26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 ŞUBAT 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Danıştay, yüzde 51’lik blok satış yoluyla özelleştirme kararına onay verirken şartnameyi yasaya aykırı buldu 13 NOT DEFTERİ ZEKERİYA TEMİZEL TÜPRAŞ ihalesi yargıya takıldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, TÜPRAŞ’ın yüzde 51’lik hissesinin blok satışına ilişkin ihale komisyonu kararının yürütmesini durdurdu. TÜPRAŞ’ın blok satış yoluyla özelleştirilmesi konusundaki üç ayrı istemle ilgili karar alan Kurul, ‘‘özelleştirilme kararını yasalara uygun buldu’’, buna karşılık ‘‘ihale şartnamesindeki bazı hükümlerin Özelleştirme Yasası’na aykırı olduğuna’’ karar verdi. Karara göre, yeni bir şartnameyle ihale yapılabilecek. 29 üyeden oluşan Kurul’un, bu kararları çok az oy farkıyla aldığı öğrenildi. Bu aşamadan sonra bir itiraz hakkı bulunmuyor. Kurul’un bu kararının ardından, Danıştay 13. Dairesi, her 3 işlemin iptali istemini esastan karara bağlayacak. Daire’nin esasa ilişkin vereceği kararın da temyiz edilmesi halinde dosya Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na gidecek. TÜPRAŞ’ın yüzde 51 hissesi Koç Hangi Malvarlığı? Malvarlığı tartışmaları beklendiği gibi gelişti. Başbakan; ‘‘...sadece siyasetçileri değil, bütün mal beyanlarını ..’’ işe katalım dedi, olay bitti. Türkiye’de haksız mal edinme suçlamaları cephe genişletilerek savuşturulur. Malvarlığı kuşkulu olanların soruşturulması yerine, ‘‘Biz de saydamlıktan yanayız, onun için bu işi kökünden çözelim, kamusal sorumluluk sahibi olanların tümünün malvarlığını saydam hale getirelim, herkes görsün’’, gibi laflar söylenir. Cephe genişleyince de, sap ile saman birbirine karışır.. İyi de.. mal beyanları sadece, bazıları görüp meraklarını tatmin etsin diye mi verilir? Amacın bu olmadığı açıktır. Malvarlığı incelemeleri, gizlenen servet unsurlarının bulunması, başkalarının üzerinde biriktirilen servetlerin saptanması, gizli ya da açık hissedar olunan şirketlerin aktiflerinin aşırı büyümesinin nedenlerinin ortaya konması için yapılır. Böylece belirlenen varlık ile kamu görevine başlamadan önceki varlıkları karşılaştırıp, yasal yollarla elde edilmeyen servetin hesabı sorulur. Onun için, kamu görevlilerinin malvarlıklarını açıklamaları tek başına yeterli değildir. Beyanın doğruluğunu, servet artışının kaynağını araştırma ve soruşturma olanağı olmadıktan sonra, mal bildirimleri saydam olsa ne olur, olmasa ne olur? ??? Bu nedenle, ellerinde bulundurdukları kamu gücünü kullanarak haksız mal edindiği iddia edilen insanların malvarlıklarının internete konması ve açık hale gelmesi tek başına hiçbir anlam ifade etmez. Siz, yolsuzluklara bulaşanların, haksız mal edinenlerin varlıklarını, en acemi soruşturmacıların bile kolayca ulaşabilecekleri şekilde, kendi adlarına kaydettireceklerini, kendi hesaplarında tutacaklarını düşünebiliyor musunuz? Haksız servet, suçlunun üzerinde birikmez. Bu tür suçlar örgütsüz işlenemez. O örgütün içinde de bu varlıkları taşıyan ‘‘kasalar’’, ‘‘yeddi eminler’’ bulunur. Bunlar kamu görevlisi olmadıkları için mal bildirimine de tabi değildir. Haksız edinilen mallar, mal bildirimine tabi olmayanların üzerinde tutulursa, mal bildirimi açıklamanın bir anlamı kalır mı? Mal bildirimi uygulamasına, takılsa takılsa, kendisine dokunulmayacağından emin olduğu için tedbiri elden bırakanlar, gözü kara rüşvetçiler takılır. ??? Yolsuzluklar ve haksız mal edinimleri ile mücadelenin olmazsa olmaz koşulu, devletin, tüm yurttaşlarına ‘‘Nereden buldun’’ sorusunu sorabilmesidir. Ancak bu yolla, kişilerin malvarlıklarındaki artışların hangi faaliyetlerden kaynaklandığı, hangi yollarla edinildiği saptanabilir. En önemlisi de yoktan ortaya çıkan servetlerle kamu gücünü kullananlar arasında ilişkinin olup olmadığı belirlenir. Tüm demokratik çağdaş ülkelerin yolsuzluklarla mücadelede kullandıkları ‘‘Nereden buldun’’ yasasını yürürlükten kaldırdıktan sonra, ‘‘Yolsuzluklarla mücadele ediyoruz’’ demek inandırıcı oluyor mu? Sadece kamu görevlilerine ‘‘Nereden buldun’’ diye sorup, onların etrafındakilere, ‘‘Nereden bulmuşsa bulmuş sana ne?’’ diyerek ‘‘temiz toplum’’ savaşı kazanılabilir mi? Kamu görevlilerine servetlerini açıklattırıp onların çevresini, ilgili oldukları şirketleri bunun dışında tutmak toplumun gözünü boyamaktan başka bir anlam taşır mı? Temiz toplum yaratmanın yolu, vitrindekilerin göstermelik servetlerini ekranlara taşımaktan ibaret olamaz. Hiçbir yasal faaliyeti bilinmeyen insanların, trilyonluk servetlerle ortaya çıkarak özelleştirmelerde boy göstermelerinin mutlaka bir izahının olması gerekir. Devletin, tüm ekonomik hareketleri kişilerle ilişkilendirerek izlemesi, servet ve harcamalar ile bunların kaynaklarını sorabilmesi, bu kapsamdaki incelemeleri yapacak şekilde örgütlenmesi, devlet olmanın gereğidir. Devleti, ‘‘Nerden bulmuşsa bulmuş sana ne?’’ diyenlerin yönettiği ülkede, ‘‘Saydamlık sağlayarak yolsuzluklarla mücadele ediyoruz’’ demek vatandaşla alay etmektir. ? Koç Holding ‘‘Şu anda bizim söyleyecek fazla bir şeyimiz yok. Biz yükümlülüklerimizi sonuna kadar yerine getirdik. Hisse devri gerçekleşti” diye açıklama yaptı. Shell konsorsiyumuna 4.14 milyar dolara blok satış yöntemiyle satılmış, konsorsiyum geçen hafta tüm parayı nakit olarak ödemiş, bu para hesaplara geçmiş ve devir teslim yapılmıştı. TÜPRAŞ’taki yetkili sendika Petrolİş’in yürütmenin durdurulması yönündeki 3 istemi de Danıştay 13. Dairesi tarafından reddedilmişti. Konu üzerine görüşleri sorulan Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve Özelleştirme İdaresi yetkilileri ‘‘Kararı görmeden bir şey söylenemeyeceğini, ancak yargı kararlarının herkesi bağlayacağını’’ söylediler. Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, Danıştay’ın TÜP ? Petrolİş Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın ise, ‘‘Eğer burası bir hukuk devletiyse mutlaka paranın geri ödenmesi ve kamuya geri verilmesi gerekiyor’’ dedi. derilen açıklamalarda, TÜPRAŞ’ın Enerji Yatırımları AŞ tarafından Özelleştirme İdaresi’nden satın alındığı ve alım bedeli olan 4 milyar 140 milyon doların peşin olarak ödendiği hatırlatıldı. Açıklamalarda, ‘‘Cumhuriyet tarihinin en büyük özelleştirmelerinden biri olan söz konusu ihale ve devir işlemi usul ve kurallarına uygun olarak yürütülmüş, gerekli tüm aşamalar tamamlandıktan sonra tarafların edimlerini yerine getirmesiyle devir gerçekleştirilmiş olup yeni yönetim göreve başlamış bulunmaktadır’’ denildi. Petrolİş Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın ise, ‘‘Eğer burası bir hukuk devletiyse mutlaka paranın geri öden RAŞ kararına ilişkin olarak, ‘‘Bir şey söylemek için erken’’ dedi. Koç, ‘‘Şu anda bizim söyleyecek fazla bir şeyimiz yok. Biz yükümlülüklerimizi sonuna kadar yerine getirdik. Hisse devri gerçekleşti. Bundan sonra onların vereceği bir karardır, ama şu anda daha elimize bir şey gelmedi. Dolayısıyla bir şey söylemek için erken.’’ KoçShell konsorsiyumundan bir yetkili de Reuters’e yaptığı açıklamada ‘‘Eğer bu karar devirden önce verilmiş olsaydı, o zaman etkili olabilirdi ancak, devrin tamamlanması ve paranın da ödenmiş olması, geri dönülmez bir yol olarak görünüyor’’ dedi. Koç Holding ve Aygaz’dan İMKB’ye gön mesi ve hisselerin kamuya geri verilmesi gerekiyor’’ dedi. Bu arada Reuters’e göre konu ile ilgili uzmanlar, TÜPRAŞ’ın devir işleminin gerçekleştirilmiş olması nedeniyle geri dönüşün mümkün olmadığını ve hükümetin geçmişteki benzer durumları da dikkate alarak, Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun nihai kararının iptal yönünde çıkması durumunda bile geri dönüşün olamayacağını savunuyorlar. Geçmişte USAŞ ve Çitosan satışlarında da benzer durumlar olmuş, ancak satışlar mahkeme kararlarına rağmen devam ettirilmişti. Karardan sonra Tüpraş hisseleri yüzde 6 civarında düştü ve 25.75 YTL’ye kadar geriledikten sonra yüzde 5.41 kayıpla 26.25 YTL’den işleme kapatıldı. İMKB ayrıca Koç Holding ve Aygaz hisselerini de işleme kapadı. İşleme kapatıldığında Koç hisseleri yüzde 1.35 kayıpla 7.30 YTL’den, Aygaz ise yüzde 1.75 kayıpla 5.60 YTL’deydi. DAVA AÇILDI Muhalefet, AKP’nin, özelleştirmeleri yüzüne gözüne bulaştırdığını vurguladı ERDEMİR özelleştirmesi Danıştay’da ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TMMOB Makina Mühendisleri Odası, ERDEMİR’in özelleştirmesine yönelik ihalenin onayına ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK) kararının, ‘‘kamu yararına ve hukuka aykırı olması nedeniyle iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle’’ Danıştay’da dava açtı. TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, yaptığı açıklamada, ERDEMİR’deki kamu payının, özelleştirme uygulamalarına dayanak teşkil eden 4046 sayılı yasa kapsamında özelleştirilmesinin, kanunun genel amacı olan kamu yararına aykırı olduğunu vurguladı. Koramaz, anayasanın ‘‘Ekonomik Hükümler’’ bölümünü düzenleyen, ‘‘Piyasaların Denetimi ve Dış Ticaretin Düzenlenmesi’’ başlıklı 167. maddesinin 1. fıkrasının, ‘‘piyasalarda tekelleşme ve kartelleşmenin olamayacağı, bunu önlemenin de devletin görevi olduğuna’’ hükmettiğini belirterek şunları kaydetti: ‘‘Kamu payının özelleştirilerek ortadan kaldırılmasıyla ERDEMİR, fiilen özel sektör tekeli haline dönüşecektir. Bunun da ötesinde, OYAK’ın uluslararası tekel konumunda olan Arcelor ile ortaklık anlaşması imzalamasıyla uluslararası tekel olan bir şirket de ERDEMİR’de söz sahibi olacaktır.’’ ‘İşportacı anlayışın sonu’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP hükümeti döneminde yapılan ihaleler birer birer yargıdan dönüyor. Son olarak Galataport ve TÜPRAŞ’a ilişkin kararlar, ihalelerin ‘‘hukuki altyapısını’’ da yeniden tartışmaya açtı. Özelleştirmelerdeki yanlışlara dikkat çeken CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ‘‘Türkiye, bu hükümet döneminde maalesef özelleştirme uygulamasını yüzüne gözüne bulaştırmıştır’’ dedi. AKP’nin her konudaki ‘‘yaptım oldu’’ mantığının özelleştirmelerde de ortaya çıktığını belirten CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek de ‘‘Bu tam işportacı kafası ve anlayışıdır’’ dedi. CHP Genel Merkezi’nde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Baykal, TÜPRAŞ özelleştirmesiyle ilgili Danıştay kararının anımsatılması üzerine, Türkiye’de özelleştirmenin çok büyük hukuki hatalar içinde yürütüldüğünü söyledi. Hukuki altyapı gözetilmediğini, var olan hukuki yapının gereklerinin yerine getirilmediğini kaydeden Baykal, ‘‘Bir özelleştirme uygulamasının başarılamamış olması, Danıştay’ın reddedeceği hataların zamanında sorumsuzca yapılmış olması, kabul edilemez. Türkiye, bu hükümet döneminde maalesef özelleştirme uygulamasını yüzüne gözüne bulaştırmıştır. Bu da bunun en son örneğidir’’ dedi. CHP’li Özyürek de, AKP iktidarının stratejik olup olmadığına bakmadan ulusal kuruluşları özelleştirdiğini, çoğu zaman da yabancılaştırdığını belirterek “TÜPRAŞ gibi stratejik bir kuruluşta kamu ağırlığı korunmalı” dedi. TEI Eskişehir tesislerinde ileri teknoloji gerektiren mühendislik çalışmaları yapılıyor. Uluslararası uçak projelerinde TEI de var ESKİŞEHİR (AA) Eskişehir’de kurulu TUSAŞ Motor Sanayii AŞ (TEI), Türkiye dahil 7 Avrupa ülkesinin kullanacağı yeni nakliye uçağı motor projesine, ‘‘risk ve gelir ortağı’’ olarak katıldı. TEI Genel Müdürü Akın Duman, son yıllarda TEI’nin, birçok uluslararası konsorsiyumda yer aldığını ifade ederek, bu kapsamdaki projelerden bazılarının FLA ve JSF motor projeleri, İnsansız Hava Aracı Motor Projesi, ATAK ve TSK Helikopterleri Motor Projeleri olduğunu bildirdi. Duman, Türkiye dahil 7 Avrupa ülkesi tarafından kullanılacak yeni nakliye uçağı projesinin, geleceğin büyük uçağı projesi olarak da tanımlanan FLA uçağının motor projesine, TEI’nin risk ve gelir ortağı olarak katıldığını belirterek şöyle konuştu: ‘‘TEI mühendisleri tarafından tasarım ve geliştirme çalışmaları 2003 yılında başlayan projede TEI, sorumlusu olduğu modüllerin tek üreticisi olacak.” ‘Hükümet kara cahil’ ANAVATAN Genel Başkan Yardımcısı Emin Şirin, Galataport’un Danıştay kararından sonra iptal edileceğinin ortaya çıktığını belirterek ‘‘Benim özelleştirmeler içinde içime sinen tek nokta ERDEMİR ve TÜPRAŞ’ın Türk şirketlerinde kalmasıydı. Ancak TÜPRAŞ dahi yargıdan döndü’’ dedi. Telsim ve Telekom’un yabancılara satışına ilişkin ihalelerde de yanlışlar olduğunu söyleyen Şirin, ‘‘Bunlar o kadar hukuk kavramından uzak ki her şeyi kendi bildikleri gibi yapıyorlar. Daha sonra da hukuktan dönüyor. Bunda hiç anormal bir durum yok. Hükümet hukuk konusunda kara cahil’’ açıklamasını yaptı. Arcelor eleştirisi Emin Koramaz, Borçelik ve ERDEMİR’in ülkedeki yassı çelik üretiminin yüzde 50’sinden fazlasını gerçekleştirdiğini ifade ederek Borçelik’in yüzde 40 oranındaki hissesine sahip olan Arcelor’un ERDEMİR’deki ortaklığıyla Türkiye yassı çelik piyasasında hâkim duruma geleceğini kaydetti. Koramaz, bu durumun da anayasanın 167. maddesi ile 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Yasa’ya aykırı olacağına dikkat çekerek ilgili nedenlerden dolayı Danıştay’da iptal ve yürütmeyi durdurma davası açtıklarını bildirdi. Doğalgaz deposu için kredi Ekonomi Servisi Gündeme gelen enerji darboğazı kapsamında Türkiye’nin gazının kesilmesi durumunda stok yapılacak bir deponun bulunmaması, yoğun eleştirilere neden olurken Dünya Bankası 325 milyon dolarlık kredi sağladı. BOTAŞ’ın, Doğalgaz Sektörünü Geliştirme Projesi kapsamında, yapacağı doğalgaz yeraltı depolama tesisi ve kompresör istasyonlarının finansmanı için sağlanan krediye ilişkin kredi ve garanti anlaşmaları dün Hazine Müsteşarlığı’nda imzalandı. 7 yılı ödemesiz toplam 13 yıl vadeli olarak Dünya Bankası’ndan sağlanan kredinin, geçmişte enerji sektörünün yeniden yapılandırılması için sağlanan yapısal uyum kredileri hariç, Türkiye’nin özel bir enerji projesi için Dünya Bankası’ndan bugüne kadar aldığı en yüksek tutarlı kredi olduğu bildirildi. Kurulacak yeraltı depolama tesiyle doğalgaz sunumunun kesintisiz sürdürülebileceği, özellikle de kış aylarında artan talebin sorunsuz karşılanacağı, mevsimsel fiyat dalgalanmalarının önüne geçileceği belirtildi. ‘Baştan savma iş yapılıyor’ TÜPRAŞ ihalesinin iptaline ilişkin davayı açan Petrolİş’in avukatı Gökhan Candoğan, ihalelerin yargıdan dönmesiyle ilgili olarak, ‘‘Galataport çok şaibeli bir ihaleydi’’ dedi. Candoğan, TÜPRAŞ ihalesine ilişkin itirazı yaparken hukuki dayanaklarını çok iyi oluşturduklarını kaydederek şunları söyledi: ‘‘Danıştay özelleştirme yapabilirsin ama hukuka aykırı karar düzenleyemezsin dedi. Epey yüklü paralarla hukuk danışmanları tutuluyor ve ihalelere giriliyor. Böyle sonuçlar çıkması, yapılan işlerin baştan savma olduğunu gösteriyor.’’ İHALE YAPILDI Fransızlara 268 milyon dolarlık Başak Ekonomi Servisi Başak Sigorta’daki yüzde 56.67, Başak Emeklilik’teki yüzde 41’lik kamu paylarının satışı için açılan ihalede en yüksek teklifi 268 milyon dolarla Fransız sigorta şirketi Groupama verdi. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından dün yapılan ihaleye Ak Sigorta, Anadolu Sigorta, AXA OYAK, TBIH Financial Services Group, Groupama International ve Liberty Mutual Insurance Company katıldı. İhalede en yüksek teklif 268 milyon dolarla Fransız Groupama International’den geldi. İhale sonucu Rekabet Kurumu ve SPK’nin onayı alındıktan sonra ÖYK’nin onayına sunulacak. Fransız Groupama’nın Uluslararası Genel Müdürü Jean François Lemoux, satış bedelini peşin ödeyeceklerini belirtti. 1900 yılından beri faaliyet gösteren ve Fransa’nın ikinci büyük sigorta şirketi olan Groupama, son olarak Fransa’nın 4. büyük sigorta şirketini satın almıştı. Cirosu 12.8 milyar Avro olan kuruluşun Güneş Sigorta’da da yüzde 30 hissesi bulunuyor. MALİYE YAŞAMINDAN / MUSTAFA PAMUKOĞLU Öteden beri ülkemizde kayıt dışı ekonominin gayri safi hasılanın en az yarısı kadar olduğu, kara para aklama yönünden elverişli bir durumda bulunduğu iddia edilir. Bunu önlemek için de birçok öneride bulunulur ve çalışmalar yapılır. Yasal çalışmalardan en önemlileri Kara Para Aklanmasına İlişkin 4208 sayılı kanun ile Mal Bildirimine İlişkin 3628 sayılı kanundur... Kara Para Her türlü suç faaliyetinden elde edilmiş gelir, kara paradır. Uyuşturucu, silah, tarihi eser kaçakçılıkları, mafya tipi suçlar gibi suçlardan elde edilen gelir, kara paradır. Gerçek muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen sahte belge olarak adlandırılan belge kullanılması sonucunda elde edilen gelir de kara para sayılmaktadır. Gri Para Kara para aklanması kapsamında değerlendirilmeyen ancak yasal olmayan yollardan elde edilen gelirler gri para olarak kabul edilmektedir. Rüşvet ve yolsuzluk sonucu elde edilen paralar, yasal yoldan elde edilmiş ancak vergisi ödenmemiş gelirler, bu tür paradır. Ak Para Yasal yollardan elde edilmiş ve vergi işlemlerine tabi kılınmış temiz para. Halk dilinde helal para. Kara paranın takibi Mali Suçlar Araştırma Kurulu’nca yapılmaktadır. pamukm?superonline.com DEVİR İPTALİ KESİNLEŞTİ Kayıt Dışı Servet ve Kara Para Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı kanun hükümleri, kara paranın ne olduğu, hangi kurumların bilidirim yükümlülükleri bulunduğu, şüpheli işlemler bu kanunla belirlenmiştir. Kara para aklama suçlarının takibini de Maliye Bakanlığı’na bağlı MASAK yapmaktadır. Mal bildiriminde bulunulması da kara para ve gri paranın önlenmesine yöneliktir. 3628 sayılı kanunla rüşvet ve yolsuzluklarla mücadele etmek için aşağıda belirtilen kişilere mal bildiriminde bulunma zorunluluğu getirilmiştir. Siyasi parti başkanları, bakanlar, her türlü seçimle işbaşına gelmiş kamu görevlileri. Vakıfların idare organlarında görev yapanlar, kamu yararına dernek yönetici ve denetçileri (normal dernek yöneticileri ve denetçileri bu kapsamda değildir), kooperatiflerin ve birliklerin başkanları, yönetim kurulu üyeleri, genel müdürleri. Yeminli mali müşavirler, noterler. Gazete sahibi gerçek kişiler, gazete sahibi şirketlerin yönetim ve denetim kurulu üyeleri, sorumlu müdürleri, başyazarları ve fıkra yazarları. Merkezi idare, il özel idareleri, belediyeler ve bunlara bağlı kuruluş veya alt kuruluşlarda, KİT’lerde çalışan işçi statüsü taşımayan kamu hizmeti gören memurlar. Hediye almak, bu kanuna göre belli esasa bağlanmıştır. Yukarıda belirtilen kişiler, Türk uyruğunda bulunan kişilerden hediye alamazlar. Yabancı uyruklu kişilerden alınan on aylık asgari ücret tutarını geçen bir hediye veya hibe niteliğindeki eşyayı alan kişi, kendi kurumuna teslim etmek zorundadır. Haksız mal edinme, bu kanunla suç sayılmıştır. Kanuna veya genel ahlaka uygun olarak sağlandığı ispat edilemeyen mallar veya ilgilinin sosyal yaşantısı bakımından geliriyle uygun olduğu kabul edilmeyecek harcamalar şeklinde ortaya çıkan artışlar haksız mal edinme olarak kabul edilmekte ve üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Haksız edinilen malı kaçıran veya gizleyene de aynı ceza verilir. Eskiden servet beyanı vardı. Harcamalar ve tasarruflar incelemeye tabi idi. Servet artışları kontrol edilebiliyordu. Servet beyanı ile servet artışları kavranabiliyordu. Ekonominin itici gücü olarak kayıt dışı ekonomi kabul edildiğinden kaldırıldı. Vergi inceleme elemanlarının incele me yaptıkları sırada mükellefler harcamalarını ve tasarruflarını vergisi ödenmiş veya vergiye tabi olmayan kazançlardan sağladığını ispatlayamazlarsa vergileme yapılabiliyordu. Bu da 1995 yılında yürürlükten kalktı. Nereden buldun yasası da uygulanamadan yok oldu... Kayıt dışı ekonomi, haksız servet nasıl önlenecek? Bir kere bu konuda ülke olarak niyet ve kararlılık içinde olmalıyız. Kayıt dışılığı ekonominin gizli ve itici gücü olarak kabul edersek hangi yasal düzenleme getirilirse getirilsin bunu önlemek mümkün değildir. Vergi sistemimizde vergi yükü adil hale getirilerek ve tüm masrafların vergiden düşülmesi kabul edilerek ciddi önlemler alınması gerekir. Yüksek vergi yükü ile kayıt dışı ekonomiyi ve serveti önlemek çok zordur. Türk ekonomisi, sıcak paranın keyfine göre cirit atamadığı güçlü bir ekonomi haline gelmelidir. Bu önerilere çoğumuzun evet diyeceğini tahmin ediyoruz. Yazımızı Türkler için söylenmiş bir sözle bağlayalım. Türkçedeki ‘‘evet’’ kelimesini, sakın ‘‘yes’’ ile tercüme etmeyin. İngilizcede ‘‘yes’’, ‘‘işittim, anladım, yapacağım’’ anlamına gelir. Türkçede ise genellikle ‘‘işittim’’den ileri geçmez. Söyleyen doğru mu söylemiş, takdir sizin... Kentbank’ta son nokta ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun (BDDK), Kentbank davasında karar düzeltme istemini reddetti. Böylece Kentbank’ın TMSF’ye devrine ilişkin BDDK kararının iptali kesinleşmiş oldu. Kentbank AŞ’nin temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin TMSF’ye devrine ilişkin BDDK kararının iptali istemiyle Süzer Holding AŞ, Mustafa Süzer ve Sami Çakır’ın açtığı davada son nokta konuldu. Danıştay 10. Dairesi, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun bozma kararına uyarak Kentbank’ın TMSF’ye devrine ilişkin BDDK kararını iptal etmişti. BDDK’nin kararı temyiz etmesi üzerine, kurul, 10. Daire’nin iptal kararını onamıştı. BDDK, kurulun kararının düzeltilmesi isteminde bulunmuş ve yürütmenin durdurulmasını istemişti. Kurul, BDDK’nin bu istemini oyçokluğuyla reddetti. CUMHURİYET 13 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear