26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 15 MAYIS 2006 PAZARTESİ 6 DİZİ Zorlama iddialarla dünyayı arkalarına alarak Türkiye’den toprak veya tazminat isteme amacındalar Ermenilerin Sevr’e dönüş özlemi O smanlı İmparatorluğu tarafından dönem koşullarında doğan bazı zorunluluklar nedeniyle 1915 yılında yürürlüğe konulan ‘‘Tehcir Kanunu (Sevkıyat Kanunu)’’ uygulamaları, Ermenilerce, özellikle yurtdışında, 1965 yılında başlamak ve izleyen yıllarda yoğunlaştırılmak suretiyle sözde ‘‘Genocide Katliam’’ olarak istismar edilmeye başlanmıştır. Sözde katliamın yapıldığı gün olarak sembolleştirilen 24 Nisan 1915 tarihinin yıldönümlerinde, 1973 yılına kadar bünyesinde Ermeni bulunan tüm ülkelerde, Türkiye aleyhinde Ermeni propaganda faaliyetlerinin sürekli olarak tırmanış gösterdiği gözlenmiştir. 1973’te ise Türkiye’nin ABD Los Angeles Başkonsolosu ile yardımcısını vahşice öldürerek düşmanlıklarını açıkça TC’ye yönelten Ermeniler, sonraki yıllarda, önce nisan aylarında ve giderek yılın bütününü kapsar şekilde geliştirdikleri yoğun etkinliklerle ülkemizden toprak ve tazminat isteklerini aralıksız tekrarlamışlardır. Türkiye aleyhindeki Ermeni faaliyetlerinin ana amacı: ‘‘Türkiye toprakları içinde bulunan ve tarihi Ermenistan olduğu iddia edilen bazı illerin bütününe, en azından 10 Ağustos 1920 tarihli Sevr Antlaşması’nda Ermenistan olarak belirlenen bölgeye sahip olmak veya bu toprakların geri verilmemesi halinde Türkiye’den tazminat almak’’ şeklinde özetlenebilir. Bu amaca varmak isteyen Ermeniler: Hıristiyan âleminde yeniden bir ‘‘acıma hissi’’ uyandırmak ve lider dev ERMENİ STRATEJİSİ İDEOLOJİK YÖNLERDEN: Ermeni tarihinin aydınlatılması, Ermeni örf, âdet ve kültürün yaşatılması, ‘‘Türk düşmanlığı’’nın, birleştirici unsur haline getirilmesi. SİYASİ YÖNLERDEN: Türkiye’den toprak talebi, Türkiye’den tazminat talebi. STRATEJİNİN TEMİNİ YÖNLERİNDEN: Dünya kamuoyunu etkilemek amacıyla Türkiye aleyhinde çok yönlü ve aralıksız propaganda, Uluslararası kuruluşlara başvurma, Türkiye aleyhinde teröre yönelme, şeklinde saptanmaktadır. DÜNYADA ERMENİ NÜFUSU Ermeniler, Ermenistan Cumhuriyeti dışına Diaspora, dışarıda yaşayan Ermenilere de ‘Diasporada yaşayan Ermeniler’ ismini vermişlerdir. 23 Eylül 1991 günü SSCB’den bağımsızlığına kavuşan Ermenistan Cumhuriyeti’nin yüzölçümü 29.800 km2, nüfusu 2.892.000’dir. Nüfus artışı, yıllık yüzde 0.3’tür. Ülke dağlık, toprakları verimsiz olduğundan, devamlı göç verdiğinden nüfus artmamakta, aksine eksilmektedir. Diasporada yaşayan Ermeni nüfusunun dağılımı ise muhtemelen şöyledir: ABD: 1.000.000, Rusya: 1.000.000, Fransa: 450.000, İran: 300.000, Lübnan: 250.000, Suriye: 60.000, Yunanistan: 25.000, Avustralya, Kanada, Brezilya, Mısır, Azerbaycan, Gürcistan vs. ülkeler olmak üzere toplam yaklaşık 7.5 milyondur. TÜRKİYE’DEN TOPRAK TALEBİ ? Türkiye aleyhindeki Ermeni faaliyetlerinin ana amacı, Türkiye toprakları içinde bulunan ve tarihi Ermenistan olduğu iddia edilen bazı illerin bütününe, en azından 10 Ağustos 1920 tarihli Sevr Antlaşması’nda Ermenistan olarak belirlenen bölgeye sahip olmak veya bu toprakların geri verilmemesi halinde Türkiye’den tazminat almak ye’nin bölünmesi açısından, karışıklıklar içerisinde bir ortam arzuladıklarından ve tüm zararlı akımların önemli rol oynayabileceğini umduklarından, ülkemiz aleyhinde etkinlikler gösteren bazı kişi ve kuruluşlarla da çoğu zaman işbirliği yapmaktadırlar. Ayrıca Türkiye’nin bazı dış ve iç siyasi sorunları, özellikle Kıbrıs ile Güneydoğu, Ermeniler tarafından sürekli istismar edilmiştir. Nitekim, 1974 Kıbrıs Barış Harekâ letler arasında süregelen Ortadoğu’ya ilişkin anlaşmazlıkların giderilmesinde ‘‘Bağımsız Ermenistan’’ın kurulması ile ‘‘politik denge unsuru’’ olabileceklerini dünya kamuoyuna aktarabilmek ve sorunlarını, uluslararası platformlara itebilmek gayreti içersine girmişlerdir. Nitekim, 20’nci yüzyılın sonlarında, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla bağımsızlıklarını elde etmişlerdir. Ermeniler, Türki tı’ndan sonra Kıbrıs konusunda, Rumlar tarafından öne sürülen politik isteklerin ve dünya kamuoyunda Türkiye ve Türklüğü küçük düşürücü propagandanın, Rum sempatizanı mihraklarca geliştirilen tahriklere dayalı olarak, diaspora Ermenilerince ortaya koyulduğu açıkça görülmüştür. Bu durum ise geliştirilen Türkiye karşıtı tarihi ‘‘Yunan Ermeni işbirliği’’nin kanıtı şeklinde değerlendirilmiştir. Fransa, Anadolu halkına zülmeden Ermenilere uluslararası arenada desteğini esirgemedi Tarihe dayanan işbirliği BD ve Rusya’dan sonra, diasporada en çok Ermeni barındıran ülke Fransa’dır. Avrupa’da Ermenilik etkinliklerinin en yoğun olduğu ülkedir. Fransa’nın, Ermeni etkinlikleri açısından taşıdığı önem ise tarihten kaynaklanmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu’nun gerileme döneminde ve 1. Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında, Fransa’nın ‘‘Hıristiyanlara baskı uygulanıyor’’ tezi doğrultusunda Ermenilere güleryüz gösterdiği ve Sevr Antlaşması’na kadar ise bir ‘‘Ermeni devleti kurma’’ çabalarına katkılarda bulunduğu bilinmektedir. 20. yüzyılın başlarında, Osmanlı Devleti’ni paylaşarak tamamen ortadan kaldırmayı hedefleyen Batılı devletler, 19. yüzyılın ikinci yarısında, misyonerlik etkinlikleri çerçevesinde, Ermeni Mezhep Birliği’nin (Gregoryen) parçalanmasına ve Katolik ile Protestan Ermeni kiliselerinin kurulmalarına neden olmuşlardır. Örneğin Çarlık Rusyası Gregoryen Ermenileri, Fransa Katolik Ermenileri, İngiltere ise Protestan Ermenileri desteklemişlerdir. Böylelikle, Ermeniler üzerinde etkili olup onları kontrol etmeye çalışmışlardır. Ancak İngiltere ve Fransa’nın esas gayeleri, diğer Müslüman milletlere örnek olabilecek, bağımsız bir Türkiye istememeleriydi. Nitekim tüm bu etkenlerden, Fransa, 1918’de oluşan ‘‘Ermenistan Cumhuriyeti Delegasyonu’’na, 1919 yılında ise Ermeni siyasi isteklerini sunmak üzere Paris ‘‘Versailles Barış Konferansı’’na kapılarını açan ülke olmuştur. ARİS BARIŞ KONFERANSI P 19141918 Birinci Dünya Sava . Dünya Savaşı’nın başlama tarihi olan 1939 yılında, Fransa’daki Ermeni kolonisinin durumlarına gelince: Azınlık bir Ermeni grubu, Fransız Komünist Partisi üyesiydi. Önemli bir diğer kesimi ise Taşnak yandaşı Ermeni FRA (Federation Revolutionnaire Armenienne Ermeni İhtilalci Federasyonu) örgütü mensubuydular. 2. Dünya Savaşı sırasında, Almanların Fransa’yı takriben 4 yıl süre ile işgal etmeleri üzerine, söz konusu Taşnaklar, işgalci Alman güçleri ile işbirliği yapmışlardır. Bunun amacı, muhtemel bir Alman Sovyet savaşında, Almanların, Sovyetler’i yenmesi ve Sovyet Ermenistanı’nın kurtarılmasıydı. Türkiye’den alınacak, sözde Batı Ermenistan ile birlikte Büyük Ermenistan kurulacaktı. Ancak bilindiği üzere, Almanya 2. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmış ve dolayısıyla bu düşünce gerçekleşmemiştir. Fransa’nın Alman işgalinden kurtuluşunu müteakip, işgal yıllarındaki tutumları nedeniyle Taşnaklar Fransızların gözünden düşmüştür. Bu nedenle 1945 yılında Taşnak taraftarı Schavarch Missakian’ın teşvikiyle Nor Seround (Yeni Nesil) isimli bir Taşnak örgütü daha kurulmuştur. Söz konusu örgüt, halen Fransa’da etkinlik gösteren en önemli Ermeni kuruluşlarından biridir. Büyük Ermenistan hayali 2 ‘VATAN’A DÖNÜŞ KAMPANYASI Diğer yandan, yine bu yıllarda Fransa’da, işgalci Almanları lanetleyen (Front National Armenien Ermeni Milli Cephesi) kurulmuştur. Ancak, kısa bir süre sonra Sovyetler, Paris’teki diplomatik misyonları vasıtasıyla söz konusu Ermeni Milli Cephesi’ne hulul ederek bu örgütü ve etkinliklerini desteklemeye yönelmişlerdir. 1945 yıllarından itibaren Taşnaklar’ın önemli bir kısmı anılan Cephe’ye üye olmaya başlamışlardır. Bu dönemde tüm Ermeniler, Sevr Antlaşması’nın çizdiği sınırlar içinde bir Ermenistan’ın yeniden kurulabileceğinin olasılığına inanmışlardır. Çünkü SSCB, Türkiye’den Kars ve Ardahan’ı istemekteydi. Tabii bu Ermenistan, bağımsız değil, Sevr sınırları içinde, SSCB’nin kontrolü altında ve otonom bir Ermenistan idi. Bu olasılık Ermeniler arasında birleşmeye neden olmuştur. Nitekim, Taşnaklar ve Komünistler bu dönemde birbirlerine yaklaşmışlardır. Yine bu tarihlerde, Ermeni Milli Cephesi’nin yayımlamayı düşündüğü (Jogovourth Halk) isimli gazeteyi Fransızlar yasaklamışlardır. Çünkü Cephe’nin etkinlikleri Fransız milli çıkarlarına ters düşmeye başlamıştır. Yine aynı dönemlerde, bu Cephe, Sovyetler’in, diasporadaki Ermenilerin, SSCB Ermenistanı’na dönmeleri için açtığı ‘‘Vatana Dönüş’’ kampanyası lehinde aktif bir rol oynamıştır. Ancak, zamanın Sovyet Dışişleri Bakanı Visinski, 24 Ekim 1947 günü BM’de yaptığı konuşmada Kars ve Ardahan hakkındaki Sovyet isteklerini yeniden tekrarlamış ve bu iki ilin, tarihi olarak Gürcistan’a ait olduğunu eklemiştir. Bu konuşma tüm Ermeniler üzerinde düş kırıklığı yaratmış ve Taşnak taraftarları Ermeni Milli Cephesi’nden ayrılmışlardır. Kısa bir süre sonra da Cephe dağılmıştır. A Mustafa Kemal ve arkadaşlarıyla görüşmesini sağladılar. Uzun toplantılar ve görüşmeler sonucu anlaşmaya varıldı. İmza konusu ise Sakarya Meydan Savaşı’ndan sonra gerçekleşti. Nitekim, 20 Ekim 1921’de imzalanan antlaşma gereği, Fransız işgali altındaki Türk toprakları, Misakı Milli sınırları içinde tamamen kurtarılmış, bu cephedeki güç ve kaynaklardan Batı Cephesi’nde yararlanmak sağlanmıştır. Bu antlaşmadan kısa bir süre sonra, güneydeki Fransız işgal bölgesi boşaltılmıştır. RMENİLER KAÇTI E Fransızlar ayrılmadan önce, işgal İşgalcilerden destek alıp Anadolu halkına katliamlarda bulunan Ermenilerden ele geçirilen silahlar. çekleştirmesi şartını ileri sürmüşlerdir. Halen Ermeni topraklarını işgal eden Türk hükümeti memurlarının, bu yerleri boşaltmak zorunda bırakılmaları, Halkın silahlarının toplanması, Katliamlara katılanların, halka saldırı ve yağmacılık yapanların cezalandırılmaları, Çapulcuların ve bozguncu göçer aşiretlerin bölgeden atılmaları, Sonradan getirilmiş Müslüman göçmenlerin bölgeden çıkartılmaları. Akabinde, 1920 yılında, Fransız orduları, üç tabur Ermeni askeri ile birlikte İskenderun’a çıkmışlardır. Söz konusu Ermeni askerleri, harekâta katılmadan önce Marsilya’da, gösterişli bir geçit töreni düzenlemişlerdir. Bu çıkarma sırasında, Fransızların müttefiki İngilizlerin askeri güçleri de bölgedeydiler. Fransız operasyonunun amacı, kendi himayeleri altında Kilikya bölgesinde, milli bir Ermeni yurdu kurmaktı. Fransız Yüksek Komiseri Georges Picot’nun çağrısı ile Suriye ve Mezopotamya’daki Ermeniler, bölgeye gelmeye başladılar. Fransız birliklerinin peşinden Ermeni askerleri de bu yerlere girip yerli ve diğer bölgelerden gelen Ermeniler ile birlikte Türklere eziyet ve işkence yaptılar. 20 Ekim 1920’de Maraş, İngilizler tarafından Fransızlara teslim edildi. 29 Ekim 1920 günü, Fransızlar, bünyesinde bir tabur, Ermeni askerinin de bulunduğu birlikleriyle Kilis’i işgal ettiler. İMAM’IN SÜTÇÜ BAŞLATTIĞI MÜCADELE şı’ndan müttefikleriyle birlikte yenik çıkan Osmanlı Devleti’nin parçalanması ve taksimi, İtilaf Devletleri arasında, savaşın sonlarına doğru karara bağlanmış ve uygulama şeklinin tespiti de Paris’te toplanan Barış Konferansı’na bırakılmıştır. Sözü geçen savaşta İtilaf orduları safında, Türk ordularına karşı mücadele ettiklerini ve kan döktüklerini öne süren Ermeniler, Osmanlı İmparatorluğu’nun mirasından yararlanmak ve Büyük Ermenistan’ı kurmak çabalarıyla Paris Barış Konferansı’nda sahneye çıkmışlardır. Nitekim 12 Şubat 1919’da, bu konferansa verdikleri bir muhtıra ile Büyük Ermenistan topraklarını belirtip, bunların 20 yıl süre ile bir güçlü devletin koruması altına alınmasını teklif ettikten sonra hami devletin şu hususları ger İşgalcilerin yaptıkları eziyetler, bölgedeki Türk halkını çileden çıkardı. Maraş’ta, Sütçü İmam isimli yaşlı bir kahraman, kadınlara sarkıntılık eden, erkekleri yaralayan birkaç azgın Ermeniyi tabancasıyla vurup kaçmış, böylelikle ilk mücadele başlamıştır. Bunun üzerine Fransızlar, Maraş’taki Ermenilere silah dağıttılar. Silahlı bu Ermeniler, Türklere eziyeti sürdürdüler. Maraşlıların şikâyetleri üzerine Fransızlar Ermeni birliklerini çekip, yerlerine Müslüman asker getireceklerini belirtmişlerdir. Gerçekten bir süre sonra Adana’dan, Cezayirli bir süvari kuvveti gelmişse de Ermeni askerleri geriye alınmamış, bunlar sadece kışladan dışarı salıverilmemekle yetinilmiştir. Bölgedeki Türk bayraklarının Fransızlar tarafından indirilmeleri ve bunu bir kısım Ermenilerin de yapmaları, yerli halkın karşı koymasına neden olmuştur. Bir süre sonra, İngilizler önce Urfa’yı, akabinde Antep’i Fransız kuvvetlerine devretmişlerdir. Fransız üniforması giydirilmiş Ermeniler de yine bu kuvvetler ile birlik teydiler. Bu sıralarda, Mustafa Kemal önderliğinde Türk halkı arasında bir Kurtuluş Savaşı’nın başlaması fikri oluşmuştu. Sıvas’taki ‘‘Heyeti Temsiliye’’ bir kısım genç subayları bu yöredeki halkı organize etmek üzere görevlendirmiştir. Türk kuvvetlerinin saldırıları, yerel halkın direnişleri ile istilacılar bölgede güç durumlarda kalmışlardır. Bu çatışmalar nedeniyle Cumhuriyet döneminde, söz konusu şehirlerin isimleri Kahramanmaraş, Şanlıurfa ve Gaziantep olarak değiştirilmiştir. RANSA İLE ANLAŞMA F Bu süreçte, 1914’ten beri sürdü regeldikleri savaşlar, Fransız halkını endişelendirmekteydi. Kilikya bölgesindeki savaş, Fransız maliyesine çok yük oluyordu. Parlamentolarında fikir ayrılıkları çıkmıştı. Ya masrafların azaltılması veya çekilinmesi tartışılmaya başlanmıştı. Türk ordusu ise Batı Cephesi’nde Yunan ordularına karşı harekâta geçmek için, diğer cephelerden kuvvet tasarruf etmek gereğini duyduğundan, her iki taraf da bu bölgede bir anlaşmanın yapılmasını düşünmüşlerdir. Fransızlar, Suriye dışında Anadolu topraklarının boşaltılmasını arzulamaktaydılar. Bu nedenle Türk dostu bilinen eski milletvekillerinden Franklin Bouillon’u Ankara’ya büyükelçi atayıp, sırasında bölge halkına birçok kötülükler yapmış olan Ermeniler de ülkeyi terk etmişlerdir. Osmanlı Devleti’nin bunalımlı son yıllarında ve 1915 olaylarını takiben Doğu ve Güneydoğu Anadolu topraklarındaki Ermeniler, önce Suriye ve Lübnan’a, Fransızların Çukurova’dan çekilmelerini takiben Fransız savaş gemileri ile Kıbrıs ve Mısır’a kaçmışlardır. Bunların bir kısmı ise daha sonraki yıllarda Fransa’ya göç etmişlerdir. İstilacı Fransızların Çukurova’dan ayrılmalarını takiben, bölgedeki Kilikya Kilisesi önce Halep’e, daha sonraları Beyrut yakınlarındaki Antelias’a nakledilmiştir. Bu kilise, eskiden de olduğu gibi, halen Ermeni kiliseleri içinde Türkiye aleyhinde yoğun çalışmalarda bulunmaktadır. Lübnan’da kalan Ermenilerin bir kısmı da 1970 yıllarındaki iç savaş nedeniyle ABD, Fransa, Avustralya gibi ülkelere kaçmışlardır. Çoğunluğu 1920’li yıllarda Fransa’ya göç eden söz konusu Ermeniler, bu ülkeye uyum için büyük gayret göstermişlerdir. Hıristiyan dininden olmaları işlerini kolaylaştırmıştır. Ayrıca çalışkanlıkları, becerileri, kendilerinden daha önce Fransa’ya yerleşmiş arkadaşlarının yardım ve dayanışmalarıyla başarılı olmuşlardır. Halen durumları çok iyidir. Varlıklı ve eğitimlidirler. Üst düzeydeki sosyoekonomik ve kültürel durumları ile Paris, Lyon, Marsilya gibi büyük kentlerde birçok etkinlikler yapabilmektedirler. Yahudi lobisinden sonra, Rum lobisi ile birlikte en güçlü lobi Ermenilerindir. Bu iyi yaşam koşulları nedeniyle anavatanlarına dönmemişlerdir. Sadece turistik geziler düzenlerler, akraba, eşdostlarını ziyaret edip geri gelirler. Ancak her fırsatta Ermenistan’a maddi ve manevi yardımlarda bulunurlar. YUNANİSTAN’IN DESTEĞİ 1950’li yıllarda, Fransa’daki Ermeniler, siyasi etkinliklerden çok kültürel çalışmalara yönelmişlerdir. Bundan amaç, Ermeni gelenek ve göreneklerini yaşatmak suretiyle, olası bir Ermeni asimilasyonunu önlemektir. Çünkü Fransız Ermenilerinin en korktukları husus asimile olmaktır. Nitekim, kültürel çalışmaların yoğunluğuna rağmen, halen birçok Ermeni, kimliklerini saklamakta ve Fransız olduklarını söylemektedirler. Tüm dünyada olduğu gibi Fransa’daki Ermenilik etkinlikleri de sözde katliamın 50. yıldönümü olan 24 Nisan 1965 tarihinden itibaren daha geniş boyutlar kazanmıştır. Bu durumun en önemli nedenlerinden birisi ise hiç şüphe yok ki bu tarihin Türk Yunan ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcı olmasıdır. Nitekim, Yunanistan, bu dönemden itibaren dünyadaki Ermeni etkinliklerinin destekleyicilerinden biri olmuştur. Birlikte günler ve gösteriler yapmaya başlamışlardır. Özellikle, Marsilya’daki Rum azınlığın, bu ilde, önemli sayıdaki Ermeni kolonisi ve kuruluşları ile Türkiye ve Türklük aleyhinde yaptıkları işbirliği dikkat çekici olmuştur. SÜRECEK CUMHURİYET 06 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear