26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15 MAYIS 2006 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ BASIN İngiliz İşçi Partisi’nde ilk kez ‘Blair’le devam edersek genel seçimi kaybederiz’ sesi yükseldi 9 DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ Bu gemiyi Brown kurtarır ? İngiltere Başbakanı Blair’in İşçi Partisi’nin liderliğini sürdürmesinin doğru olup olmadığı tartışılıyor. Bazı çevrelere göre parti batmak üzere olan bir gemi gibi ve yola Blair’le devam edilirse önümüzdeki yılki genel seçim kaybedilecek. Bu nedenle koltuğunu Maliye Bakanı Gordon Brown’a bırakmalı. POLLY TOYNBEE Bolton’da bir yuvada 5 aylık Rogan ile... (AP) Eşi Cherie’yle başbakanlık konutunun önünde (REUTERS) İstanbul’daki NATO Doruğu’nda ABD Başkanı Bush’la... (REUTERS) Descartes’in Torunlarına Yakışmıyor! Fransa’da başkanlık seçimlerine daha bir yıl olmasına karşın ülkenin gündemine gelen hemen her şey seçim mücadelesinin bir parçası olarak görülüyor. Ne var ki açıkça görünen, Chirac’ın on yılı aşkın iktidarının kaçınılmaz sonuna doğru hızla yol aldığı. Kimi yorumculara bakılırsa Başkan Chirac’ın gidişi en az zararla kapatmak için meclisi feshederek konunun yabancısı sayılmaz kuracağı yeni bir partiyle iktidarı, bütünüyle yakalayamazsa da ‘‘cohabitation’’ yolu ile bir ucundan tutmaya çalışmak. Aksi halde, Fransız halkının, sosyal kazanımlarını koruma savaşımında, AB’yi geri dönülmez bir biçimde liberal sistemle bütünleştirmeyi hedefleyen anayasaya ‘‘hayır’’ demesi, ardından banliyölerdeki sosyal patlama, gençlere ilk iş sözleşmesindeki hezimet, iktidarın önde gelen isimlerinin birtakım kirli ilişkilerle bağlantılarının olduğu savları, iktidar partisinin zirvesindeki politikacıların kayıkçı kavgası düzeylerine tırmanan ‘‘rekabeti’’, Başkan Chirac’ın otoritesinin giderek zayıflaması, iktidarın emekçileri gözden çıkaran, sürekli patronları kollayan uygulamaları, ülkedeki onca zenginliğe karşın evsiz barksızların, işsizlerin, toplum dışına itilmişlerin, yoksulların giderek artan sayıları, sağ iktidarın günlerinin artık sayılı olduğunu ortaya koymaktadır. Başbakan Villepin’in gözden düşmesine karşın başkanlık için adaylığı güçlenen Sarkozy’nin durumu kurtarmak için aşırı sağın oylarına kur yapması, güvenlik bahanesiyle toplumu zapturapt altına almaya yönelik yasalar ve aşırı sağın ırkçı liderini kıskandıracak ‘‘seçmece’’ göçmen alımına ilişkin yasanın (kullan, sonra kâğıt mendil gibi at) sözü edilen kaçınılmaz gidişi durdurmaya, giderek tersine çevirmeye yetmeyeceği hemen kesin görünmektedir. Çünkü Fransız halkı artık uyanmıştır ve kaderini eline almaya kararlıdır. ??? Bu karmaşa yetmiyormuş gibi, sömürgeci dönemin karanlık mirası ‘‘köleliğin’’ ortadan kaldırılmasının ‘‘kutlandığı’’ bir sırada ‘‘29 Ocak 2001’’de çıkarılan ve 1915’teki sözde Ermeni soykırımını kabul eden yasaya ek olarak bu kez ‘‘bunun inkârını beş yıla kadar hapis ve 45.000 Avro ile cezalandıran’’, ünlü Karakuş’a parmak ısırtacak saçmalıkta bir teklifi görüşmeye başlayacak. Sosyalist Parti tarafından önerilen bu teklif, hem oy sayısı (400.000) hem de ekonomik ve siyasal bir güç olarak toplumda hayli etkin olan Ermeni diasporasına şirin görünme yarışının bir parçası sayılmak gerekmektedir. Anlaşılan Sosyalist Parti, sağın iktidar için şeytanla işbirliğine razı politikalarının gerisinde kalmamak adına, sosyalist düşüncenin temel ilkelerine bütünüyle ters düşen bir davranış sergilemiştir. Sosyalistler, bu talihsiz öneriyle, geçen yılın sonunda ‘‘sömürge döneminin bazı iyi ve olumlu’’ yanlarının okul kitaplarında yer almasıyla ilgili öneriye, ‘‘tarihin siyasetçiler tarafından değil, tarihçiler tarafından yazılması’’ gerektiğini savunan çok sayıda tarihçi ve öğretim üyesinin yanı sıra bizzat Başkan Jacques Chirac’ın karşı çıkmasıyla rafa kaldırıldığını unutmuş görünmektedir. Şimdi, dün bu gerekçeyle reddedilen bir öneriye karşın, bugün aynı gerekçeye sahip olan benzer bir öneri nasıl kabul edilecektir? Sömürgecilikle ilgili değerlendirmeleri siyasetçilere değil, tarihçilere bırakan düşünce, bugün sözde Ermeni soykırımı ve onun tartışılması ya da inkârını cezalandırmaya kalkışılırsa bu ‘‘nabza göre şerbet’’ ya da ‘‘çifte standart’’ değilse nedir? Üstelik bu ‘‘akıldan mantıktan nasipsiz’’ önerinin yasalaşması için sosyalistlerin sayısı da yetmez. Chirac, Villepin ve Sarkozy’nin sağcı partisi öneriyi reddederse, öneri sahibi sosyalistler ne duruma düşeceklerini hesaplamışlar mıdır? Ayrıca reddetmeleri ya da en azından Ankara’yı tatmin edecek bir orta yolla olayı ‘‘düyuna’’ bırakmaları için ciddi nedenler de ortadadır. İki ülke arasındaki, tarihsel derinliklere sahip, çok yönlü ilişkilerin, Ermeni diasporasına hoş görünmek uğruna göz ardı edilmesi kolay değildir. ??? Bu arada, yasa şu ya da bu biçimde ortadan kalkarsa bu, öncelikle yasanın saçmalığı, çifte standarttan kaçınma endişesi, iki ülke arasındaki ilişkilerin önemi ile aklın ve mantığın gereği olacaktır. Ayrıca bu konuda Fransa yalnız değil, Belçika da sıraya girmiş. Böyle giderse Kopenhag Kriterleri’ne şu sözde ‘‘soykırımın’’ inkârını cezalandıran yasalara uyulması kriteri de dahil olacak. Kim bilir böylece ülkemizin AB’ye girmesinin önündeki en önemli engellerden biri olan ‘‘serbest dolaşım’’ engeli kendiliğinden ortadan kalkacak ve Avrupa’ya gitmek, Türkler için hapse girmek, üstüne bir de yüklü bir para cezası ödemek anlamına gelecektir! Aklın, düşüncenin, mantığın, izanın Fransa’sı, neredesin? imse bu işi ondan daha iyi yapamaz. Düşmanları bile onun zarafet içindeki tavır ve konuşmalarına hayran kaldıklarını itiraf etmeliler. Blair’in parlamentoda veya basının önünde duruşundaki üstünlüğünü kimse bir adım daha ileri götüremez. Hele Gordon Brown hiç götüremez. Başbakan normal bir insan gibi konuşuyor, en önemlisi sıradan insanın değerlerini gözeterek konuşuyor. Eski arkadaşı Bill Clinton’ın sahip olduğu tüm siyasi yeteneklere sahip ve korkarım bugünlerde Clinton’da göze çarpan boşlukta olma hissine de... Bu hafta, sonun başlangıcı olabilir.. sadece Blair için değil lideri olduğu İşçi Partisi için de. Eğer böyle devam ederlerse iktidarda dördüncü dönemi yaşayamayacaklar. Zaten hak da etmiş olmayacaklar. Blair’in durumu partisinin düşüşüne neden oluyor. Etrafındakilerin gözlerine baktığınızda bu düşüşün onların umurunda bile olmadığını gözlerinden anlamak mümkün. Her sonuç ve durum Maliye Bakanı Gordon Brown’un zafer kazanmasından daha iyidir ne de olsa! Hata yapmayın: İşçi Partisi ölümcül tehlikeyle karşı karşıya. Eğer zirvedeki yaşam tehlike sin K yalleri çalıyorsa bir de tabana bakalım. Geçmişin iyi İşçi Partili belediyelerinde geçen perşembe günü düzenlenen yerel seçimde belediye meclislerindeki çoğunluk muhafazakârların eline geçti... Londra’daki Hammersmith ve Fulham belediyelerine bakalım. Bu bölgelerdeki çocuk ölümleri ve suç oranı hiç düşmediği kadar düşmüştü. Toplu konut sayısında tarihin en büyük artışı görüldü, liselerdeki eğitim kalitesi arttı ve yaşlılara verilen hizmet ve çocuk merkezlerinin sayısı da arttırıldı. Ancak her şeye rağmen bu iki bölgedeki belediye meclislerinde çoğunluk Muhafazakâr Parti’nin eline geçti. Hatta belediye meclisinin başkanı olan Stephen Burke bile dışarıda kaldı.. mücadelesine devam edeceğini söylüyor. Yeniden yapılandırmak zor Ama sarsılmış bir partinin yeniden yapılandırılmasının hiç de kolay bir iş olmadığını gayet iyi biliyor. Burke, Blair’in etrafındakilerin Londra’daki yerel seçim sonuçlarının sadece tabandaki çabaları ve sonuçlarını yansıttığını söylediklerini duyunca sinirlenip ‘‘Bunu hangi cesaretle söylerler’’ demekten kendini alamıyor. Burke yıllardır sadık bir İşçi Partisi aske riydi ve şimdiye kadar Başbakan Tony Blair’in 2007 sonbaharına dek koltuğunda kalması gerektiğini savunuyordu. Ancak kararını değiştirdi ve başbakanın koltuğu çok daha erken bırakması gerektiğini savunuyor artık. İsyan onun ve önümüzdeki yıl mayıs ayında düzenlenecek seçimlerde başbakanın hesabına çalışmaya hazırlanan diğer İşçi Partililer için yeni bir şey. İşçi Partisi önümüzdeki yıl İskoçya Parlamentosu ve Galler’i kaybedebilir. Dün partinin yerel yönetim liderlerinin ulusal politika forumunda buluşmalarının ardından ilk kez şu mesaj verildi: Blair’le yola devam edersek genel seçimi kaybederiz. Bu küçük bir siyasi dalgalanma, kriz değil. İşçi Partisi’nin geleceğini tehlikeye sokabilecek çok şey var. Yoksulluk, nakit para karşılığı çıkar çevrelerinin adına soru yöneltenler, bazı bakanların ilişkisi olan şirketler... Bunlara bir de kötü yönetimi eklediğinizde sonuç ortada. Ulusal Sağlık Sistemi kavgası önümüzdeki iki yıl içinde daha da büyüyecek. Çünkü hastaneler kapanmaya devam ediyor. Seçmenler ortadaki bu kadar ekstra kaynağın nereye gittiğini sorduklarında ‘‘reform’’ yanıtı vermek yetersiz kalacak bundan böyle. İçişleri Bakanlığı da sessiz kalmayacaktır. Gerçek ya da doğru oradan çıkacak en ufak bir sansasyonel hikâye yasa ve düzenin kalmadığı intibaını uyandıracaktır. Olanların çoğunun temelinde Blair’in deneyimli bakanların iyi yönetiminin gerekliliğini umursamaması yatıyor. İyi hizmet verilemedi Çoğu kez uzmanlar gerekçe gösterilmeden bulundukları mevkilerden uzaklaştırıldı. Kendilerine hiç de uygun olmayan yeni görevlere getirildiler. Bu şartlar altında nasıl iyi hizmet verilmesi beklenebilirdi ki? Bütün bunlar üst yönetimin bakış açısında hiçbir değişiklik olmadığını gösteriyordu. Gordon Brown oluşmakta olan isyana destek verebilir. Partinin bugünkü durumundan onu suçlu tutanlar da var ancak Maliye Bakanı’nın yukarıda sıraladığım sorun ve hatalarda hiçbir sorumluluğu yoktur. Blair yandaşlarının saldırı planı hazır: Biri seçmenin bütün bir dönem için seçtiği bir lideri koltuğundan etmeye nasıl cesaret edebilir? Gordon’un tanklarını Blair’in çimlerinde yürütmeye başlamazsanız parti çok kötü durumlara düşecek. Daha iyisi veya daha kötüsü.. şu anki seçim Blair’le Brown ara sında olacak. Ve er ya da geç doğru seçim Brown’dur. Burada yöneltilmesi gereken tek soru şu: Blair bir süre daha koltuğunda kalırsa ne düzelecek? Kavga ve gerginlik partiyi ikiye bölecek. Blair’in imajı korkunç şekilde sarsılacak. İskoçya ve Galler kaybedilecek. Ve Blair’in liderlik koltuğunu bırakacağı kişi yine Brown olacak. Blair yandaşları bu felç olmuş durumu Brown’un başkanlık koltuğuna oturup yeni bir sayfa açmasına neden tercih ettiklerini açıklayamazlar. Brown en azından şu anda daha çok güvenilen bir isim. Blair’in yanındakiler rakiplerinin zaferinin engellenemez olduğunu bilmelerine rağmen neden partiye zarar verecek bir darbeyi beklediklerini anlamak mümkün değil. Bu işi ne kadar ertelerlerse durum o kadar kötü olacak. İşçi Partili milletvekilleri artık bu süren çatışmanın ani bir siyasi suikasttan daha iyi olup olmadığının kararını vermeliler. İşçi Partisi bu hırçın dalgaların altında batma tehlikesiyle karşı karşıya. Partinin iyiliğinden yana olan cankurtaranların sahneye çıkıp bu batışı engellemeleri gerekiyor. (The Guardian, İngiltere, 9 Mayıs) Putin’den, çocuk yapana para yardımı önerisi MASHA GESSEN azılarımız çarşamba öğleden sonra geleceğe bir yolculuk yaptı. Bu yolculuğa çıkmak için bütün yapmanız gereken televizyonu açıp Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ulusa sesleniş konuşmasını dinlemekti. Orta yaşın biraz üzerindeki bir devlet başkanı, binlerce dolarlık markalı bir takım elbise içinde, güzel bir salonda konuşuyordu. İlk beş saniye mikrofonun azizlik yapması dışında şovu iyi gitti Putin’in. Onu dikkatli dinlediyseniz 30 yıl öncesine gitmiş olmalısınız. Sanki yaşlı bir adam birkaç laf geveliyor ağzında ve söylediklerini kendi bile anlamıyor... Bir ara kamera Dimitri Kozak’a zumladı; bir zamanlar Putin’in, devlet başkanlığında potansiyel rakiplerinden biriydi. Şimdi ise Kuzey Kafkasya elçisi olarak sürgünde. Çok mutsuz olduğunu söylemeye bile gerek yok. Sonra ise Savunma Bakanı Sergey Ivanov çıktı sahneye. O da Putin’in tahtının veliahtı gibi görünüyor. Ivanov sevinçten gülümsüyor sürekli. Putin savunma bakanlığından sözü açarak ona atıfta bulundu ve Ivanov’un mutluluğunu perçinledi. Putin’in konuşmasında değindiği en önemli unsur Rusya’nın nüfusunun hızla azaldığıydı. Ülke her yıl 700 bin insanını kaybediyor verilere göre. Devlet Başkanı soruna çare olarak ölüm risklerinin azaltılmasını, makul göçmenlik politikası güdülmesini ve çocuk sahibi olmak isteyen kadınlara maddi yardımı içeren B bir dizi öneri sıraladı. Birçok Batılı ülkede doğum sayısı azalıyor. Ancak onlar nüfuslarını göçmenlere kucak açarak aynı seviyede tutmayı başarıyorlar. İlkine 50, ikinciye 100 dolar Ancak Putin, önerileri arasında en çok doğum yapacak olan kadınlara çocuk yardımı garantisi vermenin üzerinde duruyor. İlk çocuk için 50 dolar, ikinci çocuk için 100 dolar. Bu bir ara Sovyetler Birliği zamanında yapılan uygulamanın aynısı. 1980’lerde nüfusun artması için maddi yardım verilmişti bir süre. Bu nedenle birçok kadın ikinci çocuk yapma kararı almıştı. Sonra ABD’nin savunma harcamalarının Rusya’dan 25 kat fazla olduğunu vurguladı. Putin, ‘‘Bu, savunma uzmanlarının ‘Evimiz bizim kalemizdir’ AP dediği şeydir’’ dedi. Hiç korkunuz olmasın, Rusya’nın nükleer kapasitesi olan iki denizaltı var ve yeni stratejik nükleer silahlar üretmeyi planlıyor. Başka deyişle yeni silah savaşlarının başladığı deklare edildi. Başkanın konuşması günün anlam ve önemine, sarf ettiği sözlere uygun bir şekilde ulusal marşla bitti. Marşın müziği Sovyetler dönemine ait. Sözleri ise Komünist Parti ve Lenin’i anımsamak için yenilendi. Putin bunu belki biliyordur.. belki bilmiyordur. Gözlemciler onun marşa hiçbir zaman katılmadığını defterlerine not ettiler çoktan... (St. Petersburg Times, Rusya, 12 Mayıs) (Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ABD Başkanı Yardımcısı Dick Cheney’yle sohbet ediyor!) Eski komisyonun fazla etkin olamaması nedeniyle tüm umutlar yeni oluşturulan konseye bağlandı BM İnsan Hakları Konseyi’ne yetki verilmeli Y eni ve çok konuşulan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin üyeleri, salı günü New York’ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda belirlendi. Bu yeni BM yapılanmasına çok ümit bağlandı. Bu konseyin BM İnsan Hakları Komisyonu’ndan daha etkin ve bağlayıcı olması bekleniyor. Bu yeni yapılanmanın BM İnsan Hakları Komisyonu’nun başaramadığı işlerde başarılı olup olmayacağı konusunda yorum yapmak için çok erken. Şu anda sadece birçok çevrenin yaptığı gibi İnsan Hakları Konseyi’nin başarılı olacağını umabiliriz sadece. Yeni yapılanmanın başarılı olması için en önemli kriter, üyelerinin insan hakkı alanındaki karnelerinin iyi olması. Çünkü İnsan Hakları Komisyonu’na en sık yapılan en önemli eleşti ? Önemli olan BM nezdinde kurulan yeni insan hakları konseyinin eski komisyon gibi asi, kendi başına buyruk olmak yerine uysal bir tavırla davranması ve etkin, bağlayıcı olması için konseye gerekli yetkilerin verilmesi. ri, bazı üyelerinin insan hakkı ihlali yaptığına ilişkindi. Bir suçu işleyen biri aynı suçu başkası işlediğinde nasıl yargıç rolüne bürünebilir? Umutlanmak için neden var Yeni konseyin üyelerinin insan hakkı notlarının yüksek olduğu kanıtlanabilirse geleceğe umutlu bakmak için neden var demektir. Ancak bunun dışında yeniyi eskisinden ayıracak bir şey yok. Tabii adı dışında... Önemli olan yeni konseyin eski komisyon gibi asi, kendi başına buyruk olmak yerine uysal bir tavırla davranması ve etkin, bağlayıcı olması için konseye gerekli yetkilerin verilmesi. Yetkisi olmayan, aldığı kararları uygulayacak gücü olmayan bir kurumda yapılanların laftan öteye gitmediğini anımsatmaya gerek yok herhalde. Yeni oluşturulan konsey de sohbet kurumu olmaktan öteye gitmezse Birleşmiş Milletler’in insan hakları alanındaki tüm çabaları koca bir ‘‘hiç’’ten ibaret olacak. ABD’nin yeni konseye destek vermemiş olması, üye olmak istememesi, BM’nin yeni organının nüfuz ve etkinliğine gölge düşürebilir. Büyük güçlerin özellikle de Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerinin desteği çok gerekli ve önemli. Onların desteği olmayan kurumların işinin zor olduğunu geçmişteki deneyimlerimiz kanıtladı. Ancak her şeye rağmen karamsar olmamak gerekiyor. Yeni konseyin kuruluş aşamasından itibaren zayıf bir konsey olacağına dair bir korku var bazı çevrelerde. Çünkü önemli dünya güçleri birçok konuda karar aşamasına gelindiğinde uzlaşamıyorlar. Ama biz her şeye rağmen bu konseyin insan hakları konusunda başarılı olacağını umalım. Umarız BM bu kez herkesin yararına olacak şekilde belirlemiştir konseyin üyelerini. (Jordan Times, Ürdün, 10 Mayıs) CUMHURİYET 09 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear