28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15 MART 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Yaşamın tüm alanlarındaki birlikteliğimizi ‘siyaset’ dünyamıza da taşıyalım 15 ODAK NOKTASI AHMET CEMAL ‘Ermeni milletvekilleri’miz de olmalı ozan mahkemesi, Doğu Perinçek’i L sözde yargıladıktan sonra, “Ermenilere soykırım yapılmadı” demeyi suç sayan İsviçre yasasına göre mahkum etti... Böylece, özgürlüklerin lideri sayılan bir Avrupa ülkesinin bile yine Perinçek’in deyimiyle “emperyalist yalan”a karşı çıkan düşünceyi cezalandırabileceği ortaya çıktı. Şimdi de ABD Temsilciler Meclisi’nin gündeminde aynı “dayatma” var... Üstelik sanki “emperyalizmin jandarması” tanımını doğrularcasına “genişletilmiş” olarak... Tasarı, soykırımı reddedenleri cezalandırmakla yetinmiyor; ABD Başkanı’na da dış politikada “soykırımı sorgulamak” görevini veriyor... AŞANMIŞLIKLAR’LA YETİNMEK Bütün bunları, “Batı’nın ortak sömürgecilik emelleri”ne bağlayarak rahatlasak bile, “haklılığımız”ı hiç değilse sömürgeci olmayanlara anlatmakta zorlanıyoruz. Çünkü 1915’lerdeki dünya savaşı koşullarında gerçekleşen “tehcir”in soykırım olmadığını, sadece “ortak geçmişin birlikte yaşanmışlıkları”yla savunuyoruz. Aynı savaş ortamının sorumlusu olan sömürgecilerin kendi geçmişlerindeki insanlık suçlarını görmeksizin çıkardıkları soykırım yasalarına karşı, Ermeni yurttaşlarımızın kültür, sanat, ticaret ve bilim dünyamızdaki kuşaktan kuşağa etkin yerlerini, hatta siyaset tarihimizdeki “güvenilir” konumlarını “anımsatmak”la yetiniyoruz... Ne var ki aynı birlikteliğin çağdaş yaşantımızda da “zenginleşerek” sürdürülmesini çoğumuz arzu etsek bile, bunu bir toplumsal hedefe dönüştürecek, ulusal politikalara yansıtacak adımları atamıyoruz... Böyle olunca da “Soykırım yoktur” demenin ötesine gidilemeyen bir söylemle, yedi düvelin emperyalist yalan kuşatmasını yarmakta “yalnız” kalıyoruz... de görev yapan 22 bakan, 33 milletvekili, 7 büyükelçi, 11 konsolos, 29 paşa Ermeniydi... Örneğin 19081912 yıllarının Meclisi Mebusan’ında 12 Ermeni üye vardı. Bunlardan Halep Mebusu Artin Boşgezenyan, özellikle işçi haklarını savunan “sol”cu bir siyasetçi olarak 2 dönem görev yaptıktan sonra 19141918 döneminde, yani “tehcir” yıllarında da aynı meclisteydi. Benzer şekilde İstanbul’dan Hallacıyan Efendi, Sıvas’tan Nazaret 1 Dağavaryan ile Agop Şahinyan, Erzurum’dan Tanyel Karaciyan, ORTAK ANILARIN FOTOĞRAFLARI Ohannes Vartkes, Tekirdağ’dan 1 Bursa’daki Ermeni Mahallesi ve Hünkâr Köşkü’nün 1894’teki resmi... Agop Babikyan, Edirne’den Mel2 Osmanlı çarşısında Ermeni esnaf... Gezginler, Türk ve Ermeni esnafın “fizyonomi” kon Donelyan, Diyarbakır’dan Marolarak bile birbirlerine benzediklerini yazdılar... dinli Osep Kazaysan da Osmanlı 3 Soyadını Atatürk’ün koyduğu, Cumhuriyetin ilk milletvekillerinden Berç meclisinde görev almış ErmenilerKeresteciyan Türker... den bazılarıydı... Anadolu’daki çağlar boyu süren ortak yaşamın siyasetteki bu yansıması, Cumhuriyet devriminden sonra da sürdü. TBMM’de 1960’lara kadar görevli 12 Ermeni milletvekilimiz vardı; 27 Mayıs 1960 devrimiyle kurulan Cumhuriyet Senatosu’nda da 1 üye Ermeniydi... Bunlar arasında ilk TBMM’den itibaren 1946’ya kadar Afyonkarahisar milletvekili olarak görev yapan Berç Keresteciyan Türker’in soyadını 3 2 da Atatürk’ün verdiğini nasıl unutabiliriz?.. Kurtuluş Savaşı’nda Kuvayı ateş püskürerek değil, biraz da kendimi ması kesinlikle ülkemizden yana olurdu... Milliye’yi destekleyen Türker, Mustafa ABD gündemindeki soykırım yasasına Kemal’in Samsun’a doğru yola çıkze de bakarak değerlendirdiğimizde, akla ilk gelenlerden biri “siyaset” dünya karşı girişimlerimizi de Ermeni kökenli masından önce, Paşa’nın avukatı Sadetmilletvekillerimizle sürdürebilseydik; bu tin Ferit’e Bandırma Vapuru’nun bir İnmız... Bugün de hemen her sektörde başarıla ülkedeki Ermeni lobileri meydanı boş bu giliz torpidosunca batırılacağı istihbaratını vermiş; böylece önlem alınrıyla yer alan, öğretmenlik ve askerlik de lamazlardı... masını sağlamıştı.. yapan Ermeni vatandaşlarımız, acaba yaİşte bütün bu anıların günümüze de esin kın geçmişteki gibi, bu ülkeye “milletveSİN KAYNAĞI HATIRALAR Yakın tarihimize baktığımızda, böylesi kaynağı olmasının zamanı geldi ve hatta killi” olarak da neden hizmet edemiyorlar? Kendi dünya görüşlerine uygun siyasal bir toplumsal erdemin ne denli uygarca geçiyor... partilerimizde neden yer almıyor ya da ne yaşandığını görüyoruz. Öyle görünüyor ki yaklaşan genel den yer verilmiyorlar? Osmanlı’nın meclisindeki Ermeni mil seçimleri de emperyalizmin Ermeni soyEğer Perinçek’le birlikte iktidardaki ya letvekilleri, bir yandan temsil ettikleri vi kırımı yalanlarıyla yaşayacağız. Buna, en da muhalefetteki partilerimizden “Erme layetlerin sorunlarıyla ilgilenirlerken bir anlamlı yanıt ise her partinin aday lisni kökenli” milletvekillerimiz de o mah yandan da ülkenin sorunlarına eğildiler; telerinde kendisine yakın dünya görüşünkemeye gitseydi; sonuç belki değişmese hatta “devlet sorumlulukları” üstlendiler. deki Ermeni yurttaşlarımızın da yer albile kararın dünya kamuoyundaki yansı O kadar ki Osmanlı’nın son dönemlerin ması değil midir? Yalnızlık Denilen O İç Kale… Her şeyden önce, bir insanlık durumudur yalnızlık. Çünkü doğada, insanın dışında hiçbir canlı, sırf birliktelik uğruna da birlikteliği aramaz. O zaman soru, herhalde şu: İnsan, neden bunca kendisine has bir durumu tarihi boyunca hep bir yakınma nedenine dönüştürmüş ve şimdi de dönüştürmekte? Asıl yalnızlık, bilinçsiz yalnız kalmama çabalarıyla başlar. Buradaki bilinçsizlik, insanın yalnızlık kavramı üzerine yeterince düşünmemesinden kaynaklanır. Yalnızlık korkusu, insanın sürü psikolojisinden kurtulamamasıyla eşanlamlıdır. Tüm hesaplaşmalarının son noktasını, iç dünyasında inşa etmesi gereken, Montaigne’in ‘iç kale’ diye adlandırdığı o kalenin surlarının arkasına çekilerek koymayı öğrenememiş bir insan, daha baştan ‘yalnızlık durumu’nu başkalarına, ‘öteki’lere ve sürüye koşulsuz teslimiyet durumuna dönüştürmüştür. Oysa insan, görüntüsünü en sadık ve çarpıtmalardan uzak verebilecek aynayı, ancak o iç kalesinde, kendi kendisiyle mutlak bir yalnız kalma durumunda bulabilir. Türlü birlikteliklerle, birlikteliklere değgin türlü yıkımlarla ve bitişlerle, çok büyük sevgilerle, bunlardan kaynaklanan delice mutluluklarla ve ölesiye mutsuzluklarla dolu geçen altmış beş yılı henüz geride bıraktığım şu günlerde, dönüp ‘hayatım’ diye nitelendirdiğim olguya bir kez daha baktığımda, o hayatın belki de en büyük başarısının böyle bir iç kaleyi gecikmeden inşa edebilmiş olmakta odaklandığını anlıyorum. Sanırım çok mutsuz bir çocukluk yaşamasaydım, hayatımın erken dönem koşulları beni daha çocuk olamadan ancak yetişkinlerden beklenebilecek sorumlulukları üstlenmeye zorlamasaydı, böyle bir başarıya da imza atamayacaktım. Çünkü çocukluktan yetişkinliğe zorlama geçişin yolculuğu, kaçınılmaz olarak yalnızlığı da beraberinde getiren bir yolculuktur; insanın çocukluk arkadaşları olur; ama bir çocukluğu zamanından çok önce noktalama zorunluluğunun yaşandığı süreçte yanında herhangi bir arkadaş, bir yoldaş bulabilmek, neredeyse olanaksızdır. Ben, kendi ‘iç kale’mi, Montaigne’i okumazdan çok önce inşa etmek zorunda kalmıştım. Rilke’nin şu dizelerini de çok sonra okudum: “Bütün kendimi adadıklarım, ömrümce / ansızın zenginleşip beni harcadılar.” Dediğim gibi, çok sonra; belki de, Colette’in dediği gibi, bana “hayatı paylaşalım” ya da “paylaşıyoruz…” diyenlerin çoğunun, bu sözleriyle üstelik, en korkunç cinayetlerin işlenişinde de görüldüğü gibi, çoğu zaman iyi niyetle! aslında sadece “kendi paylarını alıp gitmeyi”, dahası bazen, benim nice küçük ve kırılgan duyarlılıklarla, minik mahremiyet anlarıyla, kısacık, ama büyülü birlikteliklerle örülü paylarımı da başkalarına vermeyi kastettiklerini anlamamla birlikte! O iç kale, en çok karşıma çıkan sevgiler bağlamındaki savaşımlarda işime yaradı. Sevgisiz bir evliliğin buzdağları arasında yaşanan bir çocukluk, beraberinde sürekli sevgi açlığını, bu da, kendini sevgilere körü körüne adamanın tehlikelerini getirir. Bu tehlikeleri görebilmeyi, erken inşa etmeye zorlandığım iç kalemde öğrendim – kendi kendimi eğiterek. “Hayatı paylaşmak” gibisinden bir şeylerin söylendiği, vaat edildiği hep oldu; bu paylaşma sırasında, bana ait en değerli payların başkalarına verildiği de. Benden alanların acınası sıradanlıklarını ve böylece işledikleri günlük cinayetlerini asla bağışlamadım; öte yandan verilenlerin “asıllarını”, zaten verilmek istendikleri anda “yaşanmakta olanlar” kategorisinden çıkarıp, “yaşanmışlar”ın, anıların hazine dairesine taşıdığımdan ve ötekilere sadece elden düşme kopyaları bıraktığımdan, “ansızın zenginleşip” beni çok farkında olarak! harcayanların çabalarıyla zenginleşen, aslında hep ben oldum. Bu da, elbette ‘iç kale’den gelen bir güç – veya dünyaya biraz puslu, ama kimsenin kıramayacağı bir camın arkasından, hatta belki artık uzaktaki bir adadan acı bir alayın dürbünüyle bakmayı da öğrenmek gibi bir şey! ‘Y E ‘SİYASET’İ DE PAYLAŞABİLMEK İşte bu durumumuzu sadece Batılılara ahmetcemal@superonline. com acem20@hotmail.com DT Genel Müdür Vekili Acar’dan açıklama ‘En kısa sürede bir çözüm bulunmasına çalışacağız’ Kültür Servisi Bir süredir gün sonraki izinler yasal olmayacak. demde olan ve tartışılan “DT oyun Mahkeme kararıyla kaldırılmış cularının televizyon dizilerinde 25 olacak’’ diyen Acar, geriye dönük işMart’tan başlayarak oynayamaya lem yapmayacaklarını; DT Genel cak oluşu” konusunda Devlet Tiyat Müdürlüğü olarak sorumluluk alarak, roları (DT) Genel Müdür Vekili Mi 25 Mart’tan önce alınmış izinlerin ipne Acar açıklama yaparak “DT Gö tal edilmeyeceğini vurguladı. rev ve Çalışma Yönergesi’nin Danıştay tarafından yürürlükten kalİZİ VE SİNEMADA dırılmasının ardından sanatçıların ROLE SICAK BAKIYORUZ’ dizi ve sinema filmlerinde rol almalarına ilişkin işlemlerde yasa hüAcar, gerek sanatçıların özgürlüğükümlerini esas almak zorunda ka ne, gerekse dizilerde eğitimli ve yetlacaklarını” belirtti. Acar, daha ön kin oyuncuların yer almasına önem ce TOBAV , IşıkDer ve verdikleri için “oyunKültürSen’in adı gecuların dizilerde, sineçen yönergenin iptali ve Koç: Rol alınmalı ma filmlerinde oynayürütmesinin durdurulmasına yönetim olaması istemiyle Danış Kültür ve Turizm Bakanı rak sıcak baktıklarıtay’da dava açtıklarını, Atilla Koç, gazetecilerin nı” söyledi. “Yaklaşık konuya ilişkin soruları 25 Mart’ta, bu yönerge1 hafta, 10 gündür yetüzerine “Ben Devlet ye dayanarak verilen kililer ve hukukçularTiyatroları “dizide oynama izinla formül arıyoruz” sanatçılarının lerinin” de bu nedenle diyen Acar, “Bunu 25 yasallığını yitireceğini dizilerde rol almasının Mart’a kadar yetiştiyanındayım. Çünkü söyledi. Yönergenin remeyebiliriz, arada dizilerin seviyesini ve 52. maddesi doğrultuboşluk olabilir. Ansanat seviyelerini sunda sanatçılara “asli cak, genel müdürlük yükseltiyorlar” dedi. görevlerini aksatmaya da bakanlık olarak ma kaydıyla’’ dizi ve bunu üstlenmeye çalısinema filmlerinde oyşacağız. Hukuka ve namak için izin verildiğini anımsatan yasalara uygun biçimde, eski biçiAcar, kararın uygulamaya konulma mine dönmesi için bununla ilgili sı için verilen 30 günlük sürenin 25 formül bulunması konusunda seri Mart’ta dolacağını belirtti. 5441 sa bir çözüm bulmaya çalışıyoruz’’ diyılı Devlet Tiyatrosu Kuruluşu Hak ye konuştu. kındaki Kanun’a göre sanatçılar yalDanıştay 5. Dairesi, Kültür ve Tunızca yaz aylarında bağımsız çalışa rizm Bakanlığı’nın “Devlet Tiyatrobiliyorlar. DT’nin kuruluşundan bu ları Görev ve Çalışma Yönergeyana bu konuların yönergeyle yürü si”nin yürütmesini durdurmuştu. Datülmüş olduğunu belirten ve “Yöner nıştay 5. Dairesi kararında, söz konuge ve tüzük olmayınca yasaya dön su yönergenin bu konuları düzenlemek zorunda kaldık. İşlerimizi ya mek amacıyla yürürlüğe konulduğusayla yürütmeye devam edeceğiz. nun anlaşıldığı belirtilerek 5441 sayıBu yasanın 19. maddesinde de, ‘Sa lı Kanun uyarınca, tüzükle düzenlennatçılar sadece yaz aylarında kendi mesi gereken konularda yönergeyle hesaplarına çalışabilirler’ deniliyor. düzenleme yapılmasının hukuka ayDurum böyle olunca, 25 Mart’tan kırı olduğu vurgulanıyor. ‘D CUMHURİYET 15 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear