24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 4 ŞUBAT 2006 CUMARTESİ 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Geçen hafta Milliyet pazar ekinde yayımlanan soruşturmada okurlara popüler kültürün iyisi sunuldu SANATA BAKIŞ SELMİ ANDAK Mutlaka dinlememiz gerekiyor (!) BÜLENT ERGÜDEN Aydınlık Türkiye Serâ Tokay ile... Türkiye Cumhuriyeti’nde Atatürk’ün ‘‘kültür, sanat evrimi’’ yolunda müzik dünyamızda sayılı çağdaş, evrensel, çoksesli değişiklikler, yenilikler ve önemli uluslararası atılımlar gerçekleştiği yadsınamaz. Örneğin, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün önderliğinde özveriyle, içten katkısıyla ve orkestra şefi Serâ Tokay’ın olumlu çalışmaları ile kurulan Şişli Belediyesi Oda Orkestrası sanat yaşamımıza aydınlık getiriyor. Şişli Belediyesi Orkestrası’nın, şefi Serâ Tokay’ın yönetiminde gerçekleştirdiği konserler, İTÜ (İstanbul Teknik Üniversitesi) Vakfı Sosyal ve Kültürel Hizmetler Komitesi’nin de katılımı ile yapılıyor.. Konser yeri: İTÜ Mustafa Kemal Konferans Salonu, Maçka. İzlediğimiz konserin programı: R. Strauss ‘‘Nefesliler için Op. 7 Serenad’’, R. Wagner ‘‘Siegfried ve Tanrı’’, A. Dvorak ‘‘Op. 44 Re minör Serenad’’. Şişli Oda Orkestrası 4670 genç müzisyenden oluşmakta.. Formasyonu ise senfonik orkestra bünyesinden doğmuş. Müzikal repertuvarı, çoğun olarak romantik bestecilerinden 20. yüzyılın ilk yarısı dönemine ait. Orkestra şefi Serâ Tokay İstanbul doğumlu. Mimar bir ailenin kızı. Müzik eğitimini önce Fransız hükümetinin kendisine verdiği piyano bursuyla görmüş, sonra artistik kariyerini Orkestra Şefi ve felsefe öğrenimi ile sürdürmüş... Müzikal kariyerini dünya çapında müzik eğitimi merkezi olan Lausanne Yüksek Konservatuvarı Orkestra Şefiliği Bölümü’nde Herve Klopfenstein ile çalışarak geliştirmiş. Limoges Ulusal Konservatuvarı’nda profesör Alain Oirpy’nin asistanı olarak, doktorasını tamamlamış ve orkestra şefi olmuştur. Ayrıca, ünlü Macar orkestra şefi Janos Fürst’ün yakın desteği ve önerileri ile geliştirdiği tekniğiyle ise dünyanın genç orkestra şeflerinden Vsevolod Polonsky’nin benimsediği yalın Rus ekolü geleneğine bağlı kalmıştır. ??? Serâ Tokay’ın gerçek sanatçı kişiliğiyle, müzik alanında başarılar kazandığı ‘‘orkestra şefliği’’ kariyerinin yanı sıra önemli bir eğilimi de ‘‘felsefe’’ alanına olan içten bağlantısıdır. Bu bağlantı asla yanlış anlaşılmasın.. tam tersine müzikle bağlı, müzik ile iç içe bir bağdır. Şöyle ki, müzik yaratıcılarının düşünceleri, düşleri, dünyayı ve toplum ilişkilerini, barışı, dostluğu, sevgiyi müzikle algılamaları ve yarattıkları bestelerde, çaldıkları eserlerde yorumlamaları başlı başına felsefedir. Serâ Tokay, Paris’te Sorbonne Üniversitesi’nde tamamladığı felsefe eğitimini ‘‘fenomenoloji doktorası’’ ile güçlendirmiş olup bu konuda verdiği konferanslarla birlikte, ayrıca Türkçe ve Fransızca felsefe yazıları yayımlamaktadır. Müzikte şef ile orkestra elemanları arasında düşünce ve yorumlama ilişkisini aydınlatmak amacı yolunda diyalog kurduğu dünyaca tanınmış beyin bilimi uzmanlarından İtalyan Profesör Fadiga ile bu ilişkinin fizyolojik temellerini araştırmaktadır. Bu bilimsel araştırma Şişli Orkestrası ile Ferrara Üniversitesi Tıp Fakültesi arasında işbirliğiyle gerçekleştiriliyor. Şişli Belediyesi Senfoni Orkestrası genel müzik yönetmeni ve daimi şefi Serâ Tokay, Afganistan’ın Kâbil kentinde orkestra ile konser vermek üzere davet edilmiştir... Afganistan Kültür Bakanı tarafından ayrıca bir müzik okulu açması da isteniyor. Milliyet gazetesinin geçen haftaki pazar ekinde ‘Mutlaka Dinlemeniz Gerekiyor’ başlığıyla bir yazı yayımlandı. Müzisyen, müzik eleştirmeni, festival yöneticisi, yapımcı gibi bu konuda otorite oldukları düşünülen 10 kişiden, 10’ar parça ismi alınmış. Piyanist Güher Pekinel’inkiler bir kenara bırakılırsa, geriye kalan 90 parçanın tamamı popüler kültür alanından. Müzik elbette kişisel beğeniyi içerir, ancak burada sorun, çok fazla kişiselliğin, çeşitliliğin olmaması, günümüz aydın tiplemesinin popüler kültürün iyisinden anlayan şeklinde biçimlenmesi. Güher Pekinel’in seçkisi Mozart’ın Requiem’iyle başlamakta. (Benim için de tereddütsüz müzik tarihinin başyapıtı.) Seçkisinde caz piyanisti Bill Evans’ın albümlerini de öneren sanatçının, diğerleri içerisinde bir istisna oluşturduğu kesin. Pekinel’i diğerlerinden ayıran önemli bir özelliği de uluslararası kariyere sahip olması. Yazıda incelemek istediğim anlayış ise diğer dokuz yazarın seçkisinde yer alan 90 parçayla ilgili. Klasik müzik ve caza yer vermeyen müzik adamlarımız okurlara popüler kültürün iyisini sunuyor. Hotel California, Wish You Were Here gibi çok bilindik parçalar bilmeyenlere tavsiye edilmekte. Güneri Civaoğlu’nun ilk dinlenilmesi gereken parça olarak Samanyolu’nu önermesi oldukça ilginç. Türkiye’de müzik dinleme alışkanlığı olup (ya da olmayıp) bu parçayı bilmeyen bir kişi herhalde yoktur. ‘Acı var mı acı?’ GüherSüher Pekinel kardeşler. G üher Pekinel’in seçkisi Mozart’ın Requiem’iyle başlamakta. (Benim için de tereddütsüz müzik tarihinin başyapıtı.) Seçkisinde caz piyanisti Bill Evans’ın albümlerini de öneren sanatçının, diğerleri içerisinde bir istisna oluşturduğu kesin. Pekinel’i diğerlerinden ayıran önemli bir özelliği de uluslararası kariyere sahip olması. Yazıda incelemek istediğim anlayış ise diğer dokuz yazarın seçkisinde yer alan 90 parçayla ilgili. Çağdaşlık, insanlık adına duygu, düşünce ve becerilerin ulaştığı en ileri kültürel alanlarla ilgilidir. Bu alanlar doğal olarak, kesin bir biçimde tanımlanamaz. Ancak belirli bir ciddiyetle ve çabayla ulaşılabilecek bu kültürlerin ticaretle, popülariteyle pek ilgisi yoktur. Kuantum fiziği, görecelilik teorisi, evrim teorisi nasıl bilimdeki ulaşılmış önemli alanlardansa, Bach, Mozart, Debussy, Miles Davis de müzikte bu tarz uç noktalardır. Stravinsky’nin ‘Bahar Ayini’ni bilmeden çağdaş olabilmek oldukça zor. Burada önemli olan elitizm değil, farkındalıktır. Schubert’in en önemli şarkı dehası olduğunun fakında mısı nız? 20. yüzyılın başlarında dünyada olay olmuş Tamburi Cemil Bey’i ne kadar tanıyoruz? John Cage’in ‘4 dakika 33 saniye’ adlı, piyanistin sadece piyanonun kapağını açıp saatine bakarak parçayı süresinde tamamladığı eseri, müzik sanatında neleri değiştirdi? Çağdaşlık bu konularla ilgilidir. Müzik özünde tek bir şeydir ve popüler alanda da ortaya çıkabilir. Bazen kaliteli bir müzik popüler olabilir. Bu dediklerimde bir sorun olduğunu düşünmüyorum. 90 parçalık seçkinin sorunu popüler olanı önemsememek ya da anlamamak. Nietzsche’nin sanatların prensi olarak adlandırdığı müzik, önemini eğlendirme ve duygulandırma gibi özelliklerinden kazanmadı. Tersine soyutlaşabilmesi, saflaşabilmesi, doğaya en yakın sanat olabilmesi bu önemi getirdi. Müzik bir cesaret sanatıdır Bazı yazarlar ise yazdıkları arabesk içerikli bir notla parçalara gönderme yapmışlar. Haşmet Babaoğlu, Sezen Aksu’nun ‘Eskidendi Çok Eskiden’ şarkısına ‘canını acıttığı’ notunu eklemiş. Murat Beşer ise The Church’ün ‘Under the Milky Way’ şarkısını ‘boynu bükükler için en iyi reçete’ olarak nitelemekte. Türkiye’de müzik eleştirmenliği genelde müzik üzerine düşünce üretmek yerine, daha çok gurmelik şeklinde bir beğeni belirtme tarzındadır. Söz konusu müzikler biraz da reklamcılık teknikleriyle betimlenir, sıfatlanır. Parçalar hep bir şeyin bir şeyi olmak durumundadır. Türkiye’de gurmelik denildiğinde da mak zevkinde acılının yeri büyük. Haber sloganı olan ‘acı var mı acı’ müzik için de bir ölçüt olabilmekte. Çalgısal müziğin ilgi görmediği bu 90 parçalık seçkide, Türkçe ve İngilizce sözlülerin oranı bütüne çok yakın. Birkaç İspanyolca ve Fransızca parçanın olması yine de sevindirici. (!) Türk Sanat ve Halk müziklerinden öneri hiç yok. Türkiye’nin batısı dışındaki yönlerdeki ülkelerin müziklerinin önerilmesini beklemek, zaten hayal gücümüzü aşıyor. Çağdaşlaşmayı Batılılaşma gibi anlamak ne kadar çağdaşlık oluyor, üzerinde önemle durulması gereken bir konu. Eğer ‘Mutlaka dinlemeniz gereken 10 parçayı Neşet Ruacan’a, Fazıl Say’a, İdil Biret’e, Enis Batur’a sorsaydılar, yanıtlar çok farklı nitelikte olurdu. Ancak yazı ve seçilen 90 parça Türkiye’deki müzik anlayışını oldukça doğru yansıtıyor. Samanyolu, My Way, Love Story gibi parçalarla toplumun bir adım önünde olamazsınız. Ortaokul çocuklarının dinlediği şarkıları, 4050 yaşlarındaki, müzik konusunda söz sahibi olduğu düşünülen insanlar ciddi ciddi öneriyorlar. Postmodern denilen dönemin en önemli özelliklerinden olan gurmelik anlayışı, her alana olduğu gibi müziğe de bulaştı. En iyi 10 kebapçı, en iyi 10 şarap gibi en iyi 10 müzik parçası da önerilebiliniyor. Dünya 2006’yı Mozart yılı olarak kutluyor. Her ne kadar işin bir ticari boyutu olsa da bu önemli bir olay. Milos Forman’ın Amadeus adlı filmi Mozart kayıtlarının satışını bin kat arttırmış. Bu ivmeyle Mozart yılına ulaşılabildi. Türkiye insanı Mozart üzerine söylenen laflarla değil, onun müziğiyle ne kadar ilgili, bu çok önemli. İnsanlar, müziği kendilerine sunulan popüler reçetelerle değil, içine girerek öğrenebilirler. Rusya, Almanya, İsrail, Fransa gibi müziğin gelişkin olduğu ülkelerde çalgı çalma oranları çok yüksek. Müzik bir cesaret sanatıdır. Bu hem üretirken, hem de dinlerken geçerli. bulenterguden?yahoo.com Adıyla hep yaşayacak... Beşiktaş Belediyesi Levent Kültür Merkezi’ndeki sinema salonuna Onat Kutlar adı verilecek Kültür Servisi 31 Aralık 1994 tarihinde, The Marmara Oteli’nin kafeteryasına konulan bombanın patlaması sonucu yaşamını yitiren Onat Kutlar’ın adı, Levent Kültür Merkezi sinema salonuna veriliyor. Onat Kutlar adının, Beşiktaş Belediyesi’nin girişimleriyle Levent Kültür Merkezi Sinema Salonu’na verilecek olması nedeniyle 9 Şubat’ta bir gece düzenlenecek. Saat 19.30’da bir kokteylle başlayacak geceye Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal’ın yanı sıra Ferit Edgü, Genco Erkal, Erden Kıral, Hüseyin Baş ve Zeliha Berksoy konuşmacı olarak katılacak. Gecede Onat Kutlar anısına ‘‘Hakkâri’de Bir Mevsim’’ adlı filmin de gösterimi yapılacak. Gecede aynı zamanda Serkan Taycan’ın ‘‘Avrupa?’’ başlıklı sergisinin açılışı da gerçekleştirilecek. ‘‘Duvar’’ tasarısının devamı olarak gerçekleşen sergide, fotoğraf sanatçısı Serkan Taycan’ın daha önce 9. Uluslararası İstanbul Bienali Misafirperverlik Alanı’nda sergilenen düzenlemesi yer alıyor. Taycan, çalışmasında objektifini gençlere çevirmiş ve Avrupa’yı kısaca tanımlamalarını istemiş. Sergide yaşları 15 ile 29 arasında değişen, çeşitli mesleklerden 42 gencin sokakta çekilmiş portresiyle ‘‘Avrupa sizin için ne ifade ediyor’’ sorusuna verilmiş yanıtları yer alıyor. Sergi 9 Nisan’a kadar Levent Kültür Merkezi fuayesinde gezilebilecek. 6 ŞUBAT’TA ELHAMRA SAHNESİ’NDE SAAT 20.00’DE Ephesus Brass konseri... Kültür Servisi İzmir Devlet Opera ve Balesi (İZDOB) Orkestrası üyelerinden kurulu Ephesus Brass 6 Şubat saat 20.00’de İZDOB Elhamra Sahnesi’nde bir konser verecek. Beş üflemeli ve iki vurmalı çalgıdan kurulu topluluk, klasik, caz ve Latin müziğini bir programda buluşturuyor. Programda, çeşitli operalardan alınmış bölümler, senfonik yapıtlar, caz parçaları ve Latin müziği örnekleri yer alıyor. Ephesus Brass, trompet sanatçıları Ömür Gürlük ve Cemal Tilev, korno sanatçısı Cüneyt Deniz, trombon sanatçısı Galip Gümüş, tuba sanatçısı Kenan Gökkaya ile vurmalı saz sanatçıları Akgün Çavuş ve Ali Çetir’den oluşuyor. Çoksesli müzik kültürünü tanıtmak, sevdirmek ve ülke genelinde yaygınlaşmasına katkıda bulunmak amacıyla kurulan topluluk, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Gezici Sanat Otobüsü ile köylerde, kasabalarda, ilçelerde ve kentlerde okullara yönelik çok sayıda konser gerçekleştirdi. Uluslararası Bursa Festivali, Foça Festivali, Uluslararası Magosa Festivali’nin yanı sıra Güney Kore ve Japonya’ya turnelere giden ve İzmir Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde de konserler veren Ephesus Brass, zaman zaman halk türkülerimizden çokseslendirilmiş örnekler de sunuyor. SON KATILIM TARİHİ 30 HAZİRAN MitosBoyut Tiyatro Yayınları’ndan oyun yazma yarışması Kültür Servisi MitosBoyut Yayınları, tiyatro yayınlarına başlamasının 15. yılında, tiyatro yaşamına yeni oyunlar kazandırmak amacıyla, bundan sonra her yıl yinelenecek bir oyun yazma yarışması düzenliyor. Yeni ve genç yazarları oyun yazmaya özendirmek ve yazılan oyunları yayımlayarak topluma tanıtmak amacıyla düzenlenen yarışma, herkese açık. Tiyatro sanatında biçim arayışına yönelen yeni yazarların çalışmalarının değerlendirileceği yarışmada konu sınırlaması da yok. Oyunlar, son başvuru tarihine kadar hiçbir yerde yayımlanmamış, ödenekli veya profesyonel tiyatrolarda oynanmamış, yarışmalarda ödül almamış olacak. Behiç Ak, Metin Balay, Funda Özşener, Ragıp Yavuz ve Raşit Çelikezer’den oluşan seçici kurulun belirleyeceği üç oyun bir arada tek kitap halinde yayımlanacak. Oyunlar, 30 Haziran’a kadar, ‘‘Ağa Çırağı Sokak 7/2 Gümüşsuyu34037 İstanbul’’ adresine yazarın adı, adresi, kısa özgeçmişi ve telefon numaraları ile yollanacak. Yarışmanın sonuçları, 15 Ekim 2006’da açıklanacak. BUGÜN BAŞLIYOR Ergen’den senaryo yazım dersleri Kültür Servisi Dans, plastik sanatlar, güncel sanat gibi birkaç dalda etkinlik ve eğitim programları düzenlenen Kargart’ta, Kemal Kenan Ergen’in danışmanlığında bugünden (4 Şubat) başlayarak şubat sonuna kadar sürecek bir senaryo yazım atölyesi çalışması yapılacak. Ergen ve katılımcılar, birlikte yapacakları bu çalışmada, yeni bir ‘‘Hababam Sınıfı’’ senaryosu oluşturacaklar. Katılım için eğitim ya da yaşa ilişkin herhangi bir kısıtlamanın olmadığı bu atölye çalışmasında, ‘‘Komik nedir’’ sorusuna da bu çerçevede yanıt aranacak. (0 216 330 31 51) Harry Potter yine beyaz perdede ? Kültür Servisi Romanı ve filmi tüm dünyada büyük ilgi gören Harry Potter dizisinin beşinci kitabının filmi çekim önümüzdeki hafta başlayacak. ‘Harry Potter ve Zümrüdü Anka Yoldaşlığı’ adlı filmde de ilk dört film gibi üç ana karakteri Daniel Radcliffe, Emma Watson ve Rupert Grint canlandıracak. Filmin yönetmenliğini ise ilk kez bir Harry Potter filmini yönetecek olan İngiliz David Yates yapacak. ‘Vera Drake’ filminin yıldızı Imelda Staunton ise büyücü okulu Hogwarts’da, yeni Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersinin öğretmeni olarak rol alacak. Dizinin beşinci filmi ‘Harry Potter ve Zümrütü Anka Yoldaşlığı’nın 2007’de hazır olması bekleniyor. Dizinin ilk filmi ‘Harry Potter ve Felsefe Taşı’ 2001’de seyirciyle buluşmuştu. Dizi ‘Harry Potter ve Sırlar Odası’, ‘Harry Potter ve Azkaban Mahkumu’, ‘Harry Potter ve Ateş Kadehi’, ‘Harry Potter Melez Prens’ adlı filmlerle sürmüştü. CUMHURİYET 14 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear