26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 MAYIS 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Gaziantep Gaziantep Üniversitesi’nde sınıflarından yemekhanesine kadar yerleşkede türban serbest değilmiş gibi bazı yerlere “türbanla girilmez” tabelası asılmış. İlahi rektör Erhan Ekinci! Ya ğ m u r E k i m Şirkete cami kiralamışlar... “Minareler sermayemiz, kubbeler bilançomuz!” NASIL yapıldığı belirsiz kamuoyu araştırmalarında AKP’nin oy oranı yüzde 40 gösteriliyor. Topluma karşı tam bir psikolojik savaş yürüten işbirlikçi çevreler, meydanları gelincik tarlasına dönüştüren halkı görünce bu oranı lütfedip yüzde 35’e indiriyor. Topluma AKP’nin iktidarda kalacağı mesajı verilmeye çalışılıyor. Sağdaki ve soldaki birleşme ve güç birliği çalışmalarının ardından bir hesap da biz yapalım. 2002 seçimlerinde baraj altında kalan DYP ve ANAP’ın toplam oyu yüzde 14.65’ti. DP çatısı altında birleşmenin yaratacağı sinerjiyi dikkate almadan 22 Temmuz’da bu oranın yüzde 15 olacağını varsayalım. Önceki seçimde CHP ve DSP’nin oy oranı 20.63’tü. Güç birliğinin estireceği rüzgârı dikkate almadan ve fakat kapanan Yeni Türkiye Partisi’nin yüzde 1.15’lik ve bu seçime girmeyeceğini GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM AKP “mağdurları” oynamaya çalışıyormuş. Memleketi “maktul” hale getirdikten sonra mı? Bereketsiz Necip Mekanoğlu: “RTE, İstanbul’da belediye başkanıyken kuraklık için eski yönetimi bereketsizlikle suçlamıştı. Şu işe bakın Türkiye’deki bereketsizliğin nedeni oldu!” açıklayan Sosyaldemokrat Halk Partisi’nin yüzde 1’lik oyunu katınca 22 Temmuz’da CHP’nin yüzde 23 oy alacağını varsayalım. 2002’de yüzde 8.35 oy oranıyla barajın altında kalan MHP’nin de özellikle şehit cenazelerinin ardından bu seçimde yüzde 11’le barajı aştığını öngörelim. Ne oldu? Üç parti Meclis’e girdi: CHP yüzde 23, DP yüzde 15, MHP yüzde 11. Buna bir de Güneydoğu Anadolu’dan seçilecek bağımsızları ekleyin... Bu tablo şunu gösteriyor: AKP tek başına iktidar olamaz. AKP 2002 seçiminde aldığı yüzde 34 oyu, 2007’de korusa bile Meclis’te ele geçirdiği 365 Bir hesap milletvekilini artık rüyasında dahi göremez. Hele bir de Genç Parti barajı aşarsa, AKP’nin bir koalisyon hükümetinde bile adı geçmez. Gelelim bir başka varsayıma. Güç birliğinin yaratacağı sinerji ile CHP’nin oyu yüzde 25’lere çıkabilir ki bu oran son derece normaldir. Sağdaki birleşmenin sinerjisi ile DP’nin oy oranı yüzde 25’leri bulabilir ki bu oran da siyasetin doğasına uygundur. MHP, yüzde 15’lere çıkabilir. Güneydoğu’daki bağımsızlar, bir siyasi partinin yüzde 10’ları bulacak oy oranına eşdeğer sayıda milletvekilliği kazanabilir. Bu durumda ne olur biliyor musunuz? AKP Meclis dışında kalır; deliğe süpürülmüş olur! Bu olasılık hiç de uzak değildir. Tüm partiler, AKP’nin yoksul halka dağıttığı sadakaların geri tepmesini sağlayabilirse defter dürülmüş demektir. Türkiye İçin CHP Çizgisini Korumak… Ekranda görünen, SHP’nin 1990 başlarındaki genel sekreteri, daha sonra CHP’nin genel başkan adayı olabilmiş Ertuğrul Günay. Geçen pazar Kanal 7 televizyonunda, bir sohbet programında, konuştukça açılıyor, içindeki “cevherleri” döküyor orta yere: Sunucu son kitle yürüyüşlerine değindiğinde, “Canım bakın, o sokaklar gayet rahat birileri tarafından yönlendirilebilir, Hitler ve Mussolini’nin de arkasında halk desteği vardı” diyebiliyor. 27 Mayıs’tan “darbe” diye söz ettikten sonra “bu ülkede devlet, millete karşı” cümlesini aynen Milli Görüşçüler ya da AKP’liler gibi sarf edebiliyor. Ama bu yetmiyor: Altyazıda geçen, “Solun(!) duayen isimlerinden Ertuğrul Günay AKP’ye transfer oluyor” cümlesini kanıtlayabilmek için şunları ekliyor, “Türkiye’de demokrasinin yükselebilmesi için, kalkınma, adaletli bir dağıtım, adil bir muamele (yani ‘adil düzen’ demek istiyor!) gerekli”. Efendim, tabii AKP’nin icraatları arasında bazı yanlışlar olabilirmiş, ama ortada 15 milyon oy alabilmiş bir parti varmış. Yapamadıklarını, bitiremediklerini(!) yapmak için bir nefese daha ihtiyaç varmış. Türkiye koalisyon ve tek parti iktidarları arasında tabii ki tek partiyi tercih etmeliymiş. Ertuğrul Bey’in 1991’den sonra koalisyonlara güveni kalmamış… Milletin devlet baskıları karşısında yaşadığı “tehlike”(!)yi gördüğü için bu geçişi yapıyormuş! “Dans ve bikini sevmeyenler de demokrasiye sahip çıkabilir” diye, bu zeki cümleyle nihai incisini patlatıyor Günay. AKP’yi, malum medya söylentileriyle yüzde 3540’ta görmek isteyen Günay, birçok insana “çizgisinden dönmüş” gözükebilir. Halbuki bana kalırsa esasında özüne dönüyor. CHP’de salt parti içi demokrasi tartışmalarında söylediği elle tutulur görüşlere kapılıp, onun ideolojik kıvamını ıskalayan yüzlerce delege, bu insana “liderlik” desteği verebilmişti. Halbuki bu dostumuz henüz 90’ların başında “İmam hatipliler de Ordu’ya girebilsin” diyecek kadar “demokrat”(!) olduğunu kanıtlamıştı. Yine o yıllarda Nedim Saban’ın yönettiği bir tartışma programında birden o anda İslamcı ve 2. Cumhuriyetçi konuklar arasına karışıp, beni şaşkınlığımla yalnız bırakabilmişti. Günay CHP Başkanlığı’na aday olunca da bu büyük tehlike karşısında sesimi yükseltip, makale ve bildirilerle bunun, “CHP’nin kaldıramayacağı bir yörünge kayması, laik Cumhuriyetin en önemli kalesinin düşmesi” olacağını en sert şekilde ortaya koymuştum. CHP’nin son 15 yılına adını yazdırmış üye ve delegelerine sesleniyorum: Umarım bundan sonra peşine düşebildiğiniz kişinin ideolojik yapısını, “tomografi”sini çıkarırcasına ele almayı ihmal etmezsiniz ve ağzını “demokrasi” diye açan her iyi hatibin Türkiye’yi yönetmeyi hak eden bir isim olmadığını anlarsınız. Kurultaylarda bu konuda benimle didişen bazı saf delegeleri hatırlıyorum da… İşte bu nedenlerle 10 Aralık Hareketi’nin “Ertuğrul Günay ağzıyla” sarf ettiği cümleleri de önünüze koymuştum: CHP, (ve şimdi CHPDSP güçbirliği) bu ülkede laik demokratik siyasi yapıyı koruyacak tek Atatürkçü çıkış. Onun ideolojik çizgisinde sapma olmaması ve bu yapının iktidar olması, gerçek “tehlike”nin farkında olanlar için olmazsa olmaz hedefler… Lütfen şansımızın farkına varalım: Bu seçime CHP ve DSP beraber girecek, SHP ise katılmama kararını açıkladı. Sayın Karayalçın’ı bu son derece sorumlu jestinden dolayı kutluyorum ve alkışlıyorum. Ben de kendisini CHP’den parlamentoda görmek isterdim ama bu tartışmayı şimdilik bırakalım. Şu anda ülkenin her sokağında “birleşin” sloganları ile ortalığı inleten insanlar, 22 Temmuz’da yıllardır hiç yapamamış oldukları şekilde bu seçime inançlı enerjilerini akıtabilme fırsatını yakalamış oldular. Yani artık “Nereye oy versek” değil, “Bugün kaç kişiyi daha kesin olarak ikna edebiliriz” sorusu var. Bundan önceki sol partilere kızan, onları küçümseyen, liderleriyle uğraşan reflekslerimizi unutup ve 23 Temmuz sabahı yeni ve güneşli bir Türkiye’de uyanmak için bize ne düşüyorsa yapmamız lazım. Sanat alanımızın yıllardır çözülemeyen yasalarla bağlantılı sorunlarına somut çıkışlar sağlamak ve çağdaş özgürlükçü değerleri, sinsi komplolara karşı korumak için CHP’den adaylığımı koydum. Bir tek şey biliyorum: “iyi” bir yere yerleştirilsem de yerleştirilmesem de, ben bu birlikteliğin başarısı için son saate kadar çalışacağım. Çünkü gün, kişisel hesap günü değil. Atatürkçülüğü iktidara taşıma günü. Hiç kimsenin kapris veya kırgınlık gösterileri yapabileceği bir dönemde değiliz. CHP kurmayları, son 45 günde karanlıktan aydınlığa dönen ibreyi tamamen kendi lehlerine çevirmek için geçmiş hatalarından ders aldıklarını tüm topluma göstermeliler. Solun bütünlüğünü “neredeyse” sağlayarak birinci sınavı geçtiler. Şimdi sıra, aday listelerini, toplumun beklentilerine yanıt veren güvenilir, yarın başka partilere kaçıp gitmeyecek(!) taze, gençlere ve kadınlara da ağırlık veren, Atatürkçülüğü ve demokratlığı tartışmasız isimlerle oluşturmaya geldi. İktidara giden yolda, umarım bu konuda gösterecekleri özen de büyük bir ivme sağlar. email: bedbay?tnn.net Faks: 0212 227 34 65 SESSİZ SEDASIZ (!) AKP’li aday adaylarının seçme sınavı! AKP’NİN milletvekili aday adayları için yaptığı sınavın sorularını ve soruların doğru yanıtlarını Gülhan Elmas ele geçirmiş: Soru: En sevdiğiniz şarkıcı ve şarkı? Yanıt: Adnan Şenses, Beraber yürüdük biz bu yollarda. Soru: İktidarın şartı kaçtır? Yanıt: Beştir. İktidar öncesinde ABD’ye gitmek, AB’yle müzakere etmek, yeşil sermayeyi sevmek, Ortadoğu sermayesini kollamak, tarikatlara devam etmek... Soru: İşsizlik sorununu nasıl çözersiniz? Yanıt: Kadınları işten çıkarıp eve kapatarak... Soru: Askerler siyasete müdahale edebilir mi? Yanıt: Amerikan askeriyse eder, Türk askeriyse edemez... Soru: Ne kadar oy getirirsiniz? Yanıt: Götürebileceğim kadar, pardon yani getirebileceğim kadar. Soru: Bölgenizde ne kadar tanınıyorsunuz? Yanıt: Böbürlenmek gibi olmasın ama bölgemdeki Ali Diboların en meşhuruyum... Soru: Laiklikle ilgili düşünceniz nedir? Yanıt: Laiklik bir din değildir, İslam bir dindir. İslam ve laikliği aynı terazide tartmayız... Soru: sivil toplum örgütlerine yakın mısınız? Yanıt: Ömrüm “tarikat, siyaset, ticaret” üçgeninde geçti... Soru: Muhafazakâr demokrat ne demektir? Yanıt: Demokrasiyi halktan kaçırıp muhafaza altına almak demektir... Soru: Partimizin vizyonu ve misyonu nedir? Yanıt: Vizyonu Ortadoğu sermayesi, misyonu Batı sermayesidir... Soru: Ekonomik istikrar nasıl sağlanır? Yanıt: Yeşil sermaye soygununu tabana yayarak... Serkan Deniz: “Solda birlikteliğe laf eden RTE’nin seçimde solda sıfır kalmasına az kaldı!” Sıfır Endeks Akif Kökçe: “Ankara’da su kesintisi ağustosta başlıyor. Su kesintisi bile seçime göre ayarlı!” Hukuk Devleti Yolsuzluk Yoksulluk Prof. Dr. İBRAHİM KAPLAN Hukuk devleti; idare edilenlere hukuk güvenliği sağlayan, adaletli bir hukuk sistemine sahip bir devlet düzenini ifade eder. Böyle bir devlet düzeninde, devlet ve hükümet tasarruflarının ve faaliyetlerinin hukukun üstünlüğüne dayanması, bir başka deyişle yasama, yürütme ve yargı olarak nitelendirilen bütün bu işlem ve faaliyetlerinin hukuk denilen, aklın ve vicdanın süzgecinden geçmiş, devleti oluşturan toplumda uygulanmak üzere anayasa ve kanun metinlerinde yer almış hukukun yazılı veya yazısız kurallarına uygun olması gerekir. Hukuk devleti, hürriyetçiçoğulcu demokrasi ile devlet olma iradesinin müşterek bir eseridir. Hukuk devletinin varlığının ve devamlılığının korunması; vatandaşlar ile onun tarafından doğrudan doğruya veya dolayısıyla seçilmiş yüksek siyasal ahlaka sahip karar organları üyelerinin ve yönetim makamlarında bulunan kişilerin sorumluluğundadır.Yüksek siyasal ahlak sahibi kişi denilince; her türlü kişisel ve siyasal çıkar karşısında, daima devleti oluşturan toplumun çıkarını düşünen ve üstün tutan, objektif siyasal ahlak ve hoşgörüye sahip, siyasal prestij ve siyasal kudret sağlama hırsından uzak, devlet içinde hürriyetler ile düzen arasındaki hassas dengenin korunması için her zaman gayret sarf eden siyaset adamı anlaşılır. Siyasal kararları almak için seçilen ve görev üstlenen üstün siyasal ahlak sahibi kişiler, demokratik hukuk devletini korumak ve devamlılığını sağlamakla yükümlüdürler. Demokratik hukuk devletinin korunmasında sorumluluk, daha çok akli, siyasi ve ahlaki alandadır. Zira hukuk devleti, insanın insan olarak varlığının korunmasını hedef alan zekâ ve düşüncenin eseridir. Hukuk devletinde bireylerin hürriyet ve düzen içinde yaşamlarının hukuki kurallara bağlanması, bu hürriyetlerin ölçüsü ve düzenin niteliği hakkında yalnızca, o devletin egemenliği altındaki vatandaşlar veya onların seçtikleri kişilerden oluşan organlar karar verirler. Bir hukuk devleti düzeni içinde yaşayan insanlar veya onların seçtikleri organlardan başka hiçbir otorite ve makam, hürriyet ve düzenin ölçüsü hakkında siyasi ahlak açısından kendilerini karar vermeye yetkili gösteremez ve karar verme yetkisini talep edemez. Bu suretle hukuk devleti, devlet içinde demokratik iradenin oluşmasını yani ‘demokrasi’yi şart koşar. Hukuk devletinde bireyler veya onların adına seçilmiş organlar, tek veya azınlık olarak değil, çoğunluk olarak toplumda uygulanacak kuralları tespit ederler. Bu sebeple bir devletin hukuk düzeni, ister anayasa ister yasa düzeyinde olsun, çoğunluk tarafından yapılmışsa, o devlet hukuk devleti niteliğine sahiptir. Çoğunluk tarafından yaratılan ve yönetilen hukuk devleti; hukuki durum değişmese bile, siyasi durum değiştikçe sürekli olarak yine onun tarafından yeni veya erken seçimlerle denetlenmeli ve uygunluğu onaylanmalıdır. Zira hukuk devletinin yönetilmesinde, sorumluluk sadece hukuki alanda değil, aynı zamanda akli, ahlaki ve siyasi alandadır. Yolsuzluk, ceza hukuku açısından rüşvet, irtikap, zimmet, haksız kazanç veya haksız kazanç sağlama suçları yoluyla elde edilen, kayıt dışı olup devletin vergi gelirleri arasına girmeyen, kamunun ve kamu idaresinin güvenliği ve işleyişine aykırı biçimde; para, hak, alacak, mal şeklinde her türlü malvarlığı edinilmesidir. Yoksulluk ise; işsizlik ve ekonomik olarak düşük gelir seviyesi nedeniyle yaşamak için, kendisini ve ailesinin geçimini temin edememe durumu, yani açlık ve sefalet içinde yaşamak sonuçta tam fakirlik hali demektir. Yolsuzluk ve yoksulluk genellikle, hukuki, siyasi ve iktisadi kötü devlet yönetimi sonucunda oluşan bir olgudur. Her ikisi de, devleti oluşturan toplumda, huzur, istikrar ve barışı bozabilecek nitelikte olayların kaynağı olmaya çok elverişlidir. Yolsuzluk ve yoksulluk iki negatif kutuptur. Yolsuzluklar, kayıt dışı oluştuğu için devleti oluşturan toplumda yoksulluğa da yol açar. Yoksulluk ise, toplumda yolsuzluğun artmasının zeminini oluşturur. Bu yönde teşvik ve tahrik edici olabilir. Hukuk devletini yönetmeye talip olan yüksek siyasal ahlak sahibi kişiler, ülkede yolsuzluk ve yoksullukla mücadele için, üstün azim ve kesin kararlılık içinde olmalıdırlar. Ülkemizde kişi başına düşen milli gelir seviyesinin mutlaka 1520 bin USD seviyesine kısa zamanda çıkarılması için, her türlü mali ve ekonomik tedbir alınmalıdır. Bu suretle yolsuzluğun ve yoksulluğun başlıca kaynakları kurutulmalıdır. Hukuk devletinin yetkili organları; siyasi ve bölücü terörle mücadele yanında, devlet malına el uzatanları, devletten haksız kazanç sağlayanları, yani ekonomik ve mali terörü önleyecek ve cezalandıracak yasaları yapmak ve uygulamakla yükümlüdürler. Hukuk devleti, toplumdaki rüşvet ve yolsuzluklarla da mücadele etmek zorundadır. Aksine durum, hukuk devletine olan güvenin kaybına yol açar. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 29 Mayıs www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Marmaris ilçesinde, sığla 1 ağaçlarıyla ün 2 lü bir orman alanı. 2/ Ot 3 lak... Batıcı ve 4 sivri bir şeyin 5 derinin ya da bir yüzeyin 6 üzerinde oluş 7 turduğu çizgi. 8 3/ Dış kabuğu çıkarıldıktan 9 sonra kavrulmuş no1 2 3 4 5 6 7 8 9 hut. 4/ İnme ya da sa 1 J İ NGO İ ZM katlık gibi bir nedenle 2 A L A RM N A R yataktan kalkamayan N E kimse. 5/ Bir toplulu 3 K İ L İ Ç E 4 O K Z A V İ Y E ğu oluşturan bireyler5 B S U İ M A L den her biri... Binek A Y A S hayvanlarının sırtında 6 E D A K ki oturmalık. 6/ Akım 7 N E V E S E R şiddeti birimi kiloam 8 MA L İ E B E perin kısa yazılışı... Ol 9 Y E N L O T U S gunlaştığında kendiliğinden çatlayarak açılmayan tek tohumlu kuru meyve. 7/ Niğde’nin bir ilçesi... Muğla’da antik bir kent. 8/ Pamuk ipliğinden yapılan kalınca kilim... Hitit. 9/ Temel, esas... Uçakların yolcu indirip bindirdikleri pist. TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ ELELE VAKFI “Gazilerimiz için ne yapsak azdır” TC Ziraat Bankası Ankara Kızılay Ş. 390259905002 YTL Tel: 0312 431 99 36 www.elele.org.tr YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Isparta ilinde, 1991’de “tabiat parkı” kapsamına alınan krater gölü... Suudi Arabistan’ın plaka imi. 2/ Vücutta biriken azotlu madde... Y.K. Karaosmanoğlu’nun bir romanı. 3/ Afrika’nın kuzeydoğusunda tarihsel bir bölge... Düz ve geniş arazi. 4/ Bir nota... Renk renk parlak tüyleri olan, iri gövdeli bir papağan. 5/ Şalvarın üstüne giyilen ve önde uzun iki parçası olan kadın giysisi... Olumsuzluk belirten bir önek. 6/ Vergilerin ve devlet gelirlerinin toplanması. 7/ Dostoyevski’nin bir romanı. 8/ İlgi eki... Utanç duyma... Otomobil sözcüğünün kısa söylenişi. 9/ Meyve kurusu... İçe doğmayla akla gelen yaratıcı duygu. CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear