18 Haziran 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15 OCAK 2007 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Dün Irak’ta bir köylü, tüfeğiyle bir Amerikan helikopterini vurup düşürdü. İşte çağımızda tiyatro böyle bir şeydir Patika’nın yeni sayısı çıktı 15 ? Kültür Servisi Üç ayda bir yayımlanan Patika dergisinin yeni sayısı okura ulaştı. Kapağında resmimizin önemli isimlerinden Adnan Turani’nin bir yapıtına yer veren derginin bu sayısında da yazınımızın yetkin kalemleri, çeşitli konuları ele alıyorlar. Dergiye deneme, şiir, incelemearaştırma, söyleşi ve çevirileriyle katılan yazarlardan bazıları Serdar Ongurlar, Hande Öğüt, Leman Erdemir, Ali Yıldız, Mustafa Ergin Kılıç, Nazım Özüaydın, Ahmet Uysal, Ali Ekber Ataş, Kuytu Demet Han, Nur Sicimoğlu. Derginin bu sayısının dosya konusunu, ‘Genç şair, genç şiir yazabiliyor mu?’ sorusuna yanıtı ise Mustafa Ergin Kılıç ele alıyor. Diğer dosya konusu da ‘Türkçe düşünmek, Türkçe söylemek’. Bu konuyu da Ertuğrul Özüaydın inceliyor ve yetkin isimlerden görüş alıyor.([email protected]) Kaos günlerinde tiyatro ngelopulos’un “Ağlayan Çayır” adlı son A filminden bir bölüm, gördüğümden beri hiç aklımdan çıkmadı. Karanlık suların üzerinde bir sal... İki üç parça eşyasını valizlere, denklere doldurmuş insanlar ayakta durmuşlar, bir meçhule doğru kürek çekiyorlar. Her yan su... Silik ve titrek görüntülerini bir an için karanlık suların ekranı üzerine yansıtıp, sonra unutulmuşların arasına katılmak üzere ilerliyorlar. Hiç ses yok, sulara dalıp çıkan uzun küreklerin şıpırtılarından başka. İçinde yaşadığımız günleri çok iyi yansıtan, en azından benim bugüne ilişkin hislerime tercüman olan kareler bunlar. Geleceği görememenin, her yeri aynılaştıran ve dibini hiç göstermeyen suların üzerinde nereye gittiğini bilmeden kürek çekmenin resimleri... Kaosun resimleri... EÇEN YÜZYILIN ÇALKANTILARI VE TİYATRO Tiyatro sanatı, 20. yüzyılın son çeyreğine gelinceye kadar, yaşanan çalkantılar içinde gerekli refleksleri üretmeyi, inanılmaz bir hızla değişen toplumsal süreçlere bir şekilde ayak uydurmayı bildi. Biraz şemalaştırmayı göze alarak söyleyecek olursak, 1. Dünya Savaşı’ndan sonraki kaosta Meyerhold’un öncülüğünü yaptığı, Vahtangov ve Brecht gibi çok önemli yaratıcıların da zenginleştirdikleri, güçlendirdikleri akım tiyatroda önemli bir soluk oldu. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra ise her iki sistemde de (hem Doğu Bloku’nda, hem de Batı’da) toplumlardaki özgürlük arayışlarıyla bir şekilde bütünleşen ve yenilenme isteklerini tiyatro sahnesine de taşıyan öncü isimTheo Angelopulos’un ‘Ağlayan Çayır’ filminden bir sahne... Mehmet Ulusoy ‘Benim Küçük Yıldızım’ tan nedenlerden biri, belki de birincisi işte bu kopukluk. RAKLI BİR KÖYLÜ Ankara’da tiyatrocu bir dostum anlattı: 68’li yılların dünya tiyatrosuna bizim de Türkiye’den armağanımız olan Mehmet Ulusoy, Irak savaşı henüz devam ederken Ankara’da düzenlenen Dünya Tiyatrolar Günü etkinliğinde okunan bildiriyi, yapılan çeşitli konuşmaları dinledikten sonra, sahneye çıkmış, “Ben de bir bildiri yazdım, onu okuyacağım” demiş. Kürsüye gelmiş, cebinden bir kâğıt parçası çıkarmış, yazdığı iki cümlelik bildirisini okumuş: “Dün Irak’ta bir köylü, tüfeğiyle bir Amerikan helikopterini vurup düşürdü. İşte çağımızda tiyatro böyle bir şeydir.” Evet, gerçekten de kaos günlerinde tiyatro yapmak böyle bir şeydir veya böyle bir şey olmalıdır. [email protected] G ler ve akımlar (SSCB’de Liubimov, Polonya’da Grotowski ve Kantor, ABD’de Living Theater, İngiltere’de Brook, Fransa’da Vilar, Vitez ve Mnouchkine, İtalya’da Strehler ve Fo, Almanya’da Stein...) dönemlerine (en azından 1970’li yılların sonuna kadar) birer cevap oluşturdular. Örnekler kuşkusuz çoğaltılabilir. Ama bunların hepsindeki ortak özellik, sahne estetiğini ve dilini yenileme yönündeki uğraşın yanı sıra, tiyatroyla toplum arasında kurulan ilişkiye yönelik kaygılardı, bu konu üzerinde kafa yorulmasıydı. 20. yüzyılın son çeyreği ve 21. yüzyılın ilk yılları ise, yaşanan tüm altüstlüklere, ortaya çıkan kaosa karşın henüz yukarıdaki örneklere benzer güçte yeni bir cevabı en azından tiyatro alanında üretemedi. Bu suskunlukta, sanatçı, yazar ve ge SANATÇITOPLUM İLİŞKİSİ nelde aydın tipolojisinin toplumla ilişkilerinin tarifinde yaşanan değişimin de payı olduğu kanısındayım. Bu öyle bir değişim ki, yazar belli bir toplumsal sorumluluğu kişisel yaşamı içinde üstlenme iddiası taşısa bile, bunu ürettiği esere yansıtmamayı bir marifet gibi savunabiliyor. Hatta, toplumsal sorunları yansıtma işlevini, egemen düzeni meşrulaştırma bağlamında icat edilmiş belki de en güçlü silah olan televizyonlara veya genelde medyaya ısmarlayabiliyor. Yani yazar, karşısındaki verili iletişim ve bilişim kalıbını gerekli ve yeterli buluyor, kendi diliyle, uyarıcılığıyla, ya da söyleyeceği herhangi bir sözle egemen örüntüyü bozma kaygısı taşımıyor. Bence bu noktayı mutlaka tartışmak gerek; çünkü genelde sanatın, özelde de tiyatronun günümüzde yaşadığı sıkıntının, hatta boğuntunun altında ya I ? Kültür Servisi Anadolu Meydan Sahnesi, her cumartesi 11.00 ve 14.00’te BBT Altan Erbulak Sahnesi’nde minikler için ‘Benim Küçük Yıldızım’ adlı oyunu sahneliyor. Nesrin Giray ile Cengiz Özek’in yazdığı oyunun yönetmenliğini de Özek yapıyor. Oyunun müziği Hakan Elbir’e, dekorkostüm tasarımı Aysel Doğan, Sebahat Çolakoğlu ile Özek’e ait. Sevgi Gemici, Taner Ölmez, Özer Ulus, Dilara Karaelmas, Ferhat Türkan, Göktuğ Erol, Hülya Kırımoğlu, Murat Özbek, Bahar Hacıbektaşoğlu’nun rol aldığı oyunun ses ve ışık tasarımı da Levent Yıldız’a ait. Oyunun önemli özelliklerinden biri, ‘Kara Tiyatro’ tekniği ve ultraviyola ışıklarıyla oynanması ve yetişkinlerin de zevk alacağı, kuklaların da kullanıldığı bir oyun olarak tasarlanmış olması. (0 533 773 68 07) Cem Adrian Ankara’da ? Kültür Servisi Cem Adrian; “aşkın getirdiği yalnızlığı, yağmurun, rüzgârın, karın etrafında dönen öykülerini şiirsel bir dille anlattığı’’ yeni albümü “Aşk Bu Gece Şehri Terk Etti”yle tanıtım konserlerine devam ediyor... Adrian, albümünü oluşturan parçaları bu kez Ankaralı müzikseverlerin karşısında seslendirecek. Sanatçı, Ankara’daki ilk konserini bugün İf performance Hall’de, Lokal Anestezi’nin konuğu olarak verecek ve ardından 19 Ocak’ta Ankara Saklıkent’te sahneye çıkacak. ([email protected]) Samuel Beckett’in tek kişilik oyunu ‘Krapp’ın Son Bandı’nda Beyti Engin rol alıyor. iTunes’ta Sundance filmleri Kültür Servisi Tiyatro Z, bu tiyatro mevsiminde de Samuel Beckett’in ‘Krapp’ın Son Bandı’nı seyirciyle buluşturmayı sürdürüyor. Beyti Engin’in oynadığı bu tek kişilik oyunu, Uğur Ün dilimize çevirmiş. Yönetmenliğini Cem Kenar’ın yaptığı oyunun sahne tasarımı Gözde Akpınar’a ait. Oyunun ana karakteri Krapp, yetişkinliği süresince her yıl Tiyatro Z’de Beckett önemli olayları banda kaydetmektedir. Yıllar önceki sesini teypten dinlerken kendisine yabancılaşan bu adamın öyküsü çerçevesinde, Beckett, “benliğin durmadan değişen yapısına değinmektedir’’ bir deyişle...”Dilin gerçeği dile getirme konusundaki kuşkusudur’’ ortaya konan... (www.tiyatroz.com) Yarının fotoğraf sanatçıları belirlendi Kültür Servisi Fotoğraf Dergisi tarafından düzenlenen ve gelecekte fotoğraf sanatçısı olmak için aday olan 613 yaş arası çocukların katılımıyla gerçekleştirilen “Haydi Fotoğraf Çekelim” yarışmasında sonuçlar belli oldu. Emre İkizler, Nadir Ede, Timurtaş Onan, Ömer Serkan Bakır ve Sadık Demiröz’ün oluşturduğu seçici kurul, binin üzerinde fotoğrafı değerlendirerek; Edirne’den Melodi Yılmaz’ı birinci, İstanbul’dan Eylül Su Tuğcu’yu ikinci, Sinop’tan Hatice Ergün’ü üçüncü olarak belirledi. Kurul ayrıca özel ödüle de İstanbul’dan Arda Adnan Kalkan’ın çalışmasını uygun gördü. Ankara’dan Akın Temiz, Konya’dan Baturay Çolak, Sakarya’dan Gözde Burçin Gündoğdu ise mansiyon kazandılar. Yarışmada birinci bilgisayar, ikinci iPod 30GB, üçüncü PlayStation 2 kazandı. Jüri özel ödülüne portatif müzik seti, mansiyon kazananlara da birer fotoğraf yazıcısı armağan edildi. Yarışmada ödül ve sergileme kazanan 53 fotoğraf, 14 Şubat 2 Mart 2007 tarihleri arasında Yeşilköy 2001 College Sanat Galerisi’nde sergilenecek. GENÇ SANATÇILAR BİENALİ’NE ÇAĞRI İskenderiye Türkiye’den genç sanatçıları bekliyor Kültür Servisi ‘13. Avrupalı ve Akdenizli Genç Sanatçılar Bienali’ne Türkiye’den katılmak isteyen sanatçılar için başvuru süresi bugün başlıyor. Bienale katılacak olan yapıtlar, uluslararası bienal komitesi üyesi olan Sabancı Üniversitesi tarafından oluşturulacak komisyon tarafından seçilecek. Bu yıl 25 Ekim4 Kasım 2007 tarihleri arasında Mısır’ın İskenderiye kentinde yapılacak olan ‘13. Avrupalı ve Akdenizli Genç Sanatçılar Bienali’nin ana amacı Akdeniz bölgesindeki ülkeler ve kültürel kurumlararası ilişkileri güçlendirmek. Bu yıl etkinliğin konusu da ‘Doğru zaman; değişimin mümkün olduğu an’ anlamına gelen Yunanca ‘kairos’ kelimesi çerçevesinde belirlendi. Sanatçılar bienale, ‘görsel sanatlar’ (resim, heykel, gravür, fotoğraf, enstalasyon, performans, videoart, çizgi roman, multimedya, webart), ‘uygulamalı sanatlar’ (görsel tasarım, web tasarımı, dijital sanat) ve ‘müzik’ (rock, pop, caz, folk/etno, çağdaş, elektronik) olmak üzere üç ana sanat dalında katılabilecek. Bienale sunulan eserlerin sayıları da ‘Uluslararası Bienal Komitesi’ tarafından belirlenecek. Genç sanatçıların katılımı bienale katılan yönetimlerin ya da kurumların var olduğu bölgelerde yerel seçmeler yoluyla gerçekleştirilecek. Bugünden başlayarak 31 Mart’a dek sürecek başvurular için, sanatçılar, bienal şartnamesi ve başvuru formunu http://kasagaleri.sabanciuniv.edu adresinden edinebilir. (Kasa Galeri Sabancı Üniversitesi İletişim Merkezi, Bankalar Cad. No:2, Karaköy/ İstanbul Tel: 0212 292 4939/1508 hafta içi 13.0017.00) ? LONDRA(BBC) Bağımsız sinemanın önemli buluşmalarından, 18 Ocak’ta başlayacak ‘Sundance Film Festivali’nde gösterilen filmlerin bir bölümü, yetkililerin Apple’la yaptığı anlaşma uyarınca ‘iTunes’ internek sitesinden belli bir ücret karşılığı indirilebilecek. Utah’ta yapılan festivalde gösterilecek 77 kısa filmden 33’ü, 1.00’er dolar (1 Sterlin) karşılığı yüklenebilecek. Bu filmlere, etkinliğin başlamasıyla birlikte, aynı zamanda Sundance Film Festivali’nin resmi sitesinden de ulaşılabilecek. Ancak, festival sitesinde filmler yalnızca üç ay süresince yer alacak. Filmleri yapanlar, iTunes’tan elde edilen geliri Apple, Sundance Enstitüsü ve kablolu yayın yapan Sundance Channel’la paylaşacaklar. Festivalin kurucusu Robert Redford, her yıl düzenlenen etkinlikte kısa filmlerin özel bir yeri olduğunu vurgulayarak, bu filmlere dikkat çekmek istediklerini belirtti. Redford’a göre, bağımsız sinemayı sevenlerin, kısa filmcilere özel bir önem vermesi gerekiyor. CUMHURİYET 15 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear