26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 MAYIS 2006 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Tarım yasası SAĞANAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Reforma dikiz İktidarın ‘‘reform’’ diye adlandırdığı son sosyal güvenlik şeyinin neler içerdiği, üstündeki cila kazındıkça daha güzel anlaşılıyor. Türkiye İşçi Emeklileri Derneği’ne göre, yapılan düzenlemelerle kamusal karakterli sosyal güvenlikten bireysel sigortacılığa gidiş amaçlanıyor: ‘‘Türkiye’de devletin sosyal güvenliğe katkısı milli gelirin yüzde 14.5’i seviyesinden yüzde 1’ine indirilmeye çalışılırken AB üyesi ülkelerde bu oranın yüzde 19.3 olduğu unutulmaktadır. Son on yılda bütçeden sosyal güvenliğe aktarılan kaynak toplamı cari fiyatlarla 60 katrilyon iken aynı dönemde faiz ödemelerine ayrılan kaynak 252 katrilyon liradır. Faiz ödemelerinin 10 yıllık ortalaması bütçenin yüzde 43’ü iken sosyal güvenlikte bu oran yüzde 10’dur. Aynı dönemde faiz ödemelerinin milli gelire oranı yüzde 16.3 iken bütçeden sosyal güvenliğe ayrılan kaynağın oranı yüzde 4’ün altındadır. Bütçeden sosyal güvenliğe aktarılan kaynak 63 milyon 500 bin vatandaş için harcanmaktadır.’’ Geleceğe ilişkin sakatlık da cabası: ‘‘Geleceği planlayan sosyal güvenlik düzenlemeleri yapılırken, 9. Kalkınma Planı’nın yasalaşmasının beklenmemesi, IMF ve Dünya Bankası talimatlarının acilen yerine getirilmesi, sosyal devlet ilkesinden uzaklaştırılması açıkça anayasamıza aykırılık teşkil etmektedir.’’ Demokrat Eleştirilmeye görsün, beti benzi atıyor, nevri dönüyor... Dert yanan çiftçiye ‘‘Ananı al da git’’ diyor. Atatürk’ün evindeki özel deftere bir yurttaşın yazdığı özel duyguları yırtıp atma yetkisini kendinde bulabiliyor. O, baştan aşağıya bir demokrat! Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tayfun Özkaya, AKP’nin Meclis’ten geçirdiği Tarım Yasası ile ilgili tuttuğu küçük notları bizimle paylaştı: Yasanın 21. maddesi, ‘‘Tarımsal destekleme programlarının finansmanı, bütçe kaynaklarından ve dış kaynaklardan sağlanır. Bütçeden ayrılacak kaynak, gayri safi milli hasılanın yüzde birinden az olamaz’’ demekte. Ancak kâğıt üzerindeki bugünkü destek de bundan çok farklı değil: Yüzde 0.7. Yasada tarım politikalarının ilkeleri içinde ‘‘uluslararası taahhütlere uyum’’ ve ‘‘piyasa mekanizmasını bozmayacak destekleme araçlarının kullanılması’’ en önlere alınmış. ABD’nin pamukta yüzde 46, buğdayda yüzde 26, pirinçte yüzde 26 damping yaptığı ve bunu zorla bütün dünyaya empoze ettiği bir yapıda hangi piyasa mekanizmasından söz ediyoruz ki? Cumhurbaşkanlığı Satrancı İtalya’da cumhurbaşkanlığı koltuğunun ‘‘görünürde’’ en güçlü adaylarından Massimo D’Alema’ya köşe yazarlarının taktıkları lakap: ‘‘Lider Maximo’’! ‘‘En büyük lider’’ yani. Castro için kullanılan bu lakabı D’Alema’ya uyarlayan yazarlar, böylelikle eski İtalyan Başbakanı’nın ‘‘katı komünist geçmişi’’ ile ‘‘iktidar oyunlarındaki maharetini’’ iğneleyerek tiye alıyorlar! Sınırsız hırsı ile tanınan D’Alema, bugün cumhurbaşkanlığı seçimi için toplanacak olan İtalyan Parlamentosu’ndan bakalım üçte iki çoğunluğu sağlayıp ‘‘Quirinale Sarayı’na’’ Köşk’e çıkabilecek mi? D’Alema ilk oylamada üçte iki çoğunluğu bulamazsa; oylama yarın da sürecek. İkinci oylama da sonuçsuz kalırsa cumhurbaşkanı 3. oylamada ‘‘basit çoğunlukla’’ seçilecek. Aritmetik dengeler ‘‘teoride’’, D’Alema’dan yana. Ancak ‘‘güç dengeleri’’, gizli yapılan oylamadan sürpriz çıkabileceğini gösteriyor. Kötü son Başbakan’ın Müsteşarı Ömer Dinçer’in Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin kararındaki ifadeyle ‘‘anayasa ile bağdaşmayan görüşleri’’ni, Sıvas’ta 1995’te yaptığı konuşma metnini, ilk kez kamuoyuna CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz duyurmuştu. Topuz, Yargıtay kararından ders çıkarması gerekenlere seslendi bu kez: ‘‘Ömer Dinçer, Cumhuriyete, laikliğe ve Cumhuriyetin temel ilkelerine karşı bir düşünce içindedir. Bunların değiştirilmesi gerektiğini savunduğu ve 10 yıl önce söylediği fikri bugün de taşıdığını açıklamıştır. Bu ülkede Cumhuriyete karşı tavır alanların karşısına hukukun çıkabileceğini, hukukun onları cezalandırabileceğini herkesin bilmesi lazım. Sadece Ömer Dinçer değil, Ömer Dinçer gibi fikrini açık söylemeden saman altından su yürüten nice yöneticiler, sorumlular vardır bu ülkede. Yargıtay kararı bunların hepsinin kulağına küpe olmalı. Akıllarını başlarına alsınlar, Cumhuriyete karşı olma düşüncesinden, Cumhuriyeti yozlaştırma çabalarından vazgeçsinler. Yoksa sonları kötü olacak...’’ Özel okullara yardım Özel okullara öğrenci başına 1000 YTL yardım verilmesini öngören tasarı yapılan tüm uyarılara karşın değiştirilmeden TBMM Milli Eğitim Komisyonu’ndan geçti. Bu ‘‘özel’’ tasarının hedefi belli. O hedef, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, AKP’nin 2003’te gündeme getirdiği 10 bin çocuğun özel okullarda devlet parasıyla okutulması ile ilgili yasayı veto gerekçesinde açığa çıkarılmıştı zaten: ‘‘Ülkemizde eğitim kalitesini ve çağdaşlığını kanıtlamış kimi özel okullara ilginin büyük olduğu, giriş sınavının ardından çok kısa sürede kontenjanlarını doldurdukları bilinen bir gerçektir. Bu okullarda, hizmet satın alma yöntemiyle öğrenci okutulması olanağı bulunmadığını göre, öğrencilerin, kontenjanlarını dolduramayan, kimi çevrelerce değişik amaçlarla kurulmuş özel okullara gönderilmesi kaçınılmazdır. Bu durum, bir yandan, bu özel okulların devlet kaynaklarıyla desteklenmesi, öte yandan da laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti niteliklerine uygun olmayan düşünce yapısına sahip insanların yetiştirilmesi anlamına gelmektedir.’’ Özelleştirme mağdurları Yaklaşık 10 bin kişiler. Onlara ‘‘özelleştirme mağdurları’’ deniyor. Kimisi, özelleştirme nedeniyle emeklilik hakkını bile elde edemeden işten çıkarılmış. Kimisi de, yetersiz özlük hakları ile kamu kurum ve kuruluşlarına ‘‘geçici personel’’ olarak yerleştirilmiş. Tam anlamıyla mağdur olmuşlar... CHP Kocaeli Milletvekili İzzet Çetin, geçen hafta TBMM Başkanlığı’na bir yasa önerisi verdi. Öneri, özelleştirme mağdurlarının geçici personel olarak çalıştıkları kurumlarda ‘‘sürekli işçi’’ kadrolarına atanmasını içeriyor. Öneri yasalaşırsa, özelleştirme mağdurları hem iş güvencesine kavuşacaklar, hem de çalıştıkları kurumlarda benzer işlerde çalışanlarla aynı gelire sahip olacaklar... ‘Gerçek operasyon masa altında’ Kulislerdeki pazarlıklar çünkü yalnız ‘‘deklare adaylar’’ üzerinden yürütülmüyor. ‘‘Quirinale Sarayı’’ için ‘‘açıktan yarışan’’ iki aday var. İktidarı devralmaya hazırlanan merkez solun adayı D’Alema ile Berlusconi’nin adamı Gianni Letta. ‘‘Bayrak sallamak’’ adına yarışa giren Letta’nın hiçbir şansı yok. D’Alema’nın yarışı aslında, ‘‘resmen deklare olmamış’’ yani açığa çıkmamış adaylarla. Her an denkleme girmeye hazır vaziyette olan bu adaylar; şimdilik ‘‘siperde’’ bekliyor. Bunlara ilaveten ayrıca ‘‘outsider’’ olarak tabir edilen; teknik ya da bağımsız ‘‘sürpriz adaylardan’’ oluşan bir küçük liste de var... ‘‘Sürpriz adaylar’’ da son dakika ‘‘jokeri’’ olmayı ümit ediyorlar. Bize çok aşina bir Bizans mantığı içinde yürütülen; şeffaflıktan uzak bu ‘‘cumhurbaşkanlığı pazarlığını’’; ‘‘Repubblica’’ yazarı Filippo Ceccarelli özetle şöyle anlatıyor: ‘‘Asıl operasyon, masa altında yürütülüyor. İktidar oyunlarının her türünün meşru olduğu anlar bunlar. Tayin edici hesap ya da dengeler, büyük bir gizlilk ve sır perdesi ardında olgunlaşmaya bırakılıyor.’’ ‘‘Roma’nın yedi tepesinden birinin üzerinde olduğu için kısaca ‘‘Colle’’ ‘‘Tepe’’ lakabıyla anılan ‘‘Quirinale Sarayı’’na çıkacak ‘‘cumhurbaşkanı adayında’’ aranan ‘‘kâğıt üzerindeki’’ özellik; ‘‘tüm yurttaşları kucaklayan bir kimlik’’ sergilemesi. Ayrıca ‘‘kâğıt üzerinde yazılı olmayan’’, ama aranan başka özellikler de var. Bunlar ‘‘Tepe’’ yani ‘‘Köşk uzmanlarınca’’ şöyle sıralanıyor; 1) Sistemdeki ‘‘de facto güçler tarafından kabul görmesi’’ ki, bu İtalya’da Vatikan oluyor. 2) Washington tarafından benimsenmesi. 3) Ne aşırı güçlü, ne fazla zayıf olması. 4) Dengeler ve kurumlar arası ‘‘diyalog kurabilmesi’’... D’Alema bu vasıflara bakıldığında ‘‘aranan profile’’ uymuyor. Kördüğüm burda. Eski komünist D’Alema’nın üstünlüğü, olağanüstü bir ‘‘reel politikçi’’ olması. D’Alema, ‘‘Tepe’’ye/‘‘Köşk’e tez elden çıkabilmenin (üçte iki çoğunluk şartı yüzünden) Berlusconi’nin desteğini almaktan geçtiğini ve prosedür uzadıkça şansının azaldığını biliyor. Ha bire bu nedenle Berlusconi’ye çiçek atıyor. Berlusconi de D’Alema’ya selam çakıyor. Bu cilveleşmeden, yargıyla başı dertte olan medya patronunun D’Alema’nın Köşk’e çıkması halinde, ‘‘başının ağrımayacağını’’ kestiriyoruz. ‘‘Masa altı pazarlıklardan’’ biri bu. ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası Sosyal Güvenlik Reformu paketi içinde yer alan ve sosyal güvenlik sistemini tek bir yasada toplamayı amaçlayan ikinci yasa da TBMM’de görüşülüp kabul edildi. 5489 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası, Cumhurbaşkanı’nın onayına sunuldu. Yasa, Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra, 1 Ocak 2007 tarihinde yürürlüğe girecek. 109 maddeden oluşan yasa, sosyal güvenlik, çalışma ve personel yasalarında değişiklik yapan hükümler içermekte, bu yasaların bazı maddelerini yürürlükten kaldırmakta ve bu yasalara geçici maddeler eklemektedir. Yazılımı yönünden anlaşılması oldukça zor olan, uygulanması yönünden kural ve koşulları değişik sosyal güvenlik ve çalışma yasalarına ‘‘atıf’’ yapan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortaları Yasası’nın günümüzdeki sosyal güvenlik sistemine uyarlanması tartışmalı olacağa benzemektedir. Yasanın, çeşitli boyutlarıyla ele alınıp incelenmesi gerekmektedir. Günümüzde geçerli olan çalışma ve sosyal güvenlik yasalarından hangilerini etkileyeceğini kısaca gözden geçirmekte yarar vardır. A) Sosyal Güvenlik Yasaları yönünden 1) 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası kapsamındaki sigortalılar, 2) 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Yasası kapsamındaki sigortalılar, 3) 1479 sayılı BağKur Yasası kapsamındaki sigortalılar, 4) 2926 sayılı Tarım BağKur Yasası kapsamındaki sigortalılar, 5) 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası Geçici Madde 20 uyarınca ‘‘Bankalar, sigorta ve reasürans şirketleri, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, borsalar veya bunların teşkil ettikleri birlikler personelinin malullük, yaşlılık ve ölümlerinde yardım yapmak üzere’’ kurulmuş özel sandık kapsamındaki sigortalıları ile, 6) 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Yasası kapsamındaki Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı iştirakçileri, 1 Ocak 2007 gününden geçerli olarak 5487 sayılı kurulan ‘‘Sosyal Güvenlik Kurumu sigortalısı’’ olarak, bu kez Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortaları Yasası kapsamındaki hükümlere bağlı olacaklardır. B) Çalışma ve İş Yasaları Yönünden: Kamu ve özel kesim çalışanlarının hak ve yükümlülükleri, çeşitli yasalarla düzenlenmiştir. Bu hak ve yükümlülükler, işyerlerinin özellikleri ile işteki çalışma koşullarına göre ayrı yasalarla düzenlenmiştir. 1) 4857 sayılı İş Yasası, 2) 854 sayılı Deniz İş Yasası, 3) 5953 sayılı Basınİş Yasası kapsamında ‘‘bir iş sözleşmesine dayanarak’’ çalışanlar da 1 Ocak 2007’de Sosyal Sigortalar Kurumu’ndan Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamına geçeceklerdir. C) TC Emekli Sandığı’na bağlı, Personel Yasaları kapsamındaki ‘‘iştirakçi’’ler yönünden 5489 sayılı Sosyal Güvenlik Yasası Geçici Madde 106 ile ‘‘8/6/1949 tarihli 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun ‘‘Sandıktan Faydalanacaklar’’ başlıklı 12’nci maddesi 1 Ocak 2007’de yürürlükten kalkacak, yerini 5489 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’nın hükümleri alacaktır. TC Emekli Sandığı’nın 12. maddesinde Emekli Sandığı’ndan yararlanacak ‘‘daire, kurum ve ortaklıklar’’ açıklanmaktadır. Bunlar: a) Genel bütçeye giren daireler; b) Katma bütçeli daireler; c) Özel idareler; ç) Belediyeler; olarak belirtilmiştir. Bu, ‘‘kurum, daire ve ortalıklarda’’ çalışan kamu görevlilerinin hak ve yükümlülükleri personel yasalarıyla düzenlenmiştir. Bu personel yasalarının kapsamına aldığı görevlilerin sosyal güvenlik kurumu TC Emekli Sandığı’dır. Kamu görevlilerinin personel yasaları: 1) 657 sayılı Devlet Memurları Yasası: ‘‘Genel ve Katma Bütçeli Kurumlar, İl Özel İdareleri, Belediyeler, İl Özel İdareleri ve Belediyelerin kurdukları birlikler ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlarda (...) çalışan memurlar hakkında uygulanır.’’ 2) 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Yasası: ‘‘Türk Silahlı Kuvvetleri’ne mensup subaylar, astsubaylar ile harp okulları, fakülteler, yüksekokullar ve astsubay okullarında öğrenim yapan asker öğrencilere uygulanır.’’ 3) 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Yasası: ‘‘4/11/1981 tarih ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na tabi üniversite öğretim elemanlarının aylık, ödenek ve sair özlük haklarını kapsar.’’ 4) 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yasası: Bu yasa, ‘‘adli yargı hâkim ve cumhuriyet savcıları ile idari yargı hâkim ve savcıları hakkında uygulanır’’. 5) 3466 sayılı Uzman Jandarma Yasası: ‘‘Uzman jandarmalarla, bunları istihdam edecek bütün jandarma birlik, kurum ve kuruluşları kapsar.’’ 6) 399 sayılı Yasa Hükmünde Kararname: ‘‘233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye tabi kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıkları personelinin hizmete alınmalarını, görev ve yetkilerini, niteliklerini, atanma, ilerleme, yükselme, hak ve yükümlülükleriyle diğer özlük haklarını düzenler.’’ Özet olarak, 1 Ocak 2007’de yürürlüğe girecek Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası üzerine söyleyecek çok sözümüz olacaktır. Bir aslan, tilki, tavşan masalı... Ancak ilk oylamada D’Alema, ‘‘Köşk’’ün yolunu bulamazsa, işler karışacak. O zaman işte ‘‘robot fotoğrafta’’ aranan diğer unsurlar devreye girecek. Ve kuliste bekleyen ‘‘gayri resmi adaylara” gün doğmuş olacak. Bu adayların en güçlüsü Giuliano Amato. Amato, Hıristiyan demokrat kökenli Prodi ve müttefiklerine ‘‘cazip gelen’’ bir isim. D’Alema’dan hazzetmeyen ‘‘Zeytin Ağacı’’nın ‘‘Hıristiyan demokrat’’ kanadı Vatikan’la birlikte Amato’ya olumlu yaklaşıyor. ‘‘Lider Maximo’’nun en büyük düşmanları; kendi saflarında, ‘‘Zeytin Ağacı’’nın içinde konuşlanmış durumda! Ufak tefek yapısı, zekâsı ve kurnazlığı nedeniyle ‘‘Dr. Sottile’’ (İnce Üstat) ve zaman zaman da ‘‘Tilki’’ lakabıyla anılan Amato öte yandan, laiklerle olduğu gibi Washington’la da iyi geçinmeyi çok iyi beceriyor. Bu da Amato’ya muazzam bir üstünlük sağlıyor. D’Alema tahmin edilebileceği gibi Washington’un favorisi değil. İtalyan basını işte ‘‘Zeytin Ağacı’’ içindeki bu rekabeti; ‘Aslan’la (D’ Alema) ‘Tilki’ (Amato)’’ ya da ‘‘Lider Maximo’ya karşı İnce Üstat’’ başlıklarıyla veriyor. “Aslan”la ‘‘Tilki’’nin hesaplaşması bir La Fontaine masalı gibi... Ders dolu... ‘‘Tilki’’, ‘‘Aslan’’ı tuzağa düşüremezse, aradan belki bir ‘‘Tavşan’’ fırlayacak. ‘‘Aslan’’ mı, ‘‘Tilki’’ mi, ‘‘Tavşan’’ mı?.. Birlikte göreceğiz! HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hayatepik?mynet.com BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek?hotmail.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 8 Mayıs www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Bir tür çitlembik ağacı ve 1 meyvesi. 2/ Bir 2 gıda maddesi... Vilayet... Söz, 3 lakırdı. 3/ Tür 4 kiye'den göç 5 eden Rumların 6 oluşturduğu müzik türü. 4/ 7 Yılda bir ya 8 yımlanan ve pratik bilgileri 9 içeren takvimli defter. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 5/ Hastalık nöbeti... ‘‘ 1 N E F R O L O J İ değil gökyüzünden 2 A S İ L A S E S yağan beyaz ölümdü” İ B A T E (F.N. Çamlıbel). 6/ Do 3 A N T A D A K ğal ve tarihsel özellik 4 T A 5 F A R A D A Y lerinden dolayı koruL İ R A A L ma altına alınan alan... 6 A N A Argoda, bilip bilmeden 7 A K İ L E her konuya atlayan ki 8 R O Z E P T A H şilere verilen ad. 7/ Ki 9 A V E R R O İ Z M şinin dış dünyayla ilişkiyi reddederek kendi iç dünyasına kapanması... İtici neden, güdü. 8/ Yunan mitolojisinde, Zeus'un habercisi olan kanatlı kız... İlkel bir silah. 9/ İnce yapılı... Tavlada ‘‘üç” sayısı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kılçıksız, iri ve yassı taneli bir fasulye cinsi. 2/ Tanrıtanımaz... Eklembacaklıların ve kabukluların örteneğini oluşturan organik madde. 3/ Sakızla tatlandırılmış rakı. 4/ Pirinçle yapılan bir tür sebze yemeği... Altın. 5/ ‘‘ sele gitti gözüm yaşından” (Karacaoğlan)... Samaryum elementinin simgesi. 6/ Duvar içindeki kapaksız küçük dolap... Bir sayı. 7/ Közlenmiş patlıcanla yapılan kıymalı ve yoğurtlu bir meze. 8/ Yinelenen dize. 9/ Memeli bir deniz hayvanı... Torun sahibi kadın. CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear