25 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15 MART 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA ÇANKAYA’YI TEMİZ TUT, TÜRKİYE’Yİ KİRLETME! 17 Başbakan fıtık olmuş... “Milletin haline özenmiş olmalı!” DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ İnanma Ömer Karabey: “Irak’ın toprak bütünlüğüne inanan ABD, Türkiye’nin toprak bütünlüğüne ne kadar inanıyor!” Ya ğ m u r E k i m Rubin: “Türkleri kızdırmayın!” Bütün mesele orada, bir kızabilsek! Önlük Nami Tepe: “23 Nisan’da TBMM Başkanı’nı temsil edecek 20 yaş ve üzeri çocuklar için battal boy önlük aranıyor!” YOBAZ bozması ve liboş ezmesi takım için, eksik olmasın Gülhan Elmas, adaylık konusunda aranan koşulları maddeler halinde sıralamış: Bir: Ulusal çıkarlarla sürekli çatışmalı; Ofer’lere, El Kadılara, ortak hatta aman kefil olmalıdır. İki: Yasalar düzenlerken ulusu değil kişileri, şirketleri, tarikatları gözetmeyi ‘milli spor’, tarikatların atadığı bürokratlara vize vermeyi ‘tarikat kardeşliği’ saymalıdır. Üç: Muhalif gazetecilere gözdağı vermeli, yalaka gazetecileri uçağından indirmemelidir. Dört: Üreticilerden uzak durmalı, askere mesafe koymalı, yargıdan kuşku duymalı, vatandaşı adam yerine koymamalıdır. Beş: Kürt sorunundan laiklik sorununa her konuda AB ve ABD’nin çizgisinden sapmamalıdır. Altı: Dört tarafımız düşmanla çevrili paranoyasından kurtulmalı, Amerikan ordusunun komşu ülkelere saldırması için tezkereler çıkarmalıdır. Yedi: Her Seçmece bunlar! sıkıştığında medyayı ihanetle suçlamalıdır. Sekiz: Uçaktan inmemeli. Amerika senin, Afrika benim ailecek gezmeli, televizyon kanallarında boy göstermeyi ihmal etmemelidir. Dokuz: Gerektiğinde büyükelçileri kameraların önünde azarlamaktan çekinmemelidir. On: Tarikatçı gazeteleri okumalı, tarikat televizyonlarını seyretmeli; en beğendiği şovmen Ahmet Hakan olmalıdır. On bir: Arapça sevdası Arapları bile mumla aratacak denli gelişmiş olmalıdır. On iki: Yargı yerine ulemaya sormayı tercih etmelidir. On üç: İktidara azınlık hükümeti olarak yerleşmekte sakınca görmemeli, dokunulmazlık için Köşk’e çıkmayı da bilmelidir. On dört: Ülkedeki iktidar boşluğunu görüp, AB ve ABD memurları gibi davranmalıdır. On beş: İyi bir satıcı olmalı; yabancılara satışta hedefi şaşırmamalıdır. On altı: Tarikatları ve bazı holdingleri kucaklayarak, ‘70 milyon’u kucakladığını düşünmeli, geri kalanları ‘70 milyon’un içinde saymamalıdır. On yedi: Parçalanmış Ortadoğu haritalarına ses çıkarmamalı, imambayıldı yemekten özenle kaçınmalıdır. On sekiz: Devlet protokolünde beyleri sağa, hanımları sola alarak haremlikselamlık kurmalı; mahdumları ise Dünya Bankası’na yerleştirmelidir. On dokuz: Atanmasına onay vereceği bürokrat hakkında tarikatlardan bilgi almalıdır. Yirmi: Ankara’nın başkent olmasından hoşlanmayan, İstanbul’u Amerika’nın emrinde ılımlı İslamın başkenti ilan etmekten hoşlanan bir BOP eşbaşkanı kimliğine sahip olmalıdır.” Seç, beğen, al! Korkuyorlar!.. İktidar ve destekçileri pek kaygılı!.. Ne denli sakin görünmeye çalışsalar da, yok sayarmış gibi yapsalar da olmuyor; içlerindeki endişe, verdikleri demeçlerden, çıktıkları ekranlardan, yazdıkları köşelerden adeta haykırıyor!.. Bu da doğal olarak yazı biçimlerine, üsluplarına yansıyor... Cumhurbaşkanlığı seçiminden söz ediyorum. Çok istiyorlar... Büyük bir hırsla arzu ediyorlar... Çankaya’yı, en büyük “rövanşın” alınacağı, 80 yıllık hesaplaşmanın son “kalesinin” fethedileceği ve zaferin ilan edileceği “zirve” olarak görüyorlar!.. Ama rahat değiller.. Emin de değiller, o yüzden de çok sinirliler!.. Geçen günlerde piyasaya çıkan bir kitap ve yazarının bir gazeteciyle yaptığı söyleşi, bu korku ve sinirlilik halini ortaya çıkarması açısından pek yararlı oldu!.. Kitabın adı, “Atatürk’ten Günümüze Cumhurbaşkanı Seçimleri”. Yazarı Prof. Hikmet Özdemir. Cumhuriyet tarihinin 10. Cumhurbaşkanı’nın hangi koşullarda, hangi oy oranlarıyla ve ne tür uzlaşmalarla seçildiğini anlatan Prof. Özdemir’le, Milliyet gazetesi yazarı Derya Sazak konuştu. Bir ders niteliğindeki bu söyleşide Özdemir, bilim adamı titizliğiyle düşüncelerini anlatıyor... Anlamak isteyenler için altın değerinde öğütler veriyor!.. ??? Önce o söyleşiden bazı alıntılar yapalım: Atatürk’ten beri Çankaya’ya kimin seçileceği bir devlet kararı özelliği taşımaktadır. Uzlaşma aranmaktadır. Cumhurbaşkanı, gerektiğinde “çoğunluk diktatörlüğüne” anayasadan aldığı yetkilerle tek başına karşı çıkabilen güçte bir kişilik özelliğiyle Türkiye’de demokrasinin teminatı olmaktadır. Bayar Cumhurbaşkanı, Menderes Başbakan örneği siyasi kriz getirmiştir. Çoğunluk diktatörlüğü oluşturulmuştur. Çankaya’ya çıkan kişinin partisiyle bağının kesilmesi yetmiyor. Siyasetle bağının kesilmesi de gerekiyor. Erdoğan’ın partisiyle ilişkisi son derece sıcak. Kendisi genç ve partisi yeni. Çankaya’dan beklenen tarafsızlığı gösteremez. Aklı başında her yurttaşın altına imzasını atacağı bu söyleşide Sazak’ın sorduğu “2007 seçimleri için ‘Ordunun cumhurbaşkanı olacak kişi hakkındaki görüşü önemlidir’ diyorsunuz. Hatta, ‘Ordu liderliği bir adayı sakıncalı buluyorsa bunun gerekçesini kamuoyuna da açıklamalıdır’ şeklinde görüş belirtmişsiniz” sorusuna Prof. Özdemir şu yanıtı veriyor: Sağlıklı bir karar sürecinde ordunun, sivil toplumun, ana muhalefetin görüşleri de alınmalıdır... Danışma mekanizması işlemelidir. Bunu da yönetecek olan siyasi iradedir... Sorun şurada: AKP parlamentoda çoğunluğa sahip, hükümet de elinde. Eğer Cumhurbaşkanlığı makamı da o yetkilerle hareket eden liderin eline geçerse Türkiye’de sistem kilitlenir. Taşıyamaz. ??? Prof. Özdemir’e yanıt, yalnızca bir gün sonra, iktidarın güvenilir bir destekçisinden, Yeni Şafak yazarı Fehmi Koru’dan geldi.. Hem de zehir zemberek geldi!.. Koru, “Herkes Haddini Bilmeli” başlıklı yazısında esip gürledi... Türkiye’de son üç cumhurbaşkanının nasıl seçildiğine dikkat çeken Fehmi Koru, “Bu bile ‘aba altından sopa gösteren’ çokbilmişleri yanlış çıkarmak için yeterlidir” dedi. Hafızası zayıf herhalde; Turgut Özal çok tartışma yarattı doğru. Çünkü seçimi yalnızca kendi grubu ile yapmıştı!. Ancak, Demirel SHPDYP koalisyonunun, Sezer ise üçlü koalisyonla birlikte, parlamentodaki 5 siyasi parti liderinin imzası ile seçilmişti!.. İşine geldiğinde üçbeş sene öncesini bile tahrif etmekten kaçınmayan bu zihniyeti afişe ettikten sonra yazıya dönelim. Koru, “Ordunun da görüşü alınmalı” düşüncesine öylesine öfkelenmiş ki bunu bir “anayasa suçu” olarak ilan ediyor ve başta Prof. Özdemir olmak üzere Tayyip Bey’in adaylığını eleştirmeye cüret edenleri(!) haddini bilmeye davet ediyor... Bu öfkenin, bu kaygının nedeni ne acaba?. Halkın “yeter artık” demesinden mi korkuyorlar?!.. SESSİZ SEDASIZ (!) Halk otobüsünde tekerlekli sandalye GENEL müdüründen bilmem ne müdürüne kadar İETT’yi yönetenlerin topuna birden, Teslime Tablacı’nın gönderdiği ileti: “2 Mart Cuma günü saat 16.00’da annemle birlikte 34 YID 47 plakalı ve D123 numaralı TaksimBahçeşehir seferini yapan iki katlı özel halk otobüsüne bindik. Tekerlekli sandalyemle orta kapıdan giriş yaptım ve kapının yanındaki boşlukta durdum. Hareket ettikten iki dakika sonra muavin sandalyemi katlayıp koltuğa geçmemi söyledi. Bunun mümkün olmayacağını çünkü yüzde 95 engelli olduğumu belirttim. Şişhane durağına geldiğimizde bana otobüsten inmem gerektiğini, çünkü yolcularını rahatsız ettiğimi belirtti. Diğer yolcular gibi ücretimi ödememe rağmen, gelen geçen insanların bana çarpıp benim rahatsız olmam düşünülmeden ‘diğer yolcuları’ rahatsız edeceğimin ifade edilmesi ilk değil tabii ki. Aynı otobüste bulunan gazeteci bir yolcu ve benim itirazlarım sonucunda otobüsten atılmadım! Ayakta yolcu alıp otobüsü tıka basa dolduran bu gayri insani zihniyetler, tekerlekli sandalyede birini gördüler mi nedense diğer yolcularının rahatını düşünür oluveriyorlar. 17 yıldır engelli yaşıyorum ve bu olay yeni engelli olduğum günlere tesadüf etseydi bir daha dışarı çıkma cesareti bile gösteremezdim herhalde.” Rasat Yavuz Oymak: “Kandilli Rasathanesi ile Cumhuriyet gazetesi aynı kaderi paylaşıyor; tehlikeyi haber veriyorlar ama sorumluluk alacak bir kurum yok!” Tezgâh Akif Kökçe: “Kimileri tehlikenin farkında, kimileri tezgâhın çarkında!” Tarihi Küresel Isınma Sorumluluğu TÜRKSEN BAŞER KAFAOĞLU ABD, 2005 yılında yürürlüğe giren Kyoto Protokolü’ne imza atmayan ülkelerden biri. Söz konusu protokolün hayata geçirilmesi geciktirildikçe, sera gazları salınımları artışı sürecek ve küresel ısınmanın yüzümüze çarpacağı felaketlerin tam ortasında olacağız. O zaman belki de yapılabilecek fazla bir şey kalmayacak. Bu durumda gelişmiş ya da gelişmekte olan her bir ülke, şapkasını önüne koyarak ne üretmesi, nasıl önlem alması yönündeki çözümleriyle dünyayı kurtarmak için kollarını sıvamalıdır. Ülkemizde de ele alınması gereken pek çok çözüm vardır, bunlar denenmelidir. Yetkilileri, küresel ısınmaya karşı önlem alma yönünde hareketlendirecek lobiler oluşturulmalıdır. Bundan önceki yazılarıma ek olarak, bu yazımda da dış dünyadan örnekler vereceğim. Merkezi yönetimler dışından küresel ısınmaya karşı alınması gereken önlemler için, yapılan taban lobileşme etki ve katkılarını, yabancı kaynaklı yayınlardan edindiğim kaynak bilgilere dayanarak ortaya koyacağım. Bu kez de vereceğim örnek, Amerika’nın Kaliforniya Eyalet Valiliği etrafındaki gelişmeler olacak. ABD’nin en eski, en zengin ve nüfusu 45 milyon olan Kaliforniya eyaleti, yoğun biçimde küresel ısınma için önlem alınmamasına karşı çıkmaktadır. Temiz enerji ve sera gazları emisyon salınımlarının azaltılması yönünde olanca gücü ile çalışan eyalet valisinin, yeşil bakış açısı ile başarılı çalışmalara yol açması; ayrıca, çevresinde onu örnek alan eyaletlerin hızla yayıldığı, son süreçte yabancı basında sıkça anlatılanlar arasında. ABD’deki çevreyle ilgili yasaların, özelde greenhouse (sera gazları) yasaları ile çelişmemesi gerektiğini belirten bazı firmaların, ısrarlarında haklı oldukları gözleniyor. Çünkü yeşil politikaları önemseyen eyalet valilikleri, işi sıkı tutuyorlar. Örneğin Kaliforniya Eyalet Valiliği, elektrikli pompalar, fotoğraf makineleri gibi üreticiler için çevreyi kirletmeyen yeni üretim, yeni kuralların uygulanması yolunda çalışmalar yapıyor. Yetkililer yaşam biçimleriyle tüketicilere de örnek olmaya çalışıyorlar. Bu bağlamda eyalet yasama meclisinin 40 üyesi, az yakıt yakan araba kullanıyor. Tabii küresel ısınmaya önlem hareketinin başını çeken eyalet valisi Schwarzenegger’in, hidrojenle çalışan bir araba kullanması da düşüncelerini özel yaşamına yansıttığını ortaya koymakta. “Eyalet Yaşam Meclisi”nin geçen yıl kabul ettiği “Global Isınmayı Çözme Yasası” ile 2020 yılında, 1990 yılının emisyonuna ulaşma hedefine ulaşabilmek için, Kaliforniya’da ocak ayı içinde bir kararname çıkarıldı. Buna göre, petrol ve benzeri yakıt üreticileri, etanol ve biyo yakıtlardan yararlanarak karbon emisyonunu % 10 azaltacaklar. Arabalarda, çevreyi kirletmeyen yakıt ve malzeme kullanılacak. Az kirletici yakıt üreten firmaların mücadelesiyle ve mahkeme kararlarıyla bu yıl, kurallara uymayarak çevreyi kirleten 6 otomobil firması eylül ayında kapatılacak. Eyalet kanununa göre; enerji üreticilerinin satışlarının 2010 yılında % 20’sini, 2020’de ise % 33.3’ünü rüzgâr ve biyomas enerjisi yoluyla üretmeleri gerekiyor. “Güneş enerjili çatı programı” ile gelecek 10 yılda, sübvansiyon için 3 milyar dolar harcanacağı tahmin ediliyor. Eskiden çok elektrik üreten firmalara ödül veren eyalet, bunu tersine çevirdi, yani aksine, hedeflerin altında üretim yapanların zararlarının karşılanması sağlanacak. Sanayicilere ve diğer kullanıcılara permiler açık artırma ile dağıtılacak. Kuzeydoğudaki 10 eyalet de bu yöntemleri geliştirme yolunda çabalarını sürdürüyor. Hatta Teksas, en büyük rüzgâr santralını inşa etmesiyle, Kaliforniya eyaletini bile geride bıraktı. Bu durum, gelecekteki yeşilci yarışının nasıl hızla gelişeceğini ortaya koyuyor. Yani özetle ABD’de diğer ülkelerdekinden farklı olarak yeni ve sağlıklı fikirler çevreden merkeze doğru yayılmakta ve baskı yapmaktadır. Anlaşılan o ki, Başkan Bush, önümüzdeki seçimlerde epeyce zorlanacak. Tam şu sırada ülkemizde neler oluyor diye de düşünürken aldığımız bir basın haberine göre, küresel ısınmayla ilgili bir komisyon kurulmuş. Bunun için düşünülen önlemlerden biri de çalışma saatlerinin bir saat geriye çekilmesiymiş. Bakalım ülkemizde 2010 yılında 1990 yılı emisyon düzeyine ulaşmak için ne gibi önlemler ortaya konacak? Sanayileşme dağılımı, yoksulluğun giderilmesi, enerjide temiz üretime özendirme, enerji tüketim alışkanlıklarını değiştirme, doğal varlıklarımızın ülkemiz için taşıdığı anlam, onların korunması ve ranta açılmaması vb. yönünde bakalım neler olacak? En önemlisi, merkezi yönetimi etkileyecek üretici gelişimleri nasıl bir yöntem izleyecek? The Guardian gazetesinden edinilen bilgiye göre, küresel ısınmanın maliyetinin her yıl yaklaşık 30 trilyon dolara ulaşacağı belirtiliyor. Sonuçta, felaketlerin, dünyadaki her ülkeye olduğu gibi, bizim ülkemize de epeyce yüklü bir fatura çıkaracağı bilinmeli ve bunu yetkililer, tarihi sorumlulukları içinde düşünmelidirler. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com İşte ‘Vakit’ bu!.. Aradan kocaman bir hafta geçti. İlaç için bir Vakit yazarı çıkıp “İşte malvarlığım budur” diyemedi... Yazık, çok yazık!. Bunlar için yazmaya bile değmezmiş... Vakit’e tekzip, ceza ve tazminat davaları için harekete geçildiğini okuyucularıma duyururum. HARBİ SEMİH POROY eposta: umitzileli?gmail.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 15 Mart www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Otomobillerin soğutma sis 1 temine katılan 2 ve suyun donma noktasını düşü 3 ren madde. 2/ 4 Üstüne konulan 5 bir nesneyi taşıyan taban... Eli 6 ya da ayağı sa 7 kat olan kimse. 8 3/ Tantal elementinin simge 9 si... Küçük erkek kar1 2 3 4 5 6 7 8 9 deş... Kuzu sesi. 4/ Halk 1 ÇÖ R T Ü K H U dilinde soğuk algınlığı2 E Ğ E M A Y I S na verilen ad... Doğu Anadolu’da bir ırmak. 3 V E S T İ Y E R T U T L A K 5/ Tatlı sularda yaşayan 4 R 5 İ S O T O Y R beyaz etli bir balık. 6/ Y A K U Z A Motorun eskiyen ya da 6 N A T A K aksayan parçalarını de 7 C U D A M ğiştirerek ya da onara 8 E N E İ S A E rak motoru yeni duru 9 A N T R E NÖ R ma getirme işlemi. 7/ Tavlada “iki” sayısı... Geçimsizlik. 8/ Yeşilken koparılıp kurutulmuş buğday taneleri... Bir göz rengi. 9/ İshal... Maden ocaklarında kazı yeri. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir sigorta sözleşmesinin sigorta şirketi için doğurabileceği zararı ya da riski hesaplayarak, uygun sigorta primini saptayan kişi... Bir nota. 2/ Ölen kimsenin vücudu... Yapılmış, gerçekleşmiş iş. 3/ Boru sesi... Ağız kısmı yayvan bakır tas. 4/ Uygur hükümdarlarına verilen san... Vilayet. 5/ Deneylere ve tanıtlamalara dayanan bilimlerin genel adı... Pirinci kabuğundan ayırmak ya da bulgur dövmek için kullanılan dibek. 6/ Göreceli. 7/ Dahil... Yeraltı suyunu taşıyan geçirimli katman. 8/ Taş kırmakta kullanılan büyük çekiç... Düz ve açık su kıyısı. 9/ Bir cetvel türü... Vatanı Amerika olup son yıllarda ülkemizde de yetiştirilen bir ceviz ağacı. CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear