26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 15 OCAK 2007 PAZARTESİ 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB PB Y Y Y Y Y Y Y 12 10 15 14 16 13 15 12 12 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y PB B B B B PB PB 12 12 12 10 9 6 5 4 16 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB 15 PB 16 S 6 S 10 S 5 S 1 S 4 S 1 S 8 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun batı kesimleri parçalı çok bulutlu, sabah saatlerinde Trakya, öğle saatlerinden itibaren Marmara’nın güney ve doğusu, kıyı Ege, kuzey Ege’nin iç kesimleri, Batı Karadeniz’in batısı yağışlı, diğer yerler az bulutlu geçecek. Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo K 1 Helsinki K 2 Stockholm K 2 Londra B 12 Amsterdam Y 12 Brüksel Y 13 Paris Y 14 Bonn PB 13 Münih PB 12 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y B Y Y PB B B Y 10 14 15 11 14 8 18 17 10 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı K PB B PB B PB B B B 2 11 8 3 7 3 8 17 11 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu AÇI MÜMTAZ SOYSAL ABD yönetimi, Bağdat’a peşmerge gönderilmesi için Kürt liderle pazarlık yaptı GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Yürümeyen Durdurmalar HUKUK var mı yok mu bu ülkede? Varsa, mahkeme kararlarına uyulur; uyulmazsa hukuk yok demektir. Gelgelelim, bu ülkede mahkeme kararlarının bir türü var ki, herkesin, ama devletin en yüksek yerlerinde oturanlardan sokaktaki vatandaşa kadar herkesin gözleri önünde bu kararlara aldırış edilmiyor ve kimsenin sesi çıkmıyor. Bir yandan “Adalet mülkün temelidir” yazılarıyla her yer donatılmakta ve “mülk”teki, yani cumhuriyet devletinin topraklarındaki düzenin temelinde bağımsız adalet makamlarınca verilmiş kararların yattığı söylenmekte, bir yandan da bu temele tükürürcesine mahkeme kararları göz ardı edilmekte. onu, idare mahkemelerince “yürütmeyi durdurma” kararlarıdır. Ne demek yürütmeyi durdurma? Ortada yönetim makamlarınca, yani Bakanlar Kurulu başta olmak üzere idare kuruluşlarından birince alınmış bir karar vardır ve bu kararın hukuka, yani anayasaya, yasalara ya da düzenleyici başka temel metinlere aykırı olduğu dava yoluyla ileri sürülmüştür. Konuya bakan bir idare mahkemesi ya da o mahkemelerin en yükseği olan Danıştay, konuyu hukuk yönünden ele alıp ilk bakışta ciddi bir aykırılık görmüştür; ama bozma kararını “dört başı mamur” bir metne dönüştürmesi zaman alacaktır. Oysa, hukuka aykırı karar uygulanıp giderse, sonra düzeltilmesi, telafi edilmesi ve hakkın yerini bulması güçleşecek, hatta bazı durumlarda iş işten geçmiş olacaktır. Böyle olunca, mahkeme idareye seslenir ve “Uygulamayı durdurun; hukuksuzluk sürüp kişiler ya da kamu daha fazla zarara uğramasın” der. Bu bir mahkeme kararıdır ve uyulması gerekir. Anayasanın şu çok önemli hükmünü, zihinlere kazınması gerekli bir kuralı tekrarlamak pahasına olsa, anımsamakta yarar var: “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme karalarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” Yasalarca tanınan bu “yürütmeyi durdurma” yetkisi, yasaların anayasaya uygunluğunu denetleyen Anayasa Mahkemesi’nin Yekta Güngör Özden başkanlığında yaptığı son derece önemli ve doğru bir yorumla, anayasaya aykırı yasalar için de “yürürlüğü durdurma” yöntemi olarak geliştirildi. ma, dinleyen kim? Aldırmazlık örnekleri saymakla bitmez. Örneğin, Metalurji Mühendisleri Odası ile Kamu İşletmeciliğini Geliştirme Merkezi’nce (KİGEM) açılan davada Seydişehir Eti Alüminyum’un satışı geçen mayısta durduruldu; fabrika, hâlâ alanın elinde çalıştırılıp duruyor. Bunun açıkça bir “suç” olduğu, yetkili makamlara duyurulduğu halde. Aldırmazlık, yalnız yürütmeyi durdurma kararlarında değil, iptal kararlarında da var. Danıştay TÜPRAŞ’taki yüzde 14 hissenin satışını iptal etti; kararın “uygulanma olanağı yok” bahanesiyle rafa kaldırılıp kaldırılmayacağını yakında göreceğiz. Barzani’den Kerkük şartı BAHADIR SELİM DİLEK K ANKARA İşgalin ardından içine düştüğü zor durumdan çıkış arayan Washington yönetiminin son açıkladığı Irak stratejisi öncesinde Kürt lider Mesud Barzani ile “Kerkük’ün Kürtlere verilmesi karşılığında Bağdat’a peşmerge gönderilmesi” yönünde gizli bir pazarlık yaptığı ortaya çıktı. Cumhuriyet’in ulaştığı bilgilere göre ABD yönetimi Bağdat’ta Mehdi Ordusu’na karşı yapılacak kapsamlı operasyonlarda Kürtlerin askeri desteğini alabilmek için Kerkük’ü koz olarak kullandı. ABD’nin yeni Savunma Bakanı Robert Gates’in, göreve gelmesinin hemen sonrasında Washington yönetimi ile Kürtler arasında diplomatik hareketlilik başladı. Bu dönemde Irak Çalışma Grubu tarafından ya yımlanan HamiltonBaker raporunda yer alan “Irak’ta, Kerkük konusunda, tüm kesimlerin onay vereceği bir anlaşmanın yapılabilmesine yardımcı olmak” ve “Kerkük’ün Arap, Kürt ve Türkmen nüfustan oluşan yapısı büyük tehlikeye dönüşebilir. Kerkük’ün geleceğiyle ilgili olarak yapılacak bir referandum (2007 öncesi Irak Anayasası’nda öngörüldüğü şekilde) tetikleyici etki yaratabilir ve bu yüzden ertelenmelidir” yönündeki öneriler, Kürt gruplarda önemli tepkiye neden oldu. Bölgesel Kürt yönetiminin parlamentosu bir karar alarak bu raporu reddettiğini açıkladı. Gates rest çekti Ancak rapor Kürtler açısından Irak içindeki siyasi sıkıntıyı üst düzeye taşıdı. Başta Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ol mak üzere bölgesel Kürt yönetimi Başkanı Barzani de siyasi açıdan zor durumda kalınca, Gates yeniden devreye girdi ve ABD Başkanı George W. Bush’un yeni planını açıklamasından önce Barzani’ye “Gerçekten müttefiksek, askeri gücünüzle bize Bağdat’ta destek vermeniz gerekir. Peşmerge güçlerinin, ABD askerleri ile birlikte Bağdat’ta görev yapmasını istiyoruz. Kabul etmezseniz, siyasi açıdan verdiğimiz desteği gözden geçiririz” diye rest çekti. Barzani de buna karşılık olarak HamiltonBaker raporunda yer alan Kerkük konusunu gündeme getirdi ve “Kerkük’te referandumun yapılmasının önünü kesmeyin. HamiltonBaker raporundaki önerilerin yaşama geçirilmesi için adım atmazsanız, Bağdat’ta peşmerge güçlerinin gönderilmesine vize veri riz” mesajını iletti. Gates de Barzani’nin önerisini kabul etti. Bu nedenle HamiltonBaker raporuna Türkiye’nin hassasiyetleri çerçevesinde giren Kerkük konusu, ABD yönetiminin yeni Irak stratejisinde yer almadı. Washington yönetimi, Bağdat’a peşmerge gönderilmesi karşılığında, Kerkük konusunda Kürtleri gözettiğini ortaya koydu. Orgeneral Pace doğruladı ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Peter Pace de, peşmerge kökenli iki Kürt tugayının Bağdat’ta planlanan operasyonlara katılacağını doğrulayarak bu yöndeki kararı savundu. Bunun yanı sıra faaliyet alanı Erbil ve çevresi olan ve Irak Savunma Bakanlığı’na bağlı bulunan Irak İkinci Ordusu komutanlığı ise birliğin Bağdat’ta gitmeye hazır olduğu açıkladı. AKP’li Turhan Çömez: Meclis’te özel oturum yapılsın ANKARA (AA) AKP Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez, “Türkiye’nin Kerkük konusunda derli toplu bir politik açılım ortaya koyması gerektiğini’’ belirterek Meclis’in Kerkük özel oturumuyla acilen toplanmasını istedi. “TBMM’nin Kerkük konusunda derli toplu bir politik açılım ortaya koyması gerektiğini’’ kaydeden Çömez, bütün gelişmelerin yapılacak özel oturumda tartışılması gerektiğini dile getirdi. Çömez, “Türkiye’nin hassasiyetleri ortaya konmalı. Türkiye, 2007 sonunda Kerkük’te yapılması planlanan referandumu tanımayacağını, iç savaş durumunda ise buraya müdahale edeceğini dünyaya ilan etmeli’’ dedi. A Bitmeyen hastane inşaatı isyan ettirdi Gaziosmanpaşa Karayolları Mahallesi’nde yapımına 7 yıl önce başlanan Devlet Hastanesi’nin tamamlanamaması yurttaşları isyan ettirdi. İnşaat önünde basın açıklaması yapan Karayolları Mahallesi Halk İnisiyatifi Başkanı Sevdekar Işık, “Hastanemizin yapılması için 10 bin imza topladık, bunu TBMM’ye ileteceğiz” dedi. Sağlık Bakanı Recep Akdağ ve Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Erhan Erol’un geçen cuma günü gizlice hastanede inceleme yaptığını belirten Işık, “Gelip bizimle görüşmediler. Kimden çekiniyorlar?” diye konuştu. (SELİN GÖRGÜNER) mumtazsoysal@gmail.com DTP, seçim için strateji belirliyor MAHMUT ORAL Iraklı gruplar Ankara’da Global Strateji Enstitüsü’nün düzenlediği toplantıya toplantıya Mesud Barzani’nin lideri olduğu IKDP hariç Irak’taki tüm grupların temsilcilerinin katılması kesinleşti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MİT Müsteşarı Emre Taner’in “Irak’taki gelişmelere seyirci kalamayız” yönündeki mesajının ardından Global Strateji Enstitüsü’nün Kerkük konulu toplantısı bugün Ankara’da yapılacak. Toplantıya Irak Kürdistan Demokrat Partisi dışında Irak’taki bütün grupların temsilcilerinin katılması kesinleşti. Ankara’da bir gün sürecek toplantıya, Irak Türkmen Cephesi temsilcileri, Kerkük İl Meclisi’nden biri Türkmen, biri Arap iki üye, Kerkük’te Sünni kökenli Irak Cumhuriyetçiler Birliği, Irak İslami Partisi’nin Dış İlişkiler Bürosu yetkilileri, Irak Diyalog Cephesi, Asuri Genel Kongresi üyeleri, Irak Uzlaşma Hareketi (Vifak), Mukteda el Sadr’a yakınlığı ile bilinen Fazilet Partisi, Şii Vakfı, Irak Cumhurbaşkanı’nın Şii kontenjanından gelen yardımcısı Adil Abdülmehdi ile Fazilet Partisi’nin dini rehberi Ayetullah Yakubi’nin özel temsilcileri ve Tevafuk yetkililerinin katılması kesinleşti. Ancak, daha önce toplantıya katılma kararı alan El Sadr, ABD’nin açıkladığı yeni Irak stratejisinin ağırlıklı olarak kendilerini hedef alması üzerine toplantıya temsilci göndermekten vazgeçti. Sadr listesinden Parlamentoya giren Türkmen milletvekili Fevzi Ekrem’in kendi adına mı yoksa Sadr Grubu adına mı konuşma yapacağı bilinmiyor. Diğer büyük Şii grubu olan Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi ise Abdülmehdi’nin göndereceği danışmanı tarafından temsil edilecek. Toplantıda Abdülmehdi’nin mesajı okunacak. han’da çatışma çıkması üzerine havaalanından geri dönmek zorunda kaldılar. Kerkük konusundaki görüşleri yazılı olarak istenen Kürt gruplardan Irak Kürdistan Demokrat Partisi, yanıt bile vermezken Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin liderliğini yaptığı Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği ise “davet edilme şeklini” beğenmedi. KYB’nin Ankara Temsilciliği kendilerine faks ile iletilen sorulara gönderdiği yazılı görüşünde, Kerkük’te sorunun Irak Anayasası çerçevesinde çözülmesi gerektiği yönündeki bilinen görüşlerini yineledi. DİYARBAKIR Türkiye’de sol ittifak çalışmalarından dışlanan Demokratik Toplum Partisi (DTP), önümüzdeki seçimler için strateji belirlemeye çalışıyor. Erken seçim tartışmaları DTP’de de hareketlenmeye yol açtı. Parti örgütleri bir yandan seçmen kütüklerinin güncellenmesi çalışmalarını yürütürken, genel merkezde ise seçim stratejisi tartışılmaya başlandı. Öteden beri DTP’nin bağımsız adaylarla seçime girmesi yolundaki genel görüş, Abdullah Öcalan’ın kısa süre önce yaptığı açıklamada “öncelikle sol partilerle ittifaka ağırlık verilmesi”ni istemesi, bağımsız adaylığın sonraki seçenek olarak ele alınmasını önermesi, yöneticiler arasında tartışma yarattı. Bu kapsamda genel merkezde seçime nasıl girileceği yolundaki arayışlar da alevlendi. metinin işi! Bush’un bu açıklamaları tartışılırken ABD’nin merkeze çekilen Irak Büyükelçisi Halilzad şu demeci verdi: ‘Kimse Irak’ın içişlerine karışamaz.’ Bunun Türkçesi şuydu: ‘Terörle mücadele, Kerkük gibi konuların tümü Irak’ın kendi işidir. Türkiye’nin buna bir şey demeye hakkı yoktur.’ Halilzad’ın bu açıklamasına Başbakan Erdoğan, ‘O zaman siz binlerce kilometre öteden gelip, Irak içine niye karışıyorsunuz’ dedi... Daha bu demecin yankısının nereye varacağı belli olmadan ABD’nin Ankara Büyükelçisi Wilson mikrofona uzandı: ‘Türkiye, kendi güvenlik konularında kendisi karar verir. Eğer, güvenliğinin tehlikede olduğunu hissederse, gereğini yapar...’ Bunun Türkçesi de şu: ‘Türkiye isterse Kuzey Irak’a girer. Bizim bu konuda bir engellememiz son konusu olamaz...’ Hangisi gerçek ABD mesajı? Halilzad’ınki mi Wilson’ınki mi? Yoksa ikisi de mi? ??? İki büyükelçi de elbette Washington’dan talimat alıyor... Oradaki hava ne? Dışişleri Bakanı Rice’tan Savunma Bakanı Gates’e kadar okyanus ötesinden hafta boyunca şu tür demeçler geldi: ‘Biz Irak’tan çekilirsek Türkiye girer... Irak’ta başarısız olursak, Kürtler kendi devletlerini kurma hakkı isteyecektir, buna hayır denemez... Kuzey Irak’ta Kürtler devlet kurarsa, Türkiye’nin içi de karışacaktır...’ Bütün bunların üstüne Rice, terör örgütünden söz ederken PKK demedi, ‘Kürdistan İşçi Partisi’ dedi... Sormak gerekir: 1. Mademki, PKK sorunu ABD’nin değil, Irak hükümetinin işi; neden Türkiye ve ABD arasında koordinatörlük makamı oluşturuldu? 2. Koordinatörlük en azından iki tarafın birbirini anlaması için gerekli deniyordu. Bush, işi sınır sorununa indirgediğine göre; ABD’li koordinatör işini yapıp, sorunun ne olduğunu anlatmadı mı? Yoksa ABD’ye göre sorun gerçekten de sınır sorunu mu? ??? Yeniden HalilzadWilson çapraz ateşine dönelim, 2007 ilk yarısı için AKPABD politikasının olası senaryolarını sıralayalım: 1. PKK Irak’ta çoktan yerleşik hayata geçti. Üstelik sadece Kuzey Irak’ta değil, Bağdat dahil ülkenin her yerinde ağırlık edindi. Irak’ta PKK mevzileri diye bir yer yok. Bu durumda Türk askerinin Irak’a girmesine yeşil ışık yakmak, TSK’nin direncini kırmaya, genel konulardaki reflekslerini zayıflatmaya dönük olabilir. 2. Son uçak kazasındaki ölümlerle birlikte Irak’ta ABD’den sonraki en büyük kaybı biz verdik. Irak’ta değişik meslek gruplarından, değişik nedenlerle yaşamını yitiren Türk sayısı 200’ü buldu. ABD 3 bin 500 kayıp verirken, İngiltere 128, İtalya 32, Ukrayna ve Polonya 18’er kayıp verdi. ABD Türk askerini bataklığın içine çekip, kaderine ortak etmek için bir plan hazırlıyor olabilir. 3. ABD’nin planı AKP’nin işine yarar mı? Elbette... Zira AKP, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde askerin, ‘Cumhurbaşkanı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başkomutanıdır. Biz seçime bu gözle bakıyoruz’ yaklaşımından rahatsız. Böylece AKP, TSK’nin yönünün Irak’ta olduğu bir süreçte Köşk seçiminin yapılmasını sağlamak isteyebilir. 4. Asker Irak’ta PKK ile silahlı mücadele yaparken, Türkiye’de terör tümüyle siyasallaşıp yepyeni bir boyut kazanabilir. Bu sürecin devamında TSK işlevsizleştirilmek istenebilir. Yeniden altını çizelim, bunların tümü elbet senaryo... ABD’nin ve AKP’nin kafa karıştıran demeçleri bu senaryoları ne yazık ki olasılıklar haline getiriyor. ankcum?cumhuriyet.com.tr CASTRO’YA ONUR ÖDÜLÜ Havaalanından döndüler Yezidiler ise Musul yakınlarındaki yerleşim merkezleri Şey Cumhuriyet’e ÇGD’den ödül ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ÇGD Yönetim Kurulu, 2006 Yılı Onur Özel Ödülü’nün emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı verdiği kararlı ve sürekli mücadelesi nedeniyle Küba lideri Fidel Castro’ya verilmesini kararlaştırdı. Gazetemiz muhabiri Aykut Küçükkaya da “İmam maaşı vakıflardan” başlıklı haberiyle ödüle değer görüldü. Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin (ÇGD) 2006 Yılı Ödülleri’ni kazananlar belirlendi. Dernekten yapılan açıklamaya göre, ‘’Mustafa Ekmekçi Gazetecilik Ödülü’’nün Bekir Coşkun’a, “Mahmut Tali Öngören TV Programı Ödülü’’nün NTV’ye, “Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü’’nün Milliyet’ten Nedim Şener’e, “Rafet Genç Gazetecilik Ödülü’’nün ise Birgün gazetesinden Erbil Tuşalp’e verilmesi kararlaştırıldı. Gazetemiz muhabiri Aykut Küçükkaya da “İmam maaşı vakıflardan” başlıklı haberiyle ödül kazananlar arasında yer aldı. ÇGD Yönetim Kurulu, Onur Özel Ödülü’nün ise “Bağımsızlık ve demokrasi yolunda, halkların düşmanı emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı verdiği kararlı ve sürekli mücadelesi nedeniyle’’ Küba lideri Castro’ya verilmesine karar verdi. TEŞEKKÜR 30 Aralık 2006 tarihinde yitirdiğimiz değerli varlığımız Kadıköy’de düzelenen mitingde eczacılık mesleğinin yok edilmek istendiği belirtildi MUZAFFER ERKELLER’in Rahatsızlığı sırasında yakın ilgi gösteren Sağlık Bakanlığı Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Anestezi ve Reanimasyon Kliniği Şefi Doç. Dr. Melek Çelik’e, Uzman Doktorlar Nursen Koltka, İlknur Sözenoğlu ve SerdarYüzer’e, Dr. Nilüfer Coşkun ve bütün yoğun bakım doktor, hemşire ve personeline; hep yanımızda olan Prof, Dr. Feyza Erkan, Prof Dr. Fikret Turan, Prof Dr. Ali Çetin Sarıoğlu, Dr. Asuman Kulaksız, Dr. Cıvan Özkan, Dr. Gülderen Dolunay, Op. Dr. Ayhan Baran, Op. Dr. Faik Çelik’e ve bizi yalnız bırakmayan, acımızı paylaşan dostlarımıza, akrabalarımıza teşekkür ediyoruz. Eczacılar alacaklarını istedi CİHAN ORUÇOĞLU/ MEHLİKA AKGÜN Mualla Erkeller, FezaBülent Yüksel ve İpekOral Çalışlar Eczacı odalarının Kadıköy’de düzenlediği mitingde kamu kurumlarına sağlanan ilaçların bedellerinin zamanında ödenmemesi nedeniyle birçok eczanenin kapanacağına dikkat çekildi. 21 eczacı odasının katıldığı “Büyük Eczacılar Mitingi”nde konuşan İstanbul Eczacılar Odası Başkanı Zafer Kaplan, AKP iktidarının Avrupa Birliği’ne (AB) “uyum” adı altında eczacılık mesleğini yok etmeye çalıştığını belirterek “Eğer bir ülkede eczacılar mutsuz ise o ülkenin sağlık sorunları fazlasıyla artmış demektir” dedi. Türkiye’nin çeşitli yerlerinden İstanbul’a gelen, 21 Eczacılar Odası’na üye yaklaşık 8 bin eczacı, Kadıköy’de düzenlenen “Büyük Eczacılar Mitingi”nde bir araya geldi. “AKP sağlığa zararlıdır”, “Eczacılık mes leği satılamaz”, “Sağlıkta IMF politikalarına hayır”, “Kaldırım taşına para var ilaca para yok” yazılı pankart ve döviz taşıyan eczacılar, Haydarpaşa Numune Hastanesi’nin önünden Kadıköy İskele Meydanı’na doğru yürüdü. Yürüyüş boyunca “Kanımızı akıtan Unakıtan”, “Hükümet şaşırma sabrımızı taşırma”, “Sağlıksız toplum istemiyoruz” sloganları atan eczacılar, AKP iktidarını protesto etti. Yürüyüşün ardından meydanda toplanan kitleye, sanatçı Sadık Gürbüz mini bir konser verdi. belirterek “Yeniden yapılanma adına ‘dönüşüm’ diyorlar. Sermayenin temsilcileri aslan payını alıyor. Geri kalan yüzde 80 eczacı ise boğaz tokluğuna çalışıyor” dedi. ‘Yabancı sermayenin eline geçti’ Türkiye’de ilaç üretim sektörünün yüzde 70’inin, dağıtım sektörünün ise yüzde 50’sinin yabancı sermayenin eline geçtiğini ifade eden Kaplan, “Eczaneleri de ele geçirmek istiyorlar. Türkiye gibi 300 milyar dolar borcu olan bir ülkede her mesleğin başına bir şeyler geldi, sırada eczacılık var. Ancak biz buna izin vermeyeceğiz” dedi. Kaplan, 3 yıldır eczacıların ilaçtan aldığı payın giderek düştüğünü ifade ederek “İktidar artık ilacın adını yok etmeye çalışıyor. Sağlıkta dönüşüm adı altında meslek yok ediliyor ve buna AB’ye uyum deniyor” diye konuştu. ‘Boğaz tokluğuna çalışıyorlar’ Tertip komitesi adına konuşan İstanbul Eczacılar Odası Başkanı Zafer Kaplan, 1990’dan sonra dünya ekonomisine hâkim olan neoliberal politikanın yarattığı tekelci ilaç sermayesinin, eczacının sermayesine göz diktiğini CUMHURİYET 08 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear