24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 TEMMUZ 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 30 milyar dolarlık özelleştirme yapan Erdoğan hükümeti döneminde kamu borcu 47 milyar dolar arttı SİYASİ PARTİLERE ÇAĞRI 9 AKP sattı dış borç fırladı ‘KAYIP 10 MİLYAR DOLAR’ MURAT KIŞLALI Sabiha Gökçen’e yargı yolu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) Genel Başkanı Yunus Akıl, uluslararası Sabiha Gökçen Havalimanı’nın özelleştirilmesiyle devletin 1 milyar doların üzerinde kaybı olduğunu belirterek ihaleyi yargıya taşıyacaklarını bildirdi. Akıl, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’nin en stratejik ve kâr eden Mersin ve İzmir limanları, PETKİM ile Antalya ve Sabiha Gökçen havalimanlarının kamuoyunun seçime kilitlendiği dönemde ardı ardına özelleştirildiğini belirtti. Havalimanı yetkililerinin ihale öncesi Sabiha Gökçen’in değerinin 4 milyar doların üzerinde olduğunu açıkladıklarını belirten Akıl, “buna göre bile bu özelleştirmeyle devletin 1 milyar doların üzerinde kaybı olduğu’’ değerlendirmesinde bulundu. Akıl, havalimanının 3 yıl ödemesiz özelleştirildiğini belirterek şu ifadelere yer verdi: “Bunun anlamı, şirket kazandığı paranın bir kısmıyla bu özelleştirmenin bedelini ödeyecektir. Havalimanı yetkililerinin beklentisi yıllık 500 milyon doları aşmaktadır. Yani ihale süresi boyunca minimum 10 milyar dolarlık bir gelir projeksiyonuna ulaşılmaktadır. İşte saklanan ve başarı olarak lanse edilen, yani yüzleşilmesi gereken budur.’’ ANKARA AKP döneminde özelleştirme kapsamında 21.3 milyar dolarlık satış yapılırken Ulaştırma Bakanlığı ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) satışları ile birlikte bu rakam 30 milyar dolara ulaşıyor. Yasaya göre hükümetin özelleştirme gelirlerini borç ödemede kullanması gerekirken kamu borçları bu iktidar döneminde 46 milyar 943 milyon dolar arttı. AKP iktidarı seçime kısa bir süre kalmasına karşın, Türkiye’nin temel kuruluşlarını satmaya devam ediyor. Çoğu zaman yasaları da çiğneyerek veya zorlayarak gerçekleştirilen satışlardan en önemlileri şöyle: TÜRK TELEKOM: AKP hükümeti, yılda 2.5 milyar dolar kâr eden Türkiye’nin stratejik açıdan ? AKP iktidarı seçime kısa bir süre kalmasına karşın, çoğu zaman yasaları da çiğneyerek veya zorlayarak Türkiye’nin temel kuruluşlarını satmaya devam ediyor. Yasalara göre hükümetin özelleştirmelerden elde ettiği 30 milyar doları borç ödemede kullanması gerekirken AKP iktidarında kamu borçları 47 milyar dolar yükseldi. en önemli kuruluşu Türk Telekom’u 1.31 milyar doları peşin 1 milyar 180 milyon dolarlık 5 taksitle sattı. Böylece Oger Telecom’a, kuruluşu, kârının yüzde 60’ına yakın bedelle satın alma olanağı tanındı. Hükümet, satıştan hemen sonra kurumlar vergisini yüzde 30’dan yüzde 20’ye indirerek şirketin kârlılığını da yüzde 50 artırdı. TÜPRAŞ: Hükümet, uluslararası piyasalarda rafineri talebinin tepe noktasına ulaştığı ve siparişle ancak 6 yılda rafineri yapılabilen bir ekonomik ortamda, 35 milyon ton rafinaj kapasitesi olan Tüpraş’ı 4 milyar dolara sattı. Satıştan sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’deki akaryakıt kaçakçılığının 18 milyar dolara ulaştığını bildirdi. Tüpraş’ın yüzde 14.76’sı ise, başka hiçbir aracı kuruma haber verilmeden borsa değerinin yüzde 8 altına Global Yatırım’ın sahibi Mehmet Kutman aracılığıyla İsrailli Ofer ailesine satıldı. Özelleştirme rakamına göre 752 milyon dolar kamu zararı oluştu. AKP hükümeti tekel konumundaki Ereğli Demir Çelik Fabrikaları’nı 2.8 milyar dolara sattı. Rafineri taleplerin en üst düzeyde olduğu dönemde Tüpraş 4 milyar dolara satıldı. EĞİTİMSEN AKP iktidarında İHL’ler arttı İstanbul Haber Servisi EğitimSen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, AKP hükümetinin 5 yılı içindeki eğitim politikalarını eleştirerek “AKP hükümeti döneminde imam hatip okulları sayısının azalmasına karşın öğrenci sayısının 71 binden 120 bin 668’e çıktığını” belirtti. İstanbul EğitimSen 3 No’lu şubede yaptığı basın toplantısında konuşan Dinçer, “Eğitimdeki sorunlar bol keseden seçim vaatleriyle çözülemez. Ama asıl ilginç olan gelişme, seçim vaatleri peş peşe sıralanırken bu vaatlerin nasıl gerçekleşeceği, kaynak sorunlarının nasıl çözüleceği gibi soruların yanıtsız kalmasıdır” dedi. Eğitime yönelik vaatleriyle en çok dikkat çeken partinin AKP olduğunu söyleyen Dinçer, “AKP iktidar olduğu dönemde başta eğitim ve sağlık hakkı olmak üzere tüm alanları ticarileştirerek eğitimi ve sağlığı paralı hale getirmiştir” diye konuştu. HP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, özelleştirme gelirleri artarken borçların azalmamasının nedeninin AKP’nin yeniden iktidara gelmek amacıyla gelirleri başka alanlarda kullanması olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, “AKP dünyanın en yüksek faizini ödüyor ama özelleştirme gelirlerinin büyük kısmını harcamalarda kullandılar. Bütçe yasasına baktığınızda özelleştirme gelirlerinin önemli bir kısmı yerel yönetimlere aktarıldı. TMSF gelirleri KöyDes’te kullanıldı. Bu kaynakların ne ölçüde sağlıklı kullanıldığı da bilinmiyor. Bildiğimiz Ali Dibo ihalelerindeki yaygınlık” dedi. MHP Genel Sekreteri Cihan Paçacı ise AKP dönemi özelleştirmelerini “Özelleştirme yapmadılar, yabancılaştırma yaptılar. Küresel ‘Paralar Ali Dibo’lara gidiyor’ C sermayeye ülkenin milli değerlerini dikkate almadan devrettiler” diyerek özetledi. Paçacı, “Elden çıkarılan kuruluşların ortak paydası, tekel konumunda olmaları, stratejik özellikleri olması ve kârlı kuruluşlar olması. Bu tesisleri alan yabancılar aslında yurtdışından para transfer etmediler, bir banka teminat mektubu karşılığı tesise sahip olup, bünyesinden elde edilen kârlarla taksitlerini ödediler. Reel anlamda yurtdışından giren herhangi bir para yok. İşletmenin Hazine’ye devredilen kârı yabancının üzerinden tekrar Hazine’ye geçmiş oldu” dedi. ALABANİ VE BARZANİ’YE ‘T DAHA UCUZA SATILIYOR’ MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural da yaptığı yazılı açıklamada, AKP hükümetinin ülAYLIK FAİZE GİTTİ’ keyi yabancılara peşkeş çektiğini belirterek “Talabani ve Barzani’ye elektriği kendi vatandaşımızdan daha ucuza satmaktadır’’ dedi. PETKİM’i alan konsorsiyumda Ermeni diyasporasının en etkili isminin de bulunduğuna dikkat çeken Vural, PETKİM satışının altyapısını oluşturan kadrolaşmanın AKP tarafından özel olarak oluşturulduğunu savundu. ‘6 Genç Parti Genel Başkan Yardımcısı Emin Şirin de şunları söyledi: “Haftada bir milyar dolara borç ödemeye devam eden AKP hükümetinin beş senede yaptığı özelleştirmeler 6 aylık faize gitti. Bunun bir fayda sağladını söylemek için ya idrak eksikliği olması ya da menfaatlanmış olmak lazım.” Mersin Limanı 755 milyon dolara TAV ile Singapurlu SPA’ya devredildi. ERDEMİR: Hükümet yassı çelikte Türkiye’de tekel konumunda bulunan ve kuruluş değeri 7 milyar dolar olarak kabul edilen Ereğli Demir Çelik Fabrikaları’nı 2.8 milyar dolara sattı. MADENLER: Seydişehir’deki Eti Alüminyum tesisleri, beraberinde bir hidroelektrik santral olduğu halde, Başbakan Erdoğan’ın hemşerisi ve Karadeniz Otoyolu Projesi ile Samsun’daki mobil santral nedeniyle üç bakanın Yüce Divan’da sorgulanmasına neden olan Rizeli müteahhit Mehmet Cengiz’e 305 milyon dolara satıldı. Yargının Cengiz’in önceden aldığı Eti Bakır ile beraber Eti Alüminyum’un satışının yürütmesini de durdurmasına karşın, Erdoğan’ın başkanlığındaki Özelleştirme Yüksek Kurulu, Murgul’daki maden tesisleri ve hidrolelektrik santralı ile Samsun’daki değerli arazilerin de Cengiz’e satışını onaylamaktan çekinmedi. LİMANLAR: Mersin Limanı 755 milyon dolara TAV ile Singapurlu SPA’ya devredildi. Devirden sonra liman faaliyetlerinde dış ticareti durduracak sıkıntılar yaşanırken liman ücretlerinin de yüzde 50 artırılması anlamına gelen düzenlemeler yapıldı. Mersin’deki bu sıkıntıya karşın, İzmir Limanı’nın 1 milyar 275 milyon dolara GlobalHutchison Wamphoa ortaklığına devredilmesi işlemleri sürüyor. SEKA: Özelleştirme İdaresi piyasa değerini 55, teknik değerini 51 milyon dolar olarak belirlediği SEKA Balıkesir’i, Başbakan Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak’ın sahibi Albayraklar’a 1.1 milyon dolara sattı. ÖİB satışta temel seçenek olarak SEKA’ya “7.5 milyon dolar” değer veren indirgenmiş nakit akımları yöntemini kullandı. Değer tespit raporunda 40 milyon dolarlık piyasa değeri biçilen SEKA’nın Aksu İşletmesi de, Milli Gazete’nin sahiplerine 3.5 milyon dolara satıldı. HAVALİMANLARI: Yapişletdevret yöntemiyle yaptırılan havalimanları, rekabetin kısıtlandığı ihalelerle devrediliyor. TAV grubu İstanbul Havalimanı İhalesi’ni 2005 Haziran’ında 3 milyar dolara alırken bu yıl IC İçtaşFraport Antalya Havalimanı’na 3.2 milyar dolar, LimakGMRMalaysia Airport Holding Berhad da Sabiha Gökçen Havalimanı’na 3.1 milyar dolar teklif verdi. Ancak ödemeler 15 ile 20 yıla yayıldığı için üç ihalenin bugünkü gerçek değeri toplamda 3 milyar dolara ancak ulaşıyor. TMSF SATIŞLARI: TMSF elinde olan, çoğunluğu Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan’ın ailesine ait Telsim, çimento fabrikaları, Star Grubu gibi şirketleri yaptığı açık artırmalarla satışa çıkardı. TMSF’nin toplam “ticari ve iktisadi bütünlük” satışı 2006 sonu itibarıyla 5.3 milyar dolara ulaştı. Bunun 4.5 milyar dolarını Telsim oluşturdu. TMSF belirlediği muhammen bedelin altında teklif gelen radyoları satmazken, 19.5 milyon dolar muhammen bedel belirlediği Star gazetesini, muhammen bedelin yarısından da düşük bir değerle, 8 milyon dolara Erdoğan’a yakın bir gruba sattı. ‘Yolsuzlukla mücadele sözü verin’ İstanbul Haber Servisi Toplumsal Saydamlık Hareketi Derneği, siyasi partileri yolsuzlukla mücadele için söz vermeye çağırdı. Dernek başkanı Erciş Kurtuluş, siyasetçilere “Eğer yolsuzlukla mücadeleyi boş vaatlerle geçiştirmek yerine bir siyasal iradeyi ortaya koymak istiyorsanız, derneğimizin ‘Yolsuzlukla Mücadele İçin Toplumsal Uzlaşma Protokolü’nü imzalayın” diye seslendi. Derneğin Şişli’deki merkezinde düzenlediği basın toplantısında konuşan Kurtuluş, yolsuzluk konusunun Türkiye’de gündemden düşmeyen, ancak yapıcı önlem ve eylemler gerçekleştirmek yerine magazinleştirilen bir söylem haline getirildiğini söyledi. Kurtuluş şöyle devam etti: “Eğer yolsuzlukla mücadeleyi boş vaatlerle geçiştirmek yerine bir siyasal iradeyi ortaya koymak istiyorsanız, Toplumsal Saydamlık Hareketi Derneği’nin Yolsuzlukla Mücadele İçin Toplumsal Uzlaşma Protokolü’ne katılınız. Derneğimiz, bu uzlaşma protokolünü benimseyen ve seçimlerden sonraki 6 aylık dönemde bunların gerçekleştirilmesine koşulsuz destek verme vaadinde bulunan partileri desteklemek kararındadır.” TAAHHÜT ETMESİ PARTİLERİN İSTENİLEN DÜZENLEMELER Siyasal partilerin taahhüt etmesi istenen düzenlemelerden bazıları şöyle: “Milletvekili dokunulmazlığı, kürsü dokunulmazlığıyla sınırlandırılacak. Siyasal Ahlak Yasası çıkarılacak. Seçimlerde aday olacak kişiler, mal bildirimlerini kamuoyuna açıklayacak. Seçim harcamalarının denetimi ve kamuoyuna açıklanması düzenlenecek. Parti gelir ve giderlerinin internet ortamında ve süreklilik içinde kamuoyunun bilgisine açık olması sağlanacak. Siyasal partilerinin gelirlerinin ve harcamalarının saydamlığı ve sürekli denetimi Sayıştay’ca gerçekleştirilecek. Yolsuzlukla mücadelede koordinasyon ve izleme görevini üstlenecek özerk bir kurum kurulacak. Kamu ihalelerinin saydam ve rekabete açık olması sağlanacak.” HASTA MEMNUNİYET ARAŞTIRMASI Yurttaş sağlıkta eşitlik istiyor İstanbul Haber Servisi Sağlık Erişim Derneği (SERDE) ile ERA Araştırma ve Danışmanlık Şirketi’nin birlikte yürüttüğü “Ulusal Hasta Memnuniyeti Araştırması”nın sonuçlarına göre Türk halkının yeni hükümetten sağlık hizmetlerinde eşitlik beklediği ve sağlığa ayrılan bütçeyi yetersiz bulduğu ortaya çıktı. Taksim’deki Divan Otel’de dün yapılan toplantıda konuşan ERA kurucularından Elvan Oktar, araştırmanın 12 ilde en az bir sosyal güvence kapsamında olan 608 kişiyle yüz yüze yapıldığını belirterek Türkiye’de sağlık sistemini başarılı bulanların oranının yüzde 38’den yüzde 44’e yükseldiğini, ancak AKP hükümetinin sağlığa ayırdığı bütçeyi yetersiz bulduğunu söyledi. Oktar, “Bütçeyi yetersiz bulan kişilerin oranının yüzde 64’ten yüzde 57’ye düştüğü görülüyor” dedi. Oktar, yurttaşların yüzde 59’unun da sağlık hizmetlerinden yararlanırken hâlâ problemler yaşadığını vurgulayarak “Yurttaşlar hastanelerde çok fazla bekliyor. Ayrıca bürokratik işlemlerin uzun sürmesi hastaları olumsuz yönde etkiliyor” diye konuştu. Oktar, yurttaşların yeni hükümetten sağlık harcamalarını artırmasını ve yeterli sayıda uzman doktor, hemşire ve sağlık personeli bulundurulmasını istediğini söyledi. İDEOLOJİK BİR DURUŞU OLMADIĞINI SÖYLEYEN GP’Lİ İBRAHİM TATLISES: AKP’NİN UZLAŞMADAN YANA OLDUĞUNU İDDİA EDEN OSMAN YAĞMURDERELİ: Ne sağcıyım ne solcu, ben Türküm Haksızlığa uğradığı için AKP’yi seçtim ÖZLEM GÜVEMLİ Genç Parti İstanbul 3. bölge 1. sıra milletvekili adayı sanatçı İbrahim Tatlıses, ideolojik bir duruşu olmadığını belirterek “Ben ne sağcıyım ne solcu. İyi bir Türküm ben. Sosyal demokratım. CHP’ye gitsem solcu, MHP’ye gitsem sağcı, AKP’ye gitsem sağcı olacağım. GP ortada bir parti. Daha ne olduğu belli değil. Tam merkezde” dedi. Şanlıurfa’dan bağımsız aday olması halinde Meclis’e girmesinin garanti olduğunu belirten Tatlıses, amacına ulaşabilmek için tek başına değil, bir parti ile hareket etmenin daha doğru olacağına inandığı için GP’yi tercih ettiğini anlattı. 30 yıldır biriktirdiği sevgiyi Urfa’ya gömmek istemediğini dile getiren Tatlıses, Urfa’dan bağımsız aday olması halinde 200 binin üzerinde oy alabileceğini ancak bu oyların fazlasının diğer partilere yarayacağını anlattı. Tatlıses, “Aradığım vasıflar Genç Parti’de var. GP’nin vaatlerine, sözlerine inandım. ‘Nasıl yapılacak’ diye sorduğumda bana yanıtını verdiler, tatmin oldum. Ben burada birinci parti olmaya çalışıyorum. İbrahim Tatlıses sevgisi ancak böyle çıkar ortaya” diye konuştu. ‘D Tatlıses, 2 partiden daha milÜĞÜNE GİTTİM ÇETE REİSİ OLDUM’ letvekilliği teklifi aldığını belirterek “Demokrat Parti, Sedat Bucak 1. sırada, sen ikinci sıradan Urfa’dan adayı mız ol dedi. Mehmet Ağar’ı çok severim. Onu çok sevdiğim için acaba ona zarar mı veririm diye düşündüm. Daha parti falan ortada yok, İbrahim Tatlıses, Sauna Çetesi reisi diye çıktılar ortaya. İyilik için bir sünnete gittim, orada çekilen bir resimle çete reisi oldum. Ağar’ın adına zarar vermek istemedim” dedi. Tatlıses, konserlerine her görüşten dinleyicinin geldiğinin altını çizerek şöyle devam etti: “O insanları bölemezdim. MHP’li de, CHP’li de, AKP’li de bana oy verecek. 4 partinin Meclis’e gireceğini düşünüyorum. Bence tek parti iktidarı mümkün değil. Ama bir patlak olabilir. Süleyman Demirel’in de dediği gibi 9 da olur 19 da olur. Dokunulmazlık konusu beni hiç ilgilendirmiyor. Korkanlar arkasına bakar. Ben korkmuyorum ve arkama bakmadan yürüyorum.” İstanbul Haber Servisi AKP İstanbul 2. bölge milletvekili adayı, yapımcı Osman Yağmurdereli, 22 Temmuz genel seçimlerinde, Meclis yoluna düşen ünlüler arasına girdi. Yağmur Ajans’ın sahibi, sekizinci sıra adayı Yağmurdereli, Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında haksızlığa uğradığını düşündüğü için AKP’yi tercih etti. Yapımcılar Birliği Yüksek Danışma Kurulu Başkanı da olan Yağmurdereli, “Ülkeme daha nasıl faydalı olurum diye düşünüyordum. Başka iki partiden de öneri geldi ancak AKP’nin teklifini memnuniyetle kabul ettim. Çünkü istikrarlı gidiyordu” dedi. Türkiye’nin bağırıp çağırma ve kavga istemediğini, uzlaşma istediğini söyleyerek, AKP’nin halktan yana, CHP’nin ise devletin tutucu partisi konumuna geldiğini ifade etti. İkinci bölgedeki 10 ilçeyi mahalle mahalle gezdiğini, AKP’nin uzak farkla önde olduğunu söyleyen Yağmurdereli, şöyle devam etti: “Ben zannediyorum ki, ana muhalefet partisi 30’a yakın ilde milletvekili çıkaramayacak. Doğu ve Güneydoğu’dan bir tek milletvekili çıkaramazken nasıl iktidar olacaklar. Genç Parti’yi de araştırdım. En fazla 4 ya da 5 ilde var, 76 ilde yok. Nasıl barajı aşacaklar merak ediyorum.” ŞSİZLİĞİ ERİ‘İ TEBİLİRİZ’ Türkiye’nin en önemli sorunu olan işsizliğin AKP döneminde de bariz bir düşüş gösterme diğini dile getiren Yağmurdereli, “İşsizlik 10 milyon 300 binden 9 milyona düşmüş. Bu sayıyı zaman içinde eritebiliriz. Ancak her şeyin başında yolumuz kesilirse, 355 milletvekili ile cumhurbaşkanı seçemezsek, getirdiğimiz her yasa teklifi, doğruluğuna bakılmadan, sırf muhalefet olsun diye geri çevrilirse zor olur” diye konuştu. AKP’den aday olmasında Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin etkili olduğunu ifade eden Yağmurdereli, şöyle konuştu: “Çünkü haksızlığı hiç sevmem. AKP haksızlığa uğradı. Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına herkes uyacak tabii ki.. Ama bir hükümet, hangi öneriyi getiririyorsa ya vetolanıyor ya mahkeme kararı ile durduruluyor. Nasıl olacak, yani ülke nasıl yönetilecek?” Yağmurdereli koalisyon hükümeti kurulması durumunda ülkenin zarar göreceğini söyledi. CUMHURİYET 09 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear