Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
23 OCAK 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Hrant Dink, Die Welt gazetesine verdiği demeçte ‘Yakınlaşma insanlar arasında başlar’ demişti 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT ‘TürkErmeni sınırı açılsın’ DİNK UĞURLANIYOR Hrant Dink’i Uğurlarken... Türk düşünce adamının kaderi böyle. Gazeteci Hrant Dink’i bugün uğurlayacağız. Bir gün sonra da, 24 Ocak 1993’te yitirdiğimiz Uğur Mumcu için ağıtlar yakacağız. Ve 1 Şubat, Abdi İpekçi’nin katledilişinin 28. yıldönümü olacak. Bir masa ajandanızın sayfalarına, 1909 yılından bu yana katledilmiş gazetecilerle ilgili “not”lar yazmışsanız, bu 62 Türk düşünürünün her birisinin ortalama bir buçuk yıl ara ile sonsuzluğa uğurlandığını görürsünüz. Katledilen düşünce kurbanlarının arkalarından sergilenen öfkeli tepkiler, zamanın değirmeninde ufalanır. Her birisi için kamuoyunun önüne çıkartılmış olan faillerin, sadece görünen tetikçiler olduğu gerçeği ne yazık ki yinelenir. Ama, Türkiye üzerinde oynanılan oyunların asıl kaynaklarına inmeyi bir türlü başaramadığımızı, her cinayetin sonrasında bir kez daha saptamış oluruz. Bu kez, Hrant Dink’in katledilişinden sonra, daha öncekilerden farklı bir ortak payda ile karşı karşıyayız. Tanıyanı tanımayanı, okuyucusu olanı olmayanı, Agos Genel Yayın Yönetmeni’nin uğradığı alçakça saldırıyı lanetlemede ve geride bıraktıklarının acısını paylaşırken, adı konulmamış bir birliktelik sergilemektedirler. Binler Dink için yürüyecek ? “Hepimiz Hrant Dink’izHepimiz Ermeniyiz!” pankartı arkasında gazete önünde toplanacak grup saat 11.30’da Taksim’e doğru yürüyecek. İstanbul Haber Servisi Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, son yolculuğuna bugün uğurlanıyor. Dink’in isteği üzerine slogansız sessiz bir yürüyüşün yapılacağı cenaze törenine binlerce kişi karanfiller ve beyaz güvercinlerle katılacak.Cenazede hükümeti Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun temsil etmesi bekleniyor. Hrant Dink için ilk tören saat 11.00’de Osmanbey’deki Agos Gazetesi önünde yapılacak. “Hrant Dink’i Uğurlama Komitesi”nin belirlediği programa göre, yaklaşık 8 kilometrelik sessiz yürüyüş “Hepimiz Hrant Dink’izHepimiz Ermeniyiz!” pankartı arkasında saat 11.30’da Taksim’e doğru hareket etmesi ile başlayacak. Buradaki tören nedeniyle ŞişliTaksim güzergâhı ve Osmanbey Metro İstasyonu sabah saatlerinden itibaren trafiğe kapatılacak. Cenaze arabası, Dink’in ailesi ve yurtdışından gelenler Elmadağ Kavşağı’nda yürüyüş kortejinden ayrılarak Kumkapı’daki Meryem Ana Patriklik Kilisesi’ne gidecek. Yürüyüş korteji saat 16.00 sıralarında Yenikapı İDO İskele Meydanı’nda toplanacak. Kilisedeki törenin ardından Dink’in cenazesi, Yenikapı’da toplanacak binlerce kişi tarafından Balıklı Ermeni Mezarlığı’na uğurlanacak. Hrant Dink’in cenazesine Avrupa Parlamentosu’nu temsilen katılacak ABTürkiye Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk’in başkanlığındaki resmi heyette AP’nin Türkiye raportörü Camiel Eurlings’in de yer alması bekleniyor. Cenazeye, Almanya Parlamentosu’nun Yeşiller Grubu Eşbaşkanı Claudia Roth, Yeşiller’in Berlin Parlamentosu üyelerinden Özcan Mutlu ile birlikte katılacak. BERLİN (AA) Öldürülen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, daha önce Alman Die Welt gazetesine verdiği demeçte, yakınlaşmanın insanlar arasında başladığını belirterek bu nedenle TürkiyeErmenistan sınırının açılmasını istedi. Die Welt gazetesinin dün yayımladığı demeçte Dink, sınırların açılması ve diplomatik ilişkilerin başlatılması gerektiğini ifade ederek “Yakınlaşma toplumlar içinde, insanlar arasında başlamalı. İnsanlar birbirleriyle karşılaştıkları zaman, gerisi kendiliğinden gelir’’ dedi. Ermenilerin Birinci Dünya Savaşı sırasında bir devlet kurabilmek için ayaklandıklarına ve Türk halkını katlettiklerine ilişkin görüşler hakkında düşüncesi sorulan Dink, “Bu unsurları inkâr etmiyorum. Os ? Die Welt gazetesinin dün yayımladığı demeçte Dink, sınırların açılması ve diplomatik ilişkilerin başlatılması gerektiğine vurgu yaparken, “İnsanlar birbirleriyle karşılaştıkları zaman, gerisi kendiliğinden gelir’’ diyor. manlı Devleti’nin küçülmeye ve zayıflamaya, büyük devletlerin nüfuzu da artmaya başladığı dönemlerde, Ermeniler dahil olmak üzere bölgedeki halklar çözüm yolları aramaya başladı. Ve bugünkü PKK kadar olmasa da aralarında teröristler de vardı. Ancak bu olaylarla tüm bir halkın tehcirini haklı gösteremezsiniz’’ diye konuştu. Dink, Türkiye’nin tarihçilerden oluşturulacak bir komisyon kurulması önerisiyle ilgili olarak da, “Bu, olumlu bir adım gibi görünüyor. Hatta gerektiği takdirde özür bile dileneceği söylendi. Ermeni tarihçiler bu daveti reddetmemeliler. Ancak bu, Ermeni dünyasını ikna edebilmek için yeterli olmadı. Birincisi, Ermeniler Türklerin bu konuda samimi olmayabileceklerinden endişe ediyor. İkincisi de, sınırların açılması ve diplomatik ilişkilerin başlatılması gibi daha önemli konularda somut adımlar atılması gerekiyor’’ görüşünü dile getirdi. Dink, “Ermeniler soykırım yapıldığına inanıyor ve buna inanmaya da devam edecekler. Türkler de soykırım olmadığına inanıyor ve buna inanmaya devam edecekler. Her iki taraf da, diğer tarafın neden böyle düşündüğünü araştırmalı ve buna anlayış göstermeli. Aslında her iki taraf da sadece atalarını korumaya çalıştığını anlarsa, bir adım ileri gitmiş oluruz’’ diye konuştu. Dink, anayasanın 301. maddesini de eleştirerek “bu maddeden kurtulmanın çok zor olduğunu, bunun için tüm zihniyetin değişmesi gerektiğini” söyledi. Dink, “Ben bu tür maddelerin daha da köklü bir şekilde yerleşeceği tehlikesini görüyorum’’ görüşünü savundu. “Türk kanını zehirli gördüğü’’ şeklindeki sözlerinin tümüyle yanlış anlaşıldığını ifade eden Dink, “Böyle bir şey söylemedim. Ermenilerin Türklere yönelik düşmanlıklarından vazgeçmelerini istedim, çünkü bunun bizim kendi kanımızı zehirlediğini söyledim. Burada Türk kanını değil, kendi kanımızı kastettim’’ dedi. Teknoloji sağ olsun Dink’i öldüren silahı ateşleyen Ogün Samast’ın, cinayetin işlendiği caddedeki güvenlik kameralarınca tespit edilmesi yüzünden kısa süre içerisinde yakalanmış olması, öldürülme olayından hemen sonra sokağa dökülmek isteyen tepkili kalabalıkların komplo teorilerine dayanan gösterilerini durdurmuştur. Bu durduruş, soruşturmayı yürüten İstanbul polisi için, cinayeti çözdük anlamında değerlendirilmemelidir. 17 yaşındaki eylemcinin, kameralara yansıyan beyaz beresini, kaçarken bir çöp kutusuna attığını söyleyen, o beredeki saç kıllarına DNA testi uygulanarak katilin bulunacağını medyaya yansıtan İstanbul Emniyeti, dün de Hrant Dink’in katledilişinde “siyasi boyut ve örgüt bağlantısı olmadığı” yolunda bir resmi açıklamayı Anadolu Ajansı aracılığı ile yaptıktan kısa bir süre sonra düzeltmek zorunda bırakılmıştır. Düzeltme görevi de bizzat İstanbul Valisi Muammer Güler’e düşmüştür. BARSAMYAN İSTANBUL ’DA Diaspora da katılıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hrant Dink’in bugün düzenlenecek cenazesine aralarında, Edwar New York Batı Yakası Başpiskoposu Hajak Barsamyan ve ABD’deki Ermeni diasporasının önemli isimlerinden Edward Grikosyan’ın da bulunduğu çok sayıda Ermeni’nin katılması bekleniyor. Dışişleri Bakanlığı kaynakları, cenaze törenine başta Ermenilerin ruhani liderleri olmak üzere tüm ılımlı Ermeni siyasetçileri ve sivil toplum örgütleri temsilcilerinin davet edildiğini bildirdi. Törene katılan diaspora Ermenileri ile ruhani liderlerin giderlerinin de Türkiye tarafından karşılanacağı dile getirildi. Ankara’nın çağrısına Grikosyan ile TürkiyeErmeni İş Konseyi Brüksel Temsilcisi Nikolas Tabibyan’ın olumlu yanıt verdiği, Barsamyan’ın da dün THY’nin tarifeli uçağı ile İstanbul’a geldiği bildirildi. Dink’in cenaze töreni için Ermenistan’a ise diaspora ve TürkErmeni İş Konseyi aracılığıyla davet yapıldığı bildirildi. Bu kapsamda törene zayıf bir ihtimalle de olsa, Ermenistan Dışişleri Bakanı Vartan Oskanyan ya da yardımcısının katılabileceği belirtiliyor. Dışişleri Bakanlığı kaynakları, cenaze törenlerinde herhangi bir resmi davet olmasının söz konusu olmadığını dolayısıyla Erivan yönetiminin çağrı beklememesi gerektiğini kaydediyor. Güçlü olasılıklar... Soruşturmanın ikinci gününde cumhuriyet savcılarının sorumluluk ve görev alanında olması gereken bir açıklamanın Emniyet Müdürü tarafından sahiplenilmeye kalkışılmış olması, Dink’in öldürülmesini tezgâhlayanların işine yarar. Oysa, Samast’ın azmettiricisi olarak görünen Yasin Hayal’in bu işi tek başına ve kendiliğinden yapabilecek birisi olmadığının ipuçları henüz değerlendirme aşamasında olmalıdır. Yasin’in annesinin de babasının da oğullarının parasal durumu nedeni ile eylemde kullanılan silahı sağlayacak durumda olmadığını söylediklerini, bizim kadar soruşturmayı yürüten savcılar da biliyor olmalılar. Ogün ve Yasin’in, Trabzon’daki binlerce işsiz gençten sadece ikisi olduğu, bu olay nedeni ile perde önüne yansıdı. Yine aynı nedenle yansıyan ve bölge ile ilgili başka özellikler de var. Bunların başında Rahip Santoro cinayetinden hemen sonra Trabzon Valiliği’nin TBMM’ye gönderdiği çocuk suçluları raporu geliyor. Rapor, bölünmüş aile ve işsizlik uyarısına dikkatleri çekmek isterken, ilde mala yönelik suçlarda genellikle çocukların kullanıldığını söylüyor. 2005 yılında sadece Trabzon merkezinde çocukların işlediği suç sayısı 137 olarak belirlenmiş. Yine aynı yıl aile içi şiddet olaylarının sayısı da 453 olmuş. İşsiz ve ailelerinin durumu yüzünden okuyamayan çocukların toplanma yerlerinin internet kafeler olduğu biliniyor. Bombalama sabıkalısı Yasin, Ogün gibi 10’dan fazla çocuğa silah eğitimi verirken devletin ilgili örgütünün kulakları silah seslerini bile duymuyor! Çocukların ne kadar sahipsiz kaldığının en sıcak kanıtı da, 17 yaşındaki Ogün Samast’ın evini ve Trabzon’u terk ederek İstanbul’a gitmesinden ailesinin, ancak Hrant Dink’in öldürülmesi ve eylemcinin elindeki silahla kaçışını tespit eden kameraların televizyonlara yansıyan haberler nedeni ile bilgi sahibi olması ile anlaşılıyor. Ogün’ü hazırlayanın arkadaşı Yasin olduğunu kabul edelim. Ya Yasin’i hangi kaynak yönetti? O kaynak, McDonald’s bombalama olayını tezgâhlatan ya da İtalyan rahibin öldürülme olayının görünen eylemcisi olarak yargılanan küçük O.A’yı da kullananlar olamaz mı? O.A’nın yakalanmasından sonra ilgililer “münferit bir hadise”den söz edip dosyayı yargının önüne atmışlardı. Ama o paslaşmanın, Trabzon’da olup bitenlerin sorumluluğundan devletin sıyrılması anlamına gelmediğini, Dink cinayeti ile bazı başlara dank ettirdi.. Trabzon, İstanbul.. Ya da ülkenin işsizlikten, sosyal çöküntülerden, eğitimden yoksun öteki kentlerinde giderek büyüyen bu tehlikeli gidiş, Başbakan’ın son Kızılcahamam konuşmasında sergilemek istediği pembe senaryoların ve özellikle işsizliğin azaldığı yolundaki hikâyelerin, sadece bir “kandırmaca” olduğunu anlatmaktadır. Sadece bu gerçeklerle yüzleşmemizi sağladığı için bile Hrant’a engin rahmetler dileyelim. Dink cinayeti Samandağ’da ıslıklar, alkışlar ve sloganlarla yapılan yürüyüşle kınandı. (AA) Dink için Anadolu kiliselerinde tören Yurt Haberleri Servisi Hrant Dink, Malatya’da doğduğu ve küçük yaşta ayrılmak zorunda kaldığı mahalledeki kilisenin önünde tören düzenlendi. Samandağ’da da 75. Yıl Cumhuriyet Alanı’nda toplanan demokratik kitle örgütleri temsilcileri sloganlarla Oytun Alanı’na kadar yürüdü. Vakıflı Köyü Muhtarı Berç Kartum, Dink’in, TürkErmeni ilişkilerinin gelişmesinde denge görevi yaptığını, katil zanlısının bulunmasının, biraz da olsa yaralarını sardığını söyledi. Bugün İstanbul’da yapılacak cenaze törenine, Vakıflı Köyü Kalkındırma Derneği Başkanı Hıraç Aslanyan’ın başkanlığında bir heyetin katılacağını ifade eden Kartum, “Hrant Dink, köyümüzü çok merak ediyordu. Birkaç kez gelmeye niyet etti. Ama nasip olmadı. En son 6 Ocak’ta telefonla görüştüğümüzde portakal çiçekleri açınca geleceğini söyledi. Ölümünden çok etkilendik. Tüm dileğimiz, katil zanlısının arkasındaki karanlık güçlerin ortaya çıkarılmasıdır” dedi. Bush’a mektup yazan ANCA, soykırım iddialarını tanımama politikasına son verilmesini istedi ABD’deki lobi, cinayeti kullanıyor ? Amerika Ermeni Ulusal Komitesi, Dink’in öldürülmesinin Türkiye’nin “soykırımı inkâr’’ politikalarının bir sonucu olduğunu ileri sürdü. ABD’nin tutumunun Türkiye’ye cesaret verdiği savunuldu. Dış Haberler Servisi Radikal Ermeni kuruluşu Amerika Ermeni Ulusal Komitesi (ANCA), ABD’li Ermenilerden Başkan George Bush’a mesaj yollayarak Washington’ın soykırımı tanımama politikasına son vermesini talep etmelerini istedi. ANCA’dan yapılan yazılı açıklamada, gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesinin münferit bir eylem olmadığı, Türkiye’nin “soykırımı inkâr’’ politikalarının bir sonucu olduğu ileri sürülerek ABD’nin soykırımı tanımamasının da bu politikaları desteklediği ve cesaretlendirdiği savunuldu. Açıklamada, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Kongre’de soykırımı tanımaya yönelik çabaları engellemeye çalışacağı ifade edilerek Bush’tan, bu devlet politikasını değiştirmesi istendi. Sözde soykırımın tanınmasına yönelik yeni bir tasarı, Kongre’nin alt kanadı olan Temsilciler Meclisi’ne gelecek günlerde sunulacak. ANCA, cinayetin ardından yaptığı açıklamada Türkiye’yi suçlamış ve bu cinayeti, yeni soykırım tasarısını ABD Kongresi’nden geçirme çabaları doğrultusunda kullanacağının işaretini vermişti. ANCA’nin İcra Direktörü Aram Hamparian, yayımladığı kınama mesajında, cinayetin “Dink’in Ermeni soykırımı üzerine yazılarını susturmak için resmi kovuşturmaların ve milliyetçi baskıların arttığı bir dönemde meydana geldiğini” savunmuştu. Açıklamada, “Hrant Dink cinayeti, soykırımın tanınmasını engellemek için inkâr, tehdit ve yıldırma politikalarına başvuran Türk hükümetinin, 90 yıl önce insanlığa karşı işlediği ilk suçuna yol açan nefret ve hoşgörüsüzlüğü sürdürdüğünün trajik bir kanıtı’’ denilmişti. Faks: 0 212 677 08 21 obirgit?ekolay.net ENTERNET / MEHMET SUCU Önce Trabzon’daki rahip öldürüldü. Ardından Cumhuriyet Gazetesi’ne bomba atıldı, hem de üç kez. Bombacı daha sonra Danıştay’ı bastı ve kurşun yağdırdı. Şimdi de Agos Gazetesi’nin Genel Yayın Müdürü Hrant Dink, arkasından kalleşçe yaklaşan kirli bir el tarafından katledildi. 1980 öncesini andırır bir fotoğrafa bakar gibiyiz. Türkiye sanki daha önce izlediği filmi bir kez daha seyrediyor gibi. Ancak bu kez her olayda zanlılar hemen yakalandı. Her olayın failine baktığınızda aynı resim ortaya çıkıyor. Üçü de Türk İslam sentezcisi, üçü de genç. İfadelerinde dinci ve ırkçı motifler kullanıyorlar. Son zamanlarda ABD Başkanı George Bush ve avanesi sık sık İslamofaşist sözünü kullanır oldular. Onların kastettiği tabii ki bunlar değil. Onlar bu kelimeye Irak’taki direnişçilerden Afganistan’daki Taliban’a ve El Aynı Filmi Seyrediyoruz Kaide’ye kadar uzanan bir zincir içerisindeki herkesi koyuyorlar. Tüm dünyada bizler ve onlar ayrımını daha da güçlü hissettirmek için İslamofaşist kelimesini vurguluyorlar. Türkiye’de ise son 45 yıl içinde buna benzer bir başka ayrım dile getiriliyor. Ya iktidardan yanasınız ya da karşısında. Ya bizdensiniz ya da ötekisiniz. Bu ayrım AKP iktidarının iletişim araçlarını da ustaca kullanmasıyla toplumun her kesimine yavaş yavaş empoze edildi. Kin ve nefret tohumları yeşermeye başladı. Kendisini kedi olarak çizen karikatüriste davalar açan Başbakan’ın, sıradan bir yurt gezisinde yurttaşa “Ananı da al git” dediğini herhalde anımsamayan yoktur. Kriz yönetimi adına ötekiler ve bizim çocuklar söylemi toplumun her kesimine yayıldı. Şoförler yayalara, Fenerbahçeliler Galatasaraylılara, kentliler köylülere, dinciler demokratlara, yöneticiler halka.. düşman oldu. Ayrışma her kesimde kendini gösterir oldu. Eskilerin deyişiyle kin ve nefret tohumları atıldı ve artık filiz vermeye başladı. Şimdi oturup düşünmenin zamanı. Bu cinayetlerin ve saldırıların kimlerin işine yaradığını, tetiği çeken, bombayı atanları yönlendirenlerin kimler olduğunu bulmak zorundayız. Dünyanın hemen her yerinde var olan biz ve onlar ayrımının sonucunda öfkelenen üç faşist dinci bu olayları tek başına mı yaptı? Eğer böyle ise durum sanıldığından çok daha tehlikeli ve Türkiye ciddi bir uçurumun kıyısında tek ayağı üzerinde duruyor demektir. Abdi İpekçi cinayetinde tetiği çeken Mehmet Ali Ağca da yakalandığı zaman benzer ifadeler vermişti. Aradan geçen onca seneye karşın bu suikastın ardındaki kirli ellerin kimler olduğu hâlâ aydınlık değil. Irkçı ve dinci aklı karışık gençlerin Türkiye’deki siyasi cinayetlerde maşa olarak kullanılması yeni değil. Zaten yapı olarak bu kişilerin en büyük düşman olarak gördükleri örgütler, kurumlar ve devletler tarafından kullanılması çok kolay. Tekrar etmekte yarar var. Türkiye aynı filmi değişik aktörlerle tekrar seyretmek üzere. Yapılması gereken, bu filmi kimin sahneye koymak istediğini bulmaktır. Yoksa birkaç tane düşünmekten aciz eli kanlı tetikçiye bu toplumsal cinayetler ihale edilip olayların üzerini örtmek, filmi sahneye koyandan başka kim senin işine yaramaz. Yazıyı şair Enver Topaloğlu’nun Hrant Dink için kaleme aldığı dizeleriyle bitirelim: AĞIT evlerin sokakların sözcüklerin sözcüklerin arasında gezinen tedirgin güvercin korkulu yurdunda yurtsuzluğun kanat sesleri son duyulduğunda başlayan ağıt üç yarası var kaldırımda gündüz vakti avcı pusudan çıktığında suçsuzluktu ölen Yabancı basın yakından izliyor Haber Merkezi Hrant Dink cinayeti, işlendiği 19 Ocak tarihinden itibaren dünya basınının da gündeminden düşmedi. Olayı ilk gün tüm ayrıntılarıyla veren uluslararası basın kuruluşları, yaşanan gelişmelere de geniş yer ayırarak, katil zanlısı Ogün Samast’ın suçunu itiraf ettiğini duyurdu. İngiliz Independet gazetesi AKP hükümeti ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı, “... Ama Türklüğü aşağılama diye bir suç tanımı yapan Erdoğan’ın hükümeti oldu” şeklinde üstü kapalı olarak eleştirirken yine İngiliz Times gazetesi de, “milliyetçiliğin Türkiye’de bir süredir yükselişte olduğu” yorumunu yaptı. Gazete, Hrant Dink’i tanıtırken, “Sağcı Türkler onu Ermenilerin Osmanlı Türkleri tarafından kitlesel olarak öldürülmesini soykırım diye nitelediği için eleştiriyordu. Ama o, Fransızların soykırımı inkârı suç sayan tasarısına da bir o kadar karşıydı” ifadelerini kullandı. CUMHURİYET 07 K