02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
31 MAYIS 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Meclis’te Alevi tartışması ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM’de, il genel, anakent ve belediye meclislerine olağanüstü toplantı yapma olanağı sağlayan yasa önerisinin görüşmeleri sırasında sert tartışmalar yaşandı. CHP’li Mevlüt Aslanoğlu, AKP hükümetinin belediyeler ve köyler arasında hizmet ayrımı yaptığını belirterek “Belediyenin verdiği bir greyder geri alınıyor. Neden? Çünkü, Alevi köyü olduğu için’’ dedi. Aslanoğlu’na sert tepki gösteren AKP’liler “bölücülük yapıyorsun’’ diye bağırdı. Görüşmelerin ardından yasa önerisi kabul edildi. 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Anayasa Mahkemesi Başkanı Tuğcu, eleştirilerin anayasal sınırı aştığını vurguladı ‘Başbakan tehdit etti’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu, Yüksek Mahkeme’nin Cumhurbaşkanlığı’na ilişkin kararını “yüz karası” olarak nitelendiren Başbakan Tayyip Erdoğan’a sert tepki gösterdi. Tuğcu, Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi’ni “tehdit ettiğine” ve “hedef gösterdiğine” dikkat çekerek eleştirilerin “anayasal çerçeveyi” aştığını vurguladı. Tuğcu, Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi. Tuğcu, dün Anayasa Mahkemesi’nde düzenlediği basın toplantısında, Erdoğan’ı sert bir dille eleştirdi. Tuğcu’nun basın toplantısını başbakan ve bakanların yargılandığı Yüce Divan Salonu’nda yapması dikkat çekti. Tuğcu, Başbakan’ın, Anayasa Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde verdiği kararla ilgili olarak giderek artan dozda, eleştiri ve saygı sınırını aşarak Saldırı Dört Koldan... Ulusal egemenliği “tarikat şeyhleri”nin aptes aldığı suda arayan, kendilerini eleştiren işadamlarına hesap uzmanlarını gönderen bir düşünce nasıl oluyor da “demokrasi ve özgürlük” yanlısı oluyor, anlamış değilim! KOBİ’ler çökertiliyor, üretici süründürülüyor, esnafa kepenk indirttiriliyor!.. Yüz binlerce üniversite mezunu işsiz genç kahvelerde oturuyor!.. İthalat almış başını giderken ihracatçı ne yapacağını bilmiyor!.. Otomotiv sanayiinde yerli sermaye payı yüzde 12’ye inmiş!.. Bazı aymazlar “aydın kimliği”ni yakalarına takıp AKP iktidarına koşulsuz destek veriyorlar... Bazı yazarlar “askeri darbe geliyor” diyerek seçmenin kafasını karıştırıp AKP’ye övgüler düzüyorlar. Hedefte tek parti var: CHP. Fethullah Gülen’in müridi AP Yeşiller Grubu Üyesi Cem Özdemir, CHP’nin sola yakışmayan bir dil kullandığını, evrensel sol anlayışı temsil etmediğini öne sürüyor... Cem Özdemir diyor ki: “CHP sol değil şoven milliyetçi. AKP bize daha yakın bir parti. CHP’lilerle şarap içip konuşuyoruz. Söz ruhban okuluna geldiğinde konu kapanıyor.” Buyrun Bay Cem Özdemir’in sol anlayışına!.. Fethullah Gülen, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasını ister yıllardır. Eğer, ruhban okulu açılırsa Fethullah da Batı Trakya’da Nurcu okulunu açacaktır. Çünkü Yunanistan’la böyle bir anlaşmaya varmıştır. ??? Cem Özdemir de Avrupa Parlamentosu’nda Fethullah’ın sözcüsüdür. Peki, Özdemir, çokuluslu altın şirketlerinin Kaz Dağları’nda, Kaçkarlar’dan Toroslar’a kadar uzanan bölgede “siyanürlü altın” çıkarmalarına bugüne dek neden bir tepki vermemiştir? Bırakın sağcılığı solculuğu... Eğer insansanız çevreye karşı duyarlı olacaksınız! Doğanın yok olmasına karşı çıkacaksınız!.. Cem Özdemir çokuluslu “altın avcıları” dağlarımızı, ovalarımızı delik deşik ederken susuyor, Heybeliada Ruhban Okulu gündeme gelince konuşuyor. Üniter devleti, Lozan’ı, tam bağımsızlığı savunmak, etnik temele dayalı milliyetçiliğe karşı çıkmak, IMF ve Dünya Bankası’na boyun eğmemek, küreselleşmenin sömürüye dayalı bir sistem olduğunu söylemek ne zamandan beri ırkçılık oluyor? Demek ki, Almanya’daki solculuk kilise papazının sakalıyla eşdeğerli... Yeni Dünya Düzeni bunu böyle öngörüyor... Nakşibendi şeyhi ve kilise papazı... Kaz Dağları’nda, Edremit Körfezi’nde yok olan binlerce zeytin ağacı, çokuluslu altın şirketlerinin Fethullahçı taşeronları, AKP yalakası yazarlar, dönek solcular, yakalarına aydın kimliği takan aymazlar ve Avrupa Parlamentosu’ndaki yeşiller, sosyalistler, sosyal demokratlar, Hıristiyan demokratlar... Hepsi el ele kol kola!.. Akşamları AKP’yi destekleyen televizyonlardaki tartışma programlarına bakın... Bir dinci yazar ve çevresindeki üçbeş dönek solcu tayfası... Kimisi SHP ve CHP’de yıllarca politika yapmış, aday olmuş ve hep kaybetmiş... Kimisi sözde aydın ve bilim insanı!.. SHP’nin, DSP’nin, CHP’nin kapısını çalmış, danışmanlık yapmış, liderleri yönlendirmiş... Söz dönüp dolaşıp CHP’ye geliyor ve nokta konuyor: “CHP şoven milliyetçi bir partidir.” ??? CHPDSP birlikteliğinin tek başına iktidara gelmesinden korkuyorlar... Tandoğan, Çağlayan ve İzmir Gündoğdu mitinglerinden sonra titreyip kendilerine gelir gibi oldular, ama sonra vazgeçtiler... Sıkıntıları CHPDSP güç birliğinin “sol seçmen” tabanında tutması, 2002 seçimlerinde sandığa gitmeyenlerin 22 Temmuz’da gitmesi... CHP’ye hem içeriden hem de dışarıdan saldırı bu yüzden... Saldırı daha da artacak... Bu saldırılarda Ecevitler’in eski prensi Haluk Özdalga’yla, eski CHP’li hızlı solcu Ertuğrul Günay “biz solcuyuz” deyip başrolde oynayacaklar... Perde açılıyor, seyir başlıyor!.. Suç duyurusu hazırlığı Başbakan ve bakanların yargılandığı Yüce Divan Salonu’nda basın toplantısı yapan Tuğcu, “Başbakan’ın hukukun üstünlüğü ve yargı kararlarının tartışmasız bağlayıcılığı ilkelerini dışlayan tehdit, hakaret ve husumet içeren söylemleri mahkememizi doğrudan hedef göstermektedir” dedi. Eleştirilerin saygı sınırını aştığını belirten Tuğcu, suç duyurusunda da bulunacaklarını kaydetti. mahkemeye “hakaret oluşturacak” beyanlarda bulunduğuna işaret ederek açıklama yapmanın “zorunlu” hale geldiğini belirtti. Tuğcu, şunları söyledi: “Anayasamızın başlagıcında millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı, kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu belirtilmekte, 6. maddesinde egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu, Türk milletinin egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organlar eliyle kullanacağı, 9. maddesinde de yargı yetkisinin Türk milleti adına bağımsız mahkemelere ait olduğu öngörülmekedir. Bu düzenle melere göre egemenliği Türk milleti adına kullanan anayasal kurumlardan olan Anayasa Mahkemesi, görev alanına giren ve ilk defa dava konusu edilerek önüne getirilen Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili toplantı yeter sayısını görüşerek karara bağlamıştır. ‘Sorumluluktan yoksun’ Bu karar bilimsel düzeyde hukuksal olarak eleştirilebilirse de çağdaş demokrasilerde tüm kurumların yetki ve sorumlulukları belirlenmiş olup, bunların birbirleriyle rekabet içinde ve husumet güdüleriyle çalışmaları olanaksız bulunduğundan, yapılan eleştirilerin belirtilen anayasal çerçeveyi aşması kabul edilemez. Bu bağlamda, Başbakan’ın hukukun üstünlüğü ve yargı kararlarının tartışmasız bağlayıcılığı ilkelerini dışlayan, üstlendiği görev ve devlet adamı sorumluluğu ve ciddiyetiyle bağdaşmayan, tehdit, hakaret ve husumet içeren, ‘Tarih bu kararı alanları yargılayacaktır. Ben tarafsız yargı istiyorum, bu 367 bitmedi, çok konuşulacak, bu yargı için talihsizliktir, yüz karasıdır, zorlamayla, dayatmayla verilmiştir, akılla, ilimle tecrübeyle izahını mümkün değildir’ biçimindeki söylemleri mahkememizi doğrudan hedef göstermektedir.” ‘Hukuksal değeri yok’ Anayasa Mahkemesi’nin görev alanına giren parlamento tasarruflarının anayasaya uygunluğunu denetleyip yasamanın anayasal sınırlar içinde kalmasını sağlayarak anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı konusunda güvence oluşturduğunun altını çizen Tuğcu, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bu çerçevede Anayasa Mahkemesi üyeleri kararlarını anayasada öngörülen biçimde, görevlerinde bağımsız, anayasaya, hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerini ve görevlerine başlarken ettikleri yeminlerine bağlı kalarak vermektedirler. Bu işlemin göz ardı edilmesi, öncelikli görevi hukuka saygı ve bu yönüyle topluma önderlik etmesi gerekenlerin saygınlıklarına da gölge düşürmektedir. Anayasa, yargı kadar yasama ve yürütmeye de görev ve sorumluluklar yüklemektedir. Hukukun üstünlüğünün ve toplumsal barışın sağlanabilmesi kuşkusuz anayasal organların bu bilinçle hareket etmelerine bağlıdır. Mahkememizin kendisine anayasayla verilen görevini her zaman olduğu gibi bundan böyle de yansız biçimde yerine getireceği, anayasanın yorumlanması yetki ve tekelinin sadece Anayasa Mahkemesi’ne ait olduğu, bunun dışında kalan subjektif itham ve beyanların hukuksal bir değerinin bulunmadığı kamuoyuna saygıyla duyurulur.” Tazminat davası açılmıyor Tuğcu, gazetecilerin soruları üzerine Başbakan Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını bildirdi. Erdoğan hakkında tazminat davası açmayı düşünmediklerini dile getiren Tuğcu, basın açıklaması kararının “toplantıya katılan üyelerin oybirliğiyle” alındığını bildirdi. Alınan bilgiye göre, açıklama 10 asıl ve 4 yedek üyenin oyuyla şekillendirildi. Asıl üye Sacit Adalı ise mazeret bildirerek toplantıya katılmadı. Seçmen sayısı 42.5 milyon ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sandık seçmen listelerinin askıdan indirilmesinin ardından, 22 Temmuz’da oy kullanacak seçmen sayısı belirlendi. Buna göre, 22 Temmuz seçimlerinde 42 milyon 533 bin 41 kişi sandık başına gidecek. Bu sayının içinde TC kimlik numarası tespit edilemeyen yaklaşık 1.5 milyon kişinin de bulunduğu öğrenildi. ERDOĞAN NE DEMİŞTİ? Başbakan Tayyip Erdoğan, önceki gün NTV’de katıldığı programda, Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin bir soru üzerine, şöyle konuşmuştu: “Parlamento tıkanacağı için biz cumhurbaşkanı seçimini halka götürüyoruz. Özal, Demirel, Sezer nasıl seçildiyse biz de öyle seçecektik. Bu engellendi. Beton bariyerler konuldu. Kimse bize ‘Siz anayasanın dışına çıktınız’ diyemez. Biz anayasaya uygun davrandık. Anayasa Mahkemesi’nin kararı çok konuşulacak. 367 kararı çok konuşulacak. Anayasa Mahkemesi’nin kararı talihsizdir, yüz karasıdır. Açık ve net. Sayın Demirel’in, Sezer’in ve Özal’ın seçimleri ortada. Neredeydi bu siyasi partiler? Neredeydi bu ilgili kurumlar, yargı organları? Neymiş, bir kişi böyle içtihatta bulunmuş. Ne demek canım? Açık net ortada olduğu halde zorlamayla, altını çiziyorum dayatmayla karar verilmiştir.” ‘Sayın Öcalan’a takipsizlik ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında, Avustralya’da 14 Ocak 2000 tarihinde yaptığı konuşmada terör örgütü elebaşına “sayın” dediği gerekçesiyle yaptığı ikinci incelemede de takipsizlik kararı verdi. Erdoğan hakkında “suçu ve suçluyu övmek” ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme” suçlarından HÜR PARTİ Genel Başkanı Yaşar Okuyan ve 59 arkadaşının ardından 232 yurttaş daha suç duyurusunda bulunmuştu. Tuğcu, basın açıklaması kararının “üyelerin oybirliğiyle” alındığını bildirdi. (Fotoğraf: AA) Cumhurbaşkanı, Özkan’ı atadı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekilliği’ne Yargıtay 8. Ceza Dairesi Üyesi Kublay Özkan’ı seçti. Kublay Özkan, 11 Haziran 1948’de İzmir’de doğdu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1970’te mezun olan Özkan, İzmir’de hâkim adayı olarak mesleğe başladı. ‘Hukukla kavga ediyor’ Başsavcılık, Erdoğan’ın ‘367 kararı dayatma’ sözüne inceleme başlattı. YARSAV Başkanı, ‘Açıklamalar hukukun egemenliğinden korkulduğunun göstergesi’ dedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin 367 kararını “dayatma ve yüz karası” olarak nitelendiren konuşmasıyla ilgili inceleme başlattı. Ankara Basın Savcılığı, Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’na ilişkin açıklamalarını mercek altına aldı. Savcılık, Başbakan’ın sözlerinin yargı kurumlarını aşağılama suçuna, dolayısıyla Türk Ceza Yasası’nın 301. maddesinde öngörülen suça girip girmediğini inceliyor. YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu da yaptığı açıklamada, Erdoğan’ın yüz karası nitelendirmesini, “yürüttüğü görev, taşıdığı sıfat ve konumuyla bağdaşmadığını” vurguladı. Eminağaoğlu, “Siyasi iktidar tarafından yargıya sadece beklentilerine uygun karar söz konusu olduğunda saygı duyulması, yaşadığımız çağla bağdaşmayan bir durumdur. Yargı ile kavgalı olmak demek, hukukla kavgalı olmak demektir, hukuk düzeni ile kavgalı olmak demektir” dedi. Halkı etkileme çabası Hukuk düzeninin korunup geliştirilmesinin, sadece yargı organlarının görevindeki bir konu olmadığını kaydeden Eminağaoğlu, şunları söyledi: “Yargı organları kararlarının, özellikle hükümetin başkanlığını yapan bir kişi tarafından hukuk dışı gösterilip, gerçekle bağdaşmayan söylemlerle halk üzerinde etki yaratma gayretleri, anayasa dışı bir davranıştır ve mutlakiyetçi bir düşünce sergilendiğinin göstergesidir. Hukukun etkin ve egemen olmasından duyulan endişe hatta korku nedeniyle, yargı organlarını hukuk dışı gösterme çabaları, bir hukuk devletinde beklenilen sonuçları doğurmaz.” TZOB’den pancar tepkisi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar, şekerpancarı ekim avanslarının bu yıl 5 Haziran’da ödenecek olmasının olumlu bir gelişme olduğunu söyledi. Bayraktar, ancak 2007 yılı ürünü için açıklanan şekerpancarı ekim avans fiyatının, üreticinin bir önceki kaybını karşılayamayacağını belirterek “Açıklanan fiyat, 2004 yılı şekerpancarı fiyatının yüzde 4 altındadır” dedi. Baykal, Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi’ne yönelik sözlerini ‘terör’ olarak nitelendirdi hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 ‘İstikrarı bozan Erdoğan’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin kararını “yüz karası” olarak nitelendirmesini, “terör eylemi” olarak yorumladı; “Gelinen noktada istikrar bozucu Başbakan’dır. Yaptığı açıklama Anayasa Mahkemesi’ne yönelik terör eylemi niteliği taşımaktadır” dedi. Baykal, Cumhuriyet’in sorularını yanıtlarken Erdoğan’ın sağduyudan ve şuurdan uzak bir görünümde olduğunu belirtti ve ? Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi’nin kararına ilişkin ‘yüz karası’ suçlaması yapmasını terör eylemi olarak yorumlayan Baykal, “Ben Sayın Başbakan’ın Amerika ile, Barzani ile, Talabani ile ilişkilerine gösterdiği özeni Türkiye’nin devlet kurumlarından esirgememesini diliyorum” dedi. şunları söyledi: “Her şeyden önce Başbakan’ın çok ciddi bir üslup sorunu var. Dayatmacı ve sağduyudan uzak bir görünümde. Bu sözler Başbakan’ın artık her türlü uygar anlayışı terk ettiğini gösteriyor. Anayasa Mahkemesi’nin kararını önce hukuka sıkılmış kurşun olarak değerlendirmişti. Yoğun tepki gelince ‘Onu ben Anayasa Mahkemesi’ne değil, Baykal’a söyledim’ dedi. Geçtiğimiz günlerde de bu kararı tarihin yargılayacağını söylemişti. Birkaç gün sonra da yüz karası olarak niteledi. Bu tabloyu yan yana koyduğumuzda ortada çok ciddi bir sorun olduğunu görürüz. Türkiye’de bir Başbakan sorunu vardır. Herkesin sözünü ettiği istikrarın başlıca bozucusu Başbakan’dır. Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir başbakana karşı Yüksek Mahkeme suç duyurusunda bulunuyor.” Saygısızlık kabul edilemez Anayasa Mahkemesi’nin evrensel hukuk ilkelerine saygılı, çok önemli bir kurum olduğunu söyleyen Baykal, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları da Anayasa Mahkemesi’nin hukuka ne kadar özen gösterdiğini, bir anlamda evrensel hukukun bir parçası olduğunu göstermektedir. Böyle bir kuruma yapılan saygısızlığı bir siyasetçi olarak kabul etmem mümkün değildir” dedi. Baykal, Erdoğan’ın devlet kurumlarına yönelik saldırılarını tanımlarken de şu karşılaştırmayı yaptı: “Ben Sayın Başbakan’ın Amerika ile, Barzani ile, Talabani ile ilişkilerine gösterdiği özeni Türkiye’nin devlet kurumlarından esirgememesini diliyorum. Başbakan’ın Anayasa Mahkemesi’ne yönelik değerlendirmesi bu kuruma yönelik bir terör eylemidir. Günlerdir Meclis’i de kafasındaki hesapların bir parçası haline getirip meşgul etmektedir. Öyle anlaşılıyor ki Başbakan’ın etrafında da kendisini sağduyuya davet edecek bir yapı bulunmamaktadır.” CUMHURİYET 05 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear