25 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
31 MART 2007 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul 15 Stockholm Y Y Y Y Y Y Y Y Y 11 15 15 12 17 16 18 18 12 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y Y Y Y Y Y 12 17 15 16 11 15 12 13 19 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y B B B B B B B 22 21 18 18 14 17 7 10 4 Trabzon Ankara Erzurum Hakkari İzmir Antalya Ş.Urfa Adana Yurt geneli parçalı ve çok bulutlu, Marmara, Ege, Akdeniz, İç Anadolu, Karadeniz, Doğu Anadolu’nun batısı ve Adıyaman çevreleri yağışlı geçecek. Rüzgâr yurdun batı kesimlerinde kuzey ve kuzeydoğu, diğer yerlerde güney ve güneybatı yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette, yurdun batı kesimlerinde kuvvetli olarak esecek. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih B B B Y Y Y Y B Y 11 15 12 13 17 17 18 16 15 Yağmurlu Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y Y Y Y Y B Y Y 16 15 12 14 14 11 15 14 15 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı B B B B B B Y Y Y 15 9 2 12 7 10 14 25 20 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın 16 Mart 2007’de Harp Akademileri’ndeki kamuoyuna yansımayan konuşması açıklandı ve görüldü ki; asker yine gerçekleri sivil otoritelerden önce ve gayet açık bir dille söylemekten kaçınmadı, kaçınmıyor. Nedir o gerçek? Kürt belasının nasıl ve kimler tarafından başımıza bela edildiğini bir iki cümleyle ortaya koyuyor ve yıllardır bir türlü söylenemeyen gerçek böylece tozlu dosyalardan gün ışığına çıkarılmış oluyor. ??? Orgeneral Büyükanıt, “Bugün karşımızda bulunan birçok sorunun geçmişin yanlış çözümleri olduğunu kabul etmemiz gerektiğine inanıyorum. 1991 yılında Irak’ta 36’ncı paraleli çizip, ona destek vererek Kuzey Irak’ta bugünü yarattığımız bir gerçektir. Kendi yaptığımız hataları başkasına yükleme şansımız yoktur” dedi. Bu bir iki cümle büyük bir hatanın bugün doğurduğu sonuçları dile getiriyor. Zamanında 1991’lerde bugün hâlâ el bebek gül bebek, vizyon sahibi böyyük devlet adamı diye kimi “köşelerin” baş tacı ettiği Turgut Özal; Saddam zulmünden kaçacak on binlerce Iraklı Kürt’ün bir kez daha Türkiye’ye sığınmalarını önlemeyi gerekçe yaparak… Irak’ın 36. paralel üstünde kalan bölümüne Saddam Hüseyin’in müdahale etmesini önleyeceğini gerekçe yaparak… Amerikan, İngiliz, Fransız savaş uçaklarının Türkiye’de konuşlanmalarını… yakın dostu “baba” Bush’a önerdi. Tabii Turgut Özal’ın sonradan ABD’ye kabul ettirmekle övündüğü bu önerinin üzerine ABD ve müttefikleri körün istediği bir göz, Özal verdi iki göz diye balıklama atladılar. Yıllarca ülkemizde barınan Çekiç Güç sözüm ona Saddam’ın Kuzey Irak’ta herhangi bir girişimde bulunup bulunmadığını hemen her gün denetliyordu. Oysa özellikle Amerikalılar denetim ayağıyla havadan Kuzey Irak Kürtlerini bugünkü konuma getiren her türlü desteği verdi. ABD’nin Kuzey Irak üzerindeki faaliyeti eleştirildiği zaman malum “köşeler” hemen her çevreye derhal yaylım ateşi açarak Özal politikalarını, “vizyon sahibi” Özal’ı överek Kuzey Irak’taki oluşumları es geçtiler. Yıllar geçer. Kimi gerçeklerin unutulduğu sanılır. Ama bir askerin bir iki cümlesi gerçeği dünkü, bugünkü yalakaların yüzlerine vuruverir. Ne çare; yakın geçmişten ders almayan, zaten okumadığı için geçmişi bir türlü kafasında irdeleyemeyen, ABD’nin peşine takılmış, vizyonsuz, Kuzey Irak’ta yerleşik PKK örgütüne karşı hareket yeteneğinden de yoksun bir iktidarla Türkiye; şimdi Kuzey Irak’taki oldubittileri tribünden izliyor. Bir not: Süleyman Demirel, Özal’ın Kürt sorunu üzerindeki görüşlerini yakından bilen bir siyasetçi. Örneğin kendisi Başbakan iken, Cumhurbaşkanı Özal’ın “Kürt sorununu beraber halledelim” dediğini içeriğini açıklamadan bana söylemişti. Acaba Demirel’in ikili ve baş başa konuşmalarda öğrendiği Özal’ın kafasındaki “çözüm yolları” neydi? Açıklasa ya! ??? Geçmiş ve bugünkü yönetici kadrolar milliyetçilik, ulusal yararlar denildi mi mangalda kül bırakmıyorlar. Hele RTE, benden başka büyük milliyetçi yok diye durmadan nutuklar atıyor ve lAkin ülkemin petrol ve doğalgaz yataklarını yabancı büyük şirketlere peşkeş çeken Petrol Yasası’nı TBMM’den geçirebilmek için her türlü gayreti esirgemiyor. Örneğin, işletmesi ve nakli için her türlü hazırlığın tamamlanmasına karşı Akçakoca’da bulunan doğalgaz bir türlü yurt hizmetine girmiyor. Girmiyor değil, giremiyor. Zira yabancı petrol şirketleri, yürürlükte olan yasanın her maddesini (yazılı metinlerini sunduğumuz biçimde) yeni bir yasa ile değiştirmezseniz... Türkiye’de bulduğumuz ve bulunacak petrol ve doğalgazı işletmeyiz... diye açıkça şantaj kokan tehditlerde bulunuyorlar. Adamların gözü kara. 1993’ten beri hükümetlere (British Petrol öncülüğünde) bir habere göre 17ama bilineni bu hükümete üç mektup yazmışlar. İstekleri ulusal yararlarımızı sıfıra indiriyor. Örneğin mevcut yasada yabancılar ürettikleri petrol veya doğalgazın yüzde 56’dan fazlasını Türkiye’de bırakmak zorunda ama yeni Petrol Yasası yabancıların dayatması sonucu üretimin yüzde 100’ünü yurtdışına çıkarmaya izin veriyor. Söz konusu olan günde bir milyon varil petrol, 25 milyon metreküp doğalgaz! Şimdi sorun bu hükümetin yabancıların bu dayatmalarına boyun eğip eğmeyeceği. Ne yazık ki; milliyetçi, ulusal yararlarımızın bir numaralı koruyucusu olduğunu iddia eden RTE ve hükümeti, Türkiye’nin doğal hazinelerini yabancılara devreden, doğal hakkı olan olanaklardan Türk halkının yararlanmasını önleyen bu yasayı çıkarmaya çalışıyor. Geçmişte Özal, bugün RTE... İşte anlayın gayrı! Andıç ABD’den çıktı ? Baştarafı 1. Sayfada olduğu yönünde tespitleri bulunduğunu belirtti. Soruşturma bulgularına göre Basın Değerlendirme Raporu çalındığı sırada henüzson şekli verilmemişti. İlk taslağının oluşturulduğu sırada çalınan rapor, ABD’de bir isme elektronik posta yöntemiyle gönderildi. Soruşturmayı yürüten savcıların 12 Ekim 2006’da çalınan belgelerin ABD’de gönderilen ismi de belirlediği, ancak Amerikalı olarak görünen bu kişinin büyük olasılıkla sahte isim kullandığı dile getiriliyor. GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Rapor bir süre bekletildi Çalınan ve ABD’ye gönderilen rapor daha sonra elektronik posta ile yeniden Türkiye’ye aktarıldı. Rapor, Türkiye’de bir süre bekletildi. Daha sonra ise son dönemde TSK’ye yönelik yayınlarıyla dikkat çeken Nokta dergi sinde 8 Mart 2007 tarihinde yayımlandı. Genelkurmay Andıcı ve eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu ileri sürülen anı defterine ilişkin haberlerle gündeme gelen Nokta dergisinin genel koordinatörlüğünü Haluk Örgün yürütüyor. Örgün, daha önce ABD’de yaşayan Fethullah Gülen’e yakınlığıyla bilinen Samanyolu Televizyonu’nun Ankara temsilcisi olarak görev yapıyordu. Bir dönem, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Subayevleri’ndeki iki gazeteci komşusundan biri olan Örgün, daha sonra STV’deki görevinden istifa etmişti. Star Medya Grubu Yayın Danışmanlığı’na getirilen Haluk Örgün, bu görevinden alındıktan sonra Nokta dergisine geçmişti. Genelkurmay Askeri Savcılığı, raporu çalan kişileri belirlemek amacıyla çalışmalarını sür dürüyor. TSK bilgisayar sistemine girenlerin belli olması nedeniyle sonucun kısa sürede alınacağına işaret ediliyor. Genelkurmay Askeri Savcılığı’nca konuya ilişkin yapılan açıklamada da belgenin Nokta dergisinde yayımlandığı tarihe dikkat çekilerek şöyle denildi: 12 Ekim’de çalındı “Genelkurmay Başkanlığı’nda bir süredir devam eden basın yayın organları ve mensupları ile ilgili akreditasyon uygulamasına ait bir Andıç hazırlığının taslak metinlerinin 08.03.2007 tarihinde Nokta dergisinde yayımlanması üzerine aynı gün Genelkurmay Başkanlığı’nca askeri savcılıkta soruşturma başlatılmıştır. 08.03.2007 tarihinde Nokta dergisinde yer verilen Genelkurmay’ın basın ve yayın organlarına ilişkin medya değer lendirmesine ait metin sahte olmayıp bazı istatistiki değerlendirmeleri de içeren, ilgili şube müdürlüğünde görevli bir kişi tarafından hazırlanan taslak bir metindir. Soruşturmaya suçun askeri mahalde, asker kişiler tarafından, askeri hizmet ve görevleri ile ilgili bir suç olarak işlendiği göz önünde tutularak ve suçun askeri yargının görev alanı içinde mütalaa edilmesi üzerine başlanılmış ve gizli bir şekilde iki yardımcı askeri savcı tarafından titizlikle yürütülmektedir. Ulaşılan teknik bilgilere göre, taslak Andıç çalışmasına ait metnin, 12.10.2006 tarihinde çalındığı, bilgilerin yurtdışı bağlantılarla ilişkili olarak ülkenin siyasi ortamı nazara alınmak suretiyle 08.03.2007 tarihine kadar bekletildiği ve o tarihte kamuoyuna sunulduğu dikkati çekmektedir.” NOKTA DERGİSİNDEKİ YAZI Çankaya yalanladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu iddia edilen ve Nokta dergisinin son sayısında yer verilen günlükte “28 Şubat 2004’’ gününe ilişkin bölümde Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile ilgili yazılanların gerçeği yansıtmadığı bildirildi. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi açıklamasında sözü edilen “28 Şubat 2004 günü notları’’nın Sezer’e ilişkin bölümünde, kuvvet komutanlarıyla birlikte akşam saatlerinde Cumhurbaşkanı’na yemeğe gidildiği belirtilerek “Konuşmalar sırasında Cumhurbaşkanı’nın sanki ümidini kaybetmekte olduğuna dair intiba uyandı’’ deniliyor. Yemekte bazı mesajların da verildiği öne sürülen bölümde şöyle deniliyor: “Örneğin Cumhurbaşkanı ‘Burayı mahsus seçtim ki nereye geleceğinizi görün. Aranızda buraya gelmeyi bekleyenler var (Genelkurmay Başkanı’nı ima ederek)’ dedi. Tabii hemen başımız öne düştü. Ama herkes lafı duyunca tereddütsüz ona baktı. Eşi, Kara Kuvvetleri Komutanı’nın kulağına eğilerek ‘Siz de gidince ne olacak’ deyivermiş.” Türkiye KamuSen’e bağlı Türk İmarSen gişe çalışanlarının sorunlarına dikkat çekmek ve için dün sabah saat 07.00’den itibaren gişelerde bir günlük iş yavaşlatma eylemi yaptı. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü gişeleri önünde toplanan sendika üyeleri “IMF, çek elini üzerimizden”, “Köprü para basıyor, memur aç geziyor” dövizlerini taşırken “Memurlar sandıktan hesap soracak” sloganlarını attı. Burada konuşan İmarSen Genel Başkanı Necati Alsancak, Türkiye’nin şehit kanlarıyla sulanmış topraklarının yol, köprü demeden satıldığını belirterek, “Ülkemizi yüksek standartlı yol ve otoyollarla tanıştıran, köprülerin bakımını yapan Karayolları 17. Bölge Müdürlüğü’nün işyeri alanı satılmıştır” dedi. (SERKAN YILDIZ) Gişelerde eylem Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde planlı bir karalama kampanyası yürütülüyor Ankara’da psikolojik savaş ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine girilmesinin hemen öncesinde, bazıları emekli olmuş orgenerallere yönelik gündeme getirilen “haberler”, yürütülen “psikolojik savaş”ın bir unsuru olarak değerlendiriliyor. Yürütülen kampanya ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Cumhurbaşkanlığı seçiminde etkisizleştirilmeye çalışıldığına işaret ediliyor. TSK’yi Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde pasifize etmek amacıyla sürdürülen psikolojik harekât, 2006 yılı Ağustos ayında yapılan Yüksek Askeri Şura (YAŞ) öncesinde başladı. Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanı olmasını engellemeye yönelik yürütülen kampanyalar çerçevesinde çeşitli iddialar gündeme getirildi. Bu iddialar ABD’de servis sağlayıcısının bulunduğu çeşitli internet sitelerinden yayımlandı. Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanı olması engellenemeyince TSK’nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde pasifize edilmesi yönünde çabalar yoğunlaştı. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine “askerlerin karışamayacağı” yönünde siyasilerden gelen açıklamalara, Genelkurmay Başkanlığı’nca hazırlanan bazı belgelerin basına sızdırılmasıyla başlandı. Genelkurmay Başkanlığı İletişim Dairesi tarafından hazırlanan Basın Değerlendirme Raporu, öncelikle basına sızdı. Son dönemde TSK’ye yönelik yayın çizgisiyle dikkat çeken Nokta dergisinde yayımlanan raporda, Genelkurmay’a akredite olan basınyayın organları değerlendirildi.Genelkurmay Başkanlığı’nın rapora ilişkin açtığı soruşturma sürüyor. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin yaklaşması, TSK’yi hedef alan yayınların artmasına neden oldu. Bu süreçte eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu ileri sürülen anılar basında yer almaya başladı. Örnek’in yalanladığı yayınlarda, 20032004 yılında “hükümete karşı muhtıra ve darbe düzenleme” arayışları olduğu ileri sürülüyor. Anı olduğu iddia edilen metinlerin bir bölümü daha önce “www.denizciler.com” adresinde de yer almıştı. Örnek, yargıya başvurarak kendisine atfen yayımlanan metinlerin yayınını durdurma kararı aldırmıştı. Son olarak Örnek’e ait olduğu iddia edilen anılar, bazı “eklemeler” de yapılarak Nokta dergisinde yayımlandı. da yeri gelince soruyorum: “Bu yılın içinde er ya da geç genel seçimler olacak, oyunu vereceği partiyi kesinleştirmiş olan parmağını kaldırabilir mi?” Bir toplantı hariç, çoğunda “oyumu kesinleştirdim” diye parmak kaldıranların sayısı, salonun onda biri kadardı! Seçim ortamı elbet farklıdır. Hem partiler havaya girer, hem adaylar propaganda yarışına girer, seçmenler de usul usul eğilimini kesinleştirir. Ne var ki, bu kez öncekilerden daha farklı bir tablo ile karşı karşıyayız. İnsanlarımız oy vereceği partiyi değil de vermeyeceği partiyi kesinleştirmiş durumda. Öfkeyle söyleniyorlar: “Şu partiye kesinlikle oy vermem...” “Elim kırılsaydı da bunlara oy vermeseydim. Bir daha mı, tövbe...” Bu kişilere “peki kime oy vereceksiniz” sorusunu yönelttiğimde ya boş boş yüzüme bakıyorlar ya da baskın çıkıp yükleniyorlar: “Önce siz söyleyin... Siz kime vereceksiniz?..” Ben de kestirme yanıt veriyorum: “İlk soruyu ben sormuştum!” ??? Bu şaşkınlık sadece seçmende mi? Hayır... Aynı tabloyu, hem siyasi partilerde hem de siyasi arayışlarda görüyoruz... Seçime hazırlanan siyasi partilerin kadrolarına, herhangi bir temel konudaki politikalarının ne olduğunu sorduğumuzda şu yanıtla karşılaşıyoruz: “Bunu şimdi söylemeyeceğiz...” Ne zaman söyleyeceksiniz? “Hele Cumhurbaşkanlığı seçimi bitsin. Genel seçim ortamı başlasın, o zaman...” Siyasetin başka bir güncel sorusuna geçelim... Mevcut siyasi partilerin dışında başka bir hareket yükselebilir mi? Başkentte yanıtı aranan başlıca sorulardan biri de bu. Hem merkez sağda hem merkez soldaki bu arayışlar genellikle bulamayışla sonuçlanıyor. Neden? Bunun birden fazla yanıtı olduğu kesin. Bizce üçü şu: 1. Türkiye’nin sorunları klasik siyasi yelpazeyle çözümlenecek sınırları aştı. Yelpazenin sağı solu birbirine karışmış durumda. 2. Çıkış yolu genellikle mevcutların birleşmesiayrışması gibi yöntemlerde aranıyor. Bu tür durumlarda da çoğunlukla iki kere iki bir ya da bir buçuk ediyor. 3. Toplumun özlemleri ve beklentileriyle siyasi arayışların rotası arasında uçurumlar var. ??? Başa dönersek... Bu tabloda seçmen nasıl karar verecek? Yukarıda da vurguladığımız gibi Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce bu konuda görüş ortaya koymak gerçekten zor ama bugünden görünenleri sıralayalım: 1. Siyasetin başlıca ekmeği umuttur. Sadece bizde değil, demokrasinin rayına oturduğu ülkelerde de seçmene umut verilerek oy istenir. Ancak 3 Kasım 2002 seçimlerinde sandığa yansıyan oylar umuttan çok tepkinin ürünüydü. Bugün de tepkiye dayalı oy verme eğilimi var. Ancak tepkinin toplanacağı adres netleşmiş değil. Bir de tepkiye dayalı oy vermeme eğilimi var. Aman! Hiç de sağlıklı bir tepki değil. 2. Doğal durum şudur; siyasi partilerle liderleri bütünleşir. Türkiye’de pek çok konuda olduğu gibi burada da bir çarpıklık var. Bugünden görünen, bu çarpıklığın sandığa da yansıyacağı yönünde. Bu ayrı bir yazı konusu... 3. Bir kitle imal silahı olarak medya, 5 yıldır iki yöntem izliyor; AKP hükümetine olağanüstü uzun vadeli kredi açtı, AKP’ye seçenek olabilecek partileri törpüledi. İkisinin ortak paydası, AKP’yi seçeneksiz bırakmaktı. Medyanın bu bilinçli politikası seçmende nasıl bir tepkiye neden oldu, şu aşamada kestirmek zor. 2007’de başlıktaki benzetmemizi haksız çıkaracak bir siyasi süreç diliyoruz. ankcum?cumhuriyet.com.tr GÖZCÜ GAZETESİ AKP’ye muhalefeti nedeniyle kapatılıyor İstanbul Haber Servisi Türk medyasının yaklaşık yüzde 70’ini elinde bulunduran Doğan Gazetecilik AŞ, grubun gazetelerinden Gözcü’yü dün kapatma kararı aldı. Gözcü gazetesinin kapatılmasında AKP Hükümeti’ne yönelik sert muhalefetinin etkili olduğu belirtiliyor. İnternet haber sitelerinde yer alan bilgiye göre 1996 yılından beri yayın hayatını sürdüren Gözcü’nün yayın hayatına son veriliyor. SEZER’DEN DERS GİBİ GEREKÇE ? Baştarafı 1. Sayfada Anadolu yakası ada olacak ? İstanbul Haber Servisi Kocaeli Sanayi Odası’nın, yaptırdığı testlerden elde ettiği verilere göre, dünyanın ısısının 2.4 derece daha artması halinde, İstanbul’un Anadolu yakası ile Kocaeli’nin bulunduğu yarımada, adaya dönüşecek. Araştırmalara göre ısınmanın sonucunda Sakarya Nehri Sapanca Gölü ile, Sapanca Gölü de İzmit Körfezi’yle birleşecek. Kültür söyleşileri ? Haber Merkezi İstanbul Eğitimciler Derneği, kültür ve sanat söyleşilerine başlıyor. İstanbul Aksaray’daki Pertevniyal Lisesi arkasındaki dernek salonunda yapılacak söyleşilere çok sayıda yazar, ressam, araştırmacı ve sanat insanı katılıyor. Bugünden itibaren söyleşiler 9 Haziran tarihine kadar sürecek. Küreselleşme, kültür kuşatması, postmodernizm, uygarlık ve aydınlanma konularının işleneceği söyleşiler saat 14.00’te başlayacak. (0 212 525 13 00) nının imzasını gerektirmeyen bir atama yöntemi öngörüldüğünü belirtilerek “Cumhurbaşkanının denetim ve dengeleme görev ve yetkisi, bir siyasal partinin tek başına iktidar olduğu ve yasama organında çoğunluğu elde bulundurduğu dönemlerde, çok daha gerekli olmaktadır. Çünkü bu dönemlerde, özellikle üst düzey kamu görevlileri siyasal güce karşı çok daha korunmasız kalmaktadır” denildi. Cumhurbaşkanı’nın onayı zorunluluk İade gerekçesinde siyasi mesajlar veren Sezer, “iktidar gücünün çoğunluk egemenliğine dönüşmesinin parlamenter demokratik sistemi zedeleyeceğini öngören anayasa koyucunun, devletin başı olan cumhurbaşkanına bir denetim, dengeyi ve uyumu sağlama görev ve yetkisi verdiğini’’ anımsattı. Sezer, iade gerekçesinde şu görüşleri dile getirdi: “Anayasa mızda cumhurbaşkanına kararnameleri imzalama yetkisinin verilmesi üç önemli gerekçeye dayanmaktadır. Bunların birincisi, cumhurbaşkanının yansızlığı nedeniyle, kararnamelerin, kamu yararına uygun olmasının sağlanması ve siyasal emellere hizmet etmesinin önlenmesi; ikincisi, cumhurbaşkanına, yürütme alanında hükümete öneri ve uyarılarda bulunma yetkisini kullanabilmesi için olanak yaratılması; üçüncüsü de cumhurbaşkanının devletin ve yürütmenin başı olması ve devlet organlarının düzenli çalışmasını gözetme görev ve yetkisiyle donatılmış bulunmasıdır. Bu kurallar karşısında, birer yönetsel işlem olduğunda kuşku bulunmayan atama işlemlerinden, kurumların karar ve uygulama düzeneklerinde önemli işlev gören üst düzey kamu görevlilerine ilişkin olanlarının, hukuksal geçerlilik kazanabilmesi için cumhurbaşkanınca da imzalanması anayasal zorunluluktur.” Baykal ‘anlamlı’ buldu TSK’yi, bir kısmı emekli amiral ve generalleri de hedef alarak yıpratma girişimlerinin yapıldığı internet sitelerinin servis sağlayıcılarındaki benzerlik de dikkat çekiyor. Daha önce Orgeneral Büyükanıt ve son olarak Örnek’e atfen yayımlanan anıların yer aldığı sitelerin servis sağlayıcıları ABD’nin Utah eyaletinde toplanıyor. CHP lideri Deniz Baykal, konuya değinirken bu noktaya dikkat çekmişti. Baykal, partisinin grup toplantısında, bu tür yayın yapan internet sitelerinin ABD kökenli olmasının anlamlı olduğu yönünde tespitlerde bulunmuştu. Son sayı yarın yayınlanacak Tan, Sabah gibi Babıali’de birçok gazetenin doğuşunda görev alan deneyimle gazeteci Rahmi Turan’ın başında olduğu, Ankara temsilciliğini ise Saygı Öztürk’ün yürüttüğü Gözcü gazetesinin kapanma gerekçesi olarak Doğan Printing Tesisleri’nde basılan gazetenin matbaada yoğunluk oluşturması gösterildi. AKP iktidarına muhalefeti ile bilinen gazetenin kapanmasında bu tavrının da etkili olduğu öne sürülüyor. Uzun süredir ilan alma sorunu yaşayan Gözcü’nün 140 binlerdeki tirajının son dönem 120 binlerin altına inmesinin de kapanmasında etkili olduğu iddia ediliyor. Gazetenin kapanmasından sonra personelinin Doğan Grubu’na bağlı diğer gazetelere kaydırılması bekleniyor. Gözcü gazetesinin son sayısı yarın yayınlanacak. CUMHURİYET 15 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear