26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 EKİM 2007 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Barışın koşulu Nadir Nadi Uyarıyor! Gazetemizin Başyazarı Nadir Nadi yazıyı, Demokrat Parti’nin en azgın döneminde yazmış. “Onların Tek Umut Kapısı” başlıklı yazı 3 Ekim 1959 tarihini taşıyor: “Devrim düşmanlarının bütün çabası, rejimi soysuzlaştırıp dumura uğratmak, böylece milleti yeniden bir ortaçağ karanlığına sürmektir. ... Devrim düşmanlarının bu mantığına göre, demokrasi, bir günlük bir referandum rejimidir. Önceden ilan ediniz: ‘Ey ahali, devrimleri mi istersin, yoksa dinimizce yaşamak mı’ diye sorun. Bir gün tayin olunsun, millet sandık başlarında toplansın. Devrimlere bağlı kalanlar beyaz pusulaları, ötekiler de yeşil pusulaları kutulara atsınlar. Devrim düşmanları sonuçtan şüphe etmiyorlar. Çoğunluk onlarda olacak. Ve artık bu topraklarda vicdan, fikir, söz, yazı hürriyetine paydos. Atatürk devrimleri büyük törenlerle ilga edilecek, devrimlere inananlar sürgüne gönderilecek, ezilecek, belki diri diri yakılacak. Türkiye’de yirmi altı milyon insan aynı şeye inanmaya, aynı şekilde giyinmeye, aynı zevkleri paylaşmaya zorlanacak. Atatürk’ün bizi kurtardığı donuk, haEmin Çölaşan’ın yeni çıkan “Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi” kitabının “Bir Medya Belgeseli” olduğu kesin... Medyanın ne olduğu yıllardır yazılır, çizilir, açık oturumlarda tartışılır... Kimse pek kulak asmazdı. Çölaşan, tam açık etti, gözlerin içine içine soktu, iyi de oldu. Sivilce patladı, kimin ne iş yaptığı, medyanın kime, niçin hizmet ettiği faş edildi. Kitapta öyle diyaloglar var ki, yıllardır kurgulanan tezgâhın iç çamaşırları, medyanın kutsadığı piyasada pazara çıkıyor adeta... reketsiz, kalıplaşmış eski düzen yeniden kurulacak. Bunların demokrasisi işte bu.” Nadir Nadi, yıllar öncesinden hem 21 Ekim referandumuna, hem de her kilit kararı referanduma götüreceklerini söyleyenlerin tutumuna yeterince açıklık getirmemiş mi? Getirmiş... Peki, 21 Ekim’de ne mi yapmalı? Bu konuda CHP lideri Deniz Baykal’ın görüşlerine katılmamak elde değil. “Bu referanduma destek olmayın. Bu referandumun sorumluluğunu üstlenmeyin. Bu referandumun mahcubiyeti içinde yer almayın. Devletin, milletin 200 trilyonunu gereksiz yere harcayarak Türkiye’ye dayatma uygulamasına destek vermeyin. Bu referandumda sandık başına gitmemek suç değildir, bu referandumda oy vermemek suç değildir, hiçbir cezası yoktur. Vatandaşın özgür hakkıdır, isterse gider, isterse gitmez ve biz düşünüyoruz ki, bu kadar haksız, bu kadar tepeden bakan bir ucube referandumu, milletin 200 trilyonunu harcatarak gerçekleştirmek isteyenlere alet olmamak lazımdır.” Sözgelimi Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün, Emin Çölaşan’ı uyarırken söylediği sözler: “Bak arkadaş patronla kavga ediyorsun. O seni Ankara’da uyardı, ‘Hükümeti eleştirme’ dedi. Haftada bir eleştir be kardeşim. Araya başka şeyler sok. Türkiye’de konu mu yok! Kuş gribi yaz, CHP yaz, başka şey yaz.” İktidar AKP’yi eleştirmek cıs, muhalefet CHP’ye atış serbest! Özgür medyanın sivilceli demokrat Türkiyesi’ne ulaşmak, görüldüğü gibi çok zor olmadı... Şırnak’ta çocuklarımızın öldürülmesi üzerine “Haydi artık barış yapalım” diyenler oldu. Osmanlı’nın teslim oluşunun belgesi sayılan Mondros silah bırakışmasını, dönemin İstanbul yönetimi ve basını “Sulh oldu” diye karşılamıştı. 15 Mayıs 1919 ve sonrasında emperyalizm Anadolu’yu parçalamak ve işgal için Yunanı kullanmıştı... Sırtını emperyalizme dayamış İstanbul yönetimi ve basını, kendi çıkarını korumak için Yunanın yurtiçindeki ilerleyişini “sulh” adına savunuyor ve bu kanının halk tarafından da kabullenilmesini istiyordu. Ulusal ordu ve yurtsever halk, savaşarak yarattığı Anadolu ihtilali ile emperyalistlerin oyununu bozdu, Yunanı da, işbirlikçileri de ülkeden sürdü, attı. Barış sağlandı! Emperyalizm bugün Anadolu’yu parçalamak ve dolaylı işgal için bu kez ayrılıkçıları kullanıyor. İçerdeki gücünü dışarıya borçlu aymazlar ile onların destekçileri, kendi siyasal geleceklerini ve çıkarlarını kollamak uğruna, sömürgecilerce kullanılan ayrılıkçılığın saldırganlığını görmezden geliyor, gerekli önlemleri almak yerine ulusal orduyu yıpratıyor, silah bırakışması ve “sulh” öneriyorlar... Teslimiyetin, kabullenmenin adı barış olsaydı, bugün Türkiye Cumhuriyeti yoktu! SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Akika... Soykırım... Neydi adı? “Akika kurbanı!” Şu Arapların cahiliye döneminden kalan gelenek. İlk kez adını; Başbakan’ın ramazan başındaki ABD çıkartmasında duymuştuk.... Tayyip Junior torun Tayyip için ABD başkentinde iki tane “akika kurbanı” kesilmişti. Gazeteler, TV’ler; akika kurbanıyla günlerce meşgul edilmiş, ilahiyatçılar sırayla demeç vermişti: “Arap geleneklerine göre erkek çocuklar için iki, kız çocuklar için bir ‘akika kurbanı’ dinen şart olmasa da sevaptır!” Kadınerkek ayrımcılığını doğuştan meşrulaştıran bu Arap geleneğiyle bizler, Başbakan’ın Washington gezisiyle tanışırken; Ermeni lobileri “soykırım maratonunu” bitirmek üzereymiş... Şehitler ve vatan Yıllardır o sloganı duyarız: “Şehitler ölmez, vatan bölünmez.” Bu arada AKP; ABD’nin sözünden çıkmaz, zamanında Irak’ın kuzeyine girmez, çuvalı içine sindirir, Türkiye’ye kafa tutan aşiret reisinin suyuna gider; seçimi kazanır, cumhurbaşkanını seçer, Çankaya’nın başına türbanı bağlar, yandaş vekil memurlara da asalet verir... Az kaldı, federasyon anayasasını da çıkaracak, referanduma gidip başkanlık sistemine de geçecek... Hep birlikte bağırmaya başlasak mı? “Şehitler ölüyor, vatan bölünüyor.” Tüm soykırımların anası Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi’nin onayına sunulan ve özetle “tüm soykırımların anası” olarak nitelenen “Ermeni soykırımı” tasarısının son hazırlıklarını tamamlamak üzereymişler. Böyle bir dönemde Washington’a ayak basan TC Başbakanı hangi haberlerle gündeme geliyor? “Akika kurbanı” ve iftar davetleri... Bu kadar sık ve bu kadar çok sayıda “protokol iftarı” okuduğum bir başka ramazan hatırlamıyorum. “ABD’de İftar Vakti”: “Waldorf Astoria’daki 1000 kişilik iftara Hillary Clinton da katıldı, Hillary ‘Beyaz Saray’da ilk iftarı ben verdim. Başkan seçilince de vereceğim’ dedi!” (Hürriyet, 30 Eylül) “Gülen’in başkanı olduğu forumdan Kongre’de iftar”, “Gülen’in Rumi Forumu, ABD Kongresi’nde iftar verdi. İftara, Büyükelçi Şensoy ile pek çok ABD milletvekili katıldı. ABD Başpiskoposu Demetrios ile Patrik Mutafyan da iftardaydı!” (Milliyet, 21 Eylül) Müslüman Türklere iftar... Ermenilere “soykırım tasarısı”! Ramazanı ABD’de en üst düzey siyasi şahsiyetlerin katıldığı birbirinden görkemli iftar yemekleriyle taçlandıran Müslüman Türkler; kutsal ayın sonunu, ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi’nin “Ermeni tasarısı golü” ile getirdi... Medya belgeseli Şeffaf vatandaş Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, Büyük Britanya Kraliçesi’ne bağlılık yemini etmiş bir İngiliz vatandaşıymış aynı zamanda... Şimşek’i eleştirmek yersiz. Yalnızca Türk vatandaşı görünen kimilerine oranla açık, şeffaf ve samimi en azından... ‘Gözümüzü açtığımızda!’ Meşruiyeti Çarpıtmaya Kalkanlar... ALPASLAN BERKTAY Başbakan koltuğundaki kişi, kendi kendine karar verip bir anayasa taslağı hazırladı, böylece ülkenin en sıkıntılı döneminde yepyeni bir gündem yarattı. Kendi milletvekillerine, bölgelerine “Evet” oyu sağlamalarını söyledi. Sonra da, kendi pişirip kotardığı bu taslağın tarafsız bir anayasa olacağını savundu. Tarafsızlık bunun neresinde? İncelenmesi gereken, Erdoğan’ın anayasasından önce, kendisidir. Erdoğan, Atatürk’ü silecek! Anayasadan da, tarihten de.. Gücü yeterse!. Oynayana bakma, oynatana bak.. RTE’nin zamiri, çapı, eniboyu ortada.. Kendi danışmanının Bush’a “Süpürmeyin, kullanın!” diye tavsiye ettiği kişi.. KediKöpekDeve davalarıyla, “Ben değiştim... Gerekirse papaz kılığına bile girerim” deyip kılıktan kılığa girmekle, “15 günde 50.000 km. yol aldım; 16 hükümet, 2 devlet başkanı beni kabul etti (Beni ciddiye aldı)” demekle, Bush’un kapısını aşındırmakla saygınlık kazanılmaz. Tarihe ışık tutanlar ise, uydurmaca anayasa taslaklarıyla silinmez. “Estağfurullah! Atatürk kim, ben kim?” demek var. “Dünya dönüyor” deyip cayır cayır yakılan Bruno’nun 407 yıl sonra diri diri yaşadığına kaşılık, onu yakan engizisyoncuların küllerinin savrulup gittiği gibi.. Oyun açık! Atatürk’ten nasibini alamayanlar, tarihi tersine çevirip, ABDişi Ilımlı İslam Devleti’ni kuracaklar! Başarabilecekler mi? Daha önce başarabildiler mi? Sözüm ona devlet adamı diye ortalıkta boy gösterenleri ve akıl hocalarını gördükçe, Atatürk’ün değeri daha iyi anlaşılıyor. Atatürk’süz bir anayasa demek, bağımlılık ve irtica demektir. Emperyalist Batı da, gözüne diken gibi batan en büyük engel olarak önünde gördüğü Atatürk’ten kurtulmak hesabındadır. Biz Atatürk’te insanlığımızı, onurumuzu yaşadık ve yaşıyoruz. Atatürk, akıl, bilim, bağımsızlık, onur demektir, insan olmak demektir. Prototipler ise 21 Ekim’de Atatürk’süz bir anayasa yapacaklar! Sonra da 29 Ekim’de, 10 Kasım’da hiçbir şey olmamış gibi, Anıtkabir’de karşısında dizilip, “Atam, izindeyiz!” diyecekler! Atatürk düşmanlarındaki, nasıl bir kimlik ve kişiliktir! Sıradan bir işe girerken bile “iyi haltemiz kâğıdı” aranırken, adaletten kaçanlar devletin tepesinde.. Üstelik, anayasa yapmakta! Hukuk ne durumlara düşürüldü! Meşruiyeti çarpıtmaya kalkıyorlar. Aslında, Atatürk Cumhuriyeti meşru, ABDişi Ilımlı İslam gayrimeşru! Tarihe geçmekten ötede tarih yaratanlar tarihten silinmez. Onlarla uğraşanların ise izi bile kalmaz. Atatürk düşmanlarından Atatürkçü, laik, çağdaş, bağımsız bir Cumhuriyet Anayasası zaten beklenmez. Bu, eşyanın doğasına ters düşer. Atatürk Cumhuriyeti devrimle kuruldu. Atatürk, büyük devrimci.. Bu taslağın bir yararı oldu: Karşıdevrim, gerçek, çirkin yüzünü gösterdi! Saflar belirginleşti! Erdoğan’ın referandumuna da, Atatürk düşmanı anayasasına da kocaman bir HAYIR! KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr Kenya’nın sömürgecilik ve bağımsızlık mücadelesi kahramanı Jomo Kenyatta’nın emperyalizm için söylediği ünlü bir söz vardır: “Ellerimize İncil tutuşturup, bize gözlerimizi yumup dua etmemizi söylediler. Gözlerimizi açtığımızda bizim elimizde İncil, onların elinde topraklarımız vardı...” İncil ya da Kuran... Formül bu. Değişmiyor. “Gözleriniz kapalı siz duaya konsantre olurken”; elinizin, ayağınızın altından bir şeyler kayıp gidiyor... ABD Kongresi’nin Dışişleri Komitesi, böyle bir atmosferde “Ermeni tasarısını” onaylıyor. Medyamız “Cumhurbaşkanı’ndan Çankaya iftarı”, “Güneydoğu’da askerle sahur”, “Başbakan’dan AB büyükelçilerine iftar”, “Mescidi Nebevi usulü, Medine usulü iftar” haberleriyle meşgul olurken; “ılımlı İslamın” mimarından, tarihi gol geliyor! Birkaç gün kızar, unuturlar... Diyeceksiniz ki; “Demokles’in kılıcı gibi tepemizde asılı duran ‘Ermeni soykırımı tasarısı’ yıllardır pusudaydı. Fatura yalnız AKP’ye kesilebilir mi?” Hayır kesilemez. Gelinen noktadan tüm yönetimler sorumludur. Yıllardır “Ermeni soykırımı yoktur! Olmadı!” demekten başka bir şey yapılmamış. Bir strateji geliştirilmemiş. Ermeni lobisinin faaliyetleri el kol bağlı izlenmiş. “Türkiye gerçeği” dünyaya anlatılmamış... Bunların hepsi doğru, doğru da... “Pusuda bekleyen tasarının” zamanlaması ve ortaya çıkarıldığı atmosfere bakın siz! Bu en kritik zamanlamada meşgul edildiğimiz konulara bakın: 11. cumhurbaşkanı referandumu, “sivil anayasa”(!) tartışmaları, türban davası... İki aydır gündeme damga vuran konular içinde Dış İlişkiler Komitesi’nin “Ermeni tasarısı” var mı? Yok. Perşembe sabahı gazeteleri açıyoruz. Ve başımıza bir meteor düşüyor: “Kin tasarısı!” Egemen Bağış başkanlığındaki TBMM heyeti (topu topu üç kişi!) ile “Bunun hesabını verecekler” restini çeken Washington elçimizin çabaları boş çıkmış! Tepki deklarasyonları altında, Komite’den geçen metnin ayrıntılı dökümünü arıyorsunuz... “Cumhuriyet” gibi ciddi birkaç gazete dışında, bu dahi yok haberlerde. “Akika kurbanına” gösterilen ilgi, bilgi bombardımanı; Ermeni tasarısından esirgenmiş... Tasarıya iki tam sayfa ayıran tek gazete “Cumhuriyet”. Washington muhabirimiz Elçin Poyrazlar’ın başlığı tabloyu özetliyor: “Birkaç gün kızar, unuturlar!” ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY nilgun?cumhuriyet.com.tr BULMACA SEDAT YAŞAYAN T.C. BAFRA İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINIRIN AÇIK ARTIRMA İLANI Dosya No: 2007/261 TAL. Bir borçtan dolayı hacizli ve aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın 21.11.2007 günü, saat 11.0011.10’da, Gazipaşa mah., Türkocağı cad., Ceylanlar Apt. yanı, Aytünürler Otoparkı, BAFRA/SAMSUN adresinde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %60’ına istekli bulunmadığı takdirde 26.11.2007 günü, aynı yer ve saatte 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %40’ını bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; mahcuzun satış bedeli üzerinden %18 oranında KDV’nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasında görülebileceği; gideri verildiği takdirde, şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin, yukarıda yazılı dosya numarasıyla Dairemize başvurmaları ilan olunur. 01.10.2007 Takdir Edilen Değeri YTL Krş.Adedi Cinsi Niteliği ve Önemli Özellikleri 50.000 00 1 55 NM 888 plakalı, Hyundai Tucson marka, 2006 model, siyah renkte D4EA5709713 motor, KMHJN81VP6U281998 şasi nolu vasıta. (İİK.m.114/1,114/3) Bu örnek, bu yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 63’e karşılık gelmektedir. Not: İlgililere gönderilecek açık artırma ilanının tebliğ edilememesi halinde işbu gazete ilanının ilgililere tebliğ yerine kaim olacağı. (Basın: 54141) (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 13 Ekim www.mumtazarikan.com SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Leşle beslenen yırtıcı bir kuş. 2/ 1 Büyük erkek 2 kardeş... Bir kurulun, bir toplu 3 luğun en önem 4 li üyelerinden her biri. 3/ Kon 5 ya’nın Sarayönü 6 ilçesinde doku 7 nan tanınmış bir halı... Altından 8 sopa gösterilir. 4/ 9 Çabuk davranan, çevik... Kısa namlulu bir 1 2 3 4 5 6 7 8 9 top. 5/ Argoda eteğin 1 B A L T A Z A R açılmasıyla bacağın gö 2 A L E N İ ME T rülmesine verilen ad. 6/ 3 R A N T İ Y E İ Sodyum elementinin 4 N G O M A L A K simgesi... Kiraya verileİ N İ rek gelir getiren mülk. 5 A R E N A O Y A 7/ Marmaris ilçesinde, 6 B A R O doğal güzelliğiyle tanın 7 A S Z E B A N İ mış bir koy... “ sesi ve 8 S A N MU T A F kanat şakırtısından / Bil 9 T O P U R S A lur bir avize Bursa’da zaman” (A.H. Tanpınar). 8/ İyice yanarak ateş durumuna gelmiş kömür ya da odun parçası...Gözdeki canlılık. 9/ İri taneli bir zeytin cinsi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Şanlıurfa’nın Birecik ilçesinde de yaşayan ve soyu tükenmekte olan bir kuş. 2/ İlgeç... Malezya halkına özgü bir tür öldürücü delilik. 3/ “Kışlanın önünde sesi var / Bakın çantasında acep nesi var” (Türkü)... Renk renk parlak tüyleri olan, iri gövdeli bir papağan. 4/ Borç ya da ödünç verme. 5/ Bir işi yaptırabilme gücü... Ortodokslarda tahta pano üzerine yapılmış her türlü dinsel resme verilen ad. 6/ Çıplak vücut resmi... Tropikal Afrika’da yetişen bir ağaç. 7/ Kendini beğenmiş kimseler için kullanılan bir alay sözü... Bir nota. 8/ Aziz Nesin’in, sinemaya da aktarılmış bir romanı... Üzerinde film çevrilen stüdyo düzlüğü. 9/ Kuran’da bir sure... Türk halk müziğinde, bağlama ailesinden çalgıların en küçük boylusu. CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear