14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 31 OCAK 2007 ÇARŞAMBA 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB 6 PB 6 K 5 PB 10 PB 11 PB 8 PB 11 PB 7 K 4 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya K 4 K 4 K 4 K 4 K 3 K 1 PB 1 K 1 PB 14 Parçalı bulutlu Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB 11 PB 12 PB 3 PB 6 PB 3 K 1 K 2 K 2 K 7 Trabzon Ankara Erzurum Hakkari İzmir Antalya Ş.Urfa Adana Yurt geneli parçalı çok bulutlu, Marmara’nın doğusu, Karadeniz, İç Anadolu’nun kuzey ve doğusu, Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusu ve Güneydoğu Anadolu’nun doğusu ile Kütahya çevreleri yağışlı geçecek. Yağışlar Karadeniz kıyılarında etkili olmak üzere kıyılarda karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih K 5 K 5 K 2 B 8 PB 9 B 7 PB 7 PB 8 PB 3 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y 8 PB 7 Y 11 PB 7 PB 6 PB 4 PB 14 PB 14 PB 5 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı K 11 B 19 B 4 PB 21 Y 7 PB 20 B 8 Y 18 PB 9 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada nayetin ufacık bir çetenin marifeti olduğunda karar kıldı. Son numara, “bir muhbir”in, cinayeti üstelik 2006 yılının şubat ayında ihbar ettiğini içeriyor. Haber açısından da cenaze günü beğeni kazanan bir slogan açısından da medyada ve toplumda gerileme süreci başladı. “Hepimiz Ermeniyiz” sloganının yol açtığı tepkileri savunmak görevini cenaze törenine her türlü maddi ve manevi yardımı esirgemeyen DİSK Genel Sekreteri Musa Çam üstlendi. Gazetelere dün şöyle bir göz attım; çok değil bir hafta önce malum sloganı manşetlerinden indirmeyen, cenaze törenine övgüler esirgemeyen yazılı medyada DİSK’in malum sloganı savunurken söylediklerine yer verene rastlamadım. Dönekliği, yalakalığı, yazdıklarından tornistan etmeyi mesleki ahlak haline getirenlerin sergiledikleri bu duruma hayret etmemek gerek. ??? Dön baba dönelim deyişini kurala dönüştürdük ve galiba ihraç da ediyoruz. Gazetelerde KKTC’de yapılan bir anket bu kanıyı doğruluyor. KADEM bir anket yapmış KKTC’de; Kıbrıslı Türklerin 2004’ten bu yana iki yılda “fikir değiştirdiğini” saptamış. Ankete göre Rumlarla birleşmeyi, hatta Rum yönetimindeki kimi ilkeleri kabul eden Annan Planı’na 24 Nisan referandumunda Rumlar hayır, Kıbrıslı Türklerin yüzde 65’i evet dedi. Ya şimdi? Kıbrıslı Türklerin yüzde 65’i bugün artık “ayrı iki devlet” istiyor. Referandum öncesi günleri anımsayınız lütfen. KKTC’nin bütün kentlerindeki mitinglerinde binlerce Kıbrıslı Türk, “Yes be annem” diye bağırarak, dövizler taşıyarak Annan Planı’na evet dedi. Ayrı bir devlet olarak bağımsız yaşamayı kesinlikle reddederken KKTC’nin varlığını korumasını savunanları “statükocu” diye tanımladı. Ya Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a reva görülen muamele... Bağımsızlığı savunduğu için neredeyse vatan haini ilan edeceklerdi. Ya RTE hükümetinin alttan üstten her türlü desteğiyle cumhurbaşkanlığına gelen, bağımsız KKTC’yi hiçbir devletin tanımadığını öne sürerek Rumlarla birleşmeyi ve Rumlara teslim olmayı tek çıkar yol gören MA Talat! Bugün çeşitli ülkelere KKTC sıfatını kullanarak gidiyor ve… kabul görüyor. Ankete göre Kıbrıslı Türkler siyasete, polise ve hatta adalete “biraz güveniyorlar”, ama yüzde 80.8’i Türk ordusuna “çok güveniyor”. Dün gibi gözlerimizin önünde açılan pankartlar: “Türk askeri dışarı!” AB’nin yerli paralı yazarları son gelişmeler karşısında sus pus. Teslimiyetçi politikaların bütün aktörlerini desteklediler. Bu anket, Kıbrıslı Türklerin iki yılda nereden nereye geldiğini gözler önüne seriyor. ??? Bu hükümet Kıbrıs Rum kesimi ile imzaladığı Doğu Akdeniz’de “münhasır ekonomik bölgeleri sınırlandıran” anlaşmanın içeriği ile ilgili bilgi istediği Lübnan hükümetine yükleniyor da olayın failine bir çift laf edemiyor. 2003’te asker adına zamanın Genelkurmay Başkanı’nın uyarı niteliğindeki sözlerine burun kıvıran bu hükümetin kafasına şu gerçeği vuran da çıkmadı: “Kıbrıs’ta bizim istemediğimiz ve etkili olamayacağımız bir politik oluşum olursa; karasular var. Arkasından kıta sahanlığı gelir. Arkasından da ekonomi zon gelir. Balıkçılık alanları gelir. Kıbrıs, Türkiye’ye doğru serbest hareket edemeyeceğimiz bir alan olacaktır. Zaten Batı’da sıkıntılarımız var. Bir de Güney’de sıkıntı olursa Türkiye’nin hapsedilmesi olayı olur.” ??? Bizde dünya dönüyor diyen Galile’ler çoook! Medya var, hükümet var, Kıbrıs’ta halk var… Dönüyorlar! Siyasiler memnun AİHM kararını iktidar ‘isabetli’, CHP ‘hukuki temele dayalı’ şeklinde yorumladı. DYP ve MHP barajın korunması, DSP ve SHP düşürülmesi gerektiğini dile getirdi EMİNE KAPLAN DEHAP BAŞVURUSU ANKARA Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), DEHAP’ın yüzde 10 seçim barajıyla ilgili başvurusunu reddetmesi, iktidar ve Meclis’teki muhalefet partilerini sevindirirken Meclis dışındaki bazı partileri şaşırttı. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, mahkemenin hukuki temellere dayalı bir karar verdiğini, şaşırmadığını söyledi. TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, “isabetli bir karar” nitelemesinde bulundu. DYP ve MHP temsilcileri, barajın korunması gerektiğini savunurken DSP lideri Zeki Sezer, barajın düşürülmesi gerektiğini dile getirdi. AİHM’nin DTP’nin yüzde 10’luk seçim barajıyla ilgili başvurusunu reddetmesi, siyasette yankı buldu. Bu konuda siyasi parti temsilcilerinin değerlendirmeleri şöyle: CHP lideri Deniz Baykal: Beklenen bir karardı. Mahkeme, hukuki temellere dayalı bir karar verdi. Ama bu karar siyasi tartışmayı da bitirmez. TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu: İsabet TÜRKİYE SEÇİM BARAJI EN YÜKSEK ÜLKE AİHM’nin kararının ardından gözler AB ülkelerindeki seçim barajı uygulamalarına çevrildi. Hiçbir baraj uygulanmayan AB ülkeleri şöyle: Finlandiya, Fransa, Kıbrıs, Hollanda, İngiltere, İrlanda, İspanya, Malta, Portekiz. Diğer AB ülkelerindeki seçim baraj oranları da şöyle: Almanya:Yüzde 5,Avusturya:Yüzde 4, Belçika: Yüzde 5, Çek Cumhuriyeti: Yüzde 5, Danimarka: Yüzde 2, Estonya: Yüzde 5, İsveç: Yüzde 4, İtalya: Yüzde 5, Letonya: Yüzde 5, Litvanya: Yüzde 5, Lüksemburg:Yüzde 5, Macaristan:Yüzde 5, Polonya:Yüzde 5, Slovakya:Yüzde 5, Slovenya:Yüzde 4,Yunanistan:Yüzde 3. AB üyesi olmayan Ukrayna’da yüzde 3, Norveç’te yüzde 4, Bulgaristan’da yüzde 4, Romanya’da yüzde 5, Rusya’da yüzde 5 oranında baraj uygulanıyor. AİHM: Baraj hak ihlali değil Dış Haberler Servisi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye’de uygulanan yüzde 10’luk seçim barajının hak ihlali olmadığına karar verdi. DEHAP milletvekili adayları Resul Sadak ve Mehmet Yumak, 2002 seçimlerinde seçim barajının seçim hakkını engellediği gerekçesiyle AİHM’ye başvurmuştu. Kararın temyiz edilebileceği bildirildi. AİHM, bugüne kadar ülkelerin seçim barajlarına müdahale edecek herhangi bir karar almamıştı. AİHM, 2’ye karşı 5 oyla yüzde 10’luk seçim barajının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olmadığı kararına vardı. Gerekçeli karar resmen açıklanmadı; ancak kararda devletlerin geniş yargı yetkisine sahip olduğuna vurgu yapılması bekleniyor. 3 Kasım 2002’de düzenlenen genel seçimlerde DEHAP’ın Şırnak’tan aday gösterdiği Resul Sadak ve Mehmet Yumak, partilerinin yüzde 45.95 oranında oy almasına rağmen milletvekili seçilemedikleri gerekçesiyle 2003 yılında mahkemeye başvurmuştu. Sadak ve Yumak, “yüzde 10’luk seçim barajının seçmenlerin kendilerini özgürce ifade edebilme haklarına engel teşkil ettiğini” ileri sürmüştü. Türk hükümetinin avukatı, duruşmada, “seçim barajının siyasi istikrar için gerekli olduğunu’’ savunmuştu. Baraj yüzünden sadece DEHAP’ın değil, önceki koalisyon hükümetini oluşturan üç partinin de TBMM’ye üye sokamadığını anlatan avukat, baraj sisteminin Türkiye’deki diğer partiler tarafından kabul gördüğünü söylemişti. DEHAP’ın avukatı ise savunmada, “Barajın çoğulcu demokrasi açısından temsil ve meşruiyet sorunu yarattığını’’ öne sürerek “Baraj yüzünden Güneydoğu Anadolu’daki seçmenlerin siyasi tercihlerinin Meclis’e yansıtılmadığını’’ savunmuştu. li bir karar. Yüzde 10’luk barajın prensip olarak yüksek olduğu doğrudur, Avrupa standartlarının üzerindedir. AİHM, bu barajlar meselesine çok girmek istemiyor. Kopenhag kriterleri içinde de sabit bir oran yok. MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural: Böyle bir meselenin AİHM’ye götürülmesi Türkiye’yi şikâyet etmeye dönük bir anlam taşıyor. AİHM’nin bu konuda bir yetkisi yok. Yüzde 10’luk barajın kaldırılmasını doğru bulmuyoruz. DYP Genel Başkan Yardımcısı Nevzat Ercan: Yüzde 10’luk baraj kalmalıdır. Anayasamız yönetimde istikrar, temsilde adalet ilkelerine dayalı bir seçim yasasını öngörüyor. Türki ye’deki asıl sorun, siyasi yapının çok bölünmüş, parçalı olmasıdır. Çok sayıda parti var, ama kurumsallaşmayı tamamlayamadık. Böyle bir yapıdan siz ne yaparsanız yapın istikrar çıkmaz, temsilde adalet de çıkmaz. ANAVATAN Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Keçeciler: AİHM, hukuki konularda karar verir, bu bir siyasi konudur. O yüzden bu konuya girmemiş ve doğru bir karar vermiştir. Barajın yüksekliğinin şikâyet mercii AİHM olmamalıydı, bunun çözüm yeri Meclis’tir. Konu Avrupa standartları içinde yeniden değerlendirilebilir, ama biz bu konuda talepkâr değiliz. DSP Genel Başkanı Zeki Sezer: Türkiye’de yüzde 10 barajı hem gereksiz hem sistemi tahrip ediyor. Bugün tek başına bir iktidar var, ama ekonomide, uluslararası ilişkilerde, ulusal birlikle ilgili konularda en istikrarsız dönemi yaşanıyor. Toplumun yarısından fazlasını Meclis dışında tutarak bir istikrar sağlanamaz. SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın: Hükümet, iktidarlarının devamını antidemokratik bu yasanın varlığında görmektedir. Ülkemiz seçimlere aynı barajla girerse, Meclis’in siyasi meşruiyetinin sorgulanacağı bir sonuç demokrasi utancı olarak 5 yıl daha kalacaktır. AKP ve CHP’yi, AİHM’nin bu kararının arkasına sığınmadan Türkiye’yi bu demokrasi ayıbından ve barajından kurtarmaya davet ediyorum. 18.7 milyar dolar ‘Etiyopya’dan dünyaya bakın’ Afrika Birliği Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi nedeniyle Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da bulunan Başbakan Tayyip Erdoğan, ikili görüşmelerin ardından yoksul mahalleleri gezdi. Bir baraka evin önünde basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Erdoğan, “Böyle yerleri görünce insanlığımdan hicap duyuyorum. Sorumluluk makamında olanlar özellikle buralardan dünyaya bakarlarsa çok daha anlamlı olacak” diye konuştu. Erdoğan, Ankara’ya döndü. (AA) Petrolde dev kaçak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, son 2.5 yılda 36 ülkenin kayıtlarına göre Türkiye’ye gönderilen petrol miktarının 28 milyar dolar tutarında olduğunu, ancak Türkiye’deki kayıtlara göre bunun 9.3 milyar dolar tutarında bulunduğunu açıkladı. TBMM Genel Kurulu’nda, petrol kaçakçılığıyla ilgili gündem dışı konuşan Şener, Türkiye’nin petrol ithali yaptığını ülkelerle karşılıklı teyitlerin gerçekleştirildiğini söyledi. Şener, bu kapsamda 50’ye yakın ülkeye yazı yazıldığını, bunlardan 36’sının, Türkiye’ye petrol çıkışıyla ilgili veriler gönderdiğini bildirdi. Şener, şunları söyledi: “2.5 yıllık sürede, 36 ülkenin kayıtlarına göre, Türkiye’ye gönderilen petrol miktarı 28 milyar dolardır. Ülkemiz kayıtlarına göre ise giren petrolün değeri 9.3 milyar dolardır. Yani 2.5 yıllık dönemde 18.7 milyar dolarlık fark vardır. Bu süre içerisinde ortalama yıllık fark, 7.5 milyar dolardır.” Şener, ulusal marker uygulamasıyla, kaçak petrolün tespitinde hiçbir zorluk kalmadığını ifade ederek, petrol kaçakçılığıyla ilgili TBMM’de kabul edilen yasayı getirdiklerini anlattı. DAVACILAR ŞAŞKIN: AB Kürtlere sırtını döndü DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) AİHM’nin yüzde 10’luk seçim barajının hak ihlali olmadığı yönündeki kararı, davacılarda hayal kırıklığı yarattı. Davacılardan İdil Belediye Başkanı Resul Sadak, 2002 seçimlerinde Şırnak’ta yüzde 46 oy aldıklarına dikkat çekerek “Karar, Türkiye devleti ve hükümetinin baskısı sonucunda tamamen siyasi olarak alınmıştır. Eğer mahkeme, barajın ihlal edildiğine karar verse idi, bu Türkiye’de büyük sıkıntılar çıkaracak, hükümet zor durumda kalacaktı. Bu karar AB’nin Kürtlere sırtını döndüğünün de işaretidir” dedi. Avukat Tahir Elçi ise AİHM Büyük Dairesi’ne itiraz edeceklerini belirterek şunları söyledi: “Aslında AİHM yüzde 10’luk seçim barajının yüksek olduğunu ancak ulusal seçim sistemlerine çok karışamayacağını ifade etmiş.” DTP Diyarbakır İl Başkanı Hilmi Aydoğdu ise “AB ülkeleri Kürt sorununu kendi politikalarını dayatmak ve şantaj yapmak için kullanmaktadır. Kürt sorunu kendini dayattığında ise yan çiziyorlar” diye konuştu. TPAO, 3 sondaj kulesi için yerel halka ayda 9 bin dolar ödüyor K. Irak’ta güvenlik ‘haracı’ MURAT KIŞLALI ABD’nin eski BM temsilcisi: Irak’ta bölünme fark yaratmaz Dış Haberler Servisi ABD’nin eski BM daimi temsilcisi John Bolton, “Irak’ın tek parça olarak kalması veya üç parçaya bölünmesi arasında, ABD’nin stratejik çıkarları açısından hiçbir fark olmadığı” görüşünü savundu. Başkan George Bush’a yakınlığıyla tanınan Bolton, önceki gün Le Monde gazetesinde yayımlanan demecinde, ABD’nin mümkün olduğunca kısa süre içerisinde, Irak’ta yetkiyi Iraklılara devretmesi, Irak’ın yetki ve sorumlulukları üstlenmesi gerektiğini belirterek, “ABD için, tek Irak ile üç Irak arasında bir fark yok” dedi. Bolton, “Tek Irak olsun veya üç Irak olsun; ülke Şiiler tarafından yönetilsin veya bir koalisyon tarafından yönetilsin; bunların bizim stratejik çıkarlarımız açısından önemi yok. Bizim stratejik çıkarımız, Irak’ta teröristlere sığınak olacak, tamamen başarısız bir devletin ortaya çıkmamasının veya terörist bir devlet haline gelmemesinin güvence altına alınmasında” diye konuştu. Irak’a 21 bin 500 Amerikan askeri gönderilmesi kararını “birçok kötü seçeneğin en iyisi” olarak değerlendiren Bolton, Irak’ta hatalar yapılmış olduğunu kabullenmesine karşın “Irak’ı işgal etmek ve Saddam Hüseyin’i devirmek doğru bir karardı” diye konuştu. Başkan Bush tarafından ABD’nin BM Büyükelçisi olarak atanan Bolton, saldırgan ve küstah üslubuyla Demokrat Partililer kadar Cumhuriyetçilerin de tepkisini çekmiş, kasım ayında yapılan seçimlerde parlamentonun Demokratların kontrolüne girmesiyle BM’deki görevinden ayrılmak zorunda kalmıştı. ANKARA Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) ABD’nin müdahalesi nedeniyle Kuzey Irak’ta bıraktığı üç sondaj kulesi, ekipmanları ve kamp sistemlerinin korunması için “yerel bir güvenlik ekibine” aylık 9 bin dolar ödendiği, buna karşın yağmalanmanın önüne geçilemediği ortaya çıktı. K. Irak’a götürülen sondaj malzemeleri için yerel halka 9 bin dolar aylık güvenlik parası ödendiği, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu’nun hazırladığı “TPAO 2005 Yılı Raporu”nda yer aldı. Rapora göre sermayesinin tamamı TPAO’ya ait olan TPIC şirketi, BM çerçevesinde K. Irak’ta Ker kükKhurmala sahasında 20 adet kuyu sondajı yapmak için Irak’ın Kuzey Petrol Şirketi ile kontrat imzaladı. Sondajlar Ocak2003’te bitirildi. Raporda, “Üç kulenin, BM onayı dışında NOC (Irak Milli Petrol Şirketi)TPIC arasında imzalanan anlaşma çerçevesinde kazılması planlanan 10 kuyu için bekletildiği” belirtilerek şu ifadelere yer verildi: “Ancak Irak’a yapılan askeri müdahale nedeniyle 3 sondaj kulesi ekipmanları ve kamp sistemleri ile birlikte mevcut yerlerinde terk edilmiştir. Kulelerin ve kamp sistemlerinin yağmalandığı tespit edilmiştir. Kalan sondaj kulesi ekipmanlarının korunması amacıyla aylık 9 bin ABD Doları karşılığında yerel güvenlik ekibi kiralandığı anlaşılmıştır.” Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nden açıklama Gazetemizin 14.12.2006 tarihli nüshasında sayın Aynur Meletli tarafından kaleme alınan “Borlarımızla Yurtdışında Kurulan Sanayi” başlıklı yazıdaki iddialar üzerine Eti Maden işletmelerinden zaten açıklama şöyle: 1978 yılında 2172 sayılı Yasa ile bor madenlerinin devlet tarafından aranması ve işletilmesi ve eski bor maden ruhsatlarının da devlete devredilmesi hükmü getirilmiştir. Böylece, Eti Maden İşletmeleri tarafından ülkemiz bor madenlerinin bilimsel yöntemlerle ve ölçek ekonomisi boyutundaki tesislerde üretilmesi süreci başlatılmıştır. 2840 sayılı Yasa’nın 2. maddesinde belirtilen “Bor tuzları, uranyum ve oryum madenlerinin aranması ve işletilmesi devlet eliyle yapılır” hükmüne ve 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 49 maddesine istinaden ülkemiz bor madenlerinin üretilmesi, işletilmesi ve pazarlanması görevi Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nce yürütülmektedir. Eti Maden İşletmeleri ürün yelpazesi bor ürünlerinden oluşmaktadır. Eti Maden İşletmeleri’nin 2002 yılındaki bor kimyasalları üretim kapasitesi 730.000 ton/yıl olup, % 60 kapasite kullanım oranı sonucunda 436.000 ton/yıl bor kimyasalları üretimi gerçekleştirilmiştir. 2005 yılında, Eti Maden İşletmeleri’nin bor kimyasalları üretim kapasitesi 831.000 ton/yıl değerine ulaşmış olmakla birlikte mevcut üretim kapasitesinin üzerine çıkılarak 923.000 ton bor kimyasalları üretimi gerçekleştirilmiştir. Bu değer 2002 yılına göre % 112’lik bir artışı ifade etmektedir. Eti Maden İşletmeleri 2005 yılı itibariyle dünya bor pazarında 1. sırada (Yaynak: Roskill, Haziran 2006) yer almakta olup, sektörün lideri konumuna yükselmiştir. 2006 yılına gelindiğinde ise; bor kimyasalları üretiminin 2002 yılına göre % 135 arttırılarak 1.024.000 ton olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. 2005 yılında 299 milyon ABD doları ihracat olmak üzere toplam bor ürünleri satış geliri 322 milyon ABD doları olup, bu değer 2002 yılına göre % 60’lık bir artışı ifade etmektedir. 2006 yılında yurtdışı bor kimyasalları satış miktarı, 2002 yılına göre % 140 artarak 981 ton, olacaktır. Toplam bor satış geliri hedefimiz ise 360 milyon ABD Doları ihracat olmak üzere 387 ABD Doları olup, bu değer 2002 yılına göre % 93’lük artışı ifade etmektedir. Eti Maden İşletmeleri “ham bor” ürünü satışı yapmamaktadır. Bor ürünleri ya son kullanıcının hiçbir fiziksel veya kimyasal işleme tabi tutmadan kullanabileceği “bor kimyasalları ve öğütülmüş bor ürünleri” ya da son kullanıcıların kendi kullanımları için “konsantre bor ürünleri” şeklinde pazara sunulmaktadır. Teşekkülümüzce, bor kimyasalı ve bunun eşdeğeri olarak ihraç edilen ürünlerin payı 2002 yılında % 5 iken 2004 yılında % 78’e, 2005 yılında % 81’e yükselmiştir. 25 Aralık 2006 tarihi itibarı ile bor kimyasalı ve bunun eşdeğeri olarak ihraç edilen ürünlerin payı ise % 84’tür. Eti Maden İşletmeleri’nce üretilen bor ürünleri ya da direkt olarak ya da yetkili dağıtıcı firmalar kanalıyla doğrudan nihai kullanıcılara satılmaktadır. Dolayısıyla US Borax veya hiçbir rakip firmaya bor ürünü satışı yapılmamaktadır (US Borax, ABD ve Arjantin’deki bor kaynaklarından ihtiyacını karşılamaktadır). Bilindiği üzere, dünya bor rezervlerinin büyük bölümü ülkemizde bulunmaktadır. Bor Master Arama Projesi kapsamında 2003 yılında yapılan sondaj çalışmaları sonucunda 2 milyar ton olan bor rezervlerimiz 1 milyar ton arttırılarak 3 milyar tona çıkartılmıştır. Diğer taraftan, Eti Maden İşletmeleri ulusal bor sanayimizin geliştirilmesi için uygulanması mümkün bütün imkânları denemektedir. Her şeyden önce yurtiçi bor ürünleri satış fiyatları dış piyasası fiyatlarının altında olup yurtiçi pazarda 971 adet firmaya çeşitli bor ürünleri satışı yapılmaktadır. 2005 ylında dünya bor tüketiminin yaklaşık % 25’i alıtım tipi cam elyafında, yaklaşık % 21’i tekstil tipi cam elyafında, yaklaşık % 20’si emayesır sanayiinde ve % 9.1’si borosilikat cam üretiminde kullanılmıştır. Diğer bir ifade ile söz konusu edilen bu 4 alan dünya bor tüketiminin yaklaşık % 75’ini oluşturmaktadır. Deterjan sanayii ise bor tüketiminin % 5.3’ünü gerçekleştirmiştir. Bu 5 tüketim alanı dışında kalan yüzlerce tüketim alanı ise dünya bor tüketiminin ancak % 20’sini gerçekleştirmiştir. Filiz Uludağ 1. Hukuk Müşaviri Orhan Yılmaz Genel Müdür Yönetim Kurulu Başkanı CUMHURİYET 08 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear