26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 MAYIS 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Bezirgân Coşkun Ongun: ‘‘Cumhurbaşkan’ında n dincilerin listesini isteyen Mehmet Ali Şahin, bir zahmet Başbakan’ından din bezirgânlarının listesini alsın!’’ Yağmur Ekim AKP, Demirel’i Hitler’e benzetmiş... ‘‘Demek ki Demirel iyi benzetmiş!’’ BRÜKSEL’DE , NATO ve AB yöneticileri ‘‘Brüksel Forumu’nu topladı; Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de katılmak suretiyle toplantıda hazır bulundu. Amerikalı Senatör Mc Cain’in Brüksel söylevi ışığında toplantının yorumunu Bülent Esinoğlu’ndan alalım: ‘‘Senatör Mc Cain, Türkiye’nin NATO’da ve Batı ittifakı içinde kalmasının (siz onu Amerika’nın her dediğini yapan konumda kalması diye okuyun) önemini vurguladı. Türkiye’nin AB üyeliği konusunda AB yöneticilerine telkinde bulunarak yani AB’ye baskı yaparak Türkiye’nin AB’ye girmesi gerektiğini söyledi. Mc Cain bunu söylemekle kalmadı, Batı için bir tehlikeye işaret ederek Türkiye’nin Atlantik ve AB’den başka seçeneklerinin olduğunun altını çizdi. Anlaşılıyor ki, AB’den Türkiye’ye gelen olumsuz PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU KKTC’de sayım yapılmış. İlk kez sayıldılar! Zırh Işık İşgüden: ‘‘Diyarbakır Belediye Başkanı zırhlı makam arabası almış. PKK’ye karşı olmasın!’’ tavırlar nedeni ile ABD’den AB’ye fırça var. Nedeni çok açık: İran. Amerika’nın İran’da yapacağı her şey için Türkiye’ye ihtiyacı var. Amerika AB’ye diyor ki: ‘Türkiye’ye şimdilik sert yapmayın, Türkiye ile şu sıralar işim var. Zaten İranABD savaşında, Türkiye ABD yanında yer alırsa Türkiye bölünür. Dolayısı ile federasyon meselesi kendiliğinden hallolur.’ Yani dostlar Büyük Ortadoğu Projesi, bir ABDAB ortak yapımıdır. Ankara Türkiye’sini Bizans’ın kenar mahalle kültürü olarak kabul etme anlayışı hala sürmektedir. Yani Batı ile savaş 200 yıldır devam etmektedir. Aynı Osmanlı’nın son zamanlarında olduğu gibi işbirlikçilerimiz Forum Avrupa’dan ‘hakkaniyetli bir barış’ bekliyorlar. Sevr’e giden yolda da Avrupa ile Amerika anlaşmışlardı. Avrupa’da Almanya dahil çok millet Dünya Savaşı’ndan sonra yenilgiyi kabul etti. Yenilgiyi kabul etmeyen tek ülke Türkiye idi. Savaştı ve bağımsızlığını aldı. Kurtuluş Savaşı’ndan örnek verdiğimizde bazı aydınlarımız ‘şartlar aynı değil’ diyorlar. Haberleşmenin ve teknolojinin geliştiğini, dolayısı ile her şeyin emperyalizmin lehine olduğunu söylüyorlar. Bu doğru değil. Her dönem kendisine göre, kendinden önce gelenden daha ileri teknoloji ve haberleşme kullanır. Irak’ta emperyalizme direnen güçlerin teknolojisi mi var? Direnmek için teknoloji değil irade ve haysiyete ihtiyaç var. Haysiyet de Türkiye’yi satmak isteyen işbirlikçide yoktur. Haysiyet halktadır. Başaramayacaklar.’’ Önemsiz Gibi Görünen Bir Olay Bu yıl 11.’si düzenlenen ve dokuz gün boyunca 198 bin ziyaretçi tarafından gezilen Kitap Fuarı nedeniyle yaklaşık iki haftadır İzmir’deydim. Yazılarımı aksatmamın nedeni ve özrü de fuarın vazgeçilmez hayhuyuydu. İzmir’de iyi şeyler oluyor, özellikle de Konak Belediyesi’nin (ki Türkiye’nin en büyük ilçelerinden biri) çok başarılı çalışmaları var. Ama öte yandan da sokaktaki insanda gelecek seçimlere ilişkin genel bir karamsarlık seziliyor. Bu çelişkili duruma önümüzdeki haftalarda değineceğim. Bu yazıyı ise okurlarından üç yazıdır uzak kalmış bir yazarın ‘‘ısınma turu’’ olarak değerlendirirseniz sevinirim. Başlıkta da belirttiğim gibi konu pek önemli değil, fakat bana oldukça ilginç geldiğinden sizlerle paylaşmak istedim. ??? Tarih: 20 Nisan 2006. Öğle saatleri. Eşimle birlikte İzmir’e uçmak üzere Atatürk Havalimanı’na geldik, uçuş işlemlerini yaptırdık, son polis kontrolünden geçtik. Daha bir saatimiz var, karnımız da acıkmış, bir şeyler yiyelim dedik. Bekleme bölümünde iki yer var: biri Northshield Pub, öbürü de Divan Kafeterya. İkincisinden birer ‘‘pilav üstü döner’’ ile birer ‘‘bira’’ alıp hesap istedik. Kasadar 70 YTL dedi. Tartışmanın bir anlamı yok, ödedik. Masalardan birinde yer bulup oturunca ilk işim kasa fişine göz atmak oldu. Ama önce size tabakların boyutlarını ve üzerindekileri anlatmalıyım, anlatmalıyım ki kendinizi fişe göz attığım andaki yerime koyabilesiniz! Tabaklar evlerimizdeki meyve tabakları küçüklüğündeydi. Önce döner parçalarının üzerine serpiştirilmiş soğuk ile ılık arası patatesleri saydım. Benim payıma yedi, eşimin payına da sekiz adet serçe parmağı uzunluğunda patates düşmüş. Kasa fişine bir daha baktım: Patates tava tabak 2x6.25 = 12.50 YTL yazıyor. O anda anladım ki yeryüzündeki tüm havalimanı restoranlarının en pahalı patateslerini yiyoruz. Üstelik de dönerimizin üzerine soğuk patates dilimlerinin serpiştirilmesini biz istememişiz. İlk şaşkınlık şokunu atlatınca döner dilimlerinin altındaki meyve tabağına sıvanmış ‘‘pilav’’ın hacmi üzerine varsayımlar yürüttük ve olsa olsa en fazla iki buçuk yemek kaşığı olabileceği sonucuna vardık. Müessese toplam beş kaşık pilava 2x4.00 = 8.00 YTL fiyat biçmişti, ki patatesle karşılaştırıldığında ‘‘ehven’’ bile kabul edilebilir bir bedeldi. Aynen 2x11.25 = 22.50 YTL ödediğimiz iki bardak 50 cl bira gibi... 2x13.50 = 27.00 YTL karşılığı yediğimiz döner parçacıklarının lezzetinin de, miktarının da üzerinde durmuyorum, çünkü her şaşkın gibi biz de kendimiz etmiş, kendimiz bulmuştuk. Öyle ya, arayan belasını da buluyor, Mevla’sını da! ??? Son bir yıl içinde Floransa, Frankfurt, Prag, Havana, Paris (Charles de Gaulle), Hamburg havalimanlarının üstelik dış hatlarda lokanta ve/veya kafeteryalarında yemek yedim, fakat meyve tabağı büyüklüğünde bir tabakta sunulan ana yemeğin aynı tabakta verilen garnitürüne ‘‘ekstra’’ fiyat biçildiğine tanık olmadım. Bu, müşteriyi ahmak yerine koymaya yönelik özgün bir Türk buluşudur. Bulanları kutluyor, bol kazançlar diliyorum. Ne var ki insan, ahmak yerine konula konula akıllanıyor. Dönüşte İzmir Havalimanı’nda birlikte yolculuk yaptığım dostlarım kafeteryanın bankosuna yöneldiklerinde yerimden bile kıpırdamadım. Gözüm duvara asılmış, parmak kadar bir şişe maden suyunun 6.25 YTL yazdığını gösteren fiyat listesindeydi. Nitekim dostlarım, aldıklarını yiyip içerlerken uzun uzun kazıklandıklarından, aptal yerine konulduklarından söz ettiler. Davranışımın doğru olmadığını bilsem de içimden kıs kıs güldüm. Sanırım onlar da benim gibi bir kez daha izin vermeyecekler ahmak yerine konulmaya. Hiçbirimiz, salt lokantalarda değil, hiçbir yerde yinelemesek, yinelemeyebilsek ahmaklıklarımızı, bizleri ahmak yerine koyanlara karşı direnebilsek, kim bilir ne güzel olacak hayatlarımız. eposta: dkavukcuoglu?superonline.com Şap Yavuz Oymak: ‘‘Bush yönetimi, alternatif yakıt tüketen otomobil geliştirilmesine karar vermiş. Ortadoğu’da şapa oturdular, şapla çalışan otomobil yapsınlar.’’ SESSİZ SEDASIZ (!) Akşamcılarla Sabahçılar birbirini ağırlar EMRE Kongar’ın son kitabı ‘‘Tarihimizle Yüzleşmek’’, Remzi Kitabevi’nden çıktı ve 10 gün içinde 11 baskı yaptı; 22 bin sattı; yeni baskılar da geliyor. Toplum bilimci Kongar kitabında geçmişten günümüze akıllara takılan bir dizi sorunun yanıtını hem ‘‘resmi’’ hem de ‘‘gayri resmi’’ tarihi eleştirerek veriyor. Kitap, son yıllarda arsız bir şekilde ‘‘tarihimizle yüzleşmek’’ isteyenlere yanıt niteliği taşıyor; özellikle dönek solcu ve şeriatçı koalisyonunun ‘‘merak’’ını giderecek bilgiler içeriyor. Fakat nedense yine birileri kızmış. Aslında bunlara kızmamak lazım. İnsan bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olursa, üstüne bir de adam olmadan köşe sahibi olursa dejenere düşüncelerle yontulmamış sözcükler acayip bir dansa başlıyor. Neyse... Geçenlerde Sabahçı Emre Aköz almış kalemi eline ahkâm kesiyor; ertesi gün Akşamcı Engin Ardıç da tuzluğu kapmış ‘‘gönüldaş’’ının peşinden koşturuyor. Neymiş?... Emre Kongar, İlhan Selçuk’a toz kondurma yürekliliğini gösterememiş; zaten onu öyle yazmamış, bunu böyle yazmamış; bu kitap fazla satmazmış... Engin Ardıç kardeşimiz sanki Akşamcı değil Remzi Kitabevi’nin pazarlama müdürü. Madem bu işi bu kadar biliyorlar, iki kafadar kafa kafaya verip yüzleşmeli. Emin olun; Sabahçılarla Akşamcılar birbirini iyi ağırlar! Altı Münir Ormancıoğlu: ‘‘6. maddede Öcalan’la oyalayıp çaktırmadan Fethullah’ı affedecekler.’’ ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr ‘Çevre Yasası’nda Sinop, Bodrum! Yeni Çevre Yasası kamuoyuna, kir koyların da gözden çıkarılma‘‘çevre sorunlarına çözüm’’ler ye sını durdurabilmek için eyleme rine, Çevre ve Orman Bakanı’nın geçenler tüm söylediklerinde ‘‘yalnız’’lığıyla yansıdı... haklılarken, Cumhurbaşkanı’na Bakan Osman Pepe, parlamen sunulan yasanın kıyı talanına oratonun boş sıralarına ‘‘sitemkâr lı bile olmamasına ise ancak bakışı’’nı gösteren fotoğrafı (Mil ‘‘skandal ötesi’’ denebilir... liyet28 Nisan 2006) için diyorSözün kısası, yere sigara izmadu ki: ‘‘Her şeyi yansıtıyor; kitap riti atanlardan 100 YTL ceza alınyazsam bu kadar anlatamam...’’ masını öngören yeni Çevre YasaMilletvekillerinin bu ilgisizli sı, toplumu nesiller boyu kanser ği, acaba ‘‘neden’’di? riskine tutsak edecek nükleer kir550 parlamenterden 90’ının lenme ile dünyada eşsiz mavi yoloyuyla kabul edilen tasarı, çevre culuğumuzun cennet koylarını sorunlarını önlemek adına ‘‘çev cehenneme çevirecek sözde tureyle sorunları olanlar’’ı kollu rizm yatırımlarını ‘‘sakıncalı’’ biyor... Hele, çevreyi kirleten tüm le bulmuyor... kurum, fabrika ve firmalara ‘‘ön ‘Sürdürülemez’ anlayış lem’’(!) almaları için 2 ile 10 yıl ‘‘Sözde’’ diyorum; çünkü arasında ‘‘ek süre’’ tanımasıyla da dünyanın ender ‘‘çevre affı’’ yasa 1980’lerdeki 12 Eylül yasalarıyla başlatılan ‘‘kıyı larından biri... alanları tahsiBöyle olunsi’’yle gerçekleşca da tarihe miş turizm yatı‘‘çevre katillerımlarının, ülkeye rini ödüllendiyarardan çok zarar ren’’ler olarak verdikleri; hatta geçmemeyi kendilerinin de yeğleyen mil‘‘betonlaşmış çevletvekilleri, çare’’nin iticiliği yüreyi ‘‘katılmazünden nitelikli ma’’da bulmuş müşteri bunalımıolamazlar na girdikleri, sayımı?.. Kimileri sız bilimsel topde öteden beri lantının ‘‘tersi sa‘‘taraftar’’ı olvunulamayan’’ dukları çevre bildirilerinde kasuçlarını zaten engellemediği Bu insanlar Çevre Yasası’nı nıtlandı... Bu nedenle de için ilgisiz kalilgilendirmiyor... 2000’lerden bu mış olabiliryana benzer tahsislerde daha dikler!.. Eğer tasarıda, örneğin ‘‘Çevre katli olunmaya başlanmıştı. O kasini yaşanmaz kılacak şekilde ve dar ki isteyen herkese her yerin altyapısı yetersiz arsalarda gök ‘‘ulufe’’ gibi dağıtıldığı uyguladelen dikilemez’’ gibi bir hüküm maların ‘‘sürdürülemez’’ olduğu, olsaydı; ya da ‘‘Yeşil alanlara ca siyasetçilerin bile söylemleri arami yapılamaz; tarihi çevrede sına girmişti Şimdi ise Ege koylarında, yeapartmanlaşma olamaz; tarım niden o vahşi ‘‘1980’ler ve alanında fabrika kurulamaz; orman alanlarında 2B işgalcilerine 1990’lar’’a geri dönülmek istenitapu verilemez’’ gibi, gerçekten yor. Gerekçe olarak ise ‘‘Akdeniz ve her yönüyle ‘‘çevreci’’ kurallar doldu, buralar tesissiz kaldı’’ debulunsaydı; 550 sandalyenin ta nebiliyor... Oysa, aynı anlayışın sonucunmamı bakın nasıl da dolacaktı... da Akdeniz kıyıları sadece dolYa ‘nükleer’ ve koylar?.. madı, aynı zamanda ‘‘bitti’’... NiÇevre ve Orman Bakanı TB tekim şimdiye kadar Ege kıyılaMM’deki yalnız fotoğrafını pek rı, eğer bitmediyse, bunda ‘‘Aksevdi... Ne var ki aynı günlerde deniz’den alınan ders’’in büyük gazetelerde çevrecilerimizin payı olduğunu görmek gereki‘‘nükleer santral’’lara ve ‘‘koyla yor... rın imara açılması’’na karşı süTıpkı Çernobil’in, Rusya’da rekli eylem fotoğrafları da var bile yeni nükleer santrallardan dı... kaçınılmasına ders olduğu gibi... Kendisi dahil 90 milletvekilinÇevre Yasası bu konuda da den hiçbirisinin ise ‘‘Bunlara ‘‘duyarsız’’ olsa bile, başta ‘insan’ karşı da önlem alınmalı’’ deme ve ‘sağlıklı yaşama’ haklarına ait miş olmaları ‘‘fotoğraflık’’ bir du tüm yasal düzenlemeler olmak rum değil miydi? üzere hukuk düzenimizin böyleSinop’taki etkinliklerde nükle sine bir riski engellemeye yeterli er santralın çevreye vereceği ku olduğuna inanıyorum... şaktan kuşağa zararlar bir kez daNükleeri umursamayan; koyha açıklanırken, Çankaya’ya ona larımızı ‘‘imar arsası’’ zanneden ya gönderilen Çevre Yasası’nın bir Çevre Yasası ise bu ülke için bu gerçeği ‘‘kapsamı dışında’’ ‘‘yüz kızartıcı’’ değil midir?.. tutması, aslında ‘‘skandal’’dır... BodrumGökova’daki son ba ekinci?cumhuriyet.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 3 Mayıs www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Bilecik yöresinde yeti 1 şen ve şarap 2 üretiminde 3 kullanılan beyaz üzüm 4 cinsi. 2/ 5 Oyunda ce 6 zalı çocuk... 7 Belli bir bölgede yaşayan 8 hayvanların 9 tümü. 3/ Kapı 1 2 3 4 5 6 7 8 9 ve pencerelerin üst 1 B A R A N K O E eşiği... Dinsel tören 2 E Ü M R A L A F ve kuralları. 4/ Krom elementinin simge 3 S A M A M A N İ B A T A Ğ A N si... Tuna Irmağı'nda 4 T Z A T kullanılan bir çeşit 5 İ V E Z V ONO Z yolcu kayığı. 5/ Lok 6 Y A T manruhu... Bir nota. 7 E T İ K E T M İ 6/ ABD yapımı bir 8 R O K E T F İ L savaş uçağı tipi. 7/ 9 Z O L O T A İ Tespihlerin baş tarafına geçirilen uzunca parça... Kırkpınar güreşlerini düzenlemeyi üstlenen kişiye verilen ad. 8/ Ev giysileri ve sabahlık yapımında kullanılan dökümlü kumaş... Siirt yöresine özgü, kıyma ve bulgurla yapılan bir yemek. 9/ Üç boyutlu sinema tekniği. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Fethiye ilçesinde, içmeleriyle de tanınmış turistik bir koy. 2/ Tifoya neden olan basilin adı... Değme, dokunma. 3/ Giysi kolu... ‘‘Aşağılık kimseler, alçaklar” anlamında eski sözcük. 4/ Tombul, iri yapılı. 5/ Zihin ve bedence ortaya konan çaba... Memelilerde asalak olarak yaşayan bir böcek. 6/ Eski Mısır'da güneş tanrısı... Telefon sözü... Utanılacak şey ayıp. 7/ Bıldırcın sökünü. 8/ ‘‘ Batur”: Şair ve yazarımız... Ayağın üstündeki tümsek yer. 9/ Kâğıtları bir arada tutmak için kullanılan çengel... Mesafe. Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. AYŞE GÜLEÇ CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear