26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 HAZİRAN 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Faizleri arttıran Merkez Bankası’nın düzenlediği ihale de ardından gelen müdahale de doların ‘dalgasını’ kesemedi 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER ‘Altın vuruş’ da yetmedi BİR ÇIKTI BİR İNDİ Ekonomi Servisi Merkez Bankasının önceki gün açıkladığı önlemler paketi çerçevesinde dün düzenlediği dolar satış ihalesinin ardından kur tekrar yükselmeye başlayınca piyasaya müdahale etti. Faiz, ihale, müdahaleyi içeren ‘‘üçlü’’ silahını kullanan bankanın tüm çabaları doların dalga boyunun genişlemesinin önüne geçemedi. Merkez Bankası’nın önlemler paketi çerçevesinde açıkladığı döviz satış ihalelerine başlama kararı ve ardından gelen ihale sonuçları, doların geniş bir bant içerisinde dalgalanmasına neden oldu. Solda Yeni Açılımlar ÖDP’nin‘‘Bir arada yaşamı savunalım’’çağrısı, aynı sloganla yapılan mitinginin ne kadar anlamlı, yaşamsal sorunlara yanıt niteliğinde olduğunu yadsıyabilir miyiz? Öyle olduğu içindir ki, çok sayıda örgüt destek verdi, mitinge katılım çağrısı yaptı. Anlamlı söylem, gösterilerle amacına uygun içerik kazandırıldığı da ortada. Olmayan, destek veren örgütlenmelerin üye sayısı ile bile bağdaşmayan, düş kırıklığı yaratan katılım, toplumsal, kitlesel duyarlılık. Bu etkinliğe ilişkin bir tablo değil elbette. Yıllardır en yaşamsal, en ortak gündemli toplumsal sorunlarda, en geniş katılımlı örgütlenmelerin etkinliklerinde geçerli bir durum. Bir şeyleri değiştirmeye inançlı, kararlı kitleler, yüzbinler, milyonlar buluşamıyorlar... ‘‘Demokrasi kültür eksikliği, demokrasiye sahip çıkamama, örgütsüzlük, örgütlerin içinin üyeleri tarafından bile boşaltılmış olması, beklentilere, bir şeyleri değiştirebilme gücüne ilişkin umutsuzluk, moral değerlerin çöküşü...’’ açıklamalarını sıralamak, sorunların çözümünde bir işe yaramadığına göre... Olumsuz gidişten en azından kaygı duyanların, tehlikenin farkında olanların, toplumsal duyarlılıklarını yitirmemiş insanların içindeki öfke, caydırıcı güç oluşturamamaya bağlantılı kabardıkça kabarıyor. Sorunların tartışıldığı etkinliklerde konuşmacılar gündemlerindeki sorunları anlatmayı bitirdiklerinde artık öfkeli sorularla karşılaşıyorlar.‘‘Olumsuz gidişe ilişkin bilgilendirmelerden, dinlemekten yorulduk. Ne yapılacak, ne yapacağız?’’ çıkışlarına verilebilen yanıtlar ise çok cılız, doyurucu, inandırıcı olmaktan uzak kalıyor. En önemli soru da galiba, ‘‘Bir arada yaşama’’ gibi en yalın sloganda bile, herkesin anlayıp bekledikleri arasındaki uçurumda, ortak algılamanın oluşmamasında yatıyor. ??? Cumhuriyet okurları için sıcak gündem, en çok tartışılan konu AKP iktidarı karşısında muhalefetin, siyasetin, solun örgütlenememe, bir araya gelememe sorumsuzluğu değil mi? Seçim anketleri, muhalefetteki ufuksuzluk, öfkeli eleştiri, özeleştiriler ne kadar arttıysa da ışık veren, dişe dokunur, kayda değer bir gelişme yaşanamıyor gibi. Trajikomik bir görüntü de şu günlerde hemen hemen her örgütlenme, solda bilinen siyasi parti ve lider kadrolarının, aydınların, birliktelik arayışları turlarına çıkmış olmaları. Bu çerçevede yapılan sayısız toplantı, etkinlik arasında, Ulusal Bütünleşme Girişimi’nin düzenlediği bir dizi söyleşinin içinden, geçen cumartesi günü dinlediğim SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın’ınsöylemini, kimi özeleştiri niteliğindeki saptamalarını sizlerle paylaşmak istedim. Karayalçın, öncelikle Cumhuriyet ve laiklik gibi rejimin temel niteliklerini savunulabilmesinin, ancak solun temel değerlerinden kopulmadan yapılabileceğini söylüyor. Sağ ve solun cephe birlikteliğinin değil, solun kendi içinde, sağın kendi içinde ancak birlikteliklerinin aranması gerektiğini savunuyor. Türkiye’nin sağa kaymasında, sol partilerin değerlerini yitirmeleri, çözüm üretememelerinin belirleyici olduğu özeleştirisini yapıyor. Solun varoşlarda olmamasını, eşitliközgürlük arayışlarında denge kurulamamasına, solun çok ağır yaşanan yoksullaşma, yoksunlaşmaya karşı somut projeler üretememesine bağlıyor. Türkiye tarihinin en ağır sömürüsünün yaşandığı bir süreçte, Türkiye tarihinde hiç bu kadar hızlı yoksullaşma, işsizlik yaşanmamışken çaresizlikle inanç sarmalında kalan kitlelere ulaşmada solun yetersiz kaldığını söylüyor. Kurtarıcı parti, mucize yaratacak lider, genel başkan arayışlarının, birleşme baskılarının çözüm olamadığını belirtiyor. Geçmiş parti deneyimlerinde birleşerek iki partinin toplam oyunun yarısını almış oldukları gerçeğini de anımsatarak birleşme değil, yenileşme, yeni örgütlenme modeline gereksinim olduğunu vurguluyor. Karayalçın’a göre acil gereksinim ve solun içinde bulunduğu örgütlülük, farklı yaklaşımlar gerçeği karşısında birleşme ya da doğrudan katılım çözüm olacak gibi gözükmüyor. Seçim öncesi bir tür koalisyon gibi de algılanabilecek, İtalya’daki zeytin dalı örneği, AB’nin başka ülkelerinde de denenen ve başarılı sonuçlar alınan seçim ittifakını öneriyor. Solu iktidara getirecek bir ittifak, umut yaratılamadıkça, yeni üretim ilişkileri, en temel sorunlar, yoksulluk, işsizlik için öneri ve programlarla yola çıkılmadıkça, durduk yerde kitlelerin ilgisini çekmenin olanaksız olduğunu savlıyor... AKP iktidarının bu kadar ağır, olumsuz icraatlarına karşın, rejimle çatışmayan sağın tarihinin en bölünmüş halinde olduğu gerçeğini anımsatıyor. Solun en elverişli iktidar garantisi olabilecek koşullarda, iktidara aday olacak ittifakı yaratamamasının, sol için affedilemez bir sorumsuzluk olacağını söylüyor... F aizin yüzde 17.25’e çıkarılmasının ardından döviz satım ve YTL depo alım ihalelerinin başlaması da doları durduramayınca Merkez Bankası döviz piyasasına doğrudan müdahale etti. Sabah açılışta 1.65 YTL’ye kadar gerileyen, ancak daha sonra yönün yukarı döndüğü dolarda ihalenin ardından da kur düşmeyip 1.72 YTL’ye kadar yükselince Merkez Bankası piyasaya satış yönünde müdahale etti. MB’nin satışları ile kur tekrar 1.6500 YTL seviyesine indi. Merkez Bankası, önceki günkü açıklaması uyarınca, dünden itibaren ‘‘döviz satım’’ ile ‘‘Yeni Türk Lirası depo alım’’ ihalelerine başladı. Merkez Bankası, dün düzenlediği döviz ihalesi ile piyasaya 500 milyon dolarlık satış yaptı. Ortalama fiyat 1.6870 YTL, en yüksek fiyat 1.7030 YTL, en düşük fiyat ise 1.6575 YTL olarak gerçekleşti. İhaleye 550 milyon dolarlık talep geldi. MB, döviz arzını arttırmanın yanı sıra piyasadaki YTL fazlasını çekmek için de depo alım ihalelerine başladı. MB ilk depo alım ihaleleriyle, piyasadan toplam 500 milyon YTL çekti. MB Yeni Türk Lirası depo alım ihalelerinden 3 Temmuz vadeli ihalede 398 milyon YTL, 10 Temmuz vadeli ihalede de 102 milyon YTL alım yaptı. Ancak ihaleler sonrasında dolar yeniden yükselince doğrudan satım yönünde müdahale geldi. TOBB’den ‘önlem al’ çağrısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı (TOBB) Rifat Hisarcıklıoğlu, Merkez Bankası’nın (MB) önceki gün aldığı kararları yerinde bulduğunu belirterek yaşanan dalgalanmanın niteliği ve boyutu dikkate alındığında, ‘‘sadece Merkez Bankası’nın değil, ekonomi yönetiminin de somut tedbirler almasının zorunlu olduğunu’’ bildirdi. Hisarcıklıoğlu, ‘‘MB’nin aldığı bu tedbirlerin beklenen etkiyi daha hızlı sağlayabilmesi için, maliye politikası ve yapısal tedbirlerle de desteklenmeli’’ dedi. Hisarcıklıoğlu, bu çerçevede, faiz harcamalarının artacağı da göz önüne alınarak merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki cari harcamaların kontrol altına alınması ve mali disiplinin güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Hisarcıklıoğlu, Hazine kâğıtlarıyla ilgili, yurtdışında yerleşik yatırımcılara getirilen (sıfır) stopaj uygulamasının, yurtiçinde yerleşik yatırımcılar için de uygulanması gerektiğini belirtti. B D D K A RTA N FA İ Z L E R İ N N E D E N O L D U Ğ U Z A R A R I T E K T E K İ N C E L E Y E C E K Bankalara hasar tespiti Yılmaz: Daha aktif olacağız ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK), piyasalardaki son gelişmeleri değerlendirmek ve sektörün durumunu ele almak üzere bankalarla tek tek görüşecek. Edinilen bilgiye göre BDDK bugünden itibaren büyük bankalardan başlamak üzere, bankalarla yüz yüze görüşerek son gelişmelerden nasıl etkilendiklerini, kendi durumlarının ne olduğunu ve önlem gerekip gerekmediğini ele alacak. Verilen bilgiye göre faizlerdeki artırımın bankaların bilançolarında zarar yaratarak rasyolarını olumsuz etkilemesi durumunda ise bankalardan sermaye artırımında bulunmaları istenecek. Uzmanlar, son dönemde faizlerdeki artış nedeniyle yüksek bono portföyü taşıyan bankaların zararda olduğunu ve bunun sermaye yeterlilik rasyolarını olumsuz etkilediğini belirtiyorlar. Bono faizleri dalgalanma öncesinde yüzde 13’ler seviyesinde iken bugün yüzde 23 düzeyine kadar çıktı. Bankaların yakından izlendiğini kaydeden bir yetkili, bankalarda açık pozisyon konusunda bir sorun olmadığını kaydetti. Bankacılık kanunu gereği bankaların sermaye yeterlilik rasyosunun en az yüzde 8 olması gerekiyor. Öte yandan BDDK, bankaların yeni şube açmalarını ise bir süre askıya almalarını talep ediyor. İhaleler nasıl yapılacak? P ara politikası kararlarlarıyla uluslararası mali piyasalardaki dalgalanmaların ekonomi üzerindeki etkilerini en aza indirmeyi amaçladıklarını vurgulayan Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, bundan sonra hem döviz hem de faiz konularında daha aktif bir Merkez Bankası’nın izlenmesinin şaşırtıcı olmaması gerektiğini söyledi. Kur ve faizlerin bugün bulunduğu düzeylerin, Türkiye’nin ekonomik temelleri ve para politikası kararlılığıyla tutarlı olmadığına işaret eden Yılmaz, ‘‘Dalgalı kur rejiminde kur riskinin piyasa üzerinde olduğu unutulmamalı. Kimse Merkez Bankası’ndan, kur seviyesine ilişkin taahhüt beklememeli’’ diye konuştu. M Faiz çıktı, borsa düştü M erkez Bankası’nın faiz artışının ardından güne yükselişle başlayan İstanbul Borsası, Merkez Bankası’nın gün içindeki müdahaleleri de yabancıların çıkışını engelleyemeyince, bu yılın en düşük seviyesine geriledi. İMKB Ulusal 100 Endeksi ilk seansta 555, ikinci seansta 626 puan olmak üzere günü 1181 puan düşüşle kapatırken hisse senetlerinin ortalama değeri yüzde 3.57 değer kaybetti. Döviz ve borsa cephesinde yaşanan hareketlilik faizlere de yansıdı. Piyasaların gösterge olarak kabul ettiği 9 Nisan 2008 vadeli Hazine tahvilinin bileşik faizi yüzde 23.25 ile Aralık 2004’ten beri yeni zirvesini gördü. erkez Bankası döviz satım ve YTL alım ihalelelerinde uygulanacak esasları da belirledi. Döviz satım ihale tutarları ihtiyaç duyulan günlerde saat 10.00’da kamuoyuna açıklanacak. İhaleye, döviz ve efektif piyasalarında işlem yapmaya yetkili kuruluşlar katılabilecekler. Kuruluşlar ihale tekliflerini saat 13.4014.00 arasında verebilecek. Teklifler daha önceden olduğu gibi Elektronik Fon Transferi (EFT) sistemi aracılığı ile gönderilecek. İhale çoklu fiyat ihalesi yöntemiyle yapılacak. İhalede teklifler en az 1 milyon dolar ve katları üzerinden verilecek. YTL depo alım ihalelerinde ise, haftanın her işgünü 1 hafta vadeli ve 2 hafta vadeli olarak düzenlenecek. Her iki ihalede alınacak toplam tutar 500 milyon YTL’yi aşmayacak. İhaleye Bankalararası Para Piyasası’na üye tüm bankalar katılabilecek. BAKANLAR KURULU EKONOMİK DURUMU DEĞERLENDİRDİ BANKALAR BİRLİĞİ: ÖNLEMLER GENEL OLARAK OLUMLU Çiçek: Panik havası yersiz ‘Kontrollü soğutma’ önerisi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Merkez Bankası’nın dolardaki tırmanışın önüne geçmek üzere faiz oranlarını arttırmasının ardından ekonomide yaşanan gelişmeler Bakanlar Kurulu’nun ana gündem maddesini oluşturdu. Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, ‘‘Aslında bu dış kaynaklı ama bir yönüyle de psikolojik bir durum. İnsanlar yersiz bir şekilde kendilerini panik havasına kaptırıyorlar’’ dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çiçek, ‘‘Dolar Merkez Bankası’nın müdahalesine karşın düşmedi. Hükümet yeni bir önlem almayı düşünüyor mu’’ sorusu üzerine, dövizde belli bir ölçüde düşüş olduğunu söyledi. Çiçek, ‘‘Türkiye, 34 sene evvelki Türkiye değildir. Türkiye’de hiç kimsenin paniğe kapılmasına, telaş etmesine, kötümser bir havaya kapılmasına gerek yoktur. Türkiye’de bağımsız bir Merkez Bankası vardır bu politikaları kararlılıkla sürdüren. Konuyu yakinen takip ediyorlar’’ dedi. Ekonomi Servisi Merkez Bankası’nın (MB) aldığı önlemleri ‘‘genel olarak olumlu bulduğunu’’ açıklayan Türkiye Bankalar Birliği (TBB), ‘‘ekonomide kontrollü bir yavaşlama politikası izlenmesi gerektiğini’’ bildirdi. TBB’nin yaptığı açıklamada şu unsurlar vurgulandı: Yeni dönemde cari açığın küçültülmesi önem kazandı. Bunun için iç talep kontrollü olarak yavaşlatılmalı. Kısa dönemde asıl önemli konu, piyasalarda istikrarın sağlanmasıdır. MB, faizi arttırarak orta dönemde enflasyon beklentisinin olumluya dönüşmesi için güçlü bir mesaj verdi. Fakat bu mesaj istikrarsızlık nedeniyle tam olarak algılanamıyor. MB’nin aldığı kararlar yerinde ve kararlılıkla sürdürülmeli. Makro büyüklükler yeniden belirlenmeli. Enflasyon beklentisi gözden geçirilmeli, hedefe ulaşılması için tüm kurumlar gerekli çabayı göstermeli. Alınacak önlemler birbirini tamamlamalı, önceden tasarlanmalı, bir anda açıklanmalı ve ikna edici olmalı. LONDRA soner@cumhuriyet.com.tr T H A M E S WAT E R İzmit’in suyunu dağıtan şirket Londra’nın da derdi Ekonomi Servisi Yuvacık Barajı’nı YapİşletDevret modeliyle işleten ve İzmit’in içme suyu ihtiyacını karşılarken kamuyu zarara uğrattığı suçlamalarıyla Türkiye’nin gündeminde kalan Alman kökenli Thames Water’a Londra’da büyük tepki duyuluyor. İngiltere, son 100 yılın en ağır kuraklığını yaşarken, temel hizmetlerin özelleştirilmesinin doğru olup olmadığını tartışıyor. AA’nın haberine göre özelleştirmeden sonra Alman sermayesine geçen başkent Londra’nın su dağıtım şirketi Thames Water’ın, su kıtlığı nedeniyle başkentlileri su kullanımını kısıtlamaya çağırması halkı çileden çıkardı. Daily Mail gazetesi yazarlarından Edward Heathcoath Amery, Thames Water’ın sahibi Alman RWE Holding’i, ‘‘özelleştirmeye kötü örnek olmakla’’ suçladı. D Ü N YA E K O N O M İ S İ N E B A K I Ş Ekonomik kriz, ülkeyi sarsar, hükümetin iç ve dış politikada hareket alanını hızla daraltırken, diplomatik basınç da artmaya başladı. ABD’de Council on Foreign Relations, ABDTürkiye ilişkilerini irdeleyen kapsamlı bir rapor hazırladı. ABD, Dışişleri Bakan Yardımcısı Marc Grossman, Alan Makovsky, eski ABD Büyükelçisi Morton Abramowitz ve Mark Parris ile adeta ülkeye bir çıkarma yaptı; Soros da geldi. Türkiye’nin saygın ve etkili yazarları ‘‘ABD ile ilişkilerin yoluna konulması gerektiğini’’ savunuyorlar. Anlaşılan, ABDTürkiye ilişkilerinde bir sorun var! Bu yazarların, Amerikan dış politikasının aldığı yön ve içinde bulunduğu duruma gönderme yaparak(1) başladıkları, ABD ile ilişkileri yoluna koymaya ilişkin önerilerine tam hak vermeye hazırlanırken bir de bakıyorsunuz, savlarını ‘‘tek kutuplu dünyada yaşıyoruz’’, ‘‘ABD tek kutup’’ saptamalarıyla savunmaya çalışıyorlar. Özetle, bu yazarlara göre: ABD tek süper güç, isteklerine uyum göstermek gerekir. Belli ki bunlar ‘‘olayı yaşıyorlar ama anlamını kavrayamıyorlar’’. Evet, ABD ile ilişkilerin yoluna konulması gerekiyor. Çünkü, bu ilişkiler, bugünkü haliyle ‘‘fazla yakın’’, hatta ekonomik, siyasi, askeri alanlarda ‘‘tabiyet’’ ilişkileri içeriyor. Dünyada yaşanan dönüşüm sürecinde, bu yakınlık ve bağımlılık önümüzdeki dönemde Türkiye’nin boynunda, kendi ulusal çıkarlarını, halkının refahını korumasını engelleyecek bir değirmen taşı olarak karşımıza çıkacak. Bu ilişkilerin mutlaka gözden geçirilmesi gerekiyor. Uyum sorunu Dönüşmekte olan bir dünyada yaşamsal bir uyum sorunuyla karşı karşıyayız. Bu uyumu sağlayabilmek için önce Türkiye’nin, ekonomisinin, finans sermayesinin, kısa dönemli taleplerine aldırmadan, dış şoklara direngen, kendini yeniden üre / ERGİN YILDIZOĞLU Tam bu noktada uluslararası ilişkilerde başlayan dönüşümlere dönebiliriz. ABD ekonomisinin, dış şoklara direnci, kendi kendini üretme kapasitesi, geçen 30 yıl içinde giderek azaldı. Böylece, giderek hegemonyasını koruyamaz hale geldi. ABD’nin ‘‘iktidar bloku’’, uluslararası liderliğini korumaya yönelik yeni yollar ararken de, neocon projenin, ‘‘askeri teknolojik üstünlüğümüze dayanalım, bir rakibin yükselmesini engelleyerek tek kutuplu bir dünya sistemini kalıcılaştıralım’’ tezinin cazibesine kapıldı. Eğer ABD, askeri gücünü kullanarak stratejik enerji kaynaklarının mülkiyetini, yollarının denetimini ele geçirirse, ‘‘Büyük Ortadoğu’’ bölgesini yeniden düzenleyerek ABD’nin kültürel etkisi (neoliberal demokrasi ve İngilizce) altında, ucuz işgücü, ihracat ve yatırım alanı olarak Batı kapitalizminin kullanımına açabilirse, hegemonyasındaki ge Zor Zamanlar... (1) tebilir bir yapıya kavuşturulması gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politika kapasitesini, bu direngenlik ve yeniden üretilebilirlik belirleyecek. rilemeyi bir dünya imparatorluğuna dönüştürebilirdi... Ancak, proje gerçeklerin (uluslararası dengeler, ABD halkının katlanma gücü, ekonominin yetersizliği, Irak ve Afgan halklarını direniş kapasitesi, yükselen güçlerin yayılma hızı) engeline takıldı. Bush yönetimi, ikinci döneminde uluslararası ilişkilere (ittifaklarına ve hedeflerine) yaklaşımında önemli değişikler yapmaya zorlandı. Burada tarihi çok iyi okumak gerekiyor: ABD dış politikasındaki yön değişikliği, hem ‘‘tek kutuplu dünya’’ hem de Ortadoğu projelerinin başarıyla tamamlanmasının olanaksızlığının, ABD’nin ‘‘iktidar bloku’’ tarafından kabul edildiğini, tarihin okunun, ‘‘çok kutuplu’’, ‘‘güçler dengesi’’ yönüne döndüğünü gösteriyor... Türkiye’nin de bu çok kutuplu dünya sürecine uyum sağlamanın yollarını bulması, seçeneklerini bu yönde çeşitlendirmeye başlaması gerekmez mi? SÜRECEK GÜNÜN İÇİNDEN... Migros ve Tansaş birleşmesinde Migros’un çıkarılmış sermayesinin 158 milyon 355 bin YTL’den 176 milyon 266.8 bin YTL’ye çıkarılması kararlaştırıldı. Fitch Ratings, Ukrayna ile Rusya arasında tekrar gerilime neden olan gaz konusunun Avrupa’yı yeni bir krizin eşiğine getirebileceğini açıkladı. Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, 124 Haziran arasında ihracat artışının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25 artış gösterdiğini söyledi. IMF Başkanı Rodrigo Rato, küresel ekonomik büyümenin hâlâ güçlü biçimde sürdüğünü bildirdi. CUMHURİYET 13 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear