24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 ŞUBAT 2007 CUMA CUMHURİYET SAYFA ÇANKAYA’YI TEMİZ TUT, TÜRKİYE’Yİ KİRLETME! 17 Müzeler sahipsiz kalmış. “Bakan bey uykusuz kalmasın da!” BAKIŞ AÇISI GÜRBÜZ ÇAPAN Morkıç Atila Korkmaz: “Mortgage’ye Türkçe karşılık arıyorlarmış. Halkımızın yıllarca borç ödemekten poposunun moraracağını düşünerek uygun bir kelime üretebilirler!” ŞÖYLE ya da böyle polisin eline düşerseniz bir avukat isteme hakkınız var ya; avukatınız yoksa bile baro sizin için bir avukat görevlendiriyordu ya; artık geçmiş olsun, çünkü hükümet bu konuya da el attı! “Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Ödenecek Ücretlerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik” taslağı ile tarifeye bağlanan savunma hakkı; polisle, savcıyla, yargıçla “uyumlu” çalışacak; ücreti savcı veya yargıç tarafından takdir edilip makbuz karşılığı parasını alacak avukatlara verilmek isteniyor. Barolar aradan çıkarılıyor! Baroların yerine soruşturmayı yürüten savcının veya kovuşturmayı yapan yargıcın uygun göreceği avukatların, avukatlık bürolarının ve bir adım daha ileri gidersek tarikatların, cemaatlerin avukatlık şirketlerinin devreye sokulmasının yolu açılıyor. İstanbul Barosu’nda yönetmelik taslağını değerlendiren avukatlar şu yorumu yapıyor: “Bu yönetmelik insan haklarını koruma, avukatın bağımsızlığı ile yargının kurucu unsurları arasında eşitlik ilkelerine tecavüz etmekte; avukatlar üzerindeki baro güvencesini kaldırmaktadır.” İddia veya yargı makamına savunmanın parasını ödetip bir bakıma “memur avukat” yaratılmak isteniyor. İstanbul Barosu Başkanı avukat Kazım Kolcuoğlu konuyu şöyle yorumluyor: “Yönetmelik avukata ‘ücretini ben ödüyorum’ olgusunu sürekli anımsatmayı amaçlamaktadır. Bağımlı yargı! Meclis’te baz istasyonu kurulmuş. Meclis’te ‘düzen’ çok iyiydi, buna bir de ‘baz’ eklenmiş, güzel olmuş! Çankaya Türker Ercan: “Hikmetyar’ın dizinin dibinden kalkıp, Atatürk’ün makamına mı oturacak? Aslında bu yönetmelik bir anlamda ‘devlet avukatlığı’nın tesisidir. Diğer taraftan baroların avukat üzerindeki güvencesi ve denetimi de kaldırılmaktadır. Baroların, kendi görevlendirdiği avukatın görevini ne şekilde yerine getirdiğinden bilgi sahibi olmasını sağlayan hiçbir mekanizma bulunmamaktadır. Bu doğrultuda görevlendirilen işlemlere ait evrakların bir örneklerinin de baroya teslimi artık gerekmemektedir. Yapılan görevlendirmenin hukuka uygun gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği ancak soruşturmanın bir tarafı olan savcılık veya mahkemelerce baroya bildirildiğinde haberdar olunabilecektir. Mesleki bağımsızlığın da varlık sebebi olan insan hakları mücadelesi bu yönetmelikle akıl almaz bir gerileme süresine girecektir.” Yargının bağımsızlığı derken, savunmayı bile bağımlı hale getiriyorlar. Bunlardan korkulur! TBMM’ye Açık Mektup Yurttaşım, devletime güveniyorum. Yurttaşlık ödevlerimi yapmaya çalışıyorum. Kendime, çevreme ve ülkeme sorumluluklarımı kavrayarak, onların gereğini yapmaya çalışarak yaşamaya çalışıyorum. Devletim ve yurdumdan bazı manzaralar beni ürkütüyor! İstanbul’un orta yerinde 6 genç, bir gence bıçaklarla saldırıyor. Sonra yanlış adamı öldürdüklerini anlayınca ‘pardon’ çekiliyorlar. Öldürmeye değil, ‘yanlış adama’ pardon. Küçükçekmece Adliyesi’nde, kardeşi hırsızlık ve gasptan üç aylık tutukluluğu kaldırılmadı diye, mahkemenin hâkimesini, mahkeme koridorunda evire çevire dövüyor, burnunu kırıyor, beş on yurttaş hâkime hanımı zor kurtarıyor. Bir başka öfkeli ‘Polat Alemdar’, babası kalp ameliyatında ölüyor diye profesörü otoparkta “Kana kan, intikam” diye bağırarak öldürebiliyor. Eski İstanbul’un birçok sokağında tekin dolaşmak düş oldu. Kapkaça uğrayabilirsiniz, birisi yanlışlıkla bir tarafınıza bıçak geçirebilir... Emekli olmuş subaylardan bazıları, hâlâ dinç kalmışlarsa Kuvayı Milliye örgütleri kuruyor, ölmek öldürmek üstüne yeminler ettiriyorlar. O da kesmiyor TV’lerde kanal kanal dolaşıp niye yaptığını ballandıra ballandıra anlatıyor. Aynı adam solcu örgüt kursa, böyle bir görüntü ele geçse, adama ne yaparlar merak ettim doğrusu. Geçmişte evimizde iki adet solcu yazarın kitabı bulunsa kafadan ‘örgüt’ oluyorduk. Seninki, iki tabanca üzerine ölüm, öldürme andı içiyor. Bütün memleket seyirci! Oh ne âlâ... ??? AKP’nin her yaptığında bir keramet bulan Ertuğrul Özkök’ün, yoksul semtlerinde AKP gömlekli gençlerin erzak, kömür dağıtmasını, sosyal devletin gereği olarak yorumlamasını şaşkınlıkla karşıladım. Eskiden devlet, memurları aracılığıyla yardım ederdi. Ondan dolayı ‘devlet baba’ derdik. Devlete ‘Ana’ diyeni de Kemal Tahir örneğinde olduğu gibi hapishanelerde çürüttük. AKP cepten yardım ediyorsa diyecek yok. Ama devletin malını gecekondudaki yoksullara dağıtıyor ve seçmen tabanı oluşturuyorsa, buna ancak yardakçılar alkış tutabilir. Orada birkaç soru: “Bu değirmenin suyu nereden geliyor?” Devletin memuru sosyal yardımı doğru dağıtmıyor mu? Dağıtmıyorsa o memurlara ne yapıldı? ??? Yetim yurtlarına sığınmış kız çocukları bağırıyor, “Can ve namus güvenliğimiz kalmadı” diye. AKP’ li bir vekil Dr. Turhan Çömez sayı, saat veriyor. AKP’li bakan yalanlıyor. Hangisine inanalım? ??? Adana’da akıl hastanesi, toplama kampı gibi çalışıyor. Bunu televizyoncular açığa çıkarıyor. Delileri, kimsesizleri devlet eline bırakmayın diye mi bağıralım? İşkenceyi karakollarda yapılır bilirdik. Memleketin her tarafı karakol olmuş! Güneydoğu’da koruculuktan emekli olan devlet yanlısı kardeşler, metropol şehirlerde bar pavyon güvenliği sağlamaya başlamışlar. Bazılarının eli ağır, yüksek kattaki beyaz abilerin çocuklarına dokununca feryat figan oluyoruz. Öbür türlü, normal flora savaşına giriyor. Ne duyan oluyor, ne gören. Beyoğlu’nda kaymakamın oğlu gasp ediliyor, polis abiler aracı durumunda! TBMM üyelerine soruyorum? Bu olanları siz duymuyor musunuz? Devletimiz çalışmıyor mu? Denetleme görevini nasıl yapıyorsunuz? Biz yurttaşların, eğitim, sağlık, mal ve can güvenliğini kim sağlayacak? Hırsızın kardeşi, kötü koşullarda canını dişine takarak ülkenin dört bir yanında özveriyle çalışan bayan hâkime saldırıyor. Başka bir hırsız, kaymakamın oğlunu gasp ediyor. Bu sizlere dokunmuyor mu? Devletimi geri istiyorum! gurbuzcapan@eksev.org.tr/Faks: 0212 672 71 71 Ya ğ m u r E k i m SESSİZ SEDASIZ (!) Durak yeri değiştirme hizmeti! İSTANBUL Kocamustafapaşa’da oturan bir yurttaş: “Kocamustafapaşa otobüs son duraklarının olduğu bölge Kocamustafapaşa Meydanı diye bilinir ve otobüsler ben bildim bileli burada dururdu. Son yapılan ‘taş döşeme faaliyeti’ ile duraklar bir geri durağa taşındı. Çalışmalar bahanesiyle insanlar bir durak yürümek zorunda kalıyordu. Şimdiki durak çevresinde oturan vatandaşlar daha çok Çapa’da olan tramvayı kullanmayı tercih ediyor. Bunun gözlemini şöyle yaptım: Otobüsten inenlerin nerdeyse yüzde 80’i meydana doğru giden caddeyi kullanıyor. Durakların taşınması için Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Fatura Ahmet Önen: “Küresel ısınmayla birlikte kitlesel fatura ödeme dönemi başlamıştır!” Başarı Akif Kökçe: “Öğrencisine okul, gencine iş bulamayan bir devlet için doktor ithal etmek başlı başına büyük bir başarı olsa gerek!” hiçbir sebep yoktu, çünkü kaldırımı hayret edilecek kadar geniş yapıp yolu daralttılar ve trafik oluyor bahanesini öne sürdüler. Fakat şu an, son durakların olduğu kısım daha felaket. Buraya kadar her şey normal gibi. Şimdi gelelim beni düşündüren kısma: Durakların yeni taşındığı bölgede yani eskiden bir önceki durakta Zapsu ailesinin ‘For You’ mağazalarından biri açıldı ve bir durak önce indirilen insanlar her akşam bu mağazanın önünden geçmek zorunda bırakıldı.” Memleket, babalarının çiftliği olursa vatandaşa hizmet dediğin de böyle olur! Düzenli seks baş ağrısına iyi geliyormuş... Baş ağrıtmayan birisiyle yapılırsa! ‘Küresel Isınma’ Felaketine Eli Kolu Bağlı Bakamayız! TÜRKSEN BAŞER KAFAOĞLU Geçen yazımızda, üst teknolojileri ve emperyalist özleri nedeniyle ABD’li bazı aktörlerin, küresel ısınmaya neden ve nasıl yaklaştıklarını, dış yayın kaynaklarından son edindiğimiz bilgilere göre aktarmaya ve nasıl ulusal zırhlarına büründüklerini anlatmaya çalışmıştık. Amacımız; biraz da dış ülkelerde neler oluyor, bizde neler oluyor, bunları irdelemekti. Dünyayı en çok kirleten, işgalci ruhuyla planlar yapan ABD’yi iyi tanıyalım, neler olduğunu gözleyelim ve ulusal planlarımız için farkında olalım diye üzerinde durduk. Görelim, bilelim, ayağımızı denk alalım, bizi bizden başkasına emanet etmesinler diye yetkilileri ve kamuoyunu uyarmak adına, bundan sonra da böyle örneklerle yazmaya devam edeceğiz. 2000 yılında çevreci bir programla Amerika’da Başkanlık yarışına giren Al Gore, inatçı ve ısrarcı savları nedeniyle seçilememişti ama çevrecilerin ve savaş karşıtlarının asla beğenmediği Başkan Bush’tan sonra seçilecek olan adayın, daha yeşil olması bekleniyor. Yıllardır çevreciliklerini ön planda tutan demokratların, son süreçteki yarışlarda halkın güvenini alamadıkları ve karşı grupların sert tavırlarını birleştirmeleriyle cumhuriyetçilerin, bir hayli gerisinde kaldıkları biliniyor. Cumhuriyetçiler artık küresel ısınma etkilerini daha ciddiye alıyor ve kötü bir gelecekten korkuyorlar. Bunda da onların Grönland’a ekip olarak gidip orada buzulların eridiğini açıkça görmeleri büyük etken oldu. Pelosi’nin kurduğu Bayan Clinton’un da içinde bulunduğu “Küresel Isınma Komisyonu”; doğal dengenin bozulmasını, ulusal güvenliği, yıllardır petrol ithalatı için harcanan dolarları ve küresel ısınmanın doğuracağı gelecekteki petrol çatışmalarını görerek buna göre programlar oluşturdu. Ortadoğu ve Güney Amerika gibi güvenilir bulmadıkları ülkelere bağımlılığın onlar için ürkütücü boyutlara ulaşabileceğini düşündüler. Aslında teknolojileri üst seviyeye ulaşmış olan ABD’de: Teddy Roosevelt’in milli parkları yaymaya çalışması; Richard Nixon’un “Çevre Koruma Yönetimi”ni kurması, Bush’un babasının asit yağmurlarına karşı ilk permili kısıtlamayı getirmesi, önceki dönemlerde de bazı küresel felaketlerin parti önde gelenlerince, fark edildiğini gösteriyor. 2005 tarihindeki Katrina Fırtınası’nın ortaya çıkardığı korkunç sonuçlar, World Resource Institute’den Jonathan Lash’e göre, seçmenleri çok fazla etkileyen ve yönlendiren bir olay niteliğindedir. Ayrıca artık ABD’de iklim koşullarının belirgin bir değişikliğe uğramasının da küresel ısınmadan kaynaklandığına inananların sayısının birden yükseldiği kamuoyu anketlerinden anlaşılmıştır. Al Gore’un Oscar ödülü adaylığına giren konu ile ilgili belgeseli, çok izlenen bir yapıt olmuştur. Çok kötü şeyler tabii, ama insanların çoğunda görmeden ve yaşamadan inanmama huyu var nedense. Ama yaşayanlar da asla unutamıyorlar. Son yıllarda ABD ulusalı; işi daha ciddiye alıyor, Avrupa ve Japonya da kâğıt üstünde çalışmalar yapsalar da gerisindeler. Gelelim bizdeki son yaklaşımlara: 15 Şubat 2007 tarihinde TBMM’de “Küresel Isınma Komisyonu” oluşturulmuş. Sayın Osman Pepe bir açıklama yaparak Türkiye’de bazı uzmanların uyarılarına karşın İstanbul’da su sıkıntısı olmayacağını; Türkiye’nin, Kyoto Protokolü gereklerinin üstesinden gelebilecek ve de bu yükün altından kalkabilecek durumda olmadığını dile getirmiş. Acaba ülkemizin Çevre ve Orman Bakanı’nın, bu ön inançsızlık duygularının da içinde yer aldığı söz konusu komisyon, neyi nasıl görüşecek merak etmekteyiz... Acaba 2007 seçimleri öncesinde komisyonun kurulmasında payı olan parti ve muhalefet partileri, “küresel ısınma” konusunu ciddiye alan ve kahramanca mücadele eden meslek odalarının, STK’lerin görüş ve kampanyalarına destek olabilecekler mi? Uygulanabilir karşı “kent dönüşüm” planlarını; karşı “enerji politikalarını”; karşı “doğal kaynakların amaç dışı kullanım” programlarını ortaya koyabilecekler mi? KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 23 Şubat www.mumtazarikan.com İLAN KADIKÖY 2.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NDEN DOSYA NO: 2005/499 Davacı Özturan Turizm İnşaat Sanayi ve Ticaret LimiteT Şirketi avukatı tarafından davalı Ali Bahçebaşı aleyhine mahkememize açılan menfi tespit, maddi ve manevi tazminat davasının yapılan duruşmasında verilen ara kararı gereğince; Davalı Ali Bahçebaşı tüm aramalara rağmen bulunamadığından, dava dilekçesi ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmiştir. Davalı Ali Bahçebaşı’nın işbu davanın duruşmasının yapılacağı 17.04.2007 günü saat 13.35’te mahkememizde hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, delil ve belgelerini ibraz etmediğiniz takdirde HUMK’nin 213 ve 377. maddeleri gereğince davaya yokluğunuzda devam edilerek karar verileceği, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 28 ve 29. maddeleri gereğince davetiye yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. İşbu ilan yayınlandığı tarihten itibaren 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılır. 08.02.2007 Basın: 8590 T.C. BEYKOZ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN Esas No: 2004/153 / Karar No: 2006/1 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Kıyamet gününden önce 1 ortaya çıkarak 2 insanları dine 3 döndürüp mutluluğa ka 4 vuşturacağına 5 inanılan kişi... 6 Bir şeyin doğ7 ru olduğunu belirtmek için 8 yapılan işaret. 9 2/ Eskrimde 1 2 3 4 5 6 7 8 9 kullanılan üç silahtan 1 K A R İ D E S T biri... Sekiz notanın 2 A A R B İ S N O sıralanmasıyla oluşan İ L E T İ M dizi. 3/ Yüz, çehre... 3 R A Ölen bir kişinin ardın 4 İ B İ K M E T A Y E L R dan yazılan şiir. 4/ 5 D İ L E T A Hastalıktan kurtulma, 6 E S E M E T E L EME iyileşme... Fas’ın pla 7 S ka imi. 5/ Konya ilin 8 N İ T T E K E de bir bataklık. 6/ Ün 9 T O M A R A E L lem... Hitit. 7/ Tavlada “üç” sayısı... Yazınsal. 8/ Kadın hapishanesi. 9/ “ oluyor halimi takrire hicabım / Üzme yetişir üzme firakınla harabım” (Nigâr Hanım)... Eşya üzerindeki mikrop ya da ufak böcekleri basınçlı buharla öldürmeye yarayan büyük kazan. İski Vekili tarafından Ahmet Ersoy vs. aleyhlerine açılan kamulaştırma davasında; davalı Ahmet Ersoy’un dosyamızda mevcut Bağdat Caddesi, No: l00/2, Küçükyalı, Maltepe/İstanbul adresine Davacı İski’nin açtığı davanın Kabulü ile; Beykoz, Anadoluhisarı Mahallesi, Bent Yolu mevkii, 47 Ada, 26 Parsel sayılı İski lehine bilirkişi Nejat Boran’ın 15.09.2005 tarihli raporunda A harfi ile kırmızı ile boyalı olarak gösterilen 721.69 m2’lik kısımda daimi irtifak hakkı tesisine, karara bilirkişi raporunun eklenmesine, irtifak hakkı tesis bedelinin 18.744.00 YTL.’si olarak tespitine ve bu bedelin 4.686.00. YTL.’sinin taşınmazda 460185/2304000 davalı Ahmet Ersoy’a; 4.686.00. YTL ’nin taşınmazda 460185/2304000 hisse maliki davalı Kemal Duran’a, 4.686.00. YTL.’nin taşınmazda 460185/2304000 hisse maliki Yaşar Gümüş’e, ve 4.686.00. YTL.’nin taşınmazda 460185/2304000 hisse maliki Salim Kaşkir’e ödenmesine, tüm yargılama giderlerinin davalılardan alınmasına yer olmadığına, 2.10. YTL harcın davacıdan alınmasına, kararın bir örneğinin Vakıflar Bankası Kavacık Şubesi’ne ve Tapu Sicil Müdürlüğü’ne gönderilmesine ilişkin iş bu hükmün davalıya tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde temyiz etmediği takdirde hükmün kesinleşeceği hususu ilanen tebliğ olunur. 14.02.2007 Basın: 9036 YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Dinsel düşüncede, dünya tarihinin sonunda tanrısal bir görevi yerine getirerek insanlığı kötülük ve günahlardan kurtaracak kişi... Gümüş. 2/ Bir anlatıyı, bir söylevi bitiren özlüsöz. 3/ Kanın hemoglobinle renklenmiş kırmızı yuvarı... İki tarla arasındaki sınır. 4/ Yüksekokul. 5/ Duman lekesi... Bir işi yapmaya hazır. 6/ Kuşların “taşlık, konsa” gibi adlar da verilen midesi... Havva’nın Batı dillerindeki adı. 7/ “ yanımda yârem var / Sol yana döndür beni” (Türkü)... Yufka ekmeği. 8/ Cazibe... Boru sesi. 9/ Şah İsmail’in şiirlerinde kullandığı mahlas... Tuzağa düşürülen şey. CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear