24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 MAYIS 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA ÇANKAYA’YI TEMİZ TUT, TÜRKİYE’Yİ KİRLETME! 17 Abdullah Gül, Cumhuriyet’e dava açacakmış... “Karısına özenmiş olmalı!” BU iktidar tarafından ırzına geçilen demokrasimizde, Genelkurmay Başkanlığı’nın kamuoyuna yaptığı açıklamanın ardından, iktidarın 15 saat kadar düşünüp “rest” çekmesi üzerine ortaya iki seçenek çıktığını belirtmiş veya İslamcı hükümetin Genelkurmay Başkanı’nı görevinden alacağını ya da Genelkurmay Başkanı’nın istifasını vereceğini öngörmüştüm. İkisi de olmadı. Çünkü hükümetin gücü yetmedi. Çünkü Genelkurmay Başkanı da Türk ulusunu yalnız bırakmadı. Tandoğan’ın ardından Çankaya mitingi de gösterdi ki Türk halkı, Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamasının arkasında duruyor, aynı kuşkuları paylaşıyor; ABD ve AB komiserlerinin “demokrasi nasihatleri”ni ciddiye almıyor; laik ve demokratik Cumhuriyete kendisi sahip çıkıyor. Yurtdışından ithal edilip içerdeki işbirlikçiler aracılığıyla GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM Rekor Okan Öztürk: “Tayyip yine rekor kırdı: Türkiye tarihinde ilk kez milyonlarca kişinin sokağa çıkıp bir meydanda toplanmasını sağladı.” pazarlanmaya çalışılan o nasihatler, ancak İslamcı iktidara geçici bir rahatlama veriyor, hepsi bu. Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamasına “rest” çeken hükümetin kamuoyuna yansıtmaya çalıştığı “Başbakan, Genelkurmay Başkanı ile telefonda görüştü; her şey yolunda” türü bilgiler de gecici rahatlamanın yarattığı bir “rehavet”ten öteye gitmiyor. Bundan sonrasında Genelkurmay Başkanlığı’nın kamuoyuna, ulu önderimiz Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin varlık nedeni olan temel ilkeler üzerine “sahte demokratlar” bile acaba asker ne düşünüyor diye meraktan çatlasa dahi yeni bir açıklama yapacağını da hiç ama hiç sanmıyorum. Halk Herkes soruyor: Genelkurmay açıklamayı neden gece yarısı yaptı?’ Sabaha karşı yapmamak için! Kavram Ramiz Yıldırım: “Alın size yeni bir kavram: Tayyiban” Hem sözün bittiği yerdeyiz hem de artık söz halkta! İktidar yalakası medyanın Tandoğan’da çuvala sığdırmaya çalıştığı “mızrak” Çağlayan’da ortaya çıkmış ve çuval yırtılıp çöpe atılmıştır. Bir düğünbayram havasında sokağa dökülen halk, bu hükümetin siyasi ömrünün bittiğini dünyaya ilan etmiştir. Şimdi bunun gereğinin yapılması gerekmektedir. Bunun gereği de hemen seçime gidilmesidir. Fakat Türkiye’nin bu hükümetle seçime gitme gibi lüksü yoktur. Hükümet istifa etmeli, ulusal bir koalisyon hükümeti ile seçime gidilmelidir. Öte yandan Türk halkının merkez sağda ve özellikle merkez solda, koltuk sevdalılarına da tahammülü kalmamıştır. Halk, siyasetçilerin önüne geçmiş yürümektedir. Akıllı siyasetçi birleşir ve halkın peşine düşerse kazanır! Çağlayan Gürül Gürül Akarken… Yıllardır uğraştığımız ve neredeyse bu yüzden her çevreden “paranoyak” damgası yediğimiz antilaik, yobaz darbe girişimine karışı akan her damlanın nihayet gürül gürül bir çağlayan olarak karşımıza çıkışını yaşadık 29 Nisan Pazar günü. Malum çevrelerin beklemediği bir büyük devrim, koca bir tokattı: Sivilin tokadı. Pazar günü Çağlayan’da yaşananları “Batı” aslında hiç anlamadı. Çünkü haber kaynakları yoktu anlayacak! Yıllardır Erdoğan ekibi ve bizim malum medyanın 2. cumhuriyetçiİslamcı yorumları, Pamuk sendromu gibi gölgelerle yaşamışlardı. Bu volkan nasıl oluştu da patladı, hiçbir şey anlamadılar. Ve hâlâ da anlamıyorlar. Pazar gecesi Corriera della Sera muhabiri benimle röportaj yaparken “Halk orduya karşı direnmiş değil mi” diye sordu(!) Tam tersine halkın orduyu ve demokrasiyi bağrına bastığını öğrenince şaşırdı. Önündeki ajans haberleri başka şey söylüyordu! Pazar günü Çağlayan’da yaşananları AKP anlamadı. Çünkü onlara göre artık pek yakında “dikensiz bir Gül bahçesinde”, Yeşil devrimlerini tamamlıyor olacaklardı. Her şey istedikleri gibi gidiyordu: Medyanın, malum çıkar ilişkileri tacizleriyle susturup işini bitirmişlerdi. Sol partiler hâlâ o derbederlikler ve bölünmüşlükler içinde aymazları oynuyordu. Diziler, maç kavgaları ve geçim derdi halkı oyalamaya yetiyordu. Unuttukları bir şey vardı; o da bu onurlu halkın, Atatürk Cumhuriyeti olarak şahlanma kapasitesiydi. Amerika’daki hocaları anlaşılan dersin bu kısmını pas geçmişti(!). İşte hayat böyledir Tayyip Bey, 13 Nisan’da neredeydiniz, 1 Mayıs’ta nerelere geldiniz! “Ne oldum” değil, “Ne olacağım” denmesi gereken bir ömür yaşadığımız bir defa daha tescillendi. Pazar günü Çağlayan’da yaşananları medya da anlamadı! Evet, çıkarşantajoportünizm üçgenlerinde ruhlarını çoktan teslim etmişlerdi. Ama, Fethullah dizileri ya da Taha Akyol, Fehmi Koru, Kürşat Bumin, Ali Bayramoğlu, Cengiz Çandar, Mehmet Altan yorumları ile bu halkı güzel güzel “pışpışlamaya” devam etmiyorlar mıydı? Anlayamadıkları şuydu: Artık o TV yorumlarında, yarattıkları uyduruk “köşe”lerde “evde yalnızları” oynuyorlar. Bütün o gülünç “Medya Gülleri” artık halkla değil, yalnız, boş odalarda birbirleriyle konuşur gibiler. İşte o yüzden kara kara düşünüyorlar, “Nasıl olur da bu halk masallarımıza kanmayıp uyanabildi” diye… Geçen hafta bütün yabancı televizyonlara verdiğim en önemli bilgi bence şuydu: “Cumhuriyet gazetesi ve Kanaltürk TV’sini izlemiyorsanız, bu ülkeyi anlayamazsınız”. Tanımadığınız öbür Türkiye de işte böyle ‘Çağlayan’lara kapılıp, ‘Tan’ yeri ağarırken ‘Doğan’ güneşle coşar gider. Evet sevgili gazetem: ‘Tehlikenin farkında mısınız?’ diye ısrarla sordun ve bu halk sana yanıtını nisan ayında en gür sesiyle verdi. Hem de damarlarına zorla akıtılan tüm uyuşturuculara rağmen! ??? Türk kadınları ile gurur duyuyorum. Yıllardır kol kola çalıştığımız Prof. Necla Arat, Prof. Türkan Saylan, Meriç Velidedeoğlu, Gülsevil Yaşer ve tüm diğerleri, Atatürk devrimlerini son nefeslerine kadar korumaya kararlı örnek abideler. “Ankara’nın gölgesi altında kalırsınız” gibi cesaretten uzak moral bozmalara aldırmadan bizlerle el ele vererek, 600 sivil toplum kuruluşu ile işbirliği yaparak bu mucizeyi gerçekleştirdiler. Bir tek şu eklenebilir: Coşkulu konuşma adedi arttırılmalıydı. Bu bağlamda Tuncay Özkan’ın konuşması, halkın coşkusunu ve tepkisini toparlama açısından çok yerinde geldi. İnsanları ayağa kaldırdı, Erdoğan’ı silkeledi. Kullandığı “dil”de biraz daha dikkatli olabilirdi, legal hiçbir fire vermemek için. Özkan şöyle bir “dil sürçmesi” yaptı konuşmasında: Bu mücadeleyi, bu zihniyete karşı dört yıldır sürdürdüğümüzü söyledi. Kendisi bunu dört yıldır yapıyor olabilir de, örneğin adı geçen dernek başkanı değerli kadınlarımızla beraber 20 yıldır bu büyük mücadeleyi yurdun her yerinde aralıksız sürdürüyoruz. Ya da İlhan Selçuk, Alev Coşkun gibi isimler 50 yılı aşkın süredir kılık değiştiren aynı karanlıkla boğuşuyorlar! Aksoy, Mumcu, Kışlalı gibi en sevdiğimiz isimleri bu uğurda alçak yobazlara şehit vermeye başlayalı 17 yıl oldu. Özkan gibi aramıza eklenen her taze güce büyük ihtiyacımız var, ama şeriatçı anlayışla kapışmamızın kökü Kubilay’a kadar gidiyor. Öte yandan şu gerçek de yüreğimize su serpiyor: Özkan, şer odaklarına karşı kurduğu kanalla bu sesin yükselmesine, toplumla buluşmasına büyük katkıda bulundu, bulunuyor. Pazar günü mitinge oğlumu da götürdüm. Aynen “Ortanın Solu” mitinglerine 8 yaşındayken babamın beni taşıdığı gibi. Tabii ayakları ağrıdı, yoruldu, 20 metrede bir duraklayıp halkla sloganlar atarak yürüyen babası da işleri kolaylaştırmadı! Ama o, çocukların hepsi, bu yürüyüşlerin onların özgür yarınları için yapıldığını anlayıp o gün orada bulunmuş olmaktan gurur duyacaklar. Son söz: Abdullah Gül, o meşhur bahtsız demecini aktaran Cumhuriyet’e dava açmış! Sn. Gül’e iki soru: 1995 KasımAralık aylarında The Guardian ve Posta’ya tekzip yollamayı akıl etti mi? Bir de aynı davayı 1995’te Posta’nın sahibi olan Sn. Aydın Doğan’a da açmayı düşünüyor mu? email: bedbay?tnn.net Faks: 0212 227 34 65 Yağmur Ekim SESSİZ SEDASIZ (!) Ampulcü Gülhan Elmas: “AKP’nin Meclis Başkanı Bülent Arınç, bu gidişle Meclis’teki ampulleri de iktidar milletvekillerinden sayacak!” Diyanet ve Kutlu Doğum Haftası DİYANET İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, lütfen kamuoyuna açıklar mısınız? İslam peygamberinin doğum günü olan 12 Rebiülevvel’i, 2007 yılı itibarıyla miladi takvime çevirdiğiniz zaman 30 Mart Cuma gecesi Mevlit Kandili olarak kutlanırken; “Kutlu Doğum Haftası”nı niye ulusal bayramlarımızdan 23 Nisan’a denk gelecek şekilde 2027 Nisan 2007 tarihleri arasında kutluyorsunuz? Hicri takvimi miladi takvime uyarladığınız zaman bu yılki Kutlu Doğum Haftası’nın 30 Mart5 Nisan arasında kutlanması gerekmiyor mu? Peygamberin doğum yılı olan ve miladi takvime göre 571 yılında 20 Nisan’a denk gelen 12 Rebiülevvel gününü niye her yıl 20 Nisan’da Mevlit Kandili olarak kutlamıyorsunuz da Mevlit Kandili’ni her yıl farklı günlerde kutluyorsunuz? İslam peygamberinin doğum gününün kutlanmasına ilişkin Kuran’da hangi buyruklar vardır? Miladi takvime göre 10. ve 12. yüzyıllar arasında Mısır’da hüküm süren Fatımiler tarafından ilk kez kutlanan “Mevlit Kandili”nin Kuran’daki yeri nedir? Kutlu Doğum Haftası’nın Kuran’daki yeri nedir? Başkanlığınızın 2027 Nisan arasına denk getirdiği Kutlu Doğum Haftası’nı mart ayı sonundan başlayarak mayıs ayı başına kadar sürecek şekilde ve yerel yönetim veya dernekleri kullanarak kutlayan çevrelere yaptığınız herhangi bir uyarı var mı? Akif Kökçe: “Genelkurmay açıklamasını eleştirenlerden anlıyoruz ki; hırsızı görünce ‘hırsız var’ diye bağırmak demokrasiye aykırı!” Hırsız Tandoğan’a Akan İnsan Seli Çağlayan’da Tsunami Oldu PERİHAN ERGUN “Türkiye’de Cumhuriyetin sonu geldi... Kesinlikle laik sistemi değiştirmek istiyoruz” diyen ABD’nin Gül’üne Çağlayan Meydanı’nda milyonlara varan yüz binler yanıt verdi. Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği yaşlı gençler, kadınlar, kızlı, erkekli gençlerimiz, bebelerimiz ellerinde salladıkları albayraklarının eşliğinde Mustafa Kemal aşkıyla yazılıp çizilmiş özsözlü pankartlarıyla, baharın papatyalı gelincik tarlalarını oluşturmuşlardı. Onun Cumhurbaşkanlığı adaylığına, AKP’nin şeriat ve tarikatçılıkla, ABD’nin emir erliğiyle üç kişilik demokrasi karşıtı egemenliğine tepkilerini, iktidara ve tüm dünyaya var güçleriyle duyurdular. Sayın Başbakan, bu defa Çağlayan’da dört milyona ulaşan BinDirilmiş Kıt’aları kerrat cetvelini unutmadan sayabildiniz mi? Sayamadınızsa ben size öğretmence hatırlatıvereyim dedim(!). Bu düzenli ve barışçıl mitingin düzenleyicilerinin tümü Atatürk Cumhuriyetinin gönüllü kadınlarıydı. “Bizim kadınlarımız”dı. Komisyonun başkanı Kadın Araştırmaları Derneği’nin kurucu başkanı Prof. Necla Arat’tı. Devamla ÇYDD ve Vakfı Başkanı Prof. Türkan Saylan, ADD 2. Başkanı Prof. Nur Serter, KAD Başkanı Av. Nazan Moroğlu ve Çağdaş Eğitim Vakfı, Türk Kadınlar Birliği, Cumhuriyet Kadınları, İstanbul Barosu Kadın Sorunları Yönetim Kurulu’ndan Av. Aydeniz Alisbah Tuşkan, derneklerini temsilen Prof. Ayşel Ekşi ve bu kuruluşların yorulmak bilmeden özveriyle çalışan kadınımızın, yaratıcı doğurganlığının simgesi olmuştu. Bunun ürünü, E5 yolundan giren araçların tıkanıklığına karşın Beşiktaş ile Dolapdere’ye kadar akan insan seliyle üç milyona ulaşan tsunami oldu. İğne atsan yere düşmeyecek yoğunluktaki topluluk, ana babaları birmişçesine, kardeşçe Bulutsuzluk Özlemi’nin, Sadık Gürbüz’ün, Tolga Çandar’ın ve gene Edip Akbayram’ın türkülerine coşkuyla katılarak hatta oynayarak eşlik ettiler. Aralıksız ve durmaksızın Ata’mızın ilkelerini demokratik Cumhuriyetimizin deyişlerini bir ağızdan ant içercesine tekrarladılar. Onurumuz olan TSK’mizi yıpratmak isteyen iç ve dış güçlerle, satılmış medyaya karşı tepkilerini onları kucaklarcasına gösterdiler. En çok da sağ ve özellikle sol muhalefe, kendi aralarında siyasi iktidar hırslarından soyutlanarak “Birleşin, birleşin” sedalarıyla, birleşerek başımızın derdi iktidardan memleketimizi kurtarmalarını tekrar tekrar dile getirdiler... Ne olur artık bu avazı duyun, tehlikeyi yurtseverlikle fark edin, Cumhuriyetimiz elden giderken iyice bilin ki sizler de siyaset tarihine kara harflerle yazılarak yok edileceksiniz. Atatürk’e olan borçlarınızı unutmayıp ödeyin... ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN İSTANBUL CUMOK ÇAĞIRIYOR İstanbul’u, Trakya’yı, Marmara’yı 05 Mayıs 2007 Cumartesi günü saat 14.00’te Çanakkale Cumhuriyet Meydanı’nda Cumhuriyet’e sahip çıkmaya çağırıyoruz. SEN GELMEZSEN BİR EKSİĞİZ TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 1 Mayıs www.mumtazarikan.com İstanbul İletişim: 0537 871 82 34 0533 438 50 22 Not: Trakya ve Marmara CUMOK oluşumları kendi organizasyonlarını yapacaktır. www.cumok.org 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Şarlatan, yalancı, hileci. 2/ 1 Karışık renk 2 li... Tarlayı sü 3 rerek dinlenmeye bırakma. 4 3/ Yunan mito 5 lojisinde, içenleri ölümsüzlü 6 ğe kavuşturan 7 tanrı içkisi... Şaşma belirten 8 bir ünlem. 4/ 9 Eski özel oto1 2 3 4 5 6 7 8 9 mobillerin karoseri biçimi. 5/ Karakter... 1 E K L İ P T İ K ABD’nin bir eyaleti. 6/ 2 P O Y R A R A P Küçük boylu, uzun ve 3 İ Y O T HON A ipeksi tüylü, sarkık ku 4 L N İ S A N R laklı bir köpek cinsi... 5 E T C A Z İ B E İslam kültürlerinde, 6 P E K A R İ R O belirli kurallara uyarak güzel yazı yazma sa 7 S R İ L A N K A ON S natı. 7/ En kalın erkek 8 İ A N E T sesi... Eski ve bilinme 9 S A N A R Ş E yen bir tarihi anlatmakta kullanılan deyim sözü. 8/ Tavlada “üç” sayısı... Yoksullara yiyecek dağıtan hayır kurumu. 9/ Düşünülenin tersini söyleyerek yapılan ince alay... Yankı. GÖZDE SEBZECİ ile BARIŞ SÜTER 28 Nisan 2007 günü evlendiler. Kutluyor, mutluluklar diliyoruz. ERİNÇ’ler CUMHURİYET 17 K YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Dönek, güvenilmez... Bir nota. 2/ İngiltere’de çok sevilen bir cins bira... Briçte iki manştan oluşan bölüm. 3/ Gereksiz, anlamsız ve boş söz. 4/ Titan elementinin simgesi... İçe doğmayla akla gelen yaratıcı duygu. 5/ Mersin’in bir ilçesi... Bir soru eki. 6/ Patlayıcı bir madde... Bir nota. 7/ “ herşeydir / Sil beni” (İlhan Berk)... Gereğinde kullanılmak için saklanan tahıl. 8/ Eskiden ücret karşılığı ölünün arkasında ağlayan kadın... İlave. 9/ Unvan... Argoda hamama verilen ad.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear