26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Mozart’a kimse dokunamaz! D uruyor öyle. Omuzlarını hafif çekmiş, üşürmüş gibi bir hali var. Karlar üzerinde buz tutmuş. Üç metreye yakın boyu. Her görenin hoşuna gitmiyor, çoğu kişi onu böyle görünce öfkeleniyor. En çok da bu kentte yaşayan insanlar! Salzburg’un dar sokaklarından birinde yanınızdan geçene sorun: ‘‘Markus Lüppertz’in Mozart heykeline nereden gidilir?’’ diye. Adamın hemen suratı asılır. ‘‘Dehşet bir şey, görmenize hiç gerek yok!’’ der öfkeyle. Bir başkasının yanıtı da, ‘‘Rezalet, tam bir küstahlık!’’ olur. Bu modern bronz heykeli kentin tam göbeğine değil, kıyı köşe bir yere, Ursulinen Alanı’na koymuşlar. Bana kalırsa, Herbert von Karajan adını taşıyan ve otomobil parkını andıran alandan daha iyi bir yerde duruyor Salzburg’un bu ünlü çocuğu. Güzel biri değildi Mozart. Gözleri hafif patlak, çifte gerdanlı, cildi çiçek kurulu bu bozuğu, sürekli bir S A L Z B U R G arasına güzel kente. Euro yerden bir yere City Mozart huzursuzca ekspresine binip koşuşturan, kimi gelenler var, zaman hoppa, kimi Wolfgang Amadeus zaman duygulu yaşam Mozart Havaalanı’na sürdüren, yaşadığı AHMET ARPAD inenler de var. sürece çevresinin pek Amadeus Oteli’ni anlamadığı içine yeğleyenler çoğunlukla kapanık biriydi... 35 yıl, 10 ay Amerikalılar. Bizler de karlar ve 9 gün süren kısa yaşamının içindeki Bad Tölz, Tegernsee ve ardından kavramıştı insanlar Bechtesgaden’i arkada bırakıp, Mozart’ın yarattığı müziğin sınırın öte yanındaki bu kente dünyayı değiştirecek güçte günübirliğine yine bir uğrayalım olduğunu. Yaşamının üçte biri yollarda geçmişti. 10 yıl, 2 ay ve demiştik. Nereye bakarsanız karşınızda hep o! Bira kadeh ve 8 gün kentten kente, konserden bardaklarında, ‘‘Mozart forkonsere gidip durmuştu. Men’’ tıraş losyonlarında, Salzburglu’nun pek tişörtlerde, poşetlerde, beğenmediği o heykel, bence çantalarda, yuvarlak yaşamı yarım kalmış, çikolatalarda, pastalarda, düşünceleri karmakarışık, kemanı andıran özel yapım alıngan, fakat güçlü bu insanı sosislerde, sayısız şarapta, çok iyi anlatıyor. Bütün birada, sert içkide, yemek Avusturya, Mozart’ın 250. tabaklarında... Her yerde o yaşını kutluyor. En çok da gülümsüyor! Bütün dükkânlar, Salzburg! Yılbaşından bu yana lokantalar, barlar, kafelerde o turistler akmaya başlamış Salzach Nehri ile kayalık tepeler karşılıyor sizi! Salzburg bu yıl tam bir kültür turizmi yaşıyor. Operalar, konser ve sergi salonları, tiyatrolar, kiliseler, alanlar, galeriler Mozart’la içlidışlı... Kimler gelmiyor bu kente! Dünyaca ünlü, aklınıza gelen kim varsa Salzburg’da bu yıl. Mozarteum’da 5 Haziran saat 11’de Fazıl Say da Mozart sevenlerin karşısına çıkıyor. Kentin sokak ve alanlarını kocaman topları andıran, rengârenk yuvarlaklar doldurmuş. Mozart çikolatalarını anımsatan 80 adet top, 105 metre çapında. Bu sanat eserleri için sponsorların cebinden tam 700 bin Avro çıkmış! 17 Nisan’a kadar Salzburg’da, ardından da yıl sonuna dek Viyana’dan Stuttgart’a birçok Avrupa kentinde. Buraya kadar gelip de karşı kıyıya geçmemek, Kapuzinerberg’in yamaçlarına tırmanmamak olur mu? Mozart 18. yüzyılın ünlü Salzburglusu! 20. yüzyılın ünlüsü de tabii ki Stefan Zweig! Kapuzinerberg’in yamacındaki villasında eşi Friderike ile geçirdiği yıllardır Zweig’ı edebiyatta doruğa tırmandıran. En güzel eserlerini, kente ve Salzach’a yukarıdan bakan o iki katlı, ağaçlar arasına gizlenmiş bu villada yazmıştır. Az sonra yine aşağıda Linzer Sokağı’ndayız. Gabler birahanesinin penceresinde komponist Ferruccio Busoni’nin sözleri: ‘‘Mozart çok şey anlatır, fakat hiçbiri fazla değildir!’’ Mönchberg’in eteğindeki St. Peter Mezarlığı’nı da mutlaka görmek gerekir. Sanatçı ve bilim adamlarının mezar taşları bugün karlar altında. Mozart’ın kız kardeşi Nanerl, Haydn’ın küçük kardeşi Michael, Salzburg Katedrali’nin mimarı Solari bu çok romantik ve tarihi mezarlıkta. Salzburg 2006’da Mozart’la yatıp, Mozart’la kalkıyor. Kentli onu çok seviyor, kimseyi ona dokundurmuyor. Çünkü o, insanları birbirine bağlıyor. Sevilmez mi Mozart? www.ahmetarpad.de Tutsaklığın hüznü Tayland’ın Ratçaburi bölgesindeki bir üretme merkezinde 2 yıldır kafeste yaşayan 54 orangutan yakında özgürlüklerine kavuşacak. Tayland’a kaçak yollardan sokulan orangutanlar, 2 yıl önce Bangkok’taki bir parka yapılan polis baskınında bulunmuştu. Orangutanlar o günden beri kafeslerde yaşıyordu. Tayland, Endonezya ve Malezya arasındaki görüşmenin ardından maymunların, geldikleri ülke Endonezya’ya teslim edilmeleri kararlaştırıldı. Orangutanlar Endonezya ve Malezya’da yaşıyor. (Fotoğraf: AP) Yalnızlar kentinde Paskalya düşleri M ise çıldırtıcı bir şey! Özellikle kentin kasvetli ünih’te dükkân vitrinleri ile hafta sonlarında sinema salonları en akıllıca marketlerin rafları günlerden beri seçim. Eğer evde oturup TV kanallarında rengârenk boyanmış Paskalya gezinmekle birlikte, yarılanmış bir romana yumurtalarıyla tavşan çikolataların dalmak veya internette sörf yapmaktan hücumuna uğradı adeta. Ve nisan ayı hoşlanıyorsanız, o zaman mesele yok. Ancak yağmurlarla, sel korkularıyla sürüyor böyle günlerde en güzel seçeneklerden birisi, Almanya’da... Herkesin heyecanla, ayıla elde şemsiye ile kentin altını üstüne getirmek bayıla beklediği Paskalya tatilinin gelip ve değişik mekânlarda dinlenip etrafı çatmasına karşın hâlâ daha ne sözde ilkyazın gözlemlemektir... Her yerde tadı var ne de güneşli günlerin yaşlanmış Alman nüfusun yanı beklentisi içindeki insanların MÜNİH sıra, yabancıların artışıdır dikkati keyfi. Bahar günlerinin neşesini çeken. Eski yıllarda Münih ve sevincini bu ülkede doğru sokaklarında her 11 kişiden biri dürüst yaşamak maalesef çok zor! yabancı iken bu oran artıyor da O yüzden Paskalya tatilini fırsat artıyor. Afrikalı sığınmacılar, bilerek sırt çantasını yüklenip, Yugoslav göçmenler ve bizimkiler birkaç günlüğüne de olsa güneşli EROL ÖZKAN her yerdeler... Almanların nüfusu kıyılara kaçan kaçana... Münih ise ülkede giderek eriyor! Önceki Havaalanı ve tren istasyonundaki yıla oranla Almanya genelinde 31 bin hareketlilik ise olağanüstü. Herkes bir civarındaki bir eksilmeye kimse gözlerini yerlere gidiyor... Ucuz uçaklarla çiçekler kapamamalı. Şimdi nüfusun 1991’den bu içindeki Toscana’da şarap içerek felekten yana sürekli düşmesine ise sosyologlar birkaç gün çalmak, Madrid sokaklarını kaygıyla bakıp derin derin düşünüyorlar. arşınlamak ya da Paris’te ne var ne yok diye Hatta ve hatta böyle giderse 12 kuşak sonra gidip bakmak, o da olmazsa Yunan adalarına Alman ırkı diye bir ırk kalmayacağını birkaç saatte inivermek hiç de zor değil. belirten uzmanlar, ortalığı ayağa kaldırdılar. Ancak Paskalya tatilinde Münih’te kalmak Özellikle yaşlı Almanlar bu gerçekler karşısında apışıp kaldılar! Evet, giderek zorlaşan yaşam koşulları ve insanların topluca bencilleşmesi sonucu Alman kadınlar çocuk yapmak istemiyorlar. Hadise bu! Münih’te yaşayan çiftlerin ise yüzde 15’i çocuk sahibi imiş. Öte yandan Münih belediyesi sosyal daire başkanı Fredrich Graff ise, Münih’in giderek bekârların tercih ettiği bir kent haline dönüşütüğünü de belirtmişti geçenlerde... İşte son yıllarda ‘‘bekârlar şehri’’ olarak damgalanan bizim bu Münih, esasında bir yalnızlar kentidir de... Hele benim oturduğum semt ise tam merkez sayılmalı. Birkaç sene önce kentte tek başına yaşayan genç hatunların sayısı 350 bin civarında iken, bu sayı bugünlerde hayli artmışa benzer. Bugün küçücük dairelerinde, çatı katlarında yalnızlıklarını sürdüren ve Paskalya günlerinde ise ne yapacağını şaşıran binlerce insan var... Ve yalnızlıklar ise yaşamın acılı yüzü... Şimdi gelin de yağmur çiseleyen bir pazar ikindisinde, balkonda çiçeklerimi rebetiko tınılarıyla sularken, iki kadeh şarapla düşlerime nasıl da cila çekmeyeyim? Paskalya zamanları düşler vaktidir... Aşklar ve düşler... Hepsi bu! CUMHURİYET 10 CMYK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear