28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3 ŞUBAT 2006 CUMA 6 HABERLER Başbakan’ın ülkesini pazarlamaktan söz ettiği bir dönemde TEKEL işçileri isyan ediyordu BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ ‘TEKEL vatandır, vatan satılmaz’ ÇETİN YİĞENOĞLU ADANA Fabrikanın demir kapısı gıcırtıyla açılırken bir tılsıma yol açtı ve bir gün önce ovayı terk eden inatçı yağmurun gölgesini yırtarcasına bir ölü zamanın kapısını araladı. İşçiler, Çukurova kışlarına özgü gri bir öğle sonrasındaydılar... Bahçedeki selvinin, yaşlı palmiyelerin altında öbek öbek oturuyorlardı... Bekliyorlardı... Beklentileriyle bir pazaryerindeymiş gibiydiler. Gerçi, burası da bir pazardı, ama o eski Adana’ya özgü, türü tükenmiş tarım emekçilerinin elcibaşılarını beklediği amele pazarlarıyla ilgisizdi. Daha çok, köyle birlikte satılığa çıkarılan bir maraba görüntüsü veriyorlardı... Ak bez pankartlara rengârenk yazılmış sloganlar kadar atılan sloganlar da insanı çekip alıyordu içine düştüğü yanılsamadan: ‘‘Yılgınlık yok, direniş var!’’ 1970’lerden bir slogan belleklerdeydi: ‘‘İşçiyiz, haklıyız, hakkımızı söke söke alırız...’’ İşçiler kararlıydılar... Bir gün patronu, bir başka gün sarı sendikanın başkanını rehin alıyorlardı... Kaç kış, kaç yaz geçirmişlerdi öylesine dirençli eylemlerle? Gün gelmiş, ancak manşetlerde yanıp sönmüş saman alevi etkisi kadar iz bırakmışlardı, bu belleksiz toplumda... Bu görüngü kadar, bu postköylü toplumun politika travestilerine tepki gibi atılan bir slogan bölüyor düşünceleri bu kez: ‘‘TEKEL vatandır, vatan satılmaz!’’ Şaşırtıcı... Başbakan’ın ülkesini pazarlamaktan söz ettiği bir dönemde şaşırtıcı... ‘‘TEKEL ’in ateşi AKP’yi yakacak...’’ İnanılır gibi değil... ‘‘Gün gelecek, devran dönecek AKP halka hesap verecek...’’ Ateşli sloganlar bir koro disiplininde peş peşe patlıyor? İyi de bu slogan korosunun sesi bir tuhaf... İlkin, ince bir kadın sesi; koloratür soprano izlenimi verse de daha çok çocuk sesine benziyor... TEKEL Adana Sigara Fabrikası, Adana’da büyük sanayi kuruluşlarının sonuncusu... TEKEL, bir Cumhuriyet kazanımı olarak da son büyük kuruluş... TEKEL işçisi bunun bilincinde. Onlar için de son kale burası... Okurlara Kavuşurken... Okurlardan uzakta çetin bir ay geçirdim. Sağlık sorunlarının getirip soktuğu dar ve ince bir yolda yürüdüm ve bir iki ameliyatla yakayı sıyırdım. Sağlık nimetinin kadrini insan bu tür bir sınavın sonunda farkedebiliyor, ben de böyle öğrendim. Özetle kurtuldum: Oh be, dünya varmış! Kanunî Sultan Süleyman, cihan padişahı, o unutulmaz ünlü dizelerinde iki değerin altını çizer: Halk arasında ‘‘muteber’’ şey diye devleti görür; ama insanlar için en büyük nimet, ‘‘bir nefes sıhhat’’tir. Yaşam, ikisinin de uzağında yürümüyor. Ya gazeteci için okurlardan uzak kalmak? Her sabah, daktiloya kâğıdı geçirip günlük yazısını yazıp ortaya koymak, gazeteci için bir ‘‘olup olmamak’’ sorununa dönüşür. Benim gibi haftada bir yazı çıkaran, çıkarabilen gazeteci için de öyledir. On üç yıldır hiç aksatmadım; ilk kez, zorunlu nedenlerden dolayı bir ay uzakta kalmak, beni ayakta tutan gücün kaynağını apaçık ortaya koydu. Okurlardan uzakta yaşayamam! Ayrıca, verdiğimiz kavganın yansıdığı gerçek şu: Cumhuriyet gazetesi, yazarları ve okurları bir ‘‘bütün’’dür. Yaşanan an ne olursa olsun, o bütünü duyumsuyorsunuz ve yaşıyorsunuz. ? Kaldığım hastane, Halk Hastanesi (Hôpital civil), Strasbourg’un en eski ve köklü hastanesidir. Yüzyıllardan sürüp geliyor. Dolaşmayı istediğinizde birkaç saatte tüketebileceğiniz dev bir mahallede, bir semtte, işte o sürüp gelen yüzyılları, başta mimarilerden hemen farkediyorsunuz. Fransız, mimariye saygılıdır; yıkmaz, korur. Her devir, her dönem, kendi mimarisini dikerken, tıp, yürüyen teknik ve yöntemini de hepsine dayatmıştır. Gerçekten bir şaheserdir Halk Hastanesi. Soracaksınız, bana verdiği hizmet karşılığında ne ödedim? Tek bir kuruş bile harcamadım! Bizim yobaz liberalin şaşıracağı, bu arada hayıflanacağı bir olay olarak, Fransa’da ‘‘sosyal devlet’’ sürüyor. Özellikle de, bireylerin sağlık hakkını korurken... Tabii, ‘‘muhafazakârlıkla uyutup liberallikle soymak’’ uygulaması, Fransa’da da alıp yürümüştür; bu arada halkın sağlığını sömürme de söz konusudur bireysel çıkarlar alanında. Ne var ki, Fransa, devlet olarak direniyor. İşçi, memur, ne meslekten olursa olsun tüm yurttaşların sağlığı, devletin kefaleti altındadır. Ayrıca, Strasbourg’un dahil olduğu Alzaz bölgesi halkı kimi ayrıcalıklarla donanmıştır. İşte ben, vaktiyle Strasbourg’da Marc Bloch Üniversitesi’nde profesörlük etmiş bir kişi olarak; yanımda bir işçi ya da halk katından bir başkası ile birlikte, bozulan sağlığımızı kazanmak üzere, bütün çağdaş imkânlarla donanmış Halk Hastanesi’ne başvurduk; hemen alındık, sağlığımıza tekrar kavuşarak evlerimize döndük. Karşılığında da, tek kuruş ödemedik! Fransa’nın çağdaşlıktan bir anladığı da bu! Türkiye böyle değilse, ona da bunu kazandırmalıyız! ? Ayrıca hatırlatmalı: Ülkemiz, kahredici çelişkiler içinde. Kabaran yoksul kitleye, gitgide çoğalan işsiz milyonlar eklenmiştir. Ekonominin sürekli büyüdüğü haberleri bu insanları doyurmuyor; aksayan bir şey var. Bir de, aşırı nüfus artışı ve köylerden kentlere akan denetimsiz göç, halkı tedirgin ediyor. Ve halk oyalanıyor. Türkiye’yi kurtaracak olan da, plan ve yöntemdir; ikisinin de temelindeki, ilerici bir dünya görüşü ve felsefe. Bilmiyorum anlatabildim mi? Direnişin son kalesi TEKEL Bu bilinçle direniyorlar. İşçilerle konuşuyoruz.... Öncelik kadın işçilerde... Hepsi de medyatik terörün virütik etkisindeki bir toplumla hiç ilgileri yokmuş gibiler. Örneğin, kreş öğretmeni Leyla Şahan... Bu çocuklarla konuşurken yüzüne yayılan gülümsemenin, sorumuz üzerine yok oluvermesinden de belli. Kaşlarını çatarak konuşmaya başladığında, sesinde saldırgan bir hava vardı: ‘‘Adana konuşmasında ‘Vatandaşımın simit alacak parası yok’ diyen Tayyip Erdoğan’dan etkilenmiştim. Böylece oyumu AKP’ye verdim. Şu an yaptığı iş, işi olanı işsiz, aşı olanı aşsız bırakmak... Şu TEKEL ’in yüzde 65’i AKP’ye oy verdi. Bu halk üçlü koalisyonu sandığa gömdü. Şüpheniz olmasın AKP’yi de gömecek.’’ Eylem çadırındayız... Açlık grevi için hazırlanmış çadır. Belki, bu satırlar yayımlandığında işçiler burada ölüme yatmış olacaklar. Dörtbeş yaşlarında işçi çocukları bunlar. Daha küçükler de var aralarında. Emekleyenler, yürümeye yeni başlayanlar anne ve babalarına destek veriyor. Herkes susmuştu Bir sessizlik çöktü Ayşe Kılıç, düş kırıklığına uğramışlar gibi gözlerini kısarak ‘‘AKP’den çok farklı şeyler bekleyerek oy verdik, ama bu duruma düştük’’ diye ekledi. Gülüzar Kabağak, kendinden emin bir gülümsemeyle, ‘‘Tayyip Erdoğan, ‘ben gelişerek değiştim’ diyerek söze girdi, keşke biraz da milli duyguları gelişseydi.’’ Suna Doğucu’nun kalp çarpıntısı sesinde pırpırlanıyordu. Kesik kesik konuşarak söylediklerini duyunca ürperdim. Doğucu, az önce konuştuğumuz kreş çocuklarını göstererek, ‘‘Ben de bir fabrika kreşinde büyüdüm’’ dedi, ‘‘Annem Milli Mensucat işçisiydi. Annem direnirken, eylem yaparken ben kreşteydim. Annemin elindeki ekmek alınarak ben mağdur edildim. Şimdi, benim elimdeki ekmeği alarak çocuklarımı mağdur etmek istiyorlar.’’ Erkek işçilerden önce, 11 yaşında iki çocukla konuştuk. Biri Berna Namal. Kaygı bürümüş gözleri dolu dolu, babasının zaten işsiz olduğunu, TEKEL kapanır ve annesi de işsiz kalırsa astım hastası kardeşini yitirmekten korktuğunu söyledi. On bir çocuklu bir aileye mensup Okan Kuru ise aç kalmaktan korktuğunu belirtti. Erkek işçilerse öznel sorunlardan çok, siyasi mesajlar verdiler. Gergin görünen Halil Özdemir, gözlerini hırsla kısarak ‘‘Bu fabrikaların kapatılması Türkiye’yi dışa bağımlı kılma operasyonunun bir parçası. Bunun vebali de, günahı da AKP’lilerin. Adana’nın 9 AKP milletvekilinin’’ diye konuştu. Recai Karacaoğlan, ‘‘Bu gaflet uykusundan acaba ne zaman uyanacaklar’’ diyerek araya girdi. Coşkun Doğan’ın gizemli bir gülüş ve kendine özgü bir vurguyla söylediği şu sözler söyleşiye renk katarken abartılı kahkahaları da ateşledi: ‘‘TEKEL üretiyor. Üreten bir kurum olan TEKEL ’i neden kapatıyorlar? Maliye, Sağlık ve Çalışma bakanlıklarıyla Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nı kapatsınlar. Çünkü onlar üretmiyor, cepten yiyor ve sadece tüketiyorlar.’’ Arkadaşlarına destek için gelen emekli işçi Halil Gelgör ise sözcükleri eze eze, ‘‘Bu fabrikayı biz etimizle, dişimizle, tırnağımızla kurduk, soygunculara yedirmeyiz” dedi. Bu sırada bir anons böldü söyleşiyi: ‘‘Tüm erkek arkadaşlar yemekhaneye!..’’ AKP’nin uyguladığı politika 200 bin çiftçi ailesini işsiz bıraktı T irajikomik öykünün kronolojik gelişimi şöyle: Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) ‘‘zarar ettiği, ayrıca İstanbul, Samsun ve Tokat sigara fabrikalarının satışını engellediği’’ gerekçesiyle 24.11.2005’te Adana, Malatya ve Bitlis sigara fabrikalarını kapatma kararı aldı. Kararın gerekçesinde, ayrıca kapatılacak fabrikalarda üretilen Maltepe ve Samsun sigaralarının pazar payındaki düşme de vardı. Oysa gerçek hiç de böyle değildi. Kapatma kararı alınan üç fabrikada tamamıyla yerli tütün işlendiğini bilmek gerekiyor; İstanbul, Samsun ve Tokat fabrikalarında ise yüzde 80 oranında ithal tütün. Yani bu, sadece Adanalı 700, bir o kadar da Malatyalı işçinin sorunu değil. Bu aynı zamanda yüzbinlerce tütün üreticisi ailenin aşekmek sorunu. Nitekim, 2000 yılında 580 bin çiftçi ailesi tütün üretirken AKP’nin uyguladığı politika sonucu yaklaşık 200 bin çiftçi ailesi tütün üretimini bıraktı. Çok değil, on yıl önce kurumlar vergisi rekortmeni olan, 500 Türk firması içinde ön sıralarda yer alan, kamuya en fazla kaynak aktaran TEKEL, acaba nasıl olmuştu da bu kadar kısa süre içinde, ÖİB programına alınır alınmaz yüzde 70’lerde olan pazar payını yüzde 23’lere düşürmüştü? Tek Gıdaİş Sendikası’nca Başbakanlık’a sunulan raporda bu konu şöyle açıklanıyor: ‘‘TEKEL ürünlerinin pazar paylarının azalması ÖTV miktarın da 27 Temmuz 2005 tarihinde yapılan değişiklikle meydana gelmiştir. Bu düzenlemelerle en çok etkilenen Maltepe ve Samsun sigaraları olmuştur. Çünkü, 4.500.000.TL bedelle satılan Marlboro sigarası paket başına ÖTV değeri 1.200.000.TL iken, 1.900.000.TL bedelle satılan Maltepe ve Samsun sigaralarından da paket başına 200.000.TL ÖTV alınmaktadır.’’ Kuzey Irak üretimi Türk sigaraları ‘Şeker yiyemeyiz’ Dikkat kesildiğimizi gören Tek Gıdaİş 1 No’lu Şube Başkanı Cafer Yaşar, sloganların kreşten geldiğini söylüyor. Kreşe yöneliyoruz hemen. Eylemci çocuklar, arkadaşımız Vural Köse, fotoğraf makinesinin flaşını patlattıkça daha bir coşkulu atıyorlar sloganları: ‘‘İş, ekmek yoksa barış da yok...’’ Dörtbeş yaşlarında işçi çocukları bunlar. Daha küçükler de var aralarında. Emekleyenler, yürümeye yeni başlayanlar... Öne çıkan üçüyle konuştuk. Önce Melek Yıldız’ın kızı Açelya’ya sorduk: ‘‘Neden eylem yapıyorsunuz?’’ Çiçek gibi bakarak: ‘‘Fabrika kapanırsa annem çalışamaz. Annem çalışamazsa ailemiz ekmeksiz kalır...’’ Kevser’e (Hafize Dönmezer’in kızı) döndük: ‘‘Süt içemeyiz.’’ Seda Çavuşköy’ün afacanı Salih koydu noktayı: ‘‘Şeker yiyemeyiz...’’ Kanımız ozanın dizeleriyle tutuşurken ayrıldık çocukların yanlarından... Az ötede, ‘‘Çocukların’’ dedi, kreş öğretmeni Leyla Şahan, ‘‘psikolojisini çok olumsuz etkiledi bu yaşadıklarımız...’’ ‘‘Örneğin?’’ ‘‘Örneğin, benim çocuk, geçen akşam televizyonda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı görünce, ‘Anne, babamı döven bu adam mı’ diye sordu.’’ Gerçekten de, neydi çocukların psikolojisini bozan, yüzlerce insanı huzursuz eden, isyan ettiren, eyleme iten? Tek Gıdaİş Sendikası Güney Anadolu Şube Başkanı Gürsel Diliçıkık, TEKEL’in pazar payını yitirmesinde tek sorumlunun ÖİB olduğunu söylüyor ve ‘‘ÖİB’nin asli işlevi kamu işletmeleri cellatlığı mı’’ diye soruyor. Haydi, ÖTV’yi ‘‘devletin soru işaretli menfaatları’’ndan sayalım. Gümrük Müsteşarlığı’na bağlı Teftiş Kurulu Başkanlığı, TEKEL ekspertizleri ve MİT’in ortaklaşa düzenleyerek Maliye Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’ne verdikleri rapora ne dersiniz? Lütfen, önce okuyun: ‘‘Kuzey Irak’ta, TEKEL ’e ait Samsun 216, Tekel 2000, 2001, Maltepe ve Samsun sigaralarının sahtesini üreten iki fabrika ve birçok sigara üretim atölyelerinin mevcut olduğu belirtilmiştir. Bu sigaralar bavul ticareti ile yurda sokulmakta, 1.903.50 YTL arasında satılan TEKEL ürünlerinin sahtesini piyasaya 2550 yeni kuruş arasında fiyata satın alarak gerçek fiyatın 1/3’üne piyasaya sürülmektedir. Bu sebeple Güney Anadolu bölgesinde ortalama yüzde 70, Şırnak ilimizde ise yüzde 90 oranında pazar payımız azalmıştır. Maliyeti düşük, getirisi yüksek ve cezası yok denecek kadar az olan kaçak ve sahte sigaraların yurda sokulduğu bir başka yer ise Mersin Serbest Bölgesi’dir. Serbest bölgede paravan şirket aracılığıyla Kuzey Irak’ta sigara üretmek için malzeme gönderilmekte ve gelen kaçak sigaralar sahte beyannamelerle yurda sokulmaktadır. Bu yollarla yılda yaklaşık bir milyar paket sigara yurda sokulmakta ve devletin 2.5 milyar dolar vergi kaybına seTEKEL, emeklisiyle, emekçisiyle eş ve çocuklarıyla tek beden oldu. bep olmaktadır.’’ EYLEME DESTEK BÜYÜYOR TEKEL protestoları yayılıyor Haber Merkezi TEKEL’in Adana ve Malatya fabrikalarının kapatılması kararına karşı bu fabrikalardaki işçilerin 1 aydan fazla bir süredir sürdürdüğü işyerini terk etmeme eylemine destek çığ gibi büyüyor. İSTANBUL Kadıköy İskelesi’nden KadıköyEminönü seferini yapan vapura binen Türkiye Tütün, Müskirat, Gıda ve Yardımcı İşçileri Sendikası (Tek Gıdaİş) üyesi yaklaşık 40 kişilik grup, yolculuk boyunca TEKEL ’in özelleştirilmesini ve Adana ile Malatya sigara fabrikalarının kapatılmasını sloganlar atarak protesto etti. Vapurdan indikten sonra slogan atmaya başlayan grup ile dağılmalarını isteyen polisler arasında arbede yaşandı. Bu sırada gruptan 7 kişi, polislerce gözaltına alındı. İZMİR İzmir’in Çiğli ilçesindeki TEKEL Balatçık Yaş Tütün İşletmeleri işçileri, düzenledikleri yürüyüşle Tek Gıdaİş Sendikası Ege Bölge Şubesi öncülüğünde fabrika önünde bir araya geldi. İşçiler, buradan Çiğli AKP İlçe Başkanlığı’na yürümek istedi. Ancak, polisin buna izin vermeyeceğini belirtmesi üzerine yürüyüş, fabrikadan Çiğli merkeziyle bağlantının sağlandığı İzmirÇanakkale karayoluna kadar sınırlı tutuldu. İşçiler, yürüyüşte TEKEL’in özelleştirilmesi ve bazı işletmelerinin kapatılması kararlarını, hükümet ve IMF aleyhine attıkları sloganlarla protesto etti. SAMSUN TEKEL çalışanlarının AKP Merkez İlçe Başkanlığı binası önündeki eylemine Türkİş 6. Bölge Temsilcisi Adil Aydın ile Türkİş’e bağlı sendikaların başkanları da destek verdi. Burada basın açıklaması yapan Tek Gıdaİş Sendikası Orta Karadeniz Şube Başkanı İsmail Duran, ‘‘Ulu Önderimiz Atatürk tarafından bizlere emanet edilen ülkemizin en değerli kuruluşlarından olan TEKEL ’in üzerinde oynanan oyunlar devam etmektedir. Ulus ötesi tekellerin bir tek amacı var, o da TEKEL ’in yok edilmesidir. Dolayısıyla 10 milyar dolarlık sigara pazarına kesin hâkimiyet sağlamaktır’’ dedi. Pazar payı hızla düştü Nasıl düşmesin ki? Baksanıza, TEKEL için sunulan peyin iki katından fazlası (2.5 milyar dolar) bu Kuzey Irak ürünü sahte TEKEL sigaraları yüzünden yitiriliyor. Bu arada, daha kaliteli üretim için yatırım yapmak yerine elinizdeki kaynağı 36 katlı ‘‘Twice Tower’’ (ikiz kule) yapımına harcayacaksınız, sonra kalkıp yine ‘‘TEKEL pazar payını yitirdi’’ diye konuşacaksınız... Bütün bu ‘‘Kör kör parmağım gözüne’’, TEKEL ’i yok etme operasyonunda TEKEL satışı biraz bu sözü çağrıştırırcasına başarısız oldu. Çünkü, sorun, satıp kaynak sağlamaktan çok TEKEL ’i yok etmekle ilgili... Geçen yıl yapılan girişim bile bu tezi doğruluyor... Bilindiği gibi geçen yılki satışta hiçbir teklif gelmedi. Bunun üzerine TEKEL pay senetlerinin ‘‘blok satışı’’ yerine ‘‘varlık satışı’’ yolunun denenmesine karar verildi. Çünkü, önemli olan Türkiye’de TEKEL ’in yok edilmesiydi; yerinin yabancı sigara tekellerine dikensiz gül bahçesi gibi bırakılmasıydı... Şunun şurasında Adana Sigara Fabrikası’nın kapalı kaldığı şu 63 gündeki üretim kaybı (190 milyon dolar) bile satış fiyatının yaklaşık yüzde 16.5’ini oluşturuyor. Yarattığı katma değer ve sosyal yarar bir yana... Dokunmasalar, sadece Adana Sigara Fabrikası’nın bir yıllık geliriyle TEKEL satın alınabilecek... CUMHURİYET 06 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear