15 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 OCAK 2007 PAZARTESİ 4 HABERLER Başbakan Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını dokunulmazlık ve Yüce Divan tartışmaları bekliyor 2000’Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Dosyalardan kurtulamayacak EMİNE KAPLAN Hoş Geldin 2007... Bugün 1 Ocak 2007. Yeni yılın ilk günü. Kurban Bayramı’nın da ikinci günü. İki ayrı dinden kaynaklanan kutsal günler. Hıristiyan geleneğinin yeni yılın başlangıcını kutsal sayan anlayışı ile, İslam dininin kutsal bayramı iç içe girmiş. Bu iki kutsal günü birbirinin içinde kutlayabilen anlayış, laik yaşam eksenidir. Sadece ‘laik yaşam ekseni’, kurban bayramını ‘dayanışma günleri’, yılbaşını da ‘yeni bir yılın umutlu başlangıcı’ olarak kutlayabilir. İşte, insan uygarlığının kilometre taşlarından birisi olan ‘laik yaşam ekseni’ni anlamak için eşsiz bir fırsatı bu yıl yaşıyoruz. Dinlerin temel amaçlarından birisi sayılan ‘barış içinde bir arada yaşamak’ için, laik yaşam ekseninde yaşamak gerekiyor. Günümüz dünyasına baktığımız zaman din ayrılıklarının, mezhep ayrılıklarının ya da dinsel görüş ayrılıklarının nasıl bir fanatizme dönüştüğünü görüyoruz. Amerika, 11 Eylül’den sonra açıkça Müslümanlara karşı kuşku ve tepki içine girmiş görünüyor. Geçmişte yaşanmayan çatışmalar, Danimarka’da çıkan ‘İslam peygamberi karikatürleri’ ya da dinsel sembollerle ilgili yorumlar nedeniyle ortaya çıkıyor. Amerikan Başkanı Bush, kendisinin dünyayı yola getirmek için Tanrı tarafından görevlendirildiğine inanıyor ve evangelist inancı nedeniyle Amerikan okullarında Darwin kuramı yerine ya da hiç değilse onunla birlikte ‘yaradılış kuramı’nın öğretilmesini istiyor. Kendi ülkemizde okullarda verilen din dersleri, cami uygulamalı biçime sokulmaya çalışılıyor, evrim kuramı yerine gene Amerika’da olduğu gibi yaradılış kuramı yerleştirilmek isteniyor, İmamhatip lisesini bitirenlerin üniversitenin her dalına girmesinin yolları zorlanıyor. Siyasal iktidar her yere cami yapılmasını stratejik bir yerleşme programı olarak dayatıyor, dine dayalı sermayenin her alanda etkinleşmesi için çalışıyor. Dinler, çıkış amaçlarının tam tersine çatışmaların kaynağı durumuna sokuluyor. Bu durumun nedenlerinin dinler mi olduğu, dinleri işlerine geldiği gibi yorumlayanların mı olduğu konuyla ilgili olanlar arasında tartışılıyor. Bu çatışmaları ortadan kaldırmış olan ‘laik yaşam ekseni’dir. ‘Laik yaşam ekseni’, toplum yaşamını din hükümlerine göre değil, insan kurallarına göre düzenler. İnsan kurallarına göre düzenlenmiş yaşam, her zaman gözden geçirilebilir, yanlış olan yanları düzeltilebilir, eskimiş yönleri yenilenebilir. Onun için de esnektir, duruma uygun değişime açıktır, insanlar arasında eleştiriye, tartışmaya açıktır. Din hükümlerine göre düzenlenmş yaşam ise, değişime kapalıdır, eleştirilemez, tartışılamaz. İşte, ’laik yaşam ekseni’, dinsel kurban bayramını da yaşar, yeni yılınızı da kutlar. ‘Laik anlayış’, bütün dinlere saygılıdır, dindarlara da, inancı olup ibadet etmeyenlere de, dinsizlere de, ateistlere de (Tanrıya inanmayanlara) saygılıdır, eşit mesafelidir. Böyle düşünmeyenler, böyle hissetmeyenler, böyle davranmayanlar laik değildir. Günümüzde din kökenli çatışmaları önlemenin tek yolu, laik anlayıştır. İşte, ülkemizde bu yıl böyle bir buluşmayı ölçme olanağı doğdu. Takvimlerin bu karşılaşması hepimiz için laikliği bir kez daha düşünme olanağı vermelidir. Ülkemizde de dünyada da barışı mı istiyoruz, çatışmayı, kavgayı ve savaşı mı istiyoruz? 1923 yılında kabul ettiğimiz ‘laik yaşam ekseni’ni koruyup barış içinde mi yaşayacağız? Ya da dinsel eksenli yaşamın götürdüğü yere mi gideceğiz? 1 Ocak 2007 sadece yeni bir yılın başlangıcı değil, bir kavşağın da önüdür. Karar bizim, hepimizin. Yeni yılınız ve bayramınız kutlu olsun. email:[email protected] [email protected] www.erdalatabek.com ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması durumunda Çankaya Köşkü’ndeki günlerinde dokunulmazlık ve Yüce Divan tartışmaları peşini bırakmayacak. Cumhurbaşkanlarının başbakanlık dönemleriyle ilgili Yüce Divan’da yargılanıp yargılanamayacağına ilişkin anayasada açık bir hüküm bulunmuyor. Ancak İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı dönemindeki yolsuzluk dosyaları ile gelecek dönem iktidara gelecek hükümetin, başbakanlığı dönemini Yüce Divan’a taşıması durumunda Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı tartışmalı hale gelecek. Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili tartışmalar sürerken, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması durumunda Türkiye’yi özellikle genel seçimlerden sonra “Cumhurbaşkanının dokunulmazlığı ve başbakanlığı dönemiyle ? Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili tartışmalar sürerken Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması durumunda Çankaya Köşkü’ndeki günlerinde dokunulmazlık ve Yüce Divan tartışmaları peşini bırakmayacak. ilgili Yüce Divan’a gönderilen bir cumhurbaşkanı” tartışmaları bekliyor. Erdoğan’ın, İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanlığı dönemiyle ilgili olarak TBMM’de 2 dokunulmazlık fezlekesi bulunuyor. Erdoğan, bu dosyalarda “görevi ihmal, zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrak ve kayıtlarda sahtecilik, cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak” iddialarıyla suçlanıyor. Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren Akbil davasında, Erdoğan’ın da aralarında bulunduğu 37 sanık yargılanıyor. Sanıklardan 29’u beraat ederken, Erdoğan’ın dahil olduğu 4 milletvekilinin yargılanması dokunulmazlıkları nedeniyle durduruldu. Dava dosyasında, Belbim’in Akıllı Bilet projesini ihale açılmadan üstlendiği, tahsil edilen bilet bedellerinin kayıtlara geçirilmediği, bankalarda oluşturulan havuz hesaplarına yatırıldığı ve bu hesaplardan çeşitli kuruluşlara aktırıldığı belirtiliyor. Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması durumunda yargılamanın sürüp sürmeyeceği konusunda anayasada açık bir hüküm bulunmuyor. Genel seçimlerden sonra iktirara AKP dışında bir hükümetin gelmesi durumunda da Erdoğan’ın, başbakanlığı dönemiyle ilgili olarak Yüce Divan’a gönderilebileceğine dikkat çekiliyor. Yine anayasada, cumhurbaşkanlarının başbakan olduğu dönemlerle ilgili olarak Yüce Divan’da yargılanıp yargılanamayacağı konusu belirsiz. Anayasaya göre, cumhurbaşkanları yalnızca görevi sırasında vatana ihanet nedeniyle yargılanabiliyor. Erdoğan’ın böyle bir durumda geçmiş suçlarından dolayı yargılanamasa bile “şaibeli bir cumhurbaşkanı” olarak tartışmalı hale geleceğine dikkat çekiliyor. Hukukçular, “Bu konuda anayasada açık bir hüküm yok. Cumhurbaşkanı görev süresi boyunca sorumsuz ve suç işlemeyeceği varsayılan bir kişi olduğuna göre, daha önce işlediği suç dolayısıyla görev süresi sonuna kadar beklenebilir” görüşünü dile getiriyor. CHP Niğde Milletvekili, TBMM Adalet Komisyonu üyesi Orhan Eraslan, anayasanın 83. maddesinin yalnızca milletvekillerinin yasama dokunulmazlığını düzenlediğini, cumhurbaşkanını kapsayacak bir dokunulmazlık olmadığını belirterek şu görüş leri dile getirdi: “Anayasanın 105. maddesinde cumhurbaşkanının sorumluluk ve sorumsuzluk halleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme, cumhurbaşkanının cumhurbaşkanı olarak tasarruflarıyla ilgilidir. Cumhurbaşkanı olmazdan önceki tasarrufları bu madde kapsamında değildir. Dolayısıyla kamu hukukunda hüküm bulunmayan bir konu yorum yoluyla kapatılamaz, bu genel hükümlere tabidir. Anayasa koyucu, bu konuda anayasaya bir hüküm koymamıştır. Çünkü, ihaleye fesat karıştıran, zimmet suçunu işleyen, görevi kötüye kullanma suçunu işleyen kişilerin cumhurbaşkanlığına aday olacağını hiç kimse öngörmemiştir, düşünülmemiştir. Bu nedenle anayasada bu konunun düzenlenmediğini ileri sürerek cumhurbaşkanının dokunulmazlığı varmış gibi yorumlanması doğru değildir.” BUGÜN DEVRALIYOR Karayalçın cumhurbaşkanlığı seçimini ve solda birlik tartışmalarını değerlendirdi Dönem başkanı artık Almanya Dış Haberler Servisi Almanya, bugün Avrupa Birliği (AB) Dönem Başkanlığı’nı Finlandiya’dan devralacak. Romanya ile Bulgaristan ise bugünden itibaren AB’ye katılacak. Böylece, Bulgaristan’ın Kaptan Andrevo Sınır Kapısı, Türkiye ile AB arasında yeni sınır olacak. Türkiye’nin AB ile ilk sınırı, Yunanistan’ın 1981 yılında AB’ye girmesi ile oluşmuştu. Bulgaristan ve Romanya’nın da birer parçası haline gelmesiyle, AB’ye üye ülkelerin sayısı 27’ye yükselecek. Bulgaristan ve Romanya’nın üyeliğiyle birlikte birliğe 30 milyon kişi daha katılmış olacak. Böylece AB nüfusu yaklaşık 500 milyonu bulacak. Ancak Bulgaristan ve Romanya vatandaşları, ilk başlarda bu büyük fırsatların pek çoğundan yararlanamayacak. Bu iki ülkenin yurttaşlarının pek çok Batı Avrupa ülkesinde çalışma hakları olmayacak. Yani serbest dolaşım bu iki ülke vatandaşları için belli sürelerle sınırlandırılıyor. Bu arada, Bulgaristan ülkeden tran? Bulgaristan ve sit geçiş yapan Romanya’nın Türklere kolaylık olsun diye, sınır kabugün pılarındaki gümrükkatılmasıyla lerde verdiği transit birlikte AB’ye üye vizeyi, AB’ye yaülkelerin sayısı rından itibaren tam 27’ye yükselecek. üye olması nedeniyle sona erdirdi. BunBöylece AB dan sonra Bulgarisnüfusu yaklaşık tan’dan transit ge500 milyonu çecek Türk yurttaşbulacak. ları, bulundukları yerlerdeki Bulgaristan diplomatik temsilciliklerinden transit vize alacak. Karardan özellikle Avrupa ülkelerinde çalışan Türk işçilerinin etkileneceği belirtildi. Avrupa’da çalışan Türk işçilerinin önemli bir bölümünün yıllık izinlerini geçirmek için geldiklerinde, Bulgaristan için transit vizelerini ülkeye giriş yaptıkları gümrük kapılarından aldığına dikkat çeken yetkililer, “Bu yeni uygulamadan sonra Türkler, geldikleri ülkelerdeki Bulgaristan diplomatik temsilciliklerden transit vize alacaklar” dedi. Bulgaristan’ın 1 Ocak 2007’den başlayarak AB’ye girmesiyle bu ülkenin Kaptan Andrevo Sınır Kapısı, Türkiye ile AB arasında yeni sınır olacak. Bunun sonucunda Kaptan Andrevo’dan yapılan girişlerin artması bekleniyor. Yolsuzluklar ve örgütlü suçlar açısından AB üyeliğine hazır olmadığı savunulan Bulgaristan ve Romanya’nın katılımıyla birliğin bu alanlardaki sorunların artabileceği öne sürülüyor. ‘Bu kez daha umutluyum’ ? Murat Karayalçın, “Anayasa Mahkemesi’nde çözüm aramaya kalkarsanız, seçmenlerin yeniden Erdoğan’ın mağdur edildiğine dair değerlendirmelerde bulunmalarına yol açabilirsiniz” dedi. ANKARA (AA) Gündeme ilişkin soruları yanıtlayan SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin sürecin şimdiden kilitlendiğini savundu. Karayalçın, yapay formüllerden medet umulduğunu üzülerek gördüğünü belirterek “Anayasa Mahkemesi’nde çözüm aramaya kalkarsanız, seçmenlerin yeniden Erdoğan’ın mağdur edildiğine dair değerlendirmelerde bulunmalarına yol açabilirsiniz’’ dedi. Solda birlik konusunda kendisinin doğrudan bir diyalog içinde olmadığını ancak pek çok kişinin karşılıklı olarak yaptığı görüşme ve değerlendirmelerden haberdar olduğunu söyleyen Karayalçın, solda birlik adına geçmiş yıllara göre daha umutlu olduğunu ifade etti. Süreç kilitlendi Gündeme ilişkin soruları yanıtlayan SHP Genel Başkanı Karayalçın, cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin sürecin şimdiden kilitlendiğini savundu. TBMM’deki muhalefet partilerinin sinei millete gitmek yerine cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında Meclis Genel Kurulu’na girmemek yolunda bir yaklaşım sergilemelerinin yanlış olacağını ileri süren Karayalçın, bu partileri sinei millete dönmeleri çağrısında bulundu. Karayalçın, eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun cumhurbaşkanlığı seçimi turlarına devam edilebilmesi toplantıların nitelikli çoğunlukla açılması gerektiğine yönelik görüşüyle ilgili olarak hukukçuların farklı değerlendirmeler yaptıklarına dikkati çekti. Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde Anayasa Mahkemesi ile bağlantılı, hukuki bir çözüm pe Murat Karayalçın, solda birlik konusunda kendisinin doğrudan bir diyalog içinde olmadığını söyledi. şinde koşulacağının anlaşıldığını uygulamalar da ortada. Böyle elinizde bunu engelleyebilecek belirten Karayalçın, bundan bir bir ortamda konuyu Anayasa bir çözüm varken yani sinei sonuç çıkabileceğini sanmadığı Mahkemesi’ne götürüp neyi çö millete gitme olanağına sahipnı, siyasi bir olaya siyasi olarak zeceksiniz? Anayasa Mahkeme ken bunu yapmayıp Anayasa yaklaşmak gerektiğini, onun yo si’nin birkaç oy farkla vereceği Mahkemesi, yargı platformlalunun da sinei millet olduğunu ifa karar bu sorunu ne ölçüde çö rında çözüm aramaya kalkarde etti. zecektir. Bu bir tehdit unsuru sanız, seçmenlerin yeniden TayKarayalçın, “Kanadoğlu’nun olarak kullanılabilir ama onun yip Erdoğan’ın mağdur edildiğideğerlendirmesiyle ilgili olarak da Sayın Erdoğan lehine sonuç ne dair birtakım değerlendirmehukukçular farklı görüşler sa vermesinden ciddi olarak kay lerde bulunmalarına yol açabivunuyorlar. Geçmiş yıllardaki gı duyarım. Çünkü siyaseten lirsiniz’’ dedi. Hedef solun iktidar olması Karayalçın, solda birlik konusundaki girişimlerine yönelik bir soru üzerine de, DSPSHP ve DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi’nin öncülük ettiği “10 Aralık Ptalformu’’nun birlikteliğine yönelik bir projenin bir süreden beri seslendirilmeye başladığını söyledi. Kendisinin bireysel olarak soruna solun TBMM’ye girmesi değil, iktidar olması olarak baktığını, ülke koşullarının aslında buna olanak tanıdığını ifade eden Karayalçın, şöyle devam etti: “Ancak çok dikkatli olunmaz, çok iyi hazırlık yapılmazsa, çok içten davranılmazsa bilinen klasik eski yaklaşımlar sergilenirse, solun iktidar olma olasılığı kesin olarak ortadan kalkar, bunu görüyorum. Söz konusu partilerin, hareketlerin tümünün başkanlarına, temsilcilerine, yöneticilerine konuyu bu yönüyle değerlendirmeleri için çağrı yapıyorum. Zaman hızla akıp gitmektedir, geç kalınmaktadır. Umarım bir yanlışlık yapılmaz.’’ Kendisinin doğrudan bir diyalog içinde olmadığını belirten Karayalçın, ancak pek çok kişinin karşılıklı olarak yaptığı görüşme ve değerlendirmelerden haberdar olduğunu söyledi. Bu girişimlerden sonuç alınması konusunda kendisinin geçmiş yıllara göre daha umutlu olduğunu kaydeden Karayalçın, “Genellikle solda birlik konusu son dakikalarda tartışılmaya başlanırdı. Bu kez sezon erken açıldı, seçimden bir yıl önce seslendirilmeye başlandı. Bunun katkısı olabilir diye düşünüyorum’’ diye konuştu. Erdoğan’dan Özkan’a dava ? ANKARA (Cumhuriyet) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kubilay’ı anma mitingindeki konuşması ve Vatan gazetesinde yer alan açıklamasında, “kişilik haklarına saldırıda bulunduğu’’ iddiasıyla gazeteci Tuncay Özkan aleyhine iki ayrı manevi tazminat davası açtı. Erdoğan’ın avukatları Fatih Şahin ve Muammer Cemaloğlu tarafından açılan davaların dilekçesinde, Özkan’ın dava konusu konuşmasında, “Tayyip’ten kurtulmak için.. işsizlik, açlık, vatanın, yurdun satılması, vurgun, hırsızlık, yolsuzluk, Ali Dibo düzeni, onun için erken seçim istiyoruz. Biz ne istiyoruz, ne zaman istiyoruz, nisan ayında istiyoruz. Neden istiyoruz? Katiller demokrasisi, hırsızlar düzeni yok olsun diye istiyoruz’’ şeklinde ifadelerin yer aldığı kaydedildi. Özkan’dan 10 bin YTL manevi tazminat talebinde bulunuldu. Bizim mahallenin otoparkını, belediye kurban kesim yeri olarak saptamış. Otoparkçılar da belli bir ücret karşılığında burada kurban kesilmesini örgütlediklerini bez pankartlarla ilan ettiler. İpek (Çalışlar) günlerdir beni uyarıp duruyordu: “Bu bir vahşet, çocuklar bu kanlı manzaraları seyredecekler. Belediyeye söyleyip bunu durdurmak gerekiyor.” Tabii ki durdurmak mümkün değildi. Millet burada kurban kesmeye hazırlanıyordu. Zaten bir süredir sokaklarda kurban kesilmesinin yasaklanması canlarını sıkmıştı. Sabahleyin otoparkın önünden geçtik. Çocuklar kurban kesim yerinin önünde toplanmışlar ve kesimi seyrediyorlardı. Çok doğal bir manzara karşısında gibiydiler. Bu arada kanlar akıyor, hayvanlar kesilmek üzere kurban yerine getiriliyorlardı. Parçalanmış etler dışarı çıkarılıyordu. Kur Kurban Olmak ve Kurban Etmek... banlar kesilmiş, yurttaşlar mutlu olmuşlardı. Manzara korkunçtu. Ürkütücüydü, ürperticiydi. Belki de bize öyle geliyordu. Birden geçmiş Kurban Bayramlarını düşündüm. Kurbanlar evlerin bahçelerinde, sokaklarda kesilirdi. Her taraf kan içinde kalırdı. Kurbanın kanı çocukların alnına sürülürdü. Bu durum da bizlere doğal gelirdi. Böyle yetiştirilirdik. ??? İnsan avcı bir yaratık. İlk ayağa kalktığı andan itibaren yemek amacıyla hayvanları avlamaya başlamıştı. Diğer canlıları keserek, yakalayarak, parçalayarak yaşamını sürdürmüştü. Zaman içinde avcılık dönemi geride kalmış, uygarlık gelişmiş, ama hayvanları kurban etmek geleneği değişmemişti. Kurban geleneği, insanlığın köklü bir geleneği sayılabilir. Ortadoğu’da çok daha eski dönemlerden miras alınan bu gelenek, zamanla tek tanrılı dinlere de geçmişti. Ortada tek tanrılı dinlerin keşfettiği bir durum söz konusu değildi. Bir gelenek devralınmıştı. Yaşamlarına avcılık yaparak başlayan insanlar, bir süre sonra bu etkinliklerine kutsal bir boyut kazandırmışlar ve kurban geleneğini yaratmışlardı. ??? Kurban giderek en çok Müslümanların benimsediği bir inanç etkinliği haline dönüştü. Kurban Bayramı İslam dünyasının en önemli bayramlarından biri olarak kökleşti. Otoparkın içinde veya dışında elinde satırlarla koyunların, kuzuların, danaların üzerine yürüyen kasaplar ya da sıradan yurttaşlar, bir kutsal görevi yerine getirmenin mutluluğunu yaşıyorlardı. Dinle gelenek birbirine karışmıştı. Peki sokaklarda kurban kesmek, otoparkları kana bulamak, vahşi bir eylem değil miydi? Yine toplumumuzda çok yaygın olan “kurbanın olayım” deyişi de böyle bir geleneği yansıtmıyor muydu? “Kurban etmek” veya “kurban olmak” çok kullanılan ve çok vurgulanan sözcükler değil midir? “Kurban olam kalem tutan ellere” türküsü de işte bu kültürün ve bu ortamın ürünü. Tabii kurban olmak ve kurban etmek yalnızca koyunların, kuzuların kesilmesiyle sınırlı kalmıyor, kendini feda eylemi, kurban olma eylemi, insanların yaşamına da giriyordu. ??? Otoparkın karşısındaki çocuklar, bir yönüyle tarihsel bir geleneği izliyorlardı. Bir başka yönden bakıldığında ise korkutucu bir manzarayı seyrediyorlardı. O manzara aslında Türkiye’nin dört bir yanında Kurban Bayramları boyunca tekrarlanıyor. Bu manzara tüm İslam dünyasında da aynen cereyan ediyor. Bu manzaralar üzerinde yeniden düşünmeliyiz. Artık mahalle aralarındaki bu vahşet tablolarından vazgeçmek zorundayız. İleri bir uygarlıkla, insan sevgisiyle, hayvan sevgisiyle kurban arasında bir ters ilişkiden söz edilemez mi! Kurbanların sokaklarda kesilmediği, kurbanların hiç kesilmediği bir Türkiye özlemi çok ileri bir özlem mi! Böyle bir özlemi hep içimde taşıyacağım... CUMHURİYET 04 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear