24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 31 MART 2007 CUMARTESİ 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN TBMM’nin, Ermeni soykırımı tasarısına karşı kulis çabaları sürüyor Kurnazca ve Çirkin Bir Oyun Oynanıyor Kayıtlı seçmenin yüzde 25’inin, sandık başına gidenlerin yüzde 33’ünün desteğine sahip olduğu halde, saçma baraj sistemi sonucu parlamentoda üçte ikiye yakın bir çoğunluğa sahip bulunan AKP şimdi anayasanın 102. maddesinin öngördüğü nisabı da hiçe sayarak, herhangi bir uzlaşmaya yanaşmadan yeni cumhurbaşkanını seçmek istiyor. Aslında Cumhurbaşkanlığı seçiminin önemini Tayyip Erdoğan yönetimindeki AKP’nin “sivil darbe girişimi” çerçevesinde ele aldığımızda doğru kavrayabiliriz. Devletin erkini elinde tutarak, küreselleşme rüzgârının ve büyük dış desteklerin de yardımıyla AKP, devletin laik hukuk devleti niteliğini bir İslam Cumhuriyetine çevirmek istemektedir. Ahmet Necdet Sezer Çankaya’da oturduğu sürece, anayasanın 103. maddesindeki yeminine sadık kalarak, 104. maddenin kendisine verdiği yetkileri kullanıp, bir ölçüde sivil darbenin önünü kesmeye çalıştı. Onun bu tavrı, 864 rakımlı tepe olan Çankaya’nın önemini daha da arttırdı ve AKP kurmaylarına bu tepe ele geçirilmeden darbenin tamama erdirilmesinin güç olduğunu gösterdi. Şu anda darbenin 864 rakımlı tepeyi ele geçirme operasyonu aşamasındayız. Olaya bu açıdan bakıldığı zaman, oraya çıkacak kişinin Erdoğan ya da bir yandaşı olması arasında hiçbir fark bulunmadığı açıkça görülmektedir. ??? Aslında yapılmak istenen kitabına uydurularak ya da uydurulmayarak, 864 rakımlı tepe kuşatmasını “mutlu son” ile tamamlamaktır. Uygulanan yöntem ise, darbenin başından beri yapıldığı gibi, dikkatleri, askeri darbe söylentileri üzerinde yoğunlaştırmak ve buna karşı kendilerini meşru zemin olarak göstermektir. Son zamanlarda, askeri darbe söylentilerinin yoğunlaşması, kimi “günlük”lerin basına sızdırılmasının ardındaki neden işte budur. Son olarak eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek’in darbe planlarından söz eden notları da basına sızmış, fakat Sayın Örnek bunları yalanlamıştır. Şimdi burada, bazı noktalar üzerinde durup düşünmek gerekir. Darbe veya muhtıra gibi girişimler içinde bulunan bir kişi bunları böylesine herkesin eline geçecek biçimde tarihe not düşer mi? 2004 yılı için planlandığı ileri sürülen bu girişimler, neden tam da şimdi basına sızdırılmakta ve gündeme oturtulmaktadır? Bu notlar nasıl ve kimler tarafından sızdırılmışlardır? Hangi amaca yöneliktirler? Orgeneral Örnek’in böyle bir günlüğüm yok açıklaması, neden yeterli bulunmamaktadır? ??? Görüldüğü gibi, güya kurnaz, ama aslında çok çirkin bir oyun oynanmaktadır. Askerlerin de, sivillerin çoğunluğu gibi, gidişattan tedirgin oldukları doğrudur. Ama askerlerin gidişattan tedirgin olmaları demek, illa askeri müdahale anlamına gelmemektedir. Kaldı ki, askeri darbe öcüsü de, hiçbir şekilde, anayasal açıdan aralarında hiçbir fark bulunmayan sivil darbeyi haklı göstermemektedir. Nitekim, daha önce Refah Partisi, daha kaba yöntemlerle bir sivil darbe girişiminde bulunmuş ve yasalar çerçevesinde bu parti kapatılmıştır. Sivil darbelerin tarihine baktığımız zaman orada önemli bir yer tutan Refah Partisi’nin yasal yollarla kapatıldığı, bu kapatılmanın AİHM tarafından da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı bulunmadığı, laiklik karşıtları tarafından ısrarla unutturulmak istenmektedir. Türkiye’de şu anda laik demokratik hukuk devleti tehdit altındadır. Bu konuda en yakın tehdit, kimilerinin iddia ettiklerinin aksine, askeri darbe değil, şu anda yürütülmekte olan sivil darbedir. Türkiye’deki gidişin sonu kışladan çok, tekkede bitecek gibi görünmektedir. Şu anda, dikkatleri askerin üstüne çekmek isteyenler, büyük tehlikeyi gizlemeye çalışanlardır. “Tehlikenin farkında mısınız?” ABD’ye 3. heyet ? TBMM’den ABD’ye sözde Ermeni soykırımı tasarısıyla ilgili olarak gidecek 3. milletvekili heyetinin programı netleşmeye başladı. TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Mehmet Dülger başkanlığındaki heyette, AKP’den Yaşar Yakış, Zekeriya Akçam ve İbrahim Özal, CHP’den Onur Öymen ve Şükrü Elekdağ’ın yer alması bekleniyor. EMİNE KAPLAN Yahudi lobisinden Erdoğan’ın Haniye’yi davet etmesine sert tepki İkinci Hamas krizi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Arap Birliği zirvesi için gittiği Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da Filistin’in Hamas’lı Başbakanı İsmail Haniye’yi Türkiye’ye davet etmesi, ABD Yahudi lobisinin sert tepkisine neden oldu. ABD Kongresi’ndeki Yahudi lobisinin önde gelen ismi Tom Lantos, önceki gece Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ü arayıp “Hassasiyetlerimiz konusunda hassasiyet bekliyoruz. Haniye, Türkiye’yi ziyaret ederse bu durum sizin, hassasiyetlerimizi dikkate almadığınızı gösterecektir” diyerek ABD Kongresi’ndeki sözde Ermeni soykırımı tasarısının engellenmesi konusunda “Yahudi lobisinin isteksiz!” davranabileceği uyarısında bulundu. Başbakanlık Sözcüsü Akif Beki ise Anadolu Ajansı’na isim vermeden şu an için Haniye ziyaretinin öngörülmediğini açıkladı. Beki açıklamasında, Erdoğan’ın Riyad’da Filistin heyetinin başkanı Mahmud Abbas’a genel bir davet yaptığını vurguladı. Filistin Başbakanı Haniye ise dün Riyad’da Türkiye’yi ne zaman ziyaret edeceğinin sorulması üzerine “nisan ayının sonlarında” yanıtını verdi. Öte yandan, Time dergisine demeç veren İsrail Başbakanı Ehud Olmert, Haniye’yi, “İsrail’e karşı saldırı düzenleyen teröristlere para aktarılmasına yardımcı olmakla” suçlayarak “O bir terörist” dedi. asirmen?cumhuriyet.com.tr ANKARA ABD Temsilciler Meclisi’nin gündeminde bulunan sözde Ermeni soykırımı tasarısına karşı kulis yürütmek üzere 3. milletvekili heyeti, 14 Nisan’da ABD’ye gidiyor. Heyete başkanlık edecek olan TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Mehmet Dülger, ABD’li parlamenterleri ikna edebilmek için Akdamar Kilisesi’nin açılması, soykırım yapılmadığını gösteren belgelerin yer aldığı kitap ve CD’leri kullanacak. TBMM’den ABD’ye sözde Ermeni soykırımı tasarısıyla ilgili olarak gidecek 3. milletvekili heyetinin programı netleşmeye başladı. TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Mehmet Dülger başkanlığındaki heyet, 1421 Nisan günleri arasında ABD’de temaslarda bulunacak. Heyette, AKP’den Yaşar Yakış, Zekeriya Akçam ve İbrahim Özal, CHP’den Onur Öymen ve Şükrü Elekdağ’ın yer alması bekle Erdoğan’ın, İsmail Haniye’yi davet etmesinin, ABD’deki Yahudi lobisinin Ermeni tasarısına karşı faaliyetlerini durdurabileceği belirtildi. niyor. Gezinin Cumhurbaşkanlığı adaylığı için başvuru takvimine denk gelmesi, AKP içinde önce sıkıntı yarattı. TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın gezinin bu tarihler arasında yapılmasına karşı çıktığı, ancak daha sonra Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün devreye girmesiyle sorunun çözüldüğü öğrenildi. Geziyle ilgili olarak hazırlıklara başlayan Dülger, ABD’deki Türk Büyükelçisi ile görüşerek ABD Temsil ciler Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı başta olmak üzere parlamenterler ile toplantılar ayarlanmasını, büyükelçiliğin de parlamenterlere resepsiyon vermek üzere hazırlık yapmasını istedi. ABD’li parlamenterleri ikna edebilmek için Akdamar Kilisesi’nin açılış törenine ilişkin CD ve kilisenin tarihini anlatan albüm hazırlatan Dülger, “Biz Ermenilere düşman olsaydık, bizden toplanan vergilerle kilise 3 milyon YTL harcanıp restore edilmezdi” söylemini kullanacak. Dülger, ayrıca Ermenilere soykırım yapılmadığını belgeleriyle ortaya koyan Kamuran Gürün’ün “Ermeni Dosyası”, Mehmet Perinçek’in “100 Belgede Ermeni Meselesi”, Bilal Şimşir’in “Ermeni Meselesi” adlı kitabı ile Rus Başkonsolosluğu yapan General Mayevski’nin kitabının yer aldığı kitap setini ABD Kongresi’nin kütüphanesine hediye etmeyi planlıyor. Sezer, Özgenç’i YÖK üyeliğine atadı ? ANKARA (ANKA) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Bakanlar Kurulu’nun Yükseköğretim Kurulu üyeliği için seçtiği Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İzzet Özgenç’in seçimini onayladı. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, Prof. Dr. Türkan Saylan’ın görev süresinin sona ermesi nedeniyle boşalan Yükseköğretim Kurulu Üyeliği’ne, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İzzet Özgenç’in Bakanlar Kurulu’nca yapılan seçimini onayladığı bildirildi. Kızıldere Katliamının 35. Yılı Kızıldere neresidir birçok kimse hatırlamaz bile. Genç kuşaklar ise hiç duymamıştır. 68 kuşağı için ise Kızıldere bir acının adıdır. Orada 68 kuşağının önde gelen 10 devrimcisi yaşamlarını yitirdiler. Daha açıkçası 12 Mart askeri darbesinin militaristleri onları Tokat’ın Niksar ilçesinin Kızıldere köyünde sıkıştırıp topluca öldürdüler. Ben ve 68 kuşağından birçok arkadaşımız, onlar Kızıldere’de kuşatılıp öldürüldüklerinde Ankara Mamak Askeri Cezaevi’ndeydik. Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan idama mahkum edilmişlerdi ve cezaları Askeri Yargıtay tarafından onanmıştı. Türkiye nefesini tutmuş beklerken bir grup devrimci İstanbul Maltepe Askeri Cezaevi’nden tünel kazarak kaçtılar. Aralarında Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Ulaş Bardakçı, Ömer Ayna’nın bulunduğu devrimcilerin cezaevinden kaçması darbecileri çıldırttı. Yoğun ev baskınları ve arama taramayla şiddeti artırdılar. Cezaevinden kaçan ODTÜ’lü Ulaş Bardakçı bir evde kıstırılıp öldürüldü. Mahir Çayan ve arkadaşları üzerindeki takip ve sıkıştırma üst düzeye çıkartıldı. Daha sonra ayrıntılarını öğrendiğimiz şekilde, Mahir Çayan ve arkadaşları, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını idamdan kurtarmak amacıyla değişik planlar yaptılar. Ancak baskıların artması ve arama çemberinin daralması nedeniyle önce Ankara’ya, oradan da Karadeniz’e eylem örgütlemek ve Deniz’leri idamdan kurtarabilmek için gittiler. Ünye’deki İngiliz üssünü basıp oradaki 4 İngiliz teknisyenini kaçırıp Kızıldere köyüne saklandılar. Deniz’lerin idamının durdurulmasını istediler. O eyleme Mahir Çayan’la birlikte katılan devrimciler şunlardı: Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz, Saffet Alp, Sinan Kazım Özüdoğru, Ertan Saruhan, Hüdai Arıkan, Ahmet Atasoy, Ömer Ayna, Ertuğrul Kürkçü ve Cihan Alptekin. ??? İngiliz teknisyenlerinin kaçırılması ve Mahir Çayan ve arkadaşlarının yerinin belli olması 12 Mart cuntacılarını mutlu etti. Onları bir köyde kıstırıp yok etmek cuntacılar için bulunmaz bir fırsattı. Saklandıkları evi bombardıman ettiler ve İngiliz teknisyenlerle birlikte 10 devrimci de öldürüldü. O eylemden bir tek Ertuğrul Kürkçü sağ olarak kurtuldu. O da 17 yıl cezaevinde yattı. Bu katliam 30 Mart 1972 tarihinde gerçekleşmişti. 36 gün sonra, 6 Mayıs 1972 tarihinde Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edildiler. Mahir’lerin öldürülmesi ve Deniz’lerin idamı Türkiye’nin siyasi tarihi içinde önemli dönüm noktalarından birisi oldu. ??? 12 Mart 1971 askeri darbesinin cuntacıları devrimci gençleri önce cezaevlerine kapattılar, işkenceler yaptılar, ardından idam ettiler ve baskınlarda kurşuna dizdiler. Bu militarist şiddet daha sonraki birçok şiddet eyleminin ve çılgınlığın da başlangıcı oldu. 1970’lerden sonraki eylem ve çatışmalarda binlerce genç şiddet eylemlerinde yaşamını yitirdi. Türkiye’nin bilinçli olarak, bir askeri darbe amacıyla bu eylemlerin içine çekildiğini şimdi daha iyi anlayabiliyoruz. 12 Eylül 1980 askeri darbesinin bir sol gelişmenin önünü kesmek, toplumu askeri darbeye hazır hale getirmek amacıyla düzenlenen bir dizi provokasyonun ardından geldiğini görüyoruz. ??? Kızıldere’de Mahir Çayan ve arkadaşlarının yaptıkları tartışılabilir. O koşullarda yapılan bu eylemlerin başarı şansı olmadığı ve militaristleri daha da cesaretlendirdiği söylenebilir. Bütün bunlar doğru olsa bile, Kızıldere’de 10 devrimci gencin kasıtlı olarak imha edildiği gerçeği değişmez. Kızıldere, militaristlerin devrimci gençlerden intikam almasıdır. Gözü dönmüş darbeciler gençleri imha ederek Türkiye’yi bir karabasan içine sokmayı amaçlamışlardı ve amaçlarına ulaştılar. Kızıldere katliamı, Türkiye’de devlet içinde yuvalanmış faşist çetenin, bir darbe merkezinin ürünüdür. Daha sonra Kontrgerilla olarak anılacak bir örgütlenmenin Kızıldere cinayeti, Türkiye’yi iç savaşa sürükleme planının ilk adımlarından birisidir. ??? Türkiye, ne 67 Eylül’le, ne Menderes’lerin idamıyla, ne Deniz Gezmiş’lerin idamıyla, ne de Kızıldere ile yüzleşti. Türkiye, darbelerde kendi çocuklarını öldüren bu kanlı tarihiyle derinlemesine yüzleşmedikçe, bugünlerini de doğru dürüst anlayıp başarılı adımlar atamaz. Mahir’ler, bizim arkadaşlarımızdı. 35 yıl önce onları yitirdik. Bizim kuşak çok yürekli ve değerli insanlarını yitirdi. Bu acı bizim yüreğimizde hâlâ tazeliğini koruyor. Onları sevgiyle anıyoruz. CUMHURİYET 04 CMYK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear