26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 EYLÜL 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Vergiler Sultan Ekici: ‘‘Evlerin önünden otopark parası almak yetmez; kaldırımda yürüme vergisi de alsınlar!’’ Ya ğ m u r E k i m Aptes suyu şifalıymış... ‘‘İçip kanıtlasalar ya!’’ GÖRÜŞ ALPASLAN BERKTAY Petrol dünyada ucuzluyormuş. Demek ki Türkiye’de artacak! Şiirci Kemal Öncü: ‘‘Takıyyeddin Bey; ‘Minareler süngümüz, kubbeler miğferimiz, camiler kışlamız, müminler askerimiz’ şiirini Papa’ya da okumuş olabilir mi acaba?’’ İNTERNET sitelerinde dolaşanların çok iyi bildiği ‘‘www.debka.com’’ adında bir İsrail sitesi varmış. Bülent Esinoğlu, ‘‘Bu sitenin önemli bir haber sitesi olduğunu günahı vebali üstüne Hürriyet’te Ertuğrul Özkök’ün bir yazısında bu siteye atıf yapmasından öğrendim. Ben de merak ettim bu siteye giriyorum’’ diyor ve şöyle devam ediyor: ‘‘Bu sitede önemli olduğunu düşündüğüm fakat fazla güvenemediğim bir haberi paylaşmak istiyorum. Diyeceksiniz ki hem güvenmiyorsun hem de önem veriyorsun, bu ne biçim iş? Vallahi böyle bir iş; okuyunca hak vereceksiniz. Haber özetle şöyle; Türkiye ve İran, Kuzey Irak’a müşterek olarak girecekler. Maksatları Kandil Dağı’ndaki 5 bin PKK’li ve kuzeybatı İran’daki PJAK’yi etkisiz hale getirmek. Bunun için de Türk ve İran kuvvetleri 78 kilometre sınırdan içeri girdiler. Buraya kadar olan haberleri zaten başka kaynaklar da doğruluyor. Yadırganacak bir tarafı yok. Ancak bundan sonraki kısmında ‘Bu kuvvetlerin ilerlemesi halinde bize ait (İsrail’e ait) kamplar var, bunların zarar göreceğinden endişeliyiz’ diyor. İnternet sitesi, bu kampların İran’ın İsrail’e yapacağı muhtemel saldırıları önceden haber almak için kurulmuş kamplar olduğunu belirtiyor. Haber veya yorum. Siz ne derseniz deyin. Burası da mantıklı görünüyor. Bundan sonrası haberden çok biraz yorum. İsrail devletine ait olduğu her halinden anlaşılan debka.com bu site çok değişik bir yorum yapıyor: Yorumda ‘Eğer, Türkiye ve İran bu suç ortaklığında birleşirlerse ve İran’ın Türkiye’ye vaat ettiği Kerkük, İranTürkiye ortaklığı ile Türkiye’nin eline geçerse bu Ortadoğu’da Amerika’nın ve İsrail’in sonudur. Ve İran’ın İran Devrimi’nden sonraki ikinci zaferidir’ diyor. Bu cümleleri okuyunca içimizdeki İran düşmanlığı yapanların ne yapmaya çalıştığını daha iyi anladım. Haber ve devamındaki yoruma inanıp inanmamak bize kalmış bir şey. Ama öğretici olduğu kesin. Türkiye ve İran’ın Kuzey Irak’a girmesi ve Suriye’nin buna katılması Amerika’nın Türkiye ve İran planlarını altüst edecektir. Bunun doğru olduğunu düşünüyorum.’’ Birilerinin ‘‘Büyük Ortadoğu’’da küçük bir hata yapma olasılığı her zaman düşünülmeli! Meşru Olan, Laik Atatürk Cumhuriyeti’dir! Cumhurbaşkanı Sezer’in süresi 56 ay sonra doluyor. Onun yerine kim geçecek? Seçimleri göze alamayan AKP iktidarı, bu işi bu Meclis’le bitirmek niyetinde. Cumhuriyet devrimle kuruldu, bu gerçek kimliği değişmedi. Meşruiyetin tek, şaşmaz temsilcisi laik Atatürk Cumhuriyeti’dir. 4 yılda gerçek yüzünü, nesnel kanıtlarıyla ortaya döken ve bu durumuyla bir de Çankaya hazırlığında olan AKP iktidarı o meşruiyetin temsilcisi midir? 56 ay sonrasının sorunu: Çankaya’da laik Atatürk Cumhuriyeti mi, ılımlı İslam mı olacak? ABD’nin üretip dayattığı, devlet kadrolarını imamlarla doldurmuş bir ılımlı İslam, Çankaya’ya da tırmandırılmak isteniyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin kimliğinin içeriden ve dışarıdan planlı bir biçimde değiştirilmeye çalışıldığı, zirvesinin üzerinde hesaplar yapıldığı şu günlerde, meşru olanın ve olmayanın açıkseçik belirlenmesi çok önemlidir. Laik Türkiye Cumhuriyeti meşru, onun karşıtı ılımlı İslam cumhuriyeti gayrimeşrudur! ??? Tayyip Erdoğan’ın ve onunla birlikte ‘‘dokunulmazlık zırhı’’na sığınan arkadaşlarının hâlâ yargıya veremedikleri kişisel hesapları vardır. Önce ‘‘Ben değiştim’’, sonra ‘‘Ben değişmedim’’, ‘‘Gerekirse papaz kılığına girebilirim’’ diyebilen üstelik, en yetkili mevkideki kişinin ve benzerlerinin, yargı karşısında, ciddiye alınabilirliği, inanılabilirliği olabilir mi? İmamlarla doldurulmuş bir kadrolaşmanın meşruiyeti olabilir mi? Meşru olan, bilimsel, çağdaş, ‘‘Hayatta en hakiki mürşit ilimdir’’ ilkesine dayalı ‘‘Öğretim Birliği’’dir. Onu çiğneyip, yerine el çabukluğuyla imamhatip okullarının sokuşturulması ise gayrimeşrudur! Cumhurbaşkanı Sezer’in ‘‘Tarikat ve cemaat okulları, Kuran kursları kapatılsın!’’ açıklaması, anayasanın da emridir, meşru ve haklıdır. AKP iktidarınca bunların çoğaltılıp sürdürülmesi gayrimeşrudur! Devrimle kurulan bu Cumhuriyet, insanın kurtuluşuna, aydınlıklara yöneliktir. Karşıdevrimle yıkılmak isteniyor. Demokrasi adına büyük bir oyun oynanıyor. Bağımsızlık ve laiklik olmadan demokrasi olmaz. Emperyalizmin avucundaki demokrasi, ‘‘Amerakan demokrasisi!’’dir. Devrim, asıldır. Devrimsiz demokrasi ise dayatılan karşı devrimdir, Ortaçağcı, ‘‘ABD demokrasisi’’dir, ‘‘Ilımlı İslam’’dır; Pir’i CIA çiftliğinde, müridi Ankara’da Çankaya hazırlığındadır. Bu Cumhuriyet’in temel ilkeleri ve felsefesi, bugünkü Sevr’ci Batı’nın fersah fersah ilerisindedir, ‘‘insan’’a giden yoldadır, meşru olan da odur! İnsan olmanın ‘‘olmazsa olmaz’’ıdır. ??? Atatürk, gerçek demokrasinin altyapısını düzenledi. Antidemokratik olan ise bugün Çankaya’ya tırmandırılmaya çalışılan, içi imamlarla doldurulmuş ‘‘İmam Cumhuriyeti’’dir! Lozan meşru, Sevr gayrimeşrudur! Sevr’ci, emperyalist, karşıdevrimci Batı, devrimci, insandan ve insanlıktan yana Atatürk Cumhuriyeti’ni yargılayamaz! Ona ‘‘ev ödevi’’ dayatamaz! Ona bu irade ve yetkiyi teslim eden, teslimiyetçi bir kişi ve kadro Çankaya’ya tırmanamaz! Her şey yalan, bilime, insana dayanan laik Atatürk Cumhuriyeti gerçek! Söz yargıdadır! En ivedi ve yaşamsal sorun, Çankaya’ya çıkabilmenin tartışmasız, ‘‘mütearife’’ niteliğindeki koşullarını saptamaktır. Bu konuda tüm hukuk kurumlarına, barolara da iş düşmektedir. Küçük ayak oyunları, takıyye buraya kadar! Hukuk, ‘‘kitabına’’ uydurulamayacaktır! Olmak ya da olmamak! Laik Atatürk Cumhuriyeti sahipsiz değildir, gerçek demokrasi de bunun içinden doğacaktır, her ne pahasına olursa olsun korunacaktır! Belgeli Gülhan Elmas: ‘‘TRT, ‘Osmanoğlu’nun Sürgünü’ belgeselinin tanıtımı için Osmanlı hanedanını ülkeye çağırdı. ‘Halife’nin Kaçışı’ belgeseli için Amerika’dan kimi çağıracaklar!’’ SESSİZ SEDASIZ (!) Gazap Üzümleri ve iftar çadırları BİR zamanlar ABD’deki ekonomik sarsıntıda bir köylü ailenin yaşadığı dramı anlatan John Steinbeck’in Gazap Üzümleri romanının Sovyet yönetimi tarafından Sovyetler Birliği’nde okunmasının sağlandığını anımsatıyor Ahmet Önen: ‘‘Kitabın Sovyetler Birliği’ne sokulmasındaki amaç, kapitalist yönetimde insanların çektiği çileleri ‘yoldaşlar’a duyurmaktı. Ne var ki, ABD’nin bir lokma ekmek bulamayan ailesinin bile bir arabaya sahip olması, kendi durumlarının bir kez daha gözden geçirilmesi ile Sovyetler Birliği’nde isyanlara Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Borsa Akif Kökçe: ‘‘Karadeniz’de fındığın fiyatı 2 liraya kadar düştü. Olsun; Kıbrıs’ta vekilin fiyatı 600 bin dolara kadar yükseldi!’’ dönüşmüştü. Yanlışını erken fark eden Sovyet yönetimi de, ülkeye kendi soktuğu kitabın satılması ve okunmasını da yine kendi yasaklamıştı. Türkiye’de son yıllarda ramazan ayında kurulan iftar çadırlarının asıl amacı yoksula yardım etmekse eğer, ülkeyi ve insanlarını bolluk ve refaha kavuşturmak amacıyla oy isteyip iktidar olan anlayışın sahiplerine sormak gerek: Bu nasıl perhiz, nasıl lahana turşusu? Bir ülkedeki iftar çadırlarının çokluğu, o ülkedeki muhtaç insanların çokluğu demektir.’’ Anlayana çalar saat saz, anlamayana davul zurna az! ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr Devrim 47 yaşında Muğla’dan Ünal Türkeş arayıp da ‘‘Devrim, 20 Eylül’de 47 yaşına bastı; kutlama sayfalarımıza katkını bekliyoruz’’ dediğinde, düşündüm... Neredeyse 28 yıl olmuş, 28 yaşımdayken Devrim’deki o unutulmaz ‘‘ilk gazete yazılarım’’a başlayalı... Daha da gençken, mimarlık dergilerine ‘‘vakit buldukça’’ yazarken, haftanın belli günlerinde ‘‘zorunlu’’ olarak yazmayı, 70’lerin sonlarında Devrim’de öğrendim... nı ‘‘bilge Muğlalılar’’a sorduğumda ise yanıtları ürkütücüydü. Meğerse, eski evlerin yerlerine apartman dikmek isteyen ‘‘yapsat’’çıların gazete(ci)leri değiller miymiş!.. İşte böylesi ‘‘çıkar’’cı yazılara karşı ‘‘kültürel kent kimliğinin mimari değerleri’’ni savunacak; tarihsel dokuyu yaşatmanın önemini anlatacak yorumlar, haberler yayımlayarak ‘‘halkı bilgilendiren etkinlikler’’ düzenlemek, en az belediyedeki ‘‘resmi görev’’ kadar önemliydi... Böylece başlattığımız Aziz Nesin’li, Melih Cevdet Anday’lı, Nail Çakırhan’lı, İlhan Selçuk’lu, Oktay Akbal’lı, Ali Sirmen’li, kısaca Cumhuriyet gazetesi destekli ‘‘kültür ve mimarlık’’ şenlikleri, şimdi herkesi mutlu eden tarihi Muğla peyzajının apartmanlaşmasını önleyen ilk unutulmaz eylemler oldular... İstanbul’daki hemen tüm hocalarımız o yıllarda sadece Safranbolu’yu görürken, bizim mi 27 Mayıs’ın coşkusuyla Devrim, ‘‘27 Mayıs 1960 Devrimi’’nin coşkusuyla doğmuş... Kurucuları arasından ilk sahibi Turan Şahin’ken, 1965’te de Muğla’daki ulusalcı ve halkçı geleneğin simge isimlerinden, kardeşi Erman Şahin nöbeti devralmış... Kentin tarihi kimliğini sürdürme anlayışıyla 3 dönem belediye başkanı seçilen Erman Şahin, 1969’dan itibaren kendine ait ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com BULMACA HARBİ SEMİH POROY Kapı numarası değilse nedir? SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN ‘‘Yeni Muğla’’ ile gazeteciliğini sürdürdü. Devrim ise 1983’e kadar Muğla’nın kibar ve görmüş geçirmiş aydınlarından Hasan Nuri Öncüer’in yönetiminde yayımlandıktan sonra, 23 yıldır Türkeş ailesinin özverisiyle halkı aydınlatıyor. Gazetenin 1997’den bu yana ofset teknikte basılmasını ve haberleriyle, yorumlarıyla kesintisiz ‘‘etkili’’ olmasını sağlayan Ünal Türkeş, aynı zamanda Muğla’nın toplumsal tarihini belgeleyen zengin arşivini de Devrim’de araştırmacılara sunuyor... mar olmayan aydınlarla birlikte ‘‘gözden ırak’’ Muğla’yı imar rantına karşı savunmamız, sanki ‘‘aydınlanma’’nın kentsel koruma zaferiydi... Aynı süreçte Devrim’deki ilk makalelerim ise çeyrek yüzyıl önceki ilk koruma direnişinin belgeseli gibidir... OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com Şahidi’nin teneke çatısı Örneğin yine o günlerde Şahidi Camisi’nin özgün kiremit örtüsü yerine ‘‘teneke’’ çakmışlardı... Oysa biz, tüm çatılarda kiremit kampanyası başlatmıştık. Devlet camide buna uymazsa, halkı nasıl ikna edecektik? Vakıflar tenekede ısrar edince camiyi mühürledik. ‘‘Yeniden kiremitleri döşerseniz açarız’’ dedik... Bunun üzerine, o ‘‘muhafazakâr’’ gazetede ‘‘Komünistler camimizi kapattı’’dan tutun da ‘‘Amaçları mimarlık değil, dinsizlik’’ denen yazılar çıkmasın mı? Bu kışkırtıcı yayınlara karşı; ‘‘Asıl camiye saygı, tarihi mimarisini korumaktır. Şahidi’nin onurunu paslı tenekelerle çiğnetmeyeceğiz’’ diye yazarken henüz 30 yaşını bile bulmamış yüreğimin nasıl güp güp attığını anlatamam... Devrim’e daha nice 47 yıllar... Unutulmaz anılarımızla... ekinci?cumhuriyet.com.tr ‘Muhafazakâr’lara karşı İşte böylesi emektar bir yerel gazetede ilk köşe yazılarımı kaleme aldığımda, yeni mezun bir mimar olarak Muğla Belediyesi’nin imar müdürlüğünü üstlenmiştim. Kenti tarihsel dokusuyla birlikte yaşatabilmek için yasal önlemlerin yeterli olmadığını, kamuoyunun da bilgilendirilmesi ve aydınlatılması gerektiğini ise kimi ‘‘muhafazakâr’’ basının eski evleri ‘‘muhafaza etmemize tepki’’sinden fark etmiştim... Onlara göre SİT uygulamasıyla apartmanlaşmaya engel olmamız, kenti geri bırakmak ve halkı ‘‘mağdur’’ etmek demekti... ‘‘Muhafazakâr’’ olmalarına rağmen neden böyle davrandıkları TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 27 Eylül www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Altın ya da gümüşü ince 1 teller duru 2 muna getirip 3 örerek yapılan takı. 2/ Te 4 lefon sözü... 5 Halk dilinde 6 bademe veri7 len ad. 3/Kedi ya da köpek 8 yiyeceği... 9 Üstü kapalı 1 2 3 4 5 6 7 8 9 olarak anlatma. 4/ A Pamuk ve ipekle ka 1 P R E V E Z E T O Y rışık dokunmuş ha 2 R A T A N S A F İ R reli kumaş.. Rütbe 3 O Y siz asker. 5/Divan şi 4 T İ N A M U U Ç Z İ N A irinin ölçüsü... Po 5 O H E L T U N V ker, konken gibi 6 K A V oyunlarda aynı tür i 7 O A M E L İ Y E ki karta verilen ad. 6/ 8 L İ D A K İ E L ‘‘Cezayirmenekşesi’’ 9 Ş A L E U L A de denilen, açık mor ya da beyaz çiçekli bir süs bitkisi... Ödeşme, razı olma. 7/ İki tarla arasındaki sınır... Karahindibanın sebze olarak yenen yaprakları. 8/ Elektrik ampulünün takıldığı yivli yer... Gizli görevli. 9/ 1905’te çarlık rejimine karşı ayaklanan ünlü Rus zırhlısı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Doğu Anadolu’ya özgü bir halk oyunu. 2/ Bir göz rengi.. Ana motifin yinelenmesinden ibaret canlı ve hareketli bestelere verilen ad. 3/ Deniz ya da ırmaklarda birdenbire derinleşen yer... Telli bir çalgı. 4/ Havuçla yapılan, lokuma benzer bir tatlı. 5/ Bir avuç dolusu... Uzaklık işareti. 6/ Radyum elementinin simgesi... Kalın bükülmüş sicim... Güneydoğu Anadolu’da, daha çok kadınların çeşitli yerlerine yaptırdıkları bir tür dövme. 7/ İstenilen nitelikleri taşıyan... Kâğıt ya da metal para üstündeki kafa resmi. 8/ Kaputbezi. 9/ Çıkar yol, çare... Güneş doğmadan önceki alacakaranlık. CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear