24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 MAYIS 2006 SALI 6 HABERLER TAM Direktörü Şen, İran’a karşı ABD’ye verilecek desteğin İslami terörü körükleyeceği uyarısında bulundu SALI ORHAN BURSALI ‘Türkiye saldırıya katılmamalı’ H aber Merkezi Türkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) Direktörü Prof. Dr. Faruk Şen Amerika’nın İran’a yöneldiğini belirterek ABD’nin kendi kamoyunu ve dünya kamoyunu İran’a karşı şartlandırmak istediğini kaydetti. Son aylarda Amerika’nın iki düşman resmini oluşturan Suriye ve İran’da ciddi birtakım kaymalar olduğunu ifade eden Şen, ‘‘Türkiyenin çıkarları İran’a yapılacak bir ambargo ve bir saldırıda ABD’nin yanında olmamak olacak’’ dedi. TAM Diretörü Prof. Dr. Faruk Şen, ABD’nin İran Stratejisi ve Avrupa Birliği (AB) sürecinde Türkiye ile ilgili sorularımızı yanıtladı. Şen, son aylarda Amerika’nın iki düşman resmini oluşturan Suriye ve İran’da ciddi birtakım kaymalar olduğunu belirterek Amerika’nın İran’a yönelik herhangi bir politik ya da askeri atak yapmaya gücünün yetmeyeceği, ancak buna karşılık bölgedeki gücünü göstermek ve Irak’taki etkisini arttırmak açısından Suriye’ye yönelik bir girişimde bulunacağına yönelik beklentilerinin olduğunu söyledi. 1993’ün Refah Partisi Hüsamettin Cindoruk, Habertürk’ün Basın Odası programında belleklerimizi tazeledi. 1993’te Refah Partisi’nin kapsamlı bir anayasa hazırladığını açıkladı. Bugünün laiklik tartışmalarına ışık tutması ve AKP’nin Refah Partisi’nin izini sürmesi bakımından önemli bir anımsatma. Cindoruk’a göre, Refah’ın anayasa önerisinde laiklik yerine yaklaşık şöyle bir madde öneriliyormuş: ‘‘Herkes inancı doğrultusunda yaşama, hayatını düzenleme özgürlüğüne sahiptir...’’ Şüphesiz, bu madde, ülkemizde çok hukukluğu başlatmayı amaçlıyordu. İsteyen şeriat maddelerine, dini kurallara göre yargılanacak ve yaşayacaktı; isteyen ise medeni yasalara göre! O dönemin ‘‘Medine Vesikası’’ tartışmalarını anımsayan var mı? Bazı ‘‘solcu’’ liberal tanıdıklar, bu çok hukukluluğa gayet sıcak bakıyordu.. Din kurallarını ülkede yaşamın merkezi haline getirmek, dinciliğin bitmez tükenmez bir iktidar özlemidir. Erbakan bunu zorladı, test etti ve 28 Şubat süreciyle işi bitti.. Dinci siyaset, ne zaman iktidara gelse, anayasadaki laiklik meselesini kaldırmak veya kendine göre yeniden düzenlemek ister. Bitmez tükenmez bir istekle.. ??? 28 Şubat sürecinde yok olan Refah Partisi ve devamı Saadet Partisi’nde mumların söndüğünü gören Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları, Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kurdular. Onların Ebesi 28 Şubat oldu! Merkez partilerinin görülmemiş vurgunculuğu ve kötü yönetimi ile Türkiye 2001’de çöktüğünde ve üçlü koalisyon da büyük bir başarısızlığa imza attığında, ayakta duran tek parti AKP idi! Olağanüstü koşullar, AKP’yi iktidara taşıdı! AKP, yatıp kalkıp 28 Şubat’a, Üçlü Koalisyon’a ve tabii ki Derviş ve ABD’ye ömrü boyunca şükran beslemelidir! Fakat AKP, 19902000 arası süreçten politik bakımdan sanki hiçbir şey öğrenmemiş gibi! Partinin iki önde geleni, Erdoğan ve Arınç, dine dayalı dinci politikayı bir hak olarak gördüklerini açıklıyor; anayasada ifadesini bulan laikliği değiştirme girişimlerini sık sık dile getiriyor; bütün devlet ve kurumlarını şeriatçı, tarikatçı, cemaatçilerin yönetimine veriyor, yerel olarak belediyelerin eliyle de dinciliği yaygınlaştırıyor. Bilimsel bilgilerin, özgür düşüncenin alternatifi olarak, dinsel dogmalar, trafik konularına bile adapte edilerek çocuklarımız ‘‘eğitiliyor’’.. Altyapı’da, Ortayapı’da bu faaliyet bütün hızıyla sürerken, AKP Üstyapı’da sorunlar yaşıyor. Şimdi Cumhurbaşkanlığı’nı da ele geçirerek, Üstyapı’da da büyük mesafe almalarının hesabı içindeler!.. AKP geçmiş süreci iyi incelerse, yan yana ve barış içinde yaşamanın teminatı olan laikliğe karşı bütün dinci girişimlerin, gerilimler yarattığını görür. Etkitepkiler artarak, siyaset çöküş sürecine giriyor. ??? Türkiye her bakımdan sorunlu bir ülke. Denebilir ki, göreceli istikrar içinde olup da bu kadar çok büyük sorunlarla boğuşan bir ülke az bulunur.. Ortadoğu, ABD, Kafkasya, Ege, Avrupa Birliği, IMF, zayıf ve kırılgan ekonomik yapı.. Saf demokratlarımız ve liberallerimiz diyor ki, aman ‘‘derin devletin’’ üzerine gidelim, yakalandığı yerde cesaretle derinine inelim ve yok edelim; sorunlarımızı ancak böyle çözeriz! Onlar, dünyanın en büyük hayalini görüyor! ‘‘Derin Devlet’’in her işe karıştığı durumlarda, bundan en büyük zararı başta ülke, Cumhuriyet gazetesi ve yazarları gördü! Cumhuriyet alçakça komploların içine çekildi ve yüksek can bedeli ödedik.. Bu olayın, seçilmişlerinatanmışların çatışması olmadığını, dinci saldırıların çok temel bir sosyaltoplumsal hukuki düzen değişikliğini hedef aldığını, bu düzen değişikliği isteğinin karşı tepkileri gündeme getirdiğini görmezsek, bir adım ilerleyemeyiz.. ‘‘Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti’’, hepimiz için ortakyaşamın temel taşlarını oluşturuyor. Anayasal laikliği laikçilik diye kötüler ve dincilerin yararına değiştirmeye göz yumarsanız, mutabakatı birileri bozar.. 28 Şubat sürecinden hiçbir şey öğrenmeyen, Refah Partisi’nin kadük olmuş projeleri peşinde koşan AKP şimdi buna yol açıyor ve zararını hep birlikte ödüyoruz... Nereye kadar, bu defa? T ürkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) Direktörü Prof. Dr. Faruk Şen, ‘‘Türkiyenin çıkarları İran’a yapılacak bir ambargo ve bir saldırıda ABD’nin yanında olmamak olacak’’ dedi. Şen, Türkiye’nin İran’a karşı ABD’nin yanında bir tutum sergilemesinin Türkiye’de İslami terörü körüklemeden İslam dünyasında antiTürk hareketine sebebiyet verebileceğine dikkat çekti. B’nin ekonomilerinin büyümesi açısından İran’a ambargo koyamayacağını belirten Şen, ABD’nin yalnız kalacağını söyledi. Şen “ABD’nin İran’ı vurup geri çekilme gibi bir strateji uygulaması gerekli ve ben bu yıl içinde İran’a bir vuruş yapmasını bekliyorum, çünkü Amerika halkı ile beraber buna şartlandı’ dedi. TÜRKİYE’NİN ÜYELİĞİ A ‘AB din ve milliyetçiliğin gelişiminden rahatsız’ A B İRAN’A AMBARGO KOYAMAZ’ ‘Aİran’da Ahmedinejad’ın cumhurbaşkanlığına gelmesinden sonra Amerika’ya karşı ve nükleer politikasında çok büyük sertlik göstermesinden dolayı Amerika’nın İran’a yöneldiğini belirten Şen, ABD’nin kendi kamoyunu ve dünya kamoyunu İran’a karşı şartlandırmak istediğini kaydetti. Şen, ABD’nin Avrupa Birliği ülkelerine, ‘‘Bizim yeni bir atom gücüne ihtiyacımız yok. BM Güvenlik Konseyi bunu durduramazsa ambargo ya da politik bir aktivite için de bunu elbirliği ile durduralım’’ mesajı yolladığını belirterek ‘‘AB ülkeleri Irak tecrübesinden de yararlanarak, İngiltere de dahil olmak üzere İran’a askeri bir girişime kattiyetle sıcak bakmıyor. AB’nin hiçbir ülkesi, özellikle Fransa ve Almanya kendi ekonomilerinin büyümesi açısından İran’a ambargo koyacak durumda değiller’’ dedi. KENDİ ÇIKARI İÇİN... TÜRKİYE AB’nin ABD’ye destek vermemesi durumunda gözlerin Türkiye üzerine çevrileceğini anımsatan Şen, ‘‘Türkiye’nin çıkarları İran’a yapılacak bir ambargo ve bir saldırıda ABD’nin yanında olmamak olacak’’ dedi. Türkiye’nin Amerika ile ilişkileri açısından tarihinin en güç dönemini yaşadığını anımsatan Şen, Irak’a Türkiye üzerinden girilmesine izin verilmemesinin ABD’de antiTürkist bir akım başlattığını ve Amerika’nın güvenmediği antiAmerikanist ve İslama yakın bir Türkiye resmi çizildiğini kaydetti. Türkiye’nin de birçok açıdan Amerika’ya bağlı durumda olduğunun altını çizen Şen, ABD’nin 1963 Jhonson devrindeki gibi Türkiye’ye soğuk durumda olduğunu söyledi. Şen, Türkiye ve AB’nin elinde ‘‘Biz Pakistan ve Hindistan’ın atom gücü olduğunda böyle bir tepki göstermedik, İran’a karşı bu tepkinin anlamı nedir’’ sorusunun ABD’ye karşı büyük bir koz olduğunu söyledi. B ülkelerinin kendi ülkelerinin sorunları açısından Türkiye’ye yaklaşımlarının olmadığını kaydeden Şen, Türkiye’nin AB üyeliğine en sıcak bakan ülkenin Slovenya olduğunu söyledi. Van Üniversitesi Rektörü ve Merkez Bankası konusunun AB’yi en fazla meşgul eden konular olduğunu belirten Şen, ‘‘Şu andaki yaklaşım Türkiye’de artık demokrasinin eskisi kadar ortaya çıkarılmadığı dinin ve milliyetçiliğin geliştiği görüşü doğrultusunda’’ dedi. Şen, ‘‘İslamiyetin AB’ye sıcak bakmadığı yaklaşımı içinde olan AB’nin, Türk halkının da birliğe girmek istemediği düşüncesinde. Ukrayna ve Türkiye’yi AB’nin sınırları içinde düşünmüyoruz yaklaşımı içindeler’’ dedi. Avrupa’nın Hollanda’da Van Gogh’un öldürülmesiyle İslamofobi içine girdiğini belirten Şen, ‘‘Fransa’da kaybedişlerine başkaldıran gençlerin bu eylemi, İslama bağlandı. AB, İslam ile bir arada yaşamak istemiyor. AB, sınırları içerisinde bir İslam devleti, Müslümanların köklü olduğu bir devlet görmek istemiyor. Türkiye’nin AB şansı halkların başkaldırısı açısından yavaş yavaş azalıyor’’ diye konuştu. AB’nin hangi ülkesinde bir oylama yapılsa Türkiye’ye hayır denileceğini ileri süren Şen, bunun nedenini de Türkiye’de yaşayanların çoğunun Müslüman olmasına ve Türkiye’de milliyetçi görüş dorultusunda hareket eden bir kesim olmasına bağladı. Şen, Avrupa’nın hiçbir zaman kendi dininde Rönesans yapmamış bir İslam ülkesini bünyesine almayacağını söyledi. ‘ABD bu yıl içinde vurur’ ABD’nin İran’a karşı yapacağı bir saldırı ve ambargo da yalnız kalacağını belirten Şen, ‘‘İran’da devlet kademesi büyük ölçüde işliyor. İran’da ciddi bir üst kimlik var. İran’da iç çatışma çıkma beklentisi, her ne kadar diğer ulusların toplamı yüzde 58 olsa da boşa çıkacak. İran’daki üst kimlik yerleşmiş. Ahmadinejad olayını fakir halkın ABD ve AB’ye tepkisi olarak değerlendirebiliriz’’ dedi. İran’da kadınların artık yavaş yavaş özgürlüğünü eline almış. Kendi başına ayakta durmaya çalışan, İslami kuralları mümkün olduğunca az yaşamaya çalışan bir topluluk haline geldiğini belirten Şen, ‘‘ABD, Güney Azerbeycan denilen bölgede kendine bir destek bekliyorsa bu da çok yanlış. İran’da yaşayan Azeriler, sınırları içinde yaşadığı ülke ile özdeşleşmiş durumda’’ dedi. Prof. Dr. Faruk Şen, Türkiye’nin İran’a karşı ABD’nin yanında bir tutum sergilemesinin Türkiye’de İslami terörü körüklemeden İslam dünyasında antiTürk hareketine sebebiyet verebileceğine dikkat çekti. BD HALKI İRAN’A ŞARTLANDI’ ‘A ABD’nin İran’a karşı saldırması durumunda kalıcı olamayacağına dikkat çeken Şen, ‘‘ABD’nin İsrail ve ya Türkiye üzerinden İran’ı vurup geri çekilme gibi bir strateji uygulaması gerekli ve ben bu yıl içinde İran’a bir vuruş yapmasını bekliyorum, çünkü Amerika, halkı ile beraber buna şartlandı’’ dedi. ŞANSI AZALIYOR’ ‘TÜRKİYE’NİN Türkiye’nin tek hedefinin 1 Ocak 2014’te 7 yıllık ekonomik bütçe döneminde AB’ye tam üye olmak olduğunu kaydeden Şen, ‘‘Avusturya, gelişmeleri başlatmadan başkanlığı Finlandiya’ya devredecek. Yıl sonunda da Kıbrıs konusunda çatışma çıkacağı için, Türkiye’nin şansı büyük ölçüde azalıyor’’ dedi. Sözde Ermeni soykırımının da AB’ye girmek açısından Türkiye’nin önünde bir engel teşkil ettiğine değinen Şen şöyle dedi: ‘‘Ermeni konusu büyük bir güç haline geliyor. Almanya’da bu konuyu en çok gündeme getiren Protestan Kilisesi. Bu açıdan Türkiye zaten bizi istemiyor, bizimle coğrafi sınırlarımız içinde olmayan ve ayrı kültürden gelen Türkiye’ye yer yok yaklaşımı var. Şu anda ABTürkiye ilişkileri bir ‘sağırlar diyaloğu’na döndü. Biz çok çaba gösteriyoruz, fakat AB’de bizim dayanışma yapacağımız politik partiler ve politik kitleler azalıyor.’’ obursali?cumhuriyet.com.tr. HAFTA SONU SERBEST BIRAKILDI ‘33 yıllık acının failleri bulunsun’ 68 kuşağının önderlerinden İbrahim Kaypakkaya ve Ali Haydar Yıldız’ın aileleri, yargısız infazların aydınlatılması için 78’liler Girişimi’nin öncülüğünde İçişleri Bakanlığı’na başvurdu ÖZGÜR ERBAŞ Belçika Özbey’i iade etmiyor ELÇİN POYRAZLAR İbrahim Kaypakkaya Ankara Açıkalın İlköğretim Okulu birinci sınıfına kaydolan öğrenciler 19861987 öğretim yılının ilk günlerindedirler. Ali Haydar, bir gün koşarak eve gelir ve babasına ‘‘Amcamın arkadaşı var ya, o bizim sınıfta’’ der. Babası Cafer Yıldız şaşkınlıkla arkadaşının adını tekrar sorduğu oğlundan, ‘‘İbrahim Kaypakkaya’’ yanıtını alır. Böylelikle, 24 Ocak 1973’ten sonra ilk kez İbrahim Kaypakkaya ile Ali Haydar Yıldız bir araya gelmiş olur. İki yoldaştan Ali Haydar’ın, Vartinik’te uğradıkları baskında öldürülmesi, yaralı kurtulan İbrahim’in ise beş gün sonra bir ihbarla yakalanmasının üzerinden tam 33 yıl geçti. İbrahim Kaypakkaya, 5 aya yakın ağır işkence görmesine karşın ‘‘ser verip sır vermedi’’ ve 17 Mayıs’ı 18 Mayıs’a bağlayan gece Diyarbakır Sıkıyönetim Komutanlığı’nda öldürüldü. Şimdi Kaypakkaya ve Yıldız aileleri, her iki yargısız infazın faillerinin ortaya çıkarılmasını, dosyaların yeniden açılmasını istiyorlar. 78’liler Girişimi’nin öncülüğünde başlayan hareket, Bilgi Edinme Yasası kapsamında İçişleri Bakanlığı’na başvurdu. AYPAKKAYA 26, YILDIZ 20 K YAŞINDA ÖLDÜRÜLDÜ 68 kuşağının önderlerinden Kaypakkaya öldürüldüğünde 26 yaşındaydı, Yıldız da 20. Peki onlar kimdi? Nasıl bir çevrede büyümüşlerdi? Bu soruları baba Ali Kaypakkaya ve kardeş Cafer Yıldız yanıtlıyor. Ali Kaypakkaya’nın teyzesinin kızı Mediha ile evliliği İbrahim 1.5 yaşındayken bitiyor. İbrahim’i babaannesi büyütüyor. İlkokulu farklı okullarda bitiren İbrahim, Hasanoğlan Öğretmen Okulu’nda okurken mandolin çalmayı öğreniyor, bir de ‘‘eşitsizliğin temelleri’’ni. Son rasında Çapa Yüksek Öğretmen Okulu’nda okumaya başlıyor ve Silivri’de ağaya karşı çıkan köylülerin yanında yerini alıyor. Peş peşe soruşturmalar, davalar açılıyor hakkında, sonunda yatılılığı kaldırılıyor. Baba Kaypakkaya eski Çorum Demokrat Parti İl Başkanı Şevki Demirel’le birlikte okul müdürü Ayhan Doğan’a gidiyor. Doğan, ‘‘Görüşümden vazgeçtim diyen bir dilekçe yazsın’’ diyor, İbrahim’in yanıtı ise ‘‘Baba kusura bakma, yolumdan dönmem’’diyor. İbrahim yolundan dönmüyor. Ali Kaypakkaya oğlunu son kez Deniz’lerin asılmasından hemen sonra, Ankara’daki evlerine geldiğinde görüyor. ‘‘Nasıl haberleşeceğiz oğul’’ diye sorduğundaysa radyoyu işaret eden İbrahim’den ‘‘Şu kutu sana haberimi verir’’ yanıtını alıyor. Dediği gibi de oluyor. Bir gün radyoyu açıyor, Ali Haydar Yıldız’ın öldürüldüğünü, İbrahim’in de yaralı olarak Tunceli’ye götürüldüğünü söylüyor haberler. Defalarca Diyarbakır’a gidiyor, ama oğluyla görüştürülmüyor. Son gidişinde ise oğlunun intihar ettiğini söylüyorlar. Oğ lunun cesedine zorlukla kavuşan, yolda her adımda baskılara uğrayan baba Kaypakkaya, köye yaklaşırken Gökçam köyüne uğruyor. İbrahim’in annesini de alıyorlar, 26 yaşındaki oğullarının cenazesinde bir arada oluyorlar. Ali Kaypakkaya’nın radyodaki haberden adını duyduğu Ali Haydar’ın ailesi, belki de ondan çok görmüştü oğlunu. Cafer Yıldız’ın ağabeyine dair en eski anısı ‘‘çelimsizliği’’, ‘‘O kadar ufak tefekmiş ki ablalarımla annem okula sırtında götürürlermiş’’ diyor. İşte o çelimsiz çocuk, köyün liseyi bitiren ilk genci oluyor ve İÜ Fen Fakültesi’ni kazanıyor. Yıldız ailesi oğullarından uzun süre haber alamıyor. Sonra bir gün Ali Haydar arkadaşlarıyla eve geliyor, annesinin, ‘‘Gitme, vurulursun’’ itirazına karşılık ‘‘Biz niye ölelim ki? Bizler insanları daha iyi yaşatmak için mücadele ediyoruz’’ diyor. Ağabeyi öldüğünden beri hiç güvende ve huzurlu bir uyku uyumadıklarını söylüyor Cafer Yıldız, ‘‘Onlar sadece Ali Haydar’ı değil, bütün ailemizi katlettiler. Biz 33 yıldır hiç mutlu olmadık’’ diyor. BRÜKSEL Belçika adaleti, Abdi İpekçi cinayetine adı karışan Yalçın Özbey’e yönelik olarak Türkiye’nin iade talebini kabul etmedi. Brüksel Savcılığı, iade dosyasına yönelik adli görüş bildiren Brüksel Mahkemesi’nin 19 Mayıs’ta Özbey’in Türkiye’deki suçlarının zamanaşımına uğradığı yönünde karar aldığını ve sanığın hafta sonu serbest bırakıldığını açıkladı. Savcılık sözcüleri, Özbey’in Belçika’da işlediği suçlar kapsamında tutuksuz yargılanacağını bildirdiler. Özbey hırsızlık çetesiyle işbirliği ve çalıntı malların stok ve satışını yapmak suçlarından 4 Mart’tan bu yana Brüksel Cezaevi’nde tutuluyordu. Savcılık kaynakları, Türkiye’nin nisan ayında Belçika makamlarına ulaştırdığı iade dosyasında ‘‘zamanaşımını ortadan kaldıracak unsurların’’ bulunmaması nedeniyle iade talebinin geri çevrildiğini ifade ettiler. Savcılık kaynakları, Belçika yasalarına göre Özbey’in suçlarının zamanaşımına uğradığına işaret ettiler. Türkiye’nin iade dosyası kapsamında Özbey’in tutukluluğunun bu tarihe kadar sürdüğünü belirten yetkililer, iade talebinin reddedilmesi sonucu sanığın serbest bırakılması yönünde karar verildiğini belirttiler. Türk yetkilileri, Yalçın Özbey’in iadesine yönelik yeni bir dosyanın hazırlanması konusunda bilgi vermekten kaçındılar. CUMHURİYET 06 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear