24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 EYLÜL 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER POLİSLERİN DE ÜYESİ OLDUĞU ÇETE 3 Turhan Selçuk SÖZ ÇİZGİNİN GENİŞ AÇI HİKMET BİLA Güler: 41 hırsızlık olayı aydınlatıldı İstanbul Haber Servisi İstanbul Valisi Muammer Güler, hırsızlığa yönelik operasyonda 16’sı kadın, 27’si erkek 43 kişinin yakalandığını ve yapılan inceleme sonucu 41 hırsızlık olayının açığa çıkarıldığını bildirdi. Güler, şebeke üyesi 8 emniyet çalışanının da adliyeye sevk edildiğini belirtti. Güler, operasyona ilişkin Asayiş Şube Müdürlüğü’nde basın açıklaması yaptı. İstanbul polisinin yaklaşık 4 ay süreyle söz konusu şebeke üzerinde gerekli araştırma, teknik takip, istihbarat ve projeli bir operasyon yürüttüğünü anlatan Güler, ‘‘41 hırsızlık olayı açığa çıkarılmıştır. Bu hırsızlık olayları gerek teknik takiplere, gerek hırsızlık suçunun işlenmesinden sonra karakollara yapılan müracaatlardaki tutanaklara tıpatıp uymaktadır’’ dedi. Güler, operasyonda 25 adet çeşitli çap ve markalarda silah, 4 bine yakın altın ziynet eşyası, 278 adet çeşitli markalarda saat, yaklaşık 1.5 kilogramı bulan çeşitli küpe ve yüzükler, hırsızlıkta kullanılan 13 lüks otomobil, 13 adet çeşitli elektronik eşya, plazma televizyonlar ve cep telefonları ele geçirildiğini ifade etti. Güler, emniyet mensubu kişilerin tamamının görevden uzaklaştırıldığını belirtti. Kim Konuşacak? Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ konuştu. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt da konuşacak. Ne olacak şimdi? Asker konuşuyor. ‘‘Asker susar, siviller konuşur’’ diyenlerin hiç hoşuna gitmeyecek bu iş. Öyle görünüyor ki, böyle giderse asker daha çok konuşacak. Bence asıl bundan sonra konuşacak. Milli Eğitim Bakanlığı’nın okullara dağıttığı ders kitaplarında tarikat propagandası yapılacak, siviller susacak, kim konuşacak? Cemaat ve tarikatlar Cumhuriyet devrimlerinin altını oyacak, siviller susacak, kim konuşacak? Avrupa Birliği’nin Türkiye raporlarına ‘‘Ermeni soykırımı’’ diye, ‘‘Pontus Rumları’’ diye önşartlar konacak, siviller susacak, kim konuşacak? Kuzey Irak’ta yuvalanan terör her gün saldıracak, her gün can alacak, orada Türkiye’nin bütünlüğünü hedef alan kanlı bir koalisyon kurulacak, bu koalisyon Türkiye topraklarındaki siyasal uzantılarıyla ittifaka girecek, siviller susacak, kim konuşacak? ??? Tabloyu bir kez daha çizelim: Türkiye’nin Avrupa Birliği hedefini, Türkiye’nin parçalanması projesine dönüştüren dış ve iç güçlerin ortak noktası, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni etkisiz hale getirmektir. Çünkü bilmektedirler ki ulusal, üniter ve laik Türkiye’nin en güçlü savunucusu ve koruyucusu ordudur. Bilmektedirler ki yıllardır bir kısım medyayı da kullanarak yürüttükleri propaganda kampanyaları sadece ve sadece asker üzerinde etkili olamadı. Bir şeyi yanlış hesapladılar: Sandılar ki, Avrupa’dan, Kuzey Irak’tan ve içeriden (üç cephe) kıskaca alınan Türk Silahlı Kuvvetleri, geri adım atacak, halkın güvenini kaybedecek, her kafasından bir ses çıkacak ve meydanı boş bırakacak. Oysa hesap etmedikleri bir gerçek vardı: Bu derece kuşatılan, sıkıştırılan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ‘‘Yeter artık’’ diye sesini yükselteceği gerçeğiydi. Tarihi biraz bilen herkes bu gerçeği de biliyordu. Sadece Avrupa sözcüleri ve temsilcileriyle, bunlardan güç alan bazı ‘‘yerel enteller’’ bir de irtica ve bölücülük karşısında bile askerin ses çıkarmamasını demokrasinin gereği sanan kimi safdiller bilmiyorlardı. Sanırım Başbuğ’un konuşmasıyla biraz olsun öğrenmişlerdir. Asker bundan sonra daha çok konuşacak dedim. Neden dedim? Çünkü öyle olmak zorunda. Çünkü, kuşatma ciddi boyutlardadır ve bu çıkış yapılmazsa bir süre sonra Türkiye için geri dönülmez noktaya gelinmiş olacaktır. O noktadaki Türkiye de, bazılarının inandırmaya çalıştığı gibi güllük gülistanlık Türkiye olmayacaktır. Bunun denemesi yok, ama isteyen tarihe bakabilir. Özellikle de, bugünkü durumlarının o gün de süreceğini sanan ‘‘zevk ü sefa’’ erbabı... Asker konuşurken bozulmayın, dikkatle dinleyin. hikmet.bila?ntv.com.tr 4 BİN ALTIN ZİYNET EŞYASI LİBOŞ İRTİCA MI?. Beylikdüzü’ndeki heyelanlı bölgelerin tamamına yakını yapılaştı. Binalar deprem olmadan yıkılabilir Deniz manzaralı tehlike ÖZLEM GÜVEMLİ eylikdüzü’nün heyelan riski taşıyan denize bakan yamaçlarında 1980’li yıllarda başlayan inşaat faaliyetleri, bilim insanlarının tüm uyarılarına ve 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin acı sonuçlarına karşın hızla sürüyor. Uzmanlar, Beylikdüzü’nün heyelanlı bölgelerinde yapılan binaların depreme gerek kalmadan yıkılabileceği uyarısında bulunuyor, ancak bölgede devasa siteler ve alışveriş merkezlerine neredeyse her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Beylikdüzü Belediye Başkanı Vehbi Orakçı ise beldenin zemininin çok sağlam olduğunu belirterek bazı grupların ekonomik kaygılarla heyelan iddialarını zaman zaman gündeme getirdiğini söyledi. Beylikdüzü 1990’lı yıllarında başından itibaren İstanbul’un en çok prim yapan bölgelerinden biri oldu. Kentin batısında yer alması nedeniyle gecekondularla istila edilmeyen bölge, lüks konut siteleri ve alışveriş merkezleri ile donatıldı. Ancak bölgenin aynı zamanda bir heyelan bölgesi olduğu göz ardı edilerek süren bu yoğun inşaat faaliyetleri çok ciddi bir risk oluşturuyor. Heyelanlı bölgelerin önlem alınmaksızın imara açılmasını eleştiren İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Cemal Gökçe, Beylikdüzü ve civarında heyelan derinliği dikkate alınmadan yapılan binaların depreme gerek kalmadan yıkılabileğine dikkat çekti. EYELANLI BÖLGE İMARA AÇILDI Gökçe, 1970’li yıllarda Küçükçekmece, Büyükçekmece, Beylikdüzü, Yalova, Gölcük gibi yerleşim alanları tanımlanırken ‘‘Yapılaşmaya açılmamalıdır, açılırsa da tek katlı orman evleri yapılabilir’’ ifadelerinin kullanıldığı raporlar hazırlandığını anlattı. Ancak söz konusu bölgeleri daha sonraki yıllarda Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nın yerel yönetimlere planlar hazırlatarak imara açtığını belirten Gökçe, ‘‘İmara açılırken ‘gerekli önlemlerin alınması’ kaydı konuldu. Ama gerekli önlemlerin ne olduğu tanımlanmadı. Önce bunun tanımı yapılmalı’’ diye konuştu. Beylikdüzü’ndeki heyelanlı bölgelerin tamamına yakınının yapılaştığını ifade eden Gökçe, bu noktada o binalar için yapılacak hiçbir şey olmadığını söyledi. İstanbul Üniversitesi Jeofizik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu, Beylikdüzü’nün eğimli olmayan bölümünde zeminin orta halli olduğunu ancak denize bakan yamaçlarda heyelan riski bulunduğunu belirtti. Yamaçlarda meydana gelecek heyelanın türüne göre derece derece düz olan bölgeyi de etkileyebileceğini söyleyen Gündoğdu, ‘‘Gürpınar’dan itibaren sahile doğru eğim başlıyor. Gürpınar’da kaymayan yer yok. Buradaki heyelan riskini yüzeyden anlamak imkânsız, çünkü kentleşme var. Şu an İBB’nin yürüttüğü İstanbul Zemin Haritası çalışmasında Beylikdüzü’ndeki heyelanla ilgili ayrıntılı bilgiler ortaya çıkacak’’ dedi. Heyelana karşı güvenli bina yapmanın da çok pahalı olduğunu dile getiren Gündoğdu, ‘‘Astarı yüzünü geçer. Metro, tünel gibi bir çalışma yapıyorsanız gereken parayı harcayıp heyelana karşı günvenlik sağlayabilirsiniz. Ancak bir binaya o kadar para harcanmaz’’ diye konuştu. Beylikdüzü Belediye Başkanı Vehbi Orakçı da bölgede heyelan riski taşıyan bir alan olmadığını öne sürerek ‘‘Gürpınar, Büyükçekmece, Yakuplu tarafları, Tüyap, Tatilya heyelan bölgeleri üzerinde yer alıyor. Ancak buraların Beylikdüzü ile bir ilgisi yok’’ dedi. B Amasya’da korkunç cinayet ? AMASYA (Cumhuriyet) Amasya’nın Merzifon ilçesinde cinnet getiren 25 yaşındaki işsiz Medet Kurun, 65 yaşındaki babası İbrahim Kurun ve 60 yaşındaki annesi Senem Kurun’un başlarını keserek duvara astı. Kurun’un ağabeyi Erhan Kurun, kardeşinin psikolojik sorunları olduğunu belirterek ‘‘Daha önce doktora götürmüştük. İlaç kullanıyordu. Babamlar da devamlı türbe ve tekkelere götürerek hastalığı için derman arıyorlardı. Kardeşim, anne ve babamı kendisine düşman görüyordu. ‘Onlar beni öldürmeden ben onları öldüreceğim’ diyordu. Fakat böyle bir şey yapacağını hiç tahmin etmiyorduk’’ dedi. Medet Kurun’un cinayetten bir gün önce ‘‘Hacıbektaş’a kurban adadım, kurban keseceğim’’ dediği öğrenildi. GÜRPINAR’DA KAYMAYAN YER YOK! Uzmanlar, Beylikdüzü’nün heyelanlı bölgelerinde yapılan binaların depreme gerek kalmadan yıkılabileceği uyarısında bulunuyor. Belediye Başkanı Vehbi Orakçı ise beldenin zemininin çok sağlam olduğunu, bazı grupların ekonomik kaygılarla heyelan iddialarını zaman zaman gündeme getirdiğini söylüyor. İstanbul Üniversitesi Jeofizik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu, yamaçlarda meydana gelecek heyelanın, türüne göre derece derece düz olan bölgeyi de etkileyebileceğini vurguluyor. Gündoğdu, ‘‘Gürpınar’dan itibaren sahile doğru eğim başlıyor. Gürpınar’da kaymayan yer yok. Buradaki heyelan riskini yüzeyden anlamak imkânsız, çünkü kentleşme var’’ dedi. H Cumhurbaşkanı, yabancı sözcüklerin dilin özüne zarar verdiğini vurguladı Antalya’da şırıngalı saldırı ? ANTALYA (Cumhuriyet) Antalya’da evine gitmek üzere minibüsten inen 16 yaşındaki kuaför çırağı Kadir D., motosikletli bir kişinin şırıngalı saldırısına uğradı. Şırıngayı boyun bölgesine saplayıp kaçan zanlı izini kaybettirirken hastaneye kaldırılan D.’ye enjekte edilen zehirli madde inceleniyor. Olayla ilgili soruşturma başlatan polis, kırmızı motosiklet kullanan zanlının kimliğini tespit etti. Kadir D.’nin kız kardeşine geçen ay İ. Ü. tarafından cinsel tacizde bulunulduğu, bunu öğrenen D.’nin İ. Ü. ile kavga ettiği ve mahkemelik olduğu ortaya çıktı. İ. Ü.’nün üzerine kayıtlı kırmızı motosikleti olduğunu belirleyen polis, zanlının yakalanması için çalışma başlattı. Bağımsızlığın ayrılmaz öğesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Atatürk’ün dil bağımsızlığını, siyasal ve ulusal bağımsızlığın ayrılmaz öğesi olarak gördüğüne dikkat çekti. Türk dilindeki yabancı sözcüklerin sayısının artmasının, dilin kullanımında yapılan yanlışların süreklilik kazanmasının, bireylerin zamanla bu yanlışları doğru gibi algılayarak benimsemesine yol açtığına işaret eden Sezer, bunun dilin özüne zarar verdiğini kaydetti. Sezer, Dil Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajda, insanlar arasında duygu, düşünce ve inanç birliğini oluşturan, toplumsal yapıyı güçlendiren, geçmişle gelecek arasında ortak bağ kuran en önemli yapıtaşının dil olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Sezer, mesajında şöyle dedi: ‘‘Türkçemiz, tarihimizin, kültürümüzün, ulusal değerlerimizin korunarak, kuşaktan kuşağa aktarılmasını sağlayan temel zenginliğimizdir. Dil bağımsızlığını, siyasal ve ulusal bağımsızlığın ayrılmaz öğesi olarak gören yüce Atatürk, çağdaşlaşma sürecinde dilimizin geliştirilmesine ve yabancı sözcüklerden arındırılmasına büyük önem vermiştir. Atatürk, Dil Devrimi’yle, Türkçeyi başka dillerin etkisinden kurtarmayı, dilimizin kendi öz değerlerine dayanan, çağdaş uygarlık düzeyinin gerektirdiği kavram, sözcük ve terimleri karşılayan bir eğitim, bilim, kültür ve sanat dili durumuna getirilmesini amaçlamıştır.’’ ZEMİN HARİTASI HAZIRLANIYOR Damardan Viagra öldürdü ? KONYA (AA) Konya’da doğuştan kalbi delik olan 11 yaşındaki Şükrü A.’nın rahatsızlığı artınca Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi’ndeki doktorlar, ameliyat edilmesine karar verdi. Şükrü A. ameliyatın ardından ayağa kalkıp yürümeye başladı. Doktorlar küçük çocuğa kan akışını hızlandırmak için ‘‘cinsel gücü artırıcı ilaç’’ olarak bilinen Viagra’nın ağızdan damlalar halinde verilmesini önerdi. İddiaya göre ilaç bir sağlık personeli tarafından damardan enjekte edildi. İlacın verilmesiyle fenalaşan çocuk öldü. Aile, savcılığa suç duyurusunda bulundu. İğneyi yapan sağlık görevlisi istifa ederken hastane yönetimi de olayla ilgili soruşturma başlattı. TÜRKÇE EMEKÇİLERİNE ÖDÜL Konak Belediyesi ile Dil Derneği’nce düzenlenen ‘‘5. Türkçe Günleri’’ kapsamında, ‘‘Türkçeye Emek Ödülleri’’ sahiplerine verildi. Atatürk Kültür Merkezi yanındaki Türkçe Taşı Anıtı’nda gerçekleştirilen törende ‘‘Genç Emek Özel Ödülü’’nü Buca 30 Ağustos İlköğretim Okulu 2005 2006 Dönemi 5/E Sınıfı ve öğretmenleri Sevgi Çankaya aldı. Törende ‘‘Dil’’de Yusuf Çotuksöken, ‘‘Yazın’’da Turgut Özakman, ‘‘Konuşma’’da Rüştü Asyalı, ‘‘İzmir Özel’’ dalında da Prof. Dr. Mehmet Yalçın ödüle değer görüldü. (Fotoğraf: HİCRAN ÖZDAMAR) BELEDİYE BAŞKANI SAVUNDU Devrimlerden ödün yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dil Derneği ve Türk Dil Kurumu (TDK) üyeleri, 74. Dil Bayramı için Anıtkabir’i ayrı ayrı ziyaret etti. Dil Derneği ayrıca Gazi Üniversitesi Mimar Kemalettin Salonu’nda aralarında rektörlerin de bulunduğu 43 üniversiteden gelen temsilciler eşliğinde bir etkinlik düzenledi. Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel, yaptığı açılış konuşmasında Türk devriminden ödün verilmeden ses bayrağını gençlerle taşıyacaklarını söyledi. Çankaya Belediye Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Eryılmaz, ‘‘Bir ülkede yabancı güçlere esir olmak istemiyorsanız dili başka ülkelere rehin vermemelisiniz’’ dedi.GÜ Rektörü Prof. Dr. Kadri Yamaç, Türk dilinin ‘‘ulusal bağımsızlık örneği’’ olduğunu vurgularken ATO Başkanı Sinan Aygün, böyle bir bayramda hükümetten temsilci bulunmaması eleştirdi.Dil Derneği’nce her yıl verilen Ömer Asım Aksoy Ödülü’ne ‘‘Elde Kitap’’ adlı eseriyle yazar Necati Tosuner layık görüldü. Gazinocuların kavgası kanlı bitti ? ANKARA (AA) Başkentte Esat Caddesi’ndeki Maksim Gazinosu’nun sahibi İrfan Atılgan ile Altınkapı Gazinosu’nun sahibi Dursun Tatar arasında daha önceden var olduğu iddia edilen husumet nedeniyle Maksim Gazinosu önünde tartışma çıktı. İki gazinonun çalışanlarının da karıştığı tartışmanın büyümesi üzerine çıkan silahlı kavgada, Atılgan ve Tatar ile gazino çalışanları Mahmut Çayırhan, Mehmet Kesici ve Yavuz Tokluk yaralandı. İrfan Atılgan, kaldırıldığı Çağ Hastanesi’nde öldü. Hastaneye kaldırılan diğer yaralılardan Tatar’ın sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu bildirildi. CUMHURİYET 03 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear