26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21 MAYIS 2007 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Türkİş Başkanı Kılıç, yıllık gerçek enflasyonun ortalama yüzde 10’ları bulduğuna işaret etti 13 ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Yüzde 4’lük zam kabul edilemez ? Salih Kılıç, hedeflenen enflasyon doğrultusunda yapılacak zammın işçilerin beklentilerine cevap verecek durumda olmadığını söyledi. ANKARA (ANKA) Türkİş Başkanı Salih Kılıç, hükümetin hedeflenen enflasyon öngörüsünde ısrar etmesine rağmen, bu doğrultuda yapılacak zamları kabul etmeyeceklerini söyledi. Yüzde 4 enflasyon hedefinin işçilerin beklentilerine cevap verecek durumda olmadığını vurgulayan Kılıç, gerçek enflasyonun yüzde 10’ları bulduğuna dikkat çekti. Kılıç, “Her kamu toplu iş sözleşmeleri öncesinde tarafların beyanları önemli. Hükümet hedeflenen enflasyon konusundaki öngörüsünde ısrar ediyor. Yüzde 4 artı yüzde 4. Ama bugünkü yaşanan ortamda yüzde 4’lük artış işçilerin beklentilerine cevap verecek durumda değil” dedi. Bu nedenle kesinlikle yüzde 4’lük zamları kabul etmelerinin mümkün olmadığını vurgulayan Kılıç, yıllık gerçek enflasyonun ortalama yüzde 10’ları bulduğuna işaret etti. Kılıç, üç aylık dönemlerde ise enflasyonun yüzde 3.5’leri bulduğunun altını çizdi. Hükümetin getirdiği tekliflerden sonra teklifi kurullarda değerlendireceklerini kaydeden Kılıç, değerlendirmeler doğrultusunda hareket edeceklerini söyledi. Seçim İşbirliği ve Sonrası... CHP ve DSP’nin seçim işbirliği, hiç kuşkusuz çok olumlu bir siyasal açılımdır. Merkez sağda DP’nin oluşmasından sonra solda da bu gelişmenin gerçekleşmesi, ülke siyasetinin 12 Eylül’den sonra girdiği yanlış kanallardan kurtularak, çok geç da olsa, sağlıklı bir biçimde yeniden yapılanmasının yollarını açabilir, daha doğrusu açmalıdır. ??? CHPDSP işbirliğinin toplumda, coşkunun ötesinde, akılcı bir “umut ışığı” oluşturması ve bunun yaşama geçirilmesi gerekiyor. Bunun için de, asıl yapılması gereken, geleceğe bakmak ve “yarının Türkiyesi”ni seçmene sunmaktır. Türkiye, demokratikleşme ve ekonomik gelişme düzleminde ağır sorunlarla karşı karşıyadır. Ülke ekonomisi, yıllardır, iç ve dış “parasal” akımların sanal dünyasında yaşıyor. Devletin borçlanırken ödediği yüksek faiz kazancına koşan yabancı sıcak paranın yarattığı döviz bolluğu ve özelleştirme talanının yarattığı kolaylıklar yapay bir yapı oluşturmuş bulunuyor. Bu parasal yapının yeniden üretime yönelmesinin gerçekleştirilmesi büyük önem taşıyor. Ekonomiyi sürükleyecek “sektörel öncelikleri ve yeniden yapılanmayı” içeren bir üretim eksenli sermaye birikimi modeli oluşturulmalıdır. Küreselleşmenin yarattığı olumsuzlukların en aza indirilmesi ve yararlarının artırılması, yalnız ve ancak böyle bir yaklaşımla sağlanabilir. Ekonomik ve sosyal politikalarda, emeği ile geçinenlerin çıkarlarını öncelikli tutan sol içerikli bir yaklaşım esas alınmalıdır. İşsizliğe özel projelerle çözüm aramak ve toplumun yoksul kesimlerine hakları olan sosyal koruma ağını oluşturmak, vergi adaletinin gerçekleştirilmesi ve kayıt dışılığın en aza indirilmesi; teknolojik yenilik ve çevre dostu politikalar, sermaye birikimi modelinin doğal uzantıları yapılmalıdır. Ekonominin temel sorunlarından biri de yeni oluşturulmakta olan ve piyasayı denetlemesi gereken kurulların etkin olmasını sağlamaktır. Ekonomi, piyasanın, daha doğrusu büyük sermayenin neredeyse “emrinde” olan bir denetleme sürecinden bir an önce kurtulmalıdır. Türkiye’nin asıl sorunu demokratikleşmedir. Anayasadan ve yasalardan 12 Eylül’ün baskıcı anlayışının tamamıyla çıkarılması ve yeni bir demokratikleşme sürecinin topluma sunulması yoluna gidilmelidir. Bu kapsamda temel hak ve özgürlüklerin laiklik ekseninde güvence altına alınması ve ekonomik ve sosyal hakların güçlendirilmesi gerekiyor. Demokrasinin dengesini sağlayan yasama, yürütme ve yargı erklerinin ilişkilerinin demokratik ilkelere uygunluğunun sağlanması bir zorunluluktur. Bugün yargı siyasallaşmış; yasama, çok büyük ölçüde hükümetin emrine girmiştir. Siyasi partiler ve seçim yasalarının demokratikkatılımcı bir yaklaşımla yenilenmesi büyük önem taşıyor. Partilerin, örgütleri ve organlarıyla demokratik iç işleyiş ile kurumsallaşmalarının sağlanması, demokrasi treninin hiç gecikmeden geçmesi gereken çok önemli dönemeçlerden biridir. Kamu yönetiminin niteliği ve topluma hizmeti öne çıkararak etkinleştirilmesi ve yanlış kadrolaşmaların bu yaklaşımla onarılması zorunludur. Demokratikleşme sürecinin önemli bir ayağı da Meclis’te, toplumun tüm kesimlerinin temsilinde yaşanmakta olan yetersizliklerin giderilmesi olmalıdır. Toplumsal barışı, ekonomik önlemlerle birlikte siyasal katılım ve temsil olanaklarına dayandırmak gerekiyor. Bu nedenle, Meclis’te temsil sorununun var olduğu ve buna da bir çözüm bulunması gerektiği, bu işbirliğinin bir öğesi olarak, geleceğin siyasal gündemine yerleştirilmelidir. Toplum, dışarıdan gelen bir baskı ve kuşatılmışlık duygusu taşıyor. Bu anlayışın, barışçı yaklaşımlarla ve ülke çıkarlarını onurlu bir tutumla koruyan politikalarla aşma başarısı gösterilmelidir. Bu bağlamda, Türkiye’yi her zaman destekleyen Avrupa Birliği’nin solcu partileriyle işbirliği, olumlu açılımlara kaynaklık edebilir. Bu önemli işbirliğinin, kendisini solda tanımlayan diğer parti ve hareketlerin katılımlarıyla genişletilmesi gereği de göz ardı edilmemelidir. Kısaca, CHPDSP seçim işbirliği, ekonomide ve demokraside ilerici ve öncü gelişmelerin, yeni umutların, açılımların kapılarını araladığı oranda başarılı olacaktır. ??? Bugün, Cumhuriyetin değerlerinin savunucusu, gazeteciyazar Mustafa Ekmekçi’nin ölümünün 10. yılı; özlemle anıyoruz. TOBB: EN BÜYÜK SORUN İŞSİZLİK Ekonomi Servisi Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin en büyük sosyal meselesinin işsizlik olduğunu belirterek “Sorunun çözümü ise bizde’’ dedi. Türkiye’de 2.5 milyon işsiz bulunduğunu, 2 milyon kişinin de iş aramaktan umudunu kesmiş durumda olduğunu kaydeden Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin her yıl 700 bin gence ek iş bulmak zorunda olduğunu vurguladı. Hisarcıklıoğlu, köyden kente göçün de yoğun olduğunu dile getirerek “Yüksek vergi oranları, istenilmeden kayıt dışını doğruyor. Türkiye’nin hızla bu problemi çözmesi lazım’’ diye konuştu. erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA CHP liderliği, nisan mitingleriyle birlikte ortaya çıkan, çıktıktan sonra da, içinden çıktığı “durum” (konjonktür) üzerinde dönüştürücü etki yapan “olayın” hâlâ farkında değil; “olayın” yarattığı dönüşüm sürecine yanlış kapıdan girmeye çalışıyor. Sayın Baykal, hâlâ olaydan önceki “durumun” içindeymiş gibi davranmaya devam ederse, bu “olayın” kendisine yüklediği görevi yerine getiremeyerek, “olaya” ihanet etmiş, ülke halkına büyük zarar vermiş olacak. öbür uçta da, benim benimseme eğiliminde olduğum “bu kadar kalabalığı kimse örgütleyerek sokağa çıkaramaz” diye düşünerek, kendiliğindenlik etkenine vurgu yapan bir açıklama var. Bu mitinglere katılan tüm kitleyi “ana küme”, düzenlenmesine katkıda bulunan bütün örgütlenmelerin, her birinin harekete geçirdiği özgün insan gruplarını da birer “altküme” olarak görsek, “ana kümenin” öteki kümelerin toplamından büyük olduğunu, bu kümelerin hiçbirine ait olmayan bir “fazla”nın varlığını saptayabiliriz: Tüm açıklama çabalarını zora sokan da işte bu “fazla”. “Olayın”, hakikati de işte bu “fazla”da gizli. Daha doğrusu, en açık bir biçimde bu “fazla”da kendini gösteriyor: “Olayı” anlamlandırma çabalarına bakınca, “olaya” dahil olanlar içinde bir kesimle, “olaya” karşı olanların kesiştikleri ortak bir nokta görüyoruz: Her iki kesim de “Ne şeriat, ne darbe” sloganından rahatsız oldular. “Olayın” içindeki bir kesim, bu sloganın “olayı sulandırdığını”, hedef saptırdığını düşündü. “Olaya” düşman kesimse, “olaya” giydirmeye çalıştıkları anlama uymadığı için bu sloganı görmek istemedi. Bu açıdan baktığımızda “olayın” “hakikatinin”, “laiklik demokrasi”, “Cumhuriyetdemokrasi”, hatta “laiklik ve şeriat” gibi ikilemleri çok aştığını görebiliriz. CHP ve liderliğinin hâlâ görmemekte ısrar ettiği işte bu “hakikat”. Bu, Böyle Olmayacak! yardım edecek önemli ipuçları görebiliriz. Üç noktadan yaklaşabiliriz: Ekonomik, siyasi ve ideolojik. Bu sonuncusu özellikle önemli, çünkü bireylerin öznelliklerinin ve “yeni öznelerin” şekillenme sürecini belirliyor. Ekonomik açıdan, küresel çapta uzun süredir, yapısal bir kriz var. İkincisi, bu yapısal krizi yönetme çabaları içinde gündeme gelen “neoliberalizmin” de yardımıyla küreselleşme, giderek de mali küreselleşme, “kapitalizmin finansallaşması” olarak anlamlandırılmaya başlanan bir olgu söz konusu: Karşımızda, dünya toplam hasılasının yaklaşık 7 katına ulaşan 380400 trilyon dolarlık bir kredi köpüğü var. Son 56 yılda, gerek ABD’de gerekse de genelde dünyada, özelde de Türkiye’de yaşanan güçlü ekonomik performans işte bu köpüğün üzerinde yüzüyor. Üçüncüsü, Türkiye ekonomisi bu köpüğün üzerinde yüzen mantarlardan en kırılgan, batmaya en yatkın olanlarından biri. Örneğin, geçmişte Türkiye ile benzer bir kaderi paylaşmış Latin Amerika ülkelerinin, dış hesapları, bizden farklı olarak fazla veriyor. Ama, RGE ekonomistlerinden, Guillermo Calvo and Ernesto Talvi’nin (18/05/07) dikkat çektiği gibi, sermaye hareketlerindeki ani bir yön değiştirme, kredi daralması durumunda bunların bile kendilerini koruma olasılığı düşük. Öyleyse, cari açığıyla, ihracatının ithalat bağımlılığıyla, ekonomide ve borsada büyük sıcak parayla, özel sektörün 120 mil ‘Durum’ ve ‘olay’ İlk nisan mitinginin (Tandoğan) ardından, salt bir mitingle değil bir toplumsal “olaylar” karşısında olduğumuzu savunmuştum. Hem bu mitingin oluş sürecini ve çapını önceden görmek olanaklı değildi, hem de yaratacağı momentumu ve etkilerini: Mitinge katılanların sayısı ülke nüfusu içinde anlamlı sayılacak büyüklüklerle ifade edilebiliyordu. Mitingler başladıktan sonra, Cumhurbaşkanı’nı seçme süreci kesintiye uğradı, erken seçim, seçimin olası sonuçlarına bağlı olarak, çok büyük çaplı bir siyasi kriz gündeme geldi. “İktidar bloku” seçeneklerini yeniden gözden geçirmeye, benzer siyasi partiler birleşmeye ülkenin siyasi coğrafyası dönüşmeyebaşladı. Nisan mitinglerini anlamlandırma çabalarının hepsinin bir noktadan sonra yetersiz kaldığını görüyoruz. Bu yetersizlik de “olay” kavramının özelliklerine uygun. Örneğin, bir uçta, insan kalabalıklarını edilgen “sürüler” olarak gören komplocu, “organize çekirdek” açıklaması var, ‘Durum’ ve ‘yapı’ “Durumu” yaratan “yapıya” bakınca, bu “hakikati” anlamamıza yar dolara ulaşan dış borçlarıyla, bozulmaya başlayan bütçe dengesiyle, “katılaşmaya başlayan” enflasyonla, gerilemeye başlayan iç tüketimiyle (iyice daralan iç pazarıyla), Türkiye’nin hiç şansı yok. Londra’da üst düzey bir bankacının Financial Times’ın, finans editörüne itiraf ettiği gibi karşımızda “bugüne kadar görülmemiş büyüklükte, belki 1980’lerde, tam çöküşten önceki düzeyde, ama daha büyük, bir kredi köpüğü var”… “ancak bu banker dahil herkes bu köpüğü büyütmeye devam ediyor” (19/05). Bu köpük mutlaka patlayacak,10 yıllık mali çevirim (198719972007?) bu yıl tamamlanıyor. ABD ekonomisi yavaşlamaya devam ediyor, birinci dört aylık büyüme hızı %1’in altına indi. Korumacılıkla ilgili yasalar mecliste… ABD, İspanya, Portekiz, Yunanistan örnekleri küresel gayrimenkul piyasaları köpüğünün patlamaya başladığını gösteriyor. Türkiye ekonomisinin bugünkü, aşırı kırılganlığının arkasındaysa, 1998 IMF anlaşmasıyla dayatılan, krizden sonra Kemal Derviş’in uygulamaya soktuğu, AKP hükümetinin uygulamaya devam ettiği (bu kredi köpüğünü tümüyle ve %20’ye ulaşan reel faizlerle, içselleştiren) politikalar var. Şimdi, Sayın Baykal, piyasalara güven veriyor, bunlara sadık kalacağını vurguluyor. Halbuki meydanlara çıkarak, “olayı” yaratanlar bu politikalardan, Türkiye’de yarattığı kırılganlıktan, siyasi bağımlılıktan şikâyetçi. Siyasi bağımlılık korkusu, hükümetin AB ve ABD kuklası oldu ğu inancı; AB, ABD ve Kuzey Irak, Rusya üzerinden gelen basınçlardan kaynaklanan jeopolitik bir fırtına olasılığına ilişkin bir korku da “olaya” dahil. Baykal bu alanda da eski, AKP, çizgisini izlemeye kararlı görünüyor. Nihayet, ideolojik açıdan, hem bu ekonomik korkular hem de siyasi kaygılar, neoliberalizmin bireyi yücelten kültürü bir çaresizlik, edilgenlik duygusu, pasif öznellikler yaratmıştı. “Olaya” katılanlar arasında, bu duygu, pasif öznellikler hızla kırılmaya başladı, bir “yapabiliriz” duygusu oluştu ve momentum yarattı. CHP ve Baykal bu kitlenin taleplerine cevap vererek, bu momentumdan yararlanmak yerine, “olayın” dışında kalmış, “olaya” düşman büyük medyanın etkisi altına giriyor, olayın dışındakilerin onayını almaya çalışıyor. Baykal ve CHP sürece yanlış kapıdan girmeye çalışıyor. Hem mutlaka gelecek olan krize karşı korunmak, hem de bu momentumdan yararlanabilmek için, “halkın” (olay dışında kalanlar da dahil) gereksinimlerine, dolayısıyla iç pazara, üretime, iş yaratmaya, sosyal güvenliğe, ulusal bağımsızlık ve demokrasi taleplerine cevap, artık kangren olmuş, Kürt sorununa çözüm olacak, en azından acısını azaltmaya, böylece bir toplumsal çatışma olasılığını zayıflatmaya yönelik önerileri içeren bir seçim kampanyası, hükümet programı gerekli. Yoksa CHPDSP ittifakı seçimlerde hüsrana uğrayacak, momentum kırılacak, karşı tepki başlayacak, çok daha tehlikeli bir “durum” oluşacak. yakupkepenek06@hotmail.com Dosya No: 2004/2064 Talimat Bir borçtan dolayı hacizli bulunan Gaziosmanpaşa İlçesi, Cebeci Mahallesi, 794 parsel sayılı 524700 M2. miktarındaki taşınmazın 52/184320 hissesi, aynı yer 788 parsel sayılı 835000 M2. miktarlı arsanın 52/184320 hissesi, aynı yer 793 parsel sayılı, 690300 M2. miktarındaki arsanın 52/184320 hissesi, aynı yer 978 parsel sayılı 436732 m2. miktarlı taşınmazın 468/1631724 hissesi, aynı yer 977 parsel sayılı 368386 M2. lik arsanın 468/1417128 hissesi, aynı yer 985 parsel sayılı taşınmazın tamamı 317977 M2. olup borçlunun 468/1522944 hissesi, aynı yer 787 parsel 317500 M2. miktarlı taşınmazın 52/184320 hissesi, aynı yer 2871 ada, 1 parsel sayılı 109049 M2.1ik arsanın 76/872392 hissesi, aynı yer 986 parselde 28088 M2.1ik taşınmazın 468/1522944 hissesinin usulen satılarak paraya çevrilmesine, karar verilmiştir. İMAR DURUMLARI: 1 794 parsel; Cebeci Taşocakları mevkii, kamu alanları ve çevresine ait 1/1000 ölçekli imar planında kısmen plan dışı, kısmen spor alanı, kısmen sağlık ocağı, kısmen yol, kısmen çocuk bahçesi, kısmen İst. Büyük Şehir Beld, (kamu alanı) Cebeci imar planında, kısmen toplu konut, kısmen imar yolu, Alibeyköy barajı su toplama havzasında kalmakta olduğu, görüş alınmadan uygulama yapılamıyacağı, bildirilmiştir. 2 788 parsel; Habibler nazım imar planında, kısmen mezarlık alanı, kısmen ağaçlandırılacak alan, kısmen spor ve kısmen de yolda kalacağı, bildirilmiştir. 3 793 parsel; Habibler nazım imar planında spor alanı, Cebeci taşocakları mevkii kamu alanları ve çevresine ait imar planında kısmen spor, İBŞB yol ve sağlık ocağı alanında kaldığı bildirilmiştir. 4 978 parsel; Habibler nazım imar planında kısmen bölge parkı, kısmen de çocuk bakımevi ve yaşlılar yurdunda kalmakta olduğu bildirilmiştir. 5 977 parsel, 978 parsel konumundadır. 6 985 parsel; Cebeci taş ocakları mevkii, kamu alanları ve çevresine ait imar planında kısmen plan dışı kısmen yol, kısmen B.H.A (İ.E.T.T.), kısmen telekom, kısmen BHA (Halk Ekmek) kısmen spor alanında kaldığı, bildirilmiştir. 7 787 parsel; yukarıda yazılı 788 parsel konumundadır. 8 2871 ada , 1 parsel; Cebeci imar planında semt stat alanında kalmakta olduğu, bildirilmiştir. 9 986 parsel; yukarıda yazılı 985 parsel konumundadır. HALİHAZIR DURUMLARI: 1 794 parsel: Cebeci mahallesini saran ana arterle kesilmekte olup bir kısmı malzeme depolama alanı olarak kullanılmakta olduğu, arazinin bir kısmında hafriyat atıklarının bulunduğu, taş ocaklarının çalışmaları nedeniyle arazi eğimli engebeli tabi zeminin bozuk olduğu anlaşılmıştır. 2 788 parsel: 794 parsel konumundadır. 3 793 parsel de aynı 794 ve 788 parsel konumundadır. 4 978 parsel de yukarıdakilerin konumundadır. 5 977 parsel de yukarıdaki parseller konumundadır. 6 985 parsel de yukarıdaki parseller konumundadır. 7 787 parsel de yukarıdakilerin konumundadır. 8 2871 ada, 1 parsel; Cebeci mahallesi, Atatürk Bulvarı cepheli olup sağ cephesinde yol olduğu, üzerinde halen saha düzenleme çalışmalarının olduğu, yer yer kazılmış, hafriyat hareketlerinin olduğu, bir kısmında spor sahası ve ham halde oto pisti bulunduğu, anlaşılmıştır. 9 986 parselin de 985 parsel konumunda olduğu bildirilmiştir. KIYMETLERİ: 794 parselde borçlu hissesinin değeri: 29.605,50 YTL.si, 788 “ “ “ “ 17.667,65 YTL.si, 793 “ “ “ “ 14.605,95 YTl.si, 978 “ “ “ “ 9.394,55 YTL.si 977 “ “ “ “ 9.124.35 YTL.si 985 “ “ “ “ 7.328,55 YTL.si 787 “ “ “ “ 6.717,95 YTL.si 2871 ada, 1 “ “ “ 3.800,00 YTL.si 986 parselde borçlu “ “ 647,35 YTL. Muhammen kıymetlerinde olduğu bilirkişice tahmin ve takdir kılınmıştır. Açık artırma suretiyle satılarak paraya çevrilecektir. SATIŞ ŞARTLARI: 1794 parselin l.nci satışı 03.07.2007 günü saat 09.0009.10 da, 788 “ “ “ 03.07.2007 “ “ 09.2009.30 da, 793 “ “ “ 03.07.2007 “ “ 09.4009.50 de, 978 “ “ “ 03.07.2007 “ “ 13.5014.00 de, 977 “ “ “ 03.07.2007 “ “ 14.1014.20 de, 985 “ “ “ 03.07.2007 “ “ 14.3014.40 da, 787 “ “ “ 03.07.2007 “ “ 14.5015.00 da, 2871 ada, 1” “ “ 03.07.2007 “ “ 15.1015.20 de, 986 “ “ “ 03.07.2007 “ “ 15.3015.40 da Satış 03..7.2007 SALI günü yukarıda yazılı saatler arasında GAZİOSMANPAŞA l.İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’nde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartiyle 13.7.2007 CUMA günü yukarıda yazılı saatler arasında GAZİOSMANPAŞA l. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’nde ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilememişse taşınmaz en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak üzere artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin 40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetinin %20’si nispetinde pey akçesi (YTL.sı veya devlet tahvili dışındaki döviz kabul edilmeyecektir) veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi, tapu satım harcı satış bedelinden ödenecek, damga resmi, tahliye ve teslim masrafları ile KDV, tapu alım harcı alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (x) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır, aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın Dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılım dosya numarası ile Müdürlüğümüze başvurmaları ile satış ilanın tebliğ edilmeyen alakadarlara tebliğ yerine kaim olacağı ilan olunur. 14.05.2007 (x ) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 26895) GAZİOSMANPAŞA l. İCRA MÜDÜRLÜĞÜNDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI CUMHURİYET 13 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear