamyonet, Ereli köyünde karşı yönden gelen Aydın Dağıdır’ın kullandığı 34 JU 121 plakalı minibüsle çarpıştı. Kazada, sürücüler Kenan Tomris ve Aydın Dağıdır ile minibüste bulunan İpek, Zeynep, Şener Dağıdır, Dursun Eğirek, Dursun Taş ve Orhan Karataş öldü. Yaralanan Döndü, Aşkın, Nuray ve 8 aylık Kalender Dağıdır ile Süleyman Uslu ve Çakır Taş hastaneye kaldırıldı. İzmir’den Ankara yönüne giden Ünsal Şenol’un kullandığı 06 BL 335 plakalı otomobile karşı yönden gelen Metin Müdavim Baykal yönetimindeki 35 HAT 43 plakalı otomobil, Manisa’nın Kula ilçesinde çarpıştı. Kazada Ünsal Şenol, Julia Şenol ve kayınvalidesi Lidia Leonava ile Fadime Baykal ve Hatice Akbaş yaşamını yitirdi. Yaralanan 3 kişi ise Kula Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. CUMHURİYET 03 CMYK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear