24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21 ŞUBAT 2007 ÇARŞAMBA 6 HABERLER KKTC’deki çevre konferansında bioendikatör bitkilerin olumlu etkileri bulunduğu belirtildi AVRUPA GÜRAY ÖZ Kaybedecek zamanımız yok SEVİM ERTEMUR / GAMZE AKDEMİR Tehlikeli Planlar FRANKFURT ABD’nin tüm dünyayı denetimi altına alma planlarını artık herkes biliyor. Gerekçesi, her zaman olduğu gibi yalan dolandır. 11 Eylül’den sonra Bush tarafından tüm dünya dillerine sokulmuş “şer ülkeleri” tanımı ABD’nin kendi toprakları dahil hemen her yerde egemen kılmak istediği emperyal faşizmin başlıca gerekçesidir. Bu “şer ülkeleri” nerede bulunurlar? Öncelikle zengin enerji kaynaklarının bulunduğu yerlerde. Sonra o kaynakları ele geçirmek ve dünya egemenliği için gerekli stratejik bölgelerde. Duruma göre adları sık sık değişse de şimdilik, İran, Suriye, hâlâ Irak, Kuzey Kore, belki yakında Pakistan, belki bir zaman sonra Suudi Krallığı.. ve şimdilik söylenmese, dile getirilmese de Rusya ve Çin bu kapsamdadır. “Şer ülkeleri”nin karşısında ise “korunacak ülkeler” yer alır. Ama unutmamalı. ABD tarafından “korunmak” da pek hayra âlamet değildir. ??? Şimdi ABD Doğu Avrupa’yı “korumaya” almak istiyor. Kimden koruyacak? “Şer ülkeleri”nden. Nasıl koruyacak? Bir füze kalkanı kurarak. Uzaya hükmederek. ??? Polonya ve Çek Cumhuriyeti’ne yerleştirilecek bu pahalı sistem, iddiaya göre bu ülkeleri İran füzelerinden koruyacakmış. Bu füze kalkanı sisteminden Almanya hiç hoşlanmadı. Alman Dışişleri Bakanı Steinmeier, geçen hafta sonu ABD’nin gerekçelerinin ciddiye alınamayacağını söyledi. Handelsblatt’a yaptığı açıklamada, “Eğer Rusya’nın burnunun dibine füze kalkanı yerleştirmek istiyorsanız, önce Rusya’yla konuşmalısınız” dedi. Almanya’nın son günlerde Rusya ile daha iyi ilişkiler kurmak istemesinin bir nedeni, Rusya’dan gelen doğalgaz olabilir, ama bir diğeri de ABD’nin Avrupa ile ilgili planlarıdır. Bu durum son Münih Güvenlik Konferansı’nda yeterince açık biçimde ortaya çıkmıştı. Putin ise bilindiği gibi, İran’ın bir tehdit oluşturduğunu kabul etmiyor. Kapısının önünde ABD roketlerini istemediğini de sert, anlaşılır kelimelerle ifade ediyor, ABD’yi militer maceracılık, savaş zorbalığı ve insan haklarına müdahale etmekle ve ağır bir dille suçluyor. ABD’nin Avrupa’yı “korumaya” almasından yakınan kimi Almanlar işaretparmaklarıyla bizi göstermeye başladılar. Yeşiller partisi parlamento grubu başkanı Fritz Kuhn, “Tehlike İran’sa eğer, kalkanı da Akdeniz ülkelerine kuruverin” dedi. Gördüğünüz gibi ABD’nin planları tehlikelidir. Ama Avrupa’yı da müttefikiniz olarak görmekte sakın ola acele etmeyin. Beğenmedikler işleri size havale etmekte pek ustadırlar. ??? ABD’nin, ülkeyi bölmek, enerji kaynaklarına el koymak, kalıcı bir üs, sadık bir müttefik yaratmak gibi amaçlarına hemen hemen ulaştığını unutup Irak’ta “başarısız” olduğuna inanınca, daha geniş çaplı planları uygulama aşamasına geldiğini görmek kuşkusuz zor oluyor. Ama gerçek böyledir. ABD Afrika’yı, Kafkasya’yı, eski Sovyet cumhuriyetlerini içine alan, Ortadoğu merkezli büyük projesini adım adım yürürlüğe koyuyor. İtirazların giderek daha sesli hale gelmesinin bir nedeni budur. İkinci neden, bir büyük yalana geçmişte ucundan kıyısından ortak olanların, tehlikeyi görmezlerse dünya politikası üzerindeki etkilerini yitireceklerini, kendi gökyüzlerinin üzerinde uçuşan nükleer başlıklı füzeleri seyretmek zorunda kalacaklarını anlamalarıdır. Bize gelince... Biz, Büyük Ortadoğu Projesi’nin anlı şanlı yürütücülerinden değil miyiz? Bizim işimiz zordur. Umarım, Steinmeier’i korkutan, Putin’i ayağa kaldıran tehdidi bizimkiler de görüyorlardır. Tehlikenin farkındadırlar her halde. Kör değiller ya! eposta: guray.oz@cumhuriyet.com.tr LEFKOŞA – Massachusetts Üniversitesi Bitki, Toprak ve Böcek Bilimleri Bölümü öğretim üyelerinden William J. Manning, bioendikatör bitkilerin ozon tabakasındaki deliğin büyümesini önlediğini, hatta küçülmesine katkıda bulunduğunu savundu. Çukurova Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet Yüceer ise AB uyum yasaları çerçevesinde Türkiye’de 2008 yılına kadar arıtma tesisi olmayan köy ve çöp ıslah alanları olmayan belediye kalmayacağını söyledi. “Kaybedecek fazla zamanımız yoktur” sloganıyla KKTC’de gerçekleştirilen “Çevre: Yaşam ve Sürdürülebilirlik” konulu konferansta buluşan dünyanın dört bir yanından gelen bilim adamlarının beyin fırtınası sürüyor. 1.2 milyon dolar harcanarak düzenlenen çevre konferansı için Yakın Doğu Üniversitesi’nde bir araya gelen bilim adam ? KKTC’de 1.2 milyon dolar harcanarak düzenlenen çevre konferansında bir araya gelen uzmanlar bioendikatör bitkilerin ozon tabakasındaki deliğin büyümesini önlediğini, hatta küçülmesine katkıda bulunduğunu savundular. Massachusetts Üniversitesi Bitki, Toprak ve Böcek Bilimleri Bülümü öğretim üyelerinden Prof. William J. Manning, yaygın bioendikatörleri ekerek yaptıkları deney sonucunda oksijen miktarının arttığını tespit ettiklerini vurguladı. ları her gün 16 ayrı salonda gün boyu yapılan panellerde, 21 ana başlıkta çevre felaketlerine dikkat çekerek birbirinden ilginç önerilerde bulunuyorlar. Konferansın en önemli konularından biri ise tüm insanlığın kaygılanmasına neden olan ozon tabakasındaki delik. Bu konuyu gündeme getirerek bilimsel araştırma verilerini diğer bilim adamlarına sunan Massachusetts Üniversitesi Bitki, Toprak ve Böcek Bilimleri Bülümü öğretim üyelerinden Prof. William J. Manning, bioendikatörler olarak adlandırılan bazı bitkilerin alt hava kütlesi üzerinde olumlu etkiler yarattığının deneylerle kanıtlandığını anlattı. Atmosferi korumanın en pratik ve ucuz yollarından birinin bioendikatör bitkiler olduğunu öne süren Manning, söz konusu bitkilerin ozon tabakasındaki deliğin büyümesini engellediğini ve küçülmesine katkıda bulunduğunu söyledi. Manning, slayt gösterisiyle desteklediği sunumunda, en yaygın bioendikatörlerden bilinen “münver, kınakına ve yaban marulu” haricinde varlığını yeni keşfettikleri bazı bioendikatörlerle “Edu” (Ethylenediurea) bitkisinin karışımının da ozon üzerinde olumlu etkiler yaptığını belirlediklerini ifade etti. Prof. Manning, Romanya’da Karpatlar’a, yaygın bioendikatörleri ektiklerini ve deney yaptıklarını, deneyin sonucunda yaptıkları ölçümlerde de oksijen miktarının arttığını tespit ettiklerini vurguladı. Çukurova Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Ahmet Yüceer de, konferans kapsamında Türkiye’deki çevre sorunlarıyla ilgili sunum yaptı. Belediyelerin çöp ıslah alanı, arıtma tesisi gibi sorunları 2008 yılına kadar çözmedikleri takdirde AB uyum yasaları çerçevesinde cezaya maruz kalacaklarını vurgulayan Yüceer, çevre sorunları kapsamında su kirliliği konusuna da dikkati çekti. Yüceer, “Suyun berraklığı temizlik ölçütü değildir” diye konuştu Tüzmen, TBMM’nin kaçak akaryakıt raporunu müsteşarlığa göndermedi YA R S AV B A Ş K A N I : Rapor‘hariçten’bulundu ? Kürşat Tüzmen’in başında bulunduğu Devlet Bakanlığı, akaryakıt kaçakçılığına ilişkin TBMM raporunu Gümrük Müsteşarlığı’na göndermeyince, müsteşarlık raporu ‘haricen’ temin etti. İLHAN TAŞCI Yargıtay’ın kimliği zedelenir ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Yargıtay Yasası’nı değiştiren tasarının “Yargıtay’ın yüksek mahkeme kimliğini zedelediğini ve anayasaya da açıkça aykırı olduğunu” bildirdi. Eminağaoğlu yaptığı yazılı açıklamada, TBMM Adalet Komisyonu’nda görüşülmekte olan “Yargıtay Yasası’nda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yasa Tasarısı’nın, siyasi iradenin yargıya bakışı ve beklentilerine göre biçimlendirildiğini” belirterek tasarının geri çekilmesini istedi. Yargıtay’ın siyasi müdahalelere açık hale getirilmekte olduğunu kaydeden Eminağaoğlu “Tasarı, Yargıtay’ın yüksek mahkeme kimliğini zedelemektedir ve anayasaya da açıkça aykırıdır” dedi. Eminağaoğlu, eleştirilerini şöyle sıraladı: ? Bölge adliye mahkemelerini, yasada belirtilen sürede faaliyete geçirecek elverişli bir zaman dilimi kalmaması karşısında, bu konudaki sorun ve aksaklıkları giderecek mevzuat çalışmaları yerine, Yargıtay Yasa Tasarısı üzerindeki çalışmalarda ısrar edilmesi düşündürücüdür. ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan akaryakıt ithalatında 19 milyar dolarlık fark nedeniyle kaçak akaryakıta dikkat çekerken, Kürşad Tüzmen’in başında bulunduğu Devlet Bakanlığı’nın kaçakçılığı araştıracak Gümrük Müsteşarlığı’na TBMM’nin raporunu göndermediği ortaya çıktı. Bunun üzerine Müsteşarlık, Başbakanlık’ın talimatından hareketle TBMM’nin akaryakıt kaçakçılığı raporunu, “haricen” temin etti. Başbakan Erdoğan, petrol ithal edilen 48 ülkeden kayıtların istendiğini, bunlardan 31’inin yanıt verdiğini belirtmişti. 31 ülkenin “Türkiye bizden son 2.5 yıl içinde 28 milyar dolarlık petrol ithal etti” dediğini, ancak ülke kayıtlarına göre bunun 9.3 milyar dolar olduğunu belirten Erdoğan’ın, arada 18.7 milyar dolarlık fark bulunduğuna işaret etmesi, dikkatleri yeniden akaryakıt kaçakçılığına çevirdi. Eski bakanlar Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan’ın yargılanmasına devam edildi. (AA) Yüce Divan’da görülen davanın yönlendirildiğini söyledi Müsteşarlığa gönderilmedi TBMM’de geçen yıl akaryakıt kaçakçılığını araştırmak üzere komisyon kuruldu. Vahit Kiler’in başkanlığındaki komisyon, çalışma sonuçlarını raporlaştırırken, alınması gereken önlemler ve araştırılması gereken konuları da ortaya koydu. Kaçakçılığa ilişkin ulaşılan sonuçları içeren rapor, gereği yapılması için ilgili kurum ve kuruluşlara ulaştırılmak üzere bakanlıklara gönderildi. Başbakanlık da talimat yazısıyla, kaçakçılığa ilişkin yeni ve güncel dosyalardan başlanılarak geriye yönelik zamanaşımı süreleri de dikkate alınmak suretiyle gereğinin yapılması istedi. Başbakanlık’ın talimatına karşın, araştırılması istenen konuları içeren raporun, kaçakçılıkla mücadelenin en önemli ayağını oluşturan Gümrük Müsteşarlığı’na Kürşad Tüzmen’in başında bulunduğu Devlet Bakanlığı’nca gönderilmediği anlaşıldı. Raporun Gümrük Müsteşarlığı’na Devlet Bakanlığı’nca ulaştırılmaması üzerine, TBMM Akaryakıt Kaçakçılığını Araştırma Komisyonu Başkanı Vahit Kiler ve Gümrük müfettişlerinin girişimiyle rapor “haricen” edinildi. Ersümer’den Maliye Bakanlığı’na suçlama ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yüce Divan’da yargılanan eski Enerji Bakanı Cumhur Ersümer, Maliye Bakanlığı Hukuk Müşavirliği tarafından Enerji Bakanlığı’na davaya ilişkin gönderilen yazıda daha ağır ceza alması için izlenmesi gereken yolun anlatıldığını öne sürdü. Maliye Bakanlığı’nı davayı yönlendirmekle suçlayan Ersümer, siyasi rant amacıyla davanın uzatılmaya çalışıldığını savundu. Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanları Ersümer ile Zeki Çakan’ın Yüce Divan’da yargılandığı davanın dünkü duruşmasında söz alan Ersümer, bilirkişi raporları ile davanın uzatılmasının amaçlandığını belirterek “Bu siyasi rant amacıyla yapılmaktadır, Bakanlıklar arasında bu amaçla talimatlar var, bundan endişe duyuyoruz” dedi. Maliye Bakanlığı Hukuk Müşavirliği tarafından Enerji Bakanlığı’na davaya ilişkin bir yazı gönderildiğini savunan Ersümer, yazıda daha ağır ceza alması için izlenmesi gereken yolun anlatıldığını öne sürdü. Ersümer’in ardından söz alan Çakan da “Mavi Akım’ı iptal etmedin diye Yüce Divan’ a gönderdiler ama açılışı Başbakan yaptı. Bu ne tezat?” dedi. Ersümer’in bahsettiği belgeye ulaşan ANKA Ajansı’nın haberine göre Maliye Bakanlığı Müsteşarı Hasan Basri Aktan imzalı yazıda, Enerji Bakanlığı’nın konuya ilişkin raporuna yer verilerek sanıklar hakkında TCY’nin 240. maddesine göre ceza istendiği bilgisi bulunuyor. Yazıda, sanıkların bu maddeden yargılanmasının bakanlık aleyhine olacağı belirtilerek Enerji Bakanlığı’na “daha fazla cezayı öngörmesi ve daha uzun zamanaşımına tabi suç olması nedeniyle sanıkların TCY’nin 205. maddesinden yargılanmasını talep edin” önerisinde bulunuyor. HSYK'nin yetkisine müdahale ? Bölge adliye mahkemelerinin faaliyetinden sonra bile Yargıtay’daki iş yükü uzun süre değişmeyecek olmasına rağmen, bu durum gözardı edilmektedir. Yargıtay üyelik seçimleri, yaklaşık 2013 yılına kadar durdurularak Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun iradesine ve anayasal yetkisine müdahale edilmektedir. ? Yargıtay üye ve daire sayısı azaltılırken dairesi olmayan daire başkanları yaratılmaktadır. Süresi biten daire başkanlarının, tekrar seçilme hakları anayasaya aykırı olarak ellerinden alınmakta, daire başkanları, uzmanı ve başkanı oldukları dairelerin dışında görevlendirilebilmektedir. ? Yargıtay’ın işlerinin en az yüzde 80’i bölge adliye mahkemelerine devredilerek Yargıtay etkisiz hale getirilmekte, savunulanın aksine kalan sınırlı ve dar bir alan içerisindeki görevinde ise içtihat mahkemesi kimliği de olanaksızlaşmaktadır. ? Yargıtay Birinci Başkanlığı’na, yüksek mahkemenin bağımsızlığı ile bağdaşmayacak hiyerarşik yetkiler tanınmaktadır. Ayşe Nur Zarakolu ödülleri İnsan Hakları Derneği (İHD) üyesi ve düşünce özgürlüğü savunucusu yazar Ayşe Nur Zarakolu adına düzenlenen ‘Ayşe Nur Zarakolu Düşünce ve İfade Özgürlüğü’ ödülleri, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü”nde verilecek. İHD İstanbul Şubesi Başkanı Hürriyet Şener, bu yıl beşincisi düzenlenecek törende yazar Vedat Türkali, Prof. Baskın Oran ve sinemacı Yılmaz Güney’e ödül verileceğini açıkladı. Şener, Yılmaz Güney adına ödülü eşi Fatoş Güney’in alacağını ifade etti. (ALİ AÇAR) Rektör Alıcı kovuşturulmayacak Cumhuriyet başsavcılığı, Emin Alıcı’nın bir toplantıda söylediği öne sürülen ‘Keşke o dönem Anadolu Müslüman olmasaydı’ sözleriyle ilgili suç duyurusunu dikkate almadı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı, Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emin Alıcı’nın bir toplantıda kullandığı öne sürülen “Keşke o dönem Anadolu Müslüman olmasaydı” sözleriyle ilgili kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Alıcı hakkında suç duyurusunda bulunanlar arasında, Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bir kişinin de olması dikkat çekerken söz konusu konuşmasının yer aldığı ses bandının montajlanma olasılığı üzerinde durulduğu bildirildi. Rektör Alıcı, 21 Eylül 2006 tarihinde katıldığı bir toplantıda yaptığı konuşmada, Anadolu’ya matbaanın geliş sürecini anlatmış, olay, toplantıdan birkaç gün sonra gazetelere Alıcı’nın Müslümanlara hakaret ettiği savlarıyla yansımıştı. ğılama” suçlamalarıyla başlattığı soruşturmada, kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Suç duyurusunda bulunanlar arasında Balıkesir’den bir avukatın yanı sıra Edirne F Tipi Cezaevi’nden Osman Sandıkçı adlı bir tutuklunun da bulunması dikkat çekti. Alıcı, savcılığa verdiği ifadede, Türkiye’nin geri kalmışlığının nedenlerini bulup çözüm üretmek amacıyla yaptığı konuşmada kesinlikle söz konusu cümleyi kurmadığını belirterek “Bu cümle tamamen kurgudur. Konuşmamdan 78 gün sonra haberlerin çıkması, bunun kanıtıdır. Görüşlerim, bir eleştiriden ve Anadolu’nun geri kalmışlığına haykırıştan, üzüntüden ibarettir” dedi. Toplantının katılımcıları Alıcı’nın yanında yer aldılar. Bu arada başsavcılığın kararında, Alıcı’nın konuşmalarının yer aldığı CD’nin incelenmek amacıyla bilirkişilere gönderildiği, bilirkişilerin de kaydın “montaj” olasılığı üzerinde durdukları belirtildi. Resmi yazışmalara da yansıdı Raporun Devlet Bakanlığı’nca müsteşarlığa gönderilmediği, resmi yazışmalara da yansıdı. Yazıda, akaryakıt kaçakçılığının ekonomiye, insan ve çevre sağlığına verdiği zararın araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu raporunun, “bir örneğinin temin edildiği” belirtilerek raporun bakanlıktan gelmediği ortaya konuldu. Raporun haricen edinilmesinin ardından çalışmalara başlanabildi. Başbakan Erdoğan’ın açıkladığı 19 milyar dolarlık açık belirlemesi de ilk aşamada çalışma sonucunda ulaşılan verilerden derlendi. AKP’li başkana suç duyurusu ? İstanbul Haber Servisi Anavatan Partisi Kıraç Belde Örgütü, AKP’li Kıraç Belde Belediye Başkanı Hamit Öncü hakkında, AKP’ye yakın bir firmanın yaptırdığı tesise, yasaya aykırı olarak yapı kullanma izni verdiği gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Anavatan Partisi Kıraç Belde Başkanı Oruç Kanberoğlu, Hadımköy yolu üzerinde inşa edilen sanayi tesisine kaçak olarak eklenen binaya yapı kullanma izni verildiğini belirterek bunun yasalara aykırı olduğunu dile getirdi. Belediyeye defalarca başvuru yapmasına karşın yasal işlem yapılmamasını eleştiren Kanberoğlu, inşaatın şantiye şefi Enver Akgül’ün eski AKP Büyükçekmece İlçe Örgütü Yönetim Kurulu Üyesi olduğunu söyledi Tutukludan suç duyurusu Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı, “Türklüğü, devletin kurum ve organlarını aşağılama, halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşa CUMHURİYET 06 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear