26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 9 ŞUBAT 2006 PERŞEMBE 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB 6 PB 5 PB 7 Y 4 Y 10 Y 8 Y 10 PB 7 K 4 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y 5 Y 6 Y 5 Y 6 K 2 K 2 K 1 K 3 PB 15 Parçalı bulutlu Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y 16 PB 15 Y 6 Y 11 Y 5 Y 7 K 1 K 4 K 1 Trabzon Ankara Erzurum Hakkari İzmir Antalya Ş.Urfa Adana Tüm yurt parçalı çok bulutlu, kıyı Ege, Doğu Karadeniz, İç Anadolu, Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Çanakkale, Afyon ve Kütahya çevreleri yağışlı geçecek. Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olmayacak. Doğu bölgelerimizde çığ tehlikesi devam edecek. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih K K K K K K K K K 1 7 0 5 6 2 2 2 4 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih K 3 K 5 PB 14 K 5 K 2 Y 7 Y 14 PB 15 K 4 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı PB 13 Y 25 K 4 Y 18 Y 9 PB 12 K 5 PB 17 Y 11 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada sından şöyle söz ediyor: ‘‘...Sen (RTE) bir servet beyanı vermişsin, bundan dolayı savcı dava açmış, ‘Doğru değil’ demiş. Bilirkişi de ‘Doğru değil’ demiş. O arada iktidar değişmiş, (AKP gelmiş) yeni bilirkişi kurulmuş. (Bu) Bilirkişi ‘Yok doğru’ demiş. Ona göre (mahkemeden) bir karar çıkmış ve o karar Yargıtay’a götürülmemiş...’’ Bu zikzaklı süreç ne anlama geliyor? Baykal’ın değerlendirmesi ilginç: ‘‘... (Ey Başbakan) Seninle ilgili, servet beyanını daha önce doğru yapmadığına ilişkin açılmış olan kamu davası o konudaki şüphe, şaibe, kuşku sağlıklı, ciddi işleyen bir yargı süreci sonucunda noktalanabilmiş değil.’’ ??? Eğri oturup doğru konuşursak; iktidar değişiyor, bilirkişi değişiyor ve değişen bilirkişinin mal bildiriminin doğru olduğunu kayıt altına alan raporuna göre mahkeme beraat kararı veriyor. RTE’yi aklayan, mal bildirimini doğrulayan bu karar Yargıtay’dan kaçırılıyor. Zemin zaman hâlâ 1994 öncesinden başlayarak RTE’nin servetini masaya yatırmaya olasılık tanımıyor. Oysa Cumhuriyet’teki haber, 1994’te İstanbul Belediye Başkanı olduktan hemen sonra verdiği mal bildirimine göre RTE’nin servetinin 11 yılda yaklaşık 9 kat arttığını gösteriyor. Yasanın yasaklayıcı maddesine sığınarak mal bildiriminde bulunmaktan kaçan, ne ki yasanın mal bildirimini açıklamayı kişinin verdiği kuruma yasakladığını, mal bildiriminde bulunanın dilerse açıklayabileceğini keşfeden RTE’yi içtenlikle kutlayanların son gün tutumlarına, yazılarına baktıkça.. servet sorunundaki kargaşa süreceğe benziyor. Bir başka uyutma girişimini gündeme getiriyor RTE: Söylediğine göre, sadece siyasetçiyi değil, kamusal sorumluluğu olan herkesi ‘‘kapsayacak biçimde bir yasa için’’ partisinde bazı kişiler hazırlık yapıyorlarmış. Bekleyelim, görelim. ??? RTE’nin mal bildirimi servetiyle ilgili gerçeklerin tümünü içeriyor mu, yoksa?.. Örneğin Sabah yazıyor: ‘‘Ailenin’’ Ülker dağıtıcılığı yapan şirketlerdeki hisselerini devrettikten sonra İstanbul Kısıklı’da satın aldığı aldı ise villalar mal bildiriminde yok! ‘‘RTE ve ailesinin birer milyon dolar değer biçilen bu villalardan toplam beş adet satın almayı düşündüğü öne sürülmüştü’’ diyor gazete. 5 villa? 6 bireyden oluşan ‘‘aileye’’ uygun. İki kıza iki, iki oğlana iki ve baba ile anaya bir villa! Ya etiket fiyatı 43 bin İsviçre Frangı (32 bin 250 dolar) YTL değeri 42 bin olan bir kol saati. Maaşının beş katını aştığı için yasa gereği bildirimde bulunması zorunlu. Açıklamada yok! Baykal, servet beyanında bulunan kişinin ‘‘gizli kasası olmaması, malvarlığının birilerinin üzerinde bulunmamasından’’ söz ederken acaba, villalar ve diğer gayrimenkuller üzerindeki bilinmeyenleri dikkate alarak mı konuştu? Hesabı verildikçe kısa sürede trilyonlara ulaşmak kolay! Santore’yi örgüt mü vurdu? Trabzon’da gözaltına alınan gencin, ‘Gençlik elden gidiyor’ diye sitem eden radikal dinci kesimlerce yönlendirildiği yolunda kuşkular artıyor MEHMET FARAÇ GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY TRABZON Katolik Kilisesi rahibi Andrea Santore’nin öldürülmesi olayının ardında organize bir yapı mı bulunuyor? PKK’nin bölgeye sızma çabaları, TAYAD’ın faaliyetleri, AKP’nin yerel seçimleri CHP’ye kaptırması ve misyonerlik faaliyetlerinin yoğunlaşması, tarikatların Trabzon’daki etkinliklerini arttırmasına yol açıyor. Liseli çocuğun bu yapıdan rahatsız olan ve ‘‘Gençlik elden gidiyor’’ diye sitem eden radikal dinci kesimlerce yönlendirildiği yolunda kuşkular artıyor. Santore cinayetine bir çocuğun duygusal tepkisi olarak bakılması sağlam bir mantığa dayanmıyor. Hz. Muhammet’in karikatürlerinin yayımlanmasına denk getirilen cinayetin, bölgedeki misyonerlik faaliyetlerine karşı bir gözdağı eylemi olabileceğini göz önünde bulundurmak gerekiyor. Ailesinden kopuk bir yaşam süren liseli çocuğun hem karikatürlere hem de misyonerlere tepki için ‘‘seçilmiş’’ bir eylemci olduğu artık daha fazla dillendiriliyor. Bölgedeki radikal çevrelerin misyoner faaliyetlerden kaynaklanan rahatsızlıkları, bazı tarikatların yayın organlarına çarpıcı biçimde yansıyor. Bu yazılara bakıldığında hem kışkır tıcı hem de tetikçi potansiyelini harekete geçirecek satırlara rastlanıyor. Özellikle Kadiri tarikatının yayın organlarında, AKP’li eski Belediye Başkanı Asım Aykan’ın Santa Maria Kilisesi’ni onarmasına tepki gösteriliyor. Bir köşe yazarı, kilisenin üst katına 20 kişilik ahşap karyolalar yerleştirildiğini, bölgedeki gençlere yönelik Hıristiyanlaştırma seanslarının yatılı olarak sürdürüldüğünü öne sürüyor. Kilisenin doğuşu!.. Olaya Katoliklerin penceresinden bakıldığında da benzer veriler ortaya çıkıyor. Vatikan’ın resmi yayın organı Osservatore Romano gazetesinin 23 Temmuz 2004 tarihli sayısındaki bir yazı da Trabzon’da radikal kesimleri rahatsız edecek gelişmeleri haber veriyor: ‘‘Görev alanı Karadeniz’den Akdeniz’e kadar geniş bir bölgeye yayılan Anadolu Apostolik Vikerliği’nin kuruluşunun 10. yılında ulaştığı hedefler dikkat çekicidir. Vikerlik, bazı yapıların inşası ile tadilatını gerçekleştirmekten öte, cemaatinin büyümesini sağlamıştır. Örneğin on yıl önce Trabzon’da, çoğu yabancı olan az sayıda Katolik bulunuyordu. Bugün bunların sayısı Rusya, Ukrayna ve Gürcistan’dan gelen Hı ristiyanlar sayesinde artmıştır. Hıristiyanlık hakkında bilgi almak isteyen Türkler kiliseyi ziyaret etmektedirler ve Trabzon’daki tarihi Latin mezarlığı bazı zorluklara rağmen restore edilmektedir. İşte bu nedenlerden dolayı, Trabzon Kilisesi’nin yeniden doğduğunu söylemek yanlış olmaz.’’ Trabzon cinayetinde şu sorular da yanıt arıyor: Bu eylemle Trabzon Kilisesi ve faaliyetlerinin çökertilmesi mi amaçlandı? Santore’yi vuran O.A. bu hedef için bölgedeki radikal dincilerin tuzağına mı düştü? Eylemin ardında azmettiriciler arandı mı? Daha önce tehdit aldığı belirlenen Santore’nin öldürülmesi eylemi kasıtlı olarak mı karikatür krizine denk getirildi? O.A. İstanbul’da 1520 Kasım 2003’te intihar saldırıları düzenleyen militanlar gibi internet üzerinden mi yönlendirildi? Trabzon’daki rahip cinayetine bir çocuğun ya da bir meczubun eylemi olarak bakanların, ‘‘Cinayet organize eylem mi’’ sorusu üzerinde çok dikkatli durması gerekiyor. ‘Benim karikatürümde mizah var’ ? Baştarafı 1. Sayfada SORUŞTURMA GENİŞLİYOR ‘Tepki’kuşkusu AHMET ŞEFİK TRABZON Trabzon Santa Maria Kilisesi Papazı Andrea Santore’nin öldürülmesiyle ilgili soruşturma, bütün olasılık ve iddialar değerlendirilerek sürdürülüyor. Olayda kullanılan ve O.A’nın ağabeyi A.A’ya it olduğu öne sürülen silahın, Avusturya menşeli, ‘‘hayalet silah’’ olarak nitelendirilen Glock marka operasyon silahı olduğu kesinleşti. Cinayetin, Hz. Muhammet’i terörist gibi gösteren karikatürlere yönelik bir tepki olarak işlendiği yolundaki savlar resmi olarak doğrulanmadı. Trabzon, yarın İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu başkanlığında yapılacak güvenlik zirvesine hazırlanıyor. Cinayetin, karikatüre duyulan tepkilerden işlendiği ve bir radikal İslamcı örgüt tarafından O.A’nın azmettirildiği iddiaları ise resmi çevrelerce doğrulanmadı. Ancak soruşturmada bu olasılığın da değerlendirildi öğrenildi. Trabzon Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, olayda kullanıldığı kesinleşen, O.A’nın evinde bulunduğu açıklanan ve daha sonra ağabeyi A.A’ya ait olduğu belirtilen ruhsatsız silahın, Avusturya yapımı, ‘‘hayalet silah’’ olarak nitelendirilen 9 mm. çapında Glock marka tabanca olduğunu bildirdi. Daha önce bir olayda kullanılmadığı belirtilen silahın A.A .tarafından kimden ve ne amaçla alındığı, O.A’nın bu silahı nasıl edindiği henüz açıklık kazanmadı. tarafından emsal gösterilmesine ilişkin olarak ‘‘Hiçbir benzerlik yok. Benim karikatürümde ne eleştiri ne de hakaret var. Sadece mizah söz konusu. Onların karikatüründe ise mizah yok, hakaret var’’ dedi. Dünyayı bir haftadan beri kasıp kavuran malum karikatür, Batılı meslektaşlarınıza göre ifade özgürlüğü, Müslümanlara göre ise İslama hakaret. Sizin görüşünüz ne? İfade özgürlüğünde ya da mizahta bir sınır var mı ya da olmalı mı? Selçuk: Karikatür Rönesans’la birlikte İtalya’da doğdu, İngiltere’de gelişti ve Fransa’ya da yayıldı. Önce portre şarj olarak başladı. Sonra değerli karikatürcüler sayesinde sanatlaşarak devrimler yaptı. Bir Aydınlanma sanatı karikatür. Sonunda grafikmizah deyimiyle anılmaya başladı. Bu alanda önemli sanatçılar yetişti. Buna paralel olarak fikir özgürlüğü de Avrupa’da alabildiğine genişledi. O nedenle Avrupa’da mizahta ve eleştiride sınır yok. İsa’ya ve Hıristiyanlığa hakaret sayılabilecek pek çok karikatür çiziliyor. Asker, bayrak ve milliyetçilikle dalga geçen karikatürler de çok yaygın. 17 Nisan 2004 Cumhuriyet Gazetesi Önce Batı’nın tutumunu sütuna yatıralım... Özellikle 11 Eylül olayından sonra hemen hemen tüm Batı’da terörle İslamı birleştiren toptancı bir yaklaşım içine girildi. Öyle ki Ortadoğu kökenli herkes potansiyel terörist muamelesi gördü. Bir dinle terörü yan yana getirmek, akıl kârı değil. Her şeyden önce o dinin samimi inananlarını karşınıza almak demek. Bu rakam 1.5 milyarın üzerindeyse olayın boyutu elbette daha da büyür. Burada iki unsur dikkati çekiyor: 1 Batı, İslamla terörü ayırmakta özen göstermedi. 2 Doğu, İslamla terörün birbirinden ayrılması için gerekli çabayı harcamadı. Hâlâ bu sancıyı çekiyoruz... Bunun sonucunda peygamberi de terör çizgisine dahil edip çıktılar. Hani insanın şunu diyesi geliyor: Terörist ilan etmedikleri bir Hz. Muhammet kalmıştı! ??? Gelelim Arap dünyasına... Burada da şöyle bir sözcük oyunu yapsak yeridir: Arap dünyası eşittir dün yası! 21. yüzyılı yakalamakta zorlanan Arap ve İslam dünyasının insanları, Irak’ta ABD cami bombalayınca ayağa kalkmıyor... Ülkeyi yönetenler Batı’yla işbirliği yapıp kaynakları dışarı aktarınca ayağa kalkmıyor... Devletin geliri artarken toplumun fakirleşmesi karşısında ayağa kalkmıyor... Ne zaman ayağa kalkıyor? Danimarka’da karikatürler yayımlanınca... Bu karikatürler yayımlandıktan ne kadar sonra ayağa kalkıyor? 23 ay sonra! Üstelik de birden ayağa kalkıyor. Farklı ülkelerden art arda ‘‘Batı’ya isyan’’ eylemlerinin haberleri geliyor. Bu durumda insanın aklına iki soru geliyor: 1 Bu eylemler için bir yerden düğmeye mi basıldı? 2 Eylemler bir planın parçası ya da ön provası mı? ??? Her iki soruya da evet yanıtı ağırlık kazanıyor. Biraz daha açmak gerekirse gelinen nokta medeniyetler çatışmasının provası mı? Hangi coğrafyadan, hangi konuda, hangi yoğunlukta tepki gelecek, sorusuna yanıt mı aranıyor? Örneğin Şam’da insanları galeyana getiren şu mesaj olmuştu: Danimarka’da Kuran yakmışlar! Biz bu tür provokasyonları tanıyoruz! Büyük gerginliğin bir karikatürler serisi sonrasında çıkması da işin karikatürize yanı! Televizyon yayınlarının sınır tanımadığı çağımızda pek çok İslam ülkesinde resim yasak! Yaşam biçimi de ülkelere göre değişiyor. Türkiye, Anadolu tipi bir Müslümanlığı yıllar içinde damıtıp yaşama geçirdi. Balkanlar’da daha farklı bir Müslümanlık var. Bosna savaşında şu tanımı bile duymuştum: Biz Müslüman ateistleriz! Onlar kimliklerini tanımlamak için Müslümanız diyorlardı ama, ateist olduklarını da saklamıyorlardı. Karikatürle başlayıp olağanüstü ciddileşen tartışma, iki gezegenin birbirine çarpması kadar etkin sonuçlar doğurabilir! Bir kez daha ortaya çıktı ki; mizah, çok ciddi bir iştir! ankcum?cumhuriyet.com.tr İTALYAN BAKAN CALDEROLI Haçlı seferi çağrısı Haber Merkezi İtalya’da Kuzey Birliği Milletvekili ve Reformlar Bakanı Roberto Calderoli, 16’ncı Papa Benediktus’un derhal harekete geçerek ‘‘İslam dünyasına karşı Haçlı Seferleri başlatması’’ çağrısında bulundu. Milliyet’in internet sitesinde yer alan habere göre Bakan Calderoli, ‘‘Hıristiyan dünyasının toplu bir İslam köktendinciliği tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını’’ savunarak Papa 16’ncı Benediktus’un tıpkı 5’inci Papa Pio ve 9’uncu Papa Inocencio’nun 16 ve 17’nci yüzyıllarda Viyana kapılarına dayanan Türkler ile Lepanto Savaşı sırasında yaptığı gibi tüm Hıristiyan âleminin toplu halde İslama karşı savaş vermesi gerektiğini öne sürdü. Habere göre, ‘‘İslam dünyasının, çizmeyi aşan hareketlerle Hıristiyanlara karşı savaş açtığını’’ iddia eden Bakan Caldoreli, ‘‘buna sessiz kalan Hıristiyanların harekete geçmemesi halinde ağır bir bedel ödeneceğini’’ savundu. Papa ‘barış’ dedi Roma Katolik Kilisesi’nin ruhani lideri Papa 16. Benediktus, Vatikan’da genel kabul törenindeki konuşmasında Trabzon’da silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren Katolik Papaz Andrea Santorenin ölümüne de değindi. Papa, ‘‘Rahip Santore’nin yaşamını feda etmesinin, dinler arası diyaloğa ve halklar arası barışa katkı olmasını diliyorum’’ diye konuştu. İfade özgürlüğü Ama kimse tepki göstermiyor. Bunlar ifade özgürlüğü olarak görülüyor. Hatta bizim anlatmaya çekineceğimiz derecede müstehcen karikatürler de çiziliyor. O kadar ağır ve müstehcen ki size anlatamıyorum. Zaten anlatsam da siz yazamazsınız. Mesela şuradaki kitaplardan birinde askerle ilgili bir karikatür var. Üniformalı bir subay, cinsel organı uzamış da uzamış, bayrak direği gibi havaya kalkmış ve ucunda Fransız bayrağı var, asker de subayın şeyinin ucundaki bayrağa selam veriyor. Bunu çizen de bir Fransız karikatürist. Böyle şeyler çiziliyor Avrupa’da. O kadar özgür oradaki karikatürcüler. Fakat İslam dünyasında heykel yasak, resim yasak, karikatür hepten yasak. Bize bütün bu sanatlar birkaç asır sonra gecikmeli olarak geliyor. Müslüman dünyasında güzel sanatların bu dalları yeni yeni gelişiyor. Halbuki Avrupa’da İsa’nın karikatürleri, resimleri, fıkralar serbest. Ama tabii insanların inancına saygı göstermek lazım. Hz. Muhammet 1400 yıl önce yaşamış bir peygamber. Onun zamanında terorizm mi vardı? Onu terörist olarak göstermek haksızlık. O zaman biz de ABD’nin emperyalizmini ve Müslüman kırımını İsa üzerinden eleştirip hiçbir günahı olmadığı halde onu terörist olarak çizelim. Doğru olur mu? İki bin yıl önce yaşamış İsa’nın ne ilgisi var günü Baba Hikmet A. serbest bırakıldı Trabzon polisi O.A. için cumhuriyet savcılığından bir gün ek gözaltı süresi alırken zanlının babası Hikmet A. serbest bırakıldı. Hikmet A, gazetecilere yaptığı açıklamada, cinayeti çocuğunun işlediğine inanmadığını belirterek oğlunun herhangi bir tarikat ve çeteyle ilgisi olmadığını söyledi. Oğlunun cinayeti para için işlediği yönündeki iddialarında doğru olmadığını kaydeden Hikmet A, ‘‘Bizim paraya ihtiyacımız yok. Ben zaten çocuğuma hergün 5 YTL harçlık veriyordum’’ dedi. Hikmet A, ergenlik çağına girdikten sonra oğlunun davranışlarında bazı sorunlar olduğunu tespit ettiğini, bu nedenle oğlunun yaklaşık 1 yıldır psikolojik yardım aldığını belirtti. Olayda bulunan silahın da evinde bulunmadığını öne süren Hikmet A, Çömlekçi Mahallesi’nde bir poşetin içinde bulduğu silahı polise kendisinin teslim ettiğini söyledi. müzdeki olaylarla? Danimarka gazetesi ortalığı karıştırmak için her şeyi yapıyor. Danimarka gazetesi, sizin İsa’yı çizdiğiniz bir karikatürünüzü emsal gösterdi.‘‘Bakın siz de İsa’yı çiziyorsunuz’’ dediler. Sizin İsa’lı karikatürünüzle Muhammet’i terörist gösteren karikatürünüz emsal olabilir mi? Olamaz. Çünkü benim karikatürümde hakaret ve eleştiri yok, sadece mizah var. Onların karikatüründe ise mizah yok, hakaret var. Bu gördüğünüz TV antenine gerilmiş İsa karikatürüm 1978 yılında Akşam gazetesinde basıldı. Sonra yurtdışında iki büyük kitapta yayımlandı. Ama benim karikatürlerimde ne hücum etmek, ne hakaret ne de eleştiri var. Danimarka’nın elinde olmayan, İsa’yı çizdiğim bir diğer karikatür ise 2004 yılında Cumhuriyet’te yayımlandı. Avrupa gazetelerinde iki yıl önce ‘‘İsa yeryüzünde dönüyor’’ diye bir haber çıkmıştı. Burada görüyorsunuz, İsa uçan daireye otostop yapıyor. Bunda da en ufak bir hakaret ya da eleştiri yok. Böyle değerlendirmek lazım bu karikatürleri. Danimarka gazetesi basit bir özür dileme ile bu konuyu kapatma yolunu neden seçmedi? Özür dilemezler. Sanmıyorum özür dileyeceklerini. Biraz ifade özgürlüğüne verdikleri önem, biraz da ortalığı karıştırma niyetleri nedeniyle özür dilemezler. Burada ifade özgürlüğü, ortalığı karıştırma amacının yanında biraz zayıf kalıyor bana göre. Ortalığın karışmasıyla ne gibi bir yarar sağlayacaklar? Müslümanların verecekleri tepkiyi az çok biliyorlardı. Bu sayede onların terörist olduklarını ispatlamak, Müslüman bir ülke olarak gördükleri Türkiye’ye AB kapılarını sımsıkı kapatmak, daha başka nedenler olabilir. Tepki görmedim Siz Danimarka’nın emsal olarak gösterdiği karikatür ile otostopçu İsa karikatürü nedeniyle Türkiye’deki Hıristiyanlardan bir tepki gördünüz mü? Hayır, görmedim. Fakat Hıristiyanların arasında, özellikle Katolikler içinde de radikaller var. Bu karikatürlerim Avrupa’da da yayımlandı, ancak oradaki Müslümanlardan da bir tepki almadım. Geçmiş yıllarda Hz. Ali ile ilgili karikatürler de çizdiniz. Bunlarla ilgili bir tepki aldınız mı? Aldım, ama olumlu tepkilerdi bunlar. Alevi yurttaşlarımız Hz. Ali ile ilgili bu karikatürleri çok beğendiklerini ifade ettiler. Birçok kişi bunun orijinalini ya da fotokopisini istedi. Bayram kartı olarak bastırıldı. Telefonlar ettiler, mektuplar yazdılar, övgülerini dile getirdiler. Bir karikatürist mesleğini icra ederken toplumdaki belli hassasiyetleri göz önünde bulundurmalı mı? Valla ben gözetiyorum. Önce ben kendimi sansür ediyorum. Henüz çalıştığım hiçbir gazeteden bana yönelik bir sansürle karşılaşmadım. Bir karikatü rü çizerken okurlarımdan gelebilecek tepkileri hesap ediyorum. Avrupa’da böyle bir hassasiyet yok. Aydınlanma Devrimi’ni, Rönesans’ı yaşamış bu ülkelerde eleştiri ve mizahın sınırı bize göre çok geniş. Bizde Aydınlanma Devrimi Atatürk’le birlikte gerçekleşti. Zaten Türk karikatürü ve mizahı da Atatürk’le birlikte gelişti. Ama İslam âleminde tek laik ülke Türkiye. O nedenle AB’ye girme teşebbüsü var. Ancak bu son olaylarla Türkiye’nin AB’ye girmesi her geçen gün biraz daha zorlaşıyor. Otosansür Sizin hiç tepki alma kaygısıyla çizmekten kendinizi alıkoyduğunuz karikatürleriniz oldu mu? Elbette. İnsan her şeyi çizmek istiyor tabii, ama ben kendi kendimi sansür ediyorum. Kafamdaki sansür olmasa çizmek istediğim çok şey var. 21. yüzyılda hâlâ karikatürlerin tartışılması, din tartışmaları çok garip geliyor. Dinler arasında diyalog toplantıları yapıyorlar, ama görünen o ki bunlar pek bir işe yaramamış. Karikatürleriniz yüzünden hapis ve işkenceye maruz kaldınız. Onun dışında bir tepkiyle karşılaştığınız oldu mu? Hayır, olmadı. Hapis yattım, işkence gördüm, kaburga kemiğim hâlâ kırıktır, dışarı fırlamış, ama bunun dışında okurdan ya da gazete yönetimlerinden bir tepki almadım. Kızılan karikatürlerim çok oldu. Tabii bunlar siyasi karikatürler. O yüzden zaten gözaltına alındım. 1. KOŞU: F: Yiğit (1), P: Altemur (2), PP: Gümüştekin (4), S: Hazarfen (5). 2.KOŞU:F: Ekinoks West (5), P: Receptionist (1), PP: French Girl (3), S: Always Joy (2). 3. KOŞU: F: Karuma (8), P: Arrogante (2), PP: Mountain Storm 11), S: Anna (1). 4. KOŞU: F: Cahide Sultan (1), P: Şerminim (7), PP: Narçiçeği (5), S: Dildade (3). 5. KOŞU: F: Barkod (7), P: Bagdadi (5), PP: Balak Baba (6), S: My Luck (3). 6. KOŞU: F: Hapry Mare (9), P: Romarin (15), PP: Riona (14), S: Dubai Pearly (5). 7. KOŞU: F: Wind Hunter (3), P: Sinyor SasALTILI GANYAN si (2), PP: Manali (5), S: Last Son (1). 8. KOŞU: F: Henoika 1 7 9 3 7 16 (7), P: Tiki Girl (17), PP: Sun Ba 4 5 15 17 10 (16), S: Pinenut (12). 9. KOŞU: 5 6 16 8 F: Karamel (16), P: Alemdar 3 3 5 (10), PP: Korkuthan (8), S:Öz(5). Günün İkilisi: 7. Ko2 129 117 geyiğit şu: 3/2. Çifte Bahis: 4. Çifte: 9/3. CUMHURİYET 08 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear